27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ARİS Jsvİçre'll yazor Frledrlch Dürrenmatt'ı, b8n önce polis romanıarınaan tanımıştım; cok etkilemıştl benı o romanlar, nreraklı olayı sanat blçemine çeviriyordu, hatM dlyebilirlm kl, olayın merak uyandırıcılığındon ancak klşllikler göstermek lcln yararlonıyordu, tutkuları işllyordu. Sonuc ortaya çıktık' tan sonra, artık blr daha ele alınmoyacak poHs romanlarına benzemiyordu o romonlar. Polls romanmın en güç yazın türlerinden biri oU duğunu düşünmüştüm onları okuduğumdo ve elbet buyük cinayet olaylarındon yararianılarak yoratılmış dünya yazınının başyapıtlan lıe karşılaştırmalara girişmiştim. Ama, sözgelişı Dosj toyevski ile boy ölçüşecek gücte değıldi Dürrenmatt. P olaylar ve görüşler ROMA'NIN BATIŞI Melih Cevdet ANDAY habercller, Germanlann butün cephelerde Roma ordusunu yendiklen haberlerini Imparatora ulaştırmak için çırpınmaktadırlar. Ama sarayda, Roma İmparatorluğunun cöktüğüne kımse Inanmomaktadır. Herkes biçimsel blr iyimserlik lcindedlr ve elbet böyle durumlarda hep görüldüğü gibl, her kes başının çaresine bakmaktadır. Sözgelişi, Malıye Bakanı, hazineyl alıp kacmıştır. Bunu duyan İmparator Romulus, «Hazinede bir şey yoktu ki> demekle yetirnr. Kaçan mallye bakanmın. Syracusa'da blr şarap dışsatım firmasının temsilcillğini aldığını öğrenince de, İmparator, onu kutlar, cDevlet maliyesinln iflâsını boylece gizlemis oldu.» der. Gelehm, bu durumda Imparatorun ne yapıp ne ettiğine... İmparator tavuk beslemekle uğraşmaktadır. Beş parasız kaldığı icin de, arada bir Cikagelen antikacılara, eskj Roma Imparatorlarının büstlerini ucuza satıyor. Dahası. dışardan hang! öneri gelıree eyvallah dıyor. Boyuna yumurio yiyor, en eskl şaraplannı Içlyor. Roma"nın son Imporatoru olduğunu bildiği İcin, dünya tarlhmde blr yen olacağının farkındadır. ama bu yer berbat blr yermlş, pek umurunda deflil. Dürrenmatt'ın cizdlği Romulus, batışın önune gecllemeyeceği kanısındadır: «Votan ya pora İle kurtarılacak, ya da batacak» dlyor kızına. Ancak burada önemll blr yanı ortaya cıkıyor Imparator'un, şlmdi ona gelmek Istiyorum. Saraya blr pantalon ve yelek firmasmın temsilcls< musallat olmuştur, cAz bucuk bilgl sahibl her polltıkacı icin gün glbl açık kl, Roma ancak ben blr kaç mllyon dökersem kurtulabllir. Yaptıgım namusluca tekllfe, dOrüst blr cevap bekllyorum. Evet veya hayır.» Aaamın istediğl, Imparatorun kızıdır. Oysa kız, Romalı kahraman blr oskerle nlşanlıdır, pantalon tüccarına varabllmesl lcln, yurdu için çarpışan bu kahramanı bırakmosı gereklyor. Öte yandan German Kıralı Odoaker. on milyoo verilirse italya'dan çıkmoya razı olduğunu söylemlştir. Sarayda kızı kandırmak İçin blr yarıştır başlar. Aemilıan blr Romalı soylu, imparatorun kızına: «Pantalon yapımcısına ellm ver. Çünkü çağımız, Insanlığa karşı inanılmaz tecavüz karsısındu, muhabbet tellâlığının erdem durumuna geldiği blr çağ.» der. İmparator İse, gelenekçi Roma çevrelerl glbl, «Pantalonun başladığı yerde kültür biter» diye düşünmektedlr. Pantolon yapımcısı İse ş6yle demektedir: «Gelecek, pantalonundur. Pantolon giymeyen bir devlet batmaya mahkumdur. Derinliğine duşünmesini bllmeyen eskimiş devlet adamlan, Germanlarırj pantalon giymeleri ile böyle şaşılacak başarılar elde etmeyl önerlr. Fakat pantaloncu, cHer ceşlt mameleri arasındakl bağı asla göremez.» imparator, kandırmak İçin ona şövalyelık nışanı verdalya ve nişanı satın aldım. Roma Imparatorluğu öylesine batmış kl, değip değmeyeceğini bilmeden bir yenileştirme atılımına kalkışmak. dünyaca tanınmış blr firmaya bıle pahalıya mal olabllir.» der. Bir de sunları ekler: «On milyonu oderim, İmparatorluğa da bir kaç mılyoncuk yatırırım, yanl devlet işte batmaz ama şöyle su üstünde kolır kl, her sağlıklı devlet İçin normol bir aurumdur. faunlara karşılık. pantalonun zorunlu kıiınmasını ve kızınızı istiyorum.» Şimdi gelelim, yukarda sözünü ettiğim özgün çlzgisine İmparator Romulus'un... Kızının, «Yurdu kurtarmak İçin pantolon yapımoısına varmamdan başka core yok» demesl üzerlne, imparator. «Bunu ben de kabul ediyorum, bas fej caro yoR. Vatan va para İle JcurfarılaraE, yo da batacak. Ya korkunç bir kapitalızmı, vo Ğamüthiş blr felâketl seçecegiz.. Ama Romulus kızını vermez pantalon yapımcısına, kızın, «korkuyorum» demesl üzerlne de onu. «Öyleyse korkuyu yenmeği öğren> diye yanıtlar. Romanın batışı sırasında gecmlş, hem gülünc. hem acıklı bir olay. Oyunun bence en II0inc yonı, Büyuk Romulus'un, son imparator olduğuna inanması ve bu tarihsel rolu, Roma uygarlığını satışa çıkarmadan sonra erdirmesidlr. Nerden actım bu konuyu? Sanırım, biraz olsun siyasetten uzaklaşıp okurlarımı yazınla, oyunlo ilgilendirrrek lcln. Pekl, ya Dürrenmatt, 476 yılında batmış blr imparatorluğun son günlerin! konu edlnerek neden yazdı bu oyunu? Böyledir bu yazarlar işte, güncel sorunlar dururken, eskiye, eskilere uzanırlar. Bize bildiğimiz tarlhi, bir kez de oyun biçiminde, şlir biçlminde vermeye kalkarlar... dıyeceğim ama. hiç bir okurumun bu söze kanacağını sanmıyorum. Kimi yerde tarihsel bir olay, yazara, anlatmak Istediği sorun Için, eüncel olaydan daha büyük bir olanak sağlar. Yanlış anlaşılmasın; yazarın korkusundan değildir bu; tarihsel anlamın, gecmlş olayda, güncel olaydan daha belirgln bulunmasındandır. Hotta Sartre, daha da ileri giderek, «Bütün zomonların, oyunların konusu bir mitosa bağlanrralıdır.» demiştir. Eskl Yunanlılar yepyenl bir dünyada yaşıyorlardı, cok oz bir tarih vardı gerllerlnde. Bu yüzden tragedyalarında eskl mitosları, komedyalarında da güncel olayları sahneye çıkardılar. başka careleri yoktu. Ama Roma'dan başlayarak, güncel olay sahnelere veda ettl, bütün yazarların elinde, eskl büyük başyapıtlar ve tarih vardı artık. Homeros'un yalnızca gördüklerlnl ve bir de tanrıları anlatması, kendinden önce gelmiş blr ozan tonımamosındandı. Blr Vural mıdır bu söylediğlm? Hayır, yazında, sanatlarda hlçblr kuralın tam blr Işlerliğl yoktur. Bunu kuramlar İcin de söyleyeblllrlz; sanatto bütün kuramlar, hem doğrudur, hem yanlış. Yapacağını sanat yapar. Sanatın olusumunu İse, elbette toplumsal, ccğsol koşullara boğlayabilirlz. arra onun ortaya Cıkış formulünü hlç bir zaman bulamayız. Kayzer'in Fesi, Marşal'm Yıldızı... Bazı konular çoğu zamon bilinçli blr yöntemle ryloe karıştırılır kimse Gnlamasın diye... Dış yardım mekanızmaları da öteden beri arapsacK na döndürülmüştür. Halk bir yana, milletvekillerl öte yana, hükümetin bakanları bıle coğu zaman bu alanda ne olduğunu ve nasıl oluştuğunu bilmezler. Sayın Bakan sabahın köründe uyanır; resmi makam arabası kapıda beklerken. sinekkaydı tıraşını olur. Tam pantolonu ayağına çekerken, masanın üstündeki sabah gazetesinin manşetinde irı puntolu harflerle şu başlığı görür: Türkiye'ye her ay 300 mllyon dolar sağlandı. Hooop... Hooop eden Bakancığın yüreğidir. Gördün mü birader? Süleyman Bey işinı bilir. Hele Sayın Bakan, Bülent Bey mi daha yetkin, yoksa Süleyman Bey mi marifetli diye ince hesaplar yaparak yüzer ve gezer oylar arasına karrşan nufallerdense daha cok sevinir. Öyle ya, her ay 300 milyon dolar girdi mi cebe, hükümet paçayı şimdllik kurtarmış demektir. Ne anlama gelir bu aslanım? Yılda tam 3 milyar 600 milyon dolar... Kurtulduk gitti... Bakan Bey pantolonun fermuarını çekerken düşünür ki slyah araba daha uzun süre her sabah kapıda kendisinl bekliyecek, ve de benim açıkgöz aslan kardeşim, işler kekâ... Acaba Işler kekâ mı? Yenl bir habere göre, facto Başbakan Turgtıt özat, Batı kapılarında zilleri çalarak dolaşırken bir formül bulunmuş. Hanl Batılı ülkeler Türkiye'ye blr yardım fonu oluşturmuşlardı ya, Batı Almanya da bu cerçeve lclnde blr avans fonu oluşturacakmış. Fransa ya da Ingllter» Türkiye'ye ne kadar kredi acacak? Dlyellm 300 milyon dolar kredinm gelmesl geclkirse gldeceksin Alaman Bankosına; Fransız'ın. Ingillz'in sana actığı kredlnln gercekleşmeslnl beklemeden kırdıracoksın. Hanl canım, devletin verdlği üc aylıkları daha önceslnden bankaya kırdıran emeklilerin yaptığı İş vor ya, İşte ona benzer blrşey... Ne iyi değil ml şu Alamanya? Brondt, Ecevit'ln sırtını sıvazlamış, «Biz Turkiye'nln yanındayız» demiş, Schmldt de Törklye'nln Botı lcln ne önemll olduğunu bir kez daha vurgulayıp, yardımın gercekleşmesinl Istemlş. Aylardan berl her gün boyalı bosında okuduöumuz gördüğümüz bunlar... Birinci Dünya Savaşından önce de Alaman Kayzerl Vılhelm'in fesll fotoğraflarınını. Bâbıall gazetelerl basarak ümmeti Muhommet'in sempatısini oluşturmaya cabalamışlar. Yoksui Türk halkı fotoğrafa bokıp diyecek ki: Ulan ne iş be! Bu Alaman imparatoru yoksa blzden mi, fes glydiğine göre... MSP'II Korkut Özal'ın AP'ye dönük kardeşl Turgut özal'ın yüreğinin yansının Selametcl oiduğu bllinlr. Iste bu Müslüman kardeşimiz, Hıristiyan Batı'nın kapılannı dolaşıp gezerken beş vakit namazını kuşkusuz Ihmal etmlyordur. Jzmlr'de TARİS'te blnlerce işciyl coluk . cc~ cuğuyla sokağa atan hükümetin başı da her hofta Meclis Meclisde cuma namazını (Allah kabul etsin) kılıyordur. Düşuk Cumhurbaşkanı Celâl Bey «Türklye kücük Amerika olacakı demişti ya; şımdi Sayın Ecevlt'ten öflreniyoruz kl Celâl Bey «sürçu llsan» eylemiş; Türklye Amerika oiacakmış ama, Güney Amerika olacakmış. öte yandan Süleyman Bey: Türkiye'yl, Vletnom'a, Afganiston'a, Küba'ya benzeteceklerln burnunu sürteceğim, dlyor. Modellerden model beğenemiyoruz • Batılı dostlarımız: Türkiye'yl kurtarmalı... dlyorlar. Neyzen Tevfik de dermlş ki: Ah buu Holivuut fillmleri; hep aynı: ofllan kızı kur< • tanr; sonra ırzına geçer. Koyzer Vıheim'ln fesli totoğrafına bakıp kurtulacağız diye sevinenlsr fılmin sonunu gördüler; General Marşal'ın yıldızlarından meoet umanlar da filmin sonunu yaşıyorlar. • Sonra oyunlarını okudum onun. Oyunlarını mı, yoksa romanlarını mı önce yozdı? İstanbulda olsaydım, açar teiefonu, Haldun Taner' den aorardım. Bir gün bir kaç arkadoş, Tiyatro Yazarları Derneği adına bizim televizyonda konuşmuştuk da, hıc unutmam, Haldun Taner, unlü bir tiyatrocunun (kimdi?) Friedrich Dürrenmatt'ın oyunları, bu oyunlar beğenllmediğl halde, nosıl yıilar boyu destaklediğinl anlatmıştı. Blzde gelseydi Durrenmott coktan batıp gitmişti. Uygar toplumların sanatçıya gereksemesi vardır, onu yaratmak icin didinlr. Blzde ise, cevresinden. toplumundan destek görmüş sanatçı, bllmem, gösterüebillr m l ' Top luma karşın yetişir o bizde, ya do bir rastlantı glb) cıkar ortaya. Konuyu dağıtmadan gene dönelim Dürrenmott'a... Son gunlerde onun «Buyük Romulus> adiı oyununu okudum. Daha en başta 476 rokamını görmek benı duygulandırdı. çünkü 476 benlm orto okul numaramdı. Batı Roma'nın cöküş tarihl. Sonra llsede 361 numarasım verdiler bona. Bu ise Roma'nın Iklye aynlışı tarihinl gösteriyordu. Kısacası ben, Romanm Iklye ayrılması İle Batı Roma'nın cöküşü arasında bltlrdlm orto öğrenlmlml. Son Osmonlı Padlşahı kactığında ilkokula başlomıştım. o olayın heyecanı İle dolan evlmizln gorönumu şlmdl blle gözümün önünde. Bir Impa rotorluk batıyordu. Ne demektl. batmak? Dürrenmatt'ın oyununun 476 İle boşloması, Batı Roma'nın cöktüğu yıla göturüyordu okuru. Blr mart sabahı. Son Roma imparatoru (Ama kendlsl bunu, demek son imparator olduğunu blllyor muydu? Billyordu.) Romulus'un yazlık köşku. At catlalaraK savas alanlarından gelen • O Hainleri Tanırsınız ! OKTAY AKBAL «Her memleketin hainleri vardır..» Dci gfündür bu sözü yineliyorum. Her memleketln hainleri vardır. Olmaz mı hiç?... Elbette var!... Ama bir yurttaş niye keadi ülkesine. kendl uluauna «hain»lik etsin?... Bundan bir yarar umsun?... Bir mantığı var mı bu tür davranışın?... Özel çıkar varsa, hem de büyuk ölçude çıkar varsa o >«rnnn •hain»lik edenler her ülkede görülur. Ne var kl bunlann çoğu «haln»liklerine yasal bir görünüş kazan* dırmaya çalışırlar. Kutsal davalara bağlayanlar, ulusal ınançlarm savunucusu gibi görünenler. herkesten daha çok o ulusu, o yurdu sever gibi yapanlar böyleleridır daha çok... Hain, hainlığini açıklayacak değil ya!... Hele grüçlu durumdaysa. yetkili bir yerdeyse, sözü geçen, sözü dinlenilen bir görevdeyse, o zaman hainliğini örtbas ettigi gibi, üstelik ortalığı kanştırmak için dürüst yurttaşlan «hain olmak=>la suçlamaya da kalkışacaktır... Evet, «her memleketin hainleri vardır.» Atatürk de Büyük Soylev'de Türk gencliğine şöyle seslenmez mi: «Bir gün bağımsızhğmı ve Cumhuriyetinl savoınmak zorunda kalırsan ödeve atılmak için. içinde bulunacagın durumun olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin.. Bu olanak ve koşullar çok elverişsiz olabilir. Bagımsızlığına ve Cumhuriyetlne kıymak isteyecek duşmanîar bütün dünyada benzerl görülmedik bir yengitıin temsilcilerl olabilirler. Zor la ve aldatıcı düzenlerle sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemilikleri ele geçirilmiş. bütün ordulan dağıtılmış ve yurdun her köşesine düşman girmiş olabllir. Bütün bu koşullardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere yurdunda iş başında bulunanlar aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hayınlık içinde bulunabilirler. Dahası ülkenin başında bulunan bu kişiler. kendi çıkarlanm, yurduna girmiş olan düşmanlann siyasal erekleriyle birleştırebilirler..» Görüyorsunuz, Mustafa Kemal Atatürk, daha FViTn 1927 de, yani tam 53 yıl önce «her memleketin hainleri vardır» özdeyişini. hem de derin «niamı. içerigiyle belirtmiş... O «hain»lerin «ülkenin başında bulunan kişiler olabileceği» varsayımını bila unutmamış... Hain dediginiz klşinin alnında damga yoktur. Belli bir ız, bir ışaret de taşımaz «bu adam haindir» diye!... Onun hainliğini, davranışı. tutumu, eylemi gosterir bize.. Herkes devletın gizli kasasından savunma planlarıru çalıp düşmana satarak «hain»ligini kesinlikle belli etmez. Türlü yollan vardır «vatan baiıu» olmanın... Geroek hainlerdir, yurtıunu. ulusunu sahiden seven, onun iyiligtnl isteyen yurtseverlere «hain» diye damga basanlar» Onu yurdundan, evmden barkmdan, ya^amuıdan edenler... Nazım Hikmet şöyle der bu tür «vatan hainleri»ne: «Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim Vatan çiftliklerinizse, kasalarımzın ve çok defterlerinizin içindekilerse vatan vatan, şose boylannda gebermekse açlıktan vatan, sogukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın fabrikalannızda al kanımızı içmekse vatan vatan tırnaklan ise ağalarınızın vatan mızraklı ilmihalse, vatan polis copuysa, ödeneklerinizse, maaşlannızsa vatan Amerikan üsleri. Amerikan bombası, Amerikan donamnası topuysa vatan kurtulmanıaksa kokmuş karanlıiınızdan, ben vatan hainiyim..» Büyük Turk ozanı «vatan hain»lerini işte böyle çizmiş. ta.nımlamış, damgalamifl ölümsüz dizeleriyle... «Kerhen MC» adı venlen bu iktidann başı Bay Demirel TV ekranından bağınyor: «Her memleketin hainleri vardır.. Eliyle gösıerlyor kolluk güçlerıne sonra o hain diye bildiklerinl... Yanl hakkı nı arayan emekçiler, dogruyu yazan gazeteciler, halkı için savaşun veren parüler, işçi sınıfuu sürekli ezilmekten kurtarma çabasındaki sendikacüar, çağdaş bilimi, hukuku, kültürü savunan ögretim üyeleri, yazarlar, Çizerler. aydınlar... Kim. bu bozuk düzenin değişmesini istiyor, hepsü... Bay Deroirel'in destekcileri büyük sermaye babalan. gizli örgüt babalan. özel sektör takımı. faşizm yardakçılan «vatan dostu» dur da. bu ulusa, bu yurda en yararlı kişiler «vatan hainil...» Evet «her memleketin hainleri vardır..* Ulusumuz bu hainleri tanır. Yeri geldiginde o hainlerin cezasını vermeyl bilir. Yakm geçmişin «hain»lerini sasü cezalandırdıysa. bugünun «hain«lertni de öyle oezalanduracak. 1889 yılında bankerlerd* olan tütün Imtlyozı, Duyunu Umumlye'ye devredilmlş, 1839 yı lında da hukumetimlzle rejl slr keti arosında imzalanan anlaşma İle Devlete intikal ettlrilmlştir. Cllkernlzde yeniden slgaranın özel sektöre devrl tortışmalan başlamış bulunmaktadır. Buna rağmen, tartışma tek taraflı olarok sürmekte, Devlet tekell nl savunan kirrse çıkmamakta dır. Siçjara sorunu nedeniyle Devlet Tekeline yolnızca eleştlrl yftneltilmektedir. Esasen ülkemizde, Devlet tesebbüslerl rve gelişigüzel saldırmanın bir cezosı, bir müeyyidesl d« yok tur. özel sektör avukatı bürok ratlar İse her devlrde revaçta oimuşlardır. Devlet kuruluşları nı eavunanlar ise on az savun dukıan Isletmeler kador saldırıya ıığramaktadır. Hotta, bulunauğu Devlet kuruluşuna saldırmanın bile ülkemizde yaptırımı, cezosı bulunmamaktadır.. Böyle olunca da Devlet tesebbüslerl, İçinde bulunduğumuz ekonomik bunalıma rağmen kâ rını hor gecen yıl artırarak fa allyetinl sürdüren flrmalarm •gemenüğind»kl ortamda giderek üvey evlat gibl kalrraktadır. Yakında Tekel calışanlannın, bu konuları Içeren blr panel düzenlemek İcin calışmalar yap makta olduklarını da sevınerek öğrenmlş bulunuyoruz. Umudumuz bu panelde, konunun enlneboyuna tartışılacağıdır. Biz burada soruna kaba hat larıyla değlnmeye calışacağız.. Aslında, Türk kamuoyu bu oyunların yabancısı değildir. Bu oyun kacmcı kez sahneye konulmaktadır, oynayanlar bile unutmuştur. Örneğin, bira yai nızca Tekel tarafından üretllirken alkollu içkl sayılıyordu da, özel sektör bira yapmaya başlayınca blrden meşrubot sayılmasına dair Yasa cıkıverdi.. Hatta daha da l!eıi gidilerek. Türklye'de NATO'ya satılan bl ranın ihracottan sayılmasına bl le karar verildl. Aynı şekilde, Tekel'in klbrıt fabrikası llkel uretim teknoloıısi ile ürettiği kibritı. Doğu Anadolu'da pazarla TEKEL VE ÖZEL SEKTÖR # TEKEL FABRİKALARININ GELİŞMESİNÎ YILLARDIR ÖNLEYENLER, SİGARA SIKINTISmi BAHANE EDEREK ÖZEL SEKTÖRE TATLI KÂRLAR SAĞLAı\IAK İSTtYORLAR GERÇEKLERİ KAMüOYU İYİCE BELLEMELİDİR... Mehmet MÜŞTAK İKTİSATÇI maya mahkum edlllrken, özel glrışımcilere rrodern teknolojıyi getirmesı icin dövlz musiukla rı acılıverdl. Sigaroda da durumun hlc farklı olduğunu sanmıyoruz.. Sigara endüstrisinin, talebi kar şılayabllmesl lcln Tekel'in yatı rımlarının ve fabrlkalarının belli bir plan dahillnde genişletil mesl gerekiyordu. Oysa, kaba hatlarıyla yapılan kücük bir araştırma ile dahl bunun böyle olmodığını anlamak müm kündür.. Ücüncü Bes Yıllık Plana bok tığımızda Tekel'in 1978 yılında bitlrllmek üzere, 6 sigara fabrikası kurmasının amaçlandı ğı görülmektedir. Tokat, Samsun, Ege, Erzururr, Diyarbakır ve Bitlis sigaro fabrikası islmlerl altında kurulacak bu ünl telerln toplam kapasiteslnln ıse 26.000 ton/yıl oiduğu anlaşılmaktadır. İki vardiya halında calışmaları hollnde ise bu kopasıte 52.000 ton/yıl olacaktır. Mevcut sigara fabrikalarının toplam kapasitesinin ise. 78 900 ton/yıl oiduğu, 1978 yılında ger cekleştirllen üretım miktarının 58,900 ton oiduğu öğrenilmıştır. 1979 yılının ılk aitı ayında İse gerçekleşen uretim miktarı ekonomlnin İçinde bulunduğu olumsuz koşullara rağmen 28.500 tona ulaşmış bulunmak tadır» " .'"/:."' Görülüyor ki en kötü koşullar da bıle, planlanan üretım mıkta rı, 80.000 ton olarak hesaplanan toplam talebi karşılayacok düzeydedır. Ne varki, bu plan gerçekleştırilemerriştır. Bunun sorumluluğunun da Devlet tekelinde bulunduğu gibi bir aldatmaca yolu secilmiştir. öy le olsaydı, özel sektör tarafın 'dan üretilen tup gazda, llaçda hıc sıkıntı olmaması gibi kıyas yapılırdı kl, bunun yanlış blr yöntem olduğunu biz dahi burada acık yüreklllikle söylemek Isteriz. Sorunun, özel sektöre Izin vermekle cözüleceği yolundakl polıtık tortışmalarla çözümleneceöinl sanmıyoruz. Yukarıda saymış olduğumuz yeni fabrikaların makinalannın bir an önce getirılmesi yerlne, bu yo lun seçilmesl kasıtlıdır. Bunun yanısıra, mevcut tesislerin yedek parcalarının ge tırılmesi icin bile döviz buluna rrodığı bir gerçektır. Öbür yon da ise, devlet radyosundan blr banka «isim sormadan döviz alacağına dgir» ilanlar verebllmekte, ekonomik kuralların ter sine Turkiye'de 200 flrma hem 1977'de hem 1978'ds kâr edebilmektedir. Burada devlet Işletmelerindekl yönetlm bozukluğunu da bellrtmek zorunluflu vardır. Bir holding, kibrit fabrikası kurdugunda başına Tekel'in İş letme Grubu Müdürünü getlrmlştlr. Keza, sorumlu mevkller de bu tür blr «Devlet Kuşunun» başına konması icin sırada olan nlcelerl vardır. Bütün bu aleyhte faktörlere rağmen, Devlet Tekelı'ne, olanak verilmesl değil, bir avuç namuslu yurtsever bürokratın cabası en gellenrredlğ! takdirde, Türklye'de yenl yöntem tarttşmasına girmeksizln sorunun cÖzOmleneceğl Inancmdayız. Ancak, 100 yıllık Clball Fabrlkasını, 1912'den kalma izmlr ve Samsun fabrikolarını da de vır alacak bir özel şlrket bu Işe sahip cıkar, ilkel uretim teknolojisi ile mucize yaratabilirse bu Dünya Ekonoml Tarihine geçecektır. Yoksa, yaprak tütunü yıne Devlet Tekeli depolar, Devlet Tekelinın sırtından, modern teknolojinın ve gayrımeşru döviz kaynoklarının da desteğiyle tatlı kâr olanakları sağlama cabaları sürecek olursa buna diyeceğimiz yoktur. Kıbrıs'ta TETA'nın 1975 yılında 80 bin ton kapasitell sigara fabrikası kurma teşebbüsünün önlenmesinin bedell böylece ödenmiş olacaktır. ACI BİR KAYIP Ayvacık eşrafından Şerıye Başkâtıbi Merhum Huseyln Hüsnü. Merhume Gülşen Gur'ün kızlorı, Süheyla Şanlıgençler'in kardeşı, Kemal Şanlıgencler'ln boldızi, YıldızUğur Mod, SemaCumhur Şanlıgençler'in teyzesı, SuatAtlfet Özbay'ın sevgili gellnlerl, Necdet özba/ın kıymetli eşl, Feryal'm sevgili annesl Saadet ÖZBAY Gürkan Akmescit 1957 14/2/1980 Perşembe günu Hakkın rahmetine kavu^muştur. Cenazesl 15/2/1980 (bugün) öğle namazını muteakip Aksarav Vallde Camiinden kaldırılacaktır. Tanrı rahmet eylesın. Al C E S İ (Cumhurtvet: 884) Tek sucu faşizm© karşı olmoktı. 13.2.1980'de faşlstlerce katledildi. EmeMI Sandığı Devrimcilerl (Cumhunyet 865) DUYURU K.T.Ü. Rektörlüğünden ÜnıversıtemiZ Medıko Sosyal Merkezi ile Rektörlük örgütünde acık bulunan aşağıdaki kadrolara personel alınacaktır. HATIM DUASI Yokluğuna hiçbir zaman alışamayacağımız eşsız ınsan in aramızdan ayrılışının yedinci yılı nedeniyle aziz ruhuna 16 Şubat 1980 Cumartesi günü (yann) Hocapaşa Camiinde öğle namazmdan önce (Saat ll:00'de) Duahan H. Adem Erim'in iştirakiyle tanınmış hafızlar tarafından Hatim Duası okunacaktır. Akrabalarımıza, dostlanmıza ve din kardeşlerimize duyurnruz. MfDİKO SOSYAL MERKEZİ Kad. Sınıfı S.H.Sl. Ünvonı Der. Uzman Doktor * AFİF ERDEMİR i AİLESİ » Doktor « REKTÖRLÜK ÖRGÜTÜ O.I.H.S. Ünvansız 6 1 Onlverslte mezunu olmak (Memur) 1 Başvuracakların 657 Sayılı Yasanın 481nel. 4'üncü derece kadrolar ıçin aynı Yasanın 68'incl maddelerinde yazılı koşullara sohip olmaları. 2 Odemeler 657 Soyılı Yasa ve eklerl uyarınca yapılacaktır. 3 Başvuracaklar. özgeçmışlerlni lceren blr dllekçeye öğrenim belgesi, nüfus cüzdanı onoylı örneği İle ikl adet fotoğraf ekleyerek Rektörtüğümüze başvuracaklardır. 4 Ünvansız (memur) kadrosuna atanacak persoî nel KT.O.'nün Ankara'daki İrtibat Bürosunda istihdom edilecektir. 5 Doktorlar Için konut verileblllr. 6 Naklen yapılacak başvurular lcln sınav sonu beklenrreden uygun görülenlerin ataması yapılacaktır. 7 Başvurular 28.2.1980 gunü calışma saatı sonunc kador olup, yeterlillk smavı 5.3.1980 tarlhlnde saot 10.00'da Rektörlukte yapılacaktır. 98233) Adet Aranocak Nlteflkter 1 Dahıliye veya Horlciye Mütehassısı 1 Protisyen Doktor m
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle