18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ON CUMHURİYET 18 MART 1980 KUZEY GUNEY YEMEN YAKINLAŞMASI Giscard'ın Ortadoğu SUUDI ARABİSTAN'I KAYGILANDIRIYOR gezisinde tüm Fransız G gazetecilerine Kuzey Yemen'in, saat ve altın çakmak Suudi Arabistan ve ABD ile hediye edildi arasına mesafe ransız basınmda politikacıların servetlerl ve yabancıiardan aidıkiarı nediyeler bir süredir eleştiri konusu olmaktadır. Bilindığı gıb« «Canard Enchainse» dergisinin, Cumhurbaşkanı Giscard D'estaing'in eskı Imparctor Bokassa'dan pırlanta yüzük aldığını ileri sürmesi genış yankıiara yoi acmıştır. Ancak, Fransız gazetecilerinın kendilerinın de hediyesı reddetmedikJeri Giscard'ın son Ortadoğu gezisi sırasında ortaya cıkmıştır. «İnternational Herald Tribüne» gazetesinin bildirdlğine göre Giscard'a refakat eden 138 basın mensubuna Abu Dabi şeyhliğmde kol saati ve altın cakmak dağıtılmıştır. Erkek gazetecılere Omego Rolex ve Seiko marKaîı kol saatiarı verılirken. bayan basın mensup*iarına da altın cakmaklar hediye edilmiştir. Kol saatiarından birinin değerinin 1000 dolar (70 bin lira) olduğu bildirilmiştir. Abu Dabi hükumetinin hediyeleri gazetecllere, Fransız heyeti başkanı tarafından üsteden isim okunarak dağıtılmıştır. Yalnızca «Jevne Afrique» derglsinln muhabirl kendlne verilen kol saatını bır hayır kurumuna bağışiamıştır. (DIŞ HABERLER SERVİSİ) Amerika Mektubu F ergin ilişkllerl geçtiğlmiz yılın mart ayında «Sınır Savaşı»na dönüşen Kuzey Ye men'le Güney Yemen arasında bir yakınlaşma başlamıştır. Sov yetler Birliği ile lyi ilişkilerl olan Güney Yemen Devlet Başkgnı Yarbay Abdül Fettah İsmail'ln «Birleştirilecek» Yemen devletinde Cumhurbaşkanlık mevkiini Kuzey Yemen lideri Yarbay A!i Abdullah Salih'e verilmesinden söz etmesi, Suudl Arabistan'ı tedirgin etmektedir. Ocak ayında Suudi Arabistan yetkiüleriyle görüşmeye giden Kuzey Yemen Başbakanı Abdül Aziz Abdül Gani'nin Riyad'dan yardırn sağlayamaması bu tedir ginliğin belirtis* sayılmaktadır. Siyasi gözlemciler. iki Yemen arasında esen yeni «Yumuşak» rüzgârın Suudi Arabistan'la Ku zey Yemen arasındaki «Özel ilişkiler»e son verilmesine ve bundan böyle yalnı?ca «Normal» ilişkinin kurulmasına yolaçabiieceğini belirtmektedirler. Abdullah Salih'in. ülkesi üzerindeki Suudi Arabistan etkinliğinin azalmasını istediği bilinmektedir. Bu arada Mekke'dekl «Büyük Cami baskmı» olayında Kuzey Yemen'in . «jkili oyun»a giriştiği yolundaki Riyad' koymaya baslamasının, petrol yollarının geçtiği bölgede dengenin Sovyetler lehine değişmesine yol açabiieceği belirtiliyor. KENNEDY'NİN BAŞINA GELENLER Haluk ŞAHİN ok" değil, topu topu dört ay önce çoğu, Amerikalı, Senatör Edvvard Kennedy'nln önce Demokrat Parti'nin adaylığını, sonra da Cumhurbaşkanlığı seçiminl kazanacağına bir oldu bitti gözüyle bakıyordu. Kennedy hanedanının son prensi önündeki engelleri kolayca aşacak; içerde enflasyon, dışcrda ise saygınlık düğümlerini bir kılıç vuruşuyla çözüverecekti. Bu arada partidaşı Jimmy Carter'ın eli böğründe kalacakmış, ne gam! Gün Kennedy'nin günüydü! , Oysa şimdi, New Hampshire eyaletindeki ön seçimin ardından, Kennedy kampında tam bir bozgun havası esıyor. Bir kac ay önce ona övgüler düzen basın, siyaset allâmeleri, sosyete bülbülleri prensten umudu kesmiş durumdalar. Ne ağabeyleri John ve Robert Kennedy'nin anısı, ne babadan kalma serveti ne doksanlık anasının cırpınmaları, ne de yengesi Jacqueline Onasis'in efsunkâr bakışları onu kurtaracağa benzemiyor. Daha savaşın başında prens attan düştü düşecek ve askerleri darmadağın geri cekiliyor... Ne o|du? Niye herşey böyle carçabuk tersine döndü? Evdeki hesap niçin çarşıya uymadı? Bir süredir Amerika'da hemen herkes bunu konuşuyor. C ın suclamalan Abdullch Salih'l kızdırmıştır. SOVYET YARDIMI Kuzey Yemen Devlet Başkanı Abdullah Salih'in Moskova" dan askerl yardım istemesi ve Moskova'nın Mig23 ucaklarıy la 62 adet T55 tankı vermeyi kabul etmesi Riyad'ı büsbütün kaygılandırmıştır. Riyad kanalıyla Kuzey Yemen'e ulaşan A merikan askeri yardımını Suudi Arabistan asgariye indirmiştir. Hint Okyanusu'na killt bir mevkide bulunan Kuzey Yemen'e karşı Suudi Arabistan'ın sertleşmesini iyl karşılamayan ABD Başkanı Carter, Senato' nun onayını bile almadan. 390 milyon dolarlık askeri yardımı Kuzey Yemen'e ulaştırmayı ka 8 yılında önce kararlaştırılan, devalüasyonun sonradan ertelenmesindeki en önemli etken kuşkusuz DP grubunda giderile meyen rahatsızhktı. Ünlü grup toplantısından sonra aradan beş altı ay daha yeni geçmişti. Ertelenen devalüasyonun, arkasından dış borç için Türk heyetlerinin birbiri arkasından Was hington'a gitmesi hicbir yarar sağlamamış, sadece dış ticaret açığı giderek artmıştı. Maliye Bakanı Ökmen Başbakanla lyice anlaşmazlığa düşmüş1 ve sonunda istifa etmiştl. Menderes örk men'den boşalan bakanlığı bir süre kendisi yönet miş. zaman zaman gelip Maliye Bakanlığı binasında çalışmaya başlamıştı. Kendisi gelemediğl zaman Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur, o da gelemediği zaman Özel Kalem Müdürü Muzaffer Bey «vaziyete el koyarlardı.» 1957 yılı da 1956 'aibi önemli ekonomik bunalı mın yılıdır. Bu bunalıma koşut olarak siyasal bu nalım da yoğunlaşıyordu. 56 ve 57 yılları basını üniversiteyl, sendikaları, partilerl yıldırma harekatlarının düzenlendiği yıllardır aynı zamanda... Muhalefet partilerinin toplantılarına katılan halk coplarla dağıtılıyor, İşçi Sendikaları Konfederasyonu. çeşitli illerdeki Sendika Birlikleri 1957'nin Nisan ve Mayıs aylarında kapatılıyordu. Seçim yasası değiştiriliyor. 27 Ekim 1957 günü yapılan erken seçimle, DP dokuz yıl önce CHP'nin sağla dığı glbl, ezicl. ama tartışmalı bir çoğunlukla ye nlden iktidara geliyordu. Secfm sonrasında kurulan Beşlncl Menderes Hükumetinin Maliye Bakanı yeniden Hasan Polat kandı. I956 benl ziyadesiyle mütehassıs ettl» der. Eisenhovver DP Hükumetinin bu davranışından öylesine «müte hassıs» olmuştur ki, daha İMF ile görüşmeler so nuçlanmadan Türkiye'ye yardım hareketi uluslar arası planda birden önem kazanır. Ve liranın değerî düşürülür KBKAGINDA TÜRKİYE Yalçın DOĞAN Temmuz günü «Sovyetler Türk Sınırına Yığınak Yapıyor» haberi bomba gibi patlarken, ya da «Türk Ordusuna Hazırol Emri Verildiği» tüm dünyaya acıklanırken, Sanayi Bakanlığı binasında İMF Heyetl bu bombalara hiç de yakışmayacak bicimde, derin bir sessizlik lçinde Türk Lirasının dolar kar şısındaki değerinin 280 kuruştan 9 liraya düşürül mesinl kararlaştırmaktadır. 21 Temmuz günü alınan bu kararda «kamu kuruluşlarınm kendi kendilerini finanse etmeteri», yani, kamu ürünlerine zam yapılması da karar al tına alınmakta, Eisenhower'in Bayar'a gönderdiği mesa| hemen hemen aynı saatlerde kamuoyu na açıklanmakta. Kıbrıs'ta Rumların işlediği cina yetlerin hemen ertesi gürü 24 Temmuz'da Zorlu ve Polatkan «Türkiye'ye yapılacak yardımı görüş mek üzere» Londra ve Paris'e uçmaktadırlar. Amerikalılar Adana Üssünü istedikleri gibl kuüanmışlardı. Türkiye yüzde 320 oranındaki de valüasyona evet demişti. Londra Ve Paris'te Tür kiye'ye 359 milyon dolarlık yardım edilmesi karara bağlanmış ve Türkiye 1980'e dek gececek dönemde ilk ve son kez yardım konusunda hicbir güclükle karşılaşmamıştı. Devalüasyonun açıklandı ğı gün Merkez Bankası kasalarında gerçekten dö viz vardı. Yardım gelmişti. 21 rarlaştırmıştır. ABD'nin Kuzey Yemen'e vereceği silâhlar listesinde 12 adet F5 E avcı ucağı, 65 adet M60 tankı vardır. Yine aynı sayıda M113 tipi askerî taşıt vereceği bildirilmektedir. Kuzey Yemen hükümetiyle son muhalefet partileri arasındaki yumuşoma da ilginc görül mektedir. Yapılacak bir hükümet değişikliği sonunda muhalif sol partileri birleştiren Ulusal Demokratik Cephe üyelerine hükümette yer verileceğl sanılmaktadır. Kuzey Yemen yetkil'leriyle Güney Yemen yet kilileri, «İki Yemen» arasında elektrik şebekesi, telekömünikasyon ağları ve havayollarını btrleştirmek üzere teknik düzey de toplantılara başlamışlardır. Bu girişim de yakınlaşmanın bir başka belirtisl kabul edilmektedir. (Dış Haberler Servisi) ÇEŞİTLİ GÖRÜŞLER eşit çeşit nedenler öne sürülüyor. Deniyor ki, Kennedy'i yenilgiye uğratan Carter değil, Ayetullah Humeyni ve Brejnev'dir. İran ve Afganistan olayları içerdekl sorunları unutturmuş, kitleierin Başkanı Carter'ın çev resinde kenetlenmesine yol acmıştır. Milliyetçilik duyguları kabarmış, Başkan'a karşı çıkrnak vatana ihanetle bir tutulmaya başlanmıştır. Kabahat Kennedy'de değil. değişen dış koşullarda aranmalıdır. Deniyor ki, hayır suç Kennedy'dedlr. Aday olarak ağzını açar açmaz iki sözü yanyana getiremediği anlaşılmış, parlak cMânın ardındaki kof gövde ortaya çıkmıştır. Kitleler alıcı gözle bakınca, bu Kennedy'nin. Kennedy efsanesinin boyutları yanında cüce kaldığı sonucuna varmış. derin bir hayalkırıklığına uğramıştır. Başlangıcta büyük bir avantaj olan Kennedy adı, beklentilerin cok yüksek olması nedeniyle dezavantaja dönüşmüştür. Ve gene deniyor kl. Amerikan halkının Kennedy aiîesl konusundakl tutumu celişkilerle doludur. Amerika lı bir yandan bu ailenin yaldızına hayranlık ve imrenme Ile bakar, öte yandan Edvvard Kennedy gibilerinin elinl sıcak sudan cıkarıp soğuk suya sokmadan her istediğini elde etmesine icin icin gocunur. Bilinça!tı sınıfsal bir tepki de diyebilirsinz buna Böyls durumlarda hayranlık ve nefret içiçedir, birinden ötekine kolayca gecilir. C DÜNYA NÜFUSU 4,5 MILYARA ULAŞTI VVASHİNGTON Dünya nüfusunun 4.5 milyara ulaştığı bil dirilmiştir. ABD başkenti Was hington'da «Envinonment Fond» adlı bir kuruluş tarafın dan verilen bilgide dünyada her saniye ortalama olarak iki bebeğin doğduğu kaydedilerek yeryüzünün nüfusunun dört bu çuk milyara ulaştığı belirtilmiştir. Dünyadakl doğumlar ve ölumler, VVashlngton'da bu konu ftzorinda araştırma yapan bir kuruluş tarafından elektronik bir aracla tahmini olarak belirlenmektedir. Kurum yetkilllerl, dünyadakl doğum ve ölümleri gösteren bilgilerin. Birleşmiş Milletler ve Blrleşik Amerika Nüfus Bürola rından almdığını bildirmişlerdir. Kurumun bir yetkilisl. hava koşullarının ve ürünün iyi olması durumunda. dünya nüfusunun 1985 ya da 1986 yıllarında beş milyara ulaşmasmın beklendiğini kaydetmiştir. KİRLİ ÇAMAŞIRLAR bundan on yıl önce, bir cümbüş dönüşü yaptığı kazayı unutmamıştır. Hele yanındaki genç kadını sular altında bırakıp kaçışını asla affetmemiştir. Bu nedenle sokaktaki adam ona gÜYşnmemektş, kişiliğini onaylamamaktadır. Bunların tümünde belirll ölçüde doğruluk payı bulunduğu söylenebilir. Ancak, şu soru gelecektir akla: Peki, Kennedy'nin siyasal görüşlerinden ne haber?. Asıl önemli olan onlar değil mi? Onların tartışması yapılmıyor mu? Başka bir ortamda çok yerinde sayılabilecek bu sorular Amerikan siyasol yaşantısında fazla bir anlam taşımıyor. Başkanlık mücadelesinde siyasal görüşler geri plana itiliyor, kişisel nitelikler öne crkıyor. Bunun başlıca nedeni, adaylar arasında önemli bir ideolojik aynm bulunmaması. Hedefler ve düzen konusunda genel bir görüşbirliği var. Onun icin, cekişme, sen mi daha iyl yaparsın, ben mi daha iyi yaparım kavgasına dönüşüyor. İdeolojik tartışmanın kapsamı bunca dar olunca, kişisel özellikler ayrı bir önem kazanıyor. Seçim kampanyalarının televizyon llanlanna dayanılarak yürütülmesl de destekliyor bu eğilimi. Adayların imgeleri profesyonel firmalar tarafından özenle paketlenip kamuoyu nun tüketimine sunuluyor. Yaratılan imgeyi sürdüremeyen adaylar yarı yolda kalıyorlar. Sürdürenler ise sonunda Beyaz Saray'a kadar yükselebiliyor. İşte Carter. Dört yıl önce. hiç bir konuda kesin bir görüş öne sürmeden, «dürüst adam», «halk adamı», «farklı politikacı» Imgesine dayanarak doruğa kadar tırmanmadı mı? K imine göre, çöküntünün asıl nedenl Senatör'ün boh* çasındaki kirli camaşırlardır. Amerikan halkı onun «İnönü şimdî çatlayacak» ardım kesinleşince Ağustos'un İIK birkac günü Ankara'da yoğun toplantılarla gecti. Devalüasyonla birlikte alınan diğer ekonomik kararlar ve zamlar beş ayrı kararnamede toplanmıştı. Maliye Bakanlığından Adnan Erdaş, Menderes'in bakanlarına verdiği emirle beş kararnameyi elden dolaştırdı ve tüm ba kanlara imzalattı. 2 Ağustos günü Başbakan Men deres yanına Polatkan. Zorlu ve Maliye yetkililerini aiarak Çankaya'ya Celâl Bayar'a cıktı. Menderes kararın ve diğer ekonomik önlemlerin «nasıl başarılı olacağmı» Bayar'a anlata anlata bitiremiyordu. Bayar kararnamelere Imza atarken Menderes'in ağzından şu sözler dökülüyordu: «İnönü şimdi bizim sağlayacağımız bu başarıdan çatlayacak. Sinirden cılgına dönecek.» Bu karardan dolayı kimin «çatlayacağı» ger ci iki yıl sonra belli olacaktı, ancak ondan önce ilk «catlama» 4 ağustos devalüasyonundan hemen birbucuk iki ay sonra gercekleşti. Dışişleri istedîğince at oynatıyor seç!m sonrasında nnall konular da artık Maliye Bakanlığının yet kilerinin gölgeye düştüğü, Dışiş leri Bakanlığının ön planda geldı ğl dönem başlar. Bunda Polatkan'ın ve Dışişleri Bakanı Zorlu'nun kişiliklerinin büyük payı vardır. Maliye Bakanlığı bile neredeyse Dışişlerinin yörüngesine girmiştir. 1958'in Nisan ayında İMF İle yazışmalar ye nlden başlar. Aynı yılın Haziran ve Temmuz aylarında ise İMF Ankara'da Sturc başkanlığında karargahını kurar. Dış ticaret tümuyle felc olmuş durumdadır. Türkiye'nin dışarıya sattığı buğday da bile diğer ülkeler, belli oranlarda haciz kararı uygularlar ve özel firmalardan uluslararası mahkemeler kanalıyla alınmış haciz kararları Ankara'ya yağmaya başlar. Dışişlerinin etkinliğinl bilen maliyeciler konuyu Fatin Rüştü'ye anlatırlar ve 1958 devalüasyonuna «evet» diyen llk hükümet üyesi Zorlu olur. Onun tevet» demesi, aslında bir anlamda hükümetin devalüasyon kararmı onaylama sı demektir. Menderes'i ikna görevini Zorlu yüklenir. Başbakanla görüşmesinden sonra Nail Gldel, Ad nan Erdaş, Mehduh Aytür ve Hasan Polatkan Menderes'le birlikte Fatin Rüştü'nün de katıldığı bir toplantı yaparlar ve devalüasyon çalışmalarının yoğunlaşması kararlaştırılır. Aynı toplantıda Türkiye'nin ekonomik tarihine geçecek bir başka kavram ilk kez dile getirilir. İMF' ye niyet mektubu verilecektir. Bu Türkiye'nin 1980 yılına dek vereceği onüc niyet mektubundan llkini oluşturacaktır. Y I957 1957 secimlerinden sonra Türkiye'nin batı ile ekonomik ilişkilerinde Dışişleri ön plana gecmişti. 1958 devalüasyonuna tevet» diyen ilk hükümet üyesı de Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu oldu.. Ortadoğu yanıyor , m. H aziran ayındaki İMF görüşmelerinde devalüasyon tarihinin Ağustosun llk günlerinde gerçekleşmesi kararlaştırı lır. Bu karardan sonra birdenbire dış olaylarda yoğunluk görülür. Temmuz ayında Kıbrıs yeniden olanca ağırlığı İle gündemdedir. Bir bakarsınız bir gunde 22 Türk Rumlarca Öldürülmüştür. Bir bakarsınız banyoda bir kadın çocuklarıyla boğulur. Kıbrıs'tan ötelerde; Türkiye'nin de Iradesl dışındaki başka olaylar bir anda Orta Doğu'yu barut fıçısına çevirir. < w 16 Temmuz İstanbul'da Bağdat Paktı üyelerinin toplantısı planlanmıştır. Türkiye, iran. Irak ve Pakistan devİ9t başkanlarının İstanbul'da kl toplantı tarihi nedense Temmuz ayının ortasına alınmıştır. Tüm basın Bağdat Topiantısından söz eder. Tam toplantının başlayacağı gün Irak'ta dar be olur ve Kral Faysal öldürülür. Aynı gün Ada na İncirlik Ossüne tam onbir bin Amerikan askeri Indirilir. Derken Ürdün'de patlak veren oldYlara karşı. bu kez İngiliz paraşütcüleri Amman'a gön derilir. Derken 19 Temmuz günü Amerika Adana'yı kullanarak Lübnan'a asker çıkartır. Ingilizlerln Ordün'e asker göndermelerl karşı sında Türkiye dış politika tarihinin en güdümlü demecini Dışişleri Bakanı Zorlunun ağzından verir. Utanc verici demecte ingilizlerin Ordün'e asker cıkartmalarım onaylayan Zorlu «İngilizlerin bu ha rekâtını destekliyoruz. Bu harekâtlarını Irok'a da yöneltmelerini ümit ediyoruz» diyebilme sorumsuz luğunu gösterir. 21 temmuz günü «Sovyetler Türk sınırına yığınak yapıyor» haberi patlatılırken liranın dolar karşısındaki değeıri sessizce 280 kuruştan 9 liraya duşuruldu MENDERES, YENİ EKONOMlK KARARLARI CELAL BAYAR'A ÖVE ÖVE ANLATIYORDU. BİR ARA «İNÖNÜ ŞİMDİ SAĞLAYACAĞIMIZ BAŞARIDAN CATLAYACAK. SİNİRDEN GINA DÖNECEK» DEDİ. 4 Ağustos 1958 niyet mektubunda Maliyecilo rin tüm çabalarına, Memduh Aytür ile Adnan Erdaş'ın baskılarına rağmen, Sturc bir konuda Inat la direnmişti. Erdaş ve Aytür niyet mektubuna «Türkiye'nin kalkınma hızı yüzd© 6 olacaktır» biçiminde bir ilke koydurmak Istiyorlar, Sturc «bunun imkansızlığını» dile getiriyordu. Yardımın gel mesl kesinleşmiş, kalkınma hızının mektupta yer alıp almaması kesinliğe kavuşmamıştı. İMF ile görüşmelerin nerdeyse kopacak noktaya geldiğl izlenimini veriyordu Sturc... Menderes soruna eğildi ve kalkınma hızına ilişkin ilke niyet mektu bundan çıkarıldı. 4 Ağustos kararlarıyla zamlar. pa ra kredi politikası ve bilinen klasik recete uy gulanmıştı. Bu arada da, Türkiye'nin ilk kez borc ları ertelenmişti. Ertelenen miktar 600 milyon do ları buluyordu. Besin maddelerînin yakıt elde edilmesinde kullanılmasının açlık sorununu buyuttugu öne sürüldü VVASHİNGTON (a.a.) Artan petrol fiyatlarının, ülkeleri yeni enerjl alanları aramaya yönelttiği günümüzde, tahıldan yakıt elde edilmesi için yapılan calışmalar, açlık sorununu daha da büyütmektedir: Dünya Besln Enstitüsü'nün (Porldvvatch İnstitute) yeni ener fi kaynakları araşt'ırmaları üzerine yayımladığı rapor, konuya ilişkin kuşkuları daha da artırmaktadır. Dünyadakl 315 milyon otomobil sahibiyle, ancak ölmeyecek kadar yiyecek bulabilen milyonlarca insan arasındaki karşıtlığa dikkat çekilen raporda, dünyanın tarımsal kaynaklarını yiyecek dışındaki alan lara aktarmasında öngörülen tehlike vurgulanmcktadır. Brezilya'nın tahıldan elde ettiği alkolü yakıt olarak kullanması, ve yakıt gereksinimini % 14'ünü şeker kamışından karşılaması da raporda örnek olarak verilmiştir. Rapor şöyle sürmektedir. «Brezilya'nın bu alandakl öncülüğünden sonra, Avustralya, Yeni Zelanda ve Güney Afrika Cumhuriyeti gibl ölkeler, besin ürünlerinl yakıt olarak kul j lanmayı planladıklarını açıklamışlardır. ABD Başkanı Carter, 1981 yılı Içlnde 1.9 milyar litre yakıt elde edilmesinl öngören bir planı açıklamıştır. % 90 petrol ve % 10 alkol karışımı olan «Gazohol» ülkedeki birçok benzin Istasyonunda satılmaktadır. Hükümetler, Arap petrolune olan bağımlılıklarnı, daha değişik yöntemlerle azaltabilirler. Toplu taşımacılık aianına cğırlık verilmesl, Amerikalıların o^ tomobillerlne olan bağlılıklarını azaltacaktır. Etyopya'da Eritre ve Ogaden'den sonra Oromo bölgesi de karışıyor Dış Haberler Servisi Etyopya'da Albay Mengistu yönetimi yine güç günler geçirmekte. Bir yandan Eritre Kurtuluş Cephesi. bir yandan da Ogaden'deki ayaklanmayla başı dertte olan Mengistu'yu bu kez de Etyopya nüfusunun yüzde 40'ım oluşturan ve ülkedeki en büyük ve etkili etnik grup olarak bilinen Oromo'lular tedirgin etmekte. Etyopya'nın doğu ve güney bölgelerinde etkinliklerl yüksek olan Oromo'ların rrerkezi yönetimle bütünleştirilmesi çabalarının başarısızlıkla sonuçlanması ve bölgeye özerklik tanınmasının reddi, Oromo Kurtuluş Cephesi (OLF)'nin kuruluşuna yol açtı. Yaklaşık beş eyalette gerilla örgütlenmesine glden Oromo'lara karşı Adis Ababa yönetimi de sert bir tutum içinde Nitekim, devletin üst düzeylerine kadar gelebilmiş olan bir çok Oromo son günlerde tutuklanmaktan kurtulamıyorlar. Bunların son örnekleri ikisi askeri konsey üyesi, yedisl de sivil yönetici olmak üzere dokuz kişinin tutuklanması. 1 Bunlaro ek olarak, biri gene askerl konsey üyesi. hem de politik danışman, olan dört kişl daha «CIA ile ilişkiler kurmak ve casusluk yaprrakla» suclanıyorlar ve tutuklanmalarına an sorunu gözüyle bakılıyor. SAĞA Mİ KAYIYOR? Bunların yanısıra, son günlerde bilinmeyen kişllerin yazdıkları ve teksirle çoğaltılmış binlerce bildirl de Adis Ababa sokaklarında dağıtıldı. Bildirilerde. Albay Mengistu'nun hızla «sağa» kaymakta olduğu ve Marksizm'den uzaklaştığı ilerl sürülmekte ve şiddetle eleştirilmekte. Her ne kadar Mengistu bunları «yabancıların kıştırtması» olarak tanımlamaktayso da. bildirilerde yazanların orduda huzursuzluk yarattığı bir gerçek. Cünkü, Sovyet danışmanlarınca eğitilen ve Sovyet silahlanyla donatılan Etyopya ordusu. kesinlikle Moskova'nın çizgisini izlemekte kararlı görünüyor. Menderes, Alman Başbakanını bekliyor Batı'ya duyurmanın zamanı olarak da Batı Almanya Başbakanı Ludvvig Erhard'ın Türkiye'ye yapacağı ziyaretl kollamıştı. Çünkü, İMF ile yapılan anlaşmaya İçin İcin kı zıyordu. «Bu gavurlar yine kendi Istediklerini yap tırdılar» diyordu. Devalüasyon öncesi görüşmeler de Türkiye doların fiyatını 7.5 lira olarak önermiş. ancak İMF bunu geri cevirmiş ve baştan beri direttiği 9 lirayı kabul ettirmişti. O sırada Cumhuriyet altını yüz liraya fırlamıştı. Maliyeciler bunu öne sürüyorlar, Sturc «kur dokuz lira olursa, altın yüz liranın altına düşer» savunmasını yapıyordu. Yabancı sermaye yasasının «daha liberal» uygulanması, yabancılara büyük kolaylık sağlayan Petrol Yasasının «daha çabuk ve açık» uygulanması önerileri hep İMF'den gelmiş, hemen hepsl kabul edilmişti. Türkiye «mutlaka yüksek miktarda gerekir» derken, Sturc «Yeni kur 9 liradan az olur sa. kredi bulmak zorlaşıyor» diyordu. Polatkan ve Zorlu bu pazarlıklar sırasında tek tek ülkelerle gö rüşüyor, Batı'nın başkentlerl sürekll Ankara'dakl İMF Heyetiyle görüşüp bilgl aldıktan sonra iklbakana yanıt veriyorlardı. Sturc telefonların MİT ta rafından dinlenmekte olduğunu biliyor. Batılı ülkelerln yetküileriyle sanki şifreli konuşuyordu. Söylediklerinden Türklerin bir anlam çıkarmaları gerçekten güc oluyordu. Menderes Işte bu olayların acısını çeklyor ve Erhard'ı bu psikolojl içinde bekliyordu. (Arkası 9. Soyfada) N >e var milyon kısa ;sürede kl, Menderes 359başlamış dolarıbunu «az» bulmaya ve Hemen ardından ABD Başkanı Eisenh"ower Adana Üssünün kullanılmasına izin verilmiş olmasın dan dolayı Cumhurbaşkanı Bayar'a bir mesai gön dererek teşekkür eder ve «miiletlerin özgürlükleri nl korumak icin gerektiğinde yardım Istemek ilkelerine uygun olan bu hareketimizi desteklemeniz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle