Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
tKÎ CUMIIUIlİyET 25 KASSVT 1979 B ltmem gecfiğlmfz 10 Kasım afcşamı TV'de sayın Sunuilah Arısoy'un sunduğu 10 Kasım programını izlediniz mı? Ben başmdon •onuna dek hiç eksilmeyen bir ilgı ve coşkuyla Izledim bunu. Arısoy, Atatürkçulüğun özünden uzckiaşıp nosıl bicimsel bır Atatürkçülüğe yöneldiğimizi, üzüntülu, lctenliklı ama gelecek lcin umutlu blr tutum ıcinde, (zleyicflerı hic yormadan, bıktırmadan anlatmasını bildi. Şimdiye değın TVde izledığim en başarılı Atatürk programı oldu bu, dlyebilirim. Gerçl ufak tefek pürüzler yok değildi. Özellikle anlatış sırasında verilen bilgüerle. ekrana ycns.tılan göruntüîer arasında zaman zaman beliren üyumsuzlukior teknik yönden pürüzler oluşturuyordu. Örneğin, Ulusal Kurtuluş Savaşından söz edilirken Atatürk'ün cok daha önceki tarihte Canakkale savaşlonnda cekilmiş «şemsisıper»li resmınin. ya da daha Sakarya Savaşının yapılmamış olduğu bir dönemdeki olaylardan söz edilirken Ata'mn müşir (mareşaf) üniformalı resminin gösterilmesi; Büyük Zafer öncesi olayları anlotılırken, yani Atatürk'ün evliliği soz konusu değilken, O'nun Lâtife Hanımla bırlikte olan resminln yansıtılması gibi uyumsuzluklar, dikkatli gözler icin teknik püruz olarok nitelenebılır. Sayın Ansoy'un konuşrrvasının arasına serpiştinlmiş kısa konuşmalardan kimisl de öz bakımından yeterslz sayılabtlır; ama şurasını teslim etmek gerekir kı, sayın profesör ve düşünür arkadaşlarımızın kendılenne özgulenmlş olan o cok kısacık süreler icinde konuyu daha derinden ele almalarına elbette olanak yoktu. Bu bakımdan sayın Sunuilah Ansoy'un uzunca ortlatımı içinde o arkadaşların Atatürkcülük konusuna türlü yönlerden değinmeleri, gsnel olarak. boşanlı bir bütünlük oluşturuyordu Başta Arısoy olmak üzere onların hepsini ve TRT yönetimini yürekten kutlamok isterim. TV'de 10 Kasım Programı Hıfzı Veldet VEÜDEDEOĞLU rlmlerl» dedikten sonra, «Ben kendim (Devrim) derim» diye ekledı. Şuiu da söyleyeyim: Atatürk bile blrook ko nuşmasmda «İnkılâplarımız» (Devrimlerlmiz) tgercekleştırdiğimiz ınkılâbat» (gerçeklestirdiğimiz devrımler) deyimlerinl kullanmıştır. Bunun böyle alması, Türkıye'nin sosyal yapısmda oluşan büyük devrimin bütünluğünu zedeiemez. Türk Devrimi bir bütündür Nasılkl «Fransız Devrimlerı». «Sovyet Devrimleri diyemiyorsak ve boyle konuşmayı bilimselliğe aykırı buluyorsak. «Türk Devrimleri» demeyi de bilimselliğe aym ölcüde aykırı görüyoruz. Bu deyımler Türk Devrimini kuçültür v© parça parca, önemsiz reformlar (düzeltimler) düzeylne Indirir. Yina nasılkl «Robespıerre Devrimleri, Danton Devrimleri». ya da «Jacobin veya Montagnard Devrimleri» yahut da «Lenin. Trockl, Stalin Devrimleri» demek bilimselliğe aykırı Ise. «Atatürk Devrimleri» demek de az önce belirttlğim gerekceyle bilimseltfğe aykırı olur. Bizce Türk Devriminin ideoiojisinl yapmak Iddiasında olanlarm dikkat etmeleri gereken en önemli nokta. başta siyasal yapı olmak üzere. toplumun türlü olanlarındo gercekleştirilen köklu değişımlerin bir bütün olduğudur. Örneğin: «Layiklik Devrimi». «Dil Devrimi» denüebllir ama «Atatürk Devrimleri» veya «Türk Devrimler!» deylmi kullanılarak devrtmimlzin butünlüğune Qölge dusürülemez. • Buna karşı kimllerl Fransız ve Rus Devrlmlsrınin sosyal icerikli ve evrensel nitelikll olduklorı icin bunlara «Devrim» denilmesi, Türk Devnmi Ise öu nıtelikten yoksun Ofduğundan. bizde gercekleştirilen reformlara «Atatürk Devrimleri» denilmesi gerektiği sanısındadırlar. Blzce bu 8ov da yanlıştır. Evet. Fransa Devrimi sosyal Içeriklidir. feodalıtenın ve kılisenin hegemonyasını yıkmış ve böylece bur|uva egemenliğini kuran yeni bir düzen getlrmiştir. inson ve Vafandaş Haktarı Bildirisi'nde yer aian «özgürlük». «esitlik». «tüzegenlik» (adalet) «kardeşlik» ilkeleriyle butun ınsantık içın gecerli, yanl evrensel yeni bir cığır ocmıştır. Rus Devrimi de burjuva egemenliğine son verip. proletorya eg.emenllğmf, sermoye egemenliğine son verip emeğin egemenlilğine dayalı yeni bir düzen getirdiği icin. ı!ke ve omaçlan bakımından yine evrensel nitelıktedir. Türk Devrimi ise ideolo|ik ve teorlk esoslardan değil. Türkiye'nin «Tam bağımsızlık» llkesinden hareket edllerek sürdürulen bir uluscl savaşım sonunda gercekleştirilmiştir. Bunun Ideolojisi yopıhrken bu nokta hlcbir zaman gözden uzak tutulmamalıdır. Atatürk'ün bağılsız koşulsuz egemenük ve bağımsızlık ıstedlğl ve bu ulkusünü Türk Ulusunun önune düşüp gercekleştirdıği dönemde dunya uluslarının yarısı ya tam sömürge, ya da Osmanlı Devletinde olduğu gibl. yarı sömürge durumundaydılar. Atotürk cMazlum mllletlerin kurtuluşunu şlmdiden gözümle q6ruyor gibiyimı demekla emperya'tz» mın egemanliğinde bulunan ve ezilen uluslara bağımsızlık icin savasım yolunu göstermıştir. Bundan daha evrensel blr Uke düşünülebııir mi? isfâm ölkelerinde blr «Dln reformu»ndan 6Özedilemezken fonatik Müslümanlarca «Din kuraln olduğu ilerl surülen ve dokunulmaz olarak kabul edilen şeriat hukukunu kaldırıp onun yerine akılcı Roma Cermen hukuk sistemine dayalı layik hukuk sisteminl Türkiye'ye getiren Atatflr*. hlc değ'lse Islftm dunyası ocısından. ovrensel bir devrim gerçekıeştırmiş değil midlr? Demek ki, «Türk Devrtml» veyo «Atatürk Devrimi» dediğimlz olgunun yapısmda sadece Türkiye'ye özgü değişimler degil, evrensellik nlteliğl taşıyan ilkeler de yatmaktadır. Atatürk'ün tarafımdan kısaitılmış ve sistematik bâlümlere ayrılmış olan «Söylevtlnln dördüncü basısının önsözunde şunları yazmıştım: «Atatürk"ten bir komünlst ihtilâünl gercekleştirmesi elbette beklenemezdl. Çünkü o komünist değildi. Amo kapitalizmln ve emperyalizmin sovunucusu da değildi...» O'nun Söylev'inl ve bütün konuşmalarını yenlden Incelediğimizde kendisinin bugün «Ücüncu Dünya» denüen akımın eylemsel ve düşünsel öncüsü o!duğunu acık seçik görüruz. Bu Ücüncü Dünyo ülkeleri günümüzde kendilerinl ekonomlk bakımdan kıskıvrak bağlayıp sömuren emperyalistlere karşı bağımsızlık savaşımı lcindedlrier. Türkiye bu savaşımı hem askersel, hem ekonomik yönden kazanıp tutsaklık zincirini 1922'de kırdığı holde, ne yazık ki, bugün ekonomik bakımdan kopitalist ülkelere yine kıskıvrak bağlanmıştır. Bunu açık oçık sâylediğimiz zaman: «Sosyalist ülkelere ml bağlansaydık?» diye yanıt veriyorlar. Bu giblienn kafaları blr kez boğlanmış tutsaklık zincln'ne. Sanki ille yular takmak Türk Ulusu icin gerekliymiş gibil Bllfrsiniz. kendlslne Inlşl ml, yoksa yokuşu mu yeglediği sorulan deve «Düz yoldo su mu cıktı?» diye yonıt vermiş. «Tam bağımsızlık» llkesl yere ml battı kl, İlle de bir bloka bağımlı olup tutsaklık zincirini boynumuzo geclreTürk Devriml'nden söz ederken halkımıra su Inancı ve gerceği aşılamalıyız: Bir sure yok6unluklar Icinde kalmak, luks olsun olmasın. gereksinlm maddelerinl hemen bulamamak, ama buna karşılık başımız dık, özgür ve bağımsız olmak mı daha iyi. yoksa bolluk icinde yüzüp yarı sömürge durumunda yoş° rna ' < m ı ? Atatürk'ün bu konudo ne düşündüğünü gecen haftakı yazıda bel'rtmiştim. Ister slyasai değişiklik. ister layikllk, ister dll. Ister hukuk, Ister kılık kıyafet yönüyle olsun Türk Devrimi'nin temel toşı, işte bu tom bağımsızlık llkesidlr. Sokrates Gibi okratesi ölümle cezolandırmışlar, goturOyortannış, eşi gözyaşları Icinde: Seni haksız yere mahkum ettller. Bilge: Sus, haklı olsalar doha mı (ylydl? Haklı olmak her zaman mutluluk getlrmez. Bazaıt Insan. haklı olmanın tadını çıkaramaz. sözgelilml ben son yıllarda bir ıkilem icındeyim. Türkiye'nin durumunu gördükce lcim kan ağlıyor. Bir cehenneme dönüstö yaşamın koşulları... Artık lomı cimi yok, herkes benimsedi acı gerceklerl... Ülkemizde can guvenliğinl ara kt bulasın... Yeni Başbakanın deyişiyle fiyatlar h«r ay VÛ2de 5 artıyor. Batr'do fıyat/ar yılda yüzde 5 arttı mı, hızlı enflasyondan söz acılır; bizde aylık oran yüzde 5... Coğu kentte akşam hava karardığı zaman sokağo ç»kmak tehlıkeli... Anadolu köyköy. mahallemahalle Iklye oyrılmış durumda... Sıkıyönetim yetmiyor... Üstüste verilen idam karorlorı caydırıcı gücünü yitlriyor. Çurtku MHP yönetlcileri terörculerin sırtını sıvazlıyarak: Merak etmeyin, diyorlar, İlle de 1981'de Slzter Jcin af cıkaracağız. Yetkılilerin diliyle «devlet yok, halk devlea onyor. anarşi kol gezlyor.» Eskiden Anadolu'da İstanbul özleml gecerllydi. Şimdl İstanbul Türkiye'nin karabasanı Ekonomik cöküntü korkunc... Yeni Başbakan kendislnj de mandırmak istercesine sıksık «elbet cıkış yo<u vardın diyor, oma cıkış yolu icin baskı rejimlnden başka çare gösteremiyor. S • • • Bu vesüeyfe önemll gordOgüm (W noktaya dokunmak istiyorum: • Bunlardan birincisl «Türk Devrfmlerf» veya «Atotürk Devrimleri» deyımıdır. Soyın Arısoy. bütün konuşması boyunca «Atatürk Devrimierı» sözcüklenni kullandı. Programda bırbfrlnden ayrı oyrı olarak acıklamada bulunan arkadaşlar da. boşta soyın dostum Prof Bohri Savcı olmak üzere, hep cAtatürk Devrimleriı dey'mıni kullandıiar Yalnız azız orkadaşım Ord. Prof Enver Z'ya Karal, «Türk Oevrimi veya dev Aybar ve Solıın Birliği OKTAY AKBAL BİLİM DÜNYASI JEyet 'Hayır Zaman Yitirilmeden... S on seçlmîerden öncekl gezilerinden birinde Süleyman Detnirele: «Derinkuyuda kurulacak ilk nukleer santral konusunda ne düşünüyorsunuz?» diye sorulmuş. «Gec bile kalmdı» yanıtı alınmıştı. Oysa soruyu soranlar: «Biz nükleer santrala karşıyız» gibi bir yanıt bekliyoHardı. Böylece. Türkiye'nin iki büyük partisinin de nükleer santrallara «evet» dediğj ortaya çıktı Bu yüzden. ilk santralımızın kurulması çalışmalarının hızlandınlacağı söylenebîlir. Böyle olunca da nükleer güç dünyasmda olup bitenleri günü gününe Izlemek bizim için büyük önem taşımaktadır. Nukleer güçten söz edillnce akla iki konu gelmektedir. Biri nükleer santral kazalan konusu. öbürü de başka ülkelerin nükleer güç kar şısmdaki tutumlandır. Bu nedenle. biz de bu konulan İki başlık altında inceleyecetiz «Soldc Yeni Blr Atılım» başlıklı yozımda DlSK'in solda siyasal birliği kurmak, solun gücünü yeni bir siyasal partide birleştirmek coba'orından söz etmiş. bunun yararlı bir ginşim olduğunu belırtmiştım. Sosyalist Devrim PartıSi eskı Genel Başkrnı Sayın Mehmet Ali Avbar'dan bu yazımla ilgili uzun bir mektup aldım. Son günlerln Jartışma konusu olan bir sorun uzenne ılginc goruşler ileri suren Aybar'ın bu mektubundan önemli bölümleri okurlarımo sunmakta yarar görüyorum. Aybar «solda birliği kuramomanın» sucunun partl liderferinde olmcdığını, bugün işbaşında olan llderleri görevlerınden uzcklaştırsak bile sol partilerin saplantıiı yandaşlarını bır oraya getirmeye olanak bulunmadığ.nı söyluyor DİSK'in bu birleşmenin llkelerinl saptomak icin kurduğu komisyonun aldığı kararı eleştirerek, «Bu blrllK fşCi sınıfı bilımine ters düşen eğilim ve davranış lcindekl kucük burjL>vo akımlarının değil işci sınıfı doğrultusunda benimseyen 8iyasal grupiarın birliği olmalıdır» sozünün yanlışlığını iteri sürüyor ve cişci sınıfı bilimi terimi. samyorum ki ar>,k dünyanın hic bir yerinde kullanılmıyor Stalin zamanında bilirrin, burjuva bilimi, proletarya bıürr.ı d'ye ikiye ayrıldığını anımsıyoruz Sonradan bu iddianın gülünclüğünü. bu iddiayı savunanlar bile görüp anlamışlardır. Bilim bir tanedir. Marx'ın bilimsel öğretisl bilım ailesınin henüz emekleme cağında olan bir dalıdın diyor «Liderlerl suclamakla. DİSK'in glrlşiminl alkışlamakla bir sonuca varılmadığı» kanısında olduğunu belirten Aybcr, Türkiye'de solun neden bölündüğü sorusuna doğru yaklaşmak gerektiğinl. bırleşme yollorı aramadan önce bu sorunun yanıtlamasının kocmılmaz olduğunu söylüyor. Dünyada da solun iki büyuk «kili6e»ye ayrıldığını, birl Moskovacı birt Pekin'ci belll başlı ıkl akım bulunduğunu acıklıyor. Sayın Aybar'ın bu uzun mektubunun son bölümünu bu güncel ve önemli konuya yeniden dönmek üzere, olduğu gibi okurlarıma sunuyorum: «Bu bölünmefer Türkiye'ye de yansımıştır. Yeni değil bizdekt bölünmeler. Turkiye solu 1919'dan beri böluklere, fraksiyonlaro ayrılmıştır: İştırakcı Hılmi Beyın Tür« kiye Sosyalist Fırkası (Partisi) karşısında. Dr. Şefık Hüsnu Bey'in Türkiye İşci ve Cıftci Sosyalist Fırkası (Partisi) kurulmuştur. O gunlerden ben, Türkiye soîu, dünyao1 daki bölunmelere paralel olarak, ayrıca yerel ve öz koşulların do etkısiyle. böluklere. coğu kez düşman bölüklere oyrıimıştır. Türkiye'de bugün Moskovacı bir sol var; Pekin'ci bir sol vor; Arnavutluk yonlısı bir sol var; silahlı bir sol var; bağımsız Kürt devleti isteyen bir sol var; bir de bağımsız, insancıı, yerlı bır sol var. Hangılerini, hangilerle birleştireceksiniz Saym Akbal? Bugün icin solun bırleşmesı olanaksız. O halde ne yapacağız? Nasıl blr yol Izleyeceğiz? İzleyeceğimız yolu neye göre saptayacağız? Her şeyden örce Türkiye'yi tehdıt eden tehlikeleri görmemiz bilmemiz gerekiyor ki, emekci halkımızın insancıl geler.ekierine. yeniden hayat verecek kurtuluş yolumuzu isabetle cizebitelim, bağımsız Türkiye sosyalizminl kendı ellerimizle kurobilelim. Türkiye Ortadoğu'nun kuzey duvarını oluştunıyor. Bizlm güneyimlzde Ortadoğu petrol ülkeleri; ticaret yollarının kavşağı ve strateji uzmanlarınm; «buraya egemen olan super devlet. dünyaya da egemen olur» dediği bölge. 1967den beri Amerika ile Sovyetler Birliği. ucuncu devletler aracılığı ife burada savaşıyorlar. Aynı savaş. başka yöntemlerıe Türkıyede de sürdürülüyor. Askeri üster kurduğu TOrkiye'de, Ameriko yıllordır guvenebileceğl foşist bir ıktidar kurulması icin, oyun icinde oyun oynuycr Sovyetler de kendilerine yakın bir iktidar istiyorlar Türkiye'de Buriuva hükünnetleri darda kaldıkco el uzatıycrıar. Son zamanlarda askeri işbirliği bile önerdıler. Ayrıca Türkiye soiunu kendı cızgıierıne cekmek ıcm. yoğun b!r caba harcıyonar Bu arada dünya capında, politik, ideolojik b'r toarruz geliştıren Cin'in bizdekı uzantılarını da unutmamak gerekiyor. İşte kalın cizgıierie tablo bu. Solu bu toblo Icinde değertendireceâiz Scsvalizme. Türkiye'nin ve halkımızm kurtuluşuno gıden volu bu tablo icinde bulocağız. Hayırl Amcc soldakı birleşmez, birleştirilemez bölükleri, blrleştırmeve cal'smak değildir Amac. CHP'nin solundo yamalı bohcc gibi. blr sol grup oluşturmak hic değildir. Bugün görev, sağ ve sol etiketli teslimiyetcjlerln dı$ındaki vatandoşlarımızo düşen görev. yeniden İstiklöl bayrağı altında toplanmak. bağımsız Türklye sosyalizmlnl savunmuktır. Sovyet tmoöehmden de, C'n «model»inden de uzok duracağız. Hem bağımsızlığımızı korumak İcin. hem bunlarla emekcHerın iktidarı demek olan sosyollzme gidHemeveceğı Icm Her iki ulkede de halklo sosyalizm arasına. bürokrat yöneticiler girmiştir Cunku her Ikislnin de örgütlenme biciml merkezci, tepeden Inmeci, bürokrosi üreten aynı makınedir Olaylora bu ocıdan bakan. boyle değerlend'ren bir sol var bugün Türkiye'de: Sosyalist Devrim Partisi Partimizln fbağımsızlık» mesa|ıno. 41 bin vatandaşımız 14 ekimde «evet» demiştlr. Denizde bir damla diyeceksıniz. Ama kurtulusun başka yolu yok. Ve de domlaya damlaya göl olur.» VEHBİ BELGİL nan önlsmlerle. kaza atlatıldı. Bu arada. Pennsylvania valisi: «Ne olur. ne olmaz» düşüncesiyle. santral yakınındaki kasabanın 50 000 kişilik nüfusunu başka yere taşıünıştı. Fakat, önemsenecek bir durum olmadığı için halk bir kaç gün sonra kasabaya döndü. Ama olay o kadar gurültü çıkardı ki sanki yüzbinlerce kişi bir anda yaşammı yitirmişti Bir nükleer santral kazasını konu aJan China Syndrome fÇayna Sindrom) adlı bir filmin rastlantı olarak sinemalarda gösterilmesi. havayı tozdan ferman okunmaz hale getirdi. Razanın nedenl ilk anda anlaşılamadı Herkes birblrini suçluyordu. Derken, Başkan Carter derhal bir araştırma komisyonu kurdu. 12 kişilik komisyon tam 6 aylık bir calışmadan sonra raporunu verdi. • Kaza sırasında çıkan öldürücu ışınlar «o kadar az» olmuştur ki bunun çevre halkı üzerinde sağhk sorunlan yaratmasj olasılığı azdır. • Nükleer patlama diye bir olasıhk hiç söz konusu olmamıştır. • Nukleer güç santrallannın yapımi yönetim. çaJısma kuralîan bugünkü du : rumda'kaldıgı süfece'bu tör kazalar kacınılmaz biçimde meydana gelebilir. • Nükleer Düzenleme Komisyonu i!e resmi makamlar olay karşısında şaşkına dönmüşlerdir. • Nukleer Düzenleme Komisyonu olsun. atom sanayii ileri gelenleri olsun. daha önceki benzer kazalardan ders almamışlardır. 2) öneriler kısmmda şu görüşler yer almaktadın • Bundan sonraki santraller tenha yerlerde yapılmalı. kalabalık yerlerdeki şimdikl santrallann güvenlik önlemleri artınlmaiıdır. • Santrallarda çalışanlar devlet eğitim merkezlerinde yetiştirildikten sonra. diplomalarına göre. santrallara alınmalıdır. • Yeni kurulacak santral lara çalışma fzni verilmeden önce her türlü güvenlik kurallanna uyulup uyulmadıgı iyice kontrol edilmelidir. • Çalışma İTİnierl zaman zaman yenilenmelidir. 3) Raporun sonuç bölümü bir tek tümce ile özetlenebilir: Nükleer güçten üerde büyük çapta yararlanabilmenin bas koşulu santral sahipleriyle devletin sıkı işbirliğidir. Göruldüğu gibi. rapor santrai yapımmı yasaklama yoluna gitmemekte. önle*nlerinm artınlmasına agırhk vermektedir. Oysa böyle ml olacaktı efendlm? Kopitolist kaîkınmo yoluyîa «Nurtu UfuMana kavuşmıyacak mıydık? «Büyük Türkiye»yt kurmıyacak mıyd.k? Hani Nurlu Ufuklar? Hani Büyük Türkrye? Ne ded'k biz yıllardan berh Baylar bu yol cıkmaz. 1960'ların başlangıcından bu yono dışa boğımfı sermaya egemenleri toplumun direksiyonunu ele geçlrip ne ısted'lerse yaptılar. 1965'ten bugüne değın Işcilerin gönderdiği mifyarlarca dolarlık dövizi carcur ettller: 1975'ten bugüne değm milyarlarca dolarlık DCMY1 har vurup harman savurdular; 20 milyar doloro tırmonan dış borc yukünü halkın s:rtına vurup komprador saltanatını kurdular. Sınıflar arası ucurum derinleştlkce, tODlum yozlaştıkca ve cürüdükce. onarşl boy atmaya boşladı. Terör yatırımları do 1960'ların ortasından bu yana sermaye iktıdarlarının elleriyle gercekleştirilmiş; AP ile MHP yöneticilerl terörun temel atma törenlerıne katılarak kurdeleyi elleriyle kesmişlerdir. Oysa biz ne dedık yıllordan beri: Cehenneme giden taşları eüerinizle döşuyorsunuz; bu yol ucuruma oötürür. Keşke haksız cıksaydık; keşke Turkiye bugun duzenll bir ülke olsaydi; keşke toplum gullük gülistanlık olsaydı: keşke tüm söylediklermiz fos cıksoydı da. Turkiye kopital'st kaîkınmo yolundan mutluluğa erfşebllseydi: ve keşke keşkekcinin keşkek kepcesl ülkede ateşe oturtulan cadı kazonı'v karıştırmasaydı. • Haklı olmak Insana her zaman mutluluk getlmiryor. Cünkü insan yalnız başına mutlu olamaz; icinde yaşadığı toplumun mutsuzluğu burgu gibi işler kişının blllncıne... Emperyallzme karşı uyanan Islâm ülkelerlyle sosyalist dunya arasına virgul gıbı sıkışan Türkiye'nin Batı'yo acılan yüzünde Yunanistan celışklsl duruyor. Kapltalızmle bütunleşerrnyen. Ücuncü Dünya'ya yaronamıyan. sosyoüzme düşmcniıkla beslenen siyasal iktidarların kılavuzluğunda kör bir kuvtıya düşürülduk ve şimdl birbirımiz' yiyoruz. Böyle olacağını söyiemiştık, haklı cıktık; ama. haklı Cikmonm muîiuiuğunu tadacak kadar bencil değiliz. Haksız çıksak daha iyiydi. • ÖBÜR ÜLKELEBDE DURUM Fransa Atom gücu konusunda Fransa'nın iki ama cı vardır: Ülkenin enerji gereksınmesinin yarısını nükleer güçten sağlamak ve dün yanın başlıca nükieer teknoİo)i satıcısı olmak Birind amaç 1985'e kadar gerçekleştirilecektir. Ülkenin bugünkü 14 santrahna ek olarak 35 santral daha yapılacaktır. Daha sonra da 20 santral bunlara eklenecektir. Arabın petrol şantajından kurtulmakta kararlı olan Fransa'da halkla birlikte siyasi partilerin çogu nükleer politikayı desteklemektedir. Bunlar arasında Komünist Partisi de vardır. tngiltere İlk nükleer santralmı 1650'de kuran İngiltere'de bugun 19 santral vardır. Kuzey Denizindekl petrol kuyulannm yakın bir gelecekte kuruyacagını düşünen hükümet 2000 yılına kadar 20 santral daha yaptıracaktır. Baö Almanra Petrol baskısından kurtulup bağımsız enerjiye kavuşmak isteyen bu ülkede 13 santral çalışmaktadır. Üç santral bit mek uzeredir. Dokuzunun yapımma yeni başlanmıştır. Aynca 11 santral daha yapılması tasarlanmaktadır. Bü tün bunlann gerçekleşmesiyle Bab Almanya'nın 36 nukleer santrali olacaktır. Japonya Son 20 yılda 6.2 milyar dolar harcayarak 19 nükleer santral kuran Japonya, Amerika'daki santral kazasından sonra, santral kurma ve işletmede yavaşlama yoluna gitmiştir. Hükümetin programında ülkenin. 1988'ya kadar enerji gereksinmesinin % 18.8'inin atomdan saglanması karara baglanmıştı. Fakat. Hiroşima ve Nagasaki felaketleri nedeniyle ülke halkı atoraa karşı aîerjili olduğundan yetkiîiler en ufak bir kazanın bile halkı ayaklandıracağını düşünmekte ve mevcut santrallan düşük kapasite ile çalıştırmaktadırlar. Yapılmakta olan 6 santralm çalışmalan da yavaşlatılmıştır. Sovyetler Bugün 35 santrali olan bu ülke. atom gücünü sivil işlerde ilk kullanan ülke olmakla övünmektedlr. Atom santrahna sahip öbür ulkeîer şunlardır: Arjantin 1. Avusturya 1. Belçika 4, Bulgaristan 4. Kanada 11, Çekoslovakya 2. Dogu Almanya 6. Finlandiya 3. Hindlstan 3, İtalya 4. Hoüanda 2. Pakistan i. Güney Kore 1, îspanya 7. İsveç 6. İsviçre 4, Tayvan (Beyaz Çin) 2. VÎLLAH Lâle ÎL OREN SANTRAL KAZALARI Öncekj yaztlanmın bu konuyla ilgili olanlanndan birinde de belirttiğim gibi. ilk santrallann kurulduklan günden bu yana 35 kadar ulkede yapılan ve halen çahşan 250 kadar nükleer santralda önemsenecek hiç bir kaza olmamış. hemen hiç kimse bu yüzden ölmemiştir. Ölenler olsa bile bunlann sayısı öbur güç kaynaklanyla ilgili kazalarda ölenlerin yanında devede kulak sayılabilir. Belçika'da kömür ma denlerinde ölenlerin sayısı bir ara o kadar artmıştı ki hemen hiç bir Belçikah buralarda çalîşmaz oîmuştu. Bu yüzden bu madenlerde çalışmak üzere yabancı işci alınnııştı. İtalyanlarla, Türkler bu işçilerin başında geliyorlarda. Bizim Zonguldak Kömür madenlerinde her yü kaç kişinin canını yitirdiğl nl bir düşünelim. Amerikada kömür madenlerinde 1900 den bu yana her yıl ortalam a 1250 işçi ölüyordu. (Business Week. 29 ekim 1679/ sayfa 208.) Günümüzde bu sayı 100'e inmiş. Kömurün «Tü kaka» oîdugu dönemlerde durum bu idi. Şimdi kömüre yine ağırlık verilecegi haberleri. ölü sayısınm yine artacağına ait hesaplamar larla blrlikte verilmektedir. Bundan kimsenin kılı kıpırdamamaktadır. Ama, nükleer güç santrallanndan birindeki zararsız bir sızmtı tefe konmaktadır. Tefe konan bu kazalardan sonuncusuna 28 mart 1979 günü Amerika'da. Pennsylvania eyaletinde, Three Mile Island'dakJ nukleer santraJda tanık olduk. Santrahn sogutma kısmınm açık olması gereken ' iki vanası kapablmıştı. Bu yüzden, kuruluşun 100 kadar emniyet lambası aynı anda tehlike lşaretleri vermeye başladı. Çünkü. reaktörden çıkan öldürücu »şın lı buharlar havaya yayıhyord a Santral adamlan. yüz tehlike lambasından hangisinin işaretine uyacaklannı Sonunda, ab Motelimiz ev yemekleri, reçelleri, turşulan ve kaloriferiyle kış tatilleriniz ve özelikle YILBAŞI tatiliniz için Ege'de dü§ünUlecek en iyi ve en hesaplı yerdir. Ören Burhaniye, Tel: 343 RAPORDAKİLER Bapor: 1) Bulgular, 2) öne rller. 3) Sonuç bölümlerinden oluşmaktadır. 1) Komisyon şu gözlemlerl yapmıştm • Kaza, araç ve gereçlerin kötü işlemesinden değil, çalışanlann kusurlanndan çıkmıştır. Vefat ve Başsağlığı Cemiyetimiz üyelerindea meslekdaşunız, M.Ali ORAL hakkın rahmetine kavuşmuştur. Yanm asırdan fazla bir süre basmımıza emek vermiş oian M Ali Oral'ın bu acı kaybı karşısında teessürlerimizi belirtin'z Aziz arkadaşımızm cenazesi dün öğle namazım müteakip Küçükçekmece Fatih Camiinden kaldınlarak ebedi istiratgâhına tevdi edilmiştir. Kendisine Tann'dan mağfiret, ailesina ve üyelerimize başsağlığı diieriz. GAZETECtlER CEMtYETl VEFAT Merhum Mehmet Esat, Merhume Ayçe Sıdıka'nm oğlu, Fitnafın eşı, Doc. Dr. Esat Eşkazan, Esin, Sevinc. ve Engin Eşkazan'ın babaian, Doktor Gönül Eşkazan, Müfettiş Osman Zeki Tuncel, Ümran Tokgöz ve, Melek Dınleriz'in Kayınbabalorı, Nıgor ve Nıyazı Okanay ile Mühendls Tahsfn User ve Mehmet User'in kardeşlert AHMET NECATI EŞKAZAN 2411.1979 günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesl 25.11.19/9 PAZAR gunü Fctih Camiinden, öğle nomazmı müteakip Yeni Kozlu Mezarlığına defnedilecektir. Tann rahmet eylesln. AİLESİ (Bilentur: 79/1) 8987 TEŞEKKÜR Kıymetll BuyOğümuz Şermfn TAYUN İle Saml KAHRAMAN evlendüer "4 Kasım 1979 HİLTOK fbrahim Çehreli'nin vefatı dolayısıyle gösterilen yakm alâkaya en icten hlslerimizle minnet ve şükranlarımızı arzederiz. AİLESİ (Cumhurlyet: 8S851