27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ONİKf CUMHURÎYET 23 KASIM 1979 Yüksek Oğrenim ameliyat masasına yatırıldı | Plânsızlık eşgürîümsüzlük, ayrıcalıklı kaynak dağılıım, atıl kapasite, aşın kapasite kullammı gibi çağdışı nitelikler, üniversel sistemimizin nitelikleri olmuştur. ÖM öjjratlm uytslerf Derneğl «TÜMOD» yüksek öğrenlm torunlanm kapmayan blr «empozyum düzenfemiştlr. TUMÖD Başkanı Türfcer Alkon özellikle son 10 yıldo egltlml lyice gerilediğlnl vurgularken, genel yazman Ercan Eyuboğlu sernpozyumun amocını şöyte, özetlemlştir: Î EĞİTİM T> ÖĞRETİM ÜNIVERSİTEYE Şükran KETENCÎ ıııııııııııııııınııııııııııııııııııııııınnınııııııiiiııııınHiııınıınnımnııııiHiıııııifiıııııııını^ KAPİTALİSTLEŞME rgun Türkcan, «cağdaş bıiımsel teknolo)ık gelışmeler ve unıversıtelerlmızde bıiımsel arastırma düzeyıı kcnulu teblığm de oraştırma oalışmolorınm bırbırınden bağım&ız ünıteler holmde sürduruldüğünü söylemıştlr. Kcmu kuru'uşlonnın cazıbesı. cok bü yük oraştırma takımlarım, cok büyük faalıyet vapan hoco tıplerinı doğurmuştur Güdümlü temel arcştırma * polıtıkası doğmuştur Universıtelerın arastırma enstıtülen kurulmuştur. Ne kcdar harcama, ne kadar insangücu araştırmcnın ölçütü otmuştur Kapıtalıstleşme surecının yansımasını ünıversıtelenm'zda görüyoruz. Ceşıtlı kuruluşların verımlılığmı ölcen ya da kamu yorarını güden araştırmalar var. Unıversıteler sisteml gehşıyor, taklit GTtıyo<\ «Turiclyod» eğltlm, özellikto 0% yuksek dğratfm hep bfr kurtarıa olorak görülmüştür. OySa bugun artık eğitimin kurtanlmosı gerektigl hokiı olarak kobul edilıyor. Gerçekten cto yuk•ek öğretim bunolım Içindedlr. Eğitimin en önemll kademesl sayılon, mllyartorı yutan ünl»ereilelerimiz, kendllerınden bekleneni toplumo veremez durumdadırlar. Plânsızlık, eşgudumsüz luk, dengesiz, ayncalıklı kaynak dağıhmı atıl kapasite, aşın kapasite kuflanımı gıbi çağdtşı nitelfkler unlversite s'stemımlzin nitelikleri arosındodır. Yüksek öğretiml belli bir bütünlük lcln <fe ele afmak, ıçlnde yer aldığımız sistemt defierlendlrmek gereğlnl duyduk.j Yüksek öğretlmlmizl tanıtan bu sempozyumu oneri nedenl ile, olanaklarımıza eiverdığfn ce yansıtmaya calısaccğız Şuphesiz 18 ayn oturumda tartışılart pek cok konusu çok az blr bölümü slzlere ulaşmrs olacok Ylne de yüksek 60renlmln Içindekiler torafındon ameflyat ma•asına oturtularak, komuya tanıtılması o)gusunda, blr islev yopablllr. YANSIMIŞTIR E Oniversıteler batıda gelışmış kapitclıst sıstemın ürünüdürler Türkıye'de de batıya benzer blr duzeye ulasaccktır. Oturuma tartışmacı olarak katılan Korkut Bo'Ctav unıverSitelerımızın ışln gereks nmelenni ış başında öğreren uzmanlar yetiştır diklerınl belırtmıştlr Aroştırma yapma kaposı tesl henüz kurumsallaşmamıştır Ekonomının gunluk gereksmmelerıne yöne'ık aroştırma istemı vordır Öze! sektor sosvcl bılımcı aroştırmacı arnma eğılımınde değıldır Kısmı gareksmrıe muşavırdk yofuyla karşılanmoktadır Kamu kesıml öz kadroları ıls yapanadığı crcrştırmaları üntverstte'ere yonel'mek'edır Dıs kokenlı olaraK gsıen arastırma onerılennde ise. yo bılım odcsrrlcnnı kendılerıne bağlamo omaci, ya da Istıhbarot yatryor. Sonuc olarak sosyal bılımlerde güdumlü temel arastırma olduğu soylenemez Araştırme yoksuiluğunun yaran olduğu. henüz dışardakı kadar bağırrv ıı oîmadığı soylenebılır Taner Berksoy ıse temel araştırmanın oz gelışmış ülke'erde yapıımamasının nedennın cok pchalı clmasınaan ılen gelmed'ğı görüsünde. Az gelışmış ü'keler teknolo)i gelıştırmeye gerel' duymamaktadırlar. Teknoıo>i tronsferl, 'ekroloıık bağ mlılık söz konusuaur. Teme! araştırrralar da transfer edılmektedır Ünıversıtelerde arastırma Sşlevıntn arttığı gorüntusü dodrudur Ancak bu gorüntunün cltın da çogunıuk'o dışorı ıle llıskıli donışmanlık gö rev vordır Gercek aroşîırma değ Idır. Üniversite tktidar çelişkisi hiç olmadı Anamalcı kuruluşlara ucuz hizmette hiçbir tartışma çıkmıyor. Demokratik kitlelerden yana ses çıkınca tepki doğuyor UMHURİYET dönemlnde slyasl fctldor = OnlversıJe ilışkı/ennı anlatan Tevfık Cavdar. 1919 yılında bıiımsel ve mali özerklıği olan bır Dorulfunun'un teslım alındığını belırtıyor Cumhurıyet yönetımının bıraz küskün olduğu bir ünlyersıte Topîumdon uzok kendı sırça koşkünde. Ihanet Içındekı bu kurum dağıtılsın dıyenler yqmnda. kendl kendınl düzeltsın diyenler var Ankara"ya, devrmlere karşı çıkıyor Latin alfabeslne karşı cıkıyor ve 1933rte lağvedılıyor. 1933'te unıversıtenin durumunu incelemek üzere AN manya'dan getırılen profesorun hazırladığı rapor, bugünkü ünıversıteye aynen uyuyor. Ancak özerkiıği alınan. Bcakanlığa bağlanan unıversita bu kez. yme oroştırma yapmıyan, Iktıdarla ozdeşleşen bır kurum oluyor 1946'da yeniden idarl ve sıyasl özerklık kazanıyor. Tevfık Cavdar'o göre Türkiye Oniversltelerl hlcbır bıcimde gerçek anlamda Iktidaria. burjui vazı Ile celışkrye duşmemıştır 1946 sonrası görülen çelışkıler. sadece hukümetlerle olan celışitllerdir. 1960'lardo kazamian örerklık 1960' larda kazomlan özerklık, 1971 Anoyosası il« flört olınmtçtır. Bunun sorumJusu yJne Gnlversitedlr. Özerklik soyut blr kavram olarak kalmıştır. Kontrol edılebılen bir unlversite kavramı doğmuştur 1750 sayılı yasaya karşı güclü bır karşı çıkış görülmemıştır. Bu dönemde gerçek iktldar lie bağların güclenmeye başladığı görülmüştür. Holdmglerie kol kola blr Hocettepe cıkmıştır. Proıeler yanşı baştamıştır. Hükümetten ve özal S6ktorden Iktıdar ve egemen smıflarla ilışkıler yanında, daha da tehlıkelısl uluslorarası kurumlarla ftışkıler Boğazlçi'nin Mafi^e Bakanlığmı aşarak Dunya Bankası ıle kurduğu İlışkıler... Tovfık Covdar daho sonro ünıversıteîerde ve eğıtımde bunalımın, bıllmsel toplumsal geli$meyo uyum sağltyomamaktan, ya da toplumsol duzenın eğitimin gelışmesint engellemesınden doğduğunu anlatıyor Düzen lcınde cözüm sağlanamazsa patlomalar oluyor. Üniversitelerımlzin güncel sorunu bıiımsel ve teknık devrlmln Istedlğl düzeyde eğıtim olmaması, toplumsal Işlevini yapomaTiası. Daho demokraJık blr unlversite Isteml var. Tortışmacılardan Nabl Dlncer ünlverslteler Iktidarlann uyduluğunu yaparken, DılTarıh olayında olduğu gıbi ılerl ünıversel calışmalaro tanık olunduğurtu, ancak raman lcnde bu kadrolartn tasvlye edıldıklerml anlatıyor Sıyasal iktıdarlann dayandığı ekonomik güclerin ünıversiteleri de blcımlendırdığml söyleyen Cevat Geray, llışkılerin bu noktadan basladığını vurguluyor Demokrat k kitlelerden yana ses cıkıyorsa, cok uiuslu şrketler'e uyum sağlanmışsa durum değışı/or Sıyassl Iktıdar • unıversıte ılışkisl buna gore bıclmlenıyor. Sıyasal iktldariar unıversıtelenn Işievlerını cercevelendırmek istıyorlar. Özerklık bu noktada önem kozanıyor Anamalcı kuruluşiora ucuz hızmette hıcbır tartışma cıkmıyor Bu arcda slvasal iktldarın görüşlerıne karşı calışabılme, bîîımsel calışma özgürluğü olarak anlaşılması gereken özerklık boçına buyrukluk olarak anlaşılnıştır Bu savunuîamamıştır Demokratik ürtıvsrsıte calışmalarını yoğunlaştırmomız gsreklyor Ümversıte kendl şopkasını önune koyup Iş'evınl yapıp yapmadığına bakarken oncelıkle topluma ılerıye doğru yön verme işlevi olduğunu unutmomalı kımden yana olduğunu ortaya koymalıdır özerkllğe layık olacok bılınç V3 savaşım gucu ıçınde olması gerekecektsr. Bilim tarafsız olamaz r C Üniversiteler kesinlikle birer yüksek okuldur Projeciler, muayenehaneciler, sakşakçılar, idealistler, Amerika doktoralılar... Rekabet kesinlikle kalknuşhr, sırası gelen kadrosunu ve ünvanını alır. ENCER Divltcıoğlu, fOnıversıte yönetımınde demokrotıkleşme ve akodemık ünvanlar» konulu tebhğınden demokratıkleşmenın kararlar zıncırıne katılma olduğunu belırtırken, ünıversıtelerde rütbe sorununda bır tek doktoranın önemlı olduğunu vurguluyor. Universitelerın yatay ve dıkey olmak üzere ıkl türde örgutlend klerını, kararlor ve lobılerle yonetılen dıkey tıpte bir ünıversıteye gerçek anlamda unıversıte denemeyeceğınl, bu yonet m bı çımının dvlet ünıversıtelerınde daha rahat uygjlan<j ğ/m anlatıyor Türk unıversıîelennde de taniamen dıkey ilışkıler vardır. lnsanlar sıkı sıkıya tadrolarına bağlıdırlar Kadrolardan otürü rekabet yoktur Proıecıler muayenehanecıler, hükumetın şckşakcıları. ıdealıstler, hızıpler. orneğm Amerika doktoralılar Rekabet kesınlıkle kalkmıştır. Herkes sırası geldıkce kadrosunu ve ünvanını alır. KesınlıkJe üniversıte değll bu bır yuksek okuldur Lıyckat yoktur. Ne okutuyorsun dıye sorulmaz Hoca derse gırmez. Dersler bellı bır kahp ıcınciedır. Topiantılarda zaman yıtırılmesinın de taalıyet raporları okunmadan oylanır Kıtaplar da yuksek okul duzey nin üstunde değıldır. Bırbırının kıtabı okunmaz Bılım uretmeye, ednllmiş bılg'yl yaymaya cal'Şan blr ünıversitedır. S nln, Tartışmacı Muzaffer Sencer demokratıkleşmekarar merkezlerının coğalması olduğunu vurgu luyor. Demokratıkleşmede tüm üyelerın karar sü ecme gerc«* anlamda katıl mı soz konusuaur Ssckm ler yonetıı»ı red edılır Hıyerarşık farklılaşma ka dı rılmıştır. T'irkıye dekı uygulamada her alanda antıdemokratı*' ilışk'ler vardır Unıvers.teler de po/lcrını almışlanfcr Demokratik nıtelıklerden uzak ka'cr surecı aş»» bıcımde merkez leşmış seckımer yonetımı soz kon«sudur Bıc msel kalıplar cn plandadır Yag Iı kıdea»U olaccksmız Bıl msel olcu yoktur Aynı canaktan yemek yemışsenız, hızıplerın hedefı olrramış samx. usta cırok ılışkısı ıcınde yükselırsınız Unıvers t« avrıcalıklar sısterr dır Kavnaklar nosıl kullamlaccKtır7 Sec<ınler oncelığı vardır Kısacası cntıaemokratlk bır yapı vardır karşımızda Unıversı'e bu yopı "e temel Iştev ni yerıne getıreTiemektedır C'kar gnıpları ünıversel olanakları kul'anıyorlar Yenı yasa tasarısı da bu ılkeler açısından kesınlıkle antıdenokrotıktır Merkezı hıyerarşık yapıyı katılaştırmaktır Unıversıteler ışlevleını yıtırmektedırler Yeni kurumiar bu işievi yükumlenırlerse tınıversıto kendınt toplamak zorunda kolır Unıversıteler bırcok konudc üncüJüğu vuırmıştır Koybettığı nıteiık erını kcuTiak ıc n de ünvanlara sıkı sıkıya bağianmaktadır. Unıversıte dışı rekabetı artırmak gerekmektedır Yasa tasarısı ıse aksını yapmaktod r. Tart şmacı Ayla Sayın ıse yenl yasa tasansının demokratik olduğunu savunmuştur S VDUN Aren Eçemen toclumsaî güç udak lan, emekçı kesımier ve unjversıte» konulu teblığınde bjlımın tarafsız olmasının olanakbiz olduçunu yurgihjyor Ünzversiteleıxlekı ınsanlann bJtunujle iarafs.z olmalan ıstenemez Sınıfh tcpjum soz konu&u isa bu butun kurumlara vansıyacaktır KapıtaJıst bır düzende asıl olan âruversıtelenn sermay» sımfından yana olmciJ^ndır Yeter ki ışçî sınıfından yana bıhm accrn'arına da soz hakla tanınsın. Ozerk unırersııe bu açıdan çok onemlıdır Ge»çek bır seımayedan sosyaiıst duşünce yaniısı > apamazsinız. ama demokrat yaoabılırsınız Eır bı''m adamıaı demokıi* yapmak daha kclay le dogaidır Unıversnelerde araştırmalarda yaDtırım sermaîeden yana unıversitelen oluşturur Isci sınrfj se>dıkilan kanalı ı!e ag rlıgım koyabılın>e ürive^aelennm demokrat'kîeşmesı kolaylaşmıj OİUT TAŞRA ÜNİVERSİTELERJNİN DURUMU AÇMAZDA E RSİN Tulunoy, «gelışmış ülkelere akademık beyın göcu» konusundakl teblığlnl sunarken. göçten cok bır cekımden söz etmek gerekt/ğını, cunku zorlayıcı unsurların fazla olduğunu soylemış, geri kalmış ulkelerden gelışmış ülkelere doğru bır akımın soz konusu olduğunu vurgulanıştır. Gelışmış ulken.n çekıcl mtelıklennden cok, azgelışmış ülkenın itıcl nıtelıklerinln yetişmış beyın göçünü yaratmaktadır. Sosyopolitık s.stem yanında, dışa bağımlı kopya eğıtim düzeninin payı büyük Kopya edılen sıstemın gereksmmelerıne uygun eleman yetıştırılıyor. Sosyo ekonomtk düzen Ile kopya eğltım sisteml arasındakı fark ne kadar buyük vermiş, kendl uzmanlık alanının yetersiz olması, maddı koşullarm eiverişsizlığl. calışma olanakları, bllımsel merkez ılışkıleri. çalışmo ortcmı ilişkıleri, ortama uyamomanın başlıca goc nedenlen olarak sayıldığını anlatmıştır. Ulke gereksınmelerine yanıt vermeyen. uygulamaya yönelık olmıyan, kuramsal, başka ülkelenn taklıtcsi b r eğıtim düzenı D.plomalı Işsızler, calışma koşulîarının olumsuz etkısı goçlerı etkılıyor. Sonuc olarak gocü alan ülkenın, göcü veren ulkeyl somürduğü bır ortam doğuyor. Tartışmacılardan Aykut Göker beyin göcünun bir sıstem sorunu olarak kavranmaması halinde, cözume ulaşılannıyacağmı Kararlarda toplum gereksinmeleri değıl, kişi çıkarları on plana alınmıştır. EFİK Dener «BSlge unlversıteler! ve yerel toplumsal guc odaklaru başiıklı teblığınde, böıge unıvers telen ve fakültelerı kurulurken Ar.adolu halkının ve oğrencmın gereksınmelerının düşunulmedığm belırtıyor Hacettepe UP versıtesıne bır süre daha kadro ve malı olanak sağıamak ıcm fakölteler acılmıştır Kışıler icın tıp fakultesl cçılabılmıştır Kararlarda toplum gereksınmeleri değıl, kışi çıkarları ön plana alınmıştır. S Tirtışmacı Nurı Karacan kapitahstın yoru elemanlaıın yetıştırıL^es'nı desteklerken, kendınaen yana elenanlari etışmesın'jı koşul.annı duşar"ceğ:nı behrtıv oı Unıver^itelerde İlk avınşım çehr L. .gılırrımdan do?ayor Sadece kapralıst sıs'emde geçenı ^/s*cak gerçekler gene! kuıalms gıb! ogren.lıyor Ogretım üyeiennın "tdpı^aJıst sıs*eT;9 uygun düşuncedekılerden o.uşması çabası e^rülüyor Ası&tan!i£=ı i»ıri5te lısans sorunu ılfl elerae başhyor Tanıma sürecı ıkıncı bır eiome aracı olujor Bazı urjversteljrde be!U kuruluşlardan referans go'ırse osre*ım üyesl olunüyor. Doner senn&yemn odullenc Taesı, teknoloıi transfen sayesmde calışma denerlTII görulüyor. Buna karşı işçi s'nıfınm bılnıçlenmesi gerekıyor Tartışmacılardan AİDeslan işıUı'ya göre demokrasınm gerçek sahtpleri marksıst kışilerdır Nası'sa dü7en kapı+ahst ünıversıteler de kapıtaîjzmin deietımTde. scndikalara özerkllğe gerek yok g>bı b r duşunce yanjıjtır. Kapıtalızmın demDtiu^.^e gereksinm*>5İ sınırlıdır Gerekh görduklfrı noktada bundan vazgeçerler Demokrası nnus'T>ıte özerkhgî, sendıkal haklar sosvahsilenn ssh:p çıkmaa gereken kavramlardjr. ''Yasalarla sermaye denetiminden kurtulunamaz^ Yalçın Küçük, .Oniversıtelenmizfn mall kaynaklan, buyuk sermaye ve muteşebbışleşen Üniversite» konusuna gırerken. Türkiye'nm toplumsal ılerlemesını durduran bir kültür devrımı yaşadıl'mı soylüyor. Ikı prototıp örnek olarak Hacettepe ve Boğazıci Unıversıtelenmızı nıtelıklen ıle ele alıyor, Hacettepe Ünıversıtesı tam gun çalışmasını uygulamış görünüyor Tıp mesleği açısından tutarh bır ış Uzman hekım hastanede çalışır. Ancak bunun ünıversel sıstemle bır ılışkısi yok. Han odasında sürdurüîen metres ılışkısını. kapatma ılıskısıne çevırmekten farksız. Han odası, sekreter, odacı yükünü Devlet üstlenmış, rande\aıları devlet düzenhyor, Hacettepe Tıp tan doçent veya proıesör hastalarını sayıp gelınnı topluyor Ogretım kadroları burada söylenenlere ıtıraz edecek olursa, kaç tanesmın kaç evı. Türkıye'nm güzel koylannda yalılan. kotralan o'dugu sorulannı oncelıkle cevaplamahdırlar Hacettepe'nın açtıgı yaralar bunla da bıtmiyor Onıversıtenın Tepe Mobılya adında bır şırketı var. Orman ürunlen narartgozlukia ılgısı olmıyan bu iJnıversıte, mobılya yap'p. mobılva satıyor. Müteşebbısleşen ünıversıte kavramının modelını çızıyor Pı>asaya kompüter hızmeti sunan Sısag, b.r de vakıf var Hiçbir zaman unıvers.te sajamadıgım Hacettepe'den dunyanın en guzel köşesmde kurulmuş Boğazjçıne geçelım. Özel sektörun, özel ünı\ers'tesı. Öğretim Cyelıfı holdınşlerde çalışmadan geçıjor Eogazıçınde çalışmak tamamlayıcı bır part tıme ışıdir Egemen üışkılenn kap^talıst olduğu ümversıteierde bu ilışkıler dışmda kalan kadrolara. ya razı olmak, ya da tnücade'e etraek duşüyor Ünı•versıte ve tumüvle yuksek öğrenım kurumlan kendı kendılennı bıle kurtaramıyarak ciuruma geldıler Muteşebbısleşen unıversıto modelını ve unıversıtelenn buyük sermayenın denetımme gırmesi olgusunu yüksek öğrenım kurumlannm içınden. daha çok katîIIDI sağiıyarak, tam gun yasasına sjçınarak, hattâ gerekh olan özerklıği perçınlıyerek değıştırmek mümkün değıl Bu dışardan olacak, sermayemn karşısındakı güçlenn jüksek öğrenım kurumlanyla ılgılenmesıyle olacak. Burada ılk akla ılenci sendıkalar gelıyor. Send.kalann arastırma programlan olmalıdır Unıversıtelerle amatörce olmayan ihşkiler kurulmalıdır Sermayemn denetımı ancak bu yolla kırıhr Tartışmacı Güntaç özler ise. üçüncü bir tip olarak merkez ünıversıtelen anlatırken, Planlama Dunya Bankası Uışkılen ıçındeki projelerdea projecılerden. üretrnenın projecılıkle ozdeşleşraesınden söz ediyor. tlhan Tekelı projelenn prestıj ögeai olduğunu oysa bıiımsel kalıtelennden çok bağ kurma aracı olarak kullanıldıklannı. unıversıteleri etkıleme aracı olduklannı vurguluyor^ Beyin göçü gerçek bir sömürü aracıdır se, göc o ölcüde ortıyor. Koşullanma sonucu üniversıtelerımızde yapılan bıiımsel çaltşmalar uluslararası yayınlara yönellk oluy c Yayınların % 75'ı yurtdışına yonelık olarak yapılıyor. Dışardakı ca'ışmalar son yıllarda artıyor. B r de Türkıye'de yapılon, yabancı d Ile değerlendırılen calışmalar var. Sonuc olorak akodemık beyın göcü emeğin! yabancılara sunuyor Akademik gucün Türkıye'ye kanalıze edılememesl göcü tahnk edıyor Yurt ic'ne dönük bır eğıtım, temel bılımler dahıl yurt gerceklerıne yönellk blI msel calışma gerekıyor.. Oturuma tartışmacı olarok katılan Nevzat Eren göc eden bilim adamları arasında düzenlenen onket sonuçlanndan örnekler vurguluyor. Gellşmişlik farklarından doğan bu akımdan gelışmış ulkeler kârlı Cikıyor. 1976 şubatında geri kalmış ulkelderden gelışmışlere goc eden'er 14 bın kişl. Doktorların % 6'sı. 140 bın doktorun göcu Ile 3 mılyar dolarlık bır fon gelışmış ülkelere aktanlrruş oluyor. 197172 yıllannda ABD. Kanada, Brıtanya'ya göcün malıyetl 50 mılyon dolar, o ülkelenn göcün geldığl ülkelere yaptıklan teknlk yardım 46 mılyon dolar. Teknlk yardımla verdıklerıni, beyın göcü Ile geri aldıklan gıbi, hatta kâra da gecıyorlar. 197Vde ABDdeki doktoriarın % 51'i geri kalmış ulkelerde yetişmış doktorlardan Kaynak oktarmanın, sömürmenın en Iy1 araçlarından bıri beyın göcu. Burada Eskışehır örneğı gündeme gellyor Tıp eğıtımı ıle uzaktan yakından ılışkısı olmıyan kışılerın Tıp Fakultesi acma ve yönetme sorumluluğunu yüklenmelerin n sonucları Klın klerı tam olmıyan, araçsız, kadrosuz bır hastanede yapılan tıp eğıtımı ve sonuçlan ayrıntılı olaylarla anlatılıyor. Bu oluşuma karşı çıkanların görevlennden uzaklaştırılmalorı da o\<r,lan tle yansıtılıyor. Sonucta burada tıp öğrelımı göremıyeceklenne ınanan öğrencıler Danıştay'da dava oçmışlardır. ilk taşra ünlversıtelerinin Atatürk'un Isteğ) ile kurulduğunu, ancak Eskışehır örneğ'nde olduğu gıbi kuruluş hılında gışı cıkarlarnıın ön plana alınması olayannın yaşandığını arlafıyor Erdem Aksoy. Gecekondu kavramı yerleşırken, özel yasalaria kurulan taşra ünlversıtelerınde hükümetlenn baskısı, şımdı kunıianlorda Ise büyük üniversitelenn boskısı yaşanıyor Taşra universıtelerıne gelışmtş kentler modelını clıp getırmek yonlış oiur. Kucük kent bu modeü benımsemlyor. Önce ünlversıte/ı kent bjrıuvazsmden, kentın kurumu olmaktan kurtorma formulu gerekıyor Oğrencıler sıyasat terchılerıne göre unıversıteler secıyorlar. Büyuk kent ünıvarsıtelerme karşı taşra ünıversıtelerınde örğutlenıyorlor Bu cok sakıncalı Öte yandan taşra unıversıtelerının yığınla sorunları duruyor Öğretim üyesı gelmıyor. Taşra merkezin kötü bır kopyası oluyor... Tarttşmacılardan Tahlr Hatıpoğlu. futbol tokımı kurar gıbi taşra ünıversıtesı kurmanın tehlıkeü br moda helne geldığınl vurguluyor. Taşra ünivsr sıteler pde egemen guçlenn kısa sürede bütünleşıyorlar Halk da bo,run eğıyor. 7 kışlyl ucakla gorevlendırdınızmi, fakülte kuruluyor. Teleyönetımle yönetılebılıyor lyi duygularla acıion bu univers>teler kısa sürede somürge ünlversitelenne dönüşüyorlar. Bunu en ıyi Hacettepe yapıyor Yap satçılık yapıyor Paralor merkez ünıversıtelerde kalıyor. Bu kolay tıp fakültelerl lle halk aldatılıyor. Yörenln hastanesıne el konuluyor, halk da unlvers'te geldı sanıyor Bütcenln yüzde 23 ünü alan bu tür ümversıteler oğrencmın yuzde 2'slni okutuyorlar Kentın en değerlı clanlorı kampus olarak aynlıyor Sonra Ca oğretım bırakılarok bu alanlarda r tarım yapılıyor Ta ım gelırl unlversıte vakfına gelır kaydedılıyor Bır de nüfus sorunu var Hacettepe kendi denetımındekl taşro universıtelerl ile Onıversıtelerarası Kurul'da yuzde 26 oranında temsıl gücü kazanıyor Normal bir unıversıtenin temeil gucü 'se yüzde 5 Taşra üniversıtelennf ele ge* Ciren 12 kışı ambargo koyuyorlar öğreficıiere kador ambargo uzanıyor Kayser.'de olanlar bunun en son örneğı Eğıtim 'se hıc yok Ucan hocayla eğıtim oJmaz Bu tür eğıtim normahn herholde birkaç katı gerıdır Savurganlık ömeğı olan bu kurumlar. patlamaya hazır bombclar durumuna getlrıl'yorlar. SADECE YÜKSEK EĞÎTİM YAPILIYOR,, Erdoğan Soral «Yüksek öğreümde statu, amaç ve ışlev dağmıkiiğı. Konusunu işlerken, uruversitelerde sadece yüksek derece eğıtim yapma ışlevımn yerıne getınldığmı söylemıştır. Plan hedeflerı bu arada hıçbır zaman amaçianna uiaşarjnamıştır Ancak sık sık teknik eleman gereksınmesınden söz cölltrken. teknık alanda pek de eleman istenrnemektedır Unıversıteler ve akademjlerde aynı kaynaklardan alınan bılgıler okutulmaktadır. Bılım amacı yerıne geönlmemektedır. Aym bılgılerı veren farklı statuler sonuçta, aynı statü ıste, ml ıle karşımıza çıkıyortar. Sonuç olarak bılgı aktarması dışmda yeni verılen hiçbir şey olmuyorTartışmacı Nıyazi AJtunya. yüksek öğretim kurumlanmızda burjuvazınln kendısme gerekli olan elemanı en lyl blçımde yetıştırdığını savunuyor. Bıbm adamı üe â^retmen bırbfrinden rarkh •. nitelikli insanlar olması gerekirken, universıtelerde bıhm adamı doğuştan ögretmenrruş gıbi düşünülüyor. Ote yandan ögretmen yetıştıren yüksek okullann öğretmen aldıklan kaynaklar belli değıldır. Ustelık yeni yasa tasansı ile daha da gerıye gıdılmektedır. Oğretmen yeb«tıren yüksek okullann ünıversıtelere ve akademılere bağlanması olgusu, ögretmen yetıştirme ışlevıni de ortadan kaldırmaktadır. Amaç sadece üniversite \e yüksek okullara bma sağlamaktır Ogretmen yetıştınnek önemli b;r sorun olarak görülmemiştjr Oğretmen sadece belli bılgıleri aktaran kışl olnıalı mantığı yasaya gırmıştır Türkıye'nm aydın oğretmen kuşagını harcama amacını ta§ımaktadtr. Demokrat olrnayan bir Bakan ve bürokrasi tarafından, demokratik olmayan ortamda hazırlanmış bır yasa tasansıdır. Ilk ve orta ögretfmde egemen değerler ve eğıtim prcgramtarıru ele alan yahya Kemal Kaya ise. efıtım s^tenumızm batıdan ahndığını ancak dünyada terkedılmış bır eğıtım sıstenu olduğunu anlatıyor. Iş ve yaşamla bagı olmayan, soyut bılgıler veren bır efıtım sıstemL 1 milyon çocuk ilkokulda sınıfta ıtalıyor, kompleksli, problem çocuklar yarauiıyor. lise programlan yüksek öğretlme ögrenci hazırlanmak üzere düzenJenmıs, ancak mezunlanmn yüzde 10'u üniversıteye gırebıhyor Boyunlarında itıravat, ezber bılgıler kafalanna dolduruJmuş, calışma becerisi olmayan çocuklar yaşama atılıyor Eğitımımızi tanıtmak içın başından geçen blr olayı yansıtıyor. Amerika'da bır eğıtimde ülkeleri hakkında bılgı ıstenen Japonlar yanıt veremoyınce Japonya'yı tüm özellıkleri ile Türkler anlatıyorlar Ancak Japonlar bun dan bır rahatsızlık duymuyorlar Kendı ülkelen hakkmda klasık bılgi veremeyen Japonlar, bu kez Halıç köprüsünun yapımcılan olarak Türkiye'de karşısına çıkıyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle