Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 4 AĞUSTOS 19S0 aktaeler. ekonomik güçîerîn hızla W k yümesuıe, sermaye çevreslndekl kabuğun kahnlaştınhp, savunulmasına, sayaş ve saldınlarda göstenükleri yararhk v % diger hizmetler nedenlyle arük ureüm arac* olmaktan çıkmakta, sınıfsal bir karakter ka. zaaıp aramıza kanşmanın ötesinde. yoksul toplum katmanlannın temel besinlerine «i azatmaya başlamaktadıriar. M Q Washington kaynakn bir haberdet» 68» rendiğimize göre, ABD'nin dunyayı gözleyen re dnemli konularda raporiar hazırlayan Wr enstitüsu (Worldwatch Institute) çoğunluğu varsıl katmanJarda yerini aJmış 315 müyon otomobil sahibinin arabalannı işler durum da tutabilmek için, tahıldan flretüen alkoL benzinle kanstınlmakta ve % 1014 oranında alkol içeren «Gazohol» denilen bir yakıt, Brezilya'da kullanümaya başlanümış bulunmaktadır. Brezilya'nın ardından Avusturalya, Yenl Zelanda ve Güney Afrika gibi ulkelerde de bu uygulama için hazırlıklar ilerlemistir. (1) Beri tarafta, soya yagı, kolza yagı. ayçl«egi yağı gibi bazı bitkisel yaglann, mazot ve motonnle kanştınlarak, yakıt olarak kul lanılması için araştınnalar yapılmakta ve be* lirli bir başanya ulaşılnuş hnlımıımirtflHı»*, Uygulama ekonomik olursa, önümüzdekı güa lerde ayakta durmalan herşeyden çok kapi taiist uretimin sürdurulmesi ve karlann buyuiülmesine baglı olan burjuvazi, açlığm giderek yaygınlaşmakta oldugu gerçegini gözardı ederek, makinelerini doyurmak için, inaan besinlerinl kullanmaya baslayacaktır. İkincl Dünya Savaşından sonra kuzu postuna sarüarak yenlden karşunıza çıkan kapitalist emperyalist ulkeler ve onlarm sermayeye »amdancılık etmekten fiteye amacı olmayan bencil bilim adamlan, petrolden protein üretmeye cakşıyor, bunun İçin çalışmalar va araştırmalar yapıyorlardı. Savaşı önlemek için açlığı, açhkla savaşabilmek için besin yetersizliğinl yenmek ve tüm dünya Insanlannı insana yakışır biçimde besiemek «erekiyordu. Başanh olabiliriene ardı arkası gelmeyen petrol kaynaklan besin olarak değeriendirilecek ve böylece uretilen be«lnler. yoksul ulkelerin aç insanlanna sablarak para kazanüacak, sermaye bu yoldan büyutulecek ve güçlenecekti. Fakat makineler savaştan bu yana fosil yakıt kaynakiannı içühayla yiyip bitirdiler. OPEC topluluğo olaylar ve görüşler ÖNCE MAKlNELER! Dr. Osman Nuri KOÇTÜRK laria deger yargılannı araç gibi kunanarak, kendi bencil ve bireyci yargılannı egemen kılabilecek kadar kurnaz olan bu yaratık, aslında gerı ve orman duzeninin yeniden kurulması, güçlunün güçsuzü ezmesinden yana vahşi bir yaratıktır. Makineîer, onun ve onun gibj düşünenlerin gucüne güç kattıgı içindir ki, o insan olduğunu kolayca unutabilecek ve besin maddelerini hemcinslerinin önunden çekerek, ekonomik gücünü büyutmek içtn, makinelere ikram ederken hiçbir acı duymayacaktır. Kendileri biftek, makineleri de tahıl ve yemeklik yaglarla beslenecek olan burjuvazınin, bundan böyle demokratik çizgiye getirilerek diger insanlarla eşit haklara sahip oldugumın kendilerine hatırlatılması gerçekten güç olacak, insan olduğunu çoktan unutmuş olanlarla bir arada yaşamak ve onlan yönetim ve denetimi elinde bulunduran kişiler olarak görmek, yaşayan nüfusun çoğunlugunu (yaklaşık % 80'ini) oluşturan, kol ve kafagücu kiralayıp ekmeğini kazanmaktan öteye çaresi, alternatifl kalmamış toplum katmanlannı fifkeye. toplumu patlamaya kadar götürebilecektir. hal edebnmek İçin. halkm temel besta mad delerini başka ülkelere satmakta. Döyiece saglayabüdiği dövizl ham petrol alımı için kullanmaya ve makineleri laler durumda tutmaya çalışmaktadır. Azınhk lktidan işbasına geldikten ra büsbütün belirginlik ve açıklık kazanan bu politika sonucu, tükettiğinden dah a çok tahıl üretebilen Türkiye'de. Toprak Mahsulleri Ofisi Belediyelere ekmeklik buğday veremez olmuş. tümu 500 bin ton kadar olan savunma rezervleri kullarulmaya başlanmış tır. Et artık işçinin, köylünun, memurun ulasamayacağı bir besin maddesi haline geldiğinden. ete olan talep % 70 azalmış, buna karşın sadece midesini şişirmek ve açlığın azabını duymamak için tahılla beslenenlerin tükettiği tahıl miktan % 25 artmıştır. Türkiye'de yağ ve şeker fiyatlan da halkm kolayca alamayacağı yüksekliklere çıkmıştır. Bu arada soğanı da satın alamayanlan, ekme gi ekmeğe katık ederek sadece tahılla yetinmek zorundadırlar. Ancak görünen odur ki. buna da makineîer izin vermeyecek v e siyasal iktidar uyduğu kör uçuş poütikasının gereği olarak. bundan sonra da, ya petrol satın almak ya da başkalannm makinelerini işler durumda bulundurmak için tahıl ihraç etmeye ve ekmek fiyatlannı yüKselterek, yeni devalüasyonlar yaparak, vergiler getirerek ekmeğimızi de önümüzden çekmeye devam edecektir. insan olmak öncelikle insan gibi beslenmeyi gerektirmektedir. Doğanın en üstün ya ratıgı ve gelişmiş bir beyınle becerili ellere sahip bulunmanın sağladığı avantajlarla, en kötu koşullar altmda bile doğanın zengin kaynaklanndan azığını üretebilecek olan in<an bu kez Anadolu'da, egemen sermayeci azınlıkla, onun paraleline giren küçük bir toplum katmamnm tutkulannı taımin etmek için aç bırakümakta. çoğunluk için nefsini koruyacak kadar beslenme, neslini sürdurecek sayıda çocuk yapma olanagı, beylerin ve beyefendilerin makinelerini doyurmak için iyice sınırlanmış bulunmaktadır. Buna kalkınma. uygarlaşma ve güçlenme demek. izlenmekte olan egosantrik politıkaya uymak ve tasvip etmek mümkun değildir. (1) Cumhuriyet 18 Mart 1980 12) Cumhuriyet, 10 Mart 1980 Denge ve öfke... zınlık Hükumeünin Başbakanı Bay SuleytnMi Demirel'l cumartesi akşamı televizyonun özel program nontiTKV» dikkatle izledim ve dusünm»ye çalıştun. Evet, düsunmeye çalıştun. Siyasal kavganın hıncını aşarak düşünebdlmek bir erdemdir. Ben doğal olarak Türkiye'nin soî kesimiyle ilişkiler içindeyim. Sağdan tamdıklanm, arkadaşlanm, dostlanm çoktur, ama solu daha iyi bilirim. Son zamanlarda öncelikle CHP'ye bel baglayan solun (deyim yerindeyse) bir •antiecevitizm» dalgasına kendini kaptırdığını görüyorum. Bir ara Ecevifi göklere cıkaranlar, şimdi yerin dibine batırmak için yanşa girmişlerdir; bir ara Ecevit'in yamacına dösek serip siyasal yaşamda kendilerine kolayca ad yapanlar. şimdi «Ecevifi nasıl yerim?» diye kafayı çalışürmaktadırlar. Sanki Türkiye battıkça ve karanlıga gömuldükçe. Ecevit tek başına kusurludur. Ancak Ecevit'e karşı tepkili sol, elbette Suleyman Bey gibi duşünemez. Azınlık Hükümetinin Ba»bakanı ülkenin bugünkü durumundan 21 ayhk Ecevifi sorumlu tutarak samur kürkü sırtmdan atmaya çabalamaktadır. Aynca. Demirel'in kafasmda hir Ecevit fobisi yuvalanmıştır. «Umudunu CHP'ye baglayan» sol ise yuzde 100 tersine btr manükla Ecevit'e söyle öfkelenmektedir • . A rrari, petrol fîyatlannı hızla artarmalanndan sonra ortaya çıkan koşullar, giderek Işçl sınıfının toplumdaki saygınlığını aşan bir ltibar kazanmaya ve şimdi de onlarm temel besinlerine el uzatmaya başladılar. Dunyanın hemen her tarafında et süt, yumurta ve balık gibi hayvaasal protein kaynaklan sermaye v© onun çevresinde çöreklenenlerce paylaşıldıgı için, yaşamını tahıl ve yagh yiyeceklerie surdurmeye çalışan yoksul emek çi katmanlan. bundan böyle bu tür yiyecekleri de yeterince sağlayamayacaklar ve gizll açhk ya da dengesiz beslenme ortamından, yalın açhk ortamına hızla kaymaya başlayacaklardır. Makineîer klaslk kapitalist tophımda buriuvazinin altında, işçi sınıfı ile köy lu keslminden oluşan toplum katmanınin önunde v« ustünde saygın bir tabaka durumuna geçmekte, adeta insanı aşan bir önem Homo Ekonomikus Kapitalist aOrecin yaratıp lnaandan fark hlastırdığı ve çagımızda egemen oldugunu maalesef kabul etme durumunda olduğumuz •konomik insan ile onun geliştirdigl deger yargılan, parayı araç olmaktan çıkarmıs ve amaç haline getirmiş olduğundan, gerçekte insanın kendini inkan anlamma gelen bu girisimler bizlerl saşırtmamahdır. Artık degerin büyumeslne, kânn ve rantın palazlanmasına yarduno olabiliyorsa, makineleri kendi sınıfmm onüne de geçirip selam durmaktan ve gerekiyorsa onlara uşakhk etmekten bir an «eri kalmayacagını iyj bildigimiz ekonomik insan (homo economicus) çağımızın yüı karası fakat alabildlgine guçlu adamıdır. Insancü ve toplumcu kavram Türkiye'de Neler Oluyor? Sermayenin hızlı büyume, destek ve payandalara palazlanma, halkm gücünü aşan ekonomik güçler oluşturarak, sosyal güçleri sindirmo ve siyasal güçleri denetleme aşamasını yaşayan Türkiye'de, ekonomik çöküntüyü aşarak egemen olma rüyası görenlerin de, benzeri bir davranış içinde olduklan kolayca görülebiliyor. Et fiyatlannı 300 Tl./ Kg.'a kadar yükselterek biftek tabağını önune çekmiş olan burjuvazi. sjmdl de sevgili makinelerinin besin gereksiniminl (yakıt) it îktidar Olabilmck Erdinç GÖNENÇ \*m» oplum duzenlni emekten yana deglsörm» amacındaki siyasal partiler, demofcnuinin sv> nırh oldugu Şili (Allende öncesi). Turkiy» gibi ulkelerde bile. iktidara aeçiınle getebilmektedirler. Ancak. ilerici parülerin işbasına gebnesini engelleyemeyen büyuk sermaye. bu partilerin tam iküdar olmasına ve düzen degişikligl progremlanm uygulayabüecek kadar iktidarda kaimasına izin vermemektedir. Aksine kıtlık ve yokluklar yaratarak. tüm solu halkm gözünde yıpratmakta ve soî hükümetlerin hemen ardından faşist gelişmenin hızlanmasını ve hatta faşizmin gerçekleşmesinl »ağlSkmaktadır. Bu durumım en çarpıcı örnegi ^11 olmakla birlikte, Türkiye'de olup bitenlerin de Şilidekindeo büyük bir farkı yoktur. Ekonomimizin yönetimini ele gecinniş olan buyük sermaye. MClerin tam anlanııyla iflas ettigi dönemin ardından kurulan Ecevit hükümetini, işçi dövizlerinde ve sosyal demokrat Avrupa'nın ekonomik yardımlannda büyuk artışlar saglayabilecegi umuduyla, destekler görundügu günlerde bile. ashnda kösteklemekten geri kalmamıştır. Umutlanmn geeçekleşmediğini gördüğü andan itibaren ise, hukumeti yıpratarak düşurmek için, elinden gdeai ardına koymamıştır. 7080 bin tonluk ham bitkisel yag açıgma karsılık. yaz başlannda 100 bin tonluk ithalat yapümaeına karşın geçen yaz yag darüğı çekilmesi. buyuk sermayenin hükümet yıpratma yöntemi konusunda iyi bir örnektir. Yağ açıgmın pek değişik olmadıgı 1978 ve 1980 yülannda yapüan ithalat 1979 yılmdaktain yansım bile bulmadığı halde. bu yıllar için yağ'darhgından söz edilmemektedir. Çunkü 1878 yılında büyük sermaye hükümeü yıpratmak amacıyla hukümetin verdiği ham yagı üreüme sokmanuştır. Aslında büyuk sermayenin bu tutumunda s»sırbcı bir yan yoktur. En gerici güçlerle işbiriigi yaparak faşist bir yönetim kurmaya uğraşan buyuk Bermayeden, daha adil blr geür bölüsümuııe razı olması beklenemez. Duzen degişikligi programımn sonuç v«rmey« başlaması uzunca bir zaman» gerektirmekte re bu süre içinde büyük sermaye gücünü konımaktadır. Fasizgıi amaçlayan büyük sermayenin bu süreyi. gücünü korumak için kullanacağı kuşkusuzdur. Ancak inanıyoruz ki; iktidara gelmeyi başar»bümiş bir ilerici parü. buna ragmea, iktidar olmayı da basarabilir. Yeter ki sadece halkın gücune güvensin ve büyuk sermayeden degil destek. tarafsızUc bile umulmayacağnm bil©r©k hazarlansın. Ekonominin yönetinıi buyuk sermayenin elindeolmakla birlikte, emekten yana bir hükümeön, büyük sermayenin direnisüıi kırmasını saglayaoak olanaklar, Türkiye'de heDÛz tukenmemiştir. Devletin «rtından palazlanan büyük sermaye. kendlsini d l olanaklanndan tumüyle soyutlayabllmis de Y T ukanda uç sözcugu tırnak içine «lmanın nedeni kendime ait olmayı şından, bir. Ikincisi kimi yet kililerin bu üç sözcügü «on birkaç yıldır sık sık yinelemeleri dolayısıyla bir ceşit kısa anlatımh soz (veciz) niteliğine burünmesidir. Kim olursa olsun. bu Oç sozcüğu yanyana getirerek, «Bizim dizgemiz, düzenimiz budur) (elbette bu kadar öz Turkçe söylemiyorlar) de diler ml elimde olmayarak kahkahayı koyuveriyorum. •Amacımız, özgurlukçü parlamenter demokrasiye ulaşmak» deseler insana koymaz. Uslu uslu. dikkaüe dinlertz. Ama böyle söylemiyorlar, •Özgürlükçü parlamanter de mokrasimiz diyerek soze başhyorlar. Ve bu üç sözcügü söylerlerken de. kol ve başlanyla yaptıklan davra nışlarla (jest) ve yüzlerinde oluşturduklan kımıldanışlar la (mimik) dinleyenleri inandırma çabasına girişiyor lar. Aslında söylediklerine kendileri de inanmıyorlar. İnanmadıklan içtensiz davranışlardan yansıyor. Aydın lar da alaya alarak (istihza ile) gülüyorlar. Bir kez. ilk sözcügu ele alalım önce. Özgürluk: Türkl ye'de gerçek bir özgürlügün olduğunu hiçbir namuslu ay dın söyleyemez. «Yasak kitap» sözünun söylendiği bir ülkede özgürluk yok demektir. Hele de yasaklanmış yayım yayımlandığında, yani yasaklanmadan önce, bu kitaplan bir kişi kendisi için edinmişse ve sonra bu kitap lar yasaklanmışsa (İster haberlı olsun isterse habersiz) hele eylemi yoksa, aramada evinde bulununca (Yargıtay İkinci Ceza Dairesl «satışını yapmamak ve propoganda amacıyla kullanmamak kosu luyla. yasak yayın bulundurmanın suç olmayacagına» ka rar verdiği halde) o kişinin bırakın tutuklanmasuu, ifadesinin bile alınmaması gerekir Bunu da geçelim, elindekj gazeteye bakarak sal dınya uğruyor tnsanlanmız. Son günlerde biri Doğu böl gemizden. biri de Güney bölgemlzden lkl arkadaşunla karşılaştrm. Bu iki arkadaşım yüksek öğrenimden geçmişler. Yakmdan tanıyorum Ostelik biri de yargıç. İkisi de Cumhuriyet. Demokrat gazetelerini aİamadıklannı, okuyamadıklannı söyledller. Evlerindeki kitaplar da 1971*den önceki aldıklan kitaplarmış. Ben şaştun, siz şaşmayın™ Bir üçuncu arkada? kt Fransızca ögretmenUğinden emekU. ikl dil bilir, Fransızca ögretmeniyken. Gorid'nin «Ana»sını dilimlze çevirirken tutuklanmışt». Az kala ögretmenliğinden de oluyordu bu yüzden. Bu arkadaşıma. emekliliğini nasü degerlendlrdiğini sordugumda. «Karete Tekniğini çeviriyorum gazetesine» diye yamtladı. Tutucu bir gazete adını vererek işt« uç örnek. tnsanlanmız ne özgürlükçü Parlamenter Demokrasi,, «ÖZGÜRLÜKÇÜ PARLAMENTER DEMOKRASİMİZ» DİYE SÖZE BAŞLAYANLARIN BUNA PEK İNANMADIĞI ÖYLESİNE ORTADA Kî.^ Behzat AYduruma düşurülüyor anamalı (kapitalist) düzenin diş lileri arasında. Bütün bunlan da bırakalım, can guvenhği var mı Türkiye'de? Yok!.... İkinci sözcuğe gelelim; Parlamenter: Parlamentoda parlamenterler vardır da ne oluyor? Yasama meclisindekiler birbirlerine sövmekten uygarca olmayan davranışlarmdan başka (hem de bu yoksul ülkenin verdiği dolgun ayhk ve yolluklara kar şın) ne yapıyorlar? Aylardır Cumhurbaşkanı seçim serüsini düşününüz bir kez!» Yurttaşlar inim inim inliyor yaşam pahahlıgından. Me Zutjal^ermanel ik Evhtjdihf |ğ «Cumhurlyet: 4324) Dr. İhsan ünlüer Üctidannın ilk gununü bile önceden programlanuş ve Demirel'in bir gecede 67 valiyi degiştlrdigi gibi, bürokrasi konusunda deneylmli v» gerçe'kten emekten yana bir kadroyu ilk günden goreve getirebilen bir ilerici hlkümet. Merkez Bankasının. KÎTlerin, Tanm Satış Kooperatifleri Birlikleri'nia gücunü kunanarak buyuk sermayeye ragmen iktidar oîmayı basarabilir GOK «MMMİ SO OfKMtO Cderl:' 80 Llra 5.BASISI ÇIKTI KİTAP TAKSİT BORÇLARINIZ İÇİN HATIRLATMA ALTIN BtLGtALTlN TABAKM0DERN BİLİM DOĞA BİLİMLERİ ÜNLÜ RESSAMLAR.SAĞUK BİLİNCt lsimll ansiklopedilerinüzta temmuz ayı taksitlertai ödememiş olan müşterüerimizin temmuz ve agustos taksitlerint temmuz taksâtini odemiş olanlann da agusfcos taksiüerini ödemeleri gereğixd hatırlata:, kıymetü müşterilertmize saygüar sunara. OÖSAR Anonim Şirketi tsöklal Cad. 257/4 Beyog;u tSTANBTJL MORAN 518 4315 TUHKOCAGI CAO 3941 CA^ALOGIU ISHN8UI mur .emeklı ,emekçı «sosyal içerikli» yasalann çıkmasın» bekliyorlar aylardır. Çıkanyorlar mı? Çıkarmıyorlar..Yani parlamento çalışmıyor. Faşizmin tırmanışını önleyici önlemler ahyorlar mı? Faşizme engel olacak yerde. faşizml tam anlamıyla getirip egemen kılmaya çalışanlar yok mu parlamentoda? Bütün bunlar bilinen şeyler. Bunun için çok söz söyleme ye gerek görmüyorum. Bunun için, böylece ikinci sözcügü de geçelim. Gelelim uçüncü sözcuge. Demokrasl: Bir kez demokrasinin tanımı. bir başka yazımda belirttiğim gibi (bile. rek. bilinçli olarak): «halkın, halk tarafından halk için yö netimidir.» Bu tanımı da bılmem kaç yüz yıl önce ABD Başkanı Lincoln yapmış. Ve bu tanım geçerliliği ni sürdünnüştür. Yani klasikleşmiş bir tamradır. ŞimdJ ülkemizin yönetimj bu tanıma uyuyor diyenler var tnıdır? Blr kez halkımızın önemli bir kesimi karabilisiz. Onlan oy pusulalanna parmak basmaktan kurtaramamışız. Aynca bu büyuk çoğunluk yoksul ve aç.. Bu bilisiz. yoksul, aç insanlan söz le, parayla kandırmamn kolaylığı bilinen bir gerçek. Üstelik 21 yaşından küçükler de oy kullanamıyorlar. insan sayımızın önemll bir kesimini gençlik oluşturmaktadır. Bu gençlik oy kullanamadığı için boşalamayarak, siyasal yeğlemelerinj ya pamadıklan için doyumsuz ve uyumsuz oluyorlar. Siyasal tavırlan haklı olarak baş ka oluyor. Ve bizler de çeşitli kötülemelerle onlara karşı çıkıyoruz İdam ediyonız ama, oyunu kuUandırmıyoruz. Ne kadar büyuk haksızlıkl Buna ne diyelim? Yirmi yaşında fakultede okuyan bir genç, yetmis yaşında okuryazar olmayan, yoksul bir ırgat kadar duşunemez mi? Oyu, yeğlemesi kolay kolay satılabilir mi? Demokrasl sözcugünu, söy ledikleri daha önceki iki söz cükle birlikte kullandıklan «dbi, bir de «çogulcu demokrasi deyince gülünçlulük de recesi daha çok arbyor. Yani yukandaki üç sözcük, buna bir de •çogulcu» sözcugünu ekleyelim isterseniz. boş kovanlan aniTn««v mıyor mu? Parlamento çahşmaz. Devlet işlemez duruma gelir. Öz gürlük yok edilir. Yani ne barmma. ne ısınma, ne beslenme, ne korunma, ne söz söyleme yazma, ne de yaşama güvenliği kalmaz. Ama bol bol demokrasiden, hem de «özgurlükçü parlamenter demokrasi»nden. üstelik •çogulcu demokrasi»den söz edilir. Söylevler çekilir. Bizler de haklı olarak, kulaklanmızı yırtarcasına konuşanlara bakarak. «her siyasal partl, kendi yalanını yutarken ölür.» diye düşünüyoruz. John Arbuthonot gibL Ecevit, batmıs Türkiye'yi kurtaramadı. NlçinT Çunku duygusal, öfkeli, bireyci, sabırsız... Evet, Ecevit Tannlar dağından inmiş blr öMmısuz ohnadığına göre kusurlan ve yetersizliklerl olan bir insandır: ama, bilelim kl «antiecevitizm» ile hiç bir yere vanlamaz. Dun «umut politikasına» bel baglamış olanlara bu köşede çeşitli uyanlar yapümıştı. Bugün «antâecevitizme bel bağlamış olanlara» yine bu kösede uyanda bulunmak t:r görev niteliğine ulaşmıştır. Çünkü siyasal kavganın inişçıkışlanyla gelgitleri içinde dalgalanan gerçekleri yakalamaya çalışmak, günümüzde her şeyden önemli bir önceük kazanmıştır. Ecevit'e öfkeli. sabırsız, sinirli diyenlerin seçenekleri nedir? CIA'nın raporlannda kişilik analizlerine yer verilirken Ecevifin karakterine bu açıdan yaklaşımların saptandığını sanırım. Ancak Süleyman Bey'e iliskin raporlann ne olduğunu da çok merak edıyorum. Bir ornek vereyim: Şili'deki General Pinochefnin askeri darbesinde Allende sonuna dek direnmiş, ölumü göze almıştı. Bu bir karakter sorunudur. Ama 12 Mart 197i'de dört generalin muhtırası üzerine Süleyman Bey şapkasıru alıp kaçmıştı. Bu da bır karakter sorunudur. Şimdi aynı Süleyman Bey. cumartesi günkü basın toplantısında 1979 kasunmda hükümetten aynlan Ecevit'e: Neden kaçtın? diye sorabilmektedir. Bu da bir karakter sorunudur. Tarihi kişiler yapmaz. Ama kişilerin tarihin biçimlenmesinde roîlert vardır. 1980'lerin Turkiyesi tanhsel bır doğurganlığın ağnlannı çekmektedir. Siyasal yaşamda rol almış parti liderlerine bu açıdan yaklaşunın yararlı olduğunu söyleyebiüriz. Acaba Ecevit'e «sinirli, sabırsız. öfkeli» diyenler; özellikle cumartesi akşanu Süleyman Bey'i Izledikçe ne düşünmüşlerdir? Her tür siyasal hırs bir yana bırakılarak, bir psikolog gibi dusünüldüğünde kaygüanmamak elde değildir. Süleyman Bey konuşurken kendisıni yitirmekte ve hırslannın akmtısma benliğini kaptırmaktadır. Konuşma biçimi ve oiaylara yaklaşım yöntemi, Demirerin tüm dengeleria ötesinde bir tuLkuya butün ruhuyla teslirn olduğunu gösteriyor. Sinirin, öfkenin, tepkinin ötesinde bir küüenms; Süleyman Bey'in davranışlanna egemendir. Siyasal hayatta deneyimlerden geçmiş bir ki«l İçin, Demirel'in ne söyledigi artık önemli değildir. Devletin doruğuna öyle bir kişiiikle gelmişür ki, Süleyman Bey ve öyle bir «üslup» getirmiştir kl. bu gidişin çıkışı yoktur. Eğer AP'liler arasında günlük kavganın tutkusunda mantığmı yitirmeyenler eksik değilse, kendi varlıkları açısından durumu değerlendirmelerinde sayısız yararlar vardır. Ecevit bir havuz suyu kadar durgun; Süleyman Bey'in köpuren öfkeeine oranla... VEFAT Şukru Bey ile met+ıume Zeynep Hanımm oğullan, merhum Mehmetoll İyioğlu'nun karcieşı, Nezohot Duyar, Sehavet Mersınoğlu, Nevın Erguvanlı, Remzi. Semahat ve merhum Nazml Erişkin'in ağabeyleri merhum Selçuk ryioğlu'nun amcası, Mevlurie İyioğlu'nun kayınbiroderl, merhume Hayrünisa Abdurrahmanlı. Musa ve Şaztye Kurbangıl'in enıştesi, Cafer Abdurrahmanlı'nın bocanoğı, merhume Tuhfe Kurbon'ın sevgili esi, Komer Sibel Kurban ile Zeynep Kurban'ın bırtclk babalon T.C Mertez Bonkosı istanbul Şubesl emekil revizorlerinden Gani KURBAN 2. Ağustos. 19eO Cımiartest gunü vefat efnîştîr. Cenozesl 4. Ağustos. 1980 (Bugün) Pazartes! günü öğle n » mazını müteokip Tesvikiye Camilnden kaldınlorok Fertköy oile kabrtstanına defnedilecektir. Atloh ronniet eytesin. KIZLARI (Cumhuriyet: 4308) Etibank Genel Müdürlüğünden Avukat Alınacaktır Bonkamızm Artvin İH Göktoş llcesinde kurulu bt>lıman Murgul Bakır işletmesl Müesseeesl Müdurlüğund* Istihdam edilmek uzere 1 adet Avukat alınacaktır. Göreve alınacak Avukat'a; a) 1897 Sayıiı Kanunla Degiştk 657 Sayıiı Kanun HOkOmlert dahllinde aylık. b) Bakanlar Kurulunca bu görev icm tesblt edilen 2.100. Tl llâ 2.700. TL. orasında değışen ış güçlüâu ve 2.100. TL. llfl 2.400. TL. arasında değişen Temlnlndekl güçluk zamlan. c) Yılda lkl maaş tutarında Ikramlye, c) Diğer memurlara verilmekte bulunan yokacak zammı İle mahrumlyet yeri ödeneği, ödenecektlr. Aynca Devlet Kesimlnde 7 yrt hlzmetl olanlara 3. dereceden kadro vertlecek ve lolman tahslsi yapılacaktır. tsteklllerin Bankamız Personel Dairesl Başkanlığı (Sıhhıye/Ankara) odfeslne dilekce ile veyo şahsen möraeoot etmelert llan olunur. Iftttnaalık *• NâOtB MADİ I O«Mt V«ym Mttdart : Ofctay KUKTBÖKE l ltrmnu lfOdOıfl : Emtoe CSAKUGtL I &. Taaddarl Ufidflıfl : CKOB AZBATRAS «a Guetedlik Tİ3. Cagaloeio Ttötoe»|3 Cad No.: » 4 1 . Foeta E u t v a : 9M tSTAKBTTL Telatoo : X » a CUMHÜRÎYET BASIN AHLAK TASASTNA CTMAT1 TAAHHÜT BOEB # BÜBOLAR : AN&ASA Kooar Sokak M/4 YemjehlT Tet : 17 98 «8 İT » » « İZMİE: Halit Zly» Bul*«n Mo. SS, Kat: S Te! : M « 09 U U 30 • &OANA : AtatOık Cad. T(Mc Bara Knramn tş Cat : S N o : U Tal: U B 0 . ABONE ÜCRETLERİ A^*r TOIt M ytBt Om I 1 « U « » «001.800 »J00 800 İA» SS O 7 J O JO O 4 TA KVt M Afil3STOS • nao OSnCf ö*la UJB tnuak WJ4 Gftmf ÖJta tmaak Ocm* «eratt tnzplanaa « aSobABkan Abensnhmo TU: U S S » a.o* 18570} 4317