18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 29 ARALIK 1979 dk bir gflnu Gözün k bir mezarhk. DikiOlenlerin adlan da îniş, büyük tümsekleyatıyor. Sadece bu • her blrinin önüna jihleri var 1941 ğmakta ve yaprağını V. Büyük kapıdan glyatanlann anısına sön/anıyor. Hafiften yağan büyiik mezarlıkta. (Şe) ortahğa her gittığiniz ..en ouyulaoı.^ x bir müzik yayılmakta. Bu müzlk. gün yirmidört saat devam edermiş... Sönmeyen meşalenin ta karşısında büyük bir anıt var: Ayakta, kollarını yatanlara uzatmış, çelenk tutan bir ana! Bu Anayurt Anıtı ve altıyüzotuzlkibin yatanı ile Piskarovskoy Mezarlıfı... Burada Ikinci Dünya Savaşında, Faşistlerin Almanlar denmiyor Leningrat'ı kuşatması sırasında açlıktan ölenler. kenti savunurken ölenler. 191? devriminde ölenler. adsız; kucak kucağa yatmakta... İLÎ SAK1NCASIZ İLÎŞKİLER Samim KOCAGÖZ de basılmamasından da üzgün. Dönüşümde öğrenıyorum kj. çok oncelen hazırlanan bu kitabın. dilı bugun çevinsi eskidıği içın Kurum basamıyormuş. Yeniden ele almak gerek, muhakkak basılması gerek bence. Ne ki Kurumun kitaplığında. çalışmalannda uzmanlar yararlanmakta devam ediyor. Çarlann kışhk sarayı. bugünku Hermitaı Müzesi muzeyı gezmeye gıderken; 'her ealonunda ıkı dakika kahrsanız, içinden beş yılda çıkabılirsınız!' diyorlar Bu kadan tevatür gayri. diyorum ama girerken fılmlelde gördüğümuz o görkemh kapı ve merdıvenleri, çıkarken gerçekten bulamıyoruz, yıtıyoruz içerıde... Mareşailerin boy boy portrelerinın bulunduğu salonda, tarıhten ve Tolstoy'un, Savaş ve Barış'ından bildiğım «Unlü Mare=al Kutuzof nerede?» diye şaka yollu soruyorum Salonda bılgi veren yaşlı bir bayan, bıraz öfkeyle. 'Işte görmuyor musunuz!' diye gösteriyor. Tavandan yere büyük bir tablo olmuş Mareşal Kutuzof... Ama fılmlerde gördugumüz gibi değil. gençügı bıraz. Moskova'da Pekın Otelinin onbirind katındaki bir pencereden Mayakovski Alanma bakıyorum Mayakovski de arkasını donmüş heykeh alandan Gorkı Bulvarına bakıyor. Gorkı Alanı, Gorkı Heykeli. Gorkı Bulvarı, Mayakovski Alanı Yürüyen Puşkin Alanı. heykeli . Allah Allah yahu. Sovyetler, yazarları çaırlenyle kucak kucağa' Büyuk bınaların arasında sıksşmış kalmış. kırmızı tuğlalı bıblo gıbi Dr Çehov'un evi. (Kapısında hâlâ Dr Çehov tabelası duruyor) Ayağımıza keçe terlikîeri geçırip öyle ginyoruz ünlü yazann evine Glrişte hemen bir cam kavanozun ıçinde doktor çantasını ve siyah şapkasmı goruyoruz. Ya!ak odasından çahşma odasına gözlüklerıne dek herşeyl sergılenmiş Tolstoy'la çekilmiş resmıru büyütmu^ler Çehov. Tolstoy'un yanında saygılı saygılı oturmakta Pekin Otelınden çıkıp Sovyet Yazarlar Birlığı'ne gıdiyoruz Yazarlar Bırhği'nın lokantası Tolstoy'un bir arkadaşının evıyrrVj vaktıyle Yazar bu evi Savaş ve Barıs ronıanmda Rostofların evi olarak düşünmüş... Bıze sevinerek. ortahk yerde duran kocaman aralık 1978 tarıhlnde boşlayan ve aralıksız uc gun devcm eden Kahramanmaraş Katlıamının üzerınden bır yıl gectı. devletın en yelKilı organlan onunde, yerlı ve yabancı basm ıle radyo, televızyon ekıplerlnın gozlem. yazı ve fotoğraflarına rağmen, tarıfsız vahşetlerle öl durulen ınsanların. b.r kısmınm elektrık dırekierinden gecen akım sonucu öldüklerl, kurşuntanıp dıpciklenerek ano karnından çıkarılan cocukların. sezoryen'e ana karnırKkvicıkanlan cocuklar olduğu ıddıolonno tanık olduk bu blr yıl içınde Olanların ocısını dağ • taş yureğınde duyarken. oloy yerının ınsanlarından bır coğunun. oidurenlere «gazı», kendı oluierı ıcm «şehıl» sıfatlorını kullandık ! arına rastiandı Daha katliam kurbanı ölüler me2Qro gomüimeden, ellere kmafar yakıldığı. kanlı kalıllerın kurtarılması icm mevlıdler okutulduğu görüldü O lanlcrdan pışmanlık, carşı pa zar olışverışle'inın azalmasına boğiandı Ekonom.k cıkarları bozulan cevreier, daha çok kâr kaygusuyla tolmasaydı daha lyı olurdu» dıyebıld.ler. Yopanların değıl yapılanların suclu gorulduğü bır ortama bürundu Kahramanmaraş. Sıkıyonetım Mchkemelsrınde mağdur olarak, tanık olarak ifade veren msanlar, yer yer tehdıt edılıp, dövulup ve sövülerek ceşıtlı baskılara uğratıldı bu bır yıl ıçınde. Şehırde göç durmadı Kalan lar caresızlıkten. boşka yerde yapacak bır ış bulamamaktan kaidıiar Bugune kadar soğ lonan huzur, Sıkıyonetım ve onun gerceklen insancıl komutanlarıyla sağlandı. Ecevıt hü kümetının katliam kurbanlanna. zararları karşılığı verdığl gıderimler, ccıları unutturmadıysa da dertlerıne az çok çare oldu Bu gıdenmleri ıclerme r sındıre neyen cok çevreler. ezılenlerden yana devlet anlayışına çok dış bılsdıler Son nükumet değışıkiığınden sonra, torafsız dsvlet memurlarının yurdun bırcok yerınde olduğu gıbı Kahramonmaraş'ta da bırer bırer alınmasıyla, yaz gıianyla başbaşa kalan ınsanlar daha da bır yalnızlığa süruklendıler Bu bir yıl lcerlsınde, en olumlu ış o'arak, 1114 cıvarında sanığı bulunan, yüz'erce tanık ve olay mağduru dınlenen, Koh ramanmaraş davalarının duruşmosı, hızla sonuçlanma aşamosına yaklostı. Nerede/se 50 bln sayfayı bulan dosyo hocmıyle «YDzyılın Davasi'i olarak tanhe gececek olan bu davo; basınımızda Cumhurıyet ve Aydırlık gazep lelerın n dışında fazlo ılgı gormed yse de özei'ıkle yabancı bcsın büyjk ilgı gcsterdi. Ülkermz.n tarıhçıleri sosyologları psıkoiogları ve hatta sanatcılarının bi'e bu davayı ızlememış o'maları gerçekten kaçırılmış büyük bir fırsaîtı Düşuicelerınden. Inançlarından ötürü: erkekeğı kadını. cocuâu ve bebesiyle kurşunian.p öldurülen, et satırlarıyla organlan dojrancn, ö'düruldukten sonro parçalonarak kazonlara cuvai'afo dol durolan msanların tek b,r tanığı \te olay mağdurunu flötup Ulusların Kahraman Kentleri Leningrat'a •Kahraman Kent!» diyorlar. Bu sözler, mezarhktan aynlırken bana Gaziantep'i, Kahramanmaraş'ı anımsatıyor.. Sakarya Savaşını da duşünuyorum .. Her ulusun kahraman kentleri. yöreleri var elbette. Ve yenilerde ölen ünlü yazar Kostanün Simonof un romanlanndan bu özverl sahibi yatanların serüvenlenni anımsıyorum... Nereden nereye, Dostoyevski'nin "Beyaz Ceceler* romanı aklıma takılıyor Bu ünlü. büyük yazann son iki yümı geçırdiği evini müzeyi gezerken de heyecanlanıyorum Çalışma masasının ardındaki divanı göstenyorlar. «Bu divanın üstünde öldü!» diyorlar. Mektuplan. el yazılan. resimleri. Sibirya'ya sürgün gitmeden önceki devrımci arkadaşları ıle çekilmiş resımı.. diyorlar. Bılgi venyorlar. Bılgi verenlenn söylemadıklerini ben söyleyınce. şaşırıyorlar: Larisa (rehberimiz) guzel, zeki bir kız Türk Edebiyatı ögrencisi Benim Dostoyevski hakkındaki bılgime şaşanlara. yazar olduğumu söyluyor; yüzlerdekl şaşkınlık hemen ciddiyete dönuşüyor. Eski dost. bir Türk Dil Kurumu Kurultaymda tanıştığımız ünlu Turk Dıli Gramen yazan Sayın Prof. Dr. Kononov'u ziyaret ıçin Leningrat Üniversitesinde anyorum. Bularaıyorum. Haberimi alınca. ertesı gun hctnen otelıme dek zahmet edip gehyor. Uzun uzun Türk Edebıyatındar*. Türkoloji çahşmalanndan söz edıyoruz Son Istanbul'Ua toplanan Turkoloıi Kongresine gelemed:ğı ıçin üzgun, geçirdigi r^hatsızlıktan öturu doktoıian yolculuga ızın vermemiş Yine Türkçeye çevrilen buyuk Gramennin Turk Dil Kurumu tarafmdan hâlâ Türkçe bir mangalı gösteriyorlar: Bizim Türk Yazarlar Sendıkası armağan etnuş Burada ülkemızde de lyi tanınan Türk Edebiyatı Araştırmacıları iia bırlıkte oluyoruz: Svetlana Uturgauri, bizi ağırlıyor. Vera Feonova, Tevfik Melikof da var. Bu arkadaşlar da bızi aynca ağırlıyorlar. Hepsiyle Izmir'den tanışıyoruz. Türk okurlannın yakından tanıdığı Nazım'ın Çilesi eserinl analım usta yazar Sayın Rady Fish'le yenn altına ındiğimizde, hani metroya bindiğimizde, bir daha yer yüzüne çıkamıyacakmışım gibime geldi... Gıt Allah git!... Ama oldukça çabuk Radl Fish'in evine vanyoruz. Akşam karanhğında Yazarlar Sitesi kat kat binalanyle gözume çok buyuk görünüyor. 1'Burada kaç yazar var? Kaç yazar oturur? diye soruyorum. Rady, şaka ediyor; 'Eh. bir ordu kadar vanz!" diyor. Yol üstünde Simonofun çalıştığı evlnl de görüyoruz. müze olacakmış... Rady Fish'le bir milyon tirajlı «Yabancı Ülkeler Edebiyatı» dergisindeki toplantıdan donmekteyız. Derginin Genel Sekreter Yardımcısı Sayın Nikolaevich Sloveny. dergi hakkında bize geniş bilgi verdı. Her ay çıkan dergı, altmış ülkenın edebiyatı ile iîgileniyor Ulkelerden. güncel sanat oîaylannın haberlerinden tutun, hikayelerine, şiirlerine dek yayınlar yapıyor Son on yılda bizden ds sekiz on şair ve yazann yapıtlan, haklannda eleştinler yayınlanmış Benim de Rusçada yayınlanan roman ve hikayelerim için eleştiriler yayınlanmış. Bir de 'Koca Oküzün Olümü" adlı hikayem Yenl hikayelerimden hangilerinin yayınJanmasını uygun görduğümü soruyorlar Not edlyorlar Sayın Rady Fish de not ediyor ve konuşmalanmıza yardımcı oluyor Toplantımızda Bayen Vera Feonova da var. Muzaffer Arabul da. Atatürk İçin Hazırlık Bir başka toplantımızda Asya Enstltusü'nden araştırmacı Sayın Vilademir Danilov'dan. Enstitünün yogun bir çalışma içinde oldufunu, ATATURK'ün yüzüncü yıldönümünün kutlama hazırlıklannı yaptıklannı ve kitaplar hazırlandığını ögreniyorum. Bayan Vera da Atatürk ve Lentn'ln mektuplaşmalaı ına ıhşkın bir çahşma yantıgını söyluyor... Baku'ya uçarken, uçakta bizi Azerî türküleri karşılıyor. Uçbuçuk saat uçuyoruz. "Kaptan pilotumuz Rıza Alizade Bey'e git. benden selam söyle bir cıgara içmeme izin versin!' diyorum. Neredeyse şakamı ciddiye alacak .. Baku'da kendimi Izmir'de sanıyorum. Hazer Denizi kıyısı, kentın parklı kordonu. Arkası bızım Izmir'ın Hatay semd gibi dağa tırmanıyor. Kentın caddelerindeki zeytin ağaçlan nedense benı çok şaşırtıyorl Şair Samet Vurgun Caddesı. Besieci Uzeyir Hacıbeyov Caddesi.. Fuzulfnin, Nizami'nin heykelleri... Baku, sanatçılan ile kucak kucafa... Bıze, ünlu Köroflu Opera^ının plaklannı armağan edıyorlar. On dakikahk yaşam öyküsunü yansıtan bir filmi özel olarak gösteriyorlar Radjo program yönetıcisı. Sayın Akşm Babayef, yazarlarla birlikte eşiyle beni, eşimle birlikte ağırlıyor Nizami'nin adına kurulan Edebiyat Müzesi. belki da dünyada az bulunur mtelikte bir müze: Başlangıçtan bugune bütün Azeri yazar ve şairlerinın köşelen var icinde Hele bize çok değerh bilgıler veren Solmaz Hanımın sayesınde. gözle seyredilir bir antoloıi oldu bu müze!... Azerbaycan Yazarlar Birligi'nde v» Azerbaycan Dostluk Cemîyeıi'nde (Azerbaycan Yabancı Ülkelerîe Dostluk ve Kültürel îlişkiler Kurumu) Yazarîar Birliğı Başkanı Sayın tmran Kasımof, tıyatro yazan. yazar şair Cabir Nevruz, şair Bahtiyar Vahabzade, Prof Abbas Zamanov'la edebiyatçılanmız üzerine can «sohbetleri» ediyoruz: Fuzuli'den bugune' Azerî şair ve yazar dostlanmız, hakb olarak bize sıtem ediyorlar: 'Biz' diyorlar, 'Bugünkü Türk Edebıyatına sahip çıkıyoruz: siz bizım bugunku edebiyatımıza sahip çıkmıyorsunuz ' Azerbaycan'da hikayeleri, şürleri yayınlanan bizim şair ve yazarlanmızı sıralıyorlar. Benim hikayelerim de (tasvirimle resmimle) edebiyat dergılennde çok çıkmış. Uzülüyorum. elimden geîeni Türkiye'de yapacağımı soylüyorum. Yazar Vasıf Nasiboğlu. Türkçemizden çevinler tşini yuklenmış tzmir'e geldiğinde konuğumuz olan yazar. arastırmacı Yusuf Şırvan Beyi görememenin üzüntüsu var içimizde, biz Baku'ya varmadan bir ay önce vefat etmiş. Azerbaycan'daki rehberimiz Adil Bey, blzl uğurluyor Sovyetler Birlıği'ne, glttık. gördük geldlk. YE:?. 'arın. sanatçılann bılimcılenn ilişkilen sakıncasız ilişkılerdir. Halklan birbirine yaklaştırır, birbırini sevdınr. Hanlarova'nın geîdgi, Emel Sayın'ın gittigl gibi... ların, banş çağrılarmı savoş olsun diye yapanların, dunün Ecevıl ıktıdarı ıçin cHükümet yakında duşecektlr, belkı yarın. belkı yorından do yakın» dıyenlerın eserıdır Kahramanmaraş katlıamı «Musluman Türkıye>. tM'llıyetçı Turkıye». «Allah içın chat başınoı slo gonlarıylo erkek kodın demeden, coluk cocuk demeden sal dıranlar karşısmdo «bana, sağcıiar ve mıiiıyeiçıier cınayal ışllyor dedırtemezsınızı atırenlerden desiek görenlerin eserıdır. Kahramanmaraş katItamı Kahramonmoraş oloylan, t l yosl sıyasal. sosyal. ekonomık ve tarıhı yonlerıyle her zaman okunmosı gereken bır ders k.iabıdır Bu olayların sebebı nedır bu oioYiara sebebıyet veren kımlerdır, bu olaylar dan ne gıbı dersler çıkarılacaktır? Türkıyemızı karanlık günlerden kurtarmok, ülkemızın bölünmezhğ nı. uiusumuzun b.rliğ'nı gerçekten korumak ıstlyorsak, bu olaylan ıyıce bilmek. gercekieraen korkmadan bazı kurumiann tahlil ve tenkidmı yopmak zorundayız. Bu olayda da gorulduğü glbı. ulkemız. bu yuzyılm sonunda bıle. hâlâ «trtıca» denen sllohlo karşı karşıyadır. Amoçlarıno varmok içın her şeyl geçerlı sayan bırtakım siyasal kuruluşlar ve onları destekleyen bazı sermaye cevreleriyle fcunların gudumündeki zorbalar, binlerce Insanı «Dın elden gldiyor» «Camılerimlz kurşunlandı» çağrılarıyla sokaklaro dokuyor: bu binlerce Insan, öl dürdukleri yüzlerce Insanın devleıe ödedıkleri vergılerden de aldıklan mooşlarla Imamlık yapan, müftüluk yapan bazı Insanların vaczlarıyla yollaro düşürülüyor Kendılerine, «falanın kestığl yenmez, filanı öldurCırsen sevabı cennettln denıyor. Elbette sevgl esasına dayalı ahlak, fazilet ve msaniık Qzerıne bina edilmiş dinimiz, bütun bunlara karşıdır. Elbette dinın gorçek öğretıdlerl tüm bu olanlora karşıdır Ama tüm olanlar karşısında dinsel politlkamızdo bir yanhşlığın bulunduğu da bir gerçektir. Bu uöurda artık geçıt vermez pol t.kolar uvgulanmalıdır: Atatürkcü lâık polıtıka. Yanl di nın toplum işlerinden. toplumsal göıev!er;ndsn sıyrılıp vicdanlara Itılmesi; kişılerin Içlennde tam bır serbestliğe ve dokunulmazlığa kovuşturulması esasmo vönelmeye çalışılmalı dır. Bunlar sağlanmodıâı takdlrde faşızm dın mezhep öğeslni ülkemız koşullarında her zaman devrede tutacaktır. Bununla beraber, Kahramanmoraş katlıamma gerçek ve tioğru teşhisl koymak. dinsel motifı ve gericılığin yorumunu b'çlmsel davranıslordan cok sı« nıfsal lllşkilerde görüp. bılinclenme karşısında sermayenln Crküntüsünde aramakla mümkündür. (1) 8 Eylül (2) (3) (4) (5 6) (7) 1979 tarihn Cumhurfyet 7 Eylül 1979 • 1 Eylül • » 7 Aâustos » ı Z Aâus'os > ı 26 Tem. t • Yumuşak îniş... oğu klşl yumusaklıgı zoyıflık sanır. Büyuk yaolı*. Yumuşaklık bazon sevgiden. bazan kendtne güvenden. bazan doğal blr zorunluktan oluşur. inış icm alçalan uçak oiabiidığınce yumuşaklıkla plste değmek zorundadır. Ay'a gönderilen uzay arocı yumuşak inişe geçemezse parçalonır. Sertlık, evrende her zaman Işe yaramaz. İnsan llışkılerinde yumuşak bir yaklaşımın nlce serttikten daha etkin olduğunu yaşam bize öğretmiştır. Poütıkada sertlığin ise yerınde kullamlması gereken bir silah olduğunu bilmek gerekir. Hele devletl yönetmeye kolkışanların her allahın günü rrangalda kül bırakmıyan demeçler vermesl ne Işe yarar? Bir gün. İki gun. üç gün. dört gün; sonra insan bıkar bu sözlerden: Hadl canım een de. bu adam durmadan konuşuyor, yaptığı bfrşey yok. Son günlerde sayın Demlrel'1 televizyonda lzlerken bu duygulara kapıldım. Süleyman Bey klmi zaman flözlerini oçarak, kiml zaman eünl masaya vurarak. kiml zaman terörcülere meydan okuyarak, kimı zaman lAllah belalarını versin» diye beddua ederek şaşkınlığını serglHyor. Sayın Başbakanın davranışları ve sözlerl bende yalnız actma duygulan uyandırdu C • Ve düşOndüm: Öyle bir toplumda yaşıyoruz kJ. anarşl ekonomnc da* zenin bataklığmda geüşen zehlrll bir sarmasık gibi tırmanıyor, Mafıa'yı kapsayon ve bazı devlet örgütierınl de kucaklıyan dikenli blr bltkl gibJ politlkacının boğazına dolanıyor. öyle blr toplumdo yaşıyoruz W, Ikl ay önce «AP'lller bana ağırlığımca altın verdiler» dlyen milletveklll. Ikl ay sonra AP'ye törenle transfer edıliyor. Gümrük ve Tekel Bakanlığı basılıyor. Bckon boskıncılann solcu olduğunu söylerken, Sıkıyönetımce yalanlanıyor ve susuyor. Yoneticıler tüm moral değerleri yıkmışlardır; TRT'nin eski Genel Müdürü Başbckanla pazarlık ederek koltuğunu 300 bin lira aylıklı blr dış görev karşılığında boşaltıyor. Üretım sıfıra şıfır elde var sıfırken. ülkenln 300 büyük şırketl yüzde 100"e yakın kâr sağlıyor. Yakıtsızlık salgını yaşamı kökünden baltalıyor. Ulaşım aksıyor. Hastaneler çalışamıyor. Devlet daırelerinde memurlar donuyor. Gazeteler kâğıtsızlıktan yayınlarını kısıyorlar. Cumhurıyet Merkez Bankası 5 yıldan beri transfer yapamıyor: ve ülkeyl kaçokçılık ekonomisine bağlayan Tahtakale Merkez Bankosı duzenı gelışlyor. Bütce. yalnız carî harcamalara yetebılıyor. En büyuk devlet yatınmlan donduruluyor. Salt akaryakıta 3 5 mılyar do'ar gereklrken dışsatım 2 mılyar dolayında dolanıyor. 67 ılln valisinden eğıtim ve emniyet müdürlerine dek devlet memurlarım hallac pamuğu gıbl atanlar. anarşiyi durdurmak gerekçesıyle yenı baskı yasalarma boşvuruyorlor. Nasıl yasalar bunlar? Sert yasalar... özgürluklerl kısan. demokra6lyl dariaştıran. elaekl haklan da yok eden yasalor. Cellşki gıbl görünür ama, terörü bastırmak için daho sert baskı yasaları cıkarmak terörün ekmeğıne yağ sürecektır. Kurmay mantığı. bu savaşım yöntemıni ıyı bilır. Bazan bır düşmonı yok etmek gerektiğı zaman hedel küCültmekte yaror vardır. Türkiye'nin yaşamındo özgürluklen zengınleştırmek ve demokratık yelpazeyi genışletmek terörü dar cembere almak demektlr Baskı reıımıne doğru her adım ıse, tersıne bir gelışımı pompalıyacaktır Ekonomısi yatolak blr toplum düzenınde dış alımsatım kaçakçılığa bağlanmışken. terör ve anarşıyle savaşacağım diye boskı reıımi kurmak patlamalara yatırım lar yapmaktan boşko bır işe yaramaz Bugunkü yasalar. işletemıyenler. çıkarocakiarı yenl yosalan do ışletemıyeceklerdır O,sa özgurlükleri genişleterek ve demokrosıyı beslıyerek yeroıtındakılerı işlevsiz bırakmak olasıdır Bu töf bt' devlet yönetımıne yumuşak yoklaşım. gereksız serlhkten cok doho aerçekçtdlr. Durup düşunellmBugünkü kıyamete dünku baskı yönetlmlerlnin doşedigi sert taşlara basabaso uiaşmadık mı? Bir Ermişi Yıtirdık OKTAY AKBAL «inson ölüme giden bir varlıktır» der Varoluşcu "lozcf He.degger... Olumdur. yaşama anlam veren, olüm olmasa ınsanoğlu hıc bir şey yopamazdı «Ama ölumun na zarrtan geleceğını bılmıyoruz. Her an gelebıleceği tcin yaşamın onlamı ner an gercekleştınlmelıdır Herkes olecektır, bunu herkes bılır. Ama ınson ölum korkusunu gunlük ışler orasındo uzaklcşlırmaya caiışır.» Son zamanlarda «ölüm» konusu dışımızdo değil. uzakta değil, soyut bir kavram değıl, «evet bir gün oleceğız, oma ne zaman?» diye kışıyı avuntularo ıteleyen b r uzak gerçek değıl... Kaskatı bir şeyi Ortada yanıbaşımızda. içimizde, kışılığımızde; nerdeyse elle tutulan go^le görul:n bir «b;Cim». crkin, acı veren. amo o e r cek b.r oıgu. B lıyorum. belırl bır yaş çızgısını aşanlonn ycnı baş:nda yürüyen bır dosttur olum... Ellıyı aştın mı dcgal yaşama sürem dolduruyorsun, ozellıkle gerıkaln.ış uike ınsanıysan... Bunu doğal ka.şılamayo ne denıı cslışsan da kendıne yaklaştıramıyorsun, sevdıklerltıe, saydıklarına. dostlarına clum dbşuncesını bıie kondjramıyorSLin. «Ben nasıl oiurjm Herkes olebılır belki» d yen ozanın bencıl bır duyguyla bu dızeyı yazdığını sanmayın; kımse kendı olumunu ne duşleyebılır, no de bsnımseyebılır. Üs'uste ölumler oluyor ülkamizde. Korkunc bir kıyım rıakıncsi her gun, her saat tıkır tıkır işlıyor Toplumjn en seçkın kışılerınden, sırcdan ınsanlarına dek k mse kurtulamıyor bu sokoklarda dolaşan, tepeden ımvcren ölumden... Behçet Necatıgıl'ın eski bir şıırınde dedıği gıbl. «Bakıyorsun Pusudaki tepslerden bir kjrşun'iların getırdığı ölumierden... Bu yuzden ecelıyle o'er.iero «mutlu» gozuyle bokılıyor art'k! «Neyse ecelıyla öldu» diye anıamsız b'r avuntu bu'uyoruz sevdıklenmızın ardından! «Acı, arra gercek » Sevgılı Şadı Cal'k da katıldı kervana... Bır yaprak dökümü DU B rbırı ardıno g'den. kurşunla taşıt kazasıyla, hsstalıkla, yüreK bunalmı 'le glden gıdene.. Sadı Çalık olüme en uzak. en yakışmaz kışılerdendl. B.r dunya ermışıydı, gerçek bır erm.ş... Dış gorunuşuyle öylevdı. davranışlanyıa oyle sanatçı yaratılışıyle öy'e, yapıîlany'e öyle, ıc evrsniyle oyle... Evet. ozdır böyle kişılsr Sonot alanında da azdır. Bırbırinl ı'en, birbirının yerınl almak icin d.dınen, bencıl, kör sağır bir toplumda yaşıyoruz. Acımasızlığın, kab^lığın cckınliğın günden güne egemenl'ğıni arltırdığı bir donemoe™ Ermış kışjlerin ozel yaşamları, io evren'erı. sanatcı yaratmaları da etkilenir bu ksrmaşadan bu bozgun havasından... Yakışmazlar oniar b'zlore, çevrelerıne toplumiarına... Bır bokmışsınız cekıp gıtmıs'er Bır Allahasmarladık bıle demeden! Anlosılmadıklarını, gereğı gbl sevgı. saygı gormediklerını sezmenin. cnlamanın; bunu yıllar yılı hoşgörüyle b!r ermış kabuüenışıyle bılmenın, duymanın yarattığı bır ezıkük bır yıpranmışlıktır patlak verır en sonunda... Bırdenbıre bır anda, bir yolculukta, b'r sây'esıde, bir calışmado... Şadi Calık önemli bır sanatcıydı Ermiş kişiüğiylö yon'uları birbirinı tamaTilıyordu Ermiş en olgun en yüce ınsan anlamına gelir Sanatçı ermışın yapıt'arı kuşoklarca sürdürür etkıs.ni Sadi'nin yurdun dort bır yanındokl yontuları da birer anıt gıbı kaiacak geleceğe... Ölüm sanatçıya pek bir şey yapamıyor Bu gecıci yaşomına son vermek sanatçıyı yok etmek değıldir Heıdegger, «Ölum Insan varlığının butün olanakları arasında en gerçek olandır» der. Ama sanatcının bir başka gerçeğı var; bu gerçek. ölümu bir yana itıp bedensel yok oluşun uslesinden geliyor. O da öKJmsuz yapıt verebilmektır Olümü yenmek denen şey budur Boş sözler bunlar, biliyorum Gecen akşam Şadl'yl seyreltım TV ekranmda Altıyedı yıl önce alınnvş blr özel yaşam filmi Konuştu. vasamını anlattı, kızının bustunü oracıkto yapıverdl, sonra da bir güz parkının bomboş yollarından yün'iyerek cekti gitti O her zamanki kendıne özgu yüruyuşüyle... B r yerden gelip başka bir yere gidercesine... Yaşamdan ölüme geçercesine... Bir Katliamın Acıları... ÜLKEMİZİ KARANLIK GÜNLERDEN KURTARMAK İSTİYORSA^, OLAYLARI İYİCE BİLMEK, GES^ , ÇEKLERDEN KORKMADAN B A a KURUMLARIN TAHLİL VE TENKİDİNİ YAPR1AK ZORUNDAYIZ. Hüseyin DOĞAN KAHRAMANMARAŞ MİLLETVEKİÜ dinlemek blle. büyuk blr «Eser» yaratmaya yeterdı Buyuk kederler Içinde, olaylann hâlâ etk,sınde kalarak, yapyalın ıfadelerle mahkeme onune çıkan tanıklar: Saldırganlar benim sünnetlı olup olmadığıma baktılar (1). Camıde vooz veren Imom: «Ey müslumanlar, oruç tutmak ve namaz kılmakla hacı olunmaz Bır Alevi oldüren beş sefer Hacca gıtmış gıbi sevcp kazanır» dedı (2). Cocukiarıno Karaoğlan bakar, kocanı Karooğlan'a kur ban keseceğız (3). Saldırganlar «komünistlerin ve Alevilerin kokunu kazıyocağızı diyerek kocamı askeri araco bınerken cekıp indırdıler, başını et sotınyla parçalodılar (4). Saldırgonlar eTürkeş burada, sızın Ecevlt nerede» diye bağırıyorlardı. Ellerinde üc hilalll bayraklar vardı (5). Yaralı olarok gittiğim has tonede, Alevi olduğumu öğrenlnce benl tedavl etmedıler (6). Babamı öldürdüler, annem ve bizlerı dışarı çıkararak uzerlerimızdekı elbıselerıml zı scyup. mohalle arasında sü ruklemeye başladılor (7), bıçimmdeki beyonlarıyla sıyosal. sosyal. tarıhı ve psıkolojık yön den ayrı ayrı tahllliere yol ocabılecek gerceklen aıle geiırmişlerdir. Bugun, ulkemlzln blrçok yednde kücük capta da olsa. yinelenen bu olayın adına tanarş» denmez cSağsol» çatışması da denmez Bu olay. «Alevi Sünnl» çatışması da de ğiıoır Bunlar icinde aransa biİ3, bu blr planlı ve örgüllü faş.sı saldırıdır. Cevre ıllerden Kahramanmaraş'a getırılen kat'l cetelerlne, belll adresler gös te'llerek. her çeyl hesaplanan blr pionlo yOrurlüğe konan bır foçısl eylemdir. Kln eklp. kon çlcegl büyutenlerln. dlrenme hokkından sözedip «Mılll dlrenme hakkı doğmuştur* diye bildlrl yoyınlayan Mehmet Yumrutepe 19M 1979 Malorya Şube Başkanîmız faşlst çeteler tarafmdan alçakça katledildi. Uğraşı. yolumuza ışrk tutacaktır. Anısını yosatacagız. ' PETROL . İŞ MERKEZ YÖNETİM KURULU (Cumhuriyet 10019> TEŞEKKÜR SSK Ankara Hastanesl Bevlhye Ktlniğlnde başarılı blr omeliyatla benl hayata kavuşturan Değerll, mümtaz Insan VEFAT Merhum ibradılı Kadı Pertev efendl ve Fıtrlye honımın kızı. Kaymakam Naıli Boraîav'ın eşl. Prof Pertev Naıii Boratav, Dr. Mueyyet Boratav. Dr. Can Boratav'ın onnelerı. Hayrünn sa, Melıho Muallâ Boratav'ın kayınvaiıdeleri, Doç, Dr. Korkut, Dr. Murat, Ferhat, Ali, Zeynep, Oluş, Elvan. Sinan, Davut, Sara, Çığdem ve Jaklin Boratav'ın babaannelerl Oroloğ Dr. BEDİI BALCI ve Oroloğ Dr. TURGUT ÖZDEMÎR'e ve amellyatıma katılan Dr. YAVU2 TJR. Dr. AHMET GEMİCİ. Dr. GÜLTEKİN SEVER. Dr. KEMAL ÖZALP'e, Servis Doktoru özellikle scyın Dr. CAHİT ÜRE ve Dr. AHMET MEDENİ'ye. Nöroloil servisl doktorlarmdan Dr. CENGİZ ERATA ve ESİN BİLGlÇ'e. değeril arkadaşlarım Dr. MEHMET ZAFER ŞENTÜRK ve ŞEREF ERDOĞAN'a, Servis Hemşire ve hastabakıcılorına, servis pansumancısı Mustafa Gundoğan'a. Hastalığım süresince ilgılenen tüm akraba ve dostlarıma ve TERA A.Ş.'ne teşekküru bir borç billrim. ADİL 8ARIHAN Sıdıka BORATAV 27/12/1979 perşembe günu vefat etmıştır. Cenazesl 29/12/1979 cumartesı günü öğle namazından sonra Fatih Camiinden kaldırılarak Kozlu'da aüe mezarlığına gömülecektir. (Cumhuriyet 10034) CCumhurryet 10027) TEŞEKKÜR 11/12/1979 günü elım bır trafik kazasında kaybettlğımız Karayolları 164 Şube Şefl SİYASAL BİLGILER FAKÜLTESİ DEKANLIĞI'NDAN Fokultemlz Türk Sıyasal Hayatı Kürsüsünde ocık bulunan Doçentlik kadrosuna blr docent ve Fakültemlze bağlı Basın ve Yayın Yüksek Okulu'na «Anadolu Sanatı ve Tıyotro» derslerınl okutmak üzere blr öğretlm görevlisi alınacaktır. İsteklılerin 4 Ocak 1980 çolışma saatleri bıtimlne değin Fokülte Sekreterliğıne başvurmaları gerekmektedir. Duyurulur. (Bosın 26419) 1003i KEMAL GÜMÜS'ün Cenaze törenıns katılcn. telefon ve telgrafla acımızı paylaşan tüm dost ve akrabalanmıza şükranlarımızı sunarız. GÜMÜŞ AİLESİ (Fer Reklâm: 10022) HEDEF, DEV BİR DENİZ GÜCÜ! TÜRK DONANMA VAKFINA YAPACAĞINI7 VARD!I\TT,ARLA Bü HEDEFE ULAŞABİLİRİZ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle