Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İKİ CUMHURÎYET 31 AĞUSTOS 1979 PARÎS Onü bizde d e yaygın olan Meksikah ozan ve denemeci Octavto Paz geçende Parise gelmiş, duysaydım <uay;p bulmak. taruşmak isterdim oounıa. «Nicekilap festivalinin altın karta) ödülünü kazanmış da onu almak için gelmiş, Fransa'ya, çok sevdi£i Fransa'ya. Çünkü Octavio Paz, gençliğinin çoğu yıllaruıı burada geçirmiş, gerçeküstücüJerle yakınlık kunnuş. A. Bretonun dostu. Paris sanat çevrelerinin tanıdığı bir ozan. bir yazar. Andre Laude'un onunla yaptığı bir konuşmayı okudum geçende: Altmış beş yaşında imiş Octavio Paz, Montparnasse kahvelerinden birinde oturmuş, eski günlerini anarken, Andre Laude ona sorular yöneltiyor. diyor ki sözgelişi: «Yıllar oldu slz Meksika'ya döneli. bu dönuş duşüncelerinizde bir değişikliğe neden oldu mu?» Octavio Paz, ülkesini hem değişmîş, hem değişmemiş buldugunu, orada eskl ile yeninin birbırine kanşmış durumda oldu£unu, on dokuzuncu yüz yıldan, bağımsızlıktan başlayarak bir çok Lâtin Amerika ülkesinın modernleşme akımına kapıldığını anlatıyor. Biz devnmci idik, pozitivist idik. sonra Marksist Leninist olduk. Dönüş. anakaramızda bır yabancılaşma yaşandığına ilişkin düşüncemi doğruladı. Ben salt erkinlik yanlısıyım. Sanımca petrol bize bir çözüm getirmiyor. bir sure için ileriye »tıyor sorunlanmızı. Meksika devletinde bir çurume var. Ben demokratlk eleştiriden başka çıkar yol göremiyorum.» Tarih ile politika ilişkisi konusunda ise. unlü ozan, hem yurttaş. hem de ozan oldugunu belirttikten sonra, BenJamin, Perefnin bir sözünu anırasatarak. ozanın özgür kalması gerektiğini söylüyor. «Gerçeküstücüier bu konuda herkesten daha biiinçli idiier» diyor.. Andre Laude"un. «şiir sizin yaratıcıhk yaşamınızda hep en önde mi geHr?» sorusuna ise Octavıo Pas şu ilginç yanıtı veriyor: •Şiir elbette odaktadır. aına hergün şiir yazılmaz, iyi şiir yazılmaz. Victor Hugo'yu saymazsak. Ozanlar. duzyazı ile beslenmelidirler Ben deneraeler. eleştiriler yazanm. çeviri yaparım. Ama şiir hep odaktadır. Burada Andre Breton ile yaptıgımız son gezintiyj anımsıyorum şitndi. bana Apollinaire'in Gitane'ını okudu idi. Harika idi. Şiir hep en başta gelir Bir toplumun durumunu anlamak istiyorsanız, ekonomistleri birakra. ozanlarla yazarlarla konuşun derim.» Andre Breton'dan açılmışken. söz elbet ve gpriişler BAS1NDAN Melih Cevdet ANDAY te Gerçeküstüculüğe geliyor. Bu konuda Octavio Paz'ın söylediğj önemli soz şu: «GerçekusîucuJük bir k:şkırnna idi. Bu akımın etikasına hep bağlı kalmışımdır. Ama ecriture automatiquein olanaklanndan çok kü şümlüyüm. Bi::rsın:z. Bretonun da kuşkulan vardı bu konuda» diyor. Bana sorarsanız, ecriture automatique hiçbir zaman sahi cj görunmedi bana, onda hep bir içtensizlik buldum; ama Andre Breton'un da kuşkulu oldugunu bilmiyordum bu konuda. Şiirlen dışında, denemelerini, eleştirilerini de okumuşumdur Octavio Paz'm; Andre Laude ile kcnuşmasında ozanm ne geniş bir ilgi alanı oldugunu bir kez daha gördum. Ölüm mü? Ölüm insanoğlunun baş sorunudur. Neanderthaiden bu yana onun üç sorunu olagelmiştir. Seks. çalışma, ölüm. Oysa hayvaniann ölüm karşısındaki tutumu şaşırtıcıdır; sezerler ölümün geldigini. eyvallah derler. Insan delidir. ölüme başkaldınyor. Buyük uygarlıklar. yaşamla ölümün anlaşmaya vardıgı uygarhklardır. «Yazma uğrast sizce nası! düzenlenir?» Ama Octavio Paz profesyone! bir yazar değildir ki. bunu gereğince anlatabilsin. Gerçekte bir profesyonel okur oldugunu söylüyor. Yalnızca gerektiği zaman. isteğin ateşı yandığı zaman yazar. Çeşitlidir çahşmam. diyor. bakarsınız bir deneme. derken bir e!eştin. Ama yürümeye. gezmeye bayılıyor. Pekı, bir umut adamı mı o? •Dünyanın bir tür sonu yaşadıgı kan:smdayım. Ama bir yok olma degildir bu. Alttan alan yeni bir şeyîer hazırianıyor. Buna gerçekten inantyorum » Gene bir Lâtin AmerikaJı ozanla, Pablo Neruda ile surdürecegim yazımı. Pablo Keruda'nın «Kopuk G01 ve Başka Şiirler» adı lusal ekonomiler yaşcynn varhklardır. Tıpkı dığer yaşayan varlıklar gıbi onlann da cocukluk, genclik ve gelışrrte ccğlan ve onu izleyen olgunluk, durgunluk ve yaşlılık dönemlerı vardır. Bu dönemlerin her birinde ulusal ekonorrrılenn «sağlıklı», «dengel ». «eneriık» b r yaşomı, ya da «hostalıklu, «dengeeız» veya «durgunluk» içinde geoen donemterı söz konusu olobfUr. sız sagının eskl mitoslan» adlı gerçekten ilginç yazısında bu yeni sağcı akım a değinmiş ve çok yertnde tanılamalarla durumı ortaya koymuştu. Okurlanma bulup okumalannı sahk veririm o yazıyı. Fransız solunun kendi içindeki bölünmeler, çekişmeler ve çelişkiler bunalımlara saplanan bazı genç lik çevrelerinde sağcılann daha etkili olmalaruıa yol açıyor» diyordu Topuz yazısmda Şimdi Fransa'da sola çatan sağcılar. şaşıla cak şeydir, çok eski bir karalamayı, Sovyet şakşakcilığı suçlama^Lnı kullanıyorîar Bunun yenj bir örneğj daha var. karikatürcü Wolinski'nin uğradiğı saldın. \\"oünski. Humanite'nin karikatürcusu, Charüe Ebdo ve Harajiiri dergılennin kurucusu, kırk yaşlarında. çok yetenekli bir sanatçı. Yanılnuyorsaın, bizim karikatürculenmiz çok severler onu. \Volinski geçende Sovyetler Birliği ne gitmiş. dönüşünde Charl,p Ebdoda bir röportai yayımlıyor Sovyetler Birliği üstüne. İşt e kavganm çıkmasına neden olan bu röportaj. Karşı yandakiler, Sovyetler Birliğıni cennet gibi gösterdi diyerek yerdiler VVolinskı'yi. O da bunlara verdiği yanıtta, Ben Sovyetler Birliği nin cennet oldugunu hıç de söylemedim». dedi. Oradan iyi söz ettiğim için ise kmanamam. kötü söz etseydim kmanmalı idim. Sovyetler Birliğini yermeye hiç bir heveç duyrr.adım içimde. Humanite de çahştığtm. demek komünist olduğum için kızdılar bana. Sovyetler Birliği'ni cehennem olarak tanıtmadıfım için kızdılar.» Humanite Dimanche'da ise Françoise Colptn. bu konuyu açarak. «VA'olinski, Sovyetler Birligi'ne gitti. dondu. anlattı. Cennett«n söz etmedi. ama cehennem d e demedi» dlye yazıyor. Anladıguna göre. nerdeyse dünyanın her yanmda. kişinin kimliği, So\T«tIer Birliği'ne karşı aldıgı davranışîa ölçülüyor hâlâ. Sağcılann. bu yöntemi uygulayarak neyi amaçladıklannı anlamak kolay degüdir. Sov. yetler Birliği'ni yermeyeni korkutmak mı. yoksa sosyalizmi. komünizmi böyle yaparak önlemek mi istivorlar? İkisi ds olanalcsız gorünüyor bana. Fransız sflğının çüduklüğunden başka bir şev deeildir bu. Yok. yabancı bir ülkeyi övmek. ozunde suç olarak gösterilmek isteniyorsa. Fransa sagı unutmamah ki. 1789 de\Timinden sonra her yerde ve coşku ile övülmüştür Fransa.. olup. kâr mcrjlorının hongi du zeyde kalması gerekeceğme Pianlama karar verebilır mi? Verırse bu kararlann fazla an:omı olabilir mi?. Bu örnekler, hic kuşkusuz, <olayca coğaltılabilir. Ama bui o gerek oldugunu sonmıyorum. Öyleyse tanımını vaptığımız ve adını koyduğumuz bu ekonomık hastalığın nereden kavnaklandığı ve nosıl önlenebüeceâi konusunu tartışmayo aCObılirlz. BAŞLICA NEOEN: KAPİTALİZMİN YAŞLANMASI VE YOZLAŞMASIDIR... Bence bu hastalığm ikl temel nedeni vardır. Blrı, KAPİTALİST duzenm kendi yopısndan ve onun fyaşlonmastndan» ve «yozlaşmasından» doğon ne denlar. İkrncisı. «DEVLET müda holeierinin» bozon cok yersiz. ölcüsüz. va da celişik olmosın dan. «sistemin mantığına» ters duşen yonlend ; rme hev9Slennin yoğunlaşmasından doğan nedenier. Coğımızda kapıtaüst düzen yoşlonmıştır Ülkemizdeki uyçu lamada ise ileri ölcüde vozicşmış ve bazı önemli görevleriil yapamaz duruma nelmıştir Bu tiüzenln kurumiorı ne cağımızm, ne de ülkemlzin gereksiirrelerıni korşılryabilecek durum öcdır. Bu. yaînız bizlm lcin değil, ileri sanay' toplumları ıc;r> de geceriidır Oralarda do ulus lararası «rüşvet» skandallcının yavgınloşması, cokulusluların dış ulkelerde darbe düzen leme glrişimleri. son sendika cı'ığın yayginlaşması ve benreri gelişmeler bunun acM kamt larıdır. Sistemin mantığma ters dusen müdahalelerden. hatta sos yal devlet anlayışı icinde gercekleştirilmeye col'şılan «Demokratik Sol» karma ekonomi düzenlnln temel ilkeleriyle bağ daşamryacok, yersfz, ölcüsüz yo do celfşkM! baskılardon koy naklanan cekonomik kirlenme» fse göreli olarak doho kolay ön lenebilecek bir hastalık olarok gözükmektedir. YERSİZ YASAKLAMALAR VE YANLIŞ MÜDAHALELER DE ÖNEMLİ Devlet, lcorşıloşılon her güçlük karşısındo yeni ve karmoşık bir duzenleme yapmaya kol kışmozso, her sorun karşısında bir «yosak» koymavı. her kıt lık karşısındo bir fiyot saptomoyı «cözüm» sonmo yanılgısın dan kendinl kurtarabilirse ve hele ekonomik sortnlara etkln fokat «ekonomik» cözümler ge tirme yolu denenirse, icinde yc şodığımız fekonomik klrlilik» or tamı zomanla bir ölcüde anrıdırılobilir. Özeüikie, Devletin zoten sınırlı olan «etkın müdaho le» ve «doğru yöniendirme» gü cü «yerinde» ve «strafejik» nok talarda kullanılrsa, boşarı daha da Herl ölcülere ulaştırılabillr. Bu yonde atılacoV adımloria, bir yondon bugün varoion «eko nomik ktrienme» slstemli bir ca lışma İle ozoltılabilır. Bir yandan da yeni olınacak ekonomlk, sosyal ve poMtik kororlonn, Izlenecek yem strateıilerin, gelecekte yarotabileceği *kir!llik . etklsi» dıkkatle hesoba ka tılarak enazda tutulmayo calışılabilir. Yakın bir gelecekte ekonomi mizin «Haüc Suyu» kodar kirlen mesınl, kokuşmasını istemiyor Sok, Türk ekonomıSinde kirlilığl azaltocok genış kapsamlı bir calışmayı derhol başlotmomız zorunlu gözukmeMedlr. NATO'daki Görevimiz ? ir süreden berı İzrriir'de Guneydoğu Avrupa Müttefik Kara Kuvvetlerı komutanlık gorevını yuruien Orgeneral Vecıh' Akm emeklıye ayrılmış, yerine Korgeneral Sedat Günerai atcnmışîır. Bu neaenie vopıicn torende NATO Avrupa Gunevdoğu Muttefik Kuvvetleri Kumandanı Oramıral Harold Sheor'ın yaptığı konuçma cok ılgmctır. Türkive'yi Ortadoğu'dokı islam ulksle r iyle karşı • karşıya getirecek b.r gorev anlayışrnı NATO'nLin Guneydoğu kanadına yuklayen Harold Shear'ın kor.uşmasındart ilgıü parcoları aşağ:ya aktorıyorum: Oramiral Sheor diyor kı: « Son birkoç yılın oloylorı doğu Akdeniz bölgesinl etkilemekten uzak kolmadı. Ortadoğu'do devam eden guclükler ve iran'dckl çıkmaz durum, kcrgcşaiıkların daha da yoğunlaşmasıno yorodı. CENTO dağıidı. Fırsatcılık ve mocera, güney ve guneydoğu'da ist:krorsi/:lık ve bolünme yaratmıştır. Bu, icinde yaşonması kolay bir ortam değlldir. Bu ortom sonınlarımızın cözümlenmesini daha da zorlaştırmaktadır. Buna roğmen blz bu sorunları cözümlemek zorundayız. Bugün guneydoğu bclgesfnde karşıfaştığımız en önemli sorunlardan biri de komşumuz ve güney bolgesl mütteflkimir olan Yunonistan'ın takrar NATO'nun askeri yapısına dönmesl sorunudur. Ozellikle Ege deniziyle ilgili olonlor boşto olmok üzsre bu sorunîorın mahiyet ve kormosıklığı hokkında oldukoa bifgi sohibiyim. Güney kanadındaki dayanışmonın herşeyin üstüncie bir önevn toşıdığıno kesinlikls inonıyorum. Burccla, Akdsniz bolgesindeki coydırma îmkân ve kabiliyetimlz, ciayanışmanın varkk ya da yoklunundon kuvvetle eikilenecektir. Guclü bir kororlılık ve kuşku götürmeyen bir birlik ruhu barıs icin en önemli araclarımız olarak kaimaya devam edecektir. Sadece bu son olaylar «landsoulheast komutanlığının» büyük onemini dcha da vurgulomaktodır. Haycti önem! haiz olan bu kuvvet, munteme! Wr mütecavizin Ortadoğu, Akdsniz ve Afrika'ya gecmek üzere orayaccğı dünya petrolünün ve zengin hom madda koynaklarının coğunn utaşon güzerçrhı boşarı ile savunmaktodır. Stratelik yönden havati önem taşıyon bu koynakloro uloşmadan, NATO ve Bntı dtinycs: varlığını Idame etmekte ciddi zorluklarla karşılaşabiiir.s B altmda yeni bir Tcitabını yayımîadı Gallimard. Ozanın eşı Mathilde toplamış şiirlen. İspanyolcadan Ciaude Couffon Fransızcaya çevirmiş Hubert Juin. Le Monde De» Livres'de yazdığı •Pablo Neruda'nın Tutsusu (vasiyeti)» adlı yazısında. Nobel odülunu kazanmış olan Şillli ozan üstüne övgüler dile getirmiş. Yalnızca ozanı değil. çevirmeni de övüyon bu kitap. diyor. Neruda"nın bütun lirizmini ortaya koyuyor. Ona göre, Neruda'nın lirizmi, geçmiş sevdast ile geIecek umudunun uyuşurnundan doğmaktadır. Neruda. şiirlerinde sık sık «dönup gelmek«den. «yeniden ortaya çıkmaktan» söz eder. Toplumun degişimine. dönuşümune karşı değildir bu. Ozanhk yalvaçhktır. ama olacagı bilme anlammda değil, olması istenilenin dile getirilmesi anlamında. Neruda'daki boyut genişliği buradan gelmektedir. Onun şiiri içten olan'.a eplk olanm kanşımından doğar. • Sağci Contrepoint dergisinin son sayv 6inda ise. «Nerjda Mitosu» adlı ya2j. ozanı agır biçimde eleştirmektedir. Uruguaylı ozan ve denemeci, Fransa'da sürgun yaşamı sürdüren Ricardo Passyro. Pablo Nerudanın «engage» bir ozan olmasını ele alarak. bütun yaşamı boyunca Kremlüı'in kulu kölesi oldugunu yazıyor onun; Juan Ramon Jimenez'in Pablo Neruda'ya karşı olan yazjsını da kullanjyor. Sanat. yazın alanında görulen bu sag sol çatışmasının. sağ kanatta yenf yeni oluşan düşiınsel bi r akımdan guç aldıgı rahatlıkla söylenebilir. Htfzı Topuz. bır ay önce, Milliyet gazetesinin 23 temmuz tarihl! fama Hıfzı artık Cumhuriyefe. eski gazetesine katıldı) sayısında çıkan «Yeni Fran + Bir Büyük Hoca'yı Yitirdik Dr. Murat ÇİZAKCA Boğazlçl Üniversitesi Öîretün GSrevllsl U 'ktisat Tarfhl dolındo dunyado üc buyük ekol vardır. Bunlardon «Annales» ekolunün Türkıye'deki en buyük temsiicisı Ord. Prof. Dr. Ömer Lütfi Barkondı. Barkan, bu ekolün sodece ülkemizdeki temsilcilığinl yopmakla kalmamış, Osmonlı ekonomisınin yopısımn da bu ekolün metodiortyta boşarılı bir şekılde incelenebileceğini kanıtlayarak ekolün dünya bilirrr cevrele'indekı saygmîığını yuceltmiş. oyrıca Osmanlı ekonormsintn dünyo ekonömrsi 'Cindeki yerinl ortayo koymuştu. Türkiye. böylelikle, dünvo copında kotkı yapabılen ve sadece Türkıye'de değil diğer üıkelerde de cok az yetışebılecek olon bir bılim adamını yitırmıştir. Türk iktisat tcrihcıien olorok ocımız, koybımız sonsuzdur. Tek tesellimiz Borkon'ın octığı c'ğın ülkemizde sürdürebllecek yeni blr kusağın yetişmiş o'mosıdır. Dünya bunalımı teindekl 1930ların Fransa'sı Strosbourg do veni bir ekol oluşturan Lucien Febvre. Marc Bloch va henn Pirenne'ın pek de forkında değilken Borkan. scnraaan devleşecek bu büvuk Fransız tarihçilerınin oğrsncısi oimuştu. Klasık tanhten radıkal şekHde cyrılan Feb>'re ve 8,'och büyük bir geniş görüş'e, bir ülkenin veya bır boloenin torihinin dunyanın obür bo'gelerıyle sankı h;c b" bağı yokmuş gibi yozılabıleceği gorüşüne karşı cıkt'lor. Bır ikincı temel ılkelen tarih yozarken arşıv molzemesi kui'anmak ve bu arado sosvo ekonomık konuloro ağırlık vermektı. I B;r ulusoı ekonomlnin «gefişme cağında» yeterince hızlı ve soğlıklı gelışme göster&memes. onun «yopısal» bazı zoaflarınm buıunduğunu gösterır. Bunları ortadan koldırorok sağ l'klı geıışmsyı gerceklestırmek, bu amaçla piânlar hazırlayıp poi lıkoiar oluşturmak topium odına DEVLET'in görevıdır. Br utusal ekonomide sö r ekli ve yaygın «işsızlık» varso, pıyasa mekanizması bu işsizffğı kendiüğınden ortodan kaldırıp «tarncal:şrnoyı» sağlıyamıyorsa buna care bulmok da DEVLET'ın görevıdır. Bır ekonomide si!re'<lı ve onarrl 1 «dovız kıüığ:» vorso iyapısal dış dengesıziık hastaiığı). surekli ve önemıı fiyat artışları görülüyor sc (ciddi bır enflâsyon hastolığıj gelır böluşumünde buyük dengesızl kier ortaya cıkıyorsa (Sosyo1 adaletsıziik hastaiığı). Devletin gorevı bu hastalıklarla savaşmak, para polıtikası, vergi ve harcomo poKtlkosi. yo da ücretier ve gelirler politikcsı araçlarım kullanarak ekonorriyı sağlıklı yaşamıno yeniden kovjşfurmoktır. sEKONOMİNİN KİRLENME5İ» ÖNEMÜ BİR TOPLUMSAL HASTALIKTIR Ben bu yazımda OEVLET'in bu ekonomık sorunlarla nasıl başedebiieceğını tartışacak değiHm. Bunlar kador önemli, hatîa bozan daha da önemli olduğu halde, bugüne kadar pek de üzerinde durulmayan bir baska sorundan, «Ekonomınin K'rlenmesı» gibi. coğdaş bir hastalıktan söz etmek istiyorum. cEkonomlntn Kirlenmesi», {polluted economy), «Kirtenme Ekonomisısnden (economics of pollution) farklı bir şeydir. Bu sonuncusu, son yıllarda cok tortışma konusu yapılon «ho« va kirlenmesi» «su kırlenmest» ya da genel adıyla tçevre kirlenrmss» (pollution) okryı karşısında alınacak önlemlerin, ya da cavreyl orıtma operasyonunun gerektirdıği koynak sorunu ile bunun yaratacoğı dağer artışını. maliyet ve yarar tortışmasını ıçeren ©konoml biliminın yeni bir dalıdır. Oysa «Ekonominin Kirlenmesl» olovı, bızzat bır ulusal eko nominin kendi yaşomının b'r ceşit buiaşıcı hastalığa maruz kalması ve sağlıklı yaşam koşul.'onndan uzakfaşması demektır. Ve bu yönüyle ele Olınınca da üzerinde ciddiy»t!e durulnası ve tedovisi icin DEVLETCE önlem almması ge reken yeni bır toplumsal hflstalık ortaya cıkmaktodır. NİCEÜK FARKI, NİTEÜK FARKI YARATIR Bır ulusal ekonomide, ekonomk yaşamm ceşitli aşamalGnnda, örneğin üretlm, va tınm, böiüşum, tuketim gibi aşamalorında öc beş Oreticl. votınmcı ya da tüketlcl «yasodışı», «ahlâkdışı». «kurafdışc iş!er yapıyorsa onların bu cabo lan ekonomtnin genel gldişini yanl sağlıklı yaşamını pek d© etkilemez. Dolayısivte hoşgörü tls karşılanabülr. Tıp Ekonominin KirJenmcsi ve Kapitalizm & YAKIN BİR GELECEKTE EKONOMİMİZİN «HALİÇ SUYU» KADAR KİRLENMESİNİ, KOKüŞMASîNI İSTEMİYORSAK, GENİŞ KAPSAMLJ TEDBÎR ALMALTYIZ. Prof. Dr. Besim ÜSTÜNELIstanbul Senatoru kı, bır büyük kentte bir ya da ıkı fabrıko bacos;nm havo kırlenmesıne yol cgması, ya da bır acık dsn.ze bırkac kını suyun akmcsı g.bı. Ama, nasıl K\ bır kentın havosı sayısız oocaıaraoo cıkon zenırü gGziaria boğucu na'e ga lınce boyle bır «hava Kinenmesme» karşı önlam aiınmcsı gerekıyorsa. yine. nasıl <• Halıcın cevresındekı sayısız tab rikaların zehiriı artıkları ıie Halıc suyu comur haıine golip, cevresmı ve ,cinde bar.ndırdîğı yaratıkları tehdıt edrnce devletin harekete gecmesı zorun'u hale geiiyorsa, oynı ne denierle bır ulusal ekonomide de cok sayıda sanayici uretimıni yasa dışı yollardan Surdüruyor, pek cok fırmo vergi kacırarak, karaborsacılık vaparak. ya da «paralel pıyasada» tşlnt yürüterek «ekonomık kirlenmeye» katkıdo bulunuyor sa, devletin bunu da toplumsol bir hostaiık olarok ele olması gerekmektedir. Çünkü burada, ünlü bir filozofun dediği gibi «Kantite değişmesinin kalıte farkı yaratması» söz ko nusudur. Bu toplumsal hastaiığı tedavi etmek icin de tıpkı ontienflasyonist politiko gibi devletin özel blr potitıka oluşturması gerekmektedir. Cevre klrlenmesinden sorumlu Başbakon Yardımcısının bazı politikacıların yakınlarryla ilgili yolsuzluk dosyaları üzerinde de calişmosı bu ocıdan anlamlı olso bile yeterli değildir. Özellikle son on bes yıl ioinde Turk ekonomlsi glderek ortan oranlarda bir «ekonomik kirlenme» ortam» lcine girmiştir. Döviz kıtlığından. ödeme du zensizliklerinden, hızlı enflosyondan, yersiz ve oşın devlet müdahalesinden. bazı kurumlarm yozlaşmasından, vergi kacırmonm ve yosa dışı ic ve dış ticaretın yaygınlaşmasından kaynaklanan bu «ekonomik kirlenmeler», yer yer emek piyasasma ve orodan işci örgütlerine. işci Işveren llişkilerine. yer yer sermove piyosasma ve bankalor sıstemlne. anan kıtlıklar nedeniyle de mal piyosalarına yoyılmış gözükmektedir. OIAYI KÜCÜMSEMEYELİM Bunları olağon korsılamak, ya do «buniara karşı zaten önleyici vasolar ve kontroller var. başko ne yapılabflir kl?» demek, bence olayı kücümsemektir. Yonlış değerlendirmektir. En cok tartışılan eVonomik hostolık n»dir? En.'iosyon. Yo da sürekli ve yaygm işsiziik. Enflosycnun en onemii olumsuz stKiierı neieraır? Bır e<0norrıde kcynak aağılımını venmsiz alanlaro saptırmak. gerçek bırıkımı azoltmak ve gelır böiuşümur.de büyuk denges zlikiere ve adaletsızlikiere yol acmck. Bence. cıddi bir «ekonomik kırienme» olavı, yukorıdo sayılan sakıncalann hepsmı birden ve ılerı ölcülerae yaratabilmektedır. Bu nedenle de cıd di bır sosyoekonomik hostolık olarak ele alınması gerekmektedır Bırkac carpıcı örnek vererek ne demek (Stedıâimi doha acık olarak anlatmaya calışayım: Bir ülkede, bugün Türkiye'de olduğu gibi, cok geniş bir kitle, ödemesi gereken vergıyı öde mıyorsa, vergileme yoluyla koy nak dağılımına yön vermenin üretımi dışsatıma özendirmenin, ya da gelir bölüşümünde sosyal odaletj sağlamanın olanağı var mıdır? EKONOMİDE HERKES GÜNAH İŞLEMEK DURUMUNDA KALIYORSA DURUM CİDDİDİR. Bir ülkede, ylne bugun Turkiye'de olduğu gibl, cok sayıda sanayici üretiminl sördürebilmek icin «mal karşılığı Ithalot» kanalmt kulfanarak. cift ödeme Işlemlenne girişerek, hatta her istediğini TIR ticarethiln bilinen gelişmeleri lcinde, hem de hic gümrük ödemeden elde edebiliyorsa; ürettiği mamül malı krovatlı, kravatsız, nayton yo da gercek alıcılara satorak milyar lar vuruyorsa. böyie bir ülkede fiyat kontrolünün, kambiyo reii minin, vergi sisteminin veyo kre di kısıtlamasınm ne denli etkisi olabilir? Bu koşullar altmda, piyoso mekon'zması ne ıkaynak dağılımıns, ne «gelir bölüşümünü» düzenleyen bir Işleve sa hip olabiür. Hangi alando, klmler daha ıgözü kara» ise o ke sim gelişlr. o kimseler ekonomik gücü kontrolu altına alır: ocıklartacak her tönlem poke tlni» büyük ölcüde etkisiz kılobılir. Bir ülkede kocokcıtık. ruşvet. karaborsa ve parale! pfyosa uy g'jlamalan demir, ceük. cimen to. akaryakıt, yağ ve bu gıbi önemli girdilerde cok geniş alan laro yayılrnışsa; ve bu uygula' malara karşı dışardaki «cok uiuslu» şirketler ile icerdekı «cok . güclü» cevreler işe ege. men oldukları İcin etkili önlem ler rjlınamıyorso, böyle bir ülke de hangi sanayl dalınrı kurulo cağına, nereye ne kadar yatınm yapılacağına, üretimden lsCinin olocoğı poym ne kodor NATO anlaşması acıktır NATO üves ülkelerde*ı birine vapıiacak so'dın karşısmda ortok oskeri gücü eyleme geciren bir yükümlüiuk sö'komısudur. Ne var ki ABD eski Cumhurbaşkanı Johnson. 1964'te Türkive 3rj>bakanı İsmet Paşo'va yazdığı mektupta bu yükümlulüğu yadsımış ve anloşmayı şöyle yorumlamıstı« Eğer Türkiye Kıbrıs'a cıkarma ycparsa, ve Sovyetler Birliği de buna engel olmak lcn Türkiye'ye saldırırsa. NATO eyleme gecmez.» Ve Kıbrıs'a cıkarma eyJemhe n'yetlenen Türkiye' n'n karşısma Sovyetîer değil, ABD'nin 6'ncı filosu cıkmıştı. Bu durumda devletler hukukuna göre Londra Zurıh anlaşmasından doğan tgorantörluk» hokkımızı kullonamamıştık. İsmet Poşa da Johnson'a ABD ile Türkiye'nın NATO anloyışları arasındaki ayrılıkları belirten b>r mektupla ka'şılık vermisti Simdi NATO'nun bize vönelik kanodında kumondon Oramiral Harold Shear, Türkıye'yi Ortodoğu'dck' İslam ve Afrıka'daki Ücüncü Dünya ulkeleriyle karşı korşıyo get'recek bir strateiiyi NATO'nun ternel kura!ı soyıycr. Sayın Oramiral'in konuşmasıno bakarsanız. Türkıye; Ortadoğu'daki petrol ve Afrıka'daki ham madde koynaklonna Botılı ülkeler cdına bekcüik etmek üzere NATO' nun qü~ıevdoğu kanadındo gorev üstlenmişt:r. Bu sapık fikır. ulkemızi tüm Ortadoğu'dan ve dünyadckı mazlum ülkele'den soyutlayacnk bır polıiikayı ıNATO kanolıylo Türkiye'ye empoze etmek» aniamına geür Oromlral Harold Shear*tn istediöi «kuşku götürmeyen bîrljVt ruhu» bu yoldo mı clocok'' Biz NATO'ya kuzeyden gelecek b;r teht'keye karşı guvence icin gırmiştik: şimdi 'ş değ şti: Ortadofiu'do co?u "lOs'ı'i'nm maz'ı.rn ölkeye korşı, Bati'nın «sadık bekçisi» görevini ml üstleniyo'uz'' •Annales» ekolünun Franso'do iylce yeHeşmesl Fernand Braudel'ın calışmalarryio gercekleşti Braudel, üAkdenız ve !l Fılıp Zomonındo Akdenlz Dünyosı» adlı esennde Fransız tarıhinın tum Akdeniz torihinin bır porcası olöuğunu ve bu parconın «tüm» ıncelenmeden anfasılamay'acağını «sır»rın Akdeniz'in öbur yansını ıceren Osmanlı arşivlerinde gizlı oldugunu yozıyordu. Braudel'n bu görüslerı yayınlondığındo Barkan. Osmonh nüfus sayımlarıyla ügıli colışmalarının bir bölümünü tamamlamıştı. Bu bilgive dcyonorok Broudel'in kitobını kritık etti ve bu kritık iktisot Fokülteeı mecmuasındo yayımlondı. Krıtık (değeriendınş) öyle geniş ilgi uyandırdı ki «Annales» dergisi gelenekierini ciğreyerek, daha önce yayınlonmış olmasına karşın, Barkan'ın krltığini yayınladı. Cok gecmeden Barkan Sorbone'a davet edıldı ve «Annales» eko'ü ile uzun yıllar sürecek bir işbirliğinin temeli atılmış oldu. Nufus sayımları calışmosını Osmonlı bütceleri, kanunlar, fıyot tarihi, torım tarihi. sosyal ve hukuk tarihi gibi her birı boşlı başma birer oraştırmo olan yayınlor ardı ordıno cıktı Borkon, kendi deyim'yle, «hommodde» hazırlardı Öl'jmsüzlüâürun bir nedeni de herhalde bu oiaccktır Ortavo kovduğu bılgıyi vorumlomaktan kacmmozdı. fakat bihrdı ki osıl yorum sonroki kuşaklor tarofından yapılocoktır. Sağlıkh vorumun ancok uzun bir bılgi bır kımi scmunda yopılabıleceğine inonırdı. Hoco'nm bu hammodde hazırloma tutkusu. yapıtlorımn coğunun cenış bir okuyucu kıtlesine acılamomosıno nscen o'du Buno korsm oraştırmaları oylesine engın ve genıs kapsamlıoır ki Osmonlı iktisat tarihi konusundo ısieven her yazar onun eser'erini kullanmak zor Bu"un uzun bır zaman böyie devam edeceğıne i'e Bckjn'ı ö'üınsüzleştıreceöine şuphe voktur. Barkan günümüzde Osmanlı iktisat Tarihinl nerdeyse tek başma yazar gıbi görünmektedir Oysa böylesir»e gemş kapsamlı bir colışrnanm tabiî ki tek bir inson alîındon kolkcpozdı. Hoco. boşorısının oldukco önemli bir bölümünü kend1 kurduğu Türk iktisat Tarihi Enstitüsü etrofında oluşturdugu grubuno borcludur. Bunu B'audet de anlamış ve AKdemz'in ikinci baskısının önsözunde Barkan'ın calışmalarmı «Ömer Lütfi Borkan ve öğrencılsrmtn çalışmaiorı» şeklmde belirtmıştır. Gercekten Lutfi Gücer, Halil Sahiliioğlu. Mehmet Genc. Cengız Orhonlu ve öbürleri uzun yıllarını Barkan'ın caiışmaianno yardım ederek harcamıslordır. Hoca. calısmc arkadaşianndan da yardım gormüştür. Örneğ;n. vapıtiannm co^unda Enver Mericli ve Fazı! Işıközlu'nun vardımları büyüktür. Barkon ölmeden 02 önceslne kodar Otuz vı'lık btr gecmışı olan «Hüdcvendigâr Lıvası Tahrir Defteri» uzeri.ıde cai'Sivordu. Tablolannın kucük bir bölümünün ortaya ckTiasındo katkım olduğu icin gurur duyduğum bu dev eser ashndo 'VI vılciır tomomlanmış, hatta formolorı bası'mış durumda bekliyordu. Hoca, kendi yorattığı tabiolorm ters vorumıonmasını önlemek fcin kitabo cok iy bır tchlH eklemek ıstedi ölmeden bir hafta önce vODtığımiz telefon konuşmamızda bano son sözleri şu olmustur «Duo et de blroz doha yoşoyayım, H0davendıgâr'ı bitirmeye blrkac sayfann kaldı!» Rubun şad olsun hocaml İŞÇILER, EMEKÇİLER, İLERİCİ AYDSNLAR İLERİCI GENÇLER!.. Türkiye İşçi Partisi, 14 Ekim 1979'da secim yapıiacak 29 ilin tumünde birden secimîere giriyor. Seçim dönemleri, Par*:mizin bağıms!2lık. demokrasi, sosyolizm mücadelesinde, sesini üike capında ve yoğun bicimde duyur. jiime olanaklarını vermektedir. Seçim calışmalarmm en etkin ve Daşarılı sonucr ulaşmasındo Partililerin cesur, özverili çalışmalarının yanısıra, Partimize inonmış, gönü vermiş arkadaşlarımızın dc katkıîarı büyük önem taşırnaktodır. Türkfye fşçi Partisi Merkeî Yönstim Kuruîu'nun Partinin tüm üye ve adav üvs!sr.n!n ay'k gelirlerinin belli bir yüzdesini Ağustos. Ev!ül ve Ekim aylanndc Parti msrke^ine bcsâ'ş olarak göndermaferi fconusunc'cıki kararını, Parti Dostları'na öa duyurmaktadsr. Gercek ve tek kurtuluş yolu olan cos sosyalist mücade'snin güclendirümesi, oynı zamanda faşizme karşı. eroperya'izms karş* mücadeienin de kalıcı sonuca ıjlaşmasını fağlayacaktır. Yurtseverler, antffaşistler, ilsriciler, demokratiar, Tüm sosyalistler!.. Bağış kampanyasma. Gorev başma!., TÜF?KİYE I5Cİ PARTİSİ GENEL MERKEZİ TÜRKFYE ÎŞCÎ PARTÎSÎ Bağış Kamponyası, Mesap No: 60 Ziraat Bankası Cemberiitaş Şubesl / İstanbul (Cumhurlyet: 65â1) HEDEF, DEV BİR DEıMZ GÜCÜ!.. TÜRK D0NANR1A VAKFINA YAPACAĞINIZ YARDEVILARLA BU HEDEFE ÜLAŞABİLÎRİZ.