14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İKİ CUMHURÎYET 8 EYLÜL 1980 ugün yargımn, taze güç ve tnnut doM bir inançla yeru calışma yılına gırdiğii ni görmenin sevinci içerisindeyiz. U71 gar uluslar ve devletler ailesinin vazgecümez, onurlu bir üyesi olan Türklye Cumhuriyeti eşsiz ATATÜRK'ün ulusal egemenlik, çağdaş uygarbk ve bağunsızlık ideallerl içinde yeni boyutlar kazanırken; yargı da kendlsine özgü ağırlığı, yansızkğı ve kstrarhhğı ile ulusunun ve devletinin yanmda ve yardımında bulunmanın gururu içerisindedir. Böylesine bir günde yargının tüm saygs değer mensuplarını, mülkün temeii ola. rak tanımlanan adalet dağıtma görevlerini sürdürürlerken Turk ulusunun bölünmezllğini, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütünlüğunü, hukukun ustünlüğünü ve ATATÜRK ilkelerinin dokunulmazhğını korumada gösterdiklert duyarhk ve titizlikten ötürü kutlamayı zevkü bir görev sayanz. B olayiar ve g ö r ü ş l e r j Yeni Adalet Yılına Girerken Ahmet COŞAR turuîarak karauoytmun değerlendirilmesine sunulup yaygınlaştınlması, ozellikle ulkemL zin jçinde bulunduğu koşullar yönunden cid di önem kazanmaktadır. Devleti oluşturan güçlerden yasama ve yurutme erklerinin bu konu üzerine, daha çok zaman yitirmeden eğilmelerinde ülkemizin büyuk yararı olduğu inancındayız. Kuşkusuz sözü ediîen bu yargı politikasınm amaci; toplumun hangi yasalara gereksinme duyduğunun saptanmasına. hangi yasalann hangi yönleri ile toplumun gerisinde ya da ilerisinde bulunduğunun belirlenmesine, çağdaşlaşan. gelişen, değişen ulkemizin tum gereksinmelerinin giderilmesini sağ lamaya yönelik olmahdır. Temel kural, toplum ve birey çıkarlan İle çatışmayan, onun gereksinimlerini karşılamakta yeterli ve etkin olan bir yasal düzenleme oiduğuna göre, kapsam ve amaç yönunden Anayasamızda öngörulen ilkelerden hareket edilerek, saptanacak bir yargı politikası ile öncelikle Hukuk ve Ceza Usulleri yasalannda ve bunun yanısıra sosyaL külturel. ekonomik ve parasal içerik tas> yan öteki yasalarda görulen boşluk ve eskimişliklerin gunün değerlerine uygun biçimde yenileştirilmelerindeki zorunluğu ve toplumsal yararı yasa koyucunun takdirlerine sunmak isteriz. Hukuk. keyfılikten uzak belirli bir dengenin varlığını amaçladığına göre uygulama alanındaki yasalann olanaklar ölçüsünde temel hak ve özgürlükleri kısıtlamayacak, kamu duzenini bozmayacak, toplumsal vicdanı zedelemiyecek, hukuk disiplinini yok edip bi r yeni kargaşa yaratmayacak öz ve içerikte yeni bir düzenlemeye tabi tutulmasında zorunluk bulunduğu kamsındayız. Böylece gerek toplumda Ve gerekse bireyde kendisine adalet sağlandığı dtrygasnmı ve guvenini yerleştirmek daha kolay olacaktır. Kanımızca bu düşünceye uygun düşecek bir anlayışla uygulamaya konulacak yeni bir yargı politikası ulusumuzun yıllardır sos yal, siyasal ve külturel alanlarda içine düştuğü çıkmazlardan bir ölçüde kurtulmasının çaresi sayılacaktır. Çağımızda, kişise! hak ve özgürlükler kamu düzeni ilo hassas, sıcak bir denge oluşturur. Bireysel mutluluğun varhğı, toplumsal huzurun sağlanznası bu dengenin korunmasında gösterilecek titizliğe ve ciddiliğe bağbdır. Ozellikle çoğulcu, özgürlukçü, parlamenter demokrasilerde hak ve özgürluklerin kötüye kullanılması toplumu anarşiye itecefj gibi; yönetim yetkilerinin amacından saptmlması da yönetimi baskıya sürükleyecektir. Kişisel hak ve özgürluklerin toplum huzurunu bozacak biçimde kullanılmasını önlemek, kamu duzenini sağlayacak kurallara eksiksiz işlerlik kazandırmak, ancak değindiğimiz öz ve içerikte bir yargı politikası izlenmekle mümkün olacaktır. Herkesçe bilindiği ve kabullenildiğl üze re adalet hizmeti bi r eklp çalışması niteliğindedir. Bu çalışmayı yapan. hizmetini bireyin ve toplumun yaranna. ortaya koyan insan gücüdur. Hizmeti yapan kişileri; yargıç olsun, savcı olsun, kalem personeli olsun birbirinden soyutlamak ve ayn düşünmek olanaksızdır. Hal böyle olunca çalışan kişilerin hizmetlerinin değerlendirilmesinde değişik ölçuleri esas almak, ekonomik Borunla. rının çözümlenmesinde farkh yaklaşımlarda bulunmak son derece üzucu ve sakıncalıdır. Bu nedenle adalet teşkilatımn içerisinde özverili çahşmalan ile yapılan hizmete ve Gunümüz toplumlannda her kurumun, her olgunun ya da oluşumun, her türlü kljisel ve toplumsal ilişki ve değerlerin birbtrleriyle karşılıkh bir etkileşün ve iletişim içerisinde bulunduğu yeterince bilinmektedir. Aynca bu niteliktekj llişkilerin. tam anlamıyla işlevsel bir bütunü oluşturduk. lan da kabul edilmektedir. Kişisel ve toplumsal deneylerimizle her geçen gün zen. ginleştirdiğimiz bu değerler butunü, öyleslne birbirini tamamlayıcı, öylesine yekdiğertnden vazgeçilmez sayılsa da, tüm bu üstun yanlan ve yönlerine karşın, yine de hukukla, şu ya da bu biçimde eşit ağırhktadır denemez. Aynca hukuk gibi toplumu ve bireyi yönlendirici, koruyucu, yaptıncı, caydıncı, eğitici ve bağlayıcı da değildirler. Bu nedenle çağdaş devlet ve toplum an. layışmda hukuku; önde gelen bir olgu, bir disiplin ve düzenleyici bir norm olarak kabullenmeyen çağdaş ve özgürlukçü bir anayasal düzen düşünülemez. Bu özü ve işlevi ile toplum ve birey için gerçekten yararh ve vazgeçilmez olan hukuk; bir yacdan adalet kavram ve kurumlannın varlığıru, öte yandan bu kavram ve kurumların işlerliğini sağlayan en önemli bir öğedir. O halde, sade bir söyleyiş ile «Devletin vatandasma öğüdü olarak tammlanan» yasalann etkinliğinin saglanmasında, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesinin tüm kapsam, anlam ve işlevi ile yerleştirilmesine gerekli ve yararlı olacak bir yargı politikası oluş Yargı politikası eîde edflen uröne katkıda bulunan ve teskî' lat ıçın vazgeçilmez bir guç olan kalem peraonellnin ekonomik ve toplumsal sorunlannı çözmek kaçınılmaz bir gorevdir. YARGI DİLİ Toplumun ve bireyin varlıgını koruyan gelecegine güven duyma gereksinmesini gideren hukuk; yargının özü. deyim yerinde ise kendisidir. Hukuk, etkinliğini yargı yoluyla duyurur. Yargı, bu niteliğinden ötürü hukuku amacına götüren, ulaştıran guçtür. Yargı. yargılama yöntemi ile sonuca vanr ve gerçeği bulur. Sonuca varmakta, gerçeği bulmakta dilin etken bir öge olduğu yadsınamaz. Büyük ATATÜRK'un gönül borcuyla an. dıgımız yapıtlanndan olan Turk Dil Kurumunun dilimizi özleştinne çabasını yalnızca yazın, roman. öykü, şiir alanında değil, yargı dili alanmda da başanyla sürdürdüğünü, ozellikle başta Yüce Yargıtay olmak üze re, tum yargı organlannm ve yerel mahkemelerin bu çabaya gönül veren katkılannı övgüye değer buldugumuzu belirtmek isteriz. Türk dilini tümüyle özleştinne ve anlaştırma çabalannı ulusalhk v e bağımsızlık bilincinin ön koşulu sayanz. Vilayet mi OJacağız ? Eyalet mi Olacağız ? T Sonuç «Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle b4lünmez bir bütündür.» Bir Anayasa hükmü olan bu buyruğa gönülden uymak, yürekten sanlmak, Türk yurdunda yaşayan. Türküm diyen herkesin yurttaşhk borcudur. ATATÜRK ilkelerinin oluşturduğu Cumhuriyetın felsefesi bugunün de, geleceğin de tutarîı ve geçerlj doğrulandır. Yeter ki ina. narak uygulayalım ve sanlalım. ATATÜRK; özgurlük. eşitlik, tüzelik gibi bireyi ilgilendiren mutluluk değerlerinin savunucusu olduğu kadar, bağımsızlık, ulusal egemenlik5. kamu düzeni gibi toplumu ilgilendiren çağdaş uygarlık değerlerinin de savunucusudur. O'nun özgurlük ve toplumsal düzen anlayışı akılcı. gerçekçi dunya görüşünün doğal sonucudur. Burda, ATATÜRK'un; «Biz, olağanustü ama yasalara dayanan önlemleri hiç bir vakit ve hiç bir biçimde yasalann üstüne çıkmak için araç olarak kullanmadık. Tam tersine. ülkede sükun ve asayişi korumak için uyguladık, devletin bağımsızlığı ve devamı için kullandık. Biz o önlemleri. ulusun toplumsal geiişiminde, uygarlık yolundaki ilerleyişinde yararlı kıldık» diyen sözlerini anımsatmakta yarar görmekteyiz. ELEVİZYON tam tozuttu. Her akşam politikacılarm şov soati niteliğine dönüştü haberler programı. Hicbır haberin nesnel (objektif) nıteüği TRT'ye yonsıtılmıyor. O politikacı bunu dedi, şu politikacı bunu dedi. Mıilet Meclisi bir karara varmış, genel kurulda Hükümetin Dışişlerı Bakanını düşürmüş. Hemen Süleyman Bey ekrana çıkıyor, başlıyor polemiğe: Ortak Pazarın eyaletl olacakmışız, vlloyetl olacakmışız.. Ey ahali bir insoflı Müslüman böyle düşünür mu? Devlet böyle iş yapmaz, hükümet böyle iş yapmaz! Bu iş. akılla, mantıkla. izanla, insafla bağdaşır mı? Bir Allahın kulu çıkıp da MSP'nln bu lafına inanır mı? İki elimiz yakalarındadır. Süleyman Bey bu gibi laflan gözlerlni devire devire, basın toplantısına katılan gazetecilere çıkışır bir edayla yineleyip dururken kendisine yanıt verecek bir kimse c tada yoktur. Ama filanea mahalle kahvesınde bu tür siyasal mantığı Işleten sayın bir yurttaş değildir kl Türkiye'nin Başbakanı? Devletin öteki buyüklerı de iyice öğrenmeli ve bılmelldirler ki Türkiye AET'ye girmekle, Ortak Pazar antlaşmasının altına imzasını atmakla, Batı Avrupa'nın bir eyaleti olmak amacını benimsemiştlr. Cünku antlaşmanın cnihai hedefi» budur. Merak eden antlaşmayı alır, okur, öğrenir. • Her ekonomik bütünleşme bir siyasal bütunleşmeyle 8onuçlanır. AET (Avrupa Ekonomik Topluluğu veya öteki adtyla Ortak Pazar) bu amaçla kuruimuştur. Adım adım bu hedefe doğru gıdılmesi. Avrupa'nın kapitolist tekellerının geleceğe dönük programıdır. Bizi AET'ye bağlıyan anlaşma aa Anayasamızın bağımsızlık ilkesine ters düşen maddelerle Türkiye Cumhuriyeti devletinl boğlamıştır. Bu konuda istanbul Hukuk Fakültesi Karma Kurulunca görevlendirilen bir komısyonun hazırladığı raporda şu gerçekler önemle belirtilmektedir: 1) Ortak Pazar politik ve ekonomik bir ikill sürecin vo nş noktasıdır. AET, devletterln Işlevlne giren karar merkezlerini ulusal iktidarların karar merkezleri üstüne ve dışına çıkararak siyasi bütünleşme duzenini öngormektedır. AET kapsamında Turkıye ulusal egemenlik yetkılerinden vazgeçerek bu alandakl iktidarını tbeynelmilel» bir otorlteye bırakacaktır. 2) Bu durum cMiHl Mücadeleıden beri devlet yapısınm temelinı oluşturan «ulusal egemenlik» ilkesine ve bu ilkeyi düzenleyen «milli devlet» anlayışına. Anayasanm «Başlangıc» bölümüne, 2"ıncl ve 4'üncu maddelerıne aykırıdır. Aynca «ekonomik ulusçuluk» kuralını benimseyen 130'uncu maddeye ters düşmektedir. 3) Türkiye ile AET arasındaki ortaklık anlaşması Lozan Antlaşmasına da aykırı bırdurumu önaörmektedır. Bu anlaşmaya ek olarak getirilen 30 ocak 1923 günlü «Turk ve Rum Ahalinin Mübadelesine Dair Mukavelemin birincı maddesi Türkiye ile Yunanıstan arasında bir düzen getirmektedir. AET Antlaşması ise Türkiye ile Yunanistan arasında yeni bir durum yaratmakta ve «Yunan Kolonizcsyonu»na yenıden kapı açmaktadır. • Batı Avrupa'nın güçlü kapltalist tekellerl AET formülü İle daha da güçlenmişlerdır. Bunlar bir «Avrupa Devleti» amacına doğru yürümektedirler. Almonya, ingiltere, Fransa gibi süper kapitalizmın smırındaki dev ekonomik güclerm hukuk duzenini ayarlamaya çalışan AET' nin içinde Türkiye bir «vilayet» ya da «eyalet» konumuna düşecektir. Bu bilim gerceğidir, ekonomi gerçeğidir, siyasal gercektir. 1963"ten bu yana eger Türkiye'de AET'ye karşı bir dlrenme akımı başlamışsa, bu eğilimin bir temeii olduğunu kimse yadsıyamaz. Ama televizyon ekranını çatlotarak, konuşuyor Demirel: Türkiye. Avrupa'nın «yaletl olacakmış; vo mı buna ' Inanan bi Allahın gulu... Böyle çıkışa ne yanıt verilir: Va bi Allarun gulu... OKTAY AKBAL EVET HAYIR Dört öğretmen Sesleniyor Ekonomik önlemler ve Sonrası er ülkede oldugu gib! Tur K,ye üe de sorunlar: ve alınacak ekonomik, sosyal vb. önlemleri ulkenın koşullan ıcinde değerlendırmek gerekır. Nüfusunun hemen hemen yarısının okuma • yazma bılmediği ülkemızde. yıldo beş balya (250 kg.) tutun ışleye rek yaşam savaşı veren köylümüzden tütün ıhracatçısı karşısında pazarlık gücüne sahip olmasını, kendı emeği il« güçlükle uyakta durabilen esnaf ve sanatkârın büyük sanayicl ve tüccar karşısında serbest ekonomi kuralları çerçevesinde ekonomik çıkariannı korumasını beklemek olanaksızdır. Kuş kusuz böyle bir oluşum içinde Izlenen ekonoml poiitikalarının elsştırilıp deoerlendırilmesıni beklemek ve yönetimlerde etkili olabilmek de oldukça güçtür. Ancak okuma . yazma bllen oranının artmasına koşut oiarak bilgj ve kültür düzeyındeki gelişme, insanımıza neyin olup bıttığini bırazdaha rahatdeger lendirme olonaklarını kazandır mıştır. Radyo. televizyon, gaze te ve öbür basın araçlarının artması oranında halkımız yonetimleri belll ölçülerde eleştir me gücünü kazanmıştır. Demokratık gellşim bu gldlş İçinde daha onemli ve vazgeçilmez bir gereksınme olarak benimsenmeye başlanmış ve halkımızm demokrasınin zedelenmesine tepklsi doğal ve kaçınılmaz olmuştur. Bügilendirilmesl oranında toplum. ekonomik ve siyasal alandaki uygulamaların ülke koşullan ile olan zıtlıklannı daha ryi değerlendırir fıale gelmıştir. Örneğın: halkımız. 25 Ocak önlemleriyle karma ekonomi sısteminden birdenbire serbest ekonomi sıstemine geçışl hayra yoramamıştır. İleri kapıtalıst ekonomilerde bile belır II ölçülerde terkedilmiş bulunan serbest ekonoml politikasının ülkeye getireceğl zaraf lardan kendisinl nasıl koruyocağı hesapları lçin« girmiştır. Toplum «isımsiz mevduat sertıfikası» için evini satan büyük annenin sonunun ne olacağını Ister istemez düşünür olmuştur. Toplumda büyük bir kesım tum bu karışıktıkların ve glderek ülkeyi kısır döngüye sokan uygulamaların. aslında ülke ko şullarını ve toplumsal yapıyı anlıyamamaktan* ileri geldiğine inanmış bulunmaktadır. Gerçekten bir ülkenln «konomisınin sağlıklı biçimde gellşebilmesi İçin. böluşümü sosyal denges;zliklere neden olma yacak, ülkenin dış ekonomik H liskilerini dengede tutabilecek, ulusal olanaklarını değerlendlrebilecek, toplumu yaratıcı ve diri tutabilecek bir üretim gücü ne kavuşturulması zorunludur. Ekonomik önlemlerin uzun vadede etkisini göstereceği ve dönemlerin birbirini etkilediği billnmekle beraber, güniük tartışmalar ve karşılaştırmalar kısa dönemler Itibariyle. örneflin; altışar aylık dönemler o H I Prof. Dr. Cengiz PINAR larak yapıldığmdan açıklamalarımızı böyls bir zaman surssi ıçine almak zorunluğu ortaya çıkmıştır. Karşılaştırmalar, kiml çevrelerde olduğu gibi 1979 yılının ilk altı ayı (CHP oğırlıklı hükümet dönemi) ile 1980 yılının İlk altı ayı (AP azınlık hükümeti döneminl kapsamak tadır. 1980 yılı. 25 Ocak Istlkrar önlemlerı adı oltında serbest ekonomi sısteminin tüm kurallorının adım adım uygulandığı bir dönemin başlangıcıdır. Sıstsm tüm degişkenlerlyle uygulanamadığından. örneğin: döviz kurlarının, dövlz kazançları nın tiimü İle serbest bırakılması, Kamu iktisadj Teşebbüslerl nln kamusal niteliklernin kaldı rılması (I) ve benzerleri gıbl. belki karşılaştırma yine noksan görulebilir. Farklı iki ekonoml politikasının uygulandığı altışar aylık dönemlarin sonuçlarını aşağıdakj tabloda görmek mümkündür. ların zaten belll bir tayana yaklaşmış (psıkolojik olarak) ol ması. istikrarın sağlandığı izlenimini ve istenilen molın bulunabıldiği görünümünü yoratmıştır. Oysa ekonominln üretim kesiml incelendiğinde, 1980 yılının ilk altı ayında ben zln, çaz yazı, mazot fueloil gl bı büyük ölçüde politik madde haline gelen mallarda ortaloma % 7 dolayında öretlm ortışı görülmekte, demlr, çlmento, gübre, bakır gibi mallarda büyük ölçüde üretirr azalışlany la karşılaşılmaktodır. Serbest ekonomi politikası, üretim kesimini harekete geçirememiştir. Dövlz gelirlerinin çok üstünde dövlz harcayan dışa bo ğımlı bir sanayileşme ile 8ürekll döviz darboğazından dolayı dış borçların dengeye so kulamaması, kuşkusuz üretim hocminin artmasını engelleyen önemli bir etmen olmuştur. 2 Olkede yatınmlann fJ1978 sonuno gdre 1979 Ifc altı aymda orttşlar. (veyo azalışlar) %39.6 %27.6 %30.4 %29.8 «Faşizm kendinden olmayan herkesin düşma nıdır. Can güvenliğim açısından adımın saklı tutulmasını dilerim» diye yazdığı için Öğretmen A.K.'nın adını ve yerini eçıklamayacağım. A.K.'nrn başına gelen, dokuz aylık Kerhen MC iktidannm, ozellikle bu iktidann Milli Eğitim Bakanlığının surdürdüğu ezme. sindirme, sürme politikasının ilginç bir örnegi... Öğretmen A.K 195758 yılında okulunu biürmiş, tam 22 yılhk bir öğretmen. M. ilinin bir köyunde görev yaparken E. ilinin bir köyüne ataamıs. Öylesine. durup dururken!... «Bu atamayı yadırgamıyorum, kırk beş bm öğretoıenden benim bir farkım yok» diyor. Ama yadırgadığı, saştığı yan başka... Yirmi iki yıllık öğretmen olarak 4/1 gösterge üzerinden maaş aldığı halde bu kez'10/2 gösterge üzerinden maaş almaya mahküm edilmişl «Dünyanın hiçbir hukuk devletinde görulmesi mümkun olmayan bu uygulamayı Demirel hükümetinin yasa ve hukuk tanımaz MiÜi Eğitim Bakanı uygulamaktadır» diyor okurumuz... Bir başka öğretmenin mektubu. O da. «can güvenliğim açısından adımı saklı tutun» diye yazmış Her gün, her saat yurtsever öğretmenlerin, yurtsever aydınlann sokaklarda, köse başlannda kanlar içinde yere serildiği bir ortamda haksızhklara karşı direnmek kolay değil... A.Ö. bir lise öğretmeni. Isparta'nm Y. üçesinden S. ilçesine atanmış. S. ilçesi Ülkücülerin kurtanlmıs bölgelerinden... Öğretmen bir rapor alarak S'ye bir süre sonra gitmiş, fakat müdür göreve başlatmamış. Nedeni de rapor almış olması! Şöyle yazıyor A.Ö.: «Açıktan açığa beni istifa etmeye zorladılar. MHFnin yaygın olduğu bu ilçede bir gün kalmak, aynı gün geri dönmek bile güçlükle oldu. S'deki Meslek ve Endüstri Iisesinde tüm öğrenciler ÜGD'ye kayit edilmeye zorlanmış. istemeyen öğrenciler okulu terketmeye zorlanmıştır, Otobüsler S'de durdurulmakta, şahıs lar aranmaktadır. AP'li vatandaşlar bile çocuklanna yapılan baskı ve zulumden şikâyetçidir. ÜGD baskanı polislerle beraber gezmektedir. Bunca yuva yıkılıyor. Bunca öğretmen görev yapamayacağı yerlere sürülüyor, ışsız bırakılmaya zorlanıyor, açlığa se faîete mahkum edihyor. Bu mudur adalet, bu mudur gençliğin bizden bekledlği?» • Bu da başka bir öğretmenin Milli Eğitim Bakanı Fersoy'a gönderdiği mektuptan öğrendiklerim. Bilecik TÖBDER Başkanı Yaşar Çeker bu mektubuna: «Ben de sürülen onbinlerce öğretnıenden biriyim» diye başlamış. Çeker'i durup dururken Bilecik'ten Bingöl'e ateyıvermişler! Oysa Çeker*in Validebağ Sanatoryumundan «dispanseri bulunan bir mahaîde görev yapabilir» diye raporu var. Atandığı Bingöl'un ancak hayvan sırtında 55 km. gidilerek vanlan yeni görev yerinde ne dispanser ne hekim var! Çeker. Bakan'a yazdığı mektupta, «Bakanhk verem geçirmiş bir öğretmenini böyle bdr yere atayabiliyor, bilerek ya da bihneyerek bir insanın canına kastediyor, beş kişilik bir aile ocağının sönmesine göz yumuyor demektir.» diyor. • Bir öğretmen de tutmuş bir lşini izlemek amacıyla Ankara'da Milli Eğitim Bakanlığına gitmiş. 6. Blok altıncı kattaki kadro şubesinin kapısında bir genç yaklaşmış yanına, «Sen Tokatiı mısm?» diye sormuş. «Evet deyince «gel seninle biraz konuşalım» demiş Sonra da damdan düşer gibi «emeğtn karşıhğını aJacağız» diye seslenmiş. «Ülkücü müsün, faşist misin?» diye sormuş. Hayrr yanıtını almca, «yoksa komünist misin?» diye yineleıniş. Öğretmen okurun mektubunu okuyakm: «Hic bir şey değilim yalmz 9eçimlerde CHP*ye oy verdim» dedim. «Niçin CHP?» dedl. «Yeni bir şey yapacak sandım» dedim. Birden «emeğin karşıhğını alacağız» dedL Sonra çeşitli masalardan bizi izleyenlere sağ el başparmağını dik tutup avucıınu yumarak bir işaret verdi. Tokat servisine bakan kızın yanındaki masada oturan şefin çağırması üzerine yanına gitti, onunla konuşup geldi: «Evrakına bakmalan için öğleden sonra geleceksin, dosyalar zemin katta.» Damşmada bekleyen yirmi yaşlanndaki lnce bıyıklı genç de «emeğin karşılığmı alacağız». parolasını verdi yanımdakine. Meğer o gunün parolası buymuş... Bakanlığa iş için gelenler çok dikkatli olsunlar, benden hatırîatanası.» îşte üç öğretmen mektnfcra... O kadar çok kl boyle seslenmeler. Her gün yazsam, bitiremem. den, ekonomide amaçlanan dıs para yaratma olanağı da güçle şecektir. Bu işe yararı olmadığı bilinmesine karşın yeni deva lüosyonlara yolacacaktır. Yani ekonomi daha yoğun bir kısır döngüye girebilecektir. 3 1980 yılının ilk altı crym da 1979 yılının ilk altı ayına kı yasla tedavüldekl para hacminin belirli düzeyde tutulması İle llgill 'girlşlmler başarılı olmuştur. Ancak, bir yandan üretimde artışın sağlanamarrası, öte yandan Merkez Bankası ve bankaların kredilerinin 1979 yılının ilk altı ayına kıyasla hemen hemen bir misline yakın ortırılması nedeniyle fiyatlarda istikrarı sağlamak mümkün olmamıştır. 4 Paramızın değeri surek II düşurülmekle berober Ihracat ancak % 7 dolayında artırılobilmiştir. 5 Merkez Bankası kayrtlarıno göre 1979 yılı boşında 1 dolar 25 Tl iken 1979 yılının altıncı ayı sonunda 1 dolar 35 TL.no cıkarılmış. yanl paramız % 37 değer kaybına uğromıştır. 1980 yılı başında 1979 sonuna göre 1980 İlk altı ayında ortıslor (veya azalışlar) %61.5 %61.6 %44.4 %59 %63.9 %10.6 %12.4 9 misll artıs %10 %27.2 %20.9 1^67215.000 dolar 1. Toptan eşya tiyotfan endeksî 2. Ankarc gecinme endeks) 3. İstanbul gecinme endeksl 4. Gıda maddelen ve yem fiyatlan S. Sanayi hommaddeleri ve yon mamul fiyatlan 6. Tascrruf mevduotı 7. Toplom mevduat 8. Işci dövizleri 9. Tedavüldeki para 10. Merkez Bankası krednert 11. Bonka kredilerl 12. ihracat 13. Paramızın değerk 1978 yılı sonunda T dolar = 25 TU 1979 altıncı ayında 1 dolor = 35 TL, 1979 yılı sonunda 1 dolar = 35 TL. 1980 yılı altıncı ayında 1 dolar = 78 TL. Genel çlzgilerl itibarryl» her !kl dönemin de başanlı olduğu savunulamamakla beraber. dönemler arası başansızlık fark (an izlenen ekonoml politlkola rını yansıtması bakımından önem taşımaktodır. Şöyle kl: 1 ölkede yaşam 1980 yılı nın İlk altı ayında 1979 yılının ilk altı ayına. kıyasla hemen he men bir misli daha pahalı, hol« gelmiştir. 1980 yılında istonbul'da yaşayan halkımız yüz de 50, Ankara'da yaşayan halkı mız bir misli daha pahalı bir yaşamla karsı karşıya kalmış, gıda maddeleri fiyatlan bir mis II, sanayi hammadde ve yan mamul fiyatlan yüzde 19 daha pahalı olmuştur. Buraya alınmamış Istatistiklere göre nufu sun büyuk bir kesimlni oluşturon tarım, tanm dışı öcretlilertn ve memurtonn yurt Içl hasıladakl paykırı glderek azaimış olduğundan Insanımızın sotln alma gücü azalmıştır. Bir yandan satın alma gucu nün ozalrrası, öte yandan fiyot Reklamçılar Lt& tecrubeli reklam yazarlan, grafikerieri anyor. 479527 yada 48 2729'dan Bilge Spahi ile görüşülebilin %53A %27.2 %23.5 .13 misll ortrs %25.6 %18 %10 1.178.728.000 dolar (fOşffto %37 düşme %129 BlRLEŞtK REKIAMCIIAR LlD. 1 dolar 35 Tl. Iken 1980 yılı altıncı ayı sonunda 1 dolar 78 TL'na yükseltilmişttr, yanl pararrız % 129 değer kaybına uğramıştır. öte yondan nüfusun % 80*Inin gelirin % 43,5'u % 20"nln de % 56.5'nu aldığı, vergi gelir lerinin carl harcamalorı karşılayamadığı ülkemizde sosyal huzursuzlukların kökeninın ekonomik düzenlemelerde aron ması zorunluluğunu anlamak gerekir. Ekonomik yaoıdaki çar pıklığı yapoy yollarla yaşatmak olanağının bulunmadığt görülmektedır. Demokratik ko şullar İçinde önce kendl olonaklarımızla neyi üretebileceğimız, neyi dışa satobileceğlmiz, gelir dağılımındakl ve böl gelerarası dengesizliğln nasıl pidsrilebileceğl her türlü kısır politik cekişmelerin dışındo tutularak tutarlı bıçırrde saptanmalıdır. Fedakârlık sadece belirli kesimlere değil tüm olarak üstlenilmell ve halkımız buna inandınlmalıdır. nansman kaynağım oluşturan tosarruflar ne yazık kl 1980 yı lındo 1979 yılına kıyosla daha düşük oranda gellştirilebilrrlş tir. Bu açmazı gidermek uzere uygulanan fotz politikası ve Islmsiz mevduat sertifikası slstemlnln tosarruflon hangi boyutta etklleyeceğl tartışma konusudur. Kaldı kl belll Holdinglere bağlı olon bankaların topladıklon tosarruflorm üre timdekl tekelleşmeyl doha da htzlandıracağı ve bo gidişün sonunda kücük esnaf ve dar gelirlinin daha büyük zorluklara sürükleneceğl kuşküları yaygındır. Bankodan % 70 fa Izle kredi sağlayorak yeni yotınmiara gitme riskinin göze almamaması İle ortaya cıkocak Işsizlik bir yono. mevcut kuruluslorın bu faizi ürettiği mala yansstmosı kaeınılmcz olduğundan, fiyatlan 1980 yılının İlk ayı dözeyinde tutmak mürrkön olamoyocaktır. Öretüen malların malıyetlnin yüksek olması, bu maiların dışa satılmasını da engelleyeceğin YALÇIN DOĞAN IMF Kıskacında TÜRKİYE (1946 1980) • TürVlye'deki siyasal iktidarların IMF ile lltşkileri, • DCM'lerden yararlanan tüm firmaların tam lıstesl. • IMF sözlüğu. Bu kitapta sergilenıyor. Tüm kitapcılarda. TOPLUM YAYINEVİ İSTANBUL HUKUK FAKÜLTESf DEKANLIĞINDAN Fakültemize bağlı olarak kurulmuş olan Adalet Meslsk Yuksek Okulu'na 1980/1981 öğratim yılında da önkayıt yolu ile 120 öğrenci alınacaktır. Önkoyıt İçin başvuracak adaylarda: 1 Üniversitelerarası Seçme ve Yerleştirme Merkezinden gönderüan puan kartlarından herhangi bir yüksek öğrefim kurum oosterilmemış o'mak. 2 1980 Üniversıte Seçme Sınaviarında 425 (dahil) toplam puan veya üzennde puan almış olmak koşullan oronacaktır. Yukarıdakl koşullara uyan adayların bizzat kendh lerinin 1019 Eylül 1980 tarıhler! arasında ve resmi çaItşma saatleri içinde ÜSS sınav sonuc belgesı ve ÛSS kimlik kartının as!ı ile birl kte Adalet Meslek Yüksek Okulunun Akdeniz Caddesi, Yağızlar Işhanı. Kat 5 Fatih/İst. Öğrenci burosuna başvurmaları duyurulur. Aday sayısının 12O'yf aşması halinde istskliler en yüksek puondan boşlamak üzere sıralamaya tâbi tutulacaktfr Posta İle başvuru kabul edMmeyeeektlr. # Sabia : Camburlyet Mstbaacthk «• Gazetedia TJİ3 Ktma : NADtK NADİ # Genel Ysym Müdürt: Oktay BURTBÖKE # MOestese M < QQ : Emta» OSAKUGtL ö3 r # S. YaulçSan UtUOrO : Orias ERtNÇ # Basaa ve ysyao : OmolMsijet Matbuaıu *B Ga»tedîl* T J I Ş CUMHURtYET BASfN AHLAK TASASINA CTMAYI TAHHOT EDEB • BCBOLAB : ANKAKA Koam Sokak 34/« Venlşehiı Te! : 17 58 68 17 58 35 • tZMtR: HaUt Ziy« Bulvar No. «S. Kat: X Tel : 35 47 09 131330 # ADAN4 : AtstOA Cad. TOrk Hava Kunjnra t«Ham K » : 3 Ko : » Tel : 1*560 19111 ABONE ÜCRETLERİ 7mt ia t n m 18 0 seco .0 TA KV tmsak 4*» iM öpe 1S.11 Ttta 21.05 ı > a a 8 ETLCt 1980 Gfinef 6^1 gı Cad No.: S941. Posta Kotaro: M6 ISTANBtTL Talefeo : »sr?OJ Cagaloglu Tttrkoca Tdt d « «00 1&X S.600 7.300 fleıra gnpttnsa *• «Jırb hama 16 48 «okars Abo»v»ftanTel 1S33SS AkfMB 19 21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle