19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
tKÎ CUMHURİYET 23 TEMMUZ 19T8 Vaadetti» başlığı altında şu kısa haberi ok'jmuştum: «Ülkücü Ermeni Örgütü Komitesi Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Kipriyanu'ya destek beyanında bulunmuştur. New York'ta bulunan Kipriyanu'yu gecen gün ziyaret eden orgüt üyeleri, Rum iarın içinde bulunduğu bu kritik donemde, başta ABD olmak üzere, diğer ülkelerde de kendilerıne rlestek sağlayacak faaliyetlerde bulunacakiarına dair güvence vermişlerdir. Ermeni örgütü yetkiîileri ayrıca Kipriyanu'ya, Ermeni davasıyla ilgili cabalarından otüru teşekkür etmiştir. Öte yandan Kıbrıs Rum gazetelerinden bazıları, Ermeniierin mücadelesine değinerek, Türkleri ortak duşman olarak nitelemektedir.» Yukarıki haber beni, cocukluğumdan beri tonık olduğum ve izlediğım Türk . Ermeni ilişkıleri üzerınde yeniden düşunmeye yöneltti. Ermenı'erle Rumlor Osmanlı ülkesıııde Türklerle ic lce yaşayan bir ozınhk halinde yüzyıllarca bir !ıkte bulurdular. Bu süre icınde 19. yüzyıl boşlarına gelene ciek Ermeni ve Rum halkıyla Türkler arasında bir cotışma, geniş bir zıtlaşma gorulmadi. Ancak Osmanlı imparatorluğu zayıf düş meye başladıktan sonradır ki. batılı emperyalistler en başta Carlık Rusyası olmak üzere Ermeni ve Rum ozınlığına güya scıhip cıkarak onları, rahatca yaşadıkıan üikede Osmaniıların müsluman uyruklarına, özellikle Türklere karşı kışkırtmağa boşladılar. Bir Türk Ermeni dovası böyle ortayo çıkanldı. Cünkü Anadolu'nun doğusundcki Osmanlı toproklan uzerinde bağımsız bir Ermeni devleti kurmak 'çin, milliyetci Ermeniler kışkırtılıyorlardı. Amo Çarlık Rusyosınm asıl omocının bu olmodığı, bağımsız bir Ermenıstan kurmayı duşünmediği, Rusya'da 1917 komiinist devrıminden sonra yayınlonon ve Türkceye de cevrilmiş olan gizli belgelerle meydana çıktı. 4 hozlran 1978 torlhll MHIIyet Sazeteslnde «LHkücü Ermeniler Kipriyanu'ya Destek OIAYLAR VE GÖRÜŞLER Ermeniierin Ülkücüleri Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU eski siyasol tarih ve siyasal coğrafyayı yeniden dıriltmek bir ilke olarak kabul edilirse, bundan en kârlı cıkacak uluslann başında Türkler gelîr. Şu halde cok eski tarihe dayanan birtakım istek ve savlarla halkları tedırgin etmek ve birbırine duşman kılmak, ancak acımasız emperyalıst guclerin başvuracakları bir yöntemdir. Bırınci Dünya Savaşında Osmanlı Devleti Ruslarla doğu cephesinde catışma nalindeykerı, Rusların, sözünü ettiğim Ermenı komıteleri aracılığıyia ülke icindeki Ermenileri kışkırtması sonucunda birtakım tehlikeli kıpırdamalar olmaya başlayınca, iktıdarda bulunan ittıhatcı hükümeî Anadoiu Ermenılerınin zorunlu bicimde güneye göç ettırilmesi kararını aldı ve ne olduysa işte . bu goc sırasında oldu. Maalesef Osmanlı vatandaşı bırcok Ermeni güneyde ve doğuda haikın saldırısına uğrayarak hayatlarını yitirdi. Şirndı tam 63 yıl sonra bunun öcünü almak >cin. başta sözünü ettiğtm «Ülkücü Ermeni Orgütü Komitesi» kurulmuş anlaşılan. Bu örgütün yaptığı ış. bir kısmı 63 yıl önceki Ermeni göcü sırasında henüz doğmamış olan dış elcilik üyelerimizi öldürmek, Yunanlılarla ve Kıbrıs Rumlarıyla ışbirlıği durumunda oldukiarını dünya kamuoyuna ilan etmek, hctta İspanyada olduğu gıbı, katilleri araşiıran devlete tehditlerde bulunmak!.. Eğer uluslar, tarıhte gecmiş olan karşılıklı kanlı eylemlere akıllannı takıp öc almaya kalkarlarsa, bugün yeryüzünün ne duruma geleceğini soylemeye gerek yok. Kimi ülkelerde, klşller arasında kan dovası göreneği bugün de sürüp giclıyor. Turkıye'nin bazı bölgelerinde de var bu gorerek. Ama uluslorarasındoki kan davası tarihe gömülür. Kaldı ki İttıhatcılar döneminde Ermenilere uyguianan zorunlu göc yüzünden onların uğracığı kayıpların öcü. İttıhatcı kabinenin boşkonı, Osmanlı Sadrazamı Talât Paşa'nın Bsrlın'de. ittıhatcıların ilerı gelenlerınden Cemal Paşa ile Bahattin Şakîr Beylenn Kafkasya'da Ermeni komitecileri tarafından öldürülmeleriyle daha o zaman alınmış, 1918 Mutareke döneminde, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey, Ermeni kırımına sebep oiduğu gerekcesiyle, Osmanlı mahkemelennce yargılanarak ida:na mahkum edılmiş vt asılmıştır. Şimdi aradan 60 yıl gectikten sonro yenl bir Ermeni eylemi nicin ve neden başlottırılıyor? Bunun üzerinde derin derin duşunmek gerekir. Sakın 19. yuzyıidaki Carlık Rusya'îı kışkırtmacıiannın yerini bu kez, Türkiye üzerinde turlü oyunlar oynayan CIA orgütü, dolaylı olarak, almış olmasın? Bu sorunların yanıtını, yalnız Türkler değü, Ermeniler de araştırmalıdır ki, böyle kaniı eylemlerin hic bir sonuc vermeyeceğini sadece birtakım masum Insanların kanının akacağını ve bunun ise barbarhktan başka bir şey olmadığını anlayobiisinler. Rumlarla Ermeniierin işbirliğine gelince; ne yazık ki, bu işbirliği Osmanlı devletinin en zayıf bulunduğu bir zamanda, 1918'de de görülmüştür. Atatürk, büyük Söylev'inin en başında «19 Mayıs 1919'da genel durum ve görunum» adlı bölumde, bu noktaya değinerek, harfi harfine şöyle der: «Yurdun her yanında hıristiyan azınlıklar, özel istek ve amaclarının elde edilmesi, devletin bir an once cokmesi icin, gizli acık, caba harcıyorlardı. Sonradan elde edllen güvenlir bil gi ve belgelerle doğrulandı ki, İstanbul Rum Pat rikliğinde kurulan Mavrı Mıra Kurulu, illerde ce teler kurup yonetmekle ve gosteri toplantılan ve propagandalar yaptırmakla uğraşıyordu. Yunan Kızıl Hccı Resmi Göcmenlor Komisyonu, Mavri Mıra Kurulunun calışmalarını kolaylastır maya yardım edlyor, bu kurulca yönetilen Rum okullarının Izcl örgütleri, yirmi yaşını aşmış genclerl de içlne alorak her yerde tamamlanıyordu. Ermeni Patrığt Zaven Efendi de. Mavri Mira Kurulu ile düşünce birliği icinde çalışıyor, Ermeni hazıriığı da tam Rum hazırlığı gibi ılerliyordu Trobzon, Samsun vt bütün Karadeniz kıyılarındo kurulan ve İstanbul'daki merkeze boğlı Pontus Cemıyeti kolaylıkla ve batarıyla califiyordu.it Görülüyor ki devlet zayıf duşünce Rumlar ve Ermeniler, emperyalistierın kışkırtmalarıyle hemen el ele vererek onu cökertme girişimine geciyorlar Aziz Ataturk bu durumu herkesten iyi bildıği balde. Kurtulus Sovası'nın başarı ile so na srm«slnden ve eumHurlyetln Ituruîmasındon sonra, hıristiyan azınlıklara karşı en kucük bir öc alma eylemino gecmeyi düşünmedi ve halkın da böyle bir eylem icin kışkırtılmasına izin vermedi. Onun bu tutumu, hıristiyan azınlıkların gönüllerini kazanmasına yol actı. O kertede ki, 1938 Kasımında Atatürk bu dünyaya gözleri ni yumduğu vakit, bütün Ermeni. Rum ve Muse vi vatandaşlar da, Türkler gibi, ictenlikle bu ölüme ağladılar. Çünkü yeni bir huzur dönemi başlamıştı onlar icin. Türk yurttaşlardan daha varlıklı, daha rahat yaşıyorlardı Türkiye'de. Ger ci. İkinci Dünya Savaşı sırasındaki varlık vergisinin adaletsiz uygulamaları onları bir sure tedirgin ettiyse de, bu durum, 60 yıl öncesinde oiduğu gibi, herhangi bir con düşmanlığına dö nüşmedi. Cok uzun yıllar önce yine bu sütunlarda yazmıştım. Benim cocukluğumda, Corum'da Er meni komşuiarımız, dostlarımız vardı. Paskalyalarda bize yollanan boyalı yumurtaları ve paskatya cöreklerini. bizim bayramlarda ise babomın onlara yolladığı sini sini baklavalan hic unutmam. Evimizin bütün giysi gereksinmelerini İbronosyan Mağazalarından sağlardık. Atatürk döneminde Turklerie Ermeniler arasında aynı yakınlık ve dostluk havası yeniden kurulmuştu. Peki öyleyse Ermeni konııtacılarının Türkiye'ye korşı şimdi birdenbire eyleme gecmelerinin nedeni hangı kaynaktan koynaklanıyor? Bana sorarsanız, yukarıda değindiğim gibi, Türklerin kendilerini toparlamasını istemeyen ve uzun vadeli sömürü sistemini yürütmek arzu sünda bulunan emperyalizmin karanlık örgütle rinden kaynaklanıyor bu kışkırtmalar. Bütün di leğimiz bu konuda yenı bir huzur havasının esmesidir. Doğu illerimiz üzerinde bir Ermeni dev letı kurulması isteği boş bir hayaldir. Osmanlıla rın en zayıt oldukları donemde bıle böyle bir şey gercekleşmemiştır. Bugün Sovyet Sosyalist Devletler Birliği icinde bir Ermeni Devleti vardır ve Sovyetler, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Stalin'in yanlış tutum ve politikası ile doğuda bizden toprak isterken. Ermeniierin ulusal istek lerini değil Sovyet Rusya'nın emperyalist cıkar lannı duşünmüştür. Milliyetci Ermeni kışkırtma cılığı şimdi Amerikadan '<aynaklanıyor. *••• Bir de şu noktanın gözden kacmaması gerekir: Dışarıdoki ve icerıdeki Ermeniler ve Rum lar hep Türkiye'nin zayıf oiduğu veya zayıf gö ründüğü zamanlarda eyleme geciyorlar. Bu gün lerde elbırliği ederek bize karşı, türlü yollardan eyleme gecmeleri ve isteklerde bulunmaları, onların Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Ulusunu uzaktan zayıf görduklerine işarettir. Ama bu işoret bir seraptır onlar icin. Cünkü Türk ulusu, en zcy;i scn'd'jı 1918 yılından sonra bile, de 'ıl oniarı, cok daha güçlü düşmaniarı nasıt ye re vurHug'unu kanıtlamış bir millettir. Rurn ve Ermeni ülkücülerının ve bu vatanı bölmek '~teyenlerin bu noktayı hic unutmamala rı cerekir. însan Sevgisi ltı ay önceki MC döneminde cok söylendi, yazıldı, Cizildi: Tekel, komandoların karargahı olmuştur. Ne tuhaf şey, son günlerde bazı sigaraların Içine dinamit yerleştirildiğini gazetelerden öğreniyoruz. Düşünebiliyor musunuz, tiryaki yurttaş tütüncüye gidecek, bir paket sigara isteyecek: Bir Samsun» Kalmadı. Maltepe.. Buyur. Tiryaki yurttaş paketl ocacak, sigarayı dudaklorına yerl«ştlr«cak, kibriti cakacak, ilk soluğu ciğerlerine c«kecek, ikinciyi alırken buuuum, öteki dünyaya... Hekimler sigaranın zararlarını zaten anlata anlata bitiremiyorlar, kalbe zararlıymış, kanser yaparmış, damarları bozarmış, hele dinamftlisine rastlarsanız, sağlığınız acısından hic iyi olmaz, ama bu konuda Insanı asıl düşündüren, sigaraya dinamit yerleştiren kişi, ya da kişilerdir. Kuşkusuz bu iş bir kişiyle olmaz, bir örgüt işidir. Dinamltl sağlamak, fabrikaya sokmak, sigaraya yerleştirmek, pakttleyip ambalajlamak kolay mı? Böyle şeyler büyük beceri ister. Sözgelimi 50 • 60 kilometreyle giden arabanın icindeki adamı alnından vurmak da bir ustalık işidir, bombalı sigara üretmek de.. Pekl, diyeiim ki bombalı sigarayı ürettik piyasaya sürdük, ne olacak? Bu sigara hangi adrese paketlendl biliyor muyuz? Tütüncüden kim alıp içecek olum gigorosını? Herkesin anası, babası, kardeşleri, çocukları, y«genleri, doyıları, amcaları vardır. Sigaraya dinamit yerleştiren kisilerin yok mu? Ya sevdiklerimizden birine rastlarsa ölümcül »igara? A • •• • •• ••• Ne vor ki, ok vaydan cıkmış, fesat tohumları ekılmişti bir kez. Ermeniler, Osmanlı ülkesınde eyleme gecmek uzere Hmcak ve Taşnak komıtelenni kurdular ve doğu Ulerimizde eyleme geçtiler. Osmanlı Padışahı Abdulhamit bu eyleme karşı koyunca doğudo birçok müslüman kanı akıttılar ve yüzyıllcrca önc« vor olmuş Ermeni krcllığı toproklan üzerinde bir Ermeniston devleti kurma ülkusünü Anadolu'nun ortasında TJrklerie yanyona barış icınde yaşayan Ermeni vatandaşlara da asılamoğa başlodıla:. Uysa, önceleri bir kez daho yazdığım gıbi, yeryüzü uluslanmn tarihı ve siyasal coğraiyası vüzyıllar boyunca bir değişim süreci icınde yu rüyüp gitmektfidir. Eski devletler yok olur. onların yerine bırtakım yenı devletler doğar ve bu hic degifmeyen bir kuroi olarak böylece sürüp gıder. Türlü uluslann bir tek yönetım altındo bırleşmesinden oluşan eski devletlerden kacı bu ıjun cyaktndır? Imparatorluklar Osmanlı Im paratorluğu da icınde olmak üzere büsbütm cokmuş ve ulusal sınırlan icîne cekilmtştır. Eğer • •• • •• Dünyaya Açılmak OKTAY AKBAL Toplumsal bir hastalığın kişileri cılgınlaştırdığı Wr dönemi yaşıyoruz. Her olay belirli kalıpiar icinde açıklanamaz. Türkiye'nin bugunku cizgilerini de yeterince kavroyabilmek cok zor. Gercek bir toplumsal bunalımdon geclyoruz. Ekonomik bunalım, bir yonıdır bu işin; ama klşlleri cılgınloştıran geniş kapsamlı bir hastalığın nöbetl*rinde sayıklıyoruz. Böyle donemlerde kişioğlu neler yapmaz? Almanya'da insanları öldürüp cesetlerinden sabun üretenler kimlerdi? Milyonlarca insanın cellatları da baba, oğul, omca, yeğen değil miydller? Sabah, karısı ve çocuklarıyia birlikte aile sofrasında bir güzel kohvaltı ettikten sonra isinin başıno gecip goz odasında İnsan öldüren bir klşiyi, ya da kişileri düşünün, bunları «normals insan saymak olası mı? Toplumlar hastalıklara yakalandılar mı, klşller de nasiplerini altrlar. Türkiye'de bunca işkenceci, bunca cellat, bunca katll nereden türedl? Bir insan kalabalığına rasgele ateş acan, kızlı erkekli öğrencl gruplarına gelişigüzel bomba atan kişinin ruhsal durumu nedlr? Böylesine canavarlaşmak İcin kişioğlu nasıl bir değişime uğruyor? Sigaraya dinamit yerleştirlp bllinmeyen bir adrese ölüm postolayan kimselerln oramızda ellerinl kollarını sallayarak dolaşması ne demektir? Böylelerinin yerl neresidir? Haplshane mi? Tımorhane mi? BİLİM Hayır DÜNYASI GÖKLERİN AÇILIŞI Amerikan Bcyliği aman zoman bir bıkkınlık gelfr yazoro. Hele her gün yazmak zorunda olan kişf daha cok, daho aerin duycr bu duyguyu. Gazete kesikleri doldurmuştur dolapları, cekmeceleri. Ne de çobuk geçip gider yıllar! Yazılar yazılar yazılar, Bırakarak ardında.. Sürekli yazma eylemiııi tam yırmı ikl yıldır sürdüruyorum. Nerdeyse ceyrek yüzyıl olmuş. Dcha öncaleh de haftoda bir iki kez yazardım gazetelerde. Kitap tanıtma yazıları yazın eleştirileri, ceviriler, oykııler... Ama belirli bir köşede her gün okurun karşısına cıkmak boşka şey. Bir maraton. Pek cok yozar icin sonu öiümle bitecek bir koşu. Şu temmuz sıcağındo pencere önünde oturup yazmak. Hic değilse pencere var! «Pencere, en iyisi pencere» demiş genc ozan. Ben pencereleri hep sevdim, hele balkonları riaha cok Ba'kor evin dışıdır. Bir an soluk almak, kendini evin dısında duymok izlenimi verir. «Sonsuzluğa uzanan» o balkonlar süre gırmistir Ben de balkondayım şimdi. Sabah çayımı yudumlayarak enginlere bakıyorum. Kötü bir dlze geliyor aklıma «engine gei engine, enginrien bakacağım gözlerinin rengine». Bellek tuhaftır, herşeyl alır iyi kötü secmeden. Biüriz de kötülüğiinü, çirkinliğmi, yararsızlığını, yine de bir takım tatsız anılardon, cirkin sözlerden, kötü gözlemlerden sıyrılamayız Saboh sabah «felsefe» yapmok mı bu? Birazcık düşündük mu, kendi iç evrenimize azıcık kapandık mı, hemen afelsefe» yapmak saymışlar bunu! Felsefe yapmak!.. Düşünmekle eştir halkın gözünde. Gündelik yaşantımıza girmiş «felse'e», ama nedense bir tek filozof yetiştirememişiz. Her halde koloya aldığımızdan herşeyi, zordan kactığımızdan. Felsefesiz, füozofsuz toplumlar işte böyle oluycr! Karmakarısık, duzensiz, belirli bir kultur temeline, insanlık anlayışına, aydınlık bir dünya görüşüne oturmamış... Bu yüzden «Felsefe Dergisisnin yeni sayısını ilgiyle okuyorum. Şair ve felsefeci Afşar Timucin'in bu üc aylık dergisi gercekten «düşünmek» isteyenleri doyurucu bir nitelik taşivor Düşünmek, kolay bir iş değildir öyle... Hic bir şey bilmeyen ne düşünecektlr, hic! Bilgıler, göziemler, duyarlıklor birbirine karışır, o zaman duşünce ortava çıkar duşünce eylemi başlar. Timucin «iyi» bir ozandır. bir düzyazı ustasıdır, herşeyden önce de «felsefe»ye kendini vermiş bir gönüllüdür. Hep düşunmeye cağırır bizleri. 8ir kez beni de kızdırmıştı, yanlış anlomıştı, ters yorumîamıştı bir yazımı.. Ben «düşünmeye cağrı» diye yazmışsm, o ise «duşünmemeye çağrı» sanmıs! Ben iyi anlatamamış olmalıydım. Oyso yazar olarak, fnsun olorok insaRİarımızı «düşunmeye cağırmak» görevini sürekli yopıyoruz. Ama bilerek, duyarak, anlayarak. karşılaştırorak düşünmek... Öyle boynunu büküp, ufuklara dalıp, ıcip kendinden gecerek «pis pls» düşünmek, daha doğrusu düşünür gibi yopmak değil... Z Vehbi BELGİL bir yerde. uzayda. ansızın Amerika'nın tepesine dikılmişti. Bir savaş halinde. Sovyetler, Amerika üzerine gökten atom bombası mı yağdıracaktı? İşin şakaya gelir yanı yoktu. Kaldı ki konu, aynı zamanda bir uluslararası prestij konusuydu da. Demek ki: «Yıkılacak, yıkıldı, yıkılıyor» diye kücümsenen bir rejim, sağlığını ıspotlamıştı. Amerikan prestiii, dunyanın gözünde, bir ando sıfıra inmişti, Her ne bahosına olurso olsun bir şeyler yapmolı. Amerika'yı da uzay cağına sokmalı idi. işte bu endişeier, Amerika'nın da uzay serüvenine bütün gücüyle atılması sonucunu doğurdu. Serüvene amac olarak. Başkan Kennedy: «Altmışlı yıllar sona ermeden, insanlı bir .Amerikan aracı aya indirllmelidir» direktifini verdi. 1961 mayısında verilen bu direktif 8 yıl 2 ay sonra yerine getirildi. ri büyük. ikincisi kücuk. iki kaza atlatılmıştır. İnsanlı ilk Apollo aracının 1967 şubatında sefere cıkması planlanmıştr. Bunun icin. yerde, bircok denemeler yapılıyordu. 27 ocak 1967'de yapılan bir ıucuşa hazırhk» denemefinde, bir elektrik kontağı sonucu arac birden alevler icinde kaldı. AracıuKi yüksek basınclı oksiien, yangının cok cabuk büyümesine olanak sağladı. Aroctaki uc astronot kacmaya giriştiierse de başarı sağlayomadılar ve öldüler. Bu kaza. Apollo uguşlarım oldukca aksattı. Uzay adamlarını aya götürüp getirecek aroc başlıca üc kısımaan oluşuyordu: 1) Yönetim kabini, 2) Hizmet kabini, 3) Ay kabinl. Yönetim kabini: 5 ton ağırlıktaki bu kabinin yüksekliği 4 metre, genişliği 4.5 metre olduğundan icinde serbestce görev yapılabiliyordu. Astronotlar, burada, sırtlarında basınclı giysiler olmadığı halde çalışıyor, yemek yiyor, uyuyor, dinleniyor, pencerelerden dışarsını gözleye biliyorlardı. Yönetim kabini, astronotları dünyayo döndüren kabin olacağı icin yüksek hıza ve ısıya dayanıklı bicimde yapılmıştı. Zira, kobln. dunyanın atmosferine saatte 40.000 kilometrelik bir hızla giriş yapıyordu. Bu hız sonucu havanın ka I kıncı Dünya Savaşı sonrasında Amerıka iki büyük şok gecırmiştır: Atom şoku, uzay şoku. Amerıka, savaşa gırmesiyie bırlikte. atom bombasını geliştirme cabalanna büyük hız vermışti. Bu calışmalar 1945 yazında meyvelerini verdi ve ilk atom bombası 6 ağustos 1945 sabahı, yerel saatle sekizi 15 dakika 17 saniye gece Hiroşima üzerine atıldı. Bunu, uc gun sonra, 9 ağustos 1945'te, yıne sabah vakti, saat 10.58'de. yani, onbire 2 dakika kala Nagazaki üzerine atılan bomba izledi. Savaşın hemen hemen sonuna yaklaşılmış oiduğu bir zamanda iki Japon kentinin savunmasız insanlarının üzerine atılan bu bombalar ne anlam taşıyordu? Dediğimiz gibi, savaş bitmek üzere idi. Bu yüzden, Amerikan Genelkurmayı, bombaların patlatılmamasını salık veriyordu. Ama, ilk bombanın patlatılmasından 4 oy kadar önce başkanlığa atanan Truman, bombaların muhakkak atılmalarını istiyordu. Zira. bomboların hedefi Japonya değil. Rusya idi. Truman, bütün Amerikan ileri gelenleri gibi. savaştan en kârlı cıkacaklar arasında Sovyetler Birliği'nin bulunacağını biliyordu. Sovyetler, savaştan başorılı cıkmanın yemişlerini barış mosasında toplamaya calışacok, barış sonrası döneminde uluslararası alanda ağırlığını ortaya koyacaktı. işte Truman, bunu önlemek icin, Rusya'ya gözdağı vermek istiyordu. Atom bombası gibi kimsenin ne olduğunu bilmediği bir silahı, bir şantaj silahını elinde bulunduracak bir Amerika. Rusya'ya bütün isteklerini kabul ettirebilecekti. Ama evdeki hesap carşıya uymadı, Truman'ın hevesi kursağında kaldı. Zira. aynı Truman, bombaların atılışından tam 4 yıl sonra, 23 eylül 1949'da verdiği bir demecte, Sovyetler'in de atom devletleri arasına girdiğini acıklamok zorunda kaldı. Haber yalnız Amerika'da değü. bütün dunyada gercek bir atom bombası etkisi yaptı. Okyanusların ortosına DOStu sermiş bir Amerika, artık mazlum milletlere karşı kılıc şakırdatamayacaktı. Bir atom îavaşı halinde kendi ülkesl de yerle bir olacaktı. Amerikan beyliği cok kısa sürmüştü. bin dışına sürtmesiyle kabin bir alev topunun gobeğinde kalıyordu. Saatte 40.000 kilometre demek, dakikada 670 kilometre demekti. Bunun ne kador bir hız olduğunu anlamak İCİn, istanbul'dan kalkan bir tre nin tam bir dakika sonra, Ankora'nın doğusundaki Kırıkkale'ye varması gerektiğini düşünebiliriz. Hizmet kabini: Hizmet kabininde roket makineleri, yakıt depoları vardı, Bu kabin, ay kabininin aya inmesini ve aydan ayrılmasını sağlamakla görevli idi ve yönetim kabininin beş misli ağırlıkta (24 ton) idi. Yüksekliği 7,5, genişliği 4,5 metre İdi. Dünyaya dönüşte, bu kabin otmosfere bırakılmış ve böylece yok edllmiştir. Ay kabini: Aya inişte bir astronot yönetim kabininde kalmış, iki astronot ayo inmişti. İşte bunları oya indiren kabin bu kabindi. Görevi, astronotları aya indirmek, sonra yönetim kabinine getirmekti. Bu görevini tamomlayan kabin, sonradan ayın yörüngesinde bırakılmıştır. İnsanlı ilk Apollo aracı olan (Apollo 7)nin gezisinde yönetim kabininin iyi işleyip işlemediği denenmiştir. 21 aralık 1968'de fırlatılan (Apollo 8), ayın cevresınde 10 kez döndükten sonra geri dönmüştür. Aya iniş programında en önemli aşama yönetim kabininden ayrılarak astronotları oya götüren ay kabininin. dönüşte yönetim kabinine kenetlenmesi idi. Cok ustalık isteyen bir işti bu. işte bu işin denemesi, (Apollo 9) aracı ile dünyamızın yörüngesinde yapılmıştır. Apollo 10, aya 16 küometre yaklaşmış, onun yörüngesine girmiş, ay üzerinde inilecek noktaları tespit etmişti. Ve nihayet, (Apollo 11), 1969 temmuzunun 16'sında yola cıkarak 4 gün sonra, 20 temmuz 1969'da aya inmiştir. Astronotlar ayda 21 saat 36 dakika kaldıktan sonra 24 temmuzda dünyaYa dönmüşlerdir. Aya inen astronotların ilk sözleri şu olmuş tur: «Bu iş bir insan icin kücük bir adım, fakat insanlık icin dev bir sıcramadır.» Böylece, Kennedy'nin vosiyeti yerine gelmiş oluyordu. Yukarda, Apollo programında ikl kaza olduğundan söz etmiş, bunun birincisinl acıklamıştım. İkinci kaza (Apollo 13)'te olmuştur. Aya yaklaşmakta olan aracta yakıt anzası belirince sefer yarıda kalmış. fakat astro notlar, sağlıkla geri dönmüşlerdir. Sonuncu arac olan (Apollo 17). 7 aralık 1972'de yola ckorak oy üzerinde 74 saat 59 da kika kolmıs, dönüşte 115 kıi.ı kadar oy taşı ve toprağı getır Türk halkını cok iyi tanıyan bir gercek yurtsever gecen gün dedi ki: Bizim halkımız sevecendir, barışcıdır, erdemlidir. Canavarlıklardan, zulümden, işkenceden nefret eder. Karanlık amoclarına ulaşmak icin insan kıyımına girişenlerin akıntısına kapılmaz. Ancak bu konuda sanatcılarımıza, edebiyat adomlorımıza, yazarlarımıza, ozanlarımıza düşen görevler var. insan sevgisi konusu yeterince işlenmlyor. Canavarlığı toplumdan soyutlamak ve yok etmek Mçtn yotnız ekonomik önlemler ve polisiye girişimler yetmez. İnsan sevgislnin toplumsal kapsamına oturtulması ve işienmesl onemlidir. Sevgi denen erdemin yaşadığımız toplumda yogunlaşması, elle tutulur niteliğe erismesi gerekir. Cellatlar, bu ortamda soluk alamazlar, yaşayamazlar. Doğrudur bu sözler... Toplumsal bunalımın canavarlaştırdığı kişileri tedavl etmenin ceşitli yöntemlerlni sınamak zorundoyız. Yokso hastalık yaygınlaşabilir; canavarlık canavarlığı üretebilir. Öyle bir gün gelir ki, kimse kimseyl tanıyamaz. Kin guduleriyle tomurtomur, kör güdüleriyle yumokyumok olmuş kişiler toplumsal yaşamda baskın cıkabilir. İnsan sevgisini yitirdik mi bir kez, Ortaçagın karanlıgına düşmek işten değlldir. TEŞEKKÜR Eli kanlı katillerce acımasızca öldürüien, eşım, batomız, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesı, Doç. Dr. Apollo Projesi Apollo projesinin amacı, yukarda da söylediğimiz gibi, aya Amerikalı astronotları indirmek ve sağlıklı olarak geri getirmekti. Bu program. insanlı 5 Apollo uzay aracı ile gercekleştirilmiştir. Aya inilip geri dönüldükten sonra da 6 yeni sefer daha yapılmış ve Apollo serisi geziler tamamlanmıştır. Ancak, Apollo projesinde bi Bedrettin Ö CÖMERT'i kaybetmekten doğan onulmaz acımıza, icten duygulu telgraflarıyla katılan, Cumhurbcşkanı Sayın Fahri Korutürk'e, Başbakan Sayın Bulent Ecevit'e, Genslkurmay Başkanı Sayın Orgeneral Kenan Evren'e, tüm Bokanlar Kurulu üyelerine, Ayrıca, Üniversitenin Beytepe Kampüsünden başlayıp toprağa verilisine kador süren cenaze törenine katılan, celenk gönderen Millı Eğıtim Bakanı Kayın Necdet Uğur ile, üniversite rektörlerine ve öğretim üyelerine, büyükelciler ve elcilikler mensuplarına, tüm demokratik kuruluşlara, sevgili öğrencilerine, yurdun dört bir yanından bassağlığı telgraf ve telefonlanyla büyük acımızı paylaşan yurtsever kardeşlerimize, dost ve yakınlarımıza yürekten teşekkürlerimızi sunanz. «Felsefe Dergisinni okuyorum. Bir cok yazı, ceviri var. Beni en cok Lukocs'lo Kofler arasındaki «birey ve toplum» konulu konuşma ilgilendirdi. Yozmak btkkınlığı mı icimden atobllmem böyle yazılarla olur hep. Lukacs'la Kofler'in bu komışması aldı beni kendi dışımo götürdü. «Bilinçli bir azmiığm okışumu kitle deviniminin koşuludur» diyor Lukacs. Kcfler dunyayo acılmaktan söz ediyor bir yerde... Faşizmi ancak bu yaldan durdurmak, önlemek yok etmek olastdır belki? İletişimsel aldatmaca karşısındo toslim olmamok icin dünyaya acılmak, dünyaya açılon yapıtları okumak gerekiyor. Kofler «Insanın baş eğmesi bir sonuctur, günceı dünyaya bakarak söyleyeceğim, yobazlıklır. Çağımızda buna benzer cok insan var, bütün gucleriyip dünyaya acılmaya calışan pek cok insan» diyor. Ama bunlar tancak dünyoya acılma dusü goren insnnlardır» Kofler'e göre... Nedeni de «tarihsel degişimleri ancak dogmacı bir bicimde kavrıyorlar, sözde kavrıyorlof ve başkalarmı suc'uyorlar, ya da tersine sermcryeci burjuvo kesiminden kişiler yararlar sağlamaya bakıyorlar ve sor.undo pusup kalıyorlar. aynı başeğmişliği gostererek rakiplerini yermeye boşlıyorlar.» Bıkkınlık, bezginlik. sıcağın, türlü sıkıntıların umut Vırıklıklarının, toplumdaki büyük calkcntıların verdiği koramsarlk birden ucup gitti sanki... Dünyaya acılmak, bu acılımı sağlamak, destcklemek, insonları bağnazlıklardan k'.>rtarmak görevi herşeyin üstündedir Bir temmuz sabahı, Lukacs'la, Kofler'le ve dostum Timuc'm'le yeni bir güc kazanıp cclıyorum yaşama. Herşeyi yerll yerine koyorak, gercekleri iyıce görmeye calışarak, yazmonın bu acılımda en büyük etken oldugunu bilsrek dönüyorum yozı makinanın bosına.. Dünyaya acılma duşünü gercekleştirmek savaşıdır yaptığımız. Bir gün elbırliğiyle kazanacoğımız... Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığından Bildirilmiştir. DENİZCİLERE VE HAVACILARA 86 SAYILI BİLDİRİ 24 temmuz ile 1 ağustos 1978 tarihlerl arasında 07.00'den 18.00'e kadar aşağıdoki noktaları birleştiren soha icinde seyretme. demirleme. avlanma ve bu sahanın 2000 metreye kadar olan vükseküği can ve roal emniyet, bakımından tehlikelidir. KARADENİZ YENİKÖY AKPINAf (1) 41 derece 25 dakika Kuzey 28 derece 48 dakika Doğu (2) 41 derece 16 dakika Kuzey 28 derec^ 52 dakika Doğu (3) 41 derece 13 dakika Kuzey 28 derece 44 dakiko DoğJ (4) 41 dersce 22 dakika Kuzev 28 derece 44 dokika Doğu DENİZCİLERE VE HAVACILARA DUYURULUR. (Baaın. 1924S) 9966 Eşi : Agostina CÖMERT Oğulları : Eıgun ve Kemal CÖMERT (Cumhuriyet Bayrampaşa Belediye Başkanlığından Belediyemiz İşletme Müdürlüğünce su bağlontılarmdan dışli boru irtibatları İcin kullanılan bağlantı parcalarından (fittings malzemesi) 2490 sayılı kanunun 31. maddesi gereğince kapalı zarf usulü ile satın alınacak» tır. 1 Malzemenin tahmini bedeli 218.000. TL 2 işin gecici bedeli 12 150, TL. 3 ihale 11.8.1978 cuma günü saat 15.30'da belediye encümeni huzurunda yapılacaktır, 4 Teklif mektuplan ve teminat makbuzları veya teminat mektubu ihale saatinden 3 saat öncesine kadar belediye encümenine verilmiş olmalıdır. 5 Şortname işletme müdürlüğünde görülebllir. (Basın: 20220 . 9967 Sovyet Beyliği 4 ekim 1957'de ilk Sovyet uydusunun uzaya fırlatılışı Amerika'da, bu sefer, şok değil, panik yaratmıştı. Ne oluyordu? Atom bombası şantajı ile susta durdurrjcaklarını sandıklorı Sov yetler. Blrllğl, hiç beklenmedık
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle