18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
tKt CUMHURIYET 3 MABT 1980 B aşbakan saym Demîreî, Törkîye'nln en ya* şamsal iki sorunundan biri olarak niteledıği enfiasyonu, «eşkiyaya> benzetmektedir. Bu benzetmertin ardında ortülü de olsa. üike ocısından cok oneml! kimı gercekler saklıdır. Bu gerceklerden binsî, başbakan açık ve secik olarak belirtmekten ne denü kaçınsa da, yerieşik ekonomik düzenin anaışik niteliğini vurgulamaktadır. «Enflasyon eşkıyası» benzetmesinin ardındaki ikinci bir gercek de, şimdilerdekl üç haneli rakamlara tırmanan enflasyonun ana kaynağının tanısında temeüenmektedır. olaylar ve görüşler "Enflasyon Eşkiyası Dr. H. Sami GÜVEN rakamlara tırmanmasını bellrlemede en başat etmen, anamalcılarm kimi yönelimlerinden kaynaklanmaktadır. Bu da, anamalcılarm maliyet artışlannı cok daha yüksek oranlarda katlayarak fıyat artışlarına dönüştürebilmelerinde temelleniyor. Başka bir deyişle, enflasyonun şimdilerdeki boyutiarına varmasmda en sorumlu etmen, burjuva iktisatçılarımn ve anamal çevrelerinin belirttikleri gibi «ücret enfiasyonu» değil, ama «kâr enflasyonudur.» Bu gerçek, son ytllarda sürekli olarak gözardı edümeye calışılmıştır. Kâr enflasyonunu belirleyen ana etmen. eksik rekabet koşulları içinde anamalcılarm mal fiyatlarını diiediklerince saptayabilmeleridir. Türkiye'de gerek mal, gerekse faktör piyasalarında. başbakanın ve anamal çevrelerinin savladıkları gibi tam rekabet koşulları işlememektedir. Tam tersine az sayıda holdingin egemen olduğu oligopol piyasaîarı söz konusudur. Bu holdingler, ürünlerini kendi oluşturdukları ve aileye dahil olan birkaç aracı firmadan gecirdikten sonra toptancıya ve perakendeciye ulaştırmaktadırlar. Bu uzun pazarlama kanalı icinde araya glren her düzeydeki aracı belli yüzdelerle calışmaktadsr. Mallar önce holdinglerin merkez firmalanna belli kâr oranlariyle devredilmekte. buradan da yine aynı kâr oranlariyle iklncll ve ücüncül aracı firmalara aktarılmaktadır. Daha sonra da, yöresel başbayiliklere, bayiliklere sırayla geçirilmektedir. Öylelikle, mallar tüketiciye %6080 oranında pahalılaşarak gelmektedir. Bu sürec içinde bankacılık sistemf başat bir rol oynamakta ve malların fiyatlarını yapay bicimde körükleyerek artırmaktadır. Sonuçta da. tüketici kitleler aldığı her mal için %2530 oranında banka faizi ve bunun birkaç katı kadar da aracı kârlanna katlanmak zorunda bırakılmaktadır. Kısacası, Türkiye'deki enflasyonun görülme miş bir hıza varmasmın gercek nedeni, anamalcılara tanınan kâr hadlerinin yüksekllği ve pazarlama kanallarındaki aracıların cokluğudur. Bu iki olgu blrlikte fiyat artışlannı ve enflasyon hızını sürekli körüklemektedir. Oysa, anamalcılara tanınmış olan yasal kâr hadlerı. olağan efconomik koşullar icin gereçerlidir. Şim dilerdeki gibi enflasyonun büyük bir hız kazarv dığı evrelerde, anamalcıların gercek Wr hadlerı, yasal kâr hadlerinin 56 kat daha üzerine çıkmaktadır. Başka bir deyişle, gercek kâr had leri enflasyon htzına bağlı olarak % 20 değil, ama % 100'ün üzerinde seyretmektedir. Bunun anlamı ise, ancmalın her yıl birden daha cok katlanarak artmasıdır. Oysa, aynı dönemde işçi ücretleri aynı oranda kaltanarak azalmoktadır Anamalın katlanarak artmasını sağlayan teme' mekanizma, enflasyon dönemlerinde anamalın devir hızının da görülmemiş bicimde artmasıdır. Öyle ki, kârlar artarken, depolama, ambalaj lama, hamaliye, taşın vs. gibi işletme masrafları da hızla azalmakta ve kimi mallarda ise daha depoya, ya da mağazaya girmeden araba üzerinde (tüp gazda olduğu gibi) alıcılar bulun maktadır. Bu sürec yinelendikçe, pazarlama ka nalındaki her aracı, üretime ve dağıtıma hiçbir gercek katkoı olmaksızın astronomik düzeyde hesabi kazançlar elde etmektedır. Bu kazanılmamış kazançlar da, enflasyon eşkiyasını dar ve sabit gelirlilerin başına bela etmektedir. Türkiye'deki hızlı enflasyonun esas kaynağının «kar enfiasyonu» olduğunu kanıtlayan en somut göstergelerden biri de: özellikle ülke eko nomisinin ağır bunalıma girdiği dönemlerde anamalcılarm görülmemiş düzeylerde yükseK oranla kârlar sağlamalarıdır. Gerçekten de, toplumoa yaşadığımız ağır bir ekonomik bunalıma karşın, özel girişim kesimindeki başa güreşen 300 dolayındaki firmanın 1979 yılını bir önceki yıla göre % 90.2 oranında daha artı bir kârlılıkla kapatmaları, bunalımdan kimlerin yararlan dığını ve bunalımın faturasmın kimlere ödetildiğini açıkca sergilemektedir. Enflasyonun alabildiğine hızlanıp, karanlık bir ekonomik darboğaza girildiği bir ortamda. anamalcılarm kâr oranlarının ekonomi sanki yükselme dönemindeymişcesine artması, Başbakan'ın ve Maliye Bakanı'nın dar ve sabit gelirli kitlelerden istediği özverlyi ve son ekonomik önlemlerin haklılığını büyük ölçüde götgelemektedir. Ekonomideki Anarşı * Eğer ortada enflasyon denilen bir eşkiya varsa. bu eşkiyayı besieyip, barındıron anarşlk bir ekonomik yapı da var demektir. Başbakanın, ekonomik yapının bu somut getçeğini carpıtarak kitlelere sunması, hic kuşkusuz partisinin temsil ettiği kımi kesimlerin çıkarlariyie çok yakından ilgiüdır. Bu çıkarlar, enfiasyonu durduracağı savlanan son ekonomik kararların biçlmlenmesinde de buyük ölçüdo etken olmuştur. Türkiye'nin önünde bu' kararları almakîan başka hiçbir seçeneğin bulunmadığının ısrarla vurgu* lanması ise. gerçekte ekonomınin bu anarşik niteliğini gözardı etme çabalarının bir parçası olarak değerlendirilmelıdir. Türkiye'deki üç haneli rakamlarla sımgelenen hızlı enflasyonun ekonomik gerçeklerl saptırılınca, getirilen ekonomik önlemler paketinin de çarpık bir yapıda temellenmesi kaçınılmazdı. Son ekonomik kararların en başat yanılgi6i; burjuva iktisatçtlarının ve belli anamal cevrelerinln görüşlerinden harekbt edilerek. enflasyona yol açan nedenlerin tanıpının yanlış yapılmasıdır. Yapılan bu tanıya (,'öıe, Türkiye'yi %100'ü aşan bir enflasyon çukuruna ıten temel etkenler, «ücret» ve «talep» enflasyonudur. Bunun için de tek yol toplam talebi ve îşçi ücretlerini kısıtlamaktır. öylelikle ekonomideki tümel dengeler yeniden kurulabilir. IMF'nin buyrukları da hep bunları içerir. Burjuva iktisat kitapiarında da bunlar yazılır. bunlar önerilir. Hareket noktası ve mantık burjuva kökenli olunca, Türkiye'nin önünde bu kararları almaktan başka bir secenek bulunmadığı gibi bir sonuca varılır. Ve bu görüş kitlelere empoze edilmeye çalışılır... Son ekonomik kararları aimaktan başka, bir seçenek bulunmadığı görüşü, ancak Türkiye'deki üc rakamlı enflasyonun, salt bir «ücret» ya da «talep» enflasyonundan kaynaklandığının kanıtlanmasiyie onanabilir. Oysa, Türkiye'de yapılan cok sayıdaki bilimsel calişma. hem işçi ücretlerindeki hem de geniş halk kitlelerinin tüketim düzeylerindeki yetersizliği açıkça vurgulamaktadır. Kaldı ki, Türkiye'deki enflasyon hızını belirleyen tek etken işci ücretlerinin düzeyi olsaydı, AET ülkeleri icinde en düşük enflasyon oranmın Türkiye'de görülmesl gerekmez miydi? Türkiye'deki enfiasyon hızının üc haneli Kâr Enfiasyonu Sonuç rarla vurguladılar. Işte önerllebilecek bir seçenek; Türkiye'de anamalcılara tanınan kâr hadleri cok yüksektir. Ve dağıtım kanalları cok uzundur. O nedenle de kâr hadleri duşürülmeli ve pazarlama kanallarındaki aracıların sayısı azaltılmalıdır. Bu düzeltimler yapılırken. fiyat artışlannı körükleyen bankacılık sistem. de yeniden ele alınmalıdır. Bütün bunlar da enf lasyonu sınırlayabilecek önlemlerdir. Türkıye' deki enflasyon eşkiyasının esas kaynağı, ekonomideki anarşinin türettiği «kâr enfiasyonu» olduğuna göre, bu önlemlerin alınması ekonomi biliminin mantığına daha uygun düşecektı. Bütün bunlar yapılsaydı. son develüasyona bıle gerek kalmayacaktı. Hesap. kitap ve bilimsei veriler bu yola gitmeyi gerektirirken, son zamlarla özveriyi bütünüyle sabit ve dar gelirli toplum kesimlerlne yüklemek söylendiğınin tersine ekonomik olmayan, siyasal bir tutumdur. Ne var ki, anamalcılarm kârlarından özven Istemek bir tabudur Türkiye'de. Kolaylıkla «sermaye düşmanlığı» olarak nitelendirilir. Anamalcılarm kârları hep siyasal iktidarların güvencesi altındadır. Onların dokunulmazlığı ve toplumca yaşanılan bunalımın yüküne katlanmama gibi bir ayrıcalıkları vardır. Yıllardır yük sek düzeylerde kâr elde etme alışkanlığında olduklarından, kâr hadlerine dokunulduğunda, işyerlerinı kapatmak ya da direnişe geçmek en yasal haklarını oluşturur. Oysa, aynı özverinin dar ve sabit gelirlere fatura edilmesi, son derecede doğaldır ve bu en vazgeçilmez bir yurtseverlik görevi sayılır. Son ekononnik kararların en belirgin özelliği, anamalcılar için hiç bir özveriyi öngörmemesınde somutlanmaktadır. Oysa, geniş halk kitleleri bu kararlarla görülmemiş yoksulluk koşullarma itilmıştir. Anamal çevreleri, eğer gerçekten ülkenin ekonomik bunalımdan çıkmasını istiyorlarsa, şimdi bunu kanıtlamaları için onlerinde önemli bir fırsat vardır. Bunu kâr hadlerinden özveride bulunarak kanıtlayabilirler Şimdilerdeki üç rakamlı enflasyonun gerçek sorumluları kendileri olduğuna göre. bu son derecede gerçekçj ve halkça bir fatura olacaktır. Ekonomik bunalımın yükünü dar ve sabit gelirli kitlelere fatura ederken; bu seçeneğin, hesap kltap adomı diye ün yapmış bir Başbakan'ın aklına gelmemesi olacak iş midir? Türkiye'deki üç haneli rakamlara tırmanan enflasyon eşkiyasının baş sorumlusu, ekonominln anarşik yapısından kaynaklanan «kâr enflasyonudur». Son ekonomik kararlar. ekonomidekl bu anarşiyi daha da körükleyicf nitelik v© boyutlar taşımaktadır. Kâr hadleri düşürülmediği ve pazarlama kanallarındaki aracı sayıs< azaltılmadığı sürece. temel maddelere yapılan son zamlar enflasyon hızını daha da arttıracaktır. Gerçekten de, ekonomideki anarşi önlenemediği sürece, «enflasyon eşkiyasının» yenllmesi olanaksızdır. Odunun Tanesi 10 Lira... Oostum uzgündu. Sordum: Hayrola? Cok kötü... Ne olmuştu? Hasta mıydı? Onulmaz bir sayrılığa mı yakalanmıştı? İşleri cok mu ters gidiyordu? Bir yakmı mı ölmüştü? Üstelemek zorunda kaldım: Kötü olan ne? Başını eğdi, boşver gibısinden elini salladı. suratım buruşturarak yan:tladi: Bizim opartmanda soba deliği yok. Bir soluk aldım: Allah başka keder vermesin, diyerek duşunmeye başladım! Gerçekten coğu apartman dairesinde soba deliği acılmamıştı. Neden? Bir gün gelip herkesin odun sobasına saldıracağını düşünen cıkmamıştı ki... Şimdi yeniden baştacı olmuştu soba... FuelOıl yoktu, kömür yoktu, ya odun var mıydı? Parayı verdin mi, vardı. Piyasada odunun tanesi 10 liraya satılıyordu. Evet İstanbul'da odun taneyle satılmaya başlamıştı. Bir odun 10 lira... En azından beş odun koysan, bir küçük soba 50 papele tutuşuyordu. Rahmetli Menderes: « Odundan aday göstersem secHin» demiştl. Demirel ailesi de orman ürünlerini değerlendirme Islerine girişmiş, sunta fabrikaları kurmuş, ardından hayali mobilya dışsctımına yönelmişti. Türkiye bu yolda yürüyerek soba dönemine girmlşti yeniden.,. Ama 1 odun 10 liraydı. Işte Seçenek... Başbakan ve Maliye Bakanı, enfiasyonu sınırlamayı amaçlayan son ekonomik kararları acıklarken. bunları almaktan başka Türk'ye' nin önünde hic bir seçeneğin bulunmadığını ıs Gerçek Bir Kemalist HAYIR OKTAY AKBAL I930 3 MART Kücüklüğümün sobalarını anımsadım. En' güzeli üstünde kabartma mavl cicekler buluncn bir çini sobaydı; en sevdiğim de sac sobaydı. Sac sobayı neden severdim? Çünkü birkaç kalın cırayla tutuşturulan kuru odunlar hemen alevlenir coğunlukla sobanın arkasında bir yerden sac kızanr, demircilerin örste dövdükleri demirin rengine bürünürdü. Akşam karanlığında sobanın ağzından fışkıran sarı alevlerle saçın kızıllığı hem bütünleşir, hem celişir, hem odayı aydınlatır, hem ısıtırdı. Çini soba yavaş ısınır, y'avaş soğurdu; oysa sac soba birden parlardı öfkeyle... Kücüklüğümüzün anıları arosında kalmıştı sobalar... Ama bizim kücüklüğümüzün... Ya bizden önceki kuşakların kücüklüğü? Oniar neyle ısınmışlardı? Mangal ve ocakla. Cünkü soba Türkiye'ye Tanzimat'la birlikte glrmişti; bir ceşit alafrangalık olarak Batı'dan aktarılmıştı. Yalnız bugünkü apartmanlarda değil, eski Türk evlerinde konaklarmda da soba delikleri yoktu. Ocak ve mangalla kışı geçirmeye alışmış bulunan atalarımız, uzun süre sobaya karşı direndiler. Müslümanlığın töresinde soba yoktu; öyleyse günahtı sobayı kullanmak... öncellkle Sünniler, uzun yıllar «gâvur icadı» sobaya karşı koydular. Ama Tanzimat akımına kapılanlar, evlerinde sobu bacaları. delikleri yerleri yapılan. Bir yandan da Çarlık Rusya'Sı yoluyla Karadeniz bölgesinde yayılıyordu soba... Ve hepimiz sobaya ısınmışken kalorifer cıkmasm mı? er Inkıîap yenl bîr Devfet tipi yaratma ve kurma savaşıdır. Türk înkılabının bir şahsiyeti varsa. onun da kendine has bir Devlet ideali olmak gerektir. Türk inkılabının bir şahsiyeti vardır. İnkılabımız bu şahsiliğin tarihte oynadığı rolün eşsizliğinden alıyor: Cihanda müstemlekeci ve müstemleke milletler tezaimın tasfiyesi cağını Türk inkılabı açmıştır. O halde inkılap Türkiye'sinin Devleti ne Fransız inkılabının doğurduğu bir Burjuva Devleti; ne de komünist İnkılabının kurduğu bir Proleterya Devleti oiabilir. Yeni Türk Devleti, geri teknikli bir yarı müstemleke milletinin, millet olarak hem iktisaden, hem siyaseten kurtuluşu da* vasmın tarihte ilk mümessilidir.» Ocak 1932'de cıkan «Kadro» derglsinde bir araya gelen Kemalist Devnm'in Önde gelen bir kaç aydıni; yanl Yakup Kadri. Şevket Süreyya, Vedat Nedim, ismail Hüsrev ve Burhan Asaf Beige Yeni Türk Devletinln Kemalist doktrinini kurmak, biçimlendirmek, anlamlandırmak cabasına girişmişierdi... Atatürk'ün, İnönü'nün desteğiyle Kemalist Devrim ülküsünü yaşama geçirmek savaşımı verdiler, tam üc yıl... Kemalizmın dünyada yer alacak bir ideoioji olmasım, «Üçüncü Dünya» ülkelerinin öncülüğünü yapmasını istiyorlardı. 1923'te Atatürk bu öncülüğünü. bu ileri görüşlüiüğünü şu sözîerle belirtmişti: «Bugün ufukta güneşin doğduğunu nasıl görüyorsam, uzaktan bütün Şark milletlerinin uyanışını da öyle görüyorum.» Atatürk'e göre, «Müstemlekecilik ve emperyalizm yeryüzünde yok olacak ve yerlerine milletlerin aralarında hiçbir renk. din ve ırk farkı gözetmeden yeni bir ahenk ve işbirliği cağı hakim olacaktır.» Ne yazık kl Kemalist Devriminin ideolojisini kurma, sürdürme, geliştlrme evresı kısa sürdü. 1938'de Atatürk'ün ölümüyle Kemallzm, Atatürkcülük adıyla bambaşka bir renge, bir kişiliğe, bir niteliğe kavuşturuldu. Atatürk'ün devrimci cizgısi durduruldu, yozlaştırıldı, saptırıldı. 1950'den sonraki DP iktidarı ise oy hesaplarıyla dış sömürücülere, kapital sahiplerine. din simsarlarına teslim oldu. AP'ler, Demirel'ler döneminde ise Kemalist devrim büsbütün unutuldu bir yana itildi, hatırlanmaz oldu. Yetişen yeni kuşaklarso Kemalizmin ne olduğunu bilmeden. öğrenemeden. kendilerlni yabancı Ideolojilere kaptırdılar. Nerdeyse Kemalist olmak cağın dışında kalmak gibi bir şey oldu. Vedat Nedim Tör'un yenl kitabını, «Kemalizmln Dramısndaki yazıları okurken bütün bunları düşünüyorum. V.N. Tör, Kemalist Devrlmin öncülerindendir. Bu devrimîn anlamını yazılarıyla, calışmalarıyla duyuranlardandır. Yıllardan beri Kemalizmin savunuculuğunu, yorulmaksızın yapanlann başındadır. Bir başka deyimle Vedat Nedim Tör, «son Kemallst»lerdendir. Daha doğrusu Kemalizmin en coşkulu, en icten savunucularındandır. «Bugünkü gençüğimizin büyük coğunluğunun İcinde bocaladığı ideolojik anarşı Kemalist ideolojinin yokluğunun bir sonucudur» diyen Tör, bıkmadan usanmadan gercek Kemalist görüş ve düşüncelerl yazılarıyla dile getirmektedir. Yaşı seksen üce geien genc bir Kemalist!.. İlk ve son Kemalist'lerden biri, en önde gelenlerinden biri.,, Bugun Kemplizml 6avunan Insanlar pek azdır. Gençllk arasında ise hemen hemen hio yandaşı yoktur. Atatürk adını dillerlnden düşürmeyen politikacıların Atatürk'ün temel ilkelerine nasıl ters düştüklerlni, K^malist devrimle bağdaşmayan eylemlerle gericiliğe, faşizme nasıl yararlı oiduklannı gördük, görüyoruz. Bugün Irkcılık, Turancılık. Serlatcılık ve türlü cizgide, anlamda Marksçı görüşler karşılıkl» bir sava$ım icindedirier. öte yandan Atatürkcülük törensel bir fikir olmakton ileri gi* dememektedir. TÖr, bu konudo diyor ki: «Hep ithoi malı fikirlerle yetindik ve hep Batı ımodeli bir demokrasiyl taklit etmeye yeltendik.» •Tör, «Kadro» eylemi sOrdurölseydl. Törklye'nln, kısa zamanda yarı kolonilerln ozgür ulus oluşları cağının oncüsü olacağıni; yalnız jeopolltlk bakımdan değll «fdeolojik rehberliğı» de hesobedllecek bir potansiyel kutup hallne gireceğmi yazıyor... Bunlar tartışılacak gÖruşler savlar oiabilir. Ama seksen üc yaşındaki bir yaza* rın, bir Kemalist devrlmcinln düşüncolerl blzlerl bu konuiarda düsünmoye cağırıyor. «H Arizlm, Bayramın en «1yade zevkime giden nesidir biliyor musun?... £, e, ılosta, akrabaya hediyeler, kutu kutu şekerler (föndermek.. Mahsnentn emektar bekçl babuını aı çok memnun etraek. Velham herkesl memnun ve müteşekkir etmek, işte azizim ben böyle iyill&i se ver bk adamun. Tahn bana bir Ilra Sdfinç versene?... Sen bana da bir iyillk edip $u lirayı ls*emesene!.. Kalorifer bizim cocuktuğumuzda bir lükstu. Zenginfer kaloriferli köşklerde apartmanlarda otururken, dargelirliler sobada ısınmaya calışıyorlardı. Şimdi kalorifer yakıtı kalmaytnca, zenginl yoksulu yeniden sobaya ve oduna saldırmaya başladı. Piyasada yeni bir istemsunu dengesi belirdl. Ve odunun tanesi cıktı 10 liroya.., Var mı alan? Cooook... Türkiye burası. Burada öyiesine bir liberalizm lcat olunmuştur ki, f\~ yatlar ve kârlar serbesttir; kazançlar alabildiğine başıboştur: denetlenen yalnız ücretlerdir. Böyle bir toplumda odunun tanesi 10 liraymış, cok mu? Yönetlm kolti'klarma odunları oturtan bizler, sokaktaki sergide odunun tanesi 10 lira diye nicin şaşınyoruz?. Bayramın ilk günü güzel ve neşeli geçti Dün şeker Dayramının birind günü. güzel bh havanın 1l&ve ettiği letafetle neşe içinda geçtl., Sabahın alaca tcb"anhğından camii yollarım tutanlar, es mer ufuklan pembeleştiren fecirle blrlik te mabmur bir asaletle dalg&lanan Türk bayrakları bütün şebirde başka bir eafak uyandırdıffını Kördüler.. Oece oarça parça eriyip sema laclvertleçirken toplw atıhyor. tekbirler alınıyordu.. Namazdan sonra aavullar mahalleleri ln. etirken başta çocuklar olmak üzere Hütün İstanbul so dökülmuçtü. Bahşişler, belediyeler dağıtıldı, çocuklar ae vindirildi.. Ü TEŞEKKÜR Sızılanmı dindirerek, beni sağlığıma kavuşturan, yakın ilgilerini esirgemeyen Kasımpaşa Deniz Hastanesi Baştabibi Op. Dr. Kd. Alb. 8 a y ı n , M. Veneziİos, itirâfnameyi imza etmeye geliyor Prenseslerin evlenme dedikoduları Romanya Jcrallçeslnin küçttk kızı Prenses İleana'm ev lenmesi dedikodusu devam etmekte, her geçen gün bu •naceraya başka başka rivayetler ila ve etmektedir.. Bu Izdivaç hikâyesi adeta sırrına erlsilmez elsanelere ben ziyor.. Oeçenlerde Prenses tleana'mn bir Romen bahrlye lisini sevdiği. halbu ki ailesinin nişanlısı Kont Hohberg ile evlenmesint i»tediğini yazmıçtık.. Son İstanbul ve Ka hire gezisinin de bu sebepten yapüdıgını söylemlştik. Ni hayet bu nişanın bozulacagı anlaşıhyor.. Sebep çu ve y» bu ne olursa ol Bun bakikate inkılap etmek uzere bulunan bir çey varsa o da bu dedikodulu izdlvacın •uya düsmesldlr.. Maamafih Prensesin mahlr bir ge micı olduğuna ve bir b&hriye zabiti ni sevdiği lddia edildigine nazaran pek de yelkenleri suya düsünmeyeceğini tahmin olunabillr. Atina t (Husnsl) Ankara seflri M. Polihroniyadis tarafından Türk taükümetinin, TürkYunan meselele ri hakkındaJd noktai nazarlannı havi olarak çekllen bir telgraf name üzerine M. Veniselos mübadele itllaf nunesinı Tunan bükümeti namına İmza etmeğe telgrafla M. Po lihroniyadis'e mezunlyet ve aelahlyet vermiştir. Türk hükttmeti iki taıaf mübadll emlakinin tasfiye8i meseleslnln tnübade le komisyonu bitarat azasma havalesini kabul etmiştir. Mübade le itilâfnameslnin im zasını1 müteakıp konsolos, daimi ticaret, mütekabll lkamet. sey rü sefer ve bahrı tes lihatına başlanacaktır.. Atina'daki müzakerat ta Türk hükümetinl Atina sefiri Enls B. tem 8İ1 edecektir.. Türk Ha rlciye Vekili Tevfik Rüştü Bey. Türk hükümeti namma ve Yu nan sefiri M. Polihronlyadis vasıtasıyla İtilan&n İmza etmek üze re M. Venezelos'u ni sanda Ankara'ya davet etmiştir. Necdet ATAÇ'a I Fizik Tedavi Mütehassısı Kd. Alb. S a y ın Ferruh SAYILAN'a ve Hariciye Servisinin kemşiresi Saym AYŞE KOÇAK'a ve DÜRDANE ÖKEMEFE'ye icten teşekkürlerıml 6unarım. Hckkı KURTBÖKE Cemiyeti Akvam ve Kellog misakları Cenevre 1 (s.a.) Cemiyeti Akvam ve Kellog misakı arasında bir aheng tesisine me mur komite İngllizlerin t&dil teklifi hakkındakı mesaisine devam et mektedir.. Mezkur teklifte Cemlvetl Akvam meclisi raporunu bütün azasına vermediği takdirde muhasım taraflar hariç olmak üzere cemi yet azası hak ve ada letin muhafazası icin münasip görecekleri veçhile hareket etmek hakkına malik olacaklardır, maddeslne Har be müracaat etmeksizin kaydımn ilavesi istenilmektedir. Bir çok murahhaslar böyle bir hal vukuunda Lâ Hey divanma rrüracaat edllmesı fikrinde bulun muşlardır.. MASKARA BOLLUĞU! Bilmem dikkat & diyor musunuz?.. Bu sene İstanbul'da en bol şey maskara lu\. Maskaralar bolluk itibariyle bu sene palamudu, uskumruyu, hamsiyl de geçtiler.. Sokaklarda irili ufaklı, di sili erkekll maskaradan geçiüniyor. Bazı bileler kundakdakl hatta rab ni4 maderdekl ç o cuklanndan lübaren yetmişlik cadaloz kaynanalanna vanncaya kadar maskara olup sokaklarb döküV müşler.. Kamavally le meşhur Nice sehri İstanbul'un yanında solda sıfır kalır. Galiba bu sene Beyoğlu Hristiyanlannın bu eğlencesine tstuıbul' un TUrkleri de isUrak ediyor U, t»> tanbul tarafımn en ücra köşelerinde bi le maskara alaylan dolaşıyor. Eğlenoe ye geldi mi ne ça1 uk adapte cdiliyor veya adapte oluyoruz.. Şehir Haritası yakında ikmal edilecek İstanbul haritasmı taniim eden sirket ev velce İstanbul, Beyoğ lu cihetlerinln harita lannı ikbal etmişti.. Şirket şehrin Boğazlçi'nden Rumeli sahilinl tamamlamıştır.. Anadolu cihetinden de Çen gelköy'üne kadar tamamlanmıştır.. Yeni şehir harital&n Türk harfleriyle basılacaktır.. Şehir içindeki so kaklardan bir çoğunun isimlen degiştigl icüı yeni haritalarda sokaklar yenl islmleriyle gösterilecektir Acı Kaybımız Sendlkamız üyesi THY me Şefliğfnde görevli, Levazım Müdürlüğu Malze SEZAİ ÖZTÜRK 28/2/1980 perşembe gecesi kutsal grev nöbetinden evlne dönmekte iken Fındıkzadede vuku bulan trafik kazası sonucu hayatını kaybetmiştir Cenazesi 3/3/1980 pazartesi günü Fatih Camlinden iklndi namazında kaldırılacaktır.. Merhuma Tanrıdan rahmet, aileslne. yokınlarına sabırlar, tüm Havaiş üyelerine başsağlığı d'leriz.. Havaİş Genel Mericez Yönetim Kurulu Not: Haseki Hastanesi önünde olaya sebep olduktan sonra kacan beyaz renkli Anadol marka arabanın tesbitlnde yardımcı olanlar sendıkamız tarafından ödüllendlrilecektir.. Tel: 72 35 27 72 35 28 • 72 2598 . 71 90 51 G. SARAY İLE BEŞİKTAŞ Bayramın ilk gü nü güzel bir spor faaliyetiyle geçtl.. Penerbahçe ve Galatasaray takımlanyla karşıl&şmak üzore evvelki gün sehrimize geldiğini yazdıgımız Ankara Gençler Birliği dün ilk müsabakasım Fenerbahçe takımıyla ve muvaffa kiyetli bir oyundan sonra 21 maff lup oldu.. Bu mü him nüsabakadan evvel Galatasaray. Beşiktaş takımlan hususi bir müsaba ka yaptılar Otuz bes dakika üzerine iki devre oynanan bu müsabaka bitti BERABERE S vaklt iki taraf < da bir tek sayı ya pamamıs, oyunu sfır sıfıra beraber likle bltirmişlerdİT Penerbahçe, Gençler Birliği müsaba kası bu maça nisbetle daha güzel d muş, daha heyec&n uyandırmıştır.. Sabık İran Şahıvefat etti Parls'te Amert.r kan hastanesinde tedavl edilmekte olan sabık İran Şahı Ahmet K&çar ve fat etmiştir.. Sabık Şah yed« sene den beri Paris'te çılgın bir sefahat hayatı geçirmekte tdl. SEZAI'Yİ KAYBETTIK Sahibl : Cumhurtyet Matbaacılık ve Gazetecillk TJİ.Ş. adına : NADtR NADİ Genel Yaym MOdürü: Oktay KURTBÖKE S. Yazıişlen MüdürO: Orhan ERÎNC Easan ve yayan: Cnmnnriyet Matbaaeılık ve GazelrcUİk TJI.Ş. Cagaloğlu Türkocaftı Cad. No. 8941 FDsts Kutusu: 24» İSTANBUL Tel» fon: 20 87 03 CUMHURtYET BASIN AHLAK YASASINA ÜYMAY1 TAAHHÜT EDEB. • BÜROLAR: ANKARA Konur Sokak 24/4 Yenişehlr Tel: 18S3 35 17 58 35 A İZMİR: Halit Ziya Bulvarı No 65. Kat: 3. Tel: 35 47 09 1312 30 • ADANA: Atatürk Cad. Türk Hava Kurumu İs Hanı Kat: 2. No: 13. Tel: 14550 19731 ABONE ÜCRETLERİ Ayte 1 S 0 U Yurt içl 300 900 1.800 8.600 7 U t d B 600 l^OC 3.600 7.200 M Oçak flerett, rrnplanna ve »{trbtma (8re arncs arrnUnır. TAKVİM 3 MART 1980 tmsak 5.55 tklndl 16.35 Gflnes 7.31 Aksam 18.02 öğle 13.28 Tataı 30.32 Tunceli, Pülümür, Hasangazi köyünden. Türk Hava Yolları Calışanlarından, sosyolog. yakın dost, erdemll insan, canımız kardeşimiz, SEZAİ ÖZTÜRK geclrdiğl bir trafik kazası sonucu 29.2.1980 günö blzler\ terketti, Cezaneel. 3.3.1980 gönu fklndl nomazmdan sor»ra Fotlh Camlinden kaldırılacaktır. HEMŞEHRl ARKADAŞLARI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle