14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
hksız • sömürüsüz kotkıcı bır toplum devrimine yönelmiş, bir dınamik güçtür. Düzeni bu yönde değiştirmek isteyen siyasal örgütler, bu dinamik gücün devrimci potansiyelini görmemezlık edemez. Evet emek, coğası bakımından böyle bir güctür. Önun nitelikleri, doğol oiarck, eşitci ayrıcalıksızcı antı sömürücüdür. Eğer o, böyle bir kıpırdanış gösteremiyorsa, ya da, boyle bir kıpırdanışta eksikleri varsa, bunun nedenlerinl. emek dınamiğir.ın saptınlmasında aramalıdır: Sopmamış, kendisine yabcncılaştınlmamış bir emek, kesin olarak devrimcidir. Ödunler vererek ve karşılığında kimi, bir donemo ozgü yararia!" da elde ederek bir dengecilik yoiuna girmiş iso: bunu, sürekli olarok öngormekte ise, orado emeğin gercek dinamik potonsiyelinden söz etmeye olanak yoktur. Orada görülebilen, ancak, bilinclı yoiundan ve niteliğinden saptırılmış bir kıtle«iin gecici siyasal ağırlığıdır. Geçenlerde. temmuz 20'lerde gerçek niteli• î n i ve saptırıldığı zcman kendisine yabancılaş' îğpnı belırîtiğimız emek gücünün bır kesimi ile. CHP ekseni üzerindeki siyasal kadrolann arasında, bir tarihsel yakloşımın belgesi imzalandı. Ona. Toplumsal Andlaşma adı verüdi. 3una göre, bugünkü iktKJarı oluşturon gücler ve kadrolar, gercek cağdaş anlamma ve doğasına doha yatkın olduğunu üeri sürdükleri bir siyasol ve ekonomık demokrasi işlerliği elde etmek için, toplumun emek kesimine eğilecek ve bu konuda onun kotkısını isteyecektir. Emek kesımi de: bundan böyle dar anlamlı bir ücret sendfkocılıqındon sıyruacak; bu tür sendikacılığın ülke» içın kısır politikasmın üstüri9 yükselecek: ülkenin ekonomik kcpasitesini, yonetıminın ae verimlilik gücünü coğaltıcı bir yakloşımla, siyasal kadrolora. kendi gücünii ve desteğini getirecek. Ayrıntıîcrı üzerinde ve gercekten, böyle olup olmadıöı Lverınde tortışılabilır. Tartışmalıdır da... Işte (Toplumsal Anlaşma»nın, hic bır zaman unutuîmayacak kuramsal temeli; ve fakat. gene hic bir zaman üzerinden kuşku kalkmayacak oian omacı budur. Aslında, toplumsal anlaşma algısı (ıdrakı) ve ekseni üzerinde. Türkİş ile CHP'nın boşrnı E ıucft, unıuHiiK UH guçıuî. u, eşuv • uyııuu OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Toplumsal Anlaşma Prof. Bahri SAVCI cektiğî hükümet arasında bir yakınlaşmo olması, Kuramsal olarak, 1yi karşılanması gereken bir olaydır. Yalnız, bunun, siyasal olgu ve sonuçlar clanındoki gerçeğini iyi arcmalıyız. üretim sistemi icinde, etkin kılmak icin kurulmuşa nenzemez. Uzun zamanda, bicimsel bir demoKrotik görünüm alt'nda. bir burjuvo oltyapısının eşitsiz ayrıcolıklı özgüriukler kısırtılısı sıstemıni payandalama işlevi iie görevlendırilmiştir. Şimdi birden, emek üzerinde bir demokrasi kurma göreviiliğine, nasıl dönüşecek? Buna hberal bicimsel bir demokrasi idee'sinden (duşününden) esinlenmiş ideolojik yapısı elvermez. Emek gücleri icin gercek bir Toplumsal Anloşma; ancak, demokrasiyi, emek üzerine dayatma anlaşmosı biciminde olabilir. Bir siyasol kadro, ya da hükümet icin ise, bir gercek Toplumsal Anloşma ülkedekı tüm emek güclerini toplumsollıkto bir uyuma kavuşturmakla sağlanabilir. Onun icin. bu anlaşmayı, tek ayaklı ofmaktan cıkarıp, ona, so! siyasal kodroların ve sınıfsal emek gücü doğrultusu tzleyen sendikalorın do katılmasmı soğlamak gerekirdt. Bu yapılmazsa, anlaşmo, toplumsal olmaz ; ancak, sınıfsol »mek gucüne karşı bir ittıfak olur. Nitekim, şimdiye kodar onun hukümierini yorumloyanlar. hep, bu kuşkulorını belirtmişlerdır. B Toplumsoı Anloşmaya, gelecek günlerin iciPden bokmaya gelince: Burada ilk akla gelen şudur: Sana göre, işci; savurgan ücret sendıkacılığından cıkıp, genel ekonominin gerektirdıği tutumluluğa. özveriye, işbirliğıne yönelecektır. Bu kuromsaı olarak, üzerinde düşünülebl' çılik düzenlemesi, eşitcilik uygulaması üzerine oturtmak koşulu ile... Yani. ekonominin bütün yaniarını ve özünü, savurganlıktan kurtarmok koşulu ile; teknokrasi ve bürokrasiyi, tepeden inme ekonomi yönetimciliğinden uzaklaştırmak koşulu ile; girişimi, ekonominin, «boyuna artan kârıın ciışında ve üstünde, sosyal amacı ve kuralları olduğuna boyun eğdirmek koşulu ile... Yani, sistemin bütün ögelerini, tutumluluğa özveriye birlikciliğe indirgemek koşulu ile... Yoksa, finans kapital egemenliği gene sürer, onun işciyi «uydu» yapma hırsları gene sürer, O zamcn ria, ortoda, bir Toplum Anlaşması kalmaz. İşci tarihinde bircok anlaşma görülmüştür. Buniaraan kiniisinm «girişimi» ve «dinomiği»; dışardouır. Ve bunlor, hemenhemen her zaman, ;şgüc'lerinı, egemen fınans kapıtale yanaştırıp, onunla işciyi bütünleştirme istıdadındadır. Özellıkle, işcmin yolnız bir kesimi, bir ayağı ile yopılanlar... Ginşjmi ve dmamiği, işcinin kendisi olon anlaşmolar ise; verimii ve anlamlı olanlardır. Cunkü. an^ok, onlardır emeğin üzerindeki ekonomik ve sosyal baskıları kaldıran.. Işgüclerini sefaletten gereksinimleden korkudan kurtulmuşluğa kovuşturon... Böylece, işciyi özgür b i ' istenc grubu olarok, ekonomide yönetimde • styasada «tercih» sahibi kılan... Kaddafi'nin DoSrııları B Aramaya, once yanlarm geçmislerine bakarak bcşlamalıyız. Sonra, gelecek günlerin koşulları icinde onun alabileceğı yönlerin belırmelerini beklemeliyız. A Tarafların gecmişlerl; sağlam ve devrimci bir <emeksiyasa» ilişkisi kurabilecekleri umuduna pek elverişli değıldir. Bir kez. CHP'nın kendisi, daha kendi devletci ortanın solcusu demokratik solcu niteliğıni ve evrimini, iyice belirleyememiştir. Bu ria, yainız kendi kusuru ve yanlışı değildir. Onun deletcı ortanın solcusu demokratik solcu savlarına ve önerılerine, sosyopolitik ortamm kendisi, pek destekleyici yanıt vermemiştir. Bır acıdon; CHPnin kendisi, «soUda, cağdaş anlcmaa, tutarlı bir eylem cizgisi gösterememiştir. Tersjne, zomanzaman, emek biüncinr'en başka etkilere kapılmoycn emek güclerini korşısına bile alıp, onları etkilemeye, hatta sindirmeye kalkmıştır. Şımdi, birden, işci kitlesinin bir kesımiri ihmal ederek, bır kesim sosyal icerikli demokrotik eyleme gecış. görkemli bır görüntü olur O'na, gercekliliğinin kanıtlı olduğunu pek söyleyemeyız henüz... Tıjrkis'e gelince, bu kuruluş; emeğin devrimci gücünu. demokrotik bir yaşam, odaletli bir Geçmislerine Bakış Sınıfsal Değil Hangi nedenle olursa olsun, DİSK'in dışında koimış olan bir anlaşma, gercekten toplumsal olamaz. Bu nedenle ae, tarihsel olomaz; emek tarihinin ve dolayısıyle de demokrasimizi işlerliğe kavuşturma tarıhımizin gercek dönemecınl oluşturamaz. Yalnız Türkİş ile yapılan bir anlaşmarın. iistün bir sayısal değeri olabilir. Fakat. onun tclnde, şimdilik, sınıfsal bir dinomik, yoktur. Onun içindir ki bu anlaşma, şimdilik, Türk işci vaşamı icin bir «kefll»den de yoksundur. Bu kefili deyimleyecek olan, bu kefili verecek oian «sımfsal dinamik»ten başkosı değildir. Ona deyanmoyan bir anlaşma toplumsal olamaz; cünkü emeğ:, gerektiğinde, bir demokratik özveriye de götüremez. irkac gün önce Hürriyet Gazetesinde Trablusgarp'tan verilen şu haber yayıniandı: «Libya Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesi Başkanı Muammer El Kaddofi, Türkiye'nin ülkesiyle tam bir işbirlıği yapabilmesi icm NATO'dan ayrılması gerektiğini scyiedi». Tripoli'ye 500 kilomatre uzaklıkta Sirte kenti yakınlannda sürekli kaldığı özel cadırında yapılan görüşmede Koddafi, Arap ve Üçuncü Dünya ülkelerinin Türkiye'yi nralanna alobilmeleri icm Türkiye'nin NATO'dan ayrılmasının zorunlu olduğunu belirterek şöyle konuştu: «Gecmişte biz de emperyalizm propagondasına inanmıştık. Anladık ki, emperyalizmin amacı, ayırmak; hükmetmektir. Türkive ile Libya arasında emperyalizm ikiiik yaratmaya olcnak bulmuş, ancak iki ülkeyi düşman edememiştir. Türkiye ile Libya emperyalizme karşı bir birleşme noktasına artık gelmişlerdir. Arap ve ücüncü dünya ulkeieri arasında bir birlik sağlanamamasının nedeni emperyalist ülkelerin oyunlarına aldanmış olmalarıdır. • > Türkiye'nin Atlantik Paktı'nn girişindeki iddiası Rusya'dan korkusu olamaz. Böyle bir endişe ' yersizdir. Rusya ve peykı de'/letler şcyet komünizm yoluyla Türkiyeye girecek olurlarsa, bunu Atlantik Poktı önleyemez. Türkiye'ye yaklasmak ıstedik, Ancak Atlantik Paktı yüzünden Arao ve Ucüncü Dünya ülkeleri bunu (Acaba Atlantik Paktı ülkelerine mi yaklaşıyoruz) şüphesiyle karşılıyorlcr. Bu redenle Türk kardeşlerimizin yapacakları tek sey, bu pcktton ayrılmaktır. Siz büyük bir milletsiniz. Türkiye ve Turkler bır Amerika'nın merharreti altında yasamcmalıdır. Bu pakttan ayrılmak ve bağımsız o'abilmeleri. icin büyük bir gücünüz var. Ben Türkiye'de olsaydım devrim yapar Türkiye'yi emperyalistlerden kurtarır. bağımsızlığına kavuştururdum. Türkiye isterse Arrsrika J<adar güclü olur. Eskiden bu Akdeniz sahıllerj Türk milletine aıiti.» Bu Bağları Koparmak... OKTAY AKBAL ŞİLE'NİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERÎ Evet Hayır ün gecmez ki, Türk basınmda Istanbul halkınm denize girme acısından cektığı sıkmtı. ödeme zorunda kaldığı inanılmaz plaj fiyatları, canım Mormara denizinin cevre kirliliği nedeniyle deniz sporuna elverişsizliği, Istanbul gibi torih. doğa ve uygarlıklar acısındon eşsiz bir kentin turizm acısından sadece bir «turnike» &örevi yerine getirdiğine ilişkin yazılar yayınlanmasın. Oysa yine bizler, Istanbul'un hemen yanıbaşında denilebilecek bir mesafede, dört milyonluk bir kent ve dışardan gelecek bir o kadar yabancı konukları barındırabilecek eşi emsali bulunmayan bir kıyı şeridine sahibiz. Bu kıyı şeridinin kumsallonnın ucu bucağı görünmüyor. icine sanki mürekkep okıtırmışcasına koyu mavi denizinin ufku tâ Kırım'a kadar uzanıyor, öyle bir kum ki parmoklarınızın arasından kayıp gidiyor, sırtlarının yeşilliği ise meşesi, cmarı, gürgenı, benzer ağac ve bitki ortüsüyle gözleri dinlendiriyor. Hele insonlan, yumuşok huylu sakin mizaclı, hoşgörülü, temizlik, cicek, doğayı seven kişilerdir. Kadınları beceriklidir, dokudukları bezlerini denizde yıkar, güneşte kayalıklarda kurutur, sonra yine o bezleri marifetli parmaklan ile birbirinden güzel adlarla adlandırdıkları renk renk işlemslerle süslerler. Ya havasıno ne demeli, yaz sıcaklığının rutubetli bunalımını bir an olsun duyurmayan, tnsanı tüy kadar hafif kılan, o canım tartemız, esmtilı havası. Bu yerin adı Şile'dir. G Prof. Dr. Nermin ABADAN UNAT leyen, ceşıtli taşlordon oluşan bir gerdanlıkmış gibi duran takım adacıkları ve onun ortasında tKadıniar Hamomıı odı ils eskiden tanınan, her türlü fırf.nada bıle sakın. yuzmeye elverişli. bir ceşit gölcük oluşturan denizinin etrafını. 100 milyona yoklaşık Türk Lirasma mal olon kocaman bir mendirekle yitirdik... Gerekcesi, ffırtınalarda bolıkcı teknelerine barınak sağlamak. Oysa bugun mendireğın ici tekne ve gemilerin giremıyeceği kadar sığlaşmış, kıyıları yosun koplamış. amacma hizmet edemiyor. Bir yandan şıfalı, «Kumbobo», öte yandan «Ağlayan Kaya» ve «Eşek Ado3i» adları ile tanınan, ucu bucağı gcrünmeyen. saaîlerce yayan gezinti yapabildiğiniz kıyılorın sırtlorı arsa parselasyonunu yansıtan ürkütücu reklam levhaları ;le dolmuş. Kıyı yağmasını önleyen yasa olmasaYdı. bu levhalar kimbilır denize kadar da inecekti. Şimdi buraları duş, tuvolet. mutfak, vs. gıbi alt tesısler yapılmadan her yaiıi renk renk cadırlar kapladı, kum sal ve kayalıklarda kır kahveleri türedi, her tarafı atılmış naylon torbalar. yoğurt kâseleri, ceşitli cöpler doldurmaktadır. ı mbargo sözcüğü, <yasck»ın karşılığıdır. Bir geminin bulunduğu yerden ayrılması, bir paranın yo da tlcaret esyasının kullanılması, başka bir yere gotürülmesl yasoğı. . Güclü bir kişi, bir devlet, bir örgüt, başka birine «ambargo» koyabilir ancak. Ambargo koyanlo, ambargo konulan, hic bir zaman eşit olamazlar, slbette ki dost da olamazlar. Biri tepeden konuşan, biri aşağıdan alan, almak zorunda olan iki kişinin arasında sevgi, saygı, dostça duygular, yakınlık nasıl olamazsa, kurulomazsa, bir devlet başka bir devletin çıkarlarını engelledi mi, onunla dostluk sürdürmek olanak dışıdır. A Ya Komşu Ülkedeki? Oysa birVac yüz kilometre öte de aynı denız. oynı guneş. oynı doğa güzelliklerınin kücük bır dilimıne sahip komşu üikemii Bulgaristan neler yaomış... Vcrnc'nın belediye sımrları dışınoa bulunan «Altın Kum» adlı turıs tik yöreyi gezenler bilirler; Urak görüşlü bir turıstik kent ve bolge planlaması ile doğanın verdiği tüm nimetler titizlıkle ko runmuştur. Kum ve denizin ycnı sıra bahce ve parklarla bezenmiş kıyı şeridinde tam 68 (altmıs sekiz) otel yerleştirilm'ş tir. Estetik ve görevsel işlevler le birlikte hizmet eden bu oteller arasında lüks soyılan bır ıki tanedir, büyük coğunluğunu ust orta ve birınci sınıf olanları oluşturur. Bellı bır oda ve ye ABD, dünyamızın iki büyük devletinden biridir, Birincisi mi, ikincisi mi, daha belli değil. Uzoya arac görtderen, • ayı ele geçirmeye çalışan, tekntk uygariıgın uygariık denen şey yalnız teknikse! yücelerine çıkmış bir ülke, bir toplum... Hatta kendine göre bir apayrı «yaşam» yaratmış, bir cAmerikanvari yaşam»... Sovyetler Birtiğl de öteki büyük «dev». O da teknik uygariıgın doruklarında. O da Sovyet bicimi bir yaşam, bir dünya anlayışı yaratmif, bunu uygulamakta... Bugün tüm dünya bu İki büyük etkinin golgesindedir. İki «blok» kurulmuş, karşı karşıya... Bir de «bloksuzlar» adı verilen kucük, az gellşmlş ülkeler va(. Bunlarbir kac yıl önce Hindistan, Yugosiovya, Mısır, başta oimak üzere Afrika ve Asya'nın kiml ülkeleriydi. Nehru baştayken Hindistan «blok» dısıydı. Nösır varken Mısır... Ama bugün Mısır'ın gercekten «yansız» bir ülke olduğu nasıl soylenir? Hatta Hindistan... Bloksuzların icinde de şu bloka baglı, yakın, dost ülkeler sayıca artıyor. Yani iki blok halinde bölünmüş bir dünyadayız. «Yeni bir dünya» kurulmak isteniyor, ama kurulamıyor. ABD ve Sovyetler Birliği türlü yönlerden etkiliyorlar öteki ülkeleri, ulusları... Türkiye bugün kırkbeş milyonu bulmuş nüfusu il«, destanlarla dolu gecmişiyle, insanlarının inanclı cabafi ve gücüyle geniş topraklarıyla, yetişmiş aydın kadrolarıyla, sözcüğün eski anlamıyla «büyük» bir devlet... Bakın Demirel de «biz büyük bir devletiz» diyor. Büyük devletiz, ama ambargodan kendimizi kurtaramıyoruz. O zaman nerdeyse gercekten «bagımsız» mıyız değil miyiz diye bir kuşku beliriyor. 950'den bu yana fırsatcı. kolaycı politikacılar iktidardaydı. Bunlar sırtlarını ABO'ye dayayarak, ABD'nin çıkarlarını koruyarak ayakta kalmak istediler. Ne kadar süreyle kaldıkları ortadadır... 1950'lerin ikili anlaşmaları yurda döviz getirdi, anlamsız bir savurganlığa yol actı. ama torunlarımıza kadar heplmizi borca soktu. Bugün borçlarımızı ödeyemeden, ödeme yolunda bir girişime başvurmadan kapitalist dünyaya karşı çıkmak, meydan okumak, bağlardan kendlmizi kurtarmak yollarını arıyor, bulamıyoruz. Ambargonun kaldırılıp kaldırılmaması gercekt» onemsizdir, önemli olan Türk ulusunun anamalcı dünya karşısında boğımsız dovrar.abilmesini sağiaınaktır. Bir kac oy farkla ABD Senatosu, Meclisi gmbargoyu «kaldırdı». Bu neye benziyor, bilir misiniz? Her an soktuk sokacağı zdiye gözünüzün onunde duran bir bıçoğın daha yukarıya «kaldırılarak» vuruiacak darbenln daha da şiddetli dmasını sağlamaya... Koşullu kaldırma dedikleri, anamalcı dünya önünde, daha doğrusu ABD önünde tam anlamlyle teslim olma yolunun acılmasıdır. Kendi paramızla, ya da borc olarak bize sattıkları silohları «ambargo» yüzünden göndermiyorlardı bir kac yıldır. Oysa biz NATO'nun güneydoğuda beşyüzbin sungülük bekclsiylz, öyle dediler, öyle saydılar. Hem «kendi» bekcin say, hem de o bekçlyi silahsız bırak, öteki bekci karşısında eli ayağı bağlanmıs hole getlrl Bu ne biçim NATO'dur, bu ne blçim dostluk, ne bicim anlaşma!... Yapılacak bir Is var, ama kim yapacak, yapabiloC«k? Bağlantılan kesmek... Biz bugün NATO'dan cık•ak, ABD'ye ve anamalcı cevrelere olan borçlarımızı belirli bir süre İcinde ödemeyl kabuilensek Atatürk'ün Bağımsızlık Savaşımızdan sonra Duyunu Umumiye'yi Lozan Antlaşmasiyle tosfiye etmesl gibi, böyle bir yurtseverce, gercek milliyetclliğe yakışır bir cabaya, bir atılıma kalkıssak... Olamaz mı? Koskoca Türkiye daho ne kodor zaman ABD'nln «ambargo»su altında, yardımiyle, desteğiyle yaşayacak? Bunda hepimiz icin üzüntü vericl bir anlam yok mu? Kimi seviniyor, «ambargo kalktı», «CHP Hükümetl, MC'nin yopomadıgını yaptı» diye. Kimi yerlniyor «omborgo kalkmadı. koşullara bağlondı, eskisinden beter oldu» diye... Bakıyorum partilerimiz arasında, siyaset adomlanmız Içinde biri cıkıp da «bu bağları koparıp otalım» demiyor. Bir iki kücük sosyalist partinin liderleri, dergileri böyle seyler söylüyorlor, bir kac yazar yazıyor, ama etkileyemiyor gözleri kollan hatto sağduyulan bağlanmıs olanları... Güc iş elbet, olanoksız denecek kadar gücAma kırkbeş milyonluk Atatürk Türkiyesi bunu başaracak gücte, yetenektetir. Ama «AtatürV» Türkiyesi olaraH!.. MC'lerin, ya da öduncü politikacıların Türkiyesi olarak değil!... ÇACDAS TAYINLAR Katkıda Bulunduk mu? Otuz yıla yakın bir zamondır tutkunum Sile'ye... Bu şipşirin kasabacığın ağacını, denizini. doğasını sevdiren, insanını tonıtan, Türk yazının bugünkü deyimiyle <ekolojist»lerinden Falih Rıfkı Atay olmuştur. Şile'nin siluetini cizen siyahbeyaz renkli fenerinin yanıbaşındaki mütevazi otel ve onun cardaklı bahcesine ilk geldiğimizde büyülendim. Denizin kayalarlo birlikte oluşturduğu vahşi, göz oyolıyıcı, romantik görunümü, unutulmaz türdendir. Kumsai ve kayalıklarının sunduğu cositli denize girme olanaklanndan her yaz, kışın yitirdiğimiz calışma gücünü yeniliyor, taze güc kazanıyoruz. 28 yıl gibi uzun bir zaman dilimi Istanbul'a sadece 67 km. uzaklıkta bulunan bu kücük Karadeniz kentini acaba nasıl değtştirdi? Bizler, bu topraklorın sorumlu sahipleri. güzetliğini koruyabilmesi icin katkıda bulunduk mu? Bunun yanıtını üzülerek itiraf etmeliyiz ki, büyük ölcüde hayırdır. Gerci 1950'den bu yana bircok şey değiştl, tek bir oteli, lokantası bulunmayan, alt yapıların coğundan yoksun bu kasabacıkta şimdi yaz kış konuk ağırlayabilen modern oteller, pek cok pansiyon, lokonta türedt. Ulusal bankalar şubelerinl actı, dayanıklı maı salan moğozalar arttı, yeni yollar döşendi. ona cocuk koruma merkezleri gibi sağlık, lise gibi öğretim kurumları kuruldu. Bir sır tında Avrupa'nın özenli Bahcelievler bölgesini andıron şipşirin, coğda$ mimarlığın cizgHerinl yansıtan bir site de oluştu. Fakat genelde ne görüyoruz? Turizm anlavışındon yoksun, hangi cıkar cevrelerine hizmet ettiği beürsiz gereksiz kamu girişimleri. kıyı yığmasının hozırlıkcısı olan sorumsuz özel girişimler. bir daha onarılmaz büyük yanlışlıklor sürdürmektedirler. Şiie'ye Tonrı tarafından bağışlanan, sanki boynunu süs Temmuz OKTAY.AKBAL Serçesi VAZlH OUNVAMIZIN MALI OLMUS PtK COK V*7»« VE 02ANIARIMI? U&TUMC GOAUSIE" VOKUMLAH, OENEMEU* « mek ücreti karşılığında turiste yörenin tum olonakları birlik te sunulmaktadır; plajdan, şem sıyelerden, şezlonglardan, kayık lardan gönlünce yararlanobilir. Ayrıco 12 yaşından aşağı cocuklardan hic bir oda ücreti de olmmomaktadır. Personel sorununa kestırme cözümler getirilmış: Otelleri sırayla aynı temızieyici ekipler taravarak bckmaktcdırlar. Dört beş otelin or ta yerinde, sabahlorı self servis tipi kahvaltı sunan geceleri de kır kahvesi görevi yapan sempatik, yarı acık hava tesisleri bulunmaktadır. Öğle ve akşam ları yemekleri Bulgar folklor ve geleneklerini yansıtan birbirinden şirin değişik lokantalarında yenilebilmektedir. Bunlardan kımısj eski bir değırmen tipi. binado, kimisı ağılla bütönleştirilmiş, hayvan postları ile süs lenmiş, yarı acık mağaraya yer. leştirilmiştir. Kullanılan tüm ta bok ve canaklar da kahverengi fon üzeri nazar boncuğumuzu andıran bır kenor süsü ile bezenmiş ulusal seramık türündendir. Hizmet yapan erkek, ka dm personeli de yine yörenin geleneksel giysileriyle dolaşmok tadır. Turistin psikolojik değişik lık özlemi de hesaba katılmıştır. Varna'dan bira z uzaklaşmak isteyenler icin bir balıkcı köyü kurulmuştur. Gercek bir köy görüntüsü veren bu kucük yerleşme birimi aslında baştan başa lokanta, kahve ve butiklerden oluşmaktadır. İcinde yaşanırmış izlenimini veren bu kücük, alcak tavanlı, ufak kapı lı kerpic evlerin her bir odası gelen konuklorın oturup bolık yiyebilecekleri. şarkı söyleyıp, kaygısızca eğlenebilecekleri tür dendir. Sekiz milyonluk Bulgari8tan'ın nasıl olur da yılda üc milyon turist cekebildiğinin sır rı işte bu uyumlu, rahatlatıcı ve akıllı turizm anlayışında saklıdır. Bulgaristan, Romanya gibi Karadeniz kıyılarına sahip devletler bize benzer kumsallannda cağdaş bir kitle turizmi uygulamaktadırlar. Farklı bir ekonomik sisteme sahip ispanyada Akdeniz ve Atlantik Okyonusunun kıyılarında devlet ve özel girlsimin ortaklaşa yürüttükleri başka bir tür kitle turizmi uygu laması yapmaktadır. Libya Arap Hi'lk Sosyalist Cemahiriyesi liderl Kaddoti ilginc btr Kisi. Tu'kiye icin söyledikleri doğrudur. Ne var kl bazı doğruları gercekleştirmek de sonıldığmca kolay olmuyor. Kâğıt üzerindeki doğrulan hayata gecirmenin koşullonnı iyice hescp'omak gerekmektedir. Bu kuralm en corpıcı ome'.derinden biri Libya ile Ecevit yoretiminin ilişkilerinde belirginleşmektedir. Ecevit hükümeti kurulduktan sortro batık ekonomlyl kurtarmak amacıyla carelsr arastırıldı. 1978'in blrincl ayında güvenoyu a'an Ecevit'in donmuş olan dış ticar«ti canlandırmak yclıında ivedi onlemler alması gerekiyordu. Bir hükiımet toplumsal ve ekonomik yaşomı sürdürecek cnrkları dönriüremezse, ne olur? Böyle durumlar da büyük patlamalara yol acabilir. En hazır, guclü ve örgütlü sınıfsoi ittifaklar yeni iktidarı biclmlendlrir. Coğu az gelismiş ülkede bu gibi olayların ne sonuc verdiği ortadodır. 4 milyar dolar dış ticaret acığı ve 15 milyar dolar dış borcla üstierıdiği yonetimi yürütmek icin careler arayan Ecevit hukumeti, Libya'nın güclü adamı Collud'u bir Moskovo aezisinden sonra Ankara'ya cağırdı. Durum anlatıldı. Kardeş Libya'nın yardımı istendi. Zengin bir petrol ülkesi oian Libya'nın kesenin ağzını acması Tiirkiye'yi ei'peryolizmin tuzağından uzak tutabilir. Fcevit yönetiminin ilk soluğu almasına yarayobillrdi. Ne var ki Caiiud bizlmkilerl dlnledikten sonra: « İMF'den gecin sonra konuşolım» dedi. • Kaddafi güzel konuşuyor. Söyledikleri doğrudur cma, bu doğruları hayata gecirmek icin Libya'nın Türkiye'ye yaklaştmt başka biCİmde olmalı. Diyor ki Libya'nın liden: « Ben Türkıye'de olsam devrim yapar, Türkiye'yl emDeryalistlerden kurtarır, bağımsızlığına kavuçtururdum.» Bu kadorına gerek yok.. Petrodolarlara sahip Kaddafi, Türkiye'dekl Ecevit yonetimini destekliyebiliyor mu? Bu işi İMF'den ruhsat alıp yopoccksa, söyledikleri bir edebiyat niteliğinde kalmaktadır. PİYASA ARAŞTIRMA MERKEZİ ARAŞTIRMA PİAR LİMİTED ŞİRKETİ Yüksek ckul bitirmiş, pazarlama ve pazar araştırması konularında bilgili, İngilizce'yi bilen aynı zamanda birkac projede görev almaya gönüllü, ARAŞTIRMA ELE'MANLARI ARAMAKTADIR. Başvuruların 7 ile 11 Ağustos tarihleri icmde saot 918 arastnda Merkezjmize yapıltnasını rica ederiz. Matbuat Sokak No. 10 Eser.tepe • İstanbul EDERİ : 30 ÜRA Isteme adresi: CAĞDAŞ YAYINLARI Cağaloğiu, Türkocağı cad. No: 39 • 41 Istanbul İ L AN İSTANBUL 14. ASLİYE HUKUK HAKİMÜĞİNDEN Sayı: 1977/652 Davacı Hasan Başyurt vekili tarafından davalı Nuroy Başyurt cleyhlne acılan bcşanma dcvasında: Mohkememizden verilen 19.7.1978 tarih ve 652/437 soyılı karar ile tarafların boşanmalorına, davalının 1 yıl süre ile evlenmekten men olunmasına. davacı tarafından yapılcn yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmış bulunulmoktadır. Karar gereğince, evvelce davalının adresi mechul olduğundan dova dilekcest ve gıyap kararı ilanen tebliğ edilmiş ve mahkeme korarında ilonen tebliği gerektiğinden, iş bu karan kanunl süresi icinde temylz etmediğiniz takdirde kesinleşeceğl hususu mahkeme kararınm tebliği yerine kaim olmak üzere 1 ay muddetle iîanen tebiiğ olunur. (Basın: 5687) 10325 PROF. DR. CETİN ÖZEK Tutumumuz Saptansın Türkiye'nin bu konuda kararını oluşturmasının zomanı cok tan gelmiştir. Üc denizle cevrlli, tüm uygarhkları yansıtan sayısız eski esere sahip olan bu ülke de turizm politikasınm karakterinj belirlemek, bu arada devletin rolünü açıkca saptamo durumundadır. Tek başına Şiie gibi bir ilce dahi, sorumlu yöneticilerinin yıllardır bekledikieri ilgl. bilgHi rehberlik. güc lü porascl desteklere kavuşma sı halinde, İstanbuPun «turistik Hlnt»rland»ı olarak yüz binlerce güneş, kum ve deniz hasret li yorgun insana, emekciye. sağ lık. mutluluk ve huzur sağlayobilecek niteliktedir. Böylece Istanbul turizm acısından B. Amerika ve Yunanistan arasında kısır bir transit ye ri olmaktan cıkabilir. Şile'nin kumsaliarında ve tepelerinde bütünleştireceğimiz Türk Tatil Kenti, gelenlere hem dınlenme, hem de dilediği zaman dünyanın sayılı uygariık merkezlenn den biri olan istanbul'u tanımağa olanak verecektir. Cevre korunmasında kücük bir gecikme, kasıtlı bir ihmal, gelecek kuşaklara cok ağır bedellers maı oluyor .Şile'nin em salslz doğası nenüz elden gıtmemiştir, güzelliğinı yitirmemiştir. Gelın. el ele verelim. onu kurtarolım, Türkıye'nın gözbebe ği durumuna getireliml (Cumhurıyet: 1032 MİLANO (italya) 812 Eylül 1978 MACEF 1978 SONBAHAR SERGlSl (Milletlerarası Fuar Sahasında) Sergl 8 Eylül saat 9.00'da acılacak ve 12 Eyîul 6aat 15.00'de kapanacaktır. MACEF. ev âletleri. krfstal eşya, seramik eşya, gömöş eşya. hedlyelik eşya, kaliteli ev eşyaları, hırdavot. avadanltk ve bahçe eşyalorı türünde Ihtisaslaşmış. rnllletlerarası önemll ve komple bir fucr olup, bu sergl MACEF'in yılda Ikl kere düzenlediğl sergilerin İKİNCİSİDİR. ilgMI muteşebblsler lcln düzenlenen her Ikl serglde, bu kollardaki dunya capındakl mamuller ve cyenilikler» eksiksiz teşhir edilmektedir. İŞ DÜNYANIZI GENİŞLETMEK İCİN MİLÂNO'DA MACEF 1978 SONBAHAR SERGİSİNİ ZİYARET EDİNİZ. 2000'e yakın flrmo 200 000'den tazla ceşit sergileyecektir. Her turlu bilgl edinmek, ücretsiz giriş kartı saglamak ve otellerde yer ayırtmok lcln mürocaat: SEGRETERIA MACEF Via Correggio, 19 (I) 20149 MİLÂNO (ITALY) (Basın 33208) 103 TÜRK BASIN HUKUKU Basın Hürrlyeti Basın Sucları Basın Suclarınır Yargılanması ve Unsurlan Bosının İdarı Rejimi 853 sayfa 105 TL. Ödemeii gönderilir. P.K. 1183 Doğıtırrt: Hur Yayın ve Ticaret A.Ş. Cemalnadir Sk. Cağaloğiu (Cumhurıyet 1033CP HEDEF, DEV BİR DENİZ GÜCÜ! TÜRK DONANMA VAKFINA YAPACAĞINIZ YARDIMLARLA BU HEDEFE ULAŞABÎLÎRİZ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle