13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6EKİZ CUMHUEİYET 11 EKİM önceleri temsil yeteneği iyi heyetimiz, gezi ve alışveriş heveslileri nedeniyle yozlaştı... I BİR GÜN HALK PARTİLİ BİR ÜYE, DP'Ü ARKADASINDAN GENEL KURUL'DA OKUMAK İC!N KISA FRANS1ZCA BiR METİN HAZIRLAMASINI RİCA ETMİŞ, DAHA SONRA FRANSIZCA METNİN TÜRK ALFABESİNE UYGUN OKUNUŞUNU ESKİ YAZIYLA KALEME ALMIS. MUSADDIK'I AND'RAN BU HALK PARTİLİ. KONSEY'DE KONUŞMASINI YAPTIĞINDA KİMSE BİR ŞEY ANLAMADI VE BİRBİRİNİN YÜZÜNE BAKTI.. • BENİM DE ÜYESj BULUNDUĞUM KOMİSYON, BİR KEZ DE İSTANBULDA TOPLAND1, BU TOPLANTIDAN SONRA MİLLİ EMNİYET'TEN GELEN ŞAH'S TOPLANTI KONUSUNDA BİLGİ İSTİYORDU. AMA KENDISİNİN AVRUPA KONSEYİ NE İLİŞKİN HİÇ BİR BILGİSİ YOKTU. ŞAŞIP KALMIŞTiM... Olur şey degîl Nadir NADI"nin anıları pek hevesll cıfanıyordu. Çünkü bütön Avrupa Üücelerl l seyde görev alan kendi yurttaşlaruıın geçmişteki tüm hî nnı sakü tuttukları halde bizim hükümetlerimiz bu gibj ; taşian istifa etmiş sayıyor, devletle ilişkilerini hemen ke; riyordu. Bu yüzden örneğin masraflara katılma payiarı bi kinin yansını bile bulmayan Hollanda, Belçika, hatta Y nistan gibi devletler. Konsey personeli arasma bizden kat fazla kendi yurttaşlannı yerleştiriyorlardı. Böylelikle bir ; daa yurttaşlanna bol maaşlı çalışma alanı sağlayarak I seye ödedikleri paranın bir bölümünü geri almış oluyor, yandan da yurttaşlannı uluslararası politikada yetiştin ileride onJardan yararîamna olanağmı sağhyoriardı. Bu ı lan yazdıgım sırada aradan çeyrek yüz yıl geçmiş bulunu Durum değişti mi. hiç sanmıyorum. AVRUPA KONSEYİNİN AMACI A vrupa Konseyinin kuruluşu 1948 yıhnda İngütere. Fi sa, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg devletleri arası Brüksel'de imzalanan bir antlaşmaya dayanır. Ac Brüksel Paktı denilen bu antlaşma. bir yıl sonra on Avr devletinin Londra'da imzaladığı yeni bir antlaşma ile Avr Konseyinin doğuşunu hazırladı. Konsey statüsünün bir madd&si kuruluşun amacını şöyle açıklar: Üye devletlerin tak mirası olan ideal ve prensipleri korumak ve yaymak, nı zamanda onların ekonomik ve sosyal gelişmelerini sa, mak içın aralarında daha sıkı bir birlik vücuda getirmel Ilk toplantı için on kurucu devlet Türkiye. Yunanistan Izlanda'yı üyeliğe çağırmışlardı. Türkiye ve Yunanistan c hal. Izlanda ise bir yıl sonra üyeler arasma katıldılar. yıhnda Federal Almanya'nın, 1955 yıhnda da galipierin 1 5 linden kurtularak bağımsızhgma kavuşan Avusturya'nın bulu ile Konsey üye sayısı 15'i buldu. Dikkat edilirse kuruluş statüsünde Avrupa Konseyi: asıl amacı olarak Batı uygarlıgmm ortak mirasından edilmekte. bu mirasın korunması ve yayılması gereği ileri rülmektedir. ATATÜRKÜN 7 IVTİRASI RİR GÖRFV B 20 A vrupa Konseyine gidecek temsilciîer için Türkıye Buyuk Millet Meciisınde her yıl seçim yapılır. Benım donemimde çoğunluk partisi DP grubu kimlerj isterse onlar kazanırdı seçimleri. Ama gruptan nasil oy aimah? Bu ugurda türlü liste oyunlanna başvurulur, koridorlarda akıl aimaz entrikalar çevrilir, genel başkan ya da Dışiş'eri Bakanının araya girmesi ile kimi miüetvekillerimiz ödüllendirilirdi. Avrupa Konseyi yıllarında dünyonın ünlü politikacılarıyla ben ve hemen ardımda ChurchiU oturuyor... arada olma olanağı bulduk. Fotoğrafta daire içinde ön sırada YOZLAŞAN BİR ANLAYIŞ öylece başlangıçta gerçekten temsil yeteneği iyi olan heyetimiz yıllar geçükçe yozlaşmaya başladı. Sırf Avrupayı görmüş olraak, alış veriş yapmak, bir ay gönül eylendirmek amacıyla seçim kazananlar görülür oldu. Çoğu yabancı dil bilmeyen bu kişiler Strasbourg'ta bir görünürler, sonra çekip bir yerlere dağıhrlardı. Zamanla bizim kontenJanımız artınldı. üye sayımız sekjzden on'a çıkarhîdı C.'HP B grubuna da bir ölçüde katılma payı aynlmıştı. N'e yazık ki adam ödüllendirme politikası bu grupta da baş gosterdi. Adı nı unuttum, bir Halk partilj üye bir gün DP'li bir arkadaşma başvurarak Genel Kuruida bir konuşma yapmak istediğini söylemiş. kendisıne Fransızca bir metın hazırlamasını rica ptmiş. İyi güzel de. nasıl bir metin hazırlasın DP'li arkadaşı? Önemi yok! Doğru düzgün bir metin olsun da na< ı olursa olsun. Ona da pekiyi. DP'li arkadaş oturmuş. ken=l di seçtiği bir konu üzerine okunması üç beş dakika sürecek bir yazı karalamış. Halk partili üye metni alınca ne dese beeenirsiniz? Ben bunu eski harflerle Türkçe olarak yeniden yazayım. daha rahat okurum! Öyle de yapmış. Eski hari'ler/e Türkçe yazılı Fransızca metni ertesi gün Genel Kurulda oku duğu zaman herkes hayretle ne demek istiyor. gibüerinden bir birinin yüzüne bakıyordu. Cstelik bu HaJk Partili arkadaş Fransa'da öğrenim görmüş bir yüksek tanm uzmanı idi. Yüzü eski İran Başbakanı Musaddık'ı çok andırdığı içm o günden sonra üyeler arasında adı Musaddık'a çıktı. KAÇIRDIĞIMIZ ÖNEMLt FTRSAT vrupa Konseyinde Fransa, Federal Almanya, İngiltere ve Italya'dan sonra en çok üye ile temsil edilen ve bu neden\e. Konseyin ma.sraflarına katılma payı da onlardan sonra en yüksek olan ulus bizdik. Her üikenin masraflara katıldıgı oranda Konseye kendi yurttaslarından personel yerleştırmek hakkı vnrdı. Ama bizim Dev'pt kedmmu7dan bu 15e iz Türk'ler Avrupa'lı devletler gibi Batı uygarhğını A lanmızdan devralmış değildik. Atatürk'ün deyimi ile çagdaş uygarhk düzeyıne ulaşmak. o uygarhğın ön safı geçmek görevi ile karşı karşıya bulunuyorduk. Bu mira ülkü ve ılkelerini paylasmaktan çok o ülkü ve ilkeleri beni semek durumundaydık. Ben kendi payıma batı uygarhğ çağdaş uygarlıkla eş anlamlı görüyor. vicdan ozgürlügü. c şünce özgürlüğü. insan haklan. hoşgörü. uiusal bağımsız gibi ilkelerin savunulması ve yayılması bakımından Konse; yararlı olabileceğini düşünüyordum. Ne var kj Avrupa Kc seyi'nin yetki sınırlan çok dar tutulmuştu. Sadece bir dan ma organıydı bu kuruluş. Bakanlar Komitesine tavsiyeler bulunur. komite tavsiyeleri onaylasa bile her bakan durur kendi hükümetine götürür, sonuçta teker teker parlamen lar ne derse o olurdu Konseyin asıl gücü Avrupa Kamuoyu dayaaıyordu. Kamuoyunca benimsenip tutulan bır tavsiyj hiçe saymak, demokratik hükümetlerin kolay göze alaca birşey değildi. Genel kurulun yapısında sekiz on kadar komisyon var TVıvsiye projeleri bu komisyonlarda hazırlanır. sonra ger kurulda görüşülür, oradan Bakanlar Komitesine gider, or dan da ulusai hükümetlere ve parlamentolara dağıhrdı. HEVESLİ BİR ADAY E SAYIMDÖKÜM i Ciddiyet Elmayi Soy da ycme ArmuduSayda Şeftolinin bir ısırığı 2.5 \ira. Karpuzun bir ısırığı iki lira. Simitın bir ısırığı bir lira. Etin lokması altı lira. Taze uzümün bir tanesl eMi kuruş. Ayakkabımn 20 adımı bir lira. Tostun beher lckması 10 kuruş. Sigaranın bir nefesi 10 kuruş. Şamtıstığıntrı lan&si 60 ku 1 ruş ! Patlıcan dolmasının ısırığı 1 üc lira. 1 Banyoda bir kez kafa sa ] bunloma dort lira. on 1 kez kırk lira. | Caym fırtı 25 kuruş. ' Dondurmanın beher yalanması 125 kuruş. J Muzoffer İZGÜ var n önemli komisyon siyasal komisyondu. Yazılanmda UIu lararası konularla yakından ilgilendiğim için ben bu k misyona seçilirsem her bakımdan yararlı olabileceğimi c şünüyordum. İlk Genel Kurul toplantısınm ardından Dışişle Bakanı Köprülü'nün başkanlığında arkadaşlarla biraraya g« digimiz zaman adayhgımı açıkladım. İyi karşılanmadığını c hemen anladım. İşin içinde iş vardi: Komisyonlar dönem ar sında gerekirse özel olarak başkentlerden birinde toplanabi yorlardı. Bu gereği en çok duyan komisyon da kuşkusuz Î yasal komisyon oluyordu. Arkadaşlardan Avrupa gezilerine p< hevesli olan biri «Sciences Politiques öğrenimi gördüğüE ileri sürerek. kendi adını ileri sürdü. Oysa ben de aynı öğr nimi gördükten başka yıllardan beri sık sık dış siyasal konı lar üzerinde fikir yürütüyordum. O arkadaşa gelince hiç b deneyi yoktu, okuldan yeni diploma almış bir hali vardı. Kö rülü araya girmek istemiyor. ne haliniz varsa görün gibile: den sessız duruyordu. İşi uzatmak istemedim, oya baş vuru masını bile önermedim. Adayhktan çekilerek siyasal komi: yon üyelişini o arkadaşa bıraktım. Boni ılkin Sosyal İşler Komisyonuna, iki yıl sonra d (Avrupa Konseyinde temsil edilmeyen ülkelerin çikarlanı kollama) diye anılan bır başka Komisyona verdiler. Öteki kı misyonlar dönem dışında en az iki kez toplandığı halde bı nim katı'dığım Komisyonlardan birincisı hiç toplanmadı, iki cisi İse dört yıl içinde sadece bir kez toplandı. o da Istanbul'd; KOMİSYONÜN İSLERİ Yann sayım gunü. Akçama kodor evleröen çıkmak yoK. Pinekleyıp oturmaktansa herkes bir şeyler saymalıdır. Hem gunun ozellığıne uygun bır ış yapılmış. hem de vakıt geçiştınlmıs olur. Örneğın: isteyen. ay sonuna kodar cebınde ne kalmış sayabıl,r... Tnbıat Bllgısine meraklı olan lar hıyar turierini sayabilir... İsteyen, yaptığı eşşeklikleri. Isteven, enayüik'erinl sayabilir. isteyen, yediğı kozıklan, ısleyen de attığı kazıkları sayabilir... İsteyen, gunlerınj ilerıye, isteyen genye sayabilir... Isteyen, büyüklerıni soyabillr. isteyen, pösteki sayabilir. İsteyen, sovüp sayobitir. İsteyen. kendıni fasuly9 gibi nımetten sayabilir. (Benim gıbi). Vurort SÖZER S Olkemizdo her 5 yılda bir csayım» yapılır ve bütün Türk vatandaşları sayılırlar. Sonucta 5 yıl boyunca bir sürü vatandaşımızın ceşitli nedenlerle öie kl dünyaya gitmesine karşılık, aynı süre icînde cok daha fazlosının (bir şey varmış g:Dı) bu dünyaya geldiği ve nufusumuzun cok buyük sayılobüecek blr oranda arttığı anlaşıhr. Batı ulkelerinde nufus artışıy )a kalkınma hızı gibi konular blrbirleriyle bağlantılı konulardır. Aslında bu iş bizde de bağlantılıdır. Hatta az bir şey birbirine Y.anşmıştır. Örnegın; yabancılar nüfus çttiş hızını O'da tutarlarken, kolkınma hızını yüzde 3 civannda gerçekleştirmeye özen göstenrJer. Biz de benzer bir yöntem uygulayarak kalkınma hızını 0 da tutmaya vs nüfus artış hızını yüzde 3 oranında gercskleştırmeye özen gösterinz. Boylece yabancılonn her 5 yılda bir gelirleri bir mıktar artorken, bizirn ds aynı oranda nüfusumuz artar ve odeşırız. Hızlı nüfus artışım ortadaa kaıdırmak icın yabancılar «nüfus p'anlaması» denüen biüm dalını bulmuşlordır. Buna karşı!ık bız de kendimize gors araştırmalar yapmış vs sonunda ckahve fahnı» bulmuşuzdur. Sonuçta nüfus planlaması bizda «nüfusun planlanmasma» dönüşmüş ve bir evın odaiorına sıkışık düzen 2530 cocuk E'ğabüeceği ince hesaplar sonucu saptanabılmışiır. Yolcm PEKŞEN Sayım hesabı Sayım memuru geldlğlnde co luk, cocuk oturmuş hesap yap/yorduk. Oğlanın kltapları tamam. Kıza ayakkabı... O zaman kömüre para kalmıyor... Oturduğumuz evde kalorifer vor oma gecen kış hic yanmodı. Yine de 2 kasıma kadar yakrt parası Istiyorlar, Kapı çalınınca kucük kız. tBabaaa yöneticiiü geldiiii!» diye cığlığı ba sıp. eliyle ağzını kapattı. Sayım memurunu sevincle korşıiadik. 8ir baba olarak memura avrıntılı bMgl vermeliydim. Karşılıklı oturduk. Kayıt başladı. Aklım bu yıl tüketeceğimiz yakıt miktarında. Kanm kafamı kanştırdı. «Linyit yakolım» diyor. Gecen yıl kovalı bir soba aimıştık da.. Bizde dört ceşit soba var. tKoc kişisiniz?» deaı. Saymaya başladım. Gaz sobası.. Elektrik sobasııı... iceride yokıyoruz... Kovalı sobaaa... Bir de kayınvclidemden bu yıl aldığımız kok kö mürü sobasnı... Dört... Adamcağız şaşkın yüzüme baktı. Hemen toparlandım. «Tut turdu bizirrki» dedim, «Odun do yakabilirmişiz de... Ama efendim odunun cekisl doho şımdiden 1900 lira. Kışa kimbilir ne olur? Kok kömürü daha a'ayanıkh. İkl ron yaksak 23.000 lira...» Savım memuru kaleminin ucuylo masaya vurarok uyardı. Ben doğum tarıhinizi soruyorum beyefendl. Boş bulunup, «Son para yotırma tarihi 2 kasım efendim» dedım, «Şımdl bu parayı yatırırsak kızın ayakkabısını alamıyoruz.ı O da şaşırıp, «Kızınızın ayakkabı tarihini sormadım» dedi. Başımı salladım. Bilıyorum... Ben altıblnyediyüz... Kalemi bırakıp, kaşını koldırdı sayım memuru. Devam ettim. Elektriğe verdim... Gecen ay... Kızımın elektrik yoşı... Şey... Sekizine basmadı henüz omcası... Makbuz iceride... Bu kodar para veremeyız elektriğe. Onun icin kok kömürü yakalım diyorum. Her tarafı ısıttr... Sayım memuru odanm icinde şöyle bır göz gezdirdi. Gülümseyerek sordu: Siz bu sobayı nereye kuracaksınız beyefendi? Baca deliğiniz var mı? Umur BUGAY ırası gelmişken Komisyonumuzun ülkemizde yaptı^i tof. lantı ile ilgili anılanmı şurada kısaca anlatayım. Adı ü; tıınde bu komisyon Avrupa Konseyinde temsil edüme yen Avrupalı uluslann menfaatlerini kollamak amacıyla ku rulmuştu görevi başarmak için kalkıp Macaristan'a, Polon ya'ya. Çekoslovakya'ya gidemezdi kuşkusuz. Oralarda ça| daş uygarlığı başka yoldan yüceltmek isteyen başka bir so; yal ve ekonomik dünya görüşü hüküm sürüyordu. Pekiyi. ns sıl korunacaktı bu uluslann hakkı? Olsa olsa bireysel ya d topluca şikâyetler üzerine eğilmek. gerekirse raporlar hazu lamaktan gayri elinden ne gelirdi komisyonun? Topluca şikâyetler en çok Franko rejimine karşı sava şım veren İspanyol solculanndan geliyor, bunlar Bakanlar kc mitesine sunulmak uzere tüm konsey üyelerine bildiriler da ğıtıyor. biz de bunlan imzalamaktan başka birşey yapamıyor duk. Komisyon Başkanımız İsveç'li Senatör Wistrand iyi yurek li. sevirnJi bir ihtiyardı. Bir kusuru vardı, bildiği haide nı dense İngilizce konuşmaz, meramını illa Fransızca anlatmayı çalışırdı. Fransızcası da Allahlıktı. Bir gün •oturum kapan mıştır» yerine «dönem sona ermiştir» diyerek stenoğraf kız lan epeyce güldürmüştü. İşte bu saygıdeğer başkan Wistrand bir komisyon toplan tısmdan sonra tüm üyelerin huzurunda bana sordu: Gelecel toplantıyı İstanbul'da yapabilir miydik? İtiraz etmek, işi yoku şa sürmek fevkalade ayıp olacaktı. Duraksamasız «hayhay^ dedim. İYt AMA NEREDE TOPLANACAKTIK D DoktorunYeri Döşmanlan. Hazreti İbrahimin ellerini ayaklannı boğlar, bJr odun yığmının üzerine bıra kıp oteşlemeye hazırlanırlar. Bu sırada Rüzgâr gelir Hz. ibrahime söyleşir: «Emret Ya ibrahim esmeyeyim kl sonı yakacak olan ateş tutuşmasın.» Yağmur flelin «Emreyle Ya İbrahim ateşin üzerine sağnak sağnak yağayım ki ateşi söndüreylm» Hz. İbrahim rüzgârın da yağmurun da yardımlarını reddeder, Kabul etmez ve salt Tanrıdan diler kurtuluşunu. Sokrates de, kendisine yararlı olacağını bıldikleri neyse onu dilermiş Tannlardan. Lakedemonyalılar duolarında ryl ve güzel şeyler dilerler. bunların seçımini ise Tan nların keyfine bırakırlarmış. Krol MİDAS'ın haline duşmek Istomezlermiş çünkü. Biliyorsu Ciddiyeti elden bîrakmayalım nuz Kral Midas Tanrılardon. her dokunduğu şeyin altın olmasını diiemışti. Duası yerine getırilmiş, ıctıği şarop. yediğı ekmek. yottığı yatağm kuştuyleri bile altın oiuvermışti. Son ro her kokladığı ciçeğin ve bıncık kızına sarıldığında onun da altın kesıldiğini görünce bu ugursur altın hazınesinden kur tulmak icin istekierinın tam tersini dilemişti Tanrılardan. İnsanoğlu hayai ve hevese kapılarak kendıne gerekli o!am büemiyor. Oysa istemek bir akıl işidir gerçekte. Istemeyi bıl mek, bilmeyi Istemektir. Yüzyıllarca önce blr Ciniinin cok güzel bir atı varmış. Bır gün kayıplara karışmış bu at. Komşutar toplanmış Clniin>n başına: « Vah vah.. Çok değerll blr hayvandı yazık oldJ cok yozık» demışler. Cmli ıse boynunu bükmüş söylenmiş caresızce: « Her şeyin sonu HAYIR'dır. belki yazık oldu ama belki de doğru oidu» demiş. Bırkaç gün sonra kaybotan at cıkogelmez mi? Hem de fazladan Wr de kısrak varmış yonında.. Komşular yıne üşüşmüşler: « Ne şans na şans hem atına kavuştun hem de fazladan bır kısrağa sahip oldun... « Şans mi değıl ml henüz belll değil» Oiye yamtlomış Çınli. Ertesi gun denemek icin kısrağa bınen Clrsllnin kücük oğlu düşerek ayağmı kırıvermiş. Tüm komşular yine koşuşmuşlar: « Ne yozık ne yozık!» Clnîl: t Yazık mt değil mi? Bunu zaman gösterecek» demış.. Bırkac gun sonro savaş pot lamış tüm gencler askere olınmış fakat aycğı kınk olduğu İCın deükanlı evde kalmış.. «Ne şans ns şans, hem komşular kutlamış.lar ihtiyar Çinliyl. « Şons mı deği! ml bslii değil» diy e yanıtlamış yine adam.. Günler günleri kovaJamış tüm gencler savaşta oidukları icin ihtiyar Çinllnin fakir oğlu cok zengın bır oilenin eşs*2 güzellikteki bırlcik kızı İle evlenmiş.. « N 9 şans ne şans? Diye komşular gözaydına koşmuşlar.. Şimdl sayın okurlarım. ihtiyar Cinlinin ne söyfecflğini sizler duşünün.. Dr. İhsan ÜNLÜER edim ama sonra da derin derin döşünmeye başladım. İstanbul'un neresinde, hangi yapıda toplanacaktık? Hilton Sheraton. İntercontinental gibi büyük otellerden daha hiç birinden eser yoktu. Gazeteciler Cemiyeti de. bizim matbaa da elverişli değildi. Koskoca Istanbul'da bize gerekli büyücek bir salonla ona bitişik bir sekreterlik odası bulamayacak mıydık? Bereket ver sin mevsim yazdı ve Üniversiteler dinlenceye girmişti. Teknik Üniversite Rektörü Prof. M. Hulki Eren'e başvurarak bu konuda yardım edip edemeyeceğini öğrenmek istedim. Sayın rektör anlayış gosterdi. Taşkışla'daki merkez yapısınm üst ka tında bize biri büyük. biri kuçük yanyana iki cda ayırabileceğinj söyledi. Sorun çözülmüştü. VVistrandla mektuplaşarak toplantılar için uygun bir tarih saptadık. Komisyon üyeleri ve sekreterlik personelinden oluşan onbeş, yirmi kişilik bir kadro tam zamanmda çalışmalanna başladı. Gündemin başlıca maddesini sosyalist ülkelerden kaçıp Istanbula yerleşen sığmtılarla görüşmek teşkil ediyordu. Araştınp. soruşturmuş. bunlardan bir bölümünün aralannda yardımlaşma dernekleri kurduklannı öğrenmiştim. Ilişki kurdum Her biri komisyona birer tcmsilci gönderdi. Ne vakitten beri buradasınız? Nasıl geçiniyorsunuz? Ülkenizde yakınlannız var mı? Onlarla haberleşebiliyor musunuz? Onlara yiyecek. giyecek birşeyler gönderme olanağınız var mı? Bulgar. Rumen, Macar. Arnavut çeşitli uluslardan oluşan sığıntı temsilcilerinin verdikleri olum lu olumsuz yanıtlar. bir rapor hazırlamak üzere dikkatle not edildi. Üç. dört günlük çalışmalardan sonra da Komisyon görevini tamamlamış oldu. CENNET GİBİ aşkışla'daki çalışma odalanmız tüm üyelerce çok beğenildi. Geniş pencerelerden ta Adaiara kadar uzanan masmavi bir görüntü. Etrafında 20 kişinin rahatca yerleşebilece(Arkası 7. Sayfado'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle