19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyfct adlan nöfus hOvtyet cDzdanında göbek adlarıyla beraber yazılmıştır. Doğum tarihleri «Hicri 1336» olarak gösterilmiş, mez' hepieri cmüslümaru diye kayıt düşülmüş, soyad; tarı 2525 sayılı soyadı kanununa göre «medeni ve şahsi ahvalindeki değlşiklik» haneslne kaydedilmiştir. Ayrıca nufus cüzdantannın llk sayfasının ustünde. şeker kuponu numarası, kömür daflıtımı. Sümerbank kaputbezi, pamuklu, potiska gibi o zaman vesiko He verilen şeylerın dağıtım numaralan varöır ve nüfus cüzdanlannın hepsi ıtebdilens verilmiştir. 1920 doğurnluların coğunun babalan Birincl Dönya Savaşı'na, daho sonra da Kurtuluş Savaşına katılmışlardır. Savaş sıra!annda iyi beslenemeyen analarından doğru dürüst sut bile emememişlerdir. Kurtuluş Savaşında şehit düşmeyenlerin evlerine dönüşierinde üçdört yaşında buldukları 1920 doğumlular. belkı de tanımadıklan babclarını yadırgamışlar. bir kısmı da babalonnı hic tanıyamamışlardır. Okula mahalle mekteplerinin folaka devrlnde eski yazı lle boşlayan 1920 doğumlular, horf devriminin llk öğrenclleri olmuştar, hotta büyüklerine yenl harflerle basılan gozeteleri yüksek sesle okuma görevini ustlenmişlerdir. özetle söylemek gerekırse, Mustafa Kemal' In, Atatürk olmadan önceki ilV yaş gruplarındandır, 1920 doğumlular. AtQtürk'un kısa yaşantısı icinde devrim'erinl göre göre, yaşaya yaşaya buyüyen 1920 doğumlulardan, askerliği meslek olarak secenler, büyük kurtancınm önunden törenlerde geçmişler, ölümünde de son gorevlerinl onurla yerina getirmişlerdlr Sllahlı Kuvvetlere katılanlartrt coğu, yoksul halk cocukları olarak dedelerinin, bobalarınırt yolunda yürümek lcin Anadolunun her yöresinden gelerek askeri okulloro girmişlerdir. O zamankl oskerl okulların bir kısmı, O«manlı kışlalarından bozmaydı, Kurtuluş Savoşı'ndan yem cıkmış, yoksul duşmüs ulusun cocuk(an, uygun olmayan koşullar altındo bile Ideollertne varma heyecanı İcinde okumaya calışmıştarm OLAVLAR ve GÜRÜŞLER 17 OCAK 1981 M 1920 Doğumlular Turgut ALPAGUT Rmekll Kurmay Albay dı. Harp okutianrta gecenler Italyanlara karşı yapılan Ega monevralarıno katılarak Atatürk'ü görmüş, daha o zamanlar Ata'nın faşist Mussolini'nin palavralarına korşr takındığı tavır, hepsine gurur verrnışti. 1938 yılının W Kasımmdo Harp Okulu Iç bohcesınde toplanıp Atatürk'iln ölümâne hıçkırarak ağlamış, son törende görevlerin! yerine getirmek mutluluğuna enşmtşlerdi. 1938 yılı 21 Kasım pazart6si sabahının erken saatlnde, çfseleyen yağmur altında, Ankora garından Etnoğrafya müzesine giden yolun iki yanında tertiplenilmişf. Karşılarında törene katılan Yunan Efsun birliğı, İngıliz deniz pıyadeleri, Alman Emden zırhlısının denızclleri ve Iran'ın dolakh pıyadeleriyle, Yugoslav Türklerlntien kurulu şapkalorı tüylj bir doğcı birliği vardı. VaKİt ogleyı geçiyor, herkes Ato'yı getlreceK trenl gâzlüyordu. Yağmurdan sırsıklom ıslanan birl.kler sessiz, vakur, son görevlerini yapacakları törenin başlamasını bekliyorlardı. Bu sırada «tüfek cıkar, süngu yer ne» komutu duyuldu. Komuta uyularak tüfek çıkarıldı ve sünguler yerine kondu. Harp Okulu alayından iandarma subay adoyı Münıp Gökmen, yağon yağmurdan paslanan süngüsünü çıkarmak |çln çabalarken, zorlo çektlğl süngu gözüne gömüldü ve bir anda yuzu kan icinde kaldı. Münlp Gökmen, göz bebeğl süngunün özertnde olarak bir adım ilerı çıktı, ve «gözüm cıktı komutanım», diyerek esas duruşta dimdik bekledi. Karşı sırackı olayı goren Efsunlar'dan iklsinjn baygınlık gecirisiyle, Ingiliz ve Alman er(erinin ve subaylarmın şaşkın bakıştonnı hic unutomadılar, sınıf arkadaşları. Münıp Gökmen kendinı hastaneye götürmek için gelen at koşulu sıhhiye orabasına binmek istemeyerek törenin sonuna dek kalmakta direnmişti... 1920 doğumlulara Atatürk Ebedi Şef olarak tanıtılırken, doğru dürüst ilkelennden botısoden olmamıştı. Yolnız harp tarihj derslennde savaşlardaki başorıları anlatılıyor, onlar da bir asker olarak dinliyorlardı. O'nun ölömünden Wr süre sonra Rıza Nur'un iblisce yazdıklan elaftından dolaştırılmaya başlonmıştı bile. 1920 dogumlular, ticanilenn Atatürk büstlerine, heykellerine baltalarla saidırdıklarını da görduler. ikıncj Dunya Savoşı başlayınca, ki3a sürede subay çıkartılarak birliklerine gönderilen 1920 doğumlukır, Harp Okullarında doğru dürüst gazete bıle okuyamamışlardı. Galiba Abdülharmt de «okur yczar asayişi bozar» demlşti. Subay çıkarken onlara aceleden olacak, «Türklye Cumhuriyettir, ebedl şef öldu, şimd) mllll sef var», demlşler, onlar da geleneksel yeminlerlni ederek görevlerinln boşına gitmişlerdl. İklncı Dünya Savaşı sureslnce hepslnln icinde «Atatürksüz ne yapacağız» kuşkusu yer etmlşti. Sonralan Işlerin her kötüye gidlşlnde bu hls onlarda güclenerok kök saldı. 27 Maym 1860 yokloşırkeo, onun yaktn arkada?ı olmakkj övOnenler, Türkce okuttugu •zanı coktan Arapcoya eevlrmlsler, slmgesl olon bağımsızlik llkeslne Inanet ederek kurtardığı topraklarda yabancı üsler kurdurmuşlardı 1920 doğumlular 27 Mayıs hareketirtden sonra siyasetle ekonominin ilişkisini, ekonomınin «para biriktırmek» olmadığını, o zamana kadar adı pek duyulmayan milli gelırin ne olduğunu ve nosıı dogıtıldığını rahatca öğrenip yaman meraklandılar. jçlerînde 27 Mayı» hareketine katılanlar olduğu gibi, ondon sonraki gelişen ortam içınde Atatürk lafı eden 1920 doğumlulara, ince dudaklı, dar kafalı ve kendinl onemli sayan kışiler, <Bırak efendim 6U Atatürk iafını> demışlerdi. 1920 doğumlular Atatürk devrinde yetişen kuşakların ilki değilse bile ondan sonra seIenlerdi. Üc yaşlarında Cumhuriyet cocuğu olmuş. sonra do küçük feslerini çıkanp sapka giymişlerdi. Harp Okulu Alayından Münip Gökmen. O'ndan aldığı güçle gözbebeği süngüsünün ucunda, yıkılmadan, bayılmadan, saaece ıGözüm cıktı komutonım», demiştı. O'nun Etnoğrafya Müzesinden, Anıtkabir'e göturülme törenine katılanlar, sonralan geleneksel törenlerin dışmdo kimsenin O'nu ziyarete gltmemesini djkkatierinden kaçırmadılar. Hatta belirli ziyaret günlerinde bile sudan gerekcelerle gKmeyenler de vordı. Anıtkobir defterine iclerinden geldiği gibi değil. elierlne tutuşturulan kağıtlara bakıp yazanları da gördüler. Hemen hepsi, «Rahat uyu Atam» dlyordu. nerdeyse «AlIah rohotlık versin» diyeceklerdi. 1920 doğumlular, cBunlar bizlen de uyutmak istiyon, diye düşündüler. İlk dönemierinde fSizler Atatürkun evlatlansınız» diyenler, yıllar geçtikce onlara evlatlık muamelesi cekiyorlardı. Şımdıyse bırden bire artan Atatürkcüyüm diyenlere, kuşkuyla bakıyordu 1920 doğumluların soğ kalanlorı. İclerinden bircok mesleklerde calışan, yökseienler olduğu gibi, 27 Mayıs Devrlmine katılanlar. Siiahlı Kuvvetlerde kuvvet komutanlığı yapanlar, devlet odamı olonlar do vardı. Ne yazık kl, buniardan bir tanesi Ataturk'un Yüzüncü Doğum Yriı törenlerlne çağnlmodı. Sağlık olsunl Çapraz Ateş... eçenlerde yaymlanan «Tariheel T» O6ne»!« başhkh yazıda demiştim kl: bıçak gibi parlaması geçmlşteki olaylan kavramaya yarar. TTvuvnlılc tarihinde 20'nci yüzyıla değin uygarlıklar sömurünün yogunlaçtığı dönem T« ulkelerde yükselmjşlerdir. Çünkü sömürünun bir ««emenliğe kazandırdığı ekonomik güç; hHtmin. toimlgin ve sacatın gelişmesine yol açnuşör.» Bir otaırum yazıyor. Hiç böyle şey olur mu? Sömürüafln Niranması yapüır mı? Sömüru laaetlenmesl goreken tcr şeydir.» Ahlak açıamdan baktıgımız zamao •önrthftyu •ftvtuımak kuşkusuz olasızdır. Ama btnlerce yıldan beri insanlıgın sömürüden kurtulması saglanamanustır. Eski v« yeni çağlarda yükselen uygarlıklann temelinde acı ve keskln sömürü duzenlerintn kanlı harçlan yatanaktadır. Mısır'daÜ piramitleri kimler yaptılar? Babil'in asma bahcel&ri nasü kuruldu? Efendilerin söylevleriyle yankılanan senatolann taşlannı hangi eller taşıdı? Yunan'dan Boma'ya ve Rönesans'tan endüstri devrimine uzanan tarlh süreçlerine baktıgınuz zaman gördügümüz nedir? Koyu bir sömurünün kırbacı altuvd* yasayazüarm dünyası jirminci yüzyıla degin geçerlidir. Aynca bu süreçlerl inc«lerken saptananlar 11ginçtir. Soygun ve talan. uygarlık kunnak için yetmiyor. Ancak uzun süreli ve sağlam bir sömürü mekanizınasını işletebUen egemenlikl«r, tarih sayfalanna uygarlıklannı kazıyabilmişlerdir. Bilimin, tekniğin. sanatuı gelişmesi de böyle6ine uygarlık odaklannda gerçekleşmlstir. Somürülen toplumlar horlanmış, ozilmiş, boyunduruğa vurulmuşlardır. Sömunanler uygarük bas&maklannı tırmanmışlardjr. Sömüru ile uygarlık. binlerce yülık tarihto birbiriyle çelisaa bir bütündür. Onlü öyküdüR Yeniçeri agasına Yahudilerm îsa'yı çsrmıha gerdiklerini anlatmışlar. Aga nahamı yakalamii, palasını çekmjş, adajncagızı keeeoek. Haham yalvanyor. Aga suçum ne? Ulan siz Yahudiler tsa'yı öldürmuşsünüı Agam o yüzlerce yıl önceytii.. Ben şimdi öğrendim. Binlerce yıldan berl suregelen toplumsal somürüyu yenl ögrenenler çoğu zaman çarpüırlar. Hefe gençler, coşkuiu olduklenndan, sömürüyü hemen durdurabilecekleri samsına kapıhrlar. Oysa sömürü çarklarını durdurmak sanıldığınca kolay değildir. Eğer kolay olsaydı, insanlıkta kişinin kişiyi somürmeai süreci çoktan noktalanırdı. Yalnız kişinin kişiyi değil, devletin devleti aomürmesini önlemek d« birdeabire gerçekleştirilecek bir iş değildir. Türkiye bugun her bakımdan bunalımh dönem,1er yaaıyor. Bir yandan endüstri ulkelerinden aldıgımız 6anayi ürünlerinin fiyatlan artıyor, bir yandan petrol ulkelerinden saglanan akaryakıt pahablaşıyor, bir ytUKlaa yüaie 100'ü aşan enflasyon sosyal adalet dengelerinl bozuyor, bir yandan yüksek faizli dış borçlann toplam çizgisi altmdaki milyarlar kabanyor. Çapraz yaylun ateşi altında kalan ülkemizln çagdas uygarlık düzeyine ulaşması kolay mıdır? Olayı tek yanlı ve dar açıh bir mantıkla degerlendirmek bizleri yamlgılara sürükleyebilir. Bagnaz düşünceleri bir yana iterek dört bir yanunızdan yağan çapraz ateşten kurculmaya bakmalıyız. Kurtulusun ilk koşulu dış sömürüden kurtulma sürecine girebilmektir. O yönde bir adım, aydınlığa yürüyuşün ilk « ÇogU ' J m u ı in«ıa.n TnBnT?^"1"* İkİ CVCT OKTAY AKBAL Hflvın Yarina Bir Belge... j ^ a, bir de Vasfl Rızo, Yıldır Kenter ve Şukran GOn\ \ | l g ö r ' j n dil gericılerinin yanında yer aldıklarını görüyoruz. Vasfl Rıza*yı bir yano bırokıyorum, ama Yıldız Kenter'le Şükran Gungör'e kendl anlodıkları, savundukları diiie cteessOflerımi beyan etmek» Isterlm. Kabaklı'ların llıcak'tann yanında yer almakla, nerde, hangi yanda olduklarını gösterdiler. iyl ettiler. Kim nerdedir, kim neye orda değıldlr, bunu anlamak görmek çok yararlıdır. Bugünün bir de yarını var...» eBır Dil Semmerl» başlıklı yazımın sonunda böyt* demiştim. Bayan Kenter'le Bay Güng6r*den bu konuda uzun bir mektup aldım. Kamuoyunu crydınlatıcı, belgesel bir nitelik taşıyan bu mektubu isteklerl üzerine yayınlıyorum. Yine Isteklerine uyarak bu konuda gereklj acıklamayı da yarın yopacağım.. «28 aralık günü Cumhurjyet'te cıkan yazınızı okuduk.. Anladığımız dilin Osmonlıca olduğunu söyteyerek başlıyorsunuz bize ayırdığınız bolüme. Olmadıflıni bile bile, Osmanlıcayı savunduğumuzu söylüyorsunuz. Savunmaöığımız) bile bile, bir gece, otel odasındakl sortbetimizde, hiköyelerinizi okumaya doyamadığımızı, bir de eşe dosta, fırsat buldukca da öğrencilerimlze sesll olarak tekrarladığımızı söylemiştlk hatırlarsanız. Slz Osmanlıca mı yazıyorsunuz?... Sabahattin Eyüboğlu. Orhan Vell, Behcet Necatlgli. Nazım Hıkmet. Melih Cevdet, NeClp Fazıl. Yunus Emre, Karacoğlan, Nezlhe Araz, Necatl Cumalı Turhort Oflozoğlu, Aziz Nesin, Nüvit Özdoğru.. gibi şalrleri, yazarlan da Osmanlıca merakımızdan ötürü mü çıkardık sohnemlze dereiniz? Biz, cocukluğumuzdan berl Atatflrk devrlmlerlnin Inanc't. şaşmaz savunuculan olduk Sayın Akbal. Elbette Türk dil hareketlnin de. Ama son yıllarda devrlm adına, ilericilik adına yapılan aşınlıklar, özelflkle sahne Insanlan olarak bizl üzüyor Slzl rahatsız eden o toplantrya da tlyatro dllinln nasıl olması. nasıl olmaması gerektiğlnl gösterecek metlnler okumaya gittlk. Slzlerln de dovetll olduğunuzu bilerek, orada oiacağınızı umarak. Flklr söylemedlk, hic bir şeyl savunmadık, hic bir seyl yermedlk, sutun komşunuzun dedlğlnin akslne, okuduklorımızdan hic bir metni de biz yazmadık. Ölcüsüzlüklerin. aşırdıklann, gösterlşclllklerln, Inancsız fikir sömürüculOklerlnin ülkemlzl nerelere getirdlğini, vicdanı bütün hic bir Türk artık fnkâr edemez. Bütün Atatürk devtimlen gibi, dil devrimlnln de aşırılıklara, ölcüsüzlüklere kurban gitmesine, zedelenmesine gönlümüz razı olmuyorsa bunu belirtmeye hafckımız yok mu? Dil Kurumu'nun dokunulmazlığı mı var? Her dediğinl? doğru mu? Hic mi kusurunuz yok sizin? Eleştiriye bu derece Isyon ntye? Davanızın haklılığından bu kadar mı şüphedesiniz?... Biz, calışmalarını coğu zaman saygıyla benimse diğimiz Türk Dil Kurumu kürsülerindede yer almaya hazırız. Biz sonatcıyız. Bizim Işimiz köprü kurmaktır. Duvar cekip, bö!mek değil. Sanıyoruz sizler de pek cok şeyln farkındosını z o«lında. Amo, kendl yaptığı işl eleştırebilmek, eleştlrileri hoşgörüyle karşılayabllmek. has bir yurek Ister. Türk Dil Kurumundan hikâyelerlyle ödöl almış böyle yurekll bir dost ne dıyordu biliyor musunuz bu yaz kurumun calişmalan hakkında? «Son zamanlarda yapılanlar, yoz... Tutucu...» Sonra dryorsunu2 kl: fNerde, hangl yando olduklannı gösterdiler. iyl ettiler. Kim nerdedlr, kim nlye orda değildir? Bunu anlamak. görmek cok yararlıdır.s Sayın Akbal, yıllardop berl bizi bir yerlere Itmeye ya da cekmeye calışanlara alıştık artık. Çehov oynadığımız zaman «pis komümstierü» faşlzmin ölümünü i$leyen «Hocamm Olgunluk Çağı»nı oynadığımız zaman da cAlcak faşlstler!...s diye mektuplar almıştık.. Yıllar sonra, oynt tavırda bir Oktay Akbal!... Ne yazık!... Hani hep özguriükcü demokrasi adına benlmsenmlf görünen «fikrini kabullenmem ama onu savunabllme hakkın icin dövüşürüm bile.» düsturu? Biz bu llkeye Inandığımız icin yazınızı saygıyla karsılryorur. ANCAK: Siz cok iyl bilirsiniz kl biz otuziki yıldır ne bir iktıdara, ne bir kuruma kul olduk. Bundan sonra da oimayacağımız gibi. Ve siz otuzikî yıldır Türk seyircislnin karsısında ne yaptığı nerde olduğu belli Insanlara, arkadasından dayak ysmlş korkak bir cocuk zavallılığıyla meydan okurroya kalkışıyorsunuz «Bugunun bir de yarını var...s diye. *Sen elbet bir gun blzlm mortofleden gecersin.» gibi bir şey. Hem de Cumhuriyet Gazeteslnde. Yarım asırdır özgürlük mucadelesl verdiğinl her fırsatta bellrtmeve calıson Cumhuriyet Gozetesi sOtunlarında. Özgürlük... Fikir özgürlüğü... Vee Oktay Akbal'ın faşlzm tflten koleml «Bugünün bir de yarını var...» Işte bunu ne saygıyla, ne de slzln gibi «teessOfls» karşılayablürlz. Bunu ayıplari7 Bay Akbal. «Bu günOn bir d« yanm vor...ı ho? Evet, nedlr bugunko re|lmde gercekleştiremedlğlnlz? Istediğinlz gibi konuşamryor musunuz? Yazamryor must»r>uz? Sizl engelleyen ml var? Yoksa söz!e yazıyia halledilemevecek boska nlyetlerlnlz ml vor hakkımızda? Ve stz o «Yann»ı bu nlyetlerinlzl gerceklestlrebllmek IcJn ml bsklemekteslnlz? «Bu günün bir de yanm var...» tehdldlnln memnm mutlaka acıklamanız gerek Bay Akbal. TOrkh/e'yB, btıgönku Idareye ve blze, Ve lutfen en kıso zamanda. Romanct, hlkayecl Oktay Akbal'a saygılanrmzj üetln lötfen. on fffinlerde dil uzerlne tartışmalar daha da hız kazandı. Devrlm v« Atatürk düşmanlıgını aroaç edinmiş klşllerin ne dedigl öteden berl bellidir. ama şimdi daha da azıtıp, yorumlanna slyasal, ayn bir uiteîik kazandırdılar. «İdeolojik» yorumlarla Atatürkçülen bir yerlere «sıkıştırmak» çabasındalar. Aklı başında kişiler elbette gülüp geçiyor buna. Hemen belirteyim bu yazımda ben bu konu üstunde duracak de^ilim. Yalni2ca dil konusuna egileceğiın. Biraz önce söz konusu etti S Dil'e Sevgiyle Bakalım T. DtL KURUMU, BtLtMSEL YÖNTEMLERLE ÇAUŞAN BÎR KURULUŞTUR. BİLİMSEL ÇALIŞMADIĞINI SÖYLEMEK, BÜYÜK BtR YANILGIDIR. yazar.ımız da katıldı. Sayın Felek bir yazısında diyor ku «Dil Kurumu ve orada çahşanlar da dillmizin sadeleşmesi yolunda çalışıyorlar. Ama bana göre bu kıymetli zevat ve o daldakiler. dill sadeleştirecek yerde, faklrleştiriyorlar.» Bu yargı bütunüyle yalnıstır. Bi r dllln varsıllığı. o dili konuşanlann anlayabileceği sözcüklerin sayisındakl bolluga baglıdır. Osmanlıca'da Türkçe sözcük sayısı. Ömer Asım Aksoy'un Osmanlıca'run en zengın sözlü^u olan Kamusu Türki'den saptadıgına göre 11.000'ln üstunde deSildir. Aynı yazar, Derleme DergilerJ bitince Türkçenln sözcük sayısının 80.000'i bulaca^ını saptamıştır. Dil bilincine kavuşmuş olan yenl toplumumuzda, «muharrir», «Edeblyat., .Hars, (Kültür) sözcüklerl, yerlerini yazar, ya zın, ekln sözcüklerine bırakmışlar, Arapçanın «ayınlammim» üçlüsünden gelen «malumat», «ilim>, «alim», sözcükleri yerine de, anadilimiz den bilgi. billm, bilgin sözcüklerl turetilmistlr. Dil Kurumu bir yandan e»kl yapıtlan tarayıp ortaya çıkardıtı Türkçe sözcüklerl bizlere sunarken öte yandan, Doğu ve Batı kökenli yabancı sozcüklere Türkçe karşırri f > lıVor bu' "V "d r Kurvmun dısında kalan sayısız bilim aüamı. yazar da kendl bilim dah ve konulanna ilişkin Türkce sözcukler bulmakta g • u . . ı ,..n ı ^.c• öi) 'dsll Dr. Rüştü ERGUNdırîar. Kişisel yazulgılan yuzunden bu sozcüklere kaifi çıkanlann bile onlan kullaamadan edememeleri özleşme akımının güçlülügünü göstermektedir. Yine Sayın Felek «Mesela şimdl kimse «mektep» kelimesini kullanmıyor, «okul» diyor. Bunu vaktlyle merhum Atatürk'e yaranmak icin yanındaki zevattanki, bir kısmı arkadaşımdı . blrisl Fransızca <^cole> (ekol) keümesine benzesin diye icat etmişti. Alman Türklyatçılan •okul» kelimesinin sonundaki 1. harfinin Türkçe degü, Moğolca bir «k olduğunu yazdılar. Bilmem slz bundan haberdar mısınız?» konusuna gelince: Sayın Felek'ten, acıklamalanmı okuduktan sonra bu yalnıs düsüncesi ile birlikte, Türk Ansiklopedlsinde de yer almış olan bu düşunceyl de degiştlrmesini, dllimiz adına lsterim. a) Yenl Türk devletini kurarken blUmsellikten aynlmayan, hele Türkçe üstüne büyük bir duyarhk gosteren Atatürk'ün, «ekol»e benzetilerek «icat» edilen bir sözcügü be&enecegi düsünülemez. (Aslında okul, ekol'e benzetilecek yerde İngilizce «School»a benzetilseydi daha iyi bir yakıştırma yapılmış olurdu. Çunkü «skul» olarak oku nan bu sözcüğün ses uyumu daha tutarh.) b) Okumak sözcügü yüz yıüardır dilimizde bulunmaktadır. <Okul>un bu sözcükten geldigini benimsemek gibi ussal bir düşünce olamaz. Btr konudaki gerçekleri sunuyorum: Dil Kurumu'nun özîü temel yapıtlanndan olan Tarama Dergisi, Türkçe'den Osmanhca'ya Endeks (lQ34)'de, Medrese. Mektep karşılığı olarak OKULAĞ, OKUNAK gösteriliyor. Endeks'de OKUL MAK sözcügü bile var. «Mün fehim» diye anlamlandırılmış. Bu okulmak sözcüğünü, Ingiliz Sir Gerard Clauson, un. Londra'da basılmıs olan •An Etymological Dictionary of Pre Thirteenth Century Turkish» (13. yy. öncesi Türkçe'sinin Kokenbilimsel Sözlüğü) adh ilginç yapıtında da görüyoruz. Burada «okunmak> biçiminde degerlendirilmiş. Tarama Dergisi'ndeki bilgl çok sevindirici: OKULAĞ: «OKU> köküne «lağ, Iak» yer eki getirilerek yapılmış, «Yay la» ve «kışla>da olduğu gibi son sessiz düşerek «Okula» sekll de vardır.» (Den Urfa). «Lağ» yer ekindeki son sessiz düşmesine ilişkin bir kaç örnek görmekte yarar var. örnegin. Kumsal yer demek olan Kumlafdan «g» düsmesiyle Kumla ortaya cıkmıştır. Deniz kıyısmda. tuz elde edilen yer aniamma gelen Tuzlag'dan <ğ> düşerek Tuzla doğmuştur. Urfa'da, bu yoldan oluşmuş bir sözcük, «oku la», bulunduğuna göre «okul» un bu sözcükten çıktıgıru be nimsemek en doğru davranışör. Sözünü ettiğim İngilizce sözlükte Tarla'nın da ekilecek yer anlamına gelen Tanglagdan geldiği belirtilmektedir. Okul"un nasıl ortaya çıktıgı anlaşıldıgına göre Alman Türkbllimcilerinln « » ekinin 1 Türkçe olmadığını llerl sürmeleri konusuna deginmenin gereği kalmamış oluyor. Sayın Felek, «Siz ne isterseniz onu yapınız. Biz de ne istersek onu yapalım. Bize ve kimseye emlr vermeyiniz» dedikten sonra «Fransa'da dil hususunda en selahiyetli kurul Dil Akademisidir. Hangl kelimenin Fransızca olduğunu o tayln eder. Ama, kimse buna aldırmaz, Yazarlar istedigt gibi yazar. Akadejn] onjan aforoz etmez» diyor. Dil Kurumu da klmsey] aforoz etmiş değildir. Görüş aynlıgı olanlarla çahşmaması dogaldır. Billmsel yöfltemlerle çalışan, eski yapıtlan ta rayan, dil özleşmesinin kurallannı saptayan. Türk ulusunun blreylerinl birblrlerini anlayacak ortak bir dile kavusturmak İçin çaba harcayan bu kurumun, ürunlerinl zorla benimsetmek istedigi görülmemiştir. Elbette bu ürunlerln tanınması, benlmsenmesl İçin her yola basvuracaktır. Fransız Dil Akademisi'nin yaptığı gibi kabuğuna çekillrse görevini yapm«mış olacaktır. Şurası sevinç verlcidir kL yurdumuzda genellikle bilim sel çalışrnalara saygı ve baglılık vardır. Dil Kurumu'nun, onun dışındaki aydınların çahşmaları büyük bir tlgi il» izlenmekte, benlmsenmekte» dir. Dilimizi, eleşüriye acık bir çalışma uygulama havaaı icinde, Atatürk'ün istedigi biçimde varsıllaştınyoruz. N» mutlu bize. BULMACA SOLOAK 8ACA: 1 Yaıann *dı blltaıneno yapıt. 1 Bir maddenln yataooı tnaddelerden sntıldıgı yn. 1 Edebiyaun bir türü T e m kaJayın >imge«l. « Mecazl «nlamds haylaı aeraeri Bir denis. 5 İrt cta* Wr kkdogan y» da ylgtt kahıaman. t Bir derece yukandı olan İM $eyi Mrbinsden aprsn azhk lıfc. 7 Tersi flltresl» sifaralardan. S Ü;e Aîrika'da aahir. 9 * ^ir«mı* rwkffftkhk ilikroskop canu. YLKARIDAN AŞAĞITA: 1 Esk] Avusturja'd» lmp»nttor aılesi prer.sleılae verllea san. 2 E5Ö dllde vekll {jcacnıa, utanç duyma. S Içyeri, dajre Çok çevıi bir kOpek cinsi. 4 Teraı »evimll, c«r.a yaiın Tersl Inoe ve yurouşaü yapnJc curuır.uııdak: organ kısımlan 5 Hayıan bannagı Düşltüalüi. 6 Ya(t»klama Terst devletçe saptanao fivM. 7 Dağ turlangıca. S Büyüfe aürüler hallnd» ı l ı i denlzlerde yaşayaa bir bahk etoal Bir nota. 9 Mev 123456789 ÇAĞDAŞ YAYINLARI I.E.T.T. İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN KAMULAŞTIRMA DUYURUSU Ozerinde trafo postası kurulması amacıyla Kadıköyİcerenköy mahallesl 200 pofta. 785 ada, 44 parsel sayılı 10198 M2 yüzölçümlü taşınmazın 62.77 m2.'lik bölümünün irtifak hakkının 6830 sayılı yasanın 4., S'nci maddeleri uyarınca kamulaştırılmasına İdare Encümenlmizin 24.11.1978 gün, 13253 sayılı toplantısında karar verilmiş ve kararın kamu yaranna uygunluğu ilgili Bakanlıkca 27.3.1979 tarihlnde onanmış olup, Kadıköy Malmüdurtüğü Takdirl Kıymet Komisyonunca kamulaştınlan bölüme 29.589. T L deger bicilmiştir. Maliklerln adresleri Tapu Sicıl Muhafıziığı Emlak Vergi Dafresl ve Kaymakamfık aracılığı ile araştırılmış ancak bir kısmının adresl saptanamamıştır. Bu nödenle adresi saptanamayan maiiklare ilanen duyuru yapı^ ması zorunlu hale gelmiştir. Maliklenn anlaşma yoluyla Işletmelerimlz adına yazım işlemi yapmamalan halinde ilgili yasa uyarınca yargı yoluyla yazım İşlemi ycptırılacak olup, yasal Süre tcersinde dava acıimak istendiğinde davalı fstanbul Belediyesl I.E.T.T. İsletmelert Genel Müdürlüğü oiacaktır. Kamulaştırma yasası lle tebllgat yasası uyarmco odres) eoptanamoyan ilgililsr» İlanen duyurulur. (Basın: 262505 368 Çıktı NddriMAa » C N K t BILMACA.MN CÖZtMÜ SOLOAN SACTA: 1 Demlrba». 2 İrin Ayak. 3 Yem Araad*. 4 Akort ıN. 3 Zemlıa«. 6 Alaia Vb 7 lA Acaba. S Ate inA 9 Nea En. VCKARIDAN AŞAĞIYA: J Diyapaıon. 2 Erelt La. 3 Mımoza An. « • In Eekat. 5 Aöcaca. 6 Bam 7 Aya Bir.. 8 Ssdırvan. 9 kenlB Aa. BO N ANILAROA OKUDUKLARINI2A ÜVLE SA$ACAKS1N12 Kl SİZ OE •OLUR SEY DECİL!» DEMEKTEN KENDİNİ2İ ALAMAYACAKSINJZ! EDERİ: 150 LİRA İSTANBUL TIP FAKÜLTESf DEKANLIĞINDAN FakDrtemiz Tıp Torih) v« OeontoloM adet Profesor kadrosu acıktır. Isteknierln 30 ocok 1981 cuma gCnü saot I6.00"yo kodor DekanUğa baevurmaları duyuruiur. , (B<jsirt 10571) 374 Saftftrf: Cumhuriyet Matbaocılık ve Gazeteciük T.A.Ş. adıno NADİR NAOİ G«ie» Yoym Mudürü „ . ... „ . .^ M . OKTAY KURTBÖKE Müessese Müdürü EMİNE UŞAKLIGİL Yozı işle:i Müdürü TURHAN ILGAZ Bason ve Yayon: Cumhuriyet Matbaacıiık ve Gazetecilik TAŞ. Cağaloğlu Türkocağı Cad. No: 3941, Posto Kutusu 246 İSTANBUL Tel: 20 97 03 BÜROLAR: • ANKARA: Konur Sokak 24/4 YENİŞEHİR Tel.: 17 58 25 17 58 66 İdam: 18 33 35 • İZMİR: Hallt Ziya Bulvarı No: 65 Kat 3 Tel: 25 47 09 13 12 30 • ADANA: Atalürk Caddesi TurV Hava Kurumu 1$ Honı Kat 2 No: 13 Tel.: 14 550 19 731 T AK 17 OCAK öğle 13.24 V I M 1981 Iklndi 15.52 Cumhuriyet 6^9 S21 Akşom 18.07 Yatm 19.43
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle