18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
tKÎ CUMHURtYET ü IİART 1M0 aşamra her evreslnt etkiîeyen buyuk bürokratik organizasyonurj sureKİi artarak y&ygınlaşmau evreusel bır fik&yet ve muhalefet konusu olmuştur. Bu, kapitalist, •osyalist, sıaai ya da kırsal. gelişmiş y a da az gelişmiş her tip toplumu olduğu kadar butün sektörlerl, kısaca devleti, sivil hızmetleri. meslek kuruluşlannı, uretim ve dagıtıminı kendi müdahale alanı için e almaktadır. Uluslararası sahneler de bundan korunmuş degillerdirs UNESCO. FAO. UNICEF. NATO da ona boyun egmişlenlir. Burokrasi, çeşitli özel işlevlerin yürütulmesi için eskı ve çağdaş hükümetlerin kullandıkları bir örgütlenme tipi, politik •istemlerin sivil idari ögesi olmaktadır. Yani o, büyük organizasyon demek olup her büyük organizasyon da özgül olarak bir börokrasi olmaktadır. Resmî «burokrasi» terimine gelince bu, teknik üretim görevini eylemsel olarak yürutebilmesi için bir kışinin başka bir kişiy» le olan ilişkilerinin nasıl sürdürulmesinin gerektiğini ifade eden, sistemler, politikalar, kurallar ve yasalarla belırtılmiş bir organizasyon tipi (ya da bir organizasyon içinde bir öge) olarak tanımlanır. Belli çapta bir politik ya da sosyal ha~ reket bu gibi bünyelere (strükturlere) başTurmayı gerektirmekte ise de bürokrasinin varhğı ve yaygmlaşması, hareketi kabullenen demokratik değerleri tehdît etmektedir. Başka deyimle, bürokratik organizasyonlar her türlü sair örgütlenme şekillerinden üstun, rasyonel aletler olarak kabul edüirler•e de aynı zamanda hürriyeti boğan, yeknasaklığa zorlayan ve yaşamı kişiliğinden soyutlayan bir sosyal patolojinin (hastahğm) belirtıleri olduklan da kaydedilmektedir. «Burokrasi bir hükümet etme sistemi olup bunun denetimi o derece memurların eline geçmiştir ki bunlarm kazandıkları güç eıradan vatandaşm hürriyetini tehlikeye «okmaktadır»; «seçkin zümrenin memurlardan oluştuğu bir idare şekli»; «karar vermede rasyonellik, sosyal ilışküerde kişisizlik, görevlerin rutin hale gelmesi ve otorltenin merkezileşmesiyle nitelendirilmiş bir örgütlenme tipi» gibi bir çok tammlamaya rastlanıyor literatürde. Kanşık resmî rutiııin katı yöntem ve Jrurallan, işlemlerde şiddet. acemi memurlar, yavaş çalışma ve sorumluluk aimama ve bunu hep başkasma aktarma eğilimi, birbirini çürüten emir ve direktifler, salt denetimi elde tutma cabası. her gün daha çok nüfuz ve iktidar için mücadeie, uyum Vç inisiyatif yokluğu ve insah gereksinmelerine ya da kamu düşüncesine ilgisizlik gi Y olaylar ve gprüşler Burhan OGUZ bi pek çok suçlamalara burokrasi. hedef olmaktadır. j BÜROKRASÎNÎN TEMELl Burokrasi kavramı, organizasyon kavramıyla iç içe girmiştir ve bu iki sözcük, bir birlerinin belirsiz yanlannı pay etmektedirler. «Büyük organizasyonlar» «bürokratik bünye»ler olduklarma göre burokrasiyi bir çeşit özgül toplum olarak düşünmek akla aykın düşmez. Bu konuya, onun üretim güçleriyle ilişküerini irdelediğimde tekrar döneceğim. Teknoloji olmadan toplumun elı ayağı tutmaz, teknolojik bilgi ve onu kullanabilen bireyler de olmadan teknoloji ölü doğar, teknolojik sistemlerin rasyonel olarak kullanılıp geliştirilmesine olanak sağlayan özel organizasyonlar olmadan da bu sistemler bir işe yaramaz ve hatta yarar yerine zarar verirler. XVIII. yüzyılda burokrasi «monarşi», «aristokrasi» ve «demokrasi» sözcükleriyle Uişkilİ olarak görulmüş. idarecilerle idare edilenler arasında geniş ayınm yapılmış; idareci sınıflar da feodal ve bürokratik olarak bölünmüş. Çağdaş devlette ise idareci sınıf ister istemez burokrasiyi oluşturmaktadır. Bir bürokratik siyasa kavramını ifade etmek üzere unlü sosyolog Mosca «bürokratik mutlakiyet» deyimini yeğliyor. «Aristokrasi» sözcuğunun anlammın bir politik sistemden iktidan elinde tutan bir seçkinler sınıfına dönüştüğu bilinir. Aynı şekilde burokrasi anlamı da değişmiş olup bugün en çok kullanılam basitçe, elinde iktidar olsun ya da olmasm. bir memurlar sınıfmı ifade eder. Eğer burokrasiyi bir 4. hükümet şekli. yani «bürokratik siyasa» olarak düşünecek olursak sözcuğun sonraki anlamtarmin «aris tokrasi». «oligarşi»ninkilere koşut olduğunu göruruz. Bu örnek izlendiğinde bürokrasinin nasıl memurlsr terafmdan uygulanan egemenlik ve gücü ifade eder olduğu kolaylıkla anlaşıhr. Bir ldarî ya da bürokratik smıf negn, tusı sfy özel büyük şirketler ve büyük hukumetler yoluyla egemen olur. Şirket müdürleri idareci sınıfı oluşturuyor demek, bu sınıf devlet burokrasisidir demeğe eşittir. Eğer bir politikaya burokrasi egemense bütun sosyal Uişkiler bir bürokratik biçem İle damgalanmış demektir. «Kapitalizm» kıyaslamasmda sadece mülk sahipleri bir idareci sınıf teşkil etmezler, mülkiyet ilişkileri bütün sosyal akrabalıklara nüfuz eder. Fıstıkçı ile Şansölye Ne Düşünüyorlar ? ıstıkçı Carteri tanıyorsumıı. Şansölye Schmldt'l de... Fıstıkçı lepiska saçlıdır. BOtOn AmerfVon Cumhurbaşkanları gibi durmadan güier. Beyaz Saray'ın kocaman bahçesinde koruma polislerinm gözetiml altında koçor. Şansölye lacivert kasket giyer. Gür saçlarını yandan ayırır. Şansölye İçin şu öyküyu onlatırlar: MC döneminde Schmidt Türkiye'ye geldiği zaman Alman elçilığlnden blzlm Dışişlerini uyarmışlar: Sayın Başbakanımız şeker hastasıdır bazan şekeri yükselir; o zaman biraz saldırganlaşır; bu niteliğıni daha önce bildirıyoruz ki, şaşırmayın, hoşgörün. Schmidt Ankara'ya geldiğinde blzlm MC koalisyonu ortakları toplanmışlar. O zaman «Böyük Türkiyesyi kurma politikası yürürlükte olduğundan zamanın Başbakanı yaptığı ve yapacağı işleri seçim nutku çeker gibi ballandıra ballandıra anlatmaya ve Alamanya'dan bu yolda destek Istemeye yönelmlş. Blzimkl anlattıkça Şansolye ses çıkarmadan dinlermiş. Ama birdenbire rengi değişıvermiş ve patlamış: Siz, demiş. bu kafayia hiçblr şey yapamazsmız. Bizimkiler: Hah, demişler Schmidt'in kanında şekerl yükseidl; ne dediğini bilmiyor. Meğer Schmirit'ln şekerl yOkselmemlş, doğruyu söylöyormuş, aradan bunca zaman geçtikten sonra Şansölyenln gerçeği dile getirdiğl ortaya çıkmadı mı? ••• «Asya tipi üretim biçimi» kavramına konu olan endüstri öncesi hidrolik uygarhklarda bir idareci burokrasi, köylü kitlesine tahakküm ederek bir despotik rejim yaratmış olup bunlar en uygun olarak, «bürokratik imparatorluklar» şeklinde adlandınlırlar. Organizasyonlar arası şebeke makro ve mukayeseli sosyoloji sorunlanyla birleştirilip analitik olarak irdelenmedikçe bu âtıl kitleyi yerinden oynatmaya, onun derinliğine nüfuz etmeye olanak yoktur. Gerçekten bir bürokrasinin zaman içinde evrimi, birbirini izleyen kuvvet ilişkileri ve sosyal çatışmalann .değişen nedenlerinin ifadesi olmaktadır. Sorunu toparlayacak olursak bürokrasinin üç farklı rol oynadığını söyleyebiliriz: Devletin içinden «ayrılmış» bir sektör olarak ona karşı kendi özlük çıkarlannı temsil rolü. ekonomik olarak egemen sektörlerin çıkarlannı ifade eden, pekiştiren, bunlann etkisini bir ölçüde törpüleyen ama aynı zamanda gelişmesine yardım eden bir uzlaştmcı rol ve nihayet devletin hedeflerinin ifadesinde genel olarak belirtilen kamu ç> kar hedeflerine varmak için gerekli olanakİan sağlayan bir infrastrüktürel rol. İşte bu çelişkili roller, devlet makinası İçinde ortaya çıkan siyasi mücadeleye özel bir arena gibi bakacak olursak onun değişen bir arena olduğunu da görüruz. Onun faaliyeti dinamik olarak sivil» sektörle devlet sektörünün başını çekenlerin gereksinme ve taleplerine doğruca bağlı olup bu çelişkili çıkarlardan esinlenen meydan okumalan kabul eder ya da peşinen bunlan körletir. Bütün bu anlamlarda bürokrasi bir değişen mücadeie görunümü içinde gibidir. Çünkü birçok halde bu karşıtlann alt ürünlerinden, hatta bazen hedeflerinden biri de yeniden bir kurumsal ayarlama olup bu da mukabele olarak, gelecekteki çekişmelerde kuvvetler ilişkisini değiştirme eğilimini gösterir. Bir başka yazıda bu kuvvet ilişküerini ele alaca&ım. F «Bürokratizm» bir kalabahk personel (memur) kitlesiyle yerine getirilen devJet görevlerinin bir yanlış anlayışını ifade eder şekilde kullanılmıştır. Burokrasi, otoritenin küçük memurlar arasında dagıtılması olup bu sonuncular aynntıya boğulmuş olarak jşleri zorlaştırmayı ve başkalannda inisiyatif bırakmamayı amaçlamaktadırlar. Böylece burokrasi, katılaşmaya ve kişilikten soyutlanmaya meyleden çapraşık bir kurumsal görunüm sunar. Sosyal hastahgın, aslında sosyal olarak kabul edilmiş değerler sisteminin dışında cluşmuş durumlan kapsadıgi; keza böyle bir değerler sisteminin, sosyal maliyetin beklenen yararlı sonuçlan aşması hallerini de içermediği varsayılıyor. Bu itibarla israfm sosyal olarak reddi ortadadır. örgütsel hastahk. organizasyonun tutarh bir yetersiKhgi şeklinde tanımlanıp bu da sosyal hoşgörünün sınırlannı aşan bir israf düzeyi oluşturur. Bu hastalıgın bir başka kuramsal ifadesi de başına buyruk olma eğilimi olup bunun da altında yatan gerçek anlam, asıl hedefi bir ikincil ya da değişik bir hedefle değiştirme şeklinde yorumlanır. Devlet bürokrasisinin öğelerinin, olağanüstü ayn cinsten (gayrl mütecanis) oluşunun akılda tutulması önemlidir. Çünku bu durum, davranışlannı tum olarak yorumlamak üzere herhangi bir genel tanımlama yapma olanağını ortadan kaldırmaktadır. Gerçekten burokrasi, devlet makinası ıçinde makamlan işgal edenlerin çalışma biçetni (stili) olarak da görulememektedir. Onun kapsamma, politik partiler, sendikalar gibi hükümet dışı örgutlerin ücretli profesyonel kadrolanm da katmak gerekir. OKTAY AKBAL EVET HAY1R Ezan Nasıl Başlar? Maliye Vekilî vaziyetimizin fenalığına dair haberleri tekzip ediyor Ankarm 18 (TelefonI») Dayinler vekllJerlnin vaziyeti maliyemizi fena bulduklanna dalr haber Anadolu Aiansı vasıtasıyla tekzip edilmiştir. Maliye , Veklll Saraçoglu Şükru Bey dün bu hususta bey&natta bulunarak demlıjtlr kl : aHamlllerlo mQme«sillerlyle görtlşturn Borçlanmiiin tediyesl meseleslne dalr tetkikat ve muzakereler anlaşmak arzusuna mül hem samlml bir hava lçind» oenyan «tmtk> tedlr Hamlller mumeBsillerinin .vbzlyetlmtel ta•avvurumuzdan lena bulduklan, yalnu borç lanram degU, dlSer taahhütlerlmisrt de ifa edemeyeceSimlz katıaatbia vardıklan, dddl mali lslbhata muhtaç olduğumuzu llerl BÜrerek blrtakım tavstyelerde bulunduklan hakkında «Akçam» gaeeteslnln yaptı^ı neşrtyat bizzat hAmlller mOmesslllerlnln de aJans Tasıtasıyltı tekzip ettiklerl (tlbl tamamen asılsızdır. Bu kadar uydurmanm blr arays toplanıp nasıl ortay& atılablleceğlae hayrât edlyonım. mesele borçlanmızın meselesldlr ve yalnıs bundan ibarettlr. MQzakerenln tara cereyanınA Kellnee şunu söyleyeblUrslnlz: Tsara* feyn yekdlgerinln hO»nO nlyetine kanidlr rt meaeleyl lntaç «S«ceklerta) Omlt «tmekteylm.» Cum Ecnebi bankalar krediyi kestiler Bllumum ecn»bl bankblan on beş günden beri tüccar ile olaa muamelelerini ve krediyi ta mamen kesmisler dir İhracatın pek mahdut olduğu biı sırada vakl olan bu bal tüccarlan pek müçkül bir durunıa sokmu$ ve umural şikayetlere mucip otouş> tur. Bu ecnebi bankalar müşterileri «imdi Milli Bankalara müracaata bb« lamıslardır Konsorsiyomun teşekkülu üzerine kredi lere tekrar başlanacagı timit edilmektedir. 1930 19 Mart Ezan nasıl başlar?... Atatünc dönemlnde Türkçeteştirfien ezan cTanrı Uludur» diye baştardı. 1950 Demokrasi eylemlnden Bonra yeniden Arapcalaştırıldı. Herkes blllr bunu ki ezan cAllahü Ekben diye başlar, yani «Tanrı Uludur» diye... Minarelerden kocaman hoparlörler «AHahü Ekber» diye Muslümânlara sesienîr gece gündüz... Bunu oilmeyen mi var?... dlyeceksiniz.. Yedıden yetmışe kadar tum ulusun blreylerl bunu blllr, ne var ylneleyecek?... Hatta Musiüman olmayanlor bile duya duya ezberlemişlerdır. Böylesıne yerleşmış bır şey.. Ne var ki kendılertni «mıliıyetçi» rrukaddesatçı» diye niteleyenler, «her türlü mıllet, tarıh şuuru, manç ve müsbet dava tahrıpçılığine karşı savaş verdıklerıni söyleyenler ezanın nasıl başladıgını ya bilmıyorlar, ya da önem bile vermıyorlor kutsal konulara.. Ecevıt'in 21 aylık iktidan suresince Kültür Bakanlığınca yayınlanan cUlusal Kültür» dergisini Kerhen M C nın Kültür Bakanı yeniden «Millî Kültür»e çevirdl. «Mılll Kültür» denınce APMHP kafosını taşıyan, gerçek kültür yoksunu kışüer ne aniarlarsa. yeniden o biçim yazılar ve resımlerle doıdurdular bu derglyı.. Kapakta Fatih Mehmet'ln gemılerıni karadan yurüterek Haliç'e Indlr mosinl gösteren ünlu tablo; ressamı italyan Zanora!.. MiHiyetcilik, «Milü sanot ve kültür», demek İtalyan sanatCi'arının yapıtlarını basmaktır. Bir Alman ressamı kalksa Demlreî'in portresini yapsa bu «milli sanat»ın bir urünü tru olacak?... Neyse, derglmn on ikınci sayısında 1977 sonuna ka <tar süren MC dönemınde on bır sayı çıkarmışlar bastanbaşa •milli» yazılar var. Mehmet Akif ve istiklöl Mar şı konusu, Türk dıiının arılaştırılma6ina karşı çıkan yazılar, ilkokul çocuklarımn bile artık yazmadığı llkellikte siirier.. En başta da Bakan Koraltan'lo Müsteşar Bilglç'in yazıları... Korattan buyurmuş «Adı geçen hükumet zamonında Kültür Bakanlığı yayınlarına muteassıp ve dar bir csol ideoloji» mahiyeti verilmeye büyük gayret sarfedil diğl bilinmektedir. Şimdi Millî Kültür dergisl ob|ektlf llml ve flkri araştırma sonuclarına ve milli kaynaklara daya nan hakikatlerl aksettlren lllm, kültür ve sanot yayınlan karakterinden fedakârlık etrreyecek»miş! Kültür konularına bilgisiz ve devlet işlerlnde deney•Iz bakanın akıl hocası Prof Bilgiç ise, uzun yazısında «Kerhen MC» dönemının, daha doğrusu tmilllyetol cephe» dönemlerinin tutumunu uzun biçimde özetlemey» çalışmış. Ne var ki kendi tutumunun en guzel açıklamasını da yine kendisı yapmış. diyor ki «Eğer milllyetçilikten demokrasiye kadar, içinde kültür de bulunmak uzere her mefhumda Ilericilik gericilik aramak, şartianmışlık. bir takım hesaplar karşısında satın alınmışlık değilse. muhakkak ruhl hastalık ve saplanmışlıktır». Oysa yazısının başka yerlerinde 197879 dönemirri ka* ralamakta, suçlamakta «komünist yönlendirmenln en azgın biçimde» çalıştığını yazabilmektedlr. Başta Bakanı, tüm yazarları, yandaşları ıle her işe yarar sanat ve yaztn yapıtında «solculuk, komünistlik» arayan bu bayların, şimdi. kendi deyimleriyle ya, satın alınmış, ya da ruh hastalığı içinde kişiler olduğunu düşünmek zorun» dayız! Yazımın başında ozan nasıl başlar? Sorusu özerlnde durmuştum. Ezanın cAllahü Ekbenle başladıgını tum Türk ulusu bilir, demlştlm. Ama bu pek milllyetçl. bu pek Müslüman, bu pek mukaddesatçi, bu pek «milü küftüocü bayların derglsine göre, ezan öyle başlamıyorl «Milli Kültür» Oergl$inın yazı kurulu üyesl belkl de Bakanlığın önemli bir görevlisi olan adına llk kez rastladığım bir kişi. Melin Haser «istiklat Marsımız» yazısında «gerçek»i bellrtmiş, hepimızin yantldığını gös« terrriş, bu HasEr bakın ne dlyor bu konuda: «Bu ezanlar ebedlyen Türk yurdunun üstunde Inlemelıdir. Ezan sesl hiçblr zaman susmamalıdır. Ezan «Eşhedu enlo ilâhe illöllan» Ile baştar.» Milliyetçl Cephe'nin mllllyetçl Milli Kültür derglsinin milllyetcl yazarım yalancı çıkartmamak için tüm minarelerde ezan bundan eonra böyle boşlamalı) Kültür Bakanı Koraltan şimdi bu derglyl toplatmış. On binlerce basılan bu dergi kaça çıkar, bilir mislnlz? Yuzbinler, milyonlar gldiyor bilgisiz ama adlan «bllgiç» olan kişilerin elinde!.. Şimdi yeniden basar pfyasayo çıkarırlor hlç bir üzüntü. sıkıntı ve sorumluluk duymadan... Başlarlar yeniden «obiektif llmi» yazılar yayıniamayo... «Herşeyden kıymetll, her şeyden güzel Ormanı, bahçesl cennet köyümün Soğuk sularıyle bin 6mre bedel Okulu, camisi zlynet köyümün» ceşltlnden «monzumeler»le, Zonara'nın tablolarıyle. «mllU not v» kuitOr» ftmeklerl «unarior halktmızai.. İKTİSADİ DURUMUMUZ VAHİM HEM NALINA HEM MIHINA Geçenlerde Şansölye Ile Fıstıkçı buluşmuşlar. Konu: TOrkiye'nin kurtarılması. Schmidt: Türkiye'yl kurtarmalı. dlyormuş, çönkO Türkiye Batı'nın Ortadoğu'da kalesi ve NATO'nun Güneydoğu kanadı Vietnam, Kamboçya, Afganlstan, Iran, Iskambil kâğıdı gibi birbiri ardına düşüp su koyverdller Türkıye'yi elden kaçırmıyalım. Yoksa bu işin sonu çok kötü olur. Carter başını sallamış: Türkiye'yi kurtarmaliSchmidt: Eğer Türklye NATO'dan koparsa îki blok arasındaki ağırlık.Orta Avrupa'ya kayar. Bu da blzlm işim!7e hlç gelmez Bir savaşta Federal Almanya topun ağzına girer. Türkiye'nln llerl karakolumuz olduğunu unutmayalım. Carter yanıtlamış: Sayın Şansölye ben bırakmak ister miylm Türkiye'yi!» Ama elimden ne gellr ki? Cumhurbaşkanlsğ: seçlmlerl dönemine glrdlk. Billyorsun Allahın belası Ted Kennedy Yunanlıların sözculüğünü yapıyor; blzlm partldeki Yunan lobislni tavlıyor. Ben şimdi ne yapayım? Törklye'ye yakın görünürsem seçim şansımı baltalarım Sonra başımda bir de Kongre var. Kongrede Yunanstan yandaşları yapacağım her tür girişiml engelleyebilir, Schmidt bozulmuş: Pekl, ben ne yapablllrlm? Bu Turkler de durduklan yerde durmuyorlar ki! Kı&a sürede üreyip 50 milyona ulaştılar. Bu gidlşle on yıl sonra 60 milyona tırmanacaklar. Oreme yeteneklerı üstütı blr millet. Esklden bunlan üç yüz mllyon dolorla uç yıl İdare ediyorduk. Artık üç mllyar versen blr yıl yetmiyor. Tek başıma ben bu işin altından kalkablllr miyim? Fıstıkçı: Pekl ne yapalım? Gayya Kuyusu Şüküfe NihKi Hanınv efendi yeni bır şiir demetı nesrettıler. Bu kltaptan bir tane de bıze ibda etmek lütfurıda bulundular. Muh terem zevclerl İstfattbul Lıman Şirketi Müduru Hamdi B. kardeşimiz, Karakoy köprüsünü Rayya kuyusuna fıtmaya çahşırken refıkalan hanımefendl de Gayya diye bir eser neşrediyor Bu Isim hepsi birbirinden RÛzel manzumelerin birincisinden alınmıştır Gayya bir bahriyell çtirldir: Cünkü vapul ateşcilert büyük bir kudretle tasvir odilmektedir Herkes pek farkında değıldir tona. ateşçileri medenlyvtto en büyük hadimlerinden addetmek hata olmaz. Cehennemin dün ya yUzOne aoılmıs »• Kizlan olan o ocaklann karşısında her gün blraz daha yanarak, her an biraz daha ertyerek nihayet büsbutün sönen bu fedakar lnsanlbnn yaktıklan ateşler olmasa buhar kuvvetinden medeniyet bu kadar büyük ısttfadeler temin «debt Ur miydl? Süküfe Nihal Hanım efendlnin hassas ruhun dan doğan GayyB'yı aynen iktibas edlyoruz. Bu çok Küzel ve kuvvetli manzumeyl oku duktan sonra ümlt ederim kl ter, yağ, kömür içindekl hallerlyle •İEİ tiksindiren atey Cllere hürmet ederdois Inoe, dar blr merdlven, bir daha, blr dah» tndikçe derinlesen, koyulan bir kanltt Oirinti cıkıntılar, derinden homurtulK Burası blr yeraltı, burası bir yeraltı Kızülastı, değistı karaltı blrdenblre Oöalertmde bir gttvy* tutustu gire g t o Dadıdan dinleyerek, hocadan işiterek çocukken rüyamıza glren gayya kuyusu Tıpkı böyle karanlık derin blr cehennemdl tcinde ne hava var ne gunes var, ne de «u. tste o cehennemi, o gayyftyı ^ M Bilmem ki nasü bbktım, bakışlMim 1 sönmeden Ztodanda cayır cayır yanan blr kor vim Eaierinde kürekler İki korkunç «ebani Uurmadan hız verlyor bu kocaman atese vin bu cehennemin gunahk&rlan hifflit yanan da kendiaidlr Eebanl dedlklerim «vapur amelesiıdtT. Atesçl o gayyad» tutusurken bütün | Q B Aldığı para ile doymuyor k&rnı büe Mezardan yenl çıkmı» blr iskelet hallnde Atese hız verlyor terinl süe süe Temlz havah, serin Büvertelerden lnln, Oayyalann önünde blr an Orperin, slnlnl İşleri bilenler dlyorlar kl, Fıstıkçryla Şansölye blr yorv dan taze para geldl, gellyor, diye Türklye'yl uyutacaklar; blr yandan akmasa damlar diye musluğun ağzını blraz açacaklar; öldürmeyecekler de süründürecekler; önce blr parmak bal çalacaklar Türkiye'nin ağzına; sonra kulaklarımn üstüne yatacaklar. Doğru mu bilmem? Benden anlatması... TÜRKİYE'NİN TEK HAFTALIK HABER DERGİSİ YANKI rtoftanm «n Ifglnc otoylorı, en îlglnç Ostup Ile yln* Y A N K I ' da Kapok konusunda Demirel'in 100 gOnO * Hükümetin 100 günlük uygulamaları 22 aylık Ecevit hükümetinln bakanları hük'ümetln 100 gOnunu değerlendirdiler. Kenan Bulutoğlu • Olmayan malların baylllfli Günduz ökçün Batıya bağımlı dış politika. Ha8an Fehml Güneş * Tedhlş 4 kat arttı. Ayrıoa eski Kültür Bokanı Ahmet Taner Kışlalı CHP lç!ndekl gelişmelerl YANKI'ya oçıkladı. iç Olaylar bölümünde. Cumhurbaşkanlığı «eçlmt Her katadan blr $m CHP • işçilerle sağlam illşki Bankaları kim korumalı? Ermenl tedhişçiler Hedef tum dlplomotkıv Dış Olaylar bölümünde: Zlmbabvve'de seçim sonuçlan, Kolomblya'da Elçfllk bat> kını. Afganlstan'da son durum ve Armand Hammer Bre|nev görüşme8lnin öykülerlnı »çeren 4 llglnç yazı Savunma bölümünde: Türk • Amerlkan ilişkileri • ABD hava koridoru Istlyor SSCB • Savaş alanına zehlr Yugoslavya • özsavunma slsteml güçlu Işçl bölümünde MESS Grev kaçınılmaz otdu Havocılık bölümünde THY . Grev fabancılara yarıyor Radyo • TV bölümünde Prof. Vural Bertan, «Hastane glbl dlzller yapılmqlı». Ayrıca Insanlar, Hayat böyle geçer, Sinema, Kltap. Sek». YANKI'nın incelemesi bölümıeriyle YANKI. «Sizl her şeyden haberdar eden dergl YANKI»yı her ha*ta yüzbinden fazla kişi okuyor. 34 sayfa, 4 renkll ofset baskı. 10 lira. Türklye'ntn her tarafında YANKI orayınız. Maliye Vekili Şükrü saravoflu bey 1927 VE 1928'DE İTHALATIMIZ İHRACATTAN 193 MILYON FAZLA lstatisttğl ttm olanak neşredildi. Bu İBtati»ttge nmstrsn 1938 aeneainde lthal&t T« 0I> raeat bilattgem» tu» dur : İhnoat 17S,S37,4S9 Parkı 49,994^64 Yani 1998 seneslnde tthalatunıs bemen bem«n 50 mllyon lira fazladır. Aynı lıtatUtlkte 193T nln 1928 İle mukayesesl de vardır 1977 lt» hal&t ve flttacatunıı «udur: tthalfct «1^W.184 thraeat 158,420,993 Farkı 52,'978,186 1931 MBesmde IthatAUnua ihfM^tiT"*^"» takıfbeo 81 mllyon t•» ttaalM «ra^Sl.m Iktisadi buhran yalnız Türkiye'ye münhasır değildir ladır. 1927 Mnesine nasaran 1928 senesindeld itbal&t ve lhracat farklanru tetkik edereek KörOrus ki. 1928'de it Hemen ner gOn ısaetel«rde, ticart mehafilde Iktisull buhrandan bahsedllmektedlr. Birçoklan, buhranın mevzii oldugunu zannetmekte, bunu yalnu blzlm piyasamusa hasretmektedirler. Oysa görüyoruz kl, bütün cihan aali Ubadadır. Buhran dfc bu yüzden yalnız bizde degil, gamll ve umumidir. Yalnız bir nokta var, dlger memleketlerden çoğunda lhracat emteası fiyat lannd& harpten evvelki fiyatlarla *ir teadül nisbet temln edilmlgtir. Blzde tae henüz bu olmamıçtır. Itilâfname â a k a n M (Tdefo» to) Y&ptılunu tahUksta göre TOrk • Yo> nan ltllafnamert y*. kraüs team edlleoekttr. Bitanf asanıa lstedlfc» lerj bakemliBin raecburl olmaaı meseleal, ltllftfnvneye bir rnadde konulmak sureüjrt» halledilmiutlr. Bu maddeya tfln M> taraflu mübkdillertn emlftkl hakkmdakı k»rarlan •«rdlkten Bon» ra itn&tnam» m«lytt> halahmu 199T aene8lne nazaran 12 milyon lira fazİKdır. İhracatımız da 1928'dekl ihracatımıza nazaran 15 mllyon fazladır. B« euretle 1928 ienesinden 1927 senesine nazaran lthal&tın ihr&tcattan farka 3 milyon lira daha asalnus, ekdemektir. Italya'da faşlst Meclis toplandı ( B « . ) BOyOk VtUt MMılsl DUfOn topümnuçtır. Medis bllhass» dabili ve beynelmllel vadyetler mekteplerin la?lstle»tlrilmeslni kolayla^hr»cOt tedbirler İle sendika v« eînat ee> mlyetlerlnin vazlyeUerl bakkıadft tetklkatto talunacaktır. Darölbedayi rejisöro Ertuğrul Mnb•İB Beyle şair Hallt Fahri Bey ara«ında geçen day&k hadisesinden maada gene tlyatro münekkldi Ibrahim Necml Bey arasında bir kavga olmus İse de mudare beye müncer olmasuıa meydan verilmemistir. Kavgavb sebep blr hanımın yaadığı blr plyestlr. , Ertuğrul ve Necmi Beyler %%19 ftvstfanfu Han M I I U M kaâaf «ataf Jtfank, Oı«ntenlen «e kaonçian fıydalamp utU<l« çlMikte IJk*. mhm t MADtB NADİ Oeoei Yaym UOdflrft: Oktoy KOSTBÖKK 8. Tantsleri UOdOrft: ( M a ÖZBAYRAK ve Oaıtteciinr TJkJ$. GBftüotbı TfMae* SİZ DE BALOvA ÜRETİM ÇİFTÜĞİNE ORTAK OIABİÜRSİNİZ OCRETSİZ BALOVA OERGİMİ2İİSTEYİNİ2 fiyat artıyor 31 Mart'tan sonra acele edin CUMHURtYET BASIH ABLAK TASASIMA UTUAY1 TAAHHÜT KOKB. • lOHOLAm: AN1ARA Konur 34/4 Yenlıehlr Tel: 18 H t l 17 8135 • t m t B : HaUt Zlyıı Bulvarı Mo. «5, Kat: 314701 1I13M • ADANAÎ ABQNE ÜCRETLERİ Ayt» Tttrt Ifil Yurt dıaı tSı» 1 I • tt 800 M0 1.800 SJOO «00 IJOC IJ00 TAKVİM U MABT IMB tmeak Ödndi Oflnet 1M Aksam öğle 13JO 600 m 2 tapuKı 1 PAY / Pejın 30 bm TL. 6 bin Llr» peşin 1500 TL T«k»W> 40 bin T L tı CmA. Mo. I I 4 1 t, Tel: tm* «tros AtatOrk Otd. Ttbk Bav» Kurumu t ı Hav U.eS UJ0 ' »Jl İ B U T A Ş BolovaÛmtjmÇiftlıgJ Bulvan 17/$ KıulayANIUÇU Tel: 29 81 «M (Pavrazlon 276) 1519)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle