18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ON CUMHURİYET 13 MART 1980 Cumhuriyetçi Parti adayı Reagan seçimi kazanırsa silahlanma yarışı hızlanacak merlka'da bu yılın kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerl için Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti'nln adaylarını belirleyecek ön secimlerde Cumhuriyet Par ti aday adaylarından eski sinema oyuncusu Ronald Reagan önde gitmektedlr. Cumhu riyetçi Parti adaylığı yarışında eski CIA Başkanı George Bush'u geride bırakan Reagan'ın. eski Başkan Gerald Ford'un adaylığmı koymaması durumunda Cumhuriyetçi Parti başkan adayı olacağına kesin gözüyle bakılmaktadır. Ançak bu arada tutuau çörüşleriyle tanınan Ronald Reagan'a karşı Gerald Ford'un da adaylığıni koyması konusunda eski ABD başkanına 'baskılar artmaktadır. Reagan'ın tutuou görüşlerinin, Başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti lehine iş leyeceğini savunan Cumhuriyetçi Parti yandaşlan, eski Baş kan Ford'un da bu yarışa katıl ması için yoğun çaba harcamaktadırlar. ANKARA.. ANKARA. ANKA... A ABD'nin savunma H N | masından yanao|JB|| lan Ronald Rea|feBİ aan. kürtaiın serKiHj best bırakılmasına H p S da kesinlikle k a r H f l | şı çıkıyor. HBİ • M8sm t ^BBBMBB8BSUİ giderlerini arttır i|j|||| H|K ^ llllll n ı '1111 |'' inı"11':': I^H : : : ^H l l l l w v Sİ^HP a i ^S|^^P^V i üretilecektlr. Reagan'a göre merkezi hükümetin harcamala v rı, savunma harcamalarının dışında kısılmalıdır. • Dl$ POLİTİKA: Amerika dünyada çok güclü bir devlet olarak görünmelidir. Bu amaca yönelik olarak da savunma harcamaları artırılmalı, istihbarat faaliyetleri hızlandırılmalıdır. SALT 2'nin imzalanmasınq kesinlikle karşı çıkan Reagan'ın Sovyetler'le ilişkiler ko nusundaki görüşleri ise şöyledir: «Sovyetler Birliği Stalin' den bu yana değişmemiştir. Sovyetler'in yalnızca tek bir arnacı vardır, tüm^ dünyayı egemenliği altına almak. Amerika'nın izlediği kötü dış politika nedeniyle Sovyetler 25 yıldan beri bu yojda ilerlemekte ve başarılı olmaktadır. Washington'da izienen politika Amerika'nm savunmasını zayıflatmıştır. Her silah tipinde bir yenilenme gerekmektedir.» • ENERJİ: «Bugün ABD'de enerji sanayii hemen hemen tü rnüyle millileştirilmiştir.» diyen Reagan, enerji ve tarım alanında devlet kontrollerinin kaldırılmasını istemektedir. Reagan'a göre petrol, benzin ve doğal gaz fiyatlgrı serbest bırakıldığı takdirde, ABD'nin petrol üretiminde önemli artış olacak ve Amerika için gerekli petrol üretilebilecektir. Reagan'a göre enerjl depolamak ' gerekli değiidir, çünkü ABD enerji açısından zengin bir ülke dir. • SOSYAL KONULAR: Sosyal konularda son derecede tu tucu görüşlere sahlp olan Reagan, Eşit Haklar Yasası'nda kadınlar ve siyahlar lehine de ğişiklikler yapılmasına karşı çıkmaktadır. Kürta|ın serbest bırakılmasına ve kürtaj İçin federal bütçeden fon ayrflması na da kesinlikle karşı çıkan Reagan, okullara «gönüllü» ra hipler gönderilmesini önermek tedir. (Dış Haberler Servlsi) BİR BÜYÜKELÇİYLE SÖYLESİ a » Müşerref HEKİMOĞLU eçen gün ingiltere'rîin Ankara Elçisi Laurance ile konuştum. Türk İngiliz ilişkileri beni her zaman düşündürür. Gençlik yıllarımda Churchill'in Türklye'ye gelişini anımsarım, babamdan dinlemiştim İngiliz Başbakanının Adana yolculuğunu. Churchill masalsı bir devlet adamıydı benim için. Savaş sonrası halkına «kan ve gözyaşından» bgşka birşey vaadetmeyen, özveri isteyen konuşmaları beni hâlâ etkiler. Ama Türk İngiliz ilişkilerinde Churchill'in de ters bir çizgisi var!.. G Ronald Reagan eşi ile birlikte Yeni Büyükelçi Laurence güzel Türkçe konuşuyor, yabancı bir diplomatın görev aldığı ülkede konuşulan dili bilmeşi çok olumlu elbet, diplomatik çevrelerin dışında da ilişkiler kurabilir. Cankaya'nın en güzel tepesinde Rurula elçiliğe glderken Içimde bir umut vardı. Büyükelçi Laurence'e yönelttiğim soruların yanıtlarıyla sıcak bir köprü kurabileceğimi düşünüyordum. O günlerde İngiliz Parlamentosunda Türk İngiiiz ilişkilerinden sözedilmiş, zarif Başbakan Margaret Thatcher de Ege'de Türkiye'den daha cok ödün istenemeyeceğini belirtmişti. Ankara'da 714 sayılı notamın kaldırılmasıyla İlgili tartışmalar sürerken siyasal gözlemciler Ege adalarının mayınlanmasına tepki gösterirken Britanya adalarından gelen sesler daha çok dikkat! çekiyordu elbet. Ayrıca o günlerde Brüksel1den de ilginç haberler geliyordu başkentimize. NATO'da bir oturumda başta Genel Sekreter Luns, ABD, Alman ve İngiliz elçileri Yunan temsilciye sert çıkışlar yapmışlar. Haberl duyanlar gülümsüyordu. Yunanistan'a karşı çıkmanın, bizim yanımızda yeralır görünmenin başka bir anlamı olmalı, Türkiye'den yeni ödünler mi isteniyor? Yakında Kıbrıs da.gündeme gelirse şaşmamalı, diyorlardı. Büyükelçi Laurence'e yönelttiğlm soruları ve yanıtlarını buraya aktarıyorum. * SORU Türk İngiliz ilişkilerine canlılık doğru değil ml, bu nasıl sağlanabilır? vermek Amerikan TİME ve NEWSWEEK dergileri Ronald Reagan'ın görüşlerinl 4 ana nokta da şöyle toplamaktadır: • ENFLASYON: fEnflasyo nun nedenl hükümettir ve enf lasyonist tırmanışın durulması nı da yalnızca hükümet sağlayabilir.ı Reagan'a göre hükü met, gelir vergisinl geleoek üç yıl için %30 öranmda azaltarak. enflasyonist tırmanış durdurulabilir. Gelir vergisinin azaltılması sonucu ekonomi oanlanaoak ve vergilerin düşmesi sonucu daralacak hükümet bütçesi, ekonominin can lanmasıyla oluşacak yenl gelirlerle dengelenecektir. Böylelikle yeni iş alanları açılmış olacak, yeni mal ve hizmetler Maliye Bakanltğı Müsteşart Zekl Sîberman lle Hazine Genel Müdürü Şait Nacl Ergin Ulus'taki ilk Millet Meclisi binasının üst katında bir odanın Içinde dışardan üzerlerlne killt vurulmuş, bek liyorlardı. Ikisi de heyecandan titriyor, birbirlerine bakıp bir şey söylemekten sankl kaçınıyorlardı. Millet Meclisi genel kurulunda Ise milletvekillerinden çoğunun ilk kez duyduğu bir sözcük, cde valüasyon». birkaç kişi tarafından söylenlyor, dîğerleri birbirine soruyordu: cNe demek bu?» Başbakan Recep Peker «Uluslararası Para Fo nu'na gireceğiz, ancck kararımızı uygulamadan önce Türk lirasınm değeri üzerinde ayarlama yap mck gerekiyor» diyor ve ekliyordu: «Ünlü inglliz Iktlsatçtsı Keynes'ln de Bretton Woods'ta söylediğl gibi...» Bu sözler üzerine Millet Meclls! genel kurulunda görüşmeler! Izleyen milletvekilleri yine birbirlerine dönüyorlar «Kim bu Keynes yahu? Dell ml. divane mi?.. Neler söylemlş bu Keynes mi, ne?» diye soru sormaktan kendilerinl alamıyorlardı. • Reoep Peker kursüde Törklye'nfn yenl ekonomik karorlar alması gerektiğine değinerek ertesi gün bçıklanacak önlemlerl milletveklllerlne anlotmak tçin Meclis'te gizll bir oturum istemiş ve dile getirdiği kavramlar Oyeler arasında büyük gurültü koparmıştı. Türklye'de ne oluyor, Türklye nereye gidiyordu?.. Milîetvekillerl bunu bilmek istiyordu. Ve tam bir gün önce kendilerfne dağıtılan basın özgürlüğünü kısıtlayan yasa tasarısı tle devalüasyon arasında bir bağlantı kurmak kimsenin aklına gelmiyordu. Devalüasyonlarla birlikte önce' likle basın özgürlüğünü, sonra da anayasal hakları kısıtlayan yasa tasarılarının gündeme gelişine ilk adım böylelikle atılmış oluyordu. 1958'de benzer durum yinelenmiş, 1975 • 77 arasında kurulan Cephe Hükümetleri cdevletin yentöen örgütlenmesı» ile birlikte kücuk kücük devalüasyonlan uygulamaya sokmuş. 1980'e girildiğinde ylne devalüasyonla birlikte özgürlüğü kısıtlayan bir dizl tasarı meclislere sunulmuşlu. KBKM:I.NDA TÜRKİYE B Yalçın DOĞAN gereklerinl anlatıyordu. Nurullah Esat tkabul edellm ve girelim» demişti. Ancak, tam o sırada genel seçimier vardı. 21 Temmuz 1946'da genel seçimier, yine bir sıkıyönetim altında gerçekleşiyor ve CHP 396 milletvekill çıkararak DP'nin 62 milletvekili karşısında ezlci, ama ttartışmalı» bir çoğunluk elde ediyordu. Seçlmlere gölge düşmüştü. 7 Eylül 1946 devalüasyonuna bu hava içinde gidilirken birkaç olayın üzerinde durmak gerekir. Devalüasyonu eleştirme... unlardan Hki Sıkıyönetim'in basma karşı tavrıdır. Seçimier sırasında kampanyanın «sert tutulduğunut öne süren Sıkıyönetim Komutanı Asım Tınaztepe günün muhaüf gazetesl Vatan'a bir ydzı göndererek «millet iradesinin serbestçe tecelli ettiğini, bu konuda şüphe uyandırmanm vatandaşlar arasında tahrike yol açtığını, bu kabil yczılara karşı Sıkıyönetim Komutanlığının harekete geçeceğini tebliğ» etmiştir (Vatan, 25.7.1946). Belirtilen «tebliğ» kendisini devalüasyondan sonra «harekete geçirecek» ve 7 Eylül kararlarından bir ay geçmeden altı gazete, bir dergı, bunlorla birlikte Türkiye Şosyalist Emekci ve Köylü Partisl üe Türkiye Şosyalist Partisl kapatılacaktır. Devalüasyon kararlarını eleştiren solcular «halkı tohrik ettıkleri» gerekçesiyle tutuklanmaya başlanacaktır. Çocuğu kızamık olan bir anne, hastalığı izleyen birkaç yıl içinde yeniden hamile kalırsa genellikle erkek doğuruyor (D<ş Haberler Servlsl) Bir Fransız uzmanın araştırması sonucu, çocuklanndan bl ri kızamık geçiren herhangl bir annenin, hastalığı izleyen ilk beş yıl içinde yeniden hamile kalması halinde doğan çocuğun cinsiyetinin genellikle erkek olduğu belirtilmiştir. Fransa'da yayınlanan L'Express dergisinde yer alan bir ya zıda, «İnsan Müzesi» müdür yardımcısı Andre Langaney'in bu konudaki araştırmalarıhın sonuçları açıklanmaktadır. Aynı zamanda bir antropolog olan 37 yaşındaki Langaney, Senegal'in doğusundaki yerleşik topluluklardan biri olan Mandanka'lar hakkında yaptığı demokratik bir araştırıda şaşırtıcı sonuçlar elde etmiştir. Langaney, bu toplulukta, 1970 ile 1979 yılları arasında 467 bebeğin dünyaya geldiğinl ve bunlardan 267'sinin erkek olduğunu saptamıştır. Dünya üzerindeki insan toplüluklarında her 1Q3 ile 108 erkek çocüğuna karşılık 100 kız çocuğunun doğduğunu bilen Langaneyi Mandankalarda doğan erkek ve kız çocukları arasın dakl bu denli yüksek oran far kının ilkönce bir hesap yanlışhğından üeri geldiğini düşünmüştür. Ancak rakamların doğ ru olduğunu saptayan Fransız uzman daha sonra araştırmasını derinleştirerek sürdürmüş ve 1973 yılının haziran ayında. iki köyde, ciddl bir kızamık hastalığınm başgösterdiğini anlamıştır. Bu salgında, 28 çocuk ölmüştür. Andre Langaney daha sonra, 1 Mart 1974 tarihi ile 1 Mart 1975 tarihi arasında 22 erkek cocuğunun dünyaya geldiğini buna karşılık sadece 3 kız cocuğunun doğduğunu saptamıştır. Bu arada Demograflk Araştırmalar Ulusal Enstitüsünden Gilles Pison adlı bir uzman da, Langaney'inkine benzer bir araştırmayı aynı bölgede yapmış ve benzer sonuçlar elde etmiştir. Peul Bande adlı yerleşik bir kabilede yaptığı araş tırmalarda, Pison, 1977 yılında meydana gelen bir kızamık sal gınından sonra, kızpmıklı çocuklarıyla dolaysız temas kuran annelerin, salgını izleyen birkaç ay sonra çoğunlukla er kek çocuk doğurduklarını sap tamıştır. Öte yandan bir başka îlginç araştırma da Nobel Ödülü sahibi Amerikalı uzman Blumberg tarafından yapılmıştır. Virüsün neden olduğu karaclğer lltihaplarının (hâpatite) ardından genellHkle kız çocuklarının doğduğunu öne süren Blumberg, hepatlte B virüsünün antigenleri ile, oğul veren spermatozoldlerin, yüzeylndekl antigenler arasında bir benzeşme olduğunu bellrtmektedlr,. YANlT • Türk İngiliz ilişkilerinde hlç bir sorun yoktur. Cok mutluyuz. Altmış yıldır dostluk, otuz yıldır ittifak içindeyiz. Aslmda ilişkiler canlıdır. Türkiye ve lngiltere bir ailenin bireylerine benzer. Uluslararası sorunlar çıkınca biraraya geierek görüşmek zoruriluğunu duyarlar... Buroda Afganistan oiaylarına geçmek istiyorum. SORU Sovyetlerin Afganistan'a askerl müdahalesl temel dış politikasında bir değişiklik sonucu mudur, yoksa Ortadoğudaki karşık ortamın neden olduğb bir tutum mudur? > YANIT Türkiye ve ingiltere bu olaydan etkilenmiştir. Belki Türkiye'ye daha cok kuşku vermişth. Büyükelçi Laurence Sovyetlerin Macaristah'ı bir kez, Cekoslavakyayı da iki kez işgal ettiğine değinerek şöyle dedi: Afganistan üçüncü ülkedir. Carlar döneminde başlayan bolşevik ihtilalinden sonra da izienen genişleme politikasının yeni bir belirtisidir. Sovyetler Birllğinin sürekli dış politikasındaki en belirgin ^amaç ılık sulara inmektir Burada üç yön göze çarpar. A) Afganistan ve Pakistan yoluyla Hind Okyanusuna inmek, B) İran yoliyle sıcak sulara inmek, C) İstemeden söyiesem de her Türkün de bildiğine inanarak Türkiye yoliyle Akdenız'e inmek. SORU Yunanistan'dan sonra Türkiye'nin de AET' ye tam üye olmasını ister misiniz? İngiltere t»u konuda gerekli ekonomik yardıma hazır mı? YANIT Türkiye tam üyellk Için başvurmadı. Yalnız aday ülkedir. AET yetkilileriyle ilişki halindedir. önümüzdeki yıllarda topluluğa tam üyelik için başvurması Türk hükümetinin politikasını iigilendirir. SORU NATO çerçevesinde Ege'de Türk Yunan sorumluluk alaniarının Ege ortalarında bir yerde keslşmesi doğru olmaz mı? İngiltere bunu destekler mi? YANIT Yunanlstan'ın NATO askeri örgütüne dönmesinl İngiltere gibi Türkiye de istemektedJr. Bunu koşullan Türk, Yunan ve NATO komutanları arasında görüşülmelidir. Bu görüşmeler yapılmaktadır. Btr anlaşmaya varılmasına İngiltere sevinecek. Ama bu sorunla ne İngiliz hükümeti, ne de İngiliz Genelkurmayı doğrudan ilgilenmez. NATO çok iyi örgütlenmiştir, sorunlarını bünyesinde çözecek yetkilere sahiptir. İngiliz Elçiliğinden ayrılırken Cankaya tepeleri buz gibiydi. Arabaya bindim, İnönü'nün Pembe Köşkünü geçtik. Kulağımda Paşa'nın bir sözü çınladı: No comment. Bu konuşmadan sonra ben de «No comment» demeliyim belki. Aslmda Batılı dostlarımızın Türkiye'ye bakışını saptıyor bu söyleşi. Özellikle AET konusundaki sözler hayli ilginç. Demirel hükümeti AET'ye tam üyelik girişimleriyle uğraşa dursun İngifiz dostlarımız destek olmaya istekli görünmüyor. Üyelik işleminin birkaç yıl süreceğini de vurguluyorlar. Geçende tanınmış sanayicilerimizden Jak Kamhi'nin bir öyküsünü dinledim. Brüksel'de Ortak Pazar yöneticileriyle konuşuyor Bay Kamhi. Fabrikalarında çıkan bir yangını anlatıyor. > Yangın çıkınca Itfaiyeye haber verdik, geliyoruz dediler. Ama yangın giderek büyüdü, bir yandan telefona koşuyoruz, bir yandan yangını söndürmeye çalışıyoruz Sonunda Ittaiye geldi, hortumu dayadı ama kurtaraçak şey kalmamış, her şey yanmıştı. Sizin Türkiye'ye davranışınız da buna benziyor biraz... Anoafc Batılı dostlarımıza kızmak nlye yarar, asıl özümüze çevrilmeli eleştirilerimiz. Önce Ecevit, şimdi de Demirel hükümeti durmadan para bulmaktan, borç ertelemesinden söz ediyorlar, Turgut Özal kapı kapı dolaşıyor, yardım istiyor, yabancı basında da «sadaka» deyimiyle yer alıyor bu yardımlar. Ama ne oluyor? Doğaya ters bir durum oluşuyor ülkemizde. Analar çocuklarını değil, çocuklar analarını emziriyor... Gelecek kuşakların sırtından geçiniyoruz. Bu utanç verici bir yöntemdir. Coouklarımıza süt veremiyoruz, et veremiyoruz, okuma oldnağı yok, ölümie kucak kucağa yaşıyorlar. Fiziksel ve kültürel besinden yoksun yetişen kuşaklar önünde dağ gibi faizler yükseliyor yıllar boyünca.. Çocuklarımıza, torunlarımıza, kimbilir kaç kuşağa. kaç yıl borçtan başka bir şey veremezken Ege'de Notam 714'ü kaldırarak siyasal ödün vermek ne anlama gelir, bunu da düşünmek gerekir. Düşünmek ve yenl ödünlere karşı uyanık olmak. Hovardalığa hiç kimsenin hakkı yok, hele gelecek kuşakların sırtından.. Bu tür hovardaFığı ulusumuz da affetmez, tarih de... Sıkıyönetim gazete kapatırken, hükümet de basını «müeddep» kılmak için «yalan, yanlış ve amme heyecanını tahrik eden yayınlarla devlet mefhumunun içerisine giren müesseselerin yalan, tezvir ve iftira gibi halkın itimadının sarsılmasına sebebiyet veren fiiMeri «ağır ceza altına» almaktadır. Bununla ilgili yasa tasarısı 4 Eylül günü Meclislere sunuimuş, 5 Eylül'de milletvekillerine dağıtılmıstır. ' Bu tasarının yasalaşması ise bir yandan o sıralarda patlak veren «Yunan iç savaşına, bir yandan da Sovyet talepleriyle ilgili olarak kuzey komşumuzla devam eden nota savaşına» (Cem troğul, Demokrat Parti, Tarihi ve İdeolojisi, 1. 21) bağlanmaktadır. Oysa. bunlar ölçüsünde Türkiye' nin ilk kez yaptığı devalüasyonun da yarattığı baskıyı unutmQmak gerekir. Ve gündemde olan. zgürlüklerin kısıtlanışı lle bfrllkte dış slyasal olaylann da yine birdenbire hızlanması devalüasyon tarihlerine rastlıyordu. 1946'da «Sovyetler Birliği Türklye'yl Işga^ edecekti» ve Boğazlar aniden uluslararası gündemin başında yer almıştı.. 1958 yılındakl devalüasyonda bu kez «Ortadoğu aleyler Içinde yanıyordu.» 1970 devalüasyomı cdünya ekonomik ve slyasal bunalımının, Amerika Fransa cekişmeslnin» arefesindeydi. 1979 devalüasyonunda iran olayları, 1980 devalüasyonunda da Afganistan olaylarından baş kaldırmak olanakiı değildl. Zeki Siberman ile Sait Nacl Ergin elbette basın özgürlüğünü kısıtlayan yasaları düşünmüyorlardı. Onlar 7 Eylül kararlarının hazırlıgını büyük bir glzlilik içinde bitlrmişlerdl. Şlmdl hiç de ge« rek olmadığı hatde, kardrların Meclisten geçirilmesinl ve tartışmaların, sonucunu bekliylrlardı. Boğazlar... zerinde durulması gereken Iklncl olgu, Ağustos ayında, yani devalüasyon kararından bir ay kadar önce patlak veren tBoğazlar» konusudur. Sovyetler «Boğazları Türkiye ile ortaklaşa denetlemek» istemektedirler. Bu nedenle karşılıklı notalar verilmektedir. İlgihç olan nokta, bu karşılıklı notaların devalüasyonun ertesinde kesilmesidir. 4 ve 5 Eylül günleri Başbakan Recep Peker başkanlığında hükümet toplantı yapar. 6 Eylül'de mecliste gizll oturum gerçekleşir. 7 Eylül'de ekonomik kararlar açıklanır. 10 Eylül'de Yenl Sabah ve Gerçek gazeteleri kapatılır. Seçim sonrasmda Peker hükümetlnde Maliye Bakanı Nurullah Esat Sümer değişmiş, yerine Halit Nazmi Keşmir atanmıştır. Dolayısıyla devalüasyon sırasında Maliye Bakanı Halit Nazml'dir. Ö Söz okin miiletvekülerinin «Biz bu kararların sorumluluğuna katılmıyoruz» şeklindeki tepkileri üzerine Başbakan Recep Peker şöyle dedl: «Sizden bu sorumluluğa katılmanızı beklemlyoruz. İzin de istemiyoruz, Sadece haber vertyoruz.» 1945 sonunda başlamıştı... slmda Türklye Cumhurlyetl tarihinln ilk devalüasyon hazırlığı 1945 sonunda ba$~ lamıştı. O sıralarda Maliye Bakanı Nurullah Esat Sumer'dl. Savaş sırasında Tur* kiye dövlz blriktirmiş, ancak Içerde flyat artışlannı durduramamıştı. 1939 • 1943 arasında flyatlar yüzde 400 artmış, döviz stoklarına rağmen, Türklye Fransa ve İngiltere'den borç almıştı. Diğer ülkelerin arka arkaya devalüasyon' yapmaları, Türk lirasınm yine sabit tutulması lira ile diğer paralar arasındaki değer farkını yükseltmiş, kur farklanndan dolayı bir çok kişl yasa dışı aşırı kazanç sağlamıştı (arbitrai). A Ayrıca llglnç malların yokluğu çekfllyordu. örneğin. İsviçre frangı yoktu. Oysa, o sıralarda yurt dışında birçok öğrenci vardı ve bünlar çoğunlukla isviçre'de okuyordu. Devlet onfara İsviçre frangı gönderemiyordu. Türklye'de altın vardı, dolar vardı. sterlln vardı, ama İsviçre frangı yoktu. Btlnun üzerine hükümet isvlçre'ye başvurmuş VB frank istemişti. isviçre frank vermeyl kabul etmiş, ançak karşılığında altın ya da dolar yerlne pik demlr İstemişti. Hesap • kitap yapıldı, alınan frank lar karşılığında 10 milyon frank tutarında plk demlr. verilmesl kararlaştırıldı. He var kl, pik demirleıi kamyonlara yukleyecek arac • gereç olmadığındon dolayı. pik demir verememlştl Türklye. Millet Meclisinin 6eylül 1946 tarihli gizli oturumunda ilk kez €€ devalüasyon tf sözünü duyan milletvekilleri "bu ne demek,, diye soruyorlardı yordu. 0ye olmak4 Içln Ise, paranın değertnl diğer paralann değerlne döşürmek zorunluydu. Seçenekler hazırlanıyor... H alit Nazmi'ye iki teknisyen Salt Nacl ve Zekl Siberman «ödemeler dengeslnl» yeniden anlatırlar.Yeni bakan «benim de za« ten temayülüm bu yoldadır» diyerek, kendisine sunulan öneriyl benimser. Bunun üzerine 1945 sonundan bu yana hazırlanan İlk devalüasyonun seçenekleri hazırldhır. Türk lirası o tarihte dolar karşısında 128 kuruştur. Uzmaniar 3 liradan başlayan ve 4.5 liraya dek düşen dört ayrı seçenek hazırlarlar. Halit Nazml «280 kuruş olsun» der ve bu kararı Bakanlar Kuruluna götürür. Herşey çok gizll yapılır, ancak Bakanlar K u rulundan sonra ilk kez Tlcaret Bakanı Atıf inan Izmlr Fuarının o yıl açılış töreninde «yenl ve önemll ekonomik kararlardan» söz eder. Tlcaret Bakanının bu sözleri daha sonra DP tarafından kullanılacak ve Tlcaret Bakanının «devalüasyondan kazanç sağladığı» yolunda Iddıalara ve meciis tartışmalarına yol açacaktır. Bu Iddialar kanıtla, ndmamakla birlikte, DP muhalefetinin paya'ndalarından birinl oluşturacaktır. ; Milletvekilleri tepki gösteriyor akanlar Kurulu 5 Eylül'de kararı atır, ancak kablnedekl rahateızlığı önlemek amacıyla Recep Peker gizll oturumda milletvekillerine durumu anlatır. Mecliste söz alanların çoğunluğu şunu savunur: «Blz bu kararların sorumluluğuna katılmıyoruz.» I Başbakan Recep Peker bu tepklye çok sinlrlenlr: «Sizden bu sorumluluğa katılmanızı bekleml= yoruz. İzin de istemiyoruz. Ama, sadece haber ve^ riyoruz» der. (Arkası 9. sayfada) IMF'nin kuruluş haberlerî... B Ö demeler dengeslndekl göçlükler bu araç • gerecl sağlamakta önemll engeldl. Işte, Türkiye pik demlr yuklemekle uğraşırken. dünyada yeni bir oluşum kendlnl gösterlyor. cİMF» adında yenl bir kuruluşun haberlerî Atlantlk'l aşarak Törklye'ye ulaşıyordu. Demek kl, bu kuruluş ödemeler dengesi güçlüklerine cozum getlriyordu. Demek kl. buroya 0ye olmak kl İflastan kurtulmak için... w ş t e . Hazine Genel MüdürO Salt Nacl Er• gin lle Maliye Bakanlığı Müsteşarı Zeki JB Siberman bu zorunluktan hareket ederek bir devalüasyon hazırlığına girlştlter. Sait Nacl Ergin, Maliye Bakanına cşu kuruluşa glrelim» önerlslnde bulunuyor ve glrişin
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle