19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İKİ CUMÖURtYBT 25 OCAK S Catısma Açan Sav ıkıyönetim sorunu, tatsız bır polemiğe ••rüklendı Konu nazıktir, ıncedir, ağırdır. Nezaketi bozuımodan, inceliği kırılmadan, Oğırlığı yltırilmeden ele olınıp incelenmelıdir. Bunun için de, tek yol vordır: Konuya bilimsel olarak yaklaşmok .. Bilimsel aıgı ıle gosterilen bir bilimsel yaklaşım; onun, nezoketıni bozmoz, incelığini kırmaz, ağırlığını yitirtmez. Onu tam yerine oturtur. Bu demokrosi kurumunun oemokrasi icre etkinliği ae, ancak, böylece sağlanmrş olur. olaylar ve görüşler Sıkıyönetim'in Do£ası Üstüne Prof. Bahri SAVCI kıydnetiır. enerjik. dinamik, hızlı kopsomlı bir askersel eylemler yoluyle uyguianan bit yasa ve düzen rejimidir. Bu da, her eylemın, egemeniik uygulamosına uygun bır yolda yopılmaSı aniamındadır. Egemenlik uygulaması kımındir? Buyurmado, parlamentonundur. Uygulamada, hükümetindır. Bir başka deytmle «yasa ve düzen»i kurmoda. korumada yurutmede geliştirmede yetkilı, sorumlu, gorevli olanlar; buvurmada «ynsama^dır, uygulcmcda do «yurütme»dir. «Yasama», düzen:. yasolar yaparak, en sonunda sıkıyonetim yasası yaparak kurar. Hükümet de, uygulamı. elındeki «genel yönetim» aygıtı ıle yopar: Önce, bu aygıtın sivil gücleri eliyle. yetmezse onlara yardımcı olmak üzere oskersel güclerm yardımıyle, gene yetmezse, gene bu genel yönetimin bir bölümu olan askersel guçlerin doğrudan gınşimiyle... işte sıkıyönetim, buradadır: O, yasa ve ; düzenı, askersel güc erle sağlama rejimidir. Cünkü. kokten yaygın birden (ani) enerj'k dinamik hotta şiddetli operasyonlor gerekebilir. Askersel gücler. buna yeteneklı olmak uzere eğitım alrnıştır, buna göre bir uzmonlık elde etmıştir. Askersel oücler. böyle bir kıvraklıkla işın üstesinden gelecek bır orgüttür buroda; ve genel yönetimin icindedir. Sıkryönetim iclnde rol almalan, genel yönetimin icinde olmalorındon dolayıdır. Yasa ve düzemn korunması ve onun gereği olan opercsyonların yetki ve sorümluluk noktası, ner zoman ıcin. genel yönetim ilişıkleri icinde kalmak zorundadır. Gereklı operasyonların tekniğinde korar ve eylem, kuşkusuz komutanlarındır. Fakat bu karar ve eylemin temelindeki felsefe, onun jstundek; yetki ve sorümluluk, konunun sohıbi Parlamento ve Hükümetind.r. Bir başka deyimle, Hükümet tdrofındon, ve onun üstü Porlamento tarafındon cizilmiş bır sıkıyönetim felsefesi bır sıkıyönetim sıyasası. bir sıkıyönetim eylemler boyutları olur. Bu felsefe siyasa boyutlar icinde «yasa ve düzen» in yerine gelmesinin gereği olan enerjili, hızlı, birdenli (ani) derin operasyonların hongisinm, ne zoman nerede ne boyutto, nosıl yapılacoğını saptamo yapmo bitırme sonuclarını toplamo bu sonucları değerlendirme ve muhakemeden gecirme de oskersel güc'ere aittır. Ama ona, bu ışlemin dayandığı felsefeyi cizme, siyaeayı gösterme, boyutu belirtme görevi ve tum görevlerin bu teısete. bu siyasa. bu boyutlar icindeliğini sağlama işlevi de, bütün yurutme görevinin sohibi olan «yürutme»dedir. Butün makamlorca böyle bir cerceve icinde kalınmasmın saglanması, ve sorumluluğun da, yürutmemn başı olan Başbokandadır. Bunun denetcisi de Porlamentodur. (Genel yönetim».n anlamı buradadır. Sıkıyönetimın, bu genel yönetıniin bir uygulamo bicimi oluşundon doğon bir sonuçtur bu.. Bunun, böyle olduguna göre, yani, Anayasonın kendisi varken, Botılı yasa ve düzen kuralı varken, demokraslnin fkuvvet temerküzü» olayını herhangi bir makamın kuvvet tekelıne dönuştürmeme kurolı varken, ıdare hukukuna göre her seyin, sonundo «genel yönetim>e bağlonması kuralı varken; sıkıyönetimın, bü geneı yönetimin bir parcoeı. bir türu, bir blçeml (usıubu) olorak bu genel yönetimin yasaı rejimine boğlanması kuralı varken, (hic oıacak değil ya!j Bır yasa kalkso da «sıkıyonetimde, Başbokon, solda sıfırdır» dese ne yozar? Bundan ne çıkar? Kocornan bir hc! Böyle bir ycsa. jjereklj yerlerce nemen yosallık düzeymden aşağı ındirılir. Onun yerine yukorda söylediğim te'mellere dayalı bir yasa gelir «onın, onun da üstund'eki demokratik nin ve genel ılkelerın sının icinde ele almır. Ve böylece, bir genel savoş zamanında or as kersel makamda toplonacok bir kuvvet t9merküzü, bir kuvvet tekeline dönüşturulmemiş olur. Bunun pratiktek; yolu; yalnızca b;r sıkıyönetimde değil. bir genel savaşta bile, auzeni sağlayacok eylemlerın türrıunu, genei yonetimın önderi olan Başbakana ve onun yurütme görevini yerine getirme aygıtı olan «yüruime» alonı, sorumluluğu. yetkisi ^cinde tutmaktır. Bir sıkıyönetim, yavaş yavaş. hükün.stı ve Boşbakanı kendi manyetik olanı içine alsa, kendi denetimi aitına soksa, böylece Ba^bakanı silerek, etkisiz kılarak, bir otoriter rejime dönüşse, yanı rejimm «tebdilıni, tagyiriniî teşkil etse; ama arkasından ülkenin gercek güclerı bu sonrodan cıkan bireysel, ya da zjmrese| nltelikteKi tebdılli tağyirli düzemrı kendisini etkısiz kısa, hükümetin, Başbakon.n durumu ne olacaktır? Onların, yavaş yovoş kendisıne egemen olarak, yavaş yavaş ker.nisinı silerek, genel yönetimin yerinı alışlorı oiayına ilg.sız kalan Başbokan «Ne yapayım yetki onların idi. Bunu aşarak otoriter bir rejime gıttıler Bunda benim katkım ve kobohatim yoktur» mu diyecek? Bir kukla durumuno düştüğünü unutarak, bir vorsoyım (faraziye) olarak betimlediğimiz rejimm tebdilltoğyiri işleminden yakasını kurtormış mı olacak? Hayır. En aşoğı yosa ve düzen rejimini korumama; Anayasal düzeni, genel yönetimin sorumlusu ve sahibi olarak korumama sucunun işleyıcisl durumuna düşecektir. Bu konudaki görevini ihmal ediş sucunun ışleyıcısı durumuna düşecektir. • • • Evet, sıkıyönetim de, genel yönetimin bir türüdür. Ve bu nitelmee (sıfatla) genel yönetimin baş sorumlusuno, yasal ve uzvi bağlarla bağlıdır. Yönetimde her makomın bir yetki alanı vardır. Sıkıyönetim komutanlarının du geniş yetkileri vardır. Bunlor bır yasa ve düzen teknikolitesi ıcindekı somut eylemlerdlr. Hic şüpnesız bu tekniğin sahibi olarak, bu eylemlere cıkış veren yetki, onlara aittir. Fakot bu yönetimsel teknikolite eylemlerinin felsefesini. siyasasını, ilkesini, boyutlarını belirtmek. bunlardan doğacok sorumlulukları ve yetkileri taşımak. gene! yöneümih en yüksek önderi olan Başbakanındır. Butün bu yetki ve sorümluluk ilmıkleri demeti de, Parlamentoya bağlıdır. Konunun bilımsel Irdelemesi. bu sonucları doğurur. Bu noktayı unutup onu, boyuna gündemde tutmok doğru olmaz. Bir polimeğin de sınırları olmak gerekir. Bir Kurban Daha... eçenlerde bizim gazetede şu haber yayınlandı: Ankara (Cumhuriyet Burosu) Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Mete Tan, ilaç sanayicilerinin kâr oranlarının yükseltilmesine karşı cıkan Eczacılık Genel Müdüru Neclo Bal'ın goravine son vermişt.r. Eczacılık Genel Müdüru Necla Bal, göreve geidiğmden beri i'.ac fıyatlorı konusunda yoğun bir nnücadeleye girışmişti. Bal. ılac sanayicilerinin ambaiaj fiyatlarını cok yüksek tuttuklarını kanıtlamış ve her ilac icin tektek ambaloi maliyeti saptayarak kârlanm duşürmüştü. Necla Bal ayrıca, ilac imalatçılarının yurt dışındaki ilac tekelleriyle 'Şbirlıği yaparak hammadde ithalini cok yüksek fıyattan yürüttüklerinı scptcmış, sosyalist ülkelerdeki hammadde fiyatlarının Isteterini düzenlemiş, bu konuda gercek hammadde fiyatlarının Türkiye'deki imalatcıların ithal ettıkleri fıyatların cok altında olduğunu ispatlamıştı. Hammadde ıthaünde tiyat kontrolünü devletin yapmasını ongören bır kararnome hazırlamıştı. • Evet, yıllardan beri hep aynı oyun. Şimdi Sayın Necla Bal, Eczacılık Genel Müdürlüğunden gitti gider. Son ceyrek yüzyılda bu yöntemle giden yalnız Necla Bol mı? Devletin her kesiminde halktan yana hangi genel müdur varsa, çıkar gruplarının kurbanı olmuştur. 1S60'ların başında İhsan Topaloğlu'ndan boşlayın; bugünlere değin sayabildiğinizce sayın, yurtsever genel müdür kıyımının listelerini... Yıllardan beri inlşliçıkışlı bir grafikte, hastalar eczanelerde en hayali ılaçları zamanzaman bulamaz olurlar. Bu yokluk, ya doviz kıtlığındandır; ya ilcç fiyatlarını az bulan imalatcıların boykotu yuzundendir. Türkiye'nin ceşitli kentlehnde gosterişli caddelerdeki satış yerlerinde Batı'nın en iüks cicibicisini vitrinlerde sergilenmiş göreblllrslniz; ama insan yaşamını kurtaracak en önemli iiocları eczanelerde buiamazsınız. Bu değişmez düzenin nedenleri de bellidir. Ülkemizde gercek bir ilac endüstrisi yoktur. Dışardan satın alınan hammaddeleri belirli formüllerde oluşturup şişeleme ve kutulama yoluyla İüks ambalajlar icinde piyasaya süren orocı firmalar vardır. Bu aracı firmalar, ilaç hammaddesini de ucuz sağlamak gibi bir kaygıdan, yetenekten ve çabodan yoksundurlar. Böyle bir zahmete girmek icin gerek de yoktur; «Özel girişim» kârına bakar. 6 Polemıği ocan sav, şoyle bır yerden cıkış yaparak. şoyle bir sapkınlık yoratıyor: Sıkıyönetımde bır «eşgüdüm» yerı yoktur. Sıkıyönetim kurumunda, onun örgutü ıcinds. «eşgudüm> denen bir yetki alani yoktur; bir duzenleme alanı yoktur; bir birleşık korar ve operasyon önerme yürüîme buyurma gücü yoktur. Böylece. sıkıyönetim eylemleri konusunda: Başbakanın da bir yetki alanı yoktur; bır düzenleme olonı yoklur; bır etkilema alanı yoktur; etkilerı ve bıigileri birleştırme. bırleşık etkiye eyleme operasyona dönüştürme ve uloştırma olonağı da, böyle bir yetkisi de yoktur. Sıkıyönetım komutonları bağımsızdırlar. Her bir. kendı bolgesinde karor ve eyiem bağımsızlığı ıcindedir. Başbakcndan. ve hatta boşkaco b r askersel makomdan, bir buyuru, bir etkı olmazlor. «Eşgüdüm» diye bir merkez yaratıp. ono bır takım eylemıerde bulundurtnak, sıkıyönetim komutanlarının yetkısmın gasbıdır. Işte böyle diyor bir sav... Uyandırılmok ıstenen bu sapkınlığın dcyanoğı. br inkârdan geciyor. Denıyor kı; «Sıktyonetım kurumu icinds «eşgüdüm» yoktur.» Oysa günlerden beri, hukukçu ydzorlar, omatmayo uğroşıyorlor ki, «vardır». Oyleyse bır ınkâr teşkıi eden bu bıli. temelden cökmüş Oluyor. Kaldı ki, sıkıyönetim icinde böyle bir kurum olmasa bile, onu gene de yaratmak gerekir: Türlü bölgeler, yerler (mekanlar) üzerınde, turlü komutanlıklor elıyle bir birinden ayn olarak yurutulecek askersel eylemler yumoğının bağlandığı bir «eşgüdüm» olmazsa, tumden aranan son amaco, nasıl uloşılobilecektir? En bosıt askerlik kuralına göre, bu, olanaksızdır. Tumden bır askersel boşarı «örneğin sıkıyönetim komutanlarının hepsinin operasyonlanndan beklenen son tumel (külli) boşorı» bir eşgüdum «sevk ve ıdoresi»ne bağlonmakla kazamlobilir. Bır askersel başarı, her cephenln ayn ayrı başarılarının toplamından cıkmaz: cephelerinin tümünün operosyonlarının eşgüdümünden çıkar. Konuya askersel bilimin yaklaşım bicimi. oncok bu olabilir. Gelelim hukuksol bilimin yakloşımına: Sı Görevini İhmal Sayılmalıdır Cünkü: Anoyosaya göre, egemenliğin yurutme görev' olarak uygulanmasının idore r ukuku ilkesi, egemenlığın tum yönetimsel uygulamolorınt, genel yönetim örgütüne boğ'ar. onun boşı olan hükümete bağlar, onun en yüksek yönetimsel ve siyosol sefi olan Baftbakana bağlar. DemoKratık Batılı yasa ve düzen kuralına göre, yasalor da dahıl. bütün eylemler, Anoyo Ağirlığımızı Duyurmak OKTAY AKBAL Evet Hayır ~ ~ İ ron'da Şoh yönetlml gumbuf fiumbür yıkrtdı CİA tor I miotar kurtaromodı çovuşlukton generalliğe, ora•tt*"ıRın' db'Sortlığo yükselmlş Rrzo Ps«ievfnmofl»unuT " Herşey aslıno döner. İran Şahı şimdllik Kahire'de «dinleniyor.» Daha doğrusu bir yerlerden bir haber, bir işaret bekliyor. Umudunu tom yitlrdi sayılamaz daha. Guçlu dosîlarının bir kez daha el uzatacaklannı umuyor.. Batı anamalcıları onu nasıl bırakabilirler, petrol ombarı bir ülkenin Şah'ını nasıl kendi yazgısıyla başbaşa terkedebiiirler?... Lübnan ise başka aleml... Ne zamandır sağcı Hıristiyanlaria solcu Muslumanlar arasında kanlı savosım suruyor. Ortadoğunun isvicre'si sayılan Lübnon. guvenliksiz, huzursuz, korkulor icinde yaşanon bir ülkedir artık. Ceşitli mezhepler, ırklor. soylar birblrine düşman. Yannın neler getireceği belirsiz. Bir Turkiye dir bu karmakarısık dünyodo «demokrasiı>. «hukuk devleti», «cağdaş uygarlık» diyen.. Çok partili bir düzeni ayakta tutmaya çalısan... Zorbalıklara, cağdısı tutumlaro, dikto ozlemcilerine heveslilerine, iç ve dış teror örgiıtlerine karsı koyarok.. Sonu ne olocak?... Ecevit'in liderliğindeki demokrosi tutkunu Turkiye. ic ve dış bunalımlor, iktisadi sıkıntılor, aşırı tuturnda zorbalık güclerinin, sürekll kışkırtılon mezhep ve etnik ayrılıkların üstesinden gelebilecek mi?.. Emperyalizmin her gün yeni bir maske takarak ortaya çıkan binbir ovunundon kendini kurtorobilecek mi?. . Kırk beş milyonluk nüfusuyla, Asya ve Avrupa'nın birleşme noktasındo, guclu, büyük bir devlet olmak ya da olmamak savaşımındo venik mi düşecek, yokso Atatürk'ün bize bıraktığı temel ilkelere bağlı kalarak sasırtıcı bir yengi mi kazanacsk?. Sorular sorulor! Bu sorulorı yalnız biz Türkler değil. dost düşman herkes soruyor. yanıtını orıyor. Göruyoruz, kapitalist dünya Turkiye yi nosıl dikkatle kolluycr. izliyor Geîismemiz yerinde saymamız, gerilememlz dunyanın büyük güclerini yakından ilgilendiriyor Her za' rr.an boyleydı Bugün ae öyle... Bonn'da Türkiye'ye ivedi yaıdım yapılmast için dort büyük sanoyilesmis ülkenin özel bir grup oluşturması, Almanya'nın en büyük yükü kendi üzerine almosı. ABD'nin Turkiye ile ilişki. isbirliği bağlcnnı kooortmamaya büyük bir çaba göstermesi hep bundan... Turkiye Batıyo boğlı oolitlkosını. tutumunu değistirirse. deqistirebilirse ne olur?.. Kırk beş milyonluk nufusu, bu hclkın sahip olduğu potonsiyel güc, en cnemlis' de nufusunun yansının »gene» olmosı. hele Kıbrıs Barıs Harekâtının kanıtladığı gibi bu ulusun eski snvn^cılığını bugün de sürdürmekte olduğunun billnmesi. dcstîon düsmnnlcrı düsuncelere sürüklüyor... Türkiye'yi elden kocırmamak gerek.. Türklye'yi darıltmamak oerek. kızdırmomck gerek. «Yrni bir dunyo kurulur. biz de ororia yerimizi alırız» diyen bir Türkiye'den cekiniyor Bstı ü^kplerı «Duvarın öt»sine gecmek» isteyen bir Turkiye ürkütüyor onlorı Özellikle İran'dakl CİA desteğiyle yıkılmokton kurtulmuş. zorluklo ayakto tutulmus, ama sonunda yerle bir olmus bir yönetim deneyi de orîodayken!... Türkiye'nin elinde büyük kozlar vordır. Bugün yönetimi elinde tutan Basbokan Ecevit'in ve CHP ağırlıklı iktidarın bu büyük denge politlkasından yarorlanmosı beklenir Sanırım simdiki tutum, davranış da bu yönde gelisiyor Oyun oynamak değildir bu. Kişiliğini, ağırlığını bilmek. duyurmaktır. Atatürk'ün dış politikası «tam baâımsızlık» ve «herkesle barış icinde yasamak» ilkelerine dayonıyordu Hiç bir bloko bağlanmamak. kendi yararımıza bir poliliko izlemek. Şimdi bu yola dönmek olancksız bir sey değildir. Türk ulusuno, herşey apaçık söylenebilir Holkımız gercekleri görüp anlayocok niteliktedir Batı ülkelerinin oyuncağı holine girmeden, Batı kopitalizminin dümen suyundo gitmeden de kişiliğimizi, agırlığımızı, çağdas dünyodoki önemli yerlmfzi, bllerek karsılıklı ilişkiler sürdürmek olosıdır. Bütün sorun icte parcalonmomok, ulusco bütünleşmek bilinçle, sağduyu II* ulusal yarar çizgisinde bir dtş polltika izlemek... rman kooperatiflerinın de genel kooperatifçılikten, kooperotifcilik har'iketınden soyutlanamayacağı ileri sürülüyor. Oysa, özelde durunı Anayasamızdon kaynaklanan bir ayrılık gösterir Yazılorımda acıkloya geldiğim bu ayrıiı ğı nedense görmezlikten gelmeye özen göstermek, konuya sait kuramsal açıdon bokmak. ger ceğı değiştirmez. Şunu vurgulayalım: Üretim kooperatifciliği girişiml öncelıkle toprağa, toprak üzerindeki mülkiyete doyartrr Mürkiyeti Devlete ait ve ancak Devletin işletebileceöi ormanlardan yararianması yasa ile sınırlan mış, topraksız orman köylüleriyle karşı karşıyayız. Eğlencesinden yaşamını sürdürme cabosına değin bütün uğraşısı yasonın orman saydığı olanda olan bu köylüler, kendi lerine ait hcngl toprağı kullanorak üretim cobasına girecek. üretim kooperatifciliği gitişiminde bulunacak ve üretim kooperatifi oluşacak?.. O Hizmet Kooperatifinin Nedeni *u> ORMAN KONUSUNDA ANAYASADAN KAYNAKLANAN KAMü HİZMETİYLE İLGİLİ KOOPERATİFÇÎLİK, ELBETTE ÜRETİM KOOPERATtFÇİLİĞİNDEN FARKLI OLACAKTIR. H. Avni USLUOĞLU icin te* cıkar yol bu Işbirliğidir; bu isbirliği ıse ancak bu halkın kooperatifleri ile olabilir.. Bütün bir ulusun, komunun oiduğu icin Devlet tarafından işletilecek Devlet ormanlorını, devomlılığını güvence altında bulundurarak, ormon köylüsü ile yapılacak sözü edilen işbirliğiyle korumak ve işletmek ya sal gereğine deyinmek, bunu istemek, Anoyasa hükmü uygu lomaya ç,irmelidir demek, «Dev letl halktan ve onun oluşturduğu kooperatiflerden ayıran ka tı devlet anlayışını yansıtmak» holkçı devlet anloyışmdan kop mak mıdır?.. bu Devletle ışbirliğ görevi ve rilemez. Hic değilse köy halkı nın coğunluğunun özendirmeyle. yarannı görerek ortağı ola cağı ehil ellerde ve guclü bır kooperatif aranacaktır diyorum. Bu güçlü kooperatifin de cok amaclı olması doğaldır. Ancak, asıl ağırlıklı amacı, üretim hiz metini ve ortokları yararına, işleyerek pazarlama hizmetini de iceren ormoncılık uğraşıları dır. Ormanların korunmasında ve işletilmesinde Devletin yanırrcla isbirliği ölcüsünde görev alacak, hizmet verecek, kamu hiz metkie kotkısı olacaktır, bu kooperatiflerin.. Bunu Anayasa istemektedir. Bu yön genelde, orman kooperatrflerinin dışındaki hic bir koopefotif icin yasa konusu olmamiftır. Bunun doğal sonucu olarak da orman kooperatif lerinin yapısı, bicimi öbür kooperatiflerden ayrıcalık gösterecektir. Salt kuramsal acıdan, hele KöyKoop'un görüşünü yansıtan açıdon bakıp değin dlğimiz yönü görmemezlikten gelmek, bu kooperatiflere üretim ve pazarlomada cok sınırlı yer vermekten, yönetime devle tl sokmadan onlara güvenilme mskten söz etmek, ylneliyorum, «bu orman kamunun değil hal kın ormonıdır, halkın kooperatifi tarafından tümüyie üre Anayasa'dan kaynaklamş Bu soru oncelikle yanıtlonmolı ve ondan sonra kooperatifierine uretım kooperatifi ae nılmelidır. Buna karşın «Ormanlar dev;etın de olsa, ağac dikıminden bakımına. korunmasına. kesilip bıçılmesine. kereste bıcımine donuşturulmesı ve pazarlanmasında kooperatıflere &orev verilemeyeceği kuralı hic bir yasado yer almomıştır. Or manlar devletındir. öyleyse üretim de devlete aittir yorumu yaniıştır. Devleti halkton ve onun oluşturduğu kurumlardan kesin çızgilerle ayıran katı aev let anlayışının yansıtılmasıdır.. Gunümüzün haikcı devlet anlayışında bu kuramkırın yerl yoktur.» denil&biliyor. «Devlet ormanlarının ürüııü üretenin, halkın, kooperatiflerin olabilir, halkın oluşturduğu kooperatif de Devletin kurumu dur görüşü» genel Devlet kavramı ile Devlet kamu tüzel kişi lıği kavramını karıştırmaktadır.. Bunun Anayasamızda anlamı belirlenen sosyal hukuk devleti anlayışı ile de ilgisi yoktur. Anayaso'nın 131. maddesi: «Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir. Devlet ormanları, kanuna göre Devletce yöneiilir ve işletilir. Devlet ormanlarının mülkiyeti, yönetimi ve * ş letilmesi özel kişilere devrofunamaz.» demektedir. Gercek ki şıler gibi kooperatif tüzel kişi liği de özel kişkjir. Öyleyse, Devlet ormonlarını GÖZETİM ve İŞLETME görevi Devlete aittir, devroiunomaz.. Üretim deyimi daha dar kapsamla işletme deyiminin İcinde dir.. Gözetim ve Işletmede ormon köylüsüne, doloyısıyle kooperatifine görev, hizmet verme önerisine katılıyoruz. Cünkü, Anayasa'nın aynı maddesi. Devlete ait ve özel kişilere devrolunamayacok bu görevde bu holk ile Devletin ışbirliği yapmasını özellikle emretmekte, sovuno geldiğtmiz yolu oçmoktadır. İşte bunu gercekieştirecek yosanın bir an önce yaşoma girmesinin yorarına dönük uyarı ve cobamızın nedeni de budur. Bu halkın kalkındırılması vs ormanların böyiece korunması Yapıdaki farkhlık nedeni Devlete ait bu kamu hizmeti görevinin bu halkla isbirliği yo luyle yapılması Anayasa emri olunca, bunun doğal sonucu olarak da kooperotifte bu halkın gercek temsilciliğini arama zorunluğu ortaya cıkar. 7 kişinin kuruverdiği bir orman kooperatiJine veya dış ül kelere işci göndermek asıl amacıyla kurulmuş veya orman ürünü alımsatımıyle uğ raşanlara yasal orman ürünü hakkmı satarak onları besleyen, tüketicinin gereksinimine göre işleyip doğrudan pazarla ma gücünde olmayan, göstermelik orman kooperatiflerine tim* konu olmalıdır, halkın ma lı olunca kendi »•ftoli veya narenciye bchceleri veya özel ormanı gibi kobul edilip. ür»tlmlni sahibi olan kooperatifin üretim kooperatrfclliğiyle yap mosı. ilgisi kolmayan Devletin de yönetime katılmoması gere kir.» demektlr. Bu ormanın tüm uluso ait olduğu, orman köylüsünün oncok gözetim ve işletilmesinde Devletle ışbirliği yapobiieceği unutulrnomdtidır. Hükümet programı, orman tirOTflerinirtpoMrlanmösırtr tia bu işin ticaretiyle uğraşanlara değil bu holkın kooperatiîlerine yaptırma hizmet vaadinde oiduğundan. bu olasılığı da, acık arttırma yoluyle satış usulünü kaldırarak, kooperatiflere tahsis yasal yolunu getirerek 30 milyar lira dolayındaki bu işin yıllık kârını bu köylülere yöneltmek ve bu kooperatifle re ortaklorı orman köylüieri ya rarına bu hizmeti gördürmek zo runluğundayız. Özetlersek, Devletin, ormanın gozetılmesme ve şietılmesıne ilişkin komu hizmeti görevinin, bir ölcüde orman köylülerinin coğunluğunun temsilcisi bu ko operatiflerie işbirliğıyle görülmesi söz konusu olunca, bu ko operatiflerin yapısı, bicimi obür kooperatiflerden kısmen farklılaşır. Devlet yonetimindeki uydu kooparatifcüiğe değinmek ve kooperatir'cıliğin özünde özgür lük ve demokratiklik vardır di yerek bicimi Tarım Sotış Kooperatifleriyle benzer yapıda göstermek, acık önerimizi yine görmezlikten gelmek olmuyor mu?.. Tarım SatışTarım Kretti Kooperatiflerini örnek vererek, bir Bakanlığın organı durumunda böyle bir kooperatif bicimi önermediğimi özellık le belirtmeme korşın.. Batı, Turkiye'yi öteden beri hommadde sömürgesi düzenine soktuğu icin, ilac imalatı aynı koşullarla sürer gider. Aynı ilacın ceşitli biçimleri ve markaları vardır. İlaç sayısı gereksiz yere çogaltılmış içinden çıkılmaz bir keşmekeşe düşulmuştur. Temel maddesi bir olan ilacların; ceşitli adlarla, ceşitli ambalajlarla, ceşitli fiyatlarla piyasaya sürülmesi, hastaları da doktorları da şaşırtmaktadır. Enflasyondevaluasyon sarma'^na dolanmış yoksul Anadolu'da hastalor ilaç fiyatiarının durmodan yükseldiğini görmekte; hastayı döşeğinde sömüren aşağılık çark durmadan donmektedir. Yıllordan beri bu çarkı durdurmok isteyenlerin başı hep yenmiştir. • Pekl, bu işin içinden nasıl cıkılır? İlk yapılacak iş, ilac imalatını kamulaştırmaktır. Böylece tek merkezden yönetilecek ilac işi bir düzene girecektir. Kurulacak küçük bir örgütle, iloç hammaddesinin dünyanın hangi ulkesinden uçuza alınacağını soptamok kolaydır. ilaç sayısını indirmek; şişeleme ve kutulama masraflorını azaltarak ambaiaj konusunda lüksten ve reklâm masraflarından kaçınmak olasıdır. İlacların icinde gerekli maddelerin yeterli dozda bulunup bulunmadığı da bugün için yanıtı verilemiyen bir sorudur. Bu karmaşık ve karışık piyasada ilaçları denetlemek olanağı da yoktur. Ancak ilaç sayısının azaltılmosı ve ilaç kesiminden kâr amacımn kaldırılmasıyia sakıncalor giderilebilir. .. Ev»t; yoptlccak (f bellidir. Amo kim yapacak bu işi? Dışo bağımlı sermaye •ınrfı siyasal iktldar üstündeki gücünü surdürdükçe, daha çok genel mudurün kellesi komprador kapitallzminin oivotlninde k«silecektir. a Ocık P»ur 1)7* $*al : H.00 28293O3I /OCAK/1979 vatan partisi m.olağankongresi YER: VATAX DCĞCN SALONU Vatan Cıddesi M«r»t P»?» S«k, N«. U (Morat Pa<a Cımil Arkası > Aksarsy İSTANBCL (Cumhuriyet 740"> Sonuç Devletin bu konuda yetişmiş bir personelinin, konunun her yönüyle yabancısı olan, eğıtim ve oğrenim duzeyi belli. yar dım ve destek &ereksinimi icindekı kışilerden oluşan kooperatif yönetim kurulunda dogal üye olarak bulunması, on derlik, süreli eğiticilik görevini ucretsiz yapması, gerekirse bu nu sağlamak icin Devletin oe ortakhk payı ile kooperatiflerin ortaklarından birisi olması, kamu hizmetine yasal ışbirliği öl cüsunde katılacak oion o ko operatife, yineliyorum cok şey kazandıracaktjr, Yönetim Kurulunda görevli tek bir Devlet memuru o kooperatifi uydu ko operatif yapmaz. Aksine, amacına ulaşmosına, güvenli bir çalışma vermesine yardımcı olur. Bu personel kapitalistin, tefeclnln, yararı kooperatifle co tışanın temsilcisi, adomı, ajanı değil, bu halkı kalkındırmok la görevli Devletin memurudur. Bu kooperatif, Anayaso'dan kaynaklanan. kamu hizmeti ni teliğindeki Devletle ışbirliği gö revinı yapacoksa, bu ölcüde, hic değilse yönetim kurulunda ehil ve önder bir devlet me muru bulunocok. devlet güven cesini varotacok bir biclm, zo runludur. Şunu da ekleyelim, o ormon lann gözetim ve işletilmesmde Devletle isbirliği görevini yüklenmeyecek. boşka amaclı bir kooperatif diledigi yapıdo elbette olu$abllecektirn Bursa Koza Tarım Satış Kooperatifleri Birliğinden Proje Ihalesi 1 Bursa Koza Tarım Satış Kooperatifieri Birliği'nce Bursa'do yaptırılacak olan ipsk Filatür ve Bjkme Tesisleri ile Sosyal Tesislenn inşoatına ait proıeler (Mımari, Statik, Elektrik, Tesisat) kapalı zarf verme usulu ile ihale edîlecektir 2 ihale Bursa Atatürk Caddesi Tıcore! Bankası Işhanı Kat 5 (Tel: 11531 12 750 16219, P K. 45) de Birlik Genel Müdürlüğünde 6 şuba! 1979 salı günü saat 15.00'de yapılacaktır. 3 Şartnameler Birtik Merkezi'nden bedelsiz îemin edilebilir. 4 İhale, İpe.k Filatür ve Bükme Tesislsrinin ön proje dosyaları Birlık Merkezinde calışma saatler.nde görüiebilir. 5 Gecici terrinaî 25.000. TL.'dir. 6 Teklif mektuplarının 6.2.1979 salı günü saat 14.00'e kadar Birlik Merkezine intikal etmiş veya makbuz mukabili tevdi ed.lmiş olması gerekir. 7 Postadaki gecikmeler kobul edilmez. 8 Birlik 2490 sayılı yasaya bağlı değ:!dir. Barışcı Ajans: / 734 TEŞEKKÜR Başorrtı bir ameliyatla eşim Semiha AĞAOĞLU'nu soğlığına kavuşturon Ankara Tıp Fakültesi Genel Cerrohi Profesörlerinden sayın, Dr. Kamil Imamoğlu'na, yardımcıları sayın Başasistan Dr. Bulent ALIC ve asıston Dr. Mehmet NEŞER ile hemşire ve hastaboicıcılara şjkranlorımı arzederim. İZZETTİN AĞAOĞLU Uğur Mumcu BÜYÜKLERİMİZ büyuklerimizln gelmişierl ve geçmişlerini oğrenmek Istlyorsanız okuyunuz. Beşinci baskısı vapıidı. ' TEKİN YAYINEVİ İSTANBUL Tel. 27 69 89 HEDEF, DEV BİR DENİZ GÜCÜ! TÜRK DONANMA VAKFINA YAPACAĞINIZ YARDIMLARLA BU HEDEFE ULAŞABİLİRİZ. (Cumhurly« 745)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle