21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 10 14 EKİM 1981 Amerıka Mektubu ABD Başkanı "ekonominin arz yanına ağırlık veren,, modeli savunurken İbni Haldun'dan dayanak getiriyor Enyer Hoca, Gölcük Belediyesine mesaj gönderdi "Atatürk'ün adı Arnavutluk'ta hep saygıyla anılıyor^ Eski Başkan Carter'ın Reaganların Beyaz Saray'a taşınmadan önce kaldıklart köşkü dinlettirdlği iddiası ortalığı karıştırdı. Haber Merkezi Arnavutluk Devlet Başkanı Enver Hoca, «Atatürk'ün Türk halkının gelişmesi ve çağdaşlaşmasını amaçlayan demokratik düşünceli ve yürekli ünlü bir politik şahsiyet olduğunu» bildirdi.. Enver Hoca, Gölcük Belediye Başkanı ve Meclis üyelerine bir mesaj gönderdi Bu mesai dun Gölcük'te düğün salonunda, Amavutluk'un Ankara Büyükelçisi Gjylani Shehu tarafından, Belediye Başkanı Suat Ayanoğlu'na verildi. Enver Hoca'nın Atatürk hakkındaki sözlerini kapsayan mesajı şöyle. «Halk dansları ve şarkıları topluluğumuz «Rozafa» aracılığıyla bana göndermiş olduğunuz, sevgili önderlniz Mustafa Kemal Atatürk'ün bronz portresini büyük bir sevinçle aldım.. Arnavutluk ve Arnavut halkına kar şı beslediğiniz sevgi ve dostluk duygularınızın bir ifadesi olan ve tarihi değer taşıyan bu armağınınız için türn kalbimle teşekkür etmek isterim. Bizim halkımız da, kardeş Türk halkına karşı aynı dostluk ve karşılıklı saygı duygularını beslemektedir Mustafa Kemal Atatürk, büyük bir devlet adamı, Türk halkının gelişmesi ve çağdaşlaşmasım amaçlayan demokratik düşünceleri ve yürekli, büyük yapıtıyla olduğtı gibi, Türkiye'nin geleceği için özellikle yeni kuşaklara karşı duyduğu büyük güvenle de tanınan, ün!ü bir politik şahsiyet olmuştur. Atatürk, degişik vesilelerle açıklandığı gibi, Arnavut halkına karşı da iyilik ve dostluk duyguları beslemiştir. Bu nedenierle, O, halkımız tarafından çok iyi tanınmakta ve adı her zaman scygıyla anılmaktadır.. Münih'te görevli TRT eski Genel Müdürü Cengiz Taşer Turizm Bakanlığı müsavirliğine atandı ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Federal Almanya'nın Münih Başkonsolosluğu'nda Basın Merkezi Koordinatörü olarak görev yapan TRT eski Genel Müdürü İ. Cengiz Taşer, Turizm ve Tanıtma Bakanlığı Müşavirliği'ne atandı. Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayınlanan cok sayıda atama kararına göre, Turizm ve Tanıtma Bakcnlığı Müşavirleri'nden Basın Yayın eski Genel Müdürü Orhari Koloğlu ile İlhan Uğuroğlu, Selçuk Veli Soley ve Metin Yalman başka görevlere atanmak üzere görevlerinden alındılar. Çeşitli bakanlıklardan 12 üst düzey yöneticisinin görevlerinden alındığı kararnamelere göre, Gençlik v R Spor Bakanlığı Mü ÇEŞİTLİ BAKANLIKLARDAN 12 YÖNETİCİ GÖREVLERİNDEN ALINDI. şavirleri'nden Mete Bayındır ile İhsan Arslan, Tarım ve Or man Bakanlığı'ndan Turan Uğur, M. Şinasi Güldoğan, Kemal Sarıkaya, Enerjj ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan Yük se! Baloş, Köyişleri ve Kooperatifler Bakanlığı'ndan Kutfet REA GAN VEIBNIHALDUN VVASHİNGTON Başkan Reagan'ın bir dogma haline getirdiği «Ekonominin arz yanına ağırlık veren» model kuramını ilk ortaya atan düşünürün İbni Haldun olduğunu biliyor muydunuz? Kuşkusuz bilmiyordunuz. Amerika'da da kimse bilmiyordu. Ta ki, Reagan'ın son basın toplantısına kadar.. Reagan'ın şiddetle savundu ğu bu kuram bir dizi varsayıma dayanıyor: Vergiler azalınca ekonomi canlılık kazanıyor, ekonomi canlılık kazanınca vergi alınan taban büyüyor, böyie olunca devletin vergi ka zancı artıyor. Kaybeden kaza nıyor türünden bir mantık bu.. Galbraith gibi tanınmış bazı iktisatçılar bu kuramın bir saf satadan öteye geçmediğini ve evdeki hesabın çarşıya uymayacağını ısrarla söylüyorlar ama dinleyen kim. Son haftalarda ekonomik po litikası giderek artan eleştirilere hedef olan Başkan Reagan son basın toplantısmda «arz yanlısı ekonomi» kuramını İbni Haldun'dan örnek getirerek savundu. Ondördüncü yüz yılda yaşamış olan büyük feylesofun ünlü Mukaddime'sinde, «Düşük vergi oranları devlete yüksek kazanc sağlar, yüksek vergi oranları İSe devletin ge'irini düşürür», dediğini öne sürdü. Gazeteciler derhal işin uzmanlarına başvurdular. İbni Haldün gerçekten buna benzer şeyler söylemişti. Ancak, iktisat tarihçileri İbni Haldün'un bu cümleleri cok farklı bir ta rihsel bağlam içinde yazdığına dikkati çektiler. Ayrıca, büyük feylesofun, Reagan'ın tersine, devlete refah dağılımında önemli roller yüklediğini hatırlattılar. Bir iktisatcı ABD Baş kanı'na İbni Haldun'dan şu alintıyı örnek verdi: «Uğradıkları adaletsizlikleri duyuramayanları kolla. Yoksul ve muhtaçlara yardımcı ol... Böylelerine hazineden aylık bağla ki, Tann onların yaşamlarını iyileştirebilsin.» tin Aydemir, Celil Aygün görevlerinden alındı. Atama kararlarında Etibank Genel Müdür Üretim Yardımcılığına Turgut Yılmaz Özeren getirildi. Petrol Ofisi İzmir Böl ge Müdürlüğü'ne aynı kurumun İstanbul Bölge Müdürü iken emekliye ayrılan Cemal Münir Kısakürek atandı. Köyişleri ve Kooperatifler Bakanlığı'nda Kooperatifler Destekleme Genel Müdür Yardımcılığı'na ise Yusuf Ziya Aksun ge tirildi. Gençlik ve Spor Bakanlığı'na bağlı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Erzurum Bölge Müdürlüğü'ne Ba kanlık Müşaviri Raif Akbulut atandı. Çankın Kültür Müdürlüğü'rft Çankın Müze Müdürü Mehmet Ziya Kaleli getirildi. Elektrik kesintisinde yeni uygulama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Elektrik Kurumu'nca 51 ilde geceleri birer saat uygulanan ek elektrik kesintisinin illere göre saatleri yeniden belirlendi. Yeni uygulamaya bugünden itibaren başlanıyor. Yapılan açıklamaya göre 1920 saatleri arasmda elektrikleri kesilen ille'r 2122 arasın da, 2021 arasmda kesilenler 2223 arasmda, 2223 arasmda kesilenler 2021 arasmda, 2122 arasmda elektriği kesilenler 1920 saatleri arasmda elektrik alamayacaklar. Yeni prcgrama göre İstanbul ve İzmir'de kesinti 1923, Ankara'cia ise 1922 saatleri arasmda yapılacak. TEK'in enerji üretim tesislerinde meydana gelen arızalar sonucu bir süredir 51 ilde gün düz ve geceleri uygulanan e lektrik kesintileri bayram nedeniyle 4 gün için kaldırılmıştı. Mustafa EKMEKCİ Mangal Tahtası.... Emin amcam, çocukluğunda yaylada kuzu gibi meler, kurdu getirirmiş. Yamk melemeye dayanamayan kurt, ininden çıkıp gelince başta amcam, hepsi kaçışırlarmış. Oldukca tehlikeli bir oyun. Ama yaylada, dağ başında zaman nasıl geçecek? Haydi Emin, bir mele de getir şu canavarı!. Meeeeee! Meeeeee! Kurt, uzaktan yalanarak görününce; kacışmalar, ağaçlara tırmanmalar başlar mı size? Kurt, bunun bir oyun olduğunu ne bilsin? Meleyince yine geliyor. O yıllar, köylerde tiyatro olsa, amcam iyi bir seslendirmeci olurdu ne bileyim? Çocukluğunda böyie şakacı olan cmcam, fcocukluğumda gözüme çok sert görünürdü. Korkardım ondan. Sonra sonra, içinde gülümseyen muzip bir yanı olduğunu öğrendim. Daha çok sevdim. Mosal anlattırmayı, en çok da bana anlattırmayı severmiş. Masalımda kurt kuzuyu bir türlü yiyemezmiş. Yedirmezmişim, Kuzuyu kurda. Tam, kurt kuzuyu yiyecekken, dolanıverirmiş kuzu çalıyı... Amcam: Bu çocuk ilerde muharrir olacak! dermiş. Ozan Ali Yüce de, köyünden bir olayı anlattı; bir köylü, ava giden komşusuhu kdndırmayı kurmuş. Yüzünü, gözünü kömürle boyamış. Sabah erkenden kalkıp, onun avlandığı yerlerde, çalıların arasına saklanmış ve başlamış kurt gibi ulumaya. Uuuuuuu... Uuuuuuu... Avcı, tüfeğini doğrultmuş sesin geldiği yöne. Kurdu görmey e çalışıyor. O sırada, telaşlanan muzip komşu ayağa fırlamış, bağırmış: Aman ateş etme, ben kurt değilim, komşun Hasan'ım... Avcı, gözünü ayırmayarak karşılık vermiş: Hayır, sen Hasan değilsin kurtsun!. Vallahi kurt değilim!... Yalan söyleme, kurtsun! 3 Kızılderili kabilelerin gös terileri çekiciydi, çok renkliydi, evet... Ama bu pitoresk «dans şenliği» olayının ardında, kuşkusuz ciddi bir kızılderili sorunu var. Amerikan toplumunun en yoksul, en eğitimsiz, en düşük gelirli kesimini oluşturuyor bunlar.. Yüzyıllar boyu Amerikan toplumunun gelişiminin, kalkınmasının sürekli dışında tutulmuşlar, bu onları yoksul bıraktığı gibi, çağdaş. bir topluma ve onun mekanikleşmesine uyma yeteneklerini elde etmelerini engellemiş. Daha sonraları, Las Vegas yakınında Grand Canyon'u uçak la gezerken, pilotumuz bize en yakın yerleşme merkezlerinden kilometrelerce uzaktaki dağbaşlarında, 30 40 hanelik küçük kızılderili köyleri gösterecekti. Yeşilliklerin, su kaynaklarmm yanıbaşında... Bu insanlar, büyük kente göç etmemişler di, bunun bir çözüm olduğuna inanmıyorlardı çünkü.. Sözgelimi Los Angeles'te, kızılderili ailelerin büyük iş bulma güçlükleri yüzünden alkolizm ve intiharm pençesine düştüğünü, eriyip gittiklerini öğrenecektik. Onun için bu insanlar çözümü kendi yörelerinde kalmakta, uygarlıktan uzak, sade bir yaşamı, zarzor da olsa sürdürmekte görmüşlerdi. 70'lerde Amerikan ileri kesiminde kızılderili sorununun gündeme gelmesi, Marlon Brando, Jane Fonda gibi isimlerin bu davanın sözcülüğünü yüklenmesi, bu gerçeklerin ışığında şaşırtıcı değildi. TİPİK BİR AMERİKAN SPORU: RODEO ..Ve Gallup'ta son gecemizde rodeo seyrettik. Ame rikan kültürünün ve yaşam biçiminin çok ilginç bir göstergesi saydığım için özellikle görmek istediğim rodeo.. Zengin bir gösteriler dizisinden .oluşuyordu bu spor/gösteri: Mahmuzlanarak azgınlaştırılan bir atm üstünde 8 saniye kalmak değildi yalnızca, Steve V.ac Queen'in unutulmaz filnıi «Vahşi Sürücü Junio Bonner»da olduğu gibi.. Ayrıca at üstünden kementle yakalanan bir danayı yere yatırma, azgın boğanın sırtına binme, boğayla güreş gibi çeşitli spor/gösteriler içeriyordu. Bu gösterilerden bir bölümü çok eski günlerden, atm vahşi batı kovboyunun en iyi dostu olduğu günlerden kalmaydı, bazılan ise rodeo'nun bir gösteriye dönüştüğü daha yakın yıllarda, sözgelimi 3O 40 yıl önce uygulanmaya başlamışlardı. Her oyunun, burda yazması uzun sürecek ince kuralları vardı, her oyunun belli bir tehlikesi ve anlatılmaz bir heyecanı vardı. Rodeo, genelde kuşkusuz ki insanın doğaya ve hayvana egemen olma, ona k'endi güçünü kabul ettirme içgüdüsünün ve çabasınm bir simgelenmesiydi. Bu güzelim tipik Amerikan sporunu izlerken, bizim de atla ^ ilgili ata sporlarımızı, sözgelimi ciridi niye böylesine unuttuğumuz ve niye geçmişimize yakışır bir spor halinde uygulamadığımız sorusu akhma takıldı. KUMAR SALONLARINDA GÖZLEM VE DENEY Dev boyutlarda, habire de ğişen renkleri, yanıpsönen ışıklarıyla sizi içeri çağıran göz ahcı reklamlar.. Bir kez birinden içeri girdiniz mi, dışarı çıkması kolay olmayan, pırılpınl ışıklarla do AMERİM I^YINCE Yazı ve Fo.oğraflar: AtiUa DORSAY Bir yolculuktan notlar kartıyla ödenebileceğine değgin uyarılar!.. Velhasıl Las Vegas, insanın satın alabileceği, para karşıhğı sağlayabileceği her türlü zevki sağ layan tam bir zevk ve eğlen ce merkezi. Hem de yasallaş • tırılmış, resmileştirilmiş biçimiyle.. Las Vegas'ı bir dün ya cenneti mi, yoksa kapitalizmin korkunç ve önlenemez çöküşünün' bir gösterge si mi saymalı?... Kuşkusuz bu, politik meşrebinize. ve ideolojik inançlarınıza göre değişir. Ama siz tartışadurun, Las Vegas, orda, çölün ortasmda, binbir renkli ışık larını yakmaya ve insanlara para karşılığı dünya nimetleri dağıtmaya devam ediyor. ACEMt PİLOTLA HEYECANLI BİR YOLCULUK.. En fazla 810 kişi alabilecek minicik uçağa yaklaştığımda, pilot küçük grubumuza şöyle bir baktı, bana: «Siz öne oturun lütfeıı..» dedi. Uçak öylesine küçüktü ki, anlaşılan dengeyi bulmak için öne ağırca birinin oturması gerekiyordu (çünkü ben pilotun hemen yanında, yardımcı pilot yerinde oturuyordum) ve çoğu sıska yabancılardan, tüy siklet Japonlardan oluşan grupta, en ağır olarak beni görmüş olmalıydı.. Bu s'eçim, hayatımın en unutamayacağım uçak yol culuğunu yapmama vesile ol du desem yeridir. Las Vegas yakınmdaki dünya harikası Grand Canyon'u görmeye gi diyorduk ve bir saati aşkın süren yolculuğumuz boyunca, pilotumuz, bize Colorado nehri tarafından milyon larca yıl boyu kayaları aşındırarak meydana getirilmiş olan bu görkemli vadiyi daha iyi göstermek için, zaman zaman dalıyor, çıkıyor, pike ler yapıyor ve benim, pilot yerinde, yüreğim ağzıma ge liyordu. Bir saat sonra uçaktan sapsan bir halde indiğimde başım iyice dönüyordu, ama Grand Canyon'u iyi cene görmüştüm. Ancak dö nüş yolculuğunda, gidişi mumla arayacaktım. Çünkü yine öndeydim, ama bu kez, Scenic Airlines'ın gencecik (ve kuşkusuz acemi) pilotu, ilk uçuşunu mu yapıyordu, neydi, uçağı elindeki notlardan yönetiyor, kalkışı ve inişi, elindeki notlara bakarak yapıyordu. Allahtan, burda bir arkadaşın dediği gibi, elindeki not deftsrinin sonu eksik filan çıkmadı da, sağ salim alana inip Türkiye'ye geri dönebildik!... BİR DOĞA HARİKASI Grand Canyon, 450 kilomet re uzunluğunda, genişliği bir buçukla 29 kilometre arası de ğişen, ortalama derinliği ise 1600 metreyi bulan bir doğa harikası.. Yük&sklerden bakınca pek cılız gözüken, aslında ise geniş ve güçlü bir ırmak olan Colorado, burayı, 3 ila 10 milyon yıl arası olarak hesaplanan bir zamanda aşmdırarak, bir renkler ve ışıkgölge oyunları cüm büşü varatmış.. Birçok Western'de etkileyici bir dekor olarak gördüğümüz Grand Canyon'u gerçekten görmek, bambaska bir zevk.. Manzara lı bir lokantada yemek yedikten sonra otobüsle turu sürdürüyor, başlıca manzara noktalanndan desisik grörün tüler izliyoruz.. Çok aşağılar da, nokta gibi birseyler zÖ7.ü küvor: bunlar, vadinin dibine katır üstünde inmeye çalışan turist.lpr.. Bizim de vapmayı düşünüp. vakit yoklugundan (ve de AllaManl vazgeçtiSimiz tur!... Grand Canyon'a yukardan bgkmak, daha glivpnceli gözüküvor. Saat gib1 isleyen bir orsanizasyonla tımımuzu yapıyor ve dönüyoruz.. YARIN: ZENGtVT.^ntN KORKTJ İÇİNDE YASADlfiî KENT: LOS ANGELES ••• ••• Bir arkadaşımın babası dermiş ki: Ekinin başağı, içindeki taneler hamken dik durur. İçindeki tane olgunlaşınca başını eğer! Ne güzel bir söz. Fransız Cumhurbaşkanı François Mitterrcnd'ın da bir sözü var: Kendi kendisiyle barışık olmak; bundan daha iyi bir sağlık reçetesi bilmiyorum. Bazılan vardır, «cinleriyle kavga eder!» derler. Sevmem öylelerini. Her şeyleri kendilerine dönüktür. Her şeyde, kendilerine bir pay ararlar. Geçen hafta sonu Kurban Bayramı'ydı. Gazeteler üç gün çıkmadı. O günler, büyük illerde Bayram Gazeteleri yaymlandı. Biri, bir gazeteden beklenenin yerine, iian için çıkmış gibiydi. İçinde de okunacak bir şey olsa... Köşede, kıyıda kalmış, artık diyeceği kaimamış izlenimi veren birkaç yazı. Çağdaş Gazeteciler Derneği'ne yöneltilmiş curnalcılık örnekleri. Bir sözünden yargılanıp bir yılı aşkın hapis cezasına çarptırılmış bir eski Bakanı diline dolayarak, nereye saldırıldığı belli olmayan bir yazı... Cezaevinde yatan. eli kolu bağlı birine saldırmak, neyle bağdaşır onu da anlayamadım. Adam. yanıt verse. geleoek bayrama dek konmaz yanıtı. Bayramda, herkes dinlenecek, barış havası içinde yaşayacak değil mi? İnsanlar para verip gazeteyi alıyorlar. Okuyup yararlanacaklar. Nerdeee? Bunlan görenler de, gazetecilerle ilgiü yargıya varıyorlar; «İşte, basmımız bu!» diyorlar. Bunu söyletmeye kimin ne hakkı var? Bayram haftası değil, mangal tahtasıydı... «Dernek Ağalığı» gazetecilere yakışmaz. Gazateci, kamu görevi yapar. Yazısından, çizisinden aldığı ücretl dışında yarar sağlamaz. Reklam aracı hiç olmayacağı gibi, hiç bir şeyinin reklamını da yapmaz, yapamaz. Reklamcılık ayrı bir olaydır. O da saygıdeğer bir uğraştır. Ama, gazetecilik o değildir. Kimse bir derneği, Bayram Gazetesi de olsa. gazeteyi kişisel hevesleri için kullanamaz. Yok, filan yerae gazetecilere arsa dağıtılacakmış da, tapusu verileceKmiş de, üyeler milyonlara konacakmış da, yok orada kahve de çıkacakmış da... Atatürk'ün seslj ariıtı açılmış da... Bayram ertesi, neler kuruyordum oysa, neler oluyor Ankara'da? Onları vurgulamayı düşünüyordum. Canımın sıkıntısından nelere gittım? Dantşma Meclisi üyelerj açıklandı açıklanaaaK. Gerçekte, bu konuda geç bile kalındı diyenler var. Öyle ya, yeni üyeler alıştığımız biçımde gıyinmek isterlerse, koyu elbiseler diktirmek için zaman bile bulamayacaklar. Terzi prova yapmadan giysj dikebilir mi? Ama, doğrusu adaylarda bir heyecan, bir heyecan.. Kolay değil elbet. Demokrasiye geçişte^ önemli payları olacak onların. Dilerdim ki, 1961 Anayasosı'nı yapan Kurucu Meclis'te bulunanlar, yeni Anayasa'nın iskeleti üzerinde görüşlerini açıklasınlar. Yeniler de, yararlansınlar bundan. Bu konuda bir tartışma açılsa ne iyi olurdu? Başkent çevreleri çalkalanıyor: Eskt Başkan Carter Reagan'larm Beyaz Saray'a taşınmadan önce kaldıklan konuklar köşkünü elektronik aygıtlar la dinlettirmiş. Nancy Reagan' ın «Şu Carter'lar Beyaz Saray' dan bir an önce çıksalar da istediğim gibi dekore edebilsem,» dediğini böylece duymuş. Haber, VVashington Post gazetesinin dedikodu sütunu «Kulak»ta çıktı. Tabii, hemen ağızlara sakız oldu. Başkentliler skandal kokusu alınca ağızlarını şapırdatmaktan kendi lerini alamıyorlar. , Başkan Carter, haberi sert bir biçimde yalanladı. Gazeteye karşı milyonları bulan bir iftira davası açacağını avukat lan aracılığı ile duyurdu. VVashington Post'un özür dilemesi ni ve bir düzeltme yayınlaması nı istedi. Gazete ise yasal durumu incelemeden istenenle ri yapamayacağını bildirdi. Bir gazetecj Carter'in avukctına, «Yani yabancı konukla rın da kaldıklan Blair House'da dinleme aygıtı bulunmadığı nı mı öne sürüyorsunuz?» diye sorunca, bu sorunun dava ile doğrudan hicbir ilişkisi bulunmadığı yanıtını aldı. Dedikodu meraklıları bu yanıtın üzerine bir mim koymaktan geri kalmadılar. Kızılderili şenlikierinde tipik giysilerle ve başları üstündeki vazolarla geçen kadınlar.. Para ile alınabılecek her seyi veren kent: Las Ve meye siz de başlıyacaksı,nız. Hele ilk başlarda şansınız yaver gider gibi olur, makineler size ışıklarıyla göz kırparak bozukları, paranın o büyüleyici sesiyle birbiri ardına akıtmaya baş larlarsa? Biraz daha kazanayım, şu işi sürdürüp şansımdan yararlanayım diye düşünmez misiniz? Düşünürsünüz, bir dolar, bir dolar daha diyerek, kazandığınızı yitirmekle kalmaz, ilerleyen dakikalarla birlikte, bir de bakarsınız, birkaç onluğunuzu Las Vegas'ın slot'larına kaptırmışsımz bile.. Ama ziyanı yok. Bu, gerçek bir deneydir, inboyu.. Onun için çevresinde dev otellerin yükseldiği geniş bulvarlarda, gündüzleri incin top oynuyor. Gece hayatım, heryerin kapısında «sabaha kadar açığız» levhalarını gördükten sonra ise, gündüzleri ortada kimsenin olmamasına şaşacak haliniz kalmıyor. LAS VEGAS'TA YALNIZ KALINIR MI? İnsanların parasım çekmenin yolu yalnızca kumar değildir kuşkusuz.. Las Vegas bunu da düşünmüş.. Lüks otellerde, gazinolarda, restoranlarda yemeğin, çeşitli mut fakların en iyi örneklerini bul mak olanaklı (kumar salonla rında ise, oynayanları böyle basit sorunlarla uğraştırmamak ve vakitlerini kaybettirmsmek için, hemen yandaki lokanta kısmmda acele bir yemeğin bedava yenebileceği özel kartlar dağıtılıyor..) Eğlenmek için, yine bu kurum ların gece kulüplerinde, Amerika'nm en ünlü şarkıcılarını, dans ve şov yıldızlarını, günün gözde müzikallerini iz leyebilirsiniz.. Başka §eyler de var. Otellerin girişmde veya yol kenarlarındaki kutulardan ücretsiz sağlayabileceğiniz, renkli baskılı, bol resimli broşürdergiler, size kentin eğlence programlarını vermekle kalmıyor, akıl almaz bir «seks endüstrisi»nin de reklamlannı yayımlıyorlar.. Tam sayfa ilanlardan, her türlü zevke uygun herşeyin bulunduğuna ve «odanıza dek» teslim edileceğine değ gin sözler veriliyor: her yaştan ve ırktan, her tür marifete sahip kızlar, kadınlar, eğer yalnız bir kadınsanız (kuşkusuz erkek de olabflirsiniz), yine her yaştan genç erkekler.. Eğlence arıyan bir çiftseniz, yine «eğlence seven» çiftler.. Bazılan isimleriyle tanıtılan bu «eğlence se venler»in özellikleri, sevdikle ri şeyler de notlarla yanında belirtiliyor. «Las Veças'ta nî ve valnız kalıvorsunuz?.. Eğlence, zevk, kibar ve anlavış lı bir refakatçi sizi beklerken?...» türünden inandıncı sözlerin arfcasmdan da, tüm masrafların hertürden kredi ••• £ İnsan Batı toplumlarındaki «Müthiş Türk» imgesinin kökle rinin ne kadar derinlere gittiğini keşfettikçe şaşırmadan edemiyor. İşte yeni bir örnek. Başkent dergjlerinden birinde geçtiğimiz pazar günü yaymlandı: Satranç oynayan ilk robotun adı meğer «Müthiş Türk» değil miymiş. Yazıya göre, zamanın da hayretler uyandıran bu makine adam 1769 yılında Baron VVolfgang Von Kempeler tarafından İmparatoriçe Maria Theresa için yaptırılmış. Sırtın da kaftan, başında sarık, iri kıyım, palabıyıklı bir robotmuş bu. Satrançta üstüne rakip tanımıyormuş. O kadar ki, 1809 yılında Napolyon Bonapart'la satranç oynarken, Napolyon'un hile yaptığını anlayınca satranç taşlarını elinin tersj ile devirmiş. Müthiş Türk 1826 yılında ABD'ye getirilmiş ve büyük ilgi görmüş. Kocaman gözlerini yuvalarında yuvarlayıp «Şah» deyişi herkesi şaşkınlığa uğra tıyormuş. Yalnız, nedense robotun sahibi satranç oyunu sırasında ortadan kayboluyormuş. Sonradan foyası ortaya çıkmış. Robotun ioine girip onu yönet tigi anlaşılmış. Dergi, Müthiş Türk'ün bundan 70 yıl önce Philadelphia'daki Cin Müzesi'nde cıkan bir yan gında kül olduğunu belirtiyor. «Müthiş Türk» imgesi ise kimilerinin bilinc kıvrımlarında varlığını sürdürüp gidiyor. nanmış, gözün alabildiğine uzanan salonlar... İster Stardust'a, ister Holiday Casino'ya, ister Silver Slipper'e girin.. Hepsinin genel görünümü ayni veya benzer: Ortada, yeşil çuha örtülerle kaplı masalarda rulet, 21, Black Jack gibi oyunları oynayan, ciddi ve dikkatli tavırlı insanlar... Bunlann çevresinde seri halinde yerleştirilmiş, onlarca, yüzlerce «slotmachine» dedikleri oyun makineleri... Ve daha bir kenarlarda, daha «kuytu» köşelerde, meraklıları için kurulmuş poker masaları.. Bu hayhuy içinde' önce burdaki insan malzemesi, gergin, kaygılı, düşünceli, neşeli yüzler çekiyor insanın dikkatini... Oyun makinelerinin önünde dolanıp duran, ya dakikalarca ayni makineye takılıp kalan, ya da sık sık makine değiştiren yüzlerce insanı gözlemlemek öylesine ilginç ki.. Bunların çoğu kadınlar, her yaştan, ama çokluk ileri yaşta, ortayaşm içinde ve ötesinde yalnız kadınlar... Yalnızhğa, bir yara gibi insanın içinde yürüyen yalnızhğa bir çare mi, Las Vegas? Birbiri ardına kayıp madene aç makinelerin içinde yokolup giden bozuk parala rın kaygısıyla gerilmiş yüzler, bazen, birden makineden boşanmaya başlayan pa ralarm sesiyle nasıl da ^aydınlanıveriyor, ge vşiyör!... Evet, kumar oynamak, kumarda kazanmak isteği, kuşkusuz insan doğasmda varolan, insan doğasmı bütünleyen bir istek.. Kolayca bir tutkuya dönüşebilen, fır sat bulduğunda... İşte bu insan karakter çizgisini işliyor Las Vegas, isterseniz bunu sömürüyor da diyebilirsiniz. Ama bu olaya ne denli eleştirel bir gözle bak sanız da, bir yerde siz de bir insansınız. Gözlem döneminden sonra, oyunun çekiciliğine siz de kapılacak, kuşkusuz poker, rulet veya blackjack değil. ama bir makinede şansınızı dene Gündüz ortalıkta kimseler yok, gece birden her yer canlanıyor san karakteri ve sizin karekteriniz üstüne, yaşanmadan anlaşılmayacak ilginç bir gözlemdir. Bu kayba değer... ÇÜLDE BtR SBRAP Las Vegas, hiç yoktan yaratılmış yapay bir kent, çol ortasmda sanki bir serap.. 1880'lerde Mormon'lar kurmuş, 1905'de demiryolunun geçişiyle biraz canlanmış; 40'lardan sonra ise, akıllı yatirımcıların girişimiyle eyalette kumann serbest bırakılmasmdan sonra inanılmaz bir hızla gelişmiş. Nevada çöllerinin ortasmda, Grand Canyon'la Ölüm Vadisi arasına sıkışıp kalmış bu kentte. gündüzleri kavurucu bir sıcak egemen, yaz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle