24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 16 MART 1980 • ••• ZAMÜ İLAÇLAR PlYASAYA YENİ AMBALAJLA SÜRÜLECEK. DOKUZ SIRRI ATALAY'IN (Baştarafı 1. Sayfada) ceği bildirilmiştir. • «Çuval Cinayeti» olarak anılan İmhahor Köyü'nde iki kişinin öldürülmesi olayı dosyası da, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Nolu Askeri Mahkemesi'nce Askeri Yargıtay'a gönderilrrişti r İSTANBUL Itepe Keçlderesi'rtde operas> Mia* gfrişen güvenlik kuvvetlerine bir grup tarafından ateş acılması ve bir polis memurunun bacoğından ygralanmasından sonra yapılan aramalarda, sal dırganlardan ikisinin üzerlerinde tabanca ile yakalandık ları bildirilmiştir. Yasa dışı bir örgüt üyesi oldukları bildirilen saldırganların İstanbul Em niyet Müdürlüğü 2. Şube Müdürlüğü Yıldırım ekiplerinde görevli polis memurlarından Suat Taşkesen'j yaralamaların dan sonra bölgede geniş operasyona girişildiği, ve sanıklardan ikisinin ekiplerce bir tobanca ile yakalandıkları açıklanmıştır. Saldırganların kim likleri basına verilmemiş, soruşturmanın sağlıklı yürütülmesi açısından bu yola başvurulduğu belirtilmiştir. Polis rremuru Taşkesen'in sağlık du rumunun ise iyi olduğu bildiril' miştir. Bölgede sürdürülen operasyon sonucunda durumları şüpheli görülen 11 kişi daha gözaltına alınmıştır. • Cevizli Karta! Kadıköy yolunu kesen bir grup yolda lastik yakarak 12 ve 16 mart olaylarını protesto etmiştir. Olay dün saat 15 sıralarında meydana gelmiş, hiçbir müdahale ile karşılaşmayan grup daha sonra dağılmıştır. • Bahçelievler Ortaokulu civarında iki kişi hedef gözetmeksizin çevreye ateş etmişterdir. Olay yerinde 7 boş kovan bulunurken, görgü tanıkla rı ateş edenlerin 2530 yaşlarında olduğunu belirtmişlerdir. • İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğrencilerinin geotıği yola bomba koyulma8i ve 6 öğrerçcinin öldürülme elyle. t16 Mart Katliamı» olarak anılan olayın yıldönümü nedeniyle TİP Başkanlık Kurulu üyesl Can Acıkgöz tarafından yapılan açıklamada 16 Mart 1921'de işgalcilerin katliamıyla 16 Mart 1978'de faşıstlerin katliamının birbirine benzediğini belirtmiştir. Dünya Demokratik Gençlik Federasyonunca yayınlanan blldiride de dünya gençliğlnin Türkıye gençliği ile elele otduğu ve antifaşist mücadelenin destekleneceğj savunulmuştur. •* Beşiktaş'da dun akşam bir kişi öldürülmüştür. Şoförlük yap tığı belirlenen Kâzım Çimen (29) adlı kişi 19.30 sıralarında Orta bahçe caddesinde yürurken, İstanbul Banka8i önünde bir kişinin silahlı saldırısına uğramıştır. Açılan ateş sonucu ağır yaralanan Kgzım Cimen hastaneye kaldırılırken yolda ölmüştür. •• Bakırköy İncirli'de dün bir süper market silahlı klşilerce so yulmuştur. Saat 19.30 sıralarında Aydınlık sokakta bulunan Haşbaş gıda marketine giren sılahh üç kişi. persomeli etkisiz hale getirdikten sonra kasa da bulunan 170 bin lirayı alarak kaçmışlardır. Güvenlik kuv vetlerince çevrede sıkı güvenlik . önlemleri alınmış, banliyö trenleri ve sahildeki çay bahçelerinde aramalar yapılmıştır. İZMİR Turgutlu Savcı Yar dımcısı Nuran Aksuya silahlı saldırıda bulunan, kendisi ile 4 yaşındaki kızı ve bir lise öğrencisini yaralayan sol görüşlü ikinci teröristin de önceki gece gec saatlerde yakalandığı açıklanmıştır. İGD üyesi olduğu bildirilen saldırganın adının Zeki Cetinko© olduğu ve operasyon sonucu olayda kullandığı belir tilen tabanca ile birlikte yakaian dığı ifade edilmiştir. Cetinkoç' un bazı önemli açıklamalarda bulunduğu da belirtilmiş, soruş turmanın çok yönlü genişletilerek sürdürüldüğü öğrenilmiştir. • Yeşilyurt'ta Halkın Kurtuluşu fraksiyonuna bağlı oldukları öne sürülen kişilerin bildiri da ğıtmalarına engei olmak isteyen polislere ateş açtıkları bildirilmiştir.. Olayda yaralanan olmadığı ve saldırganların kacttkla rı öğrenilmiştir.. öte yandan, Buca lisesi Edebiyat öğretmeni Mevlut özyurt'un evinde güvenlik kuvvetlerince yapılan aramada çok sayıda yasaklanmış sol yayın ele geçirildiği du yurulmuştur.. IÇEL Tarsusda 13 mart 1980 günü Fahrettln Paşa Mahallesinde Belediye otobüsü Içinde polis memuru Kadir Diş çi'yi öldürenlerin yakalandığı açıklanmıştır. Polisten yapılan açıklamaya göre Kadir Dişçi'yi öldürenlerin Ergün Bay, Nedim Avcı, Mehmet Can Çakar, Turabi Karadağ ve Yolaç Sarıkaya oldukları saptanmış, sanıklar Tarsus ve Adana'da yapı lan operasyonlar sonucu yakalanmışlardır.. Polis yetkilileri, sa nıkların suçlarını itiraf ettiklerini büdırmişlerdir.. RİZE Ardeşen ilçesinde Osman Yüksek adlı silah kaçakcısı, müşterisine silah satarken, silahın ateş alması sonucu kendini vurmuştur. Ardeşen Emniyet Komiserliğinden alınan bilgiye göre dün sabah saat 10 sıralarında kendisine ait bakkal dükkanında silah satan Osman Yüksek adlı şahıs, silahı kontrol ederken bir den ateş almış ve göbeğine isa bet eden kurşunla olay yerinde can vermiştlr. DİYARBAKIR Bir süre önc e Millî Eğitim Bakanlığınca okulları kapatılan ve öğrenimlerini tamamlamak üzere Konya Sağlık Meslek Lisesi'ne gön derilen Van Sağlık Meslek Li sesi öğrencileri, Konya'daki sal dırı ve baskılara dayanamayarak geri dönmüşlerdir. Konya' dan Diyarbakır'a gelen 150 do layındakl sağlık öğrencisi can güvenlikleri kalmadığı için Kon ya'yı terkettiklerini ifade etmiş lerdir.. • Silvan Emniyet Amirliğinde görevli Yılmaz Demirören adlı polis memurunu şehit etmek ve çeşitli başka suçlardan aranan yedi saldırgan Kazandağı Köyü' nde bir operasyon sonucu çokmiktarda mermi ve tabanca ile yakalanmışlardır. Güvenlik kuv vetlerinin, sanıkların bulunduk lan evde 3 mavzer tüfek, 6 tabanca ve 245 adet mermi ele geçirdikleri bildirilmiştir. • Maden Tetkik Arama Bölge Müdürlüğünde çalıştığı bil dirilen Musa Durak adındaki memur dün 12 sıralannad silahlı saldırıya uğrayarak öldürülmüştür. Olay sırasında yoldan geçmekte olan Mehmet Yapıcı (12) adlı cocuk ise seken kurşunlardan yaralanmış ve hastaneye kaldırılmıştır. Olaydan sonra kaçmayı başaran 3 saldırganın arandığı bildirilmiştir. Mahpus Babamı bi zlyaretçi olduklarım anladığım kadınlar ve çocuklar vardı. Bir köşeye büzülmüş. ağhyorlardı. Mahpuslar kadınların başına çökmüşler, (sesinizi çıkartmayın, yoksa gebertiriz) diyorlardı. J)izi de ölümle tehdit ederek bir kenara oturttular. Mahpus babamı ziyarete giderken, mahpus olmuştum.. «14 yaşındaki Yılmaz Kuşoğlu dört günlük rehineliğinin, silahlı çatışma ve bombalarla geçen korku dolu günlerinln et kisinden kurtulmuş gibi, Ay Eczanesi'ndeki çıraklık işini sürdürüyordu.. Ustasından izin alarak başladığımiz söy leşinin «Operasyon» ile iîgili * bölümünde de «ölmekten çok korktum.. Mahpuslann elinde iki tabanca ve bol mer ml vardır. Biz rehineydik. He men öldürebilirlerdi. Sonra güvenlik kuvvetlen bizi yaa hşlıklı mahpuslarla karıştıra bilirlerdi» diyordu.. Peki, biriki gün dinlenemez miydin?... ' Yok, olmaz.. Babam, ağabeyim ve amcam içerdeler. Geçinmek için hepimiz çalış mak zorundayız. Rehine kaldıgınız süre de mahkumlar size nasıl dav randılar?... Bağırıp çağınyorlardı.. Ne yaptıkları bile belli d.eğildi. Zaten o yüzden çok korktum, birinin kafası bozulup bizi öldürür diye.. Güvenlik kuvvetleri si<zi kurtarmak için operasyona başlayınca ne 61du?.. Jandarmalar önce uzun süre havaya ateş açtılar.. Silah sesleri herkesi korkuttu. Kadmlardan bazıları bayıldılar erkekler oldukları yerde büzülmüş duruyorlar. yanm da küçük kızı olan bir kadm da ağlıyordu: Ber de Kemal'le birlikte pencerenin alt kısmmda yere uzanmıştım.. Bu sırada bombalar patladı.. Göz lerimizden oluk gibj yaş akı yordu. Mahkumlardan biri (ağzmıza ıslak bez tutun) de di. Biz de öyle yaptık.. Elle rinde tabancalar olan iki •» '' • OLAYLAR1N (Baştarafı 1. Sayfada) İSTANBUL, <a.a> Törklye İlâç Endüstrisl İşverenler Sendikası Genel Sekreteri Sabahattin Alpan, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının talimatı gereği, fiyatları yeniden bellrlenecek ilâçların yenl ambalâjda piyasaya sürüleceğini bildirerek «Eskiden piyasaya sürülen ilâçlar eski fiyatı ile satılacak. Üzerine bant yapıştırılmış sürsaj yapılmtş ilâçları alma* yın» demiştir. Sağlık ve Sosyat Yardım Ba* kanlığı ile koordinasyon içinde çalıştıklarını, bundan önceki zam uygulamasında ilâç kutularına bandaj yapılarak yeni fiyatların yazıldığını belirten Alpan, fabrika dışında bu arada ilâç depo eden birçok ticari mü essesenin etiket yapıştırarak ve sürşarj yaparak kâr sağladıkları nın belirlendiğini söylemiştir. Alman Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının bunu önlemek için fiyatları yeniden belirlenen ilâçların yeni ambalâjda, piyasadaki ilâçların da eski fiyatı ile satılması konusunda ilâç firma tarına talimat gönderdiğini kay detmiştir. mahkum jandarmalara ateş ediyor, bıçaklı bazılan da dur madan ortalıkta koşuştur^yurdu. Bana sanki saatler pı kırıldı, jandarmalar iÇ@ri doldular.. Yan bölmeye sıgı nan mahkumları teker teker dışarı çıkardılar. Biz de kur tulduk. AYAKLANMA NEDENt i GERÇEK (Baştarafı 1. Sayfada) nun edici biçimde. değişime uğ radı. Batılı odakların cverilmeden Kıbrıs sorunu çözülemez» dedikleri Maraş, BM Genel Sek reterinin önerilerinde cönceliğe» sahip kılındı. Türk tarafı bir «iyi nlyet |esti» ile VValdheim'in bu önerisini benimseyip toplumlararası görüşmelere giden yolu açacak mıdır? Dışişleri kulisinde, son öneri demetinin pek kabul edile bilir yanı olmadığı belirtiliyor. Masa başına oturulmazdan önce VValdheim'in önerilerinde değişiklik yapması gereğinden söz ediliyor. Ne var ki, Notam 714'ün kaldırılmasında olduğu gibi, bu kez de Kıbrıs'a dönük ani bir «iyi niyet jesti» Demirel Hükümetinden beklenemez mi? Bir azınlık hükümetinin yüz günlük uygulaması gözden geçirildiğinde, bu sorunun karşılığını «beklenemez» diye kestirip atmak pek kolay değildir. GÖZLEM (Baştarafı 1. Soyfada) Demirel. o sıralar, Ankara'da Fevzi Çakmak Sokak «12'ler Apartmanında» sahibi bulunduğu mühendislik bürosunda çalışmaktaydı. 12'ler apartmanına giderek. Demlrel'e böyle bir açık oturuma katılıp, katılmayacağını sordum. «Hay, hay, kardeşim» dedi. Bu. Demirel için kaçırılmaz bir fırsattı, çünkü ılk kez bir topluluk önünde konuşacak, böylece kongre öncesi kendi propagandasım yapmış olacaktı. Açık cturum için, CHP'den, Bülent Ecevit ve Turhan Feyzioğlu'nu çağırmak istedık ama her ikisi de yurt dışındaydı. bu nedenle CHP. açık oturuma Prof. Fethl Celikbaş ile Şefik İnan'ı yolladı. Oturumun öteki konukları, o günlerin sosyalist eğilimlj ünlü «Yön Dergisi» başyazarı Doğan Avcıoğlu, Sosyalist Küitür Derneği Genel Başkanı ve DPT ilk Müsteşarı Osman Nuri Torun'du. Oturuınu, Prof. Coşkun Üçok yönetmıştı. 0 tarihte TRT yasası yeni çıkmştı. Ancak, televizyon henüz yayına geçmemişti. Türkiye ladyoları, bu açık oturumu bir saat süreyle yayıniadı. «TRT Çocuğu» Doğan Kasaroğlu, o günlerde TRT cocukluğuna yenı başlamıştı, belkl kundaktan yeni çıkmıştı yenı yeni emekliyordu. yanılmıyorsam, TRT Haber Müdürüydü. Kasaroğlu benimle temas edeıek, oturuma güvendiği muhabirlerinden Gökçen Solok'u yolladı. Ve açık oturum, banta alınarak yayınlandı. Kongre öncesi, bu açık oturum Demirel İçin gerçekten büyük bir propaganda aracı olmuştu... Açık oturum bıttikten sonra, Demirel'i, öğrenci kantinine indirdim. Burada'bir masa çevresinde çay Içtik. Masada, Şevket Süreyya Aydemir ve Osman Nuri Torun da vardı. Demirel, birara, Aydemir'e «Kitabınızı başucu kitabı yaptım» dedi. Demirel'in sözünü ettiği kitap, Şev» ket Süreyya Aydemır'in «Toprak Uyonırsa» kltabıydı. Şimdi, bütün bunları durup. dururken niçin anımsatıyorum? Elbette bir nedeni var. Şunun için anımsatıyorum: Demirel, 1970 yıiında. hakkındakı soruşturmo önergesiyle ilgiii komlsyon raporu okunurken, gr«ce yansına doğru kürsüye fırlayıp, «Varlığım. menkulü, gayrımenkulü tümü ile beş yüz bin lirayı geçmez Bunun üstünde birşey bulana, keşfedene bulduğunu vermeye amedeyim, bedeli bedavadır» demiş ve AP grubundan çılgınca alkış almıştı. Ben de sordum, soruşturdum, Demirel'in, Ankara, Çankaya Barbaros mahallesı 2539 ada, 5, 13 ve 14'üncü parsellere sahip olduğunu öğrendim. Bunlardan yalnız, 3'üncü parselin tapu kayıtlarındakj değeri, 500 bin liradır. 500 bin lira, bu parselin 1965 yılındaki değeridir. Bir parsel 500 bin lira ise aynı yerdeki üç parsel doğal olarak birbuçuk milyon liradır. Demirel, Millet Meclisi kürsüsünden, «varlığım, menkulü ve gayrımenkulü ile 500 bin lirayı geçmez» derken bilerek gerçekieri gizliyordu. Ancak, Demirel, aynı konuşmasında «bunun üstüne birşey bulana, keşfedene bu'duğunu vermeye amadeyim, bedeli bedavadır» demiyor muydu? diyordu. Borçlar yasasının 8'nci maddesi uyannca «İlan suretiyle vaad» yapan kimse bu borcunu ödemek zorundadır. Yani, Demirel'in bu parselleri bana vermes' borçlar yasasından doğan bir yükümlülük olmaktadır. Evet, acıkça böyledir. Ben hakkımı ısterim... Üatelik, Demirel, Demirel değilken onu halkm önune çıkaran da benim. Kendısinden, teşvik tedbiri, banka kredisi, kamyon tahsisi, benzin istasyonu, yönetim kurulu arpalığı g;bi, çoğulcu demokrasimizin temel gereksinme maddelerinden birini istiyor öa değılim. Ya ne istiyorum? Yasal hakkımı! Demirel'in kanıtiayana bağışlayacağını ilan ettiği, 500 bin lira üzerındeki serveti... Evet istiyorum Güniz sokaktaki iki parseli İstiyorum.. İsteyenin bir yüzü. vermeyenin iki yüzü karadır! Demirel'i bağış yapmak üzere Ccmkaya Tapu Sldl Muhafızlığtnda beküyorum. Meselâ. saat onda, buluşalım, Tapu Sicil Muhafızlığında... ' ZORUNLU BİR AÇIKLAMA: Tercüman gazetesınde 12 Mart Olayı ile ilglli blr yazı dizisi yayınlayan Kurtul Altuğ, benim, 9 mart fhtilal girişiminin «sivil unsurun alt kademesinde» yer aldı. ğımı, ayrıca. Askerî Savcılığa verdiğim tfadede «Türkiye'de sosyalist bir devletin kurulacağına dair ifadem doğru değildir. Ben yazılarımda Kemalist Devrimci olduğumu belirtmiştim. Marksist Leninist görüşüm yoktun» dediğimi beiirtmektedır. 1 12 Mart öncesinde hiçbir ihtilalci grup ile örgütsel bir yakınlığım olmadı. Ancak, Devrim gazetesinde, baskıcı yöntemler ve faşizme dönüşen «Filipin Demokrasisi» türü gelişime karşı, 27 Mayıs Devrimine benzer bir çıkış yolu arayan yazılar yazdım. Bu yazılarımın altına bugün de aynı inançla imzamı atıyorum. 2 Marksizm ve Leninizmi. olanaklarım ölçüsünde, özgün kaynaklarına inerek incelemeye çalıştım. Marksizmin. Leninizmin ne olduğunu ve daha önemlisi ne olmadığını bilen insanlar için bu kavramın ayrı bir anlamı vardır. Çocuksu eylemlerin, küçük burjuva anarşizminin, adam kaçırmanın, banka soymanın. bilinçli olarak «Marksizm Leninizm» etiketi ile sunulduğu ve de suçlandığı bir dönemde, sizlerin savunduğu sistem, Kurtuluş Savaşımızın antiemperyaiist niteiiğine dayaW Kemalist Devrim anlayışıdır. Bu anlamda savunduğum Kemalist Devrim yolu ile Marksist Leninist bir devlet ya* pısı kurmayı amaçlamadığım çok açıktır. Çelişki bunun neresinde? 3 Kurtuluş Savaşımızın antiemperyalist billncine dayalı Kemalist Devrim ile bağımsız Türk sosyalizmlnin bağdaştığı çok nokta vardır. Bunları elbette ki. Kurtul Altuğ cinsinden dedikodu yazarlarının küitür düzeyleri kavrayamaz. 4 12 Mart öncesi. Marksist Leninist bir sistemi savunmadım. Bugün de böyle bir devlet yönetiml kurulsun diye çabalayanlardan değilim. Ama şunu açıkça yazayım: Eğer, demokratik bir ülkede yaşayacaksak. Marksist Lenlnlstlerin kendi siyasal partilerini kurarak. anayasal çizgiler içinde özgürce örgütlenmelerini savunurum. Dün de bunu savundum. bugün de bunu savunuyorum. 5 Bütün yazılarımla, bütün düşüncelerimle. yıllardır kamuoyunun önündeyim. Yinelenmeslnden sıkılacağım, eleştirisinden gocunacağım hiçbir düşüncem yoktur. Mukbil özyöruk gibi. inançlarını, cami avlulanna «Nesebi gayri sahih çocuklar» örneği terkedip kaçonlardan değilim. Kurtul Altuğ gibi, bir yandan Hoc Holding'ten para yardımı dilenıp, aynı günlerde yazı yazdığı gazetede, Marksist • Leninist diye sabahlayanlardan değilim. Suçlanan DİSK'in Genel Başkanlarıyla «Devrim» adlı dergiler kurmuş değilim. Ve, ve eski arkadaşım Günerl Civaoğlu gibi. Sosyalist Yön dergisine yazılar götürdükten sonra işveren sözcülüğüne soyunan genel yayın müdürlerinden de değilim. Emeği ile yaşayanların devlet yönetiminde söz sahibl olacakları bir düzeni savunuyorum; Kurtuluş Savaşımızın antiemperyalist bHincinden kaynaklanan Kema» list Devrimi ve emekçi halkımızın nasırlı elleriyle kuracağı bağımsız Türk sosyalizmini savunuyorum, var mı bir diyeceğiniz? ISPARTA (a.a.) İçişleıi Ba kanı Mustafa Gülcügil TürkiYe'de «Müessese Polisi» Teşkilatı kurulacağını bildirmiştir. Gülcügil, bu konudaki yasa tasarısının hazırlandığını belirtmiş, «Halen polis ve ja'ndarmanın beklediği kilit noktalarını, kurulacak teşkilattaki özel güvenlik görevllleri koruyacak tır» demiştir. içişleri Bakanı Mustafa Gülcügii. önümüzdeki yıl Polis Teşkilatında on bin yeni po lis istihdam edileceğini de belirtmiş, halen 47 bin 660 olan polis sayısını, 86 bine ulaştrrmayı arraçladıklarını söyjemiş tir. «MÜESSESE POLİSU ÖRGÜTÜ KURU LACAK Edirne Kapalı Cezaevi'nde ki isyan ve rehine alma olaymın, cezaevinin çıkar kavgasından kaynaklandığı da ö ne sürülüyor. İddilara göre hiç bir devrimci tutuklu ve bulunmadığı yüzlerce yılhk eski cezaevinde kalan çok sayıda ülkücü, diğer mahkumlar üzerinde ağır bir bas kı kurmuşlar. Uyuşturucu madde. uyuşturucu ilaçlar. içki ve diğer bazı maddelerin cezaevine girişi ise, diğer ce zaevlerinde olduğu gibi «ba zılannın» denetiminde.. Yeni görev alan yönetimin çahşmalara başlamasından sonra iyice ortaya çıkan çıkar çelişkisinin, dört ülkücü cinayet sanığınm firarlarından sonra daha da keskinleştiği ve ülkücü sanıkların verdik leri silahlarla, adi suçlardan tutuklu ve hükümlülerin bu lunduğu, 298 kişilik 5. kısım' da başlatılan isyan ve rehine olayının gerçekte «can güvenliği» ile hiç bir ilgisi bulunmadığı savunuluyor. Türkiye'nin dört bir yanın» da suç işleyen ülkücü sanıkların gönderdiği cezaevinin durumu ise, Edirne Cum huriyet Savcısı Rıza Çetiner tarafından şöyle tanımlanıyor: «Çok eski olan bu yapı, ke sinlikle cezaevi olarak kullanılmaya uygun değildir. Ka lın ve sağlam gibi görünen dış duvarları peynir gibi yumuşaktır.. Kısımlar da çok büyüktür. Bir kısımda en az 300 tutuklu ve hükümlü kalır. Binanın korunması da çok zor. Jandarma komutaniarının övülecek çabalanyla bu vahim olayı durdurabildik. ölen tutuklu Davut Gümüşsu ise, 7.65 çaph bir silahla hayatmı kaybetti. Gü venlik kuvvetlerinde bu çap ta bir silah yoktu. İsyanın tüm vahametine rağmen Gü müşsu için çok üzüldük.. Ama, eğer Edirne Cezaevi mevcut durumdan kurtarılmazsa, pek yakında burada tutuklu ve hükümlü göreme yebiliriz..» Cezaevinde dört gün süren ve 14 kişinin yaşamınm teh dit altmda tutulduğu rehine alma olayına yetkililerm ve karriuoyunun gösterdiği duyarhğı değerlendirerek. Savcı Çetiner'in uyanlanna kulak verilip verilmeyeceğini değerlendirmek mümkün ola bilir.. A ••• IMF kıskacında (Baştarafı 10. Sayfada) Fatin Rüştü'nün kapısına da ycnan yabancılar işte bu işlemlerden dolayı Türkiye'ye 400 milyon dolar mal karşılığı borç vermişlerdi. O tarihte İMF Ankara'ya geliyor, «ariyere» de yimi böylelıkle Tal\takale ile birlikte doğmuş oluyordu. HACİZLER... Bu borçların tasfiyesi için diğer ülkelerğer ülkeler Türkiye' ye bir ödeme plânı» sunmuşlar ve bir dızi anlaşma yapmaya bcşlamışlardı. Buna göre, Türkiye'nin yaptığı • herhangi bir 'hıacatın karşılığı belli oranda haciz ediliyordu. Ekonomi Tarihırr.ize «ariyere anlaşmalar» adıyla geçen bu ikili anlaşmalar gereğince. tek tek ülkelere yaptığımız ihracatın belli bir miktarı, daha önceden mal kar şılığı serbestçe ve kimin getirdiğı beili olmayan ithalatın ödenmesinde kullanılıyordu. Dışişleri Bakanlığından Numan Menemencicğlu başkanlığmda ki bir heyetın yaDtığı bu anlaşmalar sonucunda, birikmiş borç lar için her ülkenin Merkez Bankasında bir özel hesap acılıyor ve ihracat dövizlerimiz burada «mahsup» edillycrdu. Ama. «stokçuluk» gerekçesiyle köyler basılırken, Tahtakale'ye kımse dokunamıyordu. Yıllarca da kimse dokunamayacaktı. VE OLAYLAR PATLIYOR... İşte, bu sıralarda İMF en azından bu borçların ertelenmesi ile ilgili ilkeleri belirlemek İçin Ankara'daydı. Ama, bundan daha ilginci 67 Eylül olayları, İMF'nin yıllık olağan toplantısı ve DP grubunun isyanıdır 1955'te içerde ekonomik du rum savaş yıllarından daha kötu hale düşünce, Türkiye bir Kıbrıs sorunu yaratmış ve iktidar hergün «Ya Taksim, Ya ölüm» sloganlarıyla dikkatleri başka yönlere kaydırmaya çahşmaktaydı. Açıklahan sıkıyönetim Ulus, Hergün, Hürriyet gazetelerini kapatmış, tertıpler öyle bir noktaya varmıştı ki, Atatürk'ün Selanik'teki evine bomba atıldığı haberi bir an da Türkiye'ye yayılarak İstanbul'da 67 Eylül olayları patlak vermişti. DEHŞETE KAPILANLAR... Altı Yedi Eylül olayları patladığında İstanbul'da İMF ve Dünya Bankasının her yıl dünyanın herhangi bir yerinde dü zenlenen yıllık olağan toplantısı yapılmaktaydı. İstanbul Üniversitesinde toplanan İMF ve Dünya Bankası Genel Kurullarında yüzden fazla ülkenin tem silci 67 Eylül olaylanna tanık oluyor ve Türk uzmanlar sorulan soruları karşılıksız bırakıyordu. Adamlar «dehşete kapıldıklarını» söylüyorlar ve kendi canlarının korunması Için herhangi bir yetkili bulamadıklarından otel müdürlerine başvuruyorlardı. Gerçi yıllık olağan toplantının başlama tarihi 11 Eylül idl. Ama. Dünya Bankası ve İMF'cilerin çoğu «İstanbul'u görmek için» erken gelmişlerdi. Böylelikle «ariyere anlaşmalardaki» utanç verici duruma, Tahtakale'nin doğuşu ve serpi lişine, halkın çektiği sıkıntılara seçenek olarak DP iktidarı Kıbrıs propagandası sonucundc 67 Eylül olaylarını sunuyor, İMF'nin yıllık toplantısı da cbir an önce» bitiriliyordu. YARIN: 1956'DA ERTELENEN DEVALÜASYON Â Ecevit (Baştarafı î . Sayfada) Ecevit CHP'li bir muhtar ile AP'li beledıye meclısi üyesinin aynı katilin kurşunu ile öldüğünü hatırlatarak şöyle devam etmiştir: «Eğer AP ve CHP'liler ölümde el ele vermektense. yaşamak için çocuklarımızı canılerin eiinden kurtarmak için el ele verelım. Bu memleketin halkını De mfrellere ezdirmeyelim.» Ecevit, Türkiye'de demokrasiyl yok etmenin tertiplerınin hazırlandığını söylemiş, «Türkiye'de faşızmi getirmek isteyenlerln önünde en büyük engel CHP' dir» demiştir. CHP Genel Başkanı şöyle devam etmiştir: Sunni ile Alevi birbirine düşman edıimek isteniyor. Mezhep, düşünce ve ırk ayrımı ile Türkiye bölünerek birbirine düşürülmek istenjyor. Zamania yarış halindeyiz. Her geçen gün tehllke büyüyor. CHP yeniden iktidara gelmeden baskı rejimini pekiştirmek istiyorlar. Bu yarışı kazanacağız.» Ecevit eşel mobil yasa tasarısını eleştirirken de şöyle demiştir: «Oynak merdiven olarak ad landırılan eşel mobil ile işçilerin altından toplu sözleşme ve grev merdiveni çekilmek isteni yor.» CHP Genel Başkant «Milltanların devlet kadrolarına dol durulması sonucu, şiddet. kav ga ve baskı, bu sakin yurt köşelerine, şimdj doğrudan doğruya hükümet eliyle, devlet zoruyla getirilmiş olmaktadır» demiştir. Devlet dairelerinin okulların Içine kadar zorbalar ve kışkırtıcılar yerleştirildiğini belirten Ecevit. «Toplumumuz, demokrasimiz ucuruma. devletimiz çö küntüye sürükleniyor» biçiminde konuşmuştur. Ecevit, bütürt bu gelişmelerin amacının bir sömürü düzenini bütün gerekleriyle kökleştırebilmek olduğunu bildirmiş, özetle şu görüşlere yer vermiştir: «CHP'nin kısa hükümet döne mlnde, sömürü düzenini değiştlrme yolunda sınırlı bazı adım lar atılabildi. Tek başımıza hükümet olamayışımız ve meclisde coğunluğumuzun bulunmayışı, bu yönde atabileceğimiz adımları sınırlıyordu. Fakat o kadarı bile, bozuk düzene çıkarlarıyla bağlı bazı çevreleri tedirgin etmeğe yetti. Demokrasinin sağladığı haklar ve özgürlükler düzenınde o düzenin sürdürülemeyeceğini görenler, şimdi, o cevrelerin siyasal alantndakl baş temsilcisi sayın Demirel'l ve hükümetini arac olarak kullanıp. bozuk düzeni, sömürü düzenini daha cok derinleştirme ve kökleştirme çabasına girmişlerdir. O düzeni bir dikta rejimlyle, baskı ve şiddet re|im!yle pekiştirme çabasına girmişlerdlrj İstanbul Haber Servlsl İstanbul Teknik Üniversitesinde 2'inci yarı yıl dersleri yarın başlayacaktır. İTÜ'ye bağlı fakülte, yüksek okui ve bölümlerde derslere 8 şubat günü ara verilmiştir. Yak laşık bir ay süren sömestir totilinden sonra başlanan 2'inci yarı yıl derslerine 20 haziran günü son verilecektir. İTÜ RektörJüğünden yapılan açıklamada, yaz dönemi sınavlarına 30 haziranda başlanacak ve sınav lar 23 temmuzda tamamlanmış olacaktır. Telcnik * Üniversitede ikinci yarı yıl öğretimi yarın başlıyor Dışişleri (Baştarafı 1. Sayfada) Ozerlnden geçen iki hava kori dorunu açması sonucu ortaya çıkan durum ve KTFD'nin bu konudaki girişimleri konusundaki sorularımızı yanıtlamıştır. Erkmen, 714 sayılı notamın Kıbrıs ile llgili otmamokla birlikte uygulama sırastnda Kıbrıs'a giden uçak seferlerinln değişik bir yol izlediklerini, ancak geçen ay Rum Yönetiminin koyduğu notamlarla bir iikte uçakların Karpas üzerinden direkt olarak Kıbrıs'a gel meye başladığını bildirmiştir. Erkmen sözlerine devamla şunları söylemiştir: «Bu yön değişrriştir. Ancak şimdi uzun bir süreden beri Ankara ile Lefkoşe arasında işleyen bir sefer vardır. Bu nedenle o sa hada ucuş güvenliği açısından bazı sakıncalar ortaya çıkmıştır. KTFD'nin bu konuda ulus lararası sivil havacılık örgütü nezdinde bazı girişimleri olmuştur. Bu girişimler bölgedeki uçuş güvenliğinin sağlanmasına yöneliktir. Biz KTFD' nin örgüt nezdindeki bu girlşimlerini destekliyoruz. Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen, konunun tümüyle slvii uçuşların güvenliğinl ilgilendirdiğini, askeri bir yönünün bulunmadığını da belirtmiştir. SORUN NASIL ORTAYA OIKTIÎ Bilindiğl gibi, Kıbrıs Rum Yö netimi barış harakâtından be ri kapalı tuttuğu iki hava kori dorunu 714 sayılı notamın geçen ay kaldırılmasının hemen ardından yeniden trafiğe aç* mıştı. Biri Ercan Havaalanının tom üzerinden geçen bu iki koridorun açılması bölgede si vil uçuşlar açısından bazı sakıncalar yaratmış, KTFD'nin kurulrrasından sonra devreye giren Ercan Kulesi ile Rumların denetimindeki Larnaka Ku tesi orasında bir yetki anlaşmazlığına yol açmıştı. Bu durumun ortaya çıkması üzerine KTFD Dışişleri Bakanı Atakol, önceki gün BM Genel Sekreteri VValdheim'in Ada'daki özel temsilcisi Galindo Pohl ile bir görüşme yaparak Rumların söz konusu ik| notamı kaldırmaları gerektiğinl bildirmiştl. •t, Emlak vergisi (Baştarafı 1. Sayfada) içinde beyannamelerini verme yen veya yanlış bilgfde bulunanlar hakkında cezalı şekilde vergi uygulamasına gidilecektir. Maliye Bakanlığı yetkilileri, bir yandan mükellef sayısı artan büyük ilierde yeni vergi dairelerinin açıldığını, bir yandan da genel beyanname İle ilgili Işlerrler üzerinde durulduğunu söylemişlerdir. Yetkililer, Emlak Vergisi beyanname lerinin basitleştlrilerek yeniden bastırıldığını ve dairelere dağıtılmaya başlandığını bil* dirmişlerdir. cEmlâk Vergisi beyannomelerinin 1982 yıiında yenılenme si gerektiğini hatırlatan yetkililer, t1980 mali yılı bütçe yasasına konulan bir hükümle beyannamelerin bu yıl yeniden olınmasının öngürüldüğü nü» anlatmışlardır. Aynı yetki lıler, cBeyannamelerin yenilenmesine son üç yılda gorülen artışlann neden olduğunu» açıklamışlardır. «Mükelleflerin beyannameIsrine esas olarak 19771980 yılları arasındaki değer artış iarını ele almaları gerektiğini» belirten yetkililer fBu süreler zarfmda değer artışlann da yüzde 100 ve 200'lük yükselme görüldüğünü» söylerrişlerdir. Aynı yetkililer, «mükel leflerin emlâkların değerini en az yüzde 100 artırmaları gerekir. Emsalterinden ayrı olarak emlâklarının değerlerini gösteren mükellefler hakk!|)da cezalı işlem uygulanacaktır. Bu da mükellefin lehine bir durum yaratmayacaktır» demişJerdir. öte yandan, 1980 yılına ait Gelir Vergisi için beyanname verme süresi ise 31 mart pazartesl günü sona erecektir. Gelir Vergisi beyannamesi ver me süresinin kesinlikle uzatılrrayacağını bildiren yetkililer, «Bu ay içinde ödenmesi gereken Gelir Vergisi taksitlerinin daha önceden olduğu gibi ilgili banka şubelerinin posta çekferlnden yararlanarak ödeme yapabileceklerini» belirtmiş lerdir. ANKARA (Cumhurlyet BOresu) Başbakan Süleyman" Demirel bugün saat 10'da bir basın top lantısı düzenleyecektir.. Başbakan Demirel'in basın toplantısında güncel sorunlara değineceği, bu arada CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in son günlerde yaptığı açıklamala ra yanıt vereceği bildirilmiştir. Demirel bugün basın toplantısı yapıyor DİSK (Baştarafı 1. Soyfada) sızlık, demokrasi ve sosyalızm mücadelesine yönelen baskı ve terörün tek amacı vardır. Soygunu, sömürüyü. zulmü sürdürmek. Bu amaçla temel hak ve özgürlüklere amansız saldırılar yopılmaktadır. Yaşarrını, aşını, işini savunmak için direnenler bu nedenle yok edilmek, sindlrilmek, ezilmek istenmektedirler. insanların yat nız düşüncelerine değll. mide lerine de saldırılmaktadır. 1 Mayıs 1980'in işte bu koşullar altında Birlik Dayanışma Mücodele günü olarak yaşanması büyük anlam taşımaktadır.» İstanbul Haber Servlsl 17 Mart Dünya Denizcilik Günü, ülkemizde törenlerle kutlanacaktır. Denizcilik Günü nedeni İle bir bildiri yayınlayan Yüksek Denizcilik Okulu Mezunları Derneği Başkanı Kamil Atay. ticari denizciliğin gelişemediğini ileri sürmüş ve kalkınmanın denizciliğe önem verilmek suretiyle gerçekleşebileceğini söylemiştir. Atay, ticari denizciliğin yetişmiş denizci elemanlarla yapılabileceğini belirtmiştir. Türkiye'de Yüksek Denizcilik Oku lunun tek denizci yetiştiren kuruluş olduğunu anımsatan Atay, okulun en kısa sürede akademi statusüne kavuşturul* masını istemiştir. DÜNYA DENİZCİLİK GÜNÜ YARIN KUTLANACAK ABD (Baştarafı 1. Sayfada) yansımadan Amerikalı teknisyenler tarafından reddedilebile cektir.. ABD Savunma Işblrliğl anlaşmasını, Türkiye adına Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen, ABD adına ise Ankara Bü yükelçisl James Spain'in imzalayacaklan belirtilmektedir. ABD'nln yenl Ankara Büyükel çisl Spain, iki hafta önce itimatnamesinl Cumhurbaşkanı Korutürk'e âunmuştur. Savunma Işbirliğl anlaşmast İle birlikte imzalanacak olan uygulama anlaşmalarının ise TOrk ve ABD'II askeri yetkililer tarafından Imzalanacağı bellrtilmekte dlr. fldana (Baştarafı 1. Sayfada) Cattşmada sağ görüşlü Abdurrahman Kılıç v e Hasan Hüseyin Akbaş şiş ve bıçakla öldürülmüş. esrar suçundan hükümlü Abdullah Gül ile Hatay cezaevinden tedavi edilmek üzere Adana'ya gönderilmiş olan ve cezaevlnde misafir bulunan Aydın Toktaş ile bir gardiyan ceşitll yerlerinden hafif yaralan mışlardır. il Jandarma Alay Kornutan» Albay Osman Citim. olayın tümu ile bastırıldığını cezaevinin tüm bölümlerinln kontrol altr na alındığını ve cezaevinin İçin de ve dışında sıkı önlemler alındığını söylemiştir^ Erbakan (Baştarafı 1. Sayfada) leylcl toplayan Erbakan, CHP v e AP'yi eleştirirken, «Milletimız için iki musibet, iki bin nasihatten daha hayırlıdır» şeklinde konuşmuşturMSP Genel Başkan:, Süleyman Demirel'in iktidar olunca muhalefetteyken eleştirdiğl Ece vit'in hatalarına düştüğünü öne sürerek şöyle devam etmiştir: t Ecevit pahalılık getirdl dlyordun, senin yaptığın ne? Herşeye yüzde bin zam getirdln. Ecevit yapınca soygun oluyor da sen yapınca olmuyor mu? Ucuzlukta bfr ka* elbise 13 bin lira, ucuzlukta bir çift ayakkabı 5 bin lira. Bu ne zulümdür» BİR tSRAİL (Baştarafı 1. Sayfada) laydan sonra kendi olanaklarıyla kurtularak Kepes koyuna demirlemiştir. Canakkale Llman Başkanlığın dan verilen bilgiye göre, kaptan Grinberg Abraham yönetimindekl Lılac adlı 6576 groston luk İsrall şilebi İle karşı yönden gelen Yunan gemisl aynı rota üzerinde Eceabat önlerinde karşılaşmışlardır. Bu arada carpışmaya neden olmamak içln israil gemlsi rotasından çıkarak sancağa kaçmış, ancak olanca hızıyla Eceabat mendireğıne bindirmiştir. Gece saat 23.35 sulorında meydana gelen olayda mendirek ortadan ikiye bölünmüş ve ticari eşyo bulunan İsrail şilebinın burnu 6 metre karaya çıkmıştır. Evraklarına Canakkale Llman Başkanhğınca el konan İsrail şilebi daha sonra kendini karadan kurtarmış ve K3pes koyuna demirlemiştir. Uman Başkanvekili Fehim Denktaş. kazada yaralanan olmadığını ve hasar belirleme calışmalarına başlandığmı söylemiştir. Caıterfn (Baştarafı 1. Sayfada) şllerln diğer katlara gitmek üzere altıncı kattan ayrılmalan üzerine görevliler binanın yangın merdiveninden kaçarak kurtulmuşlardır. Gerillalarm halen binada olup olmadıklan billnmemektedir. Olayda ölen ya da ya ralanan olmamıştır. HEDEF. DEV BİR DENİZ GÜCÜI TÜRK DONANMA VAKFINA YAPACAĞINIZ YARDIMLARLA BU HEDEFE ULAŞABİLİRİZ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle