Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İKÎ CUMHÜRİYET • MAYE5 19SÖ özleml» cidd! bir hastalık sayrlagslmlştlr.. Sılayo dönmeden gecmeyen bır hastolık. Gorçekten de bu özlemln kişiyl yatakloro düşürdüğü bile söylenlr.. Ancak tsıla» sözcügü, tyurt» gıbi geniş kapsomlı değildir bizde genelliklo, dıyelirr bir erin askerden köyüne dönüşü, tsılaya dönüş» diye anlatılır ki, koca yurt lcinde kücük bir yerdir bu sıla. Başka bir deyış le. yurt icinde yaşanır bu özlem, hattâ odama kendl ili bile yetersiz gelir, illo ev, aile, yavuklu. konu komşu, kahve, tarla, öküz, inek... «Sıla» sözcüğü, «vuslat» ile bir ailedendir. Arapça olduğu unutulmuş.. Genellersek, «kovuşulmak istenen yer» anlamına, hem de ülke glbl büyük bır yer değil. Diyelim, Avrupa ülkelerın den bırınde çalışmakta olan bır Işçi Türkıye'ye dönüyor; gerçı sınırdan Içerı ayak basınca onu bır sevinçtir alır, ama bu daha ckavuşma» defiildir tam anlamı ile, işçimiz var hızı ile köyüne, kasabasına yollanır, orayo vardığında duyar gerçek sevınci. Sarılrralar, oğloşmalar, gülüşmeler... Kac gün surer bu sevlnc Bilemedinız iki üc güp. Değer ama!... Sonra yaşatnın, yakamızı kolay kolay bırakma>on yükümlüiükleri, görevleri, zorlukları, tatsızlıkları. sovaşımları başlayıverir yenlden.. Sıla o özlenen sıla olmaktan cıkmıştır.. Sılayı, ülke çapında düşunebilmek Ise. pek kolay değildir, yurt, ulus kavramlarının yaşanır tçtenlikler olması oerekir bunun Içln. Dünyomız, sanırırr, daha bu düzeye gelmemiştir.. H« le yorı feodal, yan ümmet yoşamı sözdüren top lumiarda bu anloyışın yerleşmesi daha da GÜC tur,. Bizde >urt kavramını Namık Kemal ortayo otmıştı llk. Osmanlı aydını, İstanbul'dan dışarısını yurt saymazdı, bu yuzden de ona başka bir ad, «taşra> adını takmıştı. Taşrayo giden merrurun aılesini bır ağlamaktır alırdı.. Kuşkusuz, yurt kavramı. ulus kavramını da lcermezse, eksik kalır, yalnız savaşlardo <şe yarar. «Ey bu topraklar jçın toprağa düşmu? asker» d ven Mehmet Akif, ulusun değil, ümmetin top rcğını onlatmak istiyordu.. Nıtekım Namık Kenal, Ibret gazetesinde. Arapları da icine alan b'r tmillet» anlayışını savunmuştu. Ziya Gökolp b;le, Eğer ben olsoydırr Kürt, Arap, Cerkes İ!k gayem olurdu Türk milliyeti dl>« yazmıştı. Biz, belli bir yurt, belü bir ulus kavramı dönemine «ulusal ant» ile girdik.. Normk Kemal lle Ziya Gökalp geride koldılar.. Ulusa! ant ile girdik dedim ama. yurt ve ulus kav ramlan pek de sağlamca yerieşmedi. Sadeca Kürtçulök sorunundan ötüru değil, genel olo'Ok «bölgecilıV» sürdü gittl. öyie kl, Anadolu' P ARfS Eskilenn «Oaussrk» detfKleri «ywt olaylar ve görüşler SILA Melih Cevdet ANDAY nun ceşftfl nierlnden Istonbul Ûnıversıtelenne okumağa gelen gençler icın, o illerln adını alan yurtlar kuruldu.. Hattâ bu yurtlar arasında kıyasıya kavgalar bile cıktı. Demek «uluslaşnraı kolay aşılır bir sürec değildir. Hele feodoiizm kalıntısı ekonomik, toplumsal kurumların varlığını sürdürdüğu yerlerde, ulusal birliğı bulmak bır sıro ilerici etkinliklerin uygulanmasını gerektirir. Dil. diyelek, ağız ayrılıklarının, yaşam biçimindeki başkalıkjorın. töresei ınanışlardakl benzemezllklerın, kolay kolay ortadan kalkma>acağını düşünsek de, ekonomice biriiğe, butünlüğe varmak, bütün bu bölgesellikleri bir yurdun, bır toplumun renkliliği durumuna getirir. Sıla neresidir? Bir kac ay önco Alsas'a gıtmıştım, o şaşırtıcı «Şarap yolu»ndan gectim, bütün dağ tepe bağdı, birbirinden güzel kücük kasabalann kahvelerınde beyaz şarabın çeşidi iciliyordu ve elbet Fransızca değil, Almancanın bır dıyeleğı olan Alsasca konuşuluyordu her yerde. Bu bölgenin Fransızlarla Almanlar arasında kac kez savaş nedeni olduğunu düşünmekten kendim! alamadım. Alsaslar 1cm sıla? Paris'e donüşumde, tanıdığım Alsaslı bır Fransız ozanına bunu sordum «Ailem orada, her yaz giderim. ama Wz Fransızız» dedi bana. Başka bır ünlü Fransız ozanı da var ki, Breton olduğunu söylemekten bir an geri durmaz. Sıla özleminl, aroda bır Bretanya'ya yollanarak mı giderir dersınız bu ozan? Ingiltere'dekı ceşitli halkları, Almanya'dakı ceşıtlı bölgeleri gözönüne alırsanız, bir ülkede bir çok sıla olduğu ortayo cıkar. Oönuşüm cok yaklaştığı icin açtım bu konuyu. Benım sılam, bu hesapca İstanbul'dur bunu bıliyorum; ama ulkemızin görüp oturduğum. sevdiğım rtice yerleri gözümün önünden geciyor bir bir. Ege, Akdenız kıyıları, Orta Anadolu'nun bılebildiğim kımi bölgeleri. o kırac top raklar, görünümü bağiayan ince, beyaz mlnarel»r cerveslndekl kücük köyler, tandığın tanımadığın merrıabalan, bir otobüs yolcutuğımda ki söyleşilerie kurulup unutuluveren tanışıklıklar. şoför yardımcısının nedense cok uzun süren bilet kontrolu, bır ahcı dükkânındoki gareonun bağıra bağır pilâv üstü fasulye söylemesi. taşıtlara hırlayan köpekler, köy kahvelerindeki peykelerde hic konuşmadan oturan köylüler. kasaba otellerinin... Modası gecmış betinlemefe re girdığinri bilmiyor değillm. Boşuna sözler bun lar! Benım sılam neresi? Sanıyorum ki, daussılanın anlamı cok değlştl. Bir kac türlüsünu bulabiliriz şöyle bir oraştırsak. Dünyamızda sıla, insanın kendini guvenlik Iclnde bulacağı yerdir belki de. Burada «güven lik»ten. can güvenliğini anlatmak Istemlyorum; tam tersıne. ölümümüzu garipsemeyeceğimiz yer olmalı sıla. Bir köyden bile daha kücük bir yer, bir ev, bir oda, hattâ tanıdık bır yatak. Sıla değil sılasızlıktır kişinin en yaman bunalırrı. Peer Gynt, döner dalaşır. ama hasta anasının yattığı yotağın ayak ucu onu beklemektedir. Hüzün verici bir sıla kuşkusuz, ama sılasızlık gibi acı değil. Ben cSakin Akardı Don» romanının kahramanı Grigori'nin, onca karışık seruvenden sonra köyüne dönmesınde, bu hüzün verici mutluluğu duymuşumdur hep. Yirmi yıl oynlıktan sonra odasına dönen Odysseus'u önce köpeğinin tanımâsı ne düşündürücüdürt Sılasızlığın acısını en lyl duyuran tGezgln Yohudi» ımgesidır. Henry Miller, bır romanında anlotır. Amenka'da kaçak yaşayan klmsestz bır Yahudi'ye. lyilik eder ona, gıysiler verir: fakat bir gece yarısı bu kirrsesiz Yahudi'nin ona telgraf çekerek cGeleyım de konuşalım» demesi sılayı bir insan, bir dost özlemi yapar: yer yurt değildir sıla artık, insan sesidir. Kemalettin Kamu'nun Kurtuluş Savo$ı koşudorı icinde yazdığı o cok ünlü. Ben gurbette değilim gurbet benim lcimd» 8lzwf, ozontn flMmm ucundan gecrnerrrfş olan bu yalnızlığın anlatımı sayılsa yanlış olmaz sanırım. Erzincan depremınde bülün yakınlannı yitirmiş birini tanımıştım, «Benim Sılam yok ki...» demişti bana, sıla, İnsan özlemıdir ve bir mutluluk değil, zorunluluktur. Tek başına ölen, öldüğünü anlamaz. «Ne mutlu ona!» demeyın; gerci yalnızlığın en kesın tanıtıdır ölüm, ama kişi ölürken bile yalnızlığı yenmek iutkusu icindedir. «Nerden biliyorsun?» diye sorulacak olursa, ölüm düşüncesini yaşadığımızı tanık getıririm. Yabancı ülkelerde sürgün yaşamı sürdürenterln bunu, en geniş anlamı ile yurt özlemi icinde kıvranmış, kimj de onu dışarı atan toplumundan iğrenmiştir. Bu iki karşıt duyguda, sıla ile toplumu benzeştirme diye anlatabıleceğimiz güçlü bir soyutlama başarısı kendini gosterir ki, herkesln harcı değildir. İkınci Dir yurt secmek zorunda kolanlar ise, sanırım, o ikinci yurtta doğan oocukları, torunlan arasında dalgın dalgın yaşayıp ölmüşlerdir. Gercekten bir yurt özlemleri var mıydı onların? Kesin bir yanıt verilemez. Belki de, bir türlü bir yurt, mutlu yaşanacak bir yer edinememenin dalgınlığı Idi. Konumuzun en ilginc yanlarından blri de, yurt sevgisinin, yurttan uzok kalınınca «sıla özlemi» biciminde ortaya cıkmasıdır. Ama buna karşın, yabancı ülkeler özlemi de insanın ruhunu hic bir zaman boş bırakmamıştır. Gecen yüz yılın kimj Botılı ozanları, kacılıp gidilecek bilinmez yerlerin özlemini dile getirirken, sıla özleml mi cekiyorlardı? Ronsard'ın, «Başka yere gitmeye gerek yok, buğdaylar, şaraplar, ormanlar, cayıriar... Hep burada.» diyerek onca övdüğü Fransa neden yetmiyordu onlara? Yaşanan yerin cehenneme dönmesi değil de nedir bu? Sıla, yoksa. kafamızdaki bir yer mıdir? Bizim de yakm tarihimizde, kiml aydınlanmız. Anadolu'da bir cıftlığe yerleşmek düşlerins kaptırmadılar mı kendılerini? Bu gibi düşlere yurt sevgısinin kaynaklık ettiği söylenemez; cünkü o aydınlar Anadolu'yu bılmıyorlardı. Gıdenlerin kıSa bir sure sonra istanbul'a kapağı atmaları da bunu gosterir. Başta Mustafa Kemal bile karamsarlık icinde olduğu bır gün, arkadaşı Rauf'a «S9 ninle bir ciftliğe çekiliriz» dememiş miydı? Nerdeydi bu çiftlik? «Sıla»yı «kovuşulacak yer» diye tanımlamış Iken. döndük dolaştık. onun bir düş, herkes, icin zaman zaman gerekli bir düş olduğuna geldik. lyl kl geldik. düşler kurulmasa. gercekleştirilecek tasarılar da olmazdı. Sıladır yaşatan kışiyi. ondakl yaratıcılığı besleyen. Bu bakımdan, olağan bir duygu sayılmamalıdır sıla özlemi. Yoksa sıla lle ölüm bir cizgiye geliverir, sonumuz olur Cikardı. DlSK. evrimcl işci Sendikalan Konfederasyonu (OİSK) W Şubat 1967'de kuruldu. Kurucular şoyle dediler: « 1872'den bu yana grev hafckını kullanarak <*renme gücunün başarılarmı toplayan, demek Kurma hakkını en güç koşullar altında kullanon, 1909'dan b«r1 uluslararası işci, dayanışması cabalarına katılan, d»mokrasiye aykın yasalar değiştirilince yeniden sendikalar kuran, sosyal adaletin gercekleştirilmesl mücadei*sinde 1961 'de miting yaparak yeni bir aşamaya ulaşan, Anayasa ilkeleri uğruna kurşunlanan, coplanon, hapM atılan, yine de toplumcu mücadelesini bırakmayon biz* ler; Türk işçi sınıfının tüm çıkartan, hakları ve özgürlükleri ve de onuru İcin bir oraya geldik. Emperyalizmin, devletimizin va mJlletlmiztn hoyotfna yeniden kasdetme çabalannın arttığını ve bir avuç aracının, kapkaççının ve somürucünün bu cabalara kotıldığını gören bizler, Büyük Ataturk un 1921'de ilan ettlği gibi tbizi mahvetmek isteyen emperyalizme va bixi yutmak isteyen kapitolizme karşı» scnraşmaya ont içmiş sendlkacılarız.» DlSK'in kuruluşunda iki tarihsel boyut görülüyor: Birisi işci sınıfının 1872'den bu >ona süren savaşımının kalıtımı, öteki Mustafa Kemal Atatürk'ün 1921'de vurguladığı emperyalizme ve kapitalızme karşı ulusal baÜımsızlık savaşınm çizgisı... D Vergî Sancısı Fatih DURAL zun bir sureden beri Türkiye'de esas olarok emek gelırlerıni vergilenmek, öbür gelir sahiplerlnden is« odeîa pek «vergl almak ıstemeyen» bır antayış uygulanan resmi vergi politikasının temel ve değışmez nıtelığinı oluşturmuştur. Bu uygulama, ticaret sermayesi ve toprak sahipleri Ittifakının ekonomik karor mekanizmasını elınde oulundurduğu 195O'lı yıllarda rohatoa uyguiancbıfmış, rtatta 196O'lı yıllorda bile bu konuda toplumun sosyoekonomik yapısmda önemli değişıklikler olduğu halde cıddı bir sorun yaratmamıştır. Buna karşın geçırdığımiz son on yılda gerek «vergi kacakcılığı» ve gerekse «vergi eşltslzllği» olguları tüm gelir gruplan orasında son derece önemli boyuttorda tartışılır olmuştur. Sanıyoruz soz konusu tartışmalar, bu «kaçakçılık ve eşıtsızlık» olgulannı ortadan kaldıracak yasal değişikliklere ve somut düzenlemelere gıdilmedefi bitmeye» ceKtır. Türkıye'nln ekonomtk yoptsında 1950'lerden v« özfelhk!e 1960'lordan ıt'baren cok onpmli yapısa! bir değışiklık oluşmaya başlamış ve sanayl kesimi »konominin belirleycı gucü halıne gelmıştır Öyle kı. tarımın uiusol g«i<r ıcındeki poyı 1948'de yüzde 44,3'ten büyük bır düşüsie 1978'de yuzde 22,8 oiurken, aynı dönemde sanayının ulusal gelire katkısı yuzde 12,8'den ciddi bir artışla 1978'de yüzd© 24,Ve ulaşmıstır. Sağlıksızlığı, carpıklıgı tnr yana sanoyı kesimi gıttıkçe aşan mıktariarda tanm kesımıne oranlo daho fozla bır üretımi gercekleştlrmekte ve buna koşut olarak bır fluc oluşturmaktadır. Yapıiması gereken değişıklikler ayrı bir yazının ko nusu oimakla bırlıkte konu başlıkiarı itibariylo şöyle sıraiamak olanaklı: 1Nesnel ölcülere göre alınan ve kücük toDrak sahipierını bağışık tutan bır tarım vergısı getırılmeiı dir. 2 Mali örgutlenme ve personel sorunu cözümlenmell ve cağdaş bır ücret politıkası izlenmelıdir. 3 Yükumlülerle ılgıli bilgilerin bırıktırıldiği bır «bılgı işlem mer kezı» olusturulmalıdır. 4 Başta «servet beyanı» olmak uzere obur vergi guvenlık kurumiarı ışler haıe getirıime,' lıdır. 5 Özerk bır vergl denetimi olusturulmalıdır. 6 Bağımsız ve suratlı işleyen bır vergi yargısı kurulmcrtıdır. 7 Belge ve kayıt duzeni cağdaş hale getirilmelidir. 8 Kanunı kanıt düzenınden, serbest kanıt düzenine geçilmelıdır. 9 Vergi dilimlerı enflasyona koşut olarak degıştırılmelidir. 10 Asgari gecım indırimı asgarl ücret duzeyine yükseltilmeli ve onun değışmesiyle değışir hale getirilmelidir. Bu değışıklıklerı gercekieştirmenin zorluğunu biliyoruz. Ancak Türkıye'nin bugün karşı karşıya kaldığı sorun icrın en önemlılerınden bıri oıan «vergi kacakcılığı» sorununu cozmek icin başka olanak ta yoktur. İnancımız: bu günkü nesnel koşuilarda «vergl kocakçılığını» önlemeye yönelık kurum ve yasaların oyle veya boyle mutlaka oiuşacağıdır. Bır başka deyışle «fonksiyon organını ya ratacaktır». Buna karşın önerdiğimiz tüm önlemlerin başarıyia alınması haiınde dahı, «vergi eşitsirliği» bugünkü boyutlarıylo oimasa bile cozemedığımız bır sorun olarak karşımızaa olacaktır. Tekelleşme surecinin hız kazandığı gunümuz Türkrye'sınde mali sermayeyle de butünleşme sürecine glren sanayi sermayesı «o veya bu» şeklınde vergi kacakCilığını onleyecek kurumiarı ve yasaıarı oluşturmak zorundadır. Çunkü, bu aşamada sanayl sermayesinın «Vergi kacakcılığı» diye temelde bır sorunu yoktur. Sanayı kesimi bu aşamado bir yandan yüksek tekel fiyatlarıyla buyük kârlar elde ederken. öte vandan ekonomik karar mekanizmasını elinde bulundurduğundan değışik vergi bağışıklıkları teşvık önlemien ve benzeri yollaria oncak ödemek Istediği kadar vergi verecektir. Bu donemde; ücretlller eskıden olduğu gıbı gene verebileceklerl en son liraya kadar vergılenirken boşta kırsa) fcesim oirraK üzero ticaret kesimi İcinde Türkıve bir «vergi cenneti» olmaktan cıkacaKtır. Yeni hazırlanan ve genel hatlarıyla basına da yan3iyan vergi kanunları tosarısında soyledikıerımizi dogriH lar nıtelikte bır eğiiım görülmemektedir. Yasama organlarının onayını alacağı konusunda cıddi koskuların bulunduğu sozkonusu vergi kanunları tasarıSınm bir an icm kanunıaştığmı varsaysck D.IÛ, Turkıyenm bugunku aerceklerl karşısında çok kısa zdmonda isıevsiz kalaCQKtır. Sorun; oüyük ve orta toprak sahıplerı lle ticaret kesiminin gsrceğe yakm bir sekilde vergilendlrlımesi 8Orunudur. Ekonomik karar mekanızmosını elınde bulunduran sanoyı sermayesl bu sorunu cözümlemek zorunluluğu ile karşı karşı>«dır. Bugün gerek orta ve büyüK tarım işletmelerinin ve gorekse ticaret kesiminin üzerin» dekl vergi yükü «sıfıra» yakındır. Yanl, başka bir «Jeylşle vergl kacokclığt bu gelir gurplarında «n yogun haünl almoktadır. Buna karşın hazırianon vwgt konunton ta8onsmın getırdikterı ise katma ae§er versısınin Turk Vergl Sısteml'ne monte ed;!mesl ve bır Ik) kucuk olumlu değıs'kllk dı$ır«Ja. bugünkö v«rgl vanunlartndo ver aton rakomtortn onlo corD|'rnasmd<jn 'barettlf. « Maliye Sakanlığı Hesap Uzmanı KURBAN BAYRAMINIZITEBRİK EDERİZ KmtMo romının dür Bu Mjrrsm lyi havftlar» tesuiaf etöginden, bslk feılntt ler, eSlenceler terttp edeoekür. Baynund» muhtellf emniyetl Hay riyeler ro*n d«Ştıt*caktır. Bayram mUn» sebattyls Anadolu demlıjroUanntl» tatUk edllen bsyram acretl tarUeal evvelkt gün baçlamiîtır Bu tartfe 16 mfryiA ftkşaınına ka rtar nnıteber olacaktlT. BUGÜN TEBRtK TELGRAFI ÇEKENLERDEN BAZILARI Emekçi sınıfına ve ulusculuğa karşı Ihanet politikaBinın icerığıni taşıyan Amerikan sendıkacılığına karşı bir tepki olarak gelışti DİSK. Amerikan sendikacılığı Amerikan emperyallzrrinın ürünudür; mazlum ülkelerın somurüsunden doğan büyük parasal kaynağın bir bölumünu kopeğın önune kemik atar gıbi işçisme atıp susturan Amerikan kapltalistl emekcıye der ki: Al payını, otur yerlne! Blz dünyayı sömurürüz, sana da bırazı düşer... Türkiye'de Amerikan sendikacılığını benimsemek, Türkiye Cumhuriyetıne ihanettir. Çünkü salt ücret «avaşımı işci kitlesinı bılincsızliğe sürükler. Para sınınnın ötesinde hı'cbir ufuk görerriyen işci; hem Türkıye'nin memurköylüesnaf tüm calışanlarından Kopar, hem DOğımsız devletin ulusal cıkarlarından sovutlanır, hem blr avuc kökü dışarda sermayecinin ülkeyı yabancııarla birlikte sömurüp cökertmesine göz yumar. Amerikan siyasol rejımına ve ulusal cıkarlarına uygun düşen Amerikan sendikacılığı (partiler üstü sendikacılık) ülkemızd» Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyete karşı kundakcılıkla eşdeğerlidir. 27 Mayıs devriminden bu yana bilinclenen İşci sınıfırrız, 1967'de kurulan DİSK'in cevresinde kitlesel blr güc oluşturmuştur. Bugun 600 bin dolayında uyesl bulunan DİSK, Türkiye'de toplumsal yaşamın ve yönetlmın vazgecılemez bır kurumudur. Türkİş'in gittikce gerıleyen, DİSK'in gittikce ılerliyen grafiğl, tarihsel gidlşın en carpıcı cizelgesıni şergilemektedır. * DlSK: 1) Kitle örgutüdür, 2) Sınıf örgütudür, 3) D»mokratık orgüttur, 4) Bağımsız örgüttür. Hangı amaclar İCin kurulmuştur DİSK? a) İşci sınıfının birllği, b) Ulusal bağımsızlık, c) Demokrasl düzenı. d) Empervalızmo ve faşızme karşı savaşırr. e) Barış İcin savaşım, d) Sosyalizme ulaşma yolunda DİSK cağdaş görevierini üstlenmiştır. Bu aydınlık ve kesın tutum, günaen güne Ürünlerını verecektir. 1980 Türkıye'sınde büyük blr ekonomik cöküntu sözkonusudur. Ulkeyı yöneten sermoye politıkacılart 5 milyar dolar dolayındaki dış ödeme acığının ceremeslrri emekcl halka yükleyerek sömürü düzenlnl sürdürmek planlamasını siyasal bir program niteliğine dönuştürmüşlerdir. Halk düşrranlığının siyasası, bir ekonomik program görüntusü altında kamuoyuna sunulmaktadır. DİSK, emekcı halkın haklarını koruduğu İcin boşdüşman ilan edilmiştir. Her Tanrının günü sermaye basınında DİSK'e saldırı üstüne soldırı, ıftıra üstüne iftıra kompan\ası suruyor. DİSK bütün tuzokları parcalayıp aşacaktır. Cünkü DİSK, ulusal bağımsızlığın, alınterl felsefesmm ve Anayasal düzenin potasında savaşımını sürdurüyor. • Saa«7i BlrUttodoo M n o a » tlne «ekercı All Muhlttln Bey'den HuMyln Su*t Baydar Rlfat den AdUj» VekllJ All Naeı Galfctasanj bune... Bey'den Kulu Kadınlar Bırllğlijden Dr. Mazhar O*. man Bey'e Bayramda gazeteler çıkmayacak Yevml gazeteler b«jr 'ramın 1, 2 ve 3. gün ieıi ç:tor.ayacik, HJznai&lıahnıer gazetesl tatlsar edecektir. Liman faaliyeti yandan fazla tenezzüf etmiştir ketl «193» tctmbol unun şır Knestode Tahlisiye Türk sulannda çalıçan Ocean SaiT» ye ismlnde İngUU tahltresl kumpanyasını Istanbul Mebusu Hamdı Bey le Seriid ve Seyrlsafaln IdareSf müştereken almışlartür. Kumpanyanın nLanlr.a», «Kieopatra», «Cezan ve «Lo V»ietıeıı ismiDdekl dört vspunma bueün T'jrk bayrsti çekllecektir Bu (uretto Türk sıüanndakl tahlisiye İŞİen Türk bayragıa& tntıkal etmlş olmaktadır. Istanbul T.lmanı» n>mıyla blr kitap wsretmlştlr Bu eserde 30 seneden bert t v tanbul r.im»;«m. ufr» yan veya llmandan e* çen vapurlann mlkta ruu gosterir blr cetvel de vardır Bu cetvele nazaran mızdan 14 391 tuıe va pur geçmıştlr. Bunla"jı tonajı 10.485.000'e baliğ olmaktadır. Seneler geçtikçe bu rakamiar tedrlcen artmış, nihayet 1911 «enesinde 20.1S9.00O ton luk 21J31 gemiye ballg olmuştur. 30 sena tartında en fazlfc ga1900 (M»TM»«:i|vVl 11r mj 1911 seneslnde gei mi? ve ReçmlfUr. Harpten sonraö m nelere stt geml adet re tooajı aynen alıyo nffnı 191» 1920 1921 1922 1923 1924 192S 1926 '.927 1928 192$ 7.417 11.Î52 12.033 11.9T9 13.365 13.546 14.471 12 384 13.189 11379 10.203 Ton 2.095 000 5 693.000 5.329.000 6.206 000 8.231 000 8 152 000 10.084.000 11.724.000 11.309.000 9 339.000 9.748.000 Hindistan'a İngilizler asker sevkediyor SİMLA, 8 (ajı.) Vahim badıseler zuhur etmiştir. Sehır karmaSanşık bır baldedir Mnhi»!» muavin kuvvetler seferber edilmiştir. 2 polı» me munı öldürülmüştür. Polıs memurları halk taraiından tednci surette ncata icbar edil mektedırier Vaka aıi halline mütemadıyen takvıye tataatı gelmeKtedır. BOMBAY, : ( « j . ) M Patel 100 bın kışilik bır mıtıngde soyleditı nutusta: Araz» ve Emlak Verglsınin venlmemesi ve memurlann ooykotu nun en muessir bır sılah olduğunu soylemış tır. M Pstel sozlenne *u suretle nihayet vermıstir: «Hukümete karşı bütün cepne lerde mücadeie eaece , gu Ne kendun ıçin, ne de hükümet ıçın sulh ıstiyorum. Bu se fer hürriyetimin elde etmek en kuvveUİ emelımizdir. DELHt, 7 ( ı j . ) On sekizi polis olmak Ü2ere 108 kişı hastanelerde tedavı altma alınmıstır. Yalnız bun l&rdan 4 kisl ölmuş. tür Vaziyet şimdiM halde hic bir gayritabiiUk eöstermemekte dir. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı SEYİR HİDROGRAFİ VE OŞİNOGRAFİ DAİRES» 8AŞKANLIĞINDAN BİLDİRİLMİŞTİR. DENİZCİLERE VE HAVACILARA 51 SAYILI BİLDİRİ 10 ile 15 Mayıs 1980 tarihleri arasında 08.00'den 17.00ye kadar aşağıdakı noktaların birieştiği saha icinde seyretme, demirleme, avlanma ve bu sahonın 10.000 metreye kadar olan yüksekliği can ve mal emnıyeti bokımından tehlıkeııdır. EGE CENİZİ SAROS KÖRFE2İ ENEZ (1) 40 derece 30 dakıka kuzey 26 derece 00 dakıka doğu (2) 40 derece 42 dakika kuzey 26 derece 00 dakıka doğu t (3) 40 derece 30 dakıka kuzey • 26 derece 25 dakika doğu (4J 40 derece 37 dakıka kuzey 26 derece 25 dakıka doğu (5) 40 derece 42 dakika kuzey 26 derece 04 dakıka doğu DENİZCİLERE VE HAVACILARA DUYURULUR. (Basın: 14047) ? 2514 Memlekette ne kadar fabrika vardır? Mllll Tasarruî v» İkusat Cemlyeü, AnItara Sanayl Serglri müiî&sebetiyie «M11U Sanayı Kataloju» üı> vaniı blr kitap nesıet mışür Bu katalogda men> lekedmlzde bütun fab rika va. imalatnanelerin adedl ve ne 1? y&P öklan dercolunmustur. KataloŞa nazaran Türkiye'de 1510 îabrtka ve Imalathane var dir. Bunlardin 350'sl yttnlfl, lpekll, pamuklu. trlko v8 mensucat Lsleriyle messçul olmaktadır. 456'sı Mmyevl mevat, sabun, so da imal eönektedir Tahta işleriyle de 150 müessese lstlzal ecmektedlr. Katalogda Ttlrldye'de 54 mKtbaa buhmdugu zikredilmek tedlr. HEM NAUNA HEM MALINA Kurban Bayramı bert ışltirlnı: Kurban Bayramlannda kovunlann kanlannf temi2İemek Için mutlaka vagmur yaîar. derler. Bir çok Kurban B&yramında yağmur yagdığını gördü?um gıbı yagmadjfna da şahit oldum. Fakat bis dyle Kurban Bayrimlan gördttk ö koyundan çok, insan kurban edüdı. vaemurdan çok sozyası dökOV du Balkar. narbınde duşman ordulan ÇatiJca'ya kadar geldikien zaman İstanbul ufuklarında bayram toplannın sevmçlı gurıiltüsünden zıyade, munare be toolannın matemll miitlsl aksedip durmuştu ümumi aarbe, bir Kurban Bayrum arefesıode gırdik ve ınemleketin en guzide evladuu ön cephede senelerce kurban verdik, durduk. Her sene mutlaka binlerce ve bü> ierce Türk evladımn kurban olduğu Kurban Bayramlarını hatırl&r ve harp ste sreçen bayramlanmıaın kıymetml •akdir ederim Bu rakamlar gösterl yor ki, harpten sonra en lyi sene 1926 senes) olmuş ve o seneden ltib&ren pene tedrid bir tenakus başlamıştır Ve 30 se ne evvel yani 1900 »enesı ile 1929 senesl arasında yanm milyon tonluk bir tenezzül mevcut bulunmaktadır. îstanbul Vilayetj Na fia Bas mühendisllH memurlarmdan Etem Bey bır suistimalden dolayı tevkıl edılmıstir Etem Bey yol lnşaatına mahsus paradan blr kısmını zlmmetıne geçirmek ve mukablllcde sabte senet tarszim etmekle lttiham edilmektedir. Bir memur suiistimal nedeniyle tevkif edi!di. Acı Kaybımız Kahramanmaroş eşrafından merhum Hüseyın Efendi ile Fatma banımın sevgili oğlu, merhum Mehmet, Pakize, Aliye ve Turçuî'un biricik kardeşlerf, Nigâr Gezici'nln sevgiü eşi, Oya Servot ve Suat'ın biricik babaları, AIbora, Uykutan oileleri vo Gülsüm ile Belkıs'ın kayınbiraderleri, Dıncer ailelerinin enişteleri, Halime, Rügüzan, Suzan, Rezzan, Şüarızade aılesinın yeğenleri, Ahmet, Hamıt, Huseyin, Güzide, Nurdoğan, Ziya, ilknur, Hedıye, Serra. Atılla ve Murat'ın sevgili ve biricik amcalan ve dayıları, Fatih Fındıkzadeve Kumburgaz'ın biricik bakkalı, ı 8anltM : Curanunyaı Matbaacııı» n Oazetecilft Tjt a adm> : NAD1R NADt ı OeceJ Tavm MadOrtt: OkUv ı 9 r u B M MOdorO: Cette ı sesan ve fayao : Cmnknrtyet Mstbucıhfc n Uaceteeilik Ta.S. Cagaioglu lurkocaıb Cad No : »• 41 I Posta Kutunı: Me tSTANBr/t Teıeton ! Î09708 CÜMBCRIYET BASIN AHLAA ABONE ÜCRETLERİ »jtm yurt f o ? O R dm TAKVİM » MAYIS Günev 3.51 17.04 5.48 20.13 13.10 Tatn 22.01 tkindi Ak$am 1B80 ontAy) TAAHHÜT # 3C2C.AK . <t>KAHA tCottuı aocak .4/4 Tenişehir Tel • 18 33 35 17 38 25 # tZMIB: BaUt Ziya Bulvan No 86. Kat. 3 Tel : 25 47 09 13 12 30 © ADANA : Atatürk Cad Tilrk Hav« Kurumu I» Ham K3t • 3. No : U Tel • 14 550 19 731 ı XX) ooo ı t a 800 1.8U0 J.600 ı.soc S.BOO TJOO Oca» acrea, (frupıanna ve fcSırb*ın» ?Bre avncs uyzultna. ALİ HAYDAR YAZICI'yı ellm b'r trafik kazasında (Jaha hayatımn bohonndo 8.5.1980 perşembe günü (dün) koybettik. Merhumun c«nazesi 9.5.1930 cuma günu (bugün) öğle namazm! müteaklp Fatih Camiinden kaMırılarak Edlmekapı Sokızağacı Şehit'iğl'ndeki ol!e kabristan>na rJefnedüecektir. Mevlo ranmet evieve. AİLESİ Cumhurtvsr 2524 Tüfek Icad Oldu Oo<jcn *vcıo^iu nun nutön rEKİN VAVINEVİ. »T UĞÜR MUMCU FRANSIZCA Strasbourg OnVersltes! mezunu ögretmen Fronsızco der» vsrüir. tarafından Tel: 58 68 96