22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
IKİ Atatürk'ün ulusumuza getirdikleri üstüne yerli. yabancı yazarlarca pek çok şey söylenmiş değişik görüşler ileri sürülmüştür. Bu arada TTK'nun eski Başkanlanndan H. C. Çambel de bir yazısında (Cumhuriyet, 12 kasım 1934) olguyu •Kopernikvârl» bir «inkılâp» (devrim) olarak nitelemiştir. Bu üzerinde durulmaya değer bir benzetiştir. C. Ptolemausun (î. S. 200) (Doguluların Batlamyus'u) başlıca yapıtı, «Almageste»sinde unlü bir kuram vardm «Dünya evrenin merkezindedir. Güneş, ay. yıldızlar onun çevresinde dolanmaktadırlar». İnsanlar özellikle Batılılar yüzyıllarca hiç kuşkuya düşmeksizin bu görüşe inandılar. Cünkü Aristoteles'çe de benimsenmiş bu kurama, bin yıllık Ortaçağın Hıristiyan Katolik dinbiliminde tteoloji) uykuya yatınlmış kapkaranhk Avrupası bağnazlıktan da öte yandaştı. Ne var ki jrünün birinde N. Copernicus (14731543) adındaki bir Poionyah • De Revolutionibus Orbıum Coelestjum(gökcisimlerinin dönmeleri üstüne) başlıkh kitabında •dünya, ay, yıldızlar güneşin çevrssinde dönmektedirier dedi. Ama bunu Jâf olsun diye söylemeyip kanıtlarıyla orlaya attı. Bir tümceye sığdırılmış bu savın bilimde. fclsefede olağanüstü yankılan oldu. Kurama göre evrende bir değil pek çok güneş vardır. Dünyanın bağh olduğu di^gedeki durumsa, C. Ptolemausun söylediklerinin tam tersinedir. Eşdeyimle güneş ortada. dünya, ay. yıldızlar onun çevresinde matematiksel ölçümleri yapılabilir bir düzenie hep dönmektedirier. Açıklaraa ilk bakışta o zamana göre klasik gökbilime aykırı bir T yorum havasındaydı. Ne var ki bilginin asıl amacı Ortaçağ kafah. kitâbU (doctus cum lıbro) düşün adamlarına dolaylı olarak «evrensel varlığın kendisi göründüğü gibi değildir. Nesneleri, olaylan ahşılagelmiş bakış açısının tersinden görebilmenin gerceklere ulaştırıcı sonuçları vardır» demekti. Burada aynntılarına girmeye gerek görmedigim bir nokta da N. Copernicus'un düşünsel yaşamda özgür ruh»un başlıca temsilcisi olması, Yenidendoğuş'a fRönesans) asla küçümsenmeyecek bir canlılık katmasıdır. yeni harfleri kabul etmesiydi!» ya da. «Yurttaşhk Vasasını bize uygulamayacaktı!», «Şu fesin yerine şapkayı degil kalpağı koydurtsaydı!» v.ö. gibi. Atatürkçülüğe gerçekten bağlanmış kişi bunun bilincindeyse yukardakiler ya da benzerleri gibi bütünü benimseyip parçayı reddedici isteklerde bulunmaz. Aynca Türk toplumunun İslâm şeriâtının kurallarıyla yönetilmeyeceğini salt biçimde kabul eder. «Bozkurt» söyiencesi. «Bedir Gazâsı», «Osmanlı sefeıieri» gibi olaylan yalnız bir tarih konusu oiarak ele alır. Siyasayla uğraşıyorsa oniarı kendisine çıkış noktası. partisine vurgulu söz (slogan) yapmaz. Osmanhca denilfn beş para bile etmez uydurmanın da uydurması dille ne konuşur ne yazar. Gene Atatürkçülüğe bağlanan kişi dostum I. Z. Eyüboğlu'nun da belirttiği üzere «Ne harabiyim ne harâbâtiyim / Kökü mâzide olan bir âtiyim» diye böbürlenmez. Geçmişten kopabildigi oranda Atatürk'e yaklaşılacağını bilir. Hiç kuşkum yok bu satırlan okuyan kimi kişiler şimdi; Atatürk milliyetçiydi. geçmişe (mazi) dayanmayan milliyetçilk nerede görülmüştür?» diyeceklerdir. Bunun yanıtıııı ben vermeyeyim. Büyük adam her zaman bağlı kalmış. onun hcp yakımnda bulunmuş Y. K. Karaosmanoğlu'nun ünlü kitabından aktarayım. «Atatürk'e göre yalnız mâzileriyle övünen milletler bu dünyada artık yapacak işleri kalmamış olanlardır. Şimdiye kadar görmeye alıştığımız bütün nasyonalizm»ler hep an'aneci ve mâziperesttir. Bunların ideolojısi hep birden ve daima evvel zamanın ocak ve ecdat mezhebine icra edılcbilir... Böyie bir metafizik. milliyetçiliğinin bu mistiği Mustafa Kemal'in realist ve pratik dehâsına bir türlü mutabık gelmiyordu. Bu emsalsiz aksiyon adamının dönüp arkasına bakacak vakti yoktu. Hem arkasına dönüp niye baksındı? Geçmişten alacak bir dersi. geçmişlerden alacak bir örnegi var mıydı? Onun başarmak istediği işin bir misline uzak ve yakın Türk camiâlannın hiç birinde rastlamak mümkün değildi. Türk tarihini şereflerle dolduran eski Türk serdarlannın arasında maksadına uygun lv~ bir üstat yoktu ki. O milletlerarası bir platform üstünde umumi tarihin seyrini değiştiren yektâ bir haıp ve siyâset şampiyor, değıl miydi?» Evet biz Ataturkçüler onu böyle anhyor, böyle seviyor. boyle bağlanıyoruz. 19 Mayıs 1919 ruhlanmızı coşturan, ona neşidelerin neşideşini söyletecek güçte bir Yenidendoğuş'tur. Ondan öncesi ümmetçilik bataklığına. Osmanh bilgisizcilik»ine (obuscurantisme) ondan sonrasıysa Atatürkçü espriye bağh kalındığı sürece hümanizmin aydmlattığı uygarlık ötesine gidecek bir yoldur. Bu yolda yürüyebilenlere ne mutlu! CUMHURtYET 20 MAYIS 1978 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER îstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Başkanlığından Akademimiz Yüksek Mimarlık Bölümü Bina Bilgisi, Meslekj Temel Eğıtim ve Yapı Kursulerinde acık bulunon kcıarolara 1765 ve 1172 Sayılı Yasalar ile Devlet Guzel Sanatlar Akademisi Profesörlük ve Docentlik Yönetmeliğinin 32. ve 33. maddeleri uyannca sınavla Ver profesör alınacaktır. isteklilerin 2,6'1978 Cuma günü saat 1730'a kadar Akodeaii Başkanlığına başvurmaları rica olunur. «Basın 1639D 7938 ANKARA ANONİM TÜRK SİGORTA ŞTİ. MEMUR VE Hİ2METLİLERİ YARDIM DERNEĞİ'NİN OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISINA CAĞRI Ankarc Anonim Türk Sigorta Şirketi Memur ve Hizmetlileri Yardınn Derneği'nin Olağan Genel Kurul toplantısı aşağıdaki gündeme göre. 31 mayıs 1978 çarşamba gunu saat 16 30'da Derneğin istanbul, Karakoy, Bonkalor Caddesi 80 no.lu merkezinde yapılacaktır. GÜNOEM• 1 Acılış ve Kongre Oivanı seçimi, 2 Yönetim ve Denetleme Kurullorı roporlonnın okunması ve eleştiriler, 3 Yönetim ve Denetleme Kurulunun ibrası, 4 Dilekler. 5 Yöne!;m ve Denetleme Kurullarının secimi. (Ajans Kanal: 14) 7934 TÜRK YENİDENDOĞUŞ'U Doç. Dr. Sırrı AKINCI deydi. Biri padişah Vahidettin'in «millet bir süru. bende onun tann vergisi bir çobanıyıtn diye özetledigi. ötekiyse «milletin istiklâlini yine milletin azim ve karan kurtaracaktır» diyen Mustafa Kemalci görüştür. Kurtulus Savaşımızın bir bakıma tarihi. karşıt bu iki görüşün çarpışmasıdır. Giderek Ihatta) günümüzde bile bu savaşımın sürdüğu yokumsanabilir mi? Kısaça söylenirse biri uius yoktur birey vardır.» öteki «birey yoktur ulııs vardır» demekteydi. Birincisinin yandaşları kocamış. sayrılığa (hastalık) yakalanmış. yalnızca adı kalmış bir imparatorluğun İstanbuldaki sözümona hükümetlenydi. Onlann yetkesine (otorite) aldığı halk yığınlannın beyinleıi yüzyıllardır Islâmlıkla iyice yıkanmıştı. Bu halk. bu koşuilandıımanın dışında artık hiçbir görüşe sahip değildi. Mızraklı İlmi Hâl»in öğrettigı Müslümanlık «credosunun (ânıentü) öğelerinden «vebilkaderi hayrihi ve şerrihi minallaahi teâlâ»yı (iyiliğin. kötülüğün yazgısı yüce Tann'dandır) ayıri çatlatarak söyleyip. Tann'nın insanlardaki başlıca temsilcisi olan usun (akıl) o güzelim verilerini bir yana atmaktnydı. Halkın içersinde halka pusu kurmuş gerçek Müslümanlara karıstınlmaması gereken dinsel yobazsa hacı yağı sürülmüş çember sakalını sıvazlayarak, sıntarak bu tutumdan bol bol yararlanmaktaydı Evet bu din. ruhları öylesine sarmıştı. Uvgulamada onunla ilişkisi olanlardan iyilik (hayır) içinde kötülük (şer) içinde çıkar sağlamak olanaklıydı. Her biriyle iljrili yüzlerce örnek sıralamak da işten değildi. Dâhi Mustafa Kemal Atatürk. bu gerçeği bilmekteydi. Başlattıgı en iyi iş olan kutsal savaşım için haikın dine ba?hhğından kuşkusuz yararlanacaktı Ama bu yolu tııtmak yurdıın düşmanlardan arındınlmasına bir ölçüde yarasa bile Türk ulusunun ilerde çağd=>claşması demek olan temel sotun için engelleyiciydi. Ne var ki o sırada manevi alanda yapılabilecek başka birşey. uygulanabilecek başka bir yöntem yoktu. Bundan ötürii gün oldu TBMM'nin oııünde ellerjni gokyüzüne açarak tapınmayı sever (âbıt) bir Müs lüman göi'ünümüne geçtı. Gun oldu Hacı Bayram Veil Caınist nden •tekbirierie. «tehlil»lerle «sancağı şerif»i (peygamber sancağı) çıkarttırdt Ankar« sokaklarında dolaştırttı. Kurbanlar kestinrti. Zaman zaman da yanık sesli hahzlara Buharii Şerif». mevüdi neberi okutturdu. İstanbulda düşmanla işbirliği yapmış aşağılık halifenin zehirli propagandalanna karşı Ankara Müftüsüne fetvalar yayınlattırdı. Daha sonra ki yaşantısından çok iyi bilmekteyiz ki o Tanrı'ya inanır. gerçek Islâmlığın yüceliğini kabul etmiş bir insan olmakla birlikte bu tür davranışların hepten karşısınaaydı. Ne var kı ulus tehlikeli günler geçirmekteydi. Bu arada halk yığınlannın inançın degil usun yoıungesine oturtulmasının yarar degil zarar getireceğini bilmekteydi. Ama Kurtulus Savaşı bittikten sonra ilk alanda yaptığı işlerden biri çagdaşlaşmanın ön koşulu olan «layiklik»i Türk toplumuna uygulamak oldu. Bu dinsizlik değil yobaz saltanatının çanın« ot tıkanmasıydı. Halkın da bir tür kalıplaşmış inanclardan eşdeyimle dogmalardan kurtarılmasıydı. Olgu «Kopernikvâri» bir yönteme tıpatıp uymaktadır. • Inanç vicdan». •bilim us»gibi birbiriyle her zaman çatışmış zıt kavramlardan Türk toplumunun yönetimi için en iyisi olan ikinciyi seçmekti. 1919'daki Atılım Bagımsızlığımızın. özgürlüğümüzün önderi Mustafa Kemal'in. 19 Mayıs 1919'daki atılımı da Osrnanh Devleti Türk Devleti ikiciliği (dualizm) bakımından çok önem taşır. Bilim tarihlerine girmezse de ezilen, sömürülen, köleleştirilen ulusların kurtulus tarihlerinin önsözlerine, başlangıçlarına girer. Onun içeriğindeki derin anlam Osmanlılık görüşlerine oranla siyasal toplumsal bir antogonizmanın öğeleriyle dopdoludur. Bakınız neden: Bu tarihten 1922'ye dek Anadolu halkı birbirine karşıt iki görüşün etkisin Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanlığından Fakültemiz Mesleki Temel Tıp Bilimleri Bölümü Biokmiya Disiplinine 1 adet Docent alınacaktır. isteklerin en geç S'6/1978 günü mesoi sonuna kodor müracaat etmeleri ılân olunur. iBasın 15346) 7937 Gerçekten Bilinçliyse.. Sayın hocanuz H. V. Velidedeoğlu. Atatürk'ün devrimleri yok. yalnızca bir devrimi vardır. onun içinde bütünden asla ayrıIamayacak öğeler bulunmaktadır» der. Bu yaklaşım ne yazık ki pek çok Türk aydınınca anlaşılmami'jtir Bundan ötürü çoğu kez çelişkilere düşülmektedir. Orneğin « Atatürk'e. devrimine candan bağlıyım, ama şu İSTANBUL DEVLET MÜHENDİSLİK ve MİMARLIK AKADEMİSİ BAŞKANLIĞINDAN (PERSONEL ALINACAKTIR) 657 sayılı Devlet Memurları Personel Konunu 48. maddesi uyarınco aşağıdaki niteliklere hoiz personel alınacaktır. ÖĞRENCİLİKLE VE AYRICA ERKEKLER İCİN. ASKERLİKLE İÜŞİĞİ BULUNMAYAN İsteklilerin dipioma, bonservis, referans. fotoğrafları ve özgeçmişlerinf belirten bir dilekçe ile 2 Haziran 1978 Cuma günü akşamına kadar Personel Müdürlüğüne müracaat etmeleri ve 9 Haziran 1978 Cuma günü saot 1000'da yapılacak giriş sınavına katılmak üzere Akademide bulunmaları duyurulur. 1) Yapı İşleri Başkanlığındc Yüksek Mühendis olarak görevlendirilmek üzere, Askerlik (Yedek Subaylık ve Muazzaf askerlikte geçen süre) dahil, 7 yıl devlet hızmeti bulunan (657/68B) 1 Adet 4. derece Tek. Hiz. İnşaat Yüksek Mühendlsl 1 Adet 4. derece Tek. Hiz. Elektrik Yüksek Mühendlsr 2)Personel Müdürlüğündo görevlendirilmek üzere orta okul veya Lise mezunu. 1 Adet Genel idare El yazısı duzgun sicil memuru 1 Adet Genel İdare Dosyalama memuru 3) Muhosebe Müdürlüğünde görevlendirilmek uzert Ortaokui veya Lise mezunu. 1 Adet Genel idare Tecrübell Muhasebecl 1 Adet Genel İdare Veznedar Yardımcısı 1 Adet Genel İdare Memuru 4) Döner Sermoye Saymonlığmdo görevlendirilmek üzere Orta okul veya Lise Mezunu. 1 Adet Genel İdare Memuru 5) Satınalma Müdürlüğünde görevlendırilmek üzere Orta okul veya Lise mezunu. 2 Adet Genel İdare Memuru 1 Adet Genel İdare Daktilo (Bosın: 16263) 7935 Bıktik Artık... OKTAY AKBAL Atatürk'ün öncnden gördüğü tehlikeler Evet Havır tatürk, Büyük Söylav'inda diyor ki: «Hic bir sınır tonımoyorak, dünyadaki bütün Türkleri dahi bir devlet halinde bırleştirmek elde edilemıyecek bir amactır. Bu. yüzyılların ve yüzyıllarco yoşcmaklo olan insanların çok acı, cok kan ,'ı olaylarla meydana koyaukları bir gerçektir. »Pan islâmızm... Pan Turcnizm siyasetınin başarılı olduğuna. dünyayı uygulama alanı yapabildığıne tarıhte raslanomamaktadır... (Ulusal siyoso) dediğim zamar, amaclodığım aı.lam şudur: Ulusol sınırlarımız içinde, her şeyden önce kendi gücümüze doyoıııp vorlığımızı koruyarck, ulusun ve ülkenin gerçek mutluluğuna ve bayındırliğına calısmak... Genellikıe uzak istek ler crdında ulusu oyalamamak ve zcrara sokmamak... Uygar cihandan uygarca ve insanca davranışı ve karşılıklı dostluğj beklemektir.» (Sayfa 276). Din sömürücüleri için: «Ne var ki, bunca yüz yıllarda olduğu gibi, bugün dahi, ulusların bilgisizliğinden ve bağnazlığından yorarlanarak binbir türlü siyasal ve kişisel amac ve çıkar sağlamak için dini â!et ve araç olarak kullanmak girişiminde bulunanların icimizde ve dışarda varlığı bizi bu konuda söz söylemekten yazık ki, henüz alıkoymuyor. İnsanlıkta, din konusundaki duygulanma ve bilgi, her türlü boş inanlarrian kurtularak gerçek bilim ve fenlerin aydınlıklariyle arınmış ve yetkin (mükemmel) olun coya dek, din oyunu aktorlerine her yerde raslanacaktır..» A M. Rauf İNAN (Soyfa 431). (islâm dinıni yuzyıllardan berı alışılageldığı gıbı bir sıyasa aracı ve oyunu olmaktan anlomak ve yüceltmek zorunlu olduğu gerçeğini de görüyoruz...» (Sayfa 514). Atatürk'ün 50 yıl öncelerinden gördüğü bugünkü öurum tüm somutluğu ile yaşanıyor. tehlıkenin de içerden olacağını; bir cok kurnazların polıtıkacılıklo dini siyasa aracı olararc kullanıp kendi cıkorlarını sağlomak ıcin, halkı kanaırarak ulusu genliğe ve gericiliğe ıtmeye çalışacoklarını soyler. Suikastlar, bu ağiatılı (facialı) olayların temelindeki amaçlor. 2022 yıl sonro nufusumuz 70 mılyonu aşacoktır. Anadolu toprakları üzerinde eğitimle tam gelışmış, bilinçlenmış. Ö O miıyonu başarılı birer meslâK sahıbı olmuş bu ulusun dünya daki sıyosol etkisi ne ölçuda buyuk olacaktır, düşunülebiiir. Anadolu'nun uluslarcrosı politi ka bokımından yeri. coğrafyası ile Turk ulusunun tarıh bakımın dan Asya ve Afrika üzerindeki etkısını bugünkü yakın, uzak, dost olan, olmıyan ülkeler nasıl karşılayacak ve ne oiçude isteyeceklerdir? Bu da duşünülebilir. Yurdumuzdoki kargaşa şunu gösteriyor ki, emperyalist ülkeler, 70 milyonluk gelişmiş. olgun bir Türk ulusunun, onlann dünya üzerindeki at oynatmaları, sınırsız cıkarları için ne büyük engel olduğunu gördüklerinden, Atatürk'ün 51 yıl öncesinden vurguladığı tehlikeleri kullanmaya başlamışlardır. Bunu sağlamak icin de en başta ulusun bilgice gelişmesıne, bilinçlenmesıne engel olmak gerektir. Bu nedenle de, bir yandan icimizde buldukları işbirlikçiler le en başta eğitim kurumlarımızda tedirginliği, kargaşayı araç olarak almışlardır. Yüksek ve kimi orta bosamaktaki eğitim kurumlarımızda, okullarımızdo bugün sürüp giden durumun temelinde, hic kuşkusuz bu suikast vardır, bunu oldukça da başarmışlardır. Öyle ki, kimi gençlerimiz, anasına, babasına, kardeşine suikastlar düzenleyen akıl hastaları durumuna düşürülmüşlerdir. er gün, basın loplantısı yapşolar kim gelir sozlsrinl dinlemeye? Kimse! Bu yüzden yapmazlar. Poki ne yaparlar? Hangi yoldan,.açl)qrını radyplprdp, T.V, .efc ranlarından gecirirler? Yozılı demeçler vererek... Kim ister bu demeçleri? Kimse istemez. Ama bizler her akşam haber bültenlerinin sonunda, şu ya da bu partinin genel sekreterinin, yardımcılarının, başkan ve başkan vekillerinin bıkkınlık uyandıran sözlerini uzun uzun duyarız. Mecliste grubu bulunan dört parti var. bir İki temsilcisi bulunan iki parti daha var. Biri boşlar biri susar. Her gün hep birbirinin oynı sözler, savlar, saldırılar... Ne hakla TV izleyicisini, radyo dinleyicisini bir takım particilerin gereksiz sözleriyle yormak, uzmek, kızdırmak, bıktırmak? Böyle bir şeye kimsenin hakkı olmamalı. Bir partinin genel sekreter yardımcılarından bir tanesi oturur parti merkezinde, hükümete çatan bir takım satırlar Ciziktirir, daktiloya ceker, ajansa gönderir, saat yedide, saat sekiz buçukta ikişer kez ulusa sunulur bu gereksiz, saçma sapan sözler. «Falanca partinin genel sekreler yardımcısı bay bilmemne şöyle buyurdu». Her partinin bir genel başkanı, genel sekreteri, yardımcıları, kiminin başkan vekilleri, grup başkan vekilleri, kısacası önemli sayıda ileri geleni vor. Her akşam birinin odını duyarız, daha önce hiç bir alanda başarı kazanamamış kimselerdlr bunlar. Hukukçuysalar hukuk alanında, gazeteciyseler basın alanında önemli bir katkıları olmamıştır. Salt bir partinin içinde bir göreve gelebildikleri için milyonlarca yurttaş her akşam adlarını duymak zorundadır!. H İnönü de... 1940larda Cumhurbaskanı İsmet İnönü Mlllî Eğitimle cok yakından ilgilenir, özellikle kcy eğitimindeki ve teknik öğıetimdeki gelismeleri ıctenlikle izler, bunun için yetkilileri ile doğrudan doğruya görüşürdü. Bir gün ilköğretim Genel Mu dürü Hakkı Tonguc ve Teknik Öğretim Müsteşarı Rüştü Uzel'i cağırtarak, onlarla gelışmeler, yeni girişimler üzerinde görüştükten sonro durumdan cok memnun olmuş olacak ki, anıfarını anlatmaya da geçer. Bun lar arasında Atatürk'ür, iki tehlike üzerinde cok dikkatle durduğunu, bunları önlemek için özellikle cok calıştığını açıklar: Bu iki tehlikeden birinin dışordan geleceğini, İngilizlerın çeşitli kurnaz girişimler, taktikler ve yollar kullanarok bizi Ruslarla carpıştırmoya, hem Ruslar üzerinde etki sağlamaya, hem de bizim onmamızı. gelişmemizi engellemeye, ulusçuluk (milliyet) duygumuzdan yararia narak, Rusya'daki Türklerle birleşmeyi oşılayarak bizi kışkırtmoya çalışacoklarını... ötekı mek amacındaki emperyalistler emrinde, onlar icin bilerek, bilmiyerek yapılmış değerli hiz metlerdir. Gerçek değerli politikacı olmanın koşulu. Gerçekten yurdn ve ulusa hizmet amacından başka bir iç düşünü. bir art düşünü, çıkar düşkünlüğü ve hesabı olmayan politikacılor ve devlet adam; olmak yolunda bulunonlar Atatürk'ü tümü bir koc cildi aşmayan Büyük Söylevi ile Söylev ve Demecler'iniokuyarak, O'nun düşünlerini, ülkülerıni ve amaçlarını iyi ve çok iyi kavrıyarak, iclerine sindirerek ulusa değerli ve yararlı olabilirler. Yoksa, gerçekte zararlı ve kötücü durumo düşmeleri olasılığı çoktur. Son 150 ve en son 30 yıllık tarihimiz bunun kanıtıdır. (1) Bu durumlar İçin İmam Gal o l i (Tehafütil Felaslfe = Fllozofların Şaşkınlıkları) kitabında «dine karşı cinayet» deyimlni kullanıyor. «Bağımsız» adlı bir haftalık dergide N. Onur bu gerceği belirtmiş, şunları da eklemiş: <Porti sözcülerinin hatta liderlerinin basına ve TRT'ye verilen konuşmaları genetlikle geçmiş yıilardaki konuşmalarının tekrarıdır. Bir gazeteci arkadaşın bununla iigili elinde dökümanlar vardır. Orneğin bir parti liderinin iki yıl önce verdfği demeci yeniden yazdırıp uzerine günün tarihini ottığı demec kelimesi kelimesine aynıdır.» Beğendiniz ml? Zaten söyleyecek sözleri yoktur, bir konuyu bir sorunu eleştlrecek yetenekleri yoktur, gerçek bilgileri, belirll bir fikir düzeyleri yoktur bu uydurma politikacıların... Kendi meslek alanlarında coğunlukla ikinci, hatta ücüncü sınıf kimseier olarak kalmışlardır. Ama h«r akşam radyolar, TV'ler, bu gibi kimseleri buyuk birer vazgecilmez ulusal değer gibi sunar halkımıza... Hem de her akşam aynı, birbirinin eşi, ictenliksiz sözleriyle... Bıktırıncaya kadar!... Bundan böyle radyo ve TV yöneticileri bu konuda kesin bir karara varmalıdırlar. Bir parti başkanı, ya da genel sekreteri gerçekten bir basın toplantısı yapmışsa, gerçekten halk önünde konuşmuşso o sözlerden kimi parcalar holka sunulabilir. Bunun bir haber değerf vardır da ondan... Ama adam oturmuşlar 'bu akşam bir kez daha iktidara çatayım, bir kez daha komunistlikle, vatan hainliğiyle, bilmem neyle suçlayım, nasıl o!sa genel sekreterler yardımcılarındanım, sozlerimi halka duyurmak zorundodırlor' diye duşunup kolsme sarılmış, saçma sapan, hic bir değeri olmayan, hatta «haber» niteliği de taşımayan bir çiziktirmeyi radyoya, basına yollamış... Niye onu hemen radyo. TV bültenlerine koymak, neden? Basında yer alıyor mu o genel sekreter yardımcılarının, başkan vekillerinin, grup başkan vekillerinin «iş» olsun diye karaladıkları gereksiz sözler? Almaz! O partinin borazanını çalan gazeteler bile coğu kez bu uydurma demeçlerden bir tek satır bile koymaz. Ama biz radyo dinleyenler, TV izleyenler, bu acı yazgıya her akşam bir iki kez katlanmak zorundayız... Bu ocık bir haksızlıktır, yurttaş haklarına bir saldırıdır. TRT haber bültenlerinde güncel olaylar yer almalıdır. «Haber» değeri olan, «haber» niteliği taşıyan sözler, konuşmalar... Gereksiz gevezeükler, ona buna karaçalmalar. lekelemeler, abuk sabuk konuşmalar «haber» değildir. Bu düşünceierime TRT'nin milyonlarca seyircisl de sözcüğü sözcüğüne katılacaktır sanırım. TRT Yönetim Kurulu bu konuya vakit yitirmeden el atmalıdır. ÇAGDAŞ YAYINLARI ÇIKTI Gcrzr M. Kemal Atatürk DİŞ TABİBİ ORHAN TÜZÜN Samatya Caddesi No: 400 Saat: 13 17 T«l.: 21 75 82 (Cumhuriyet: 7941) ZAYI Şebekemi kaybettim. Hükümsüzdür. Haluk GÜREREN Gökhan.../7942 HALK GECESİNE KATIL! Tarih: 21 Mayıs (Pazar) Saat: 20.00 Yer: Yeni Tepebaşı Gazinosu. Program: Ozanlar, Slayt, Koro, konuşmalar (Cumhuriyet 7967) Gerçekten Hizmet Edeceklerse SÜYLEV BUGÜNE DEC1N BU BUYUK YAPITI OKUMAMIS OLANLARIN KOLAYCA OKUYUP ANLAYACABlLtCEGİ BICIMDE BOLUMLERE AYIRAN, YER YER 02ETLEYIP YAYINA HAZIRLAYAN: Ankara Elektrik Havagazı ve Otobüs İşletme Müessesesinden (EGO) 1 Kuruluşumuzca 720 adet tek katlı normal tip şehir otobüsü ile 100 adet tek katlı mafsallı tip (körüklü) şehir otobüsü ve bunların %10'u oranında yedek parça kredili olarak satın alınacaktır. 2 Bu iş için Teknik ve îdari şartnameler Türkçe ve Ingilizce olarak hazırlanmış olup takımı 10 bin lira karşıhğında kuruluşumuş Makina ve İkmal Dairesi Başkanlığı Ticaret Müdürlüğü Dış Ticaret servisinden sağlanabilir. 3 İlgililerin şartnamelerimize göre hazırlayacakları tekliflerini 3.7.1978 günü saat 17.30'a kadar kuruluşumuzda bulunacak şekilde göndermelert veya bu tarihe kadar kuruluşumuz yazıişleri müdürlüğüne teslim etmeleri şarttır. ŞartnameniD Ingilizce metninde anlaşmazhk olduğu takdirde, Türkçe metin geçerli olacaktır. 4 Bu iş için döviz gerektiği takdirde gerekli döviz kuruluşumuzca sağlanacaktır. 5 Postada meydana gelecek gecikmeler kabul edilmeyecektir. S Kuruluşumuz 2490 sayılı kanuna tabi değildir. F RA NSIZ CA STRASBOURG ÜNİVERSİTESİ MEZUNU ÖĞRETMEN TARAFINDAN FRANSIZCA DERSİ VERİLİR. 3ÜTÜNLEMEÜ ÖĞRENCİLER SINAVLARA YETİŞTİRİLİR. 58 68 96 CBasm: 16111) 7936 Yine bu amacla halkın kutsal inançlarını sömürecek, din aöına, gerçekte yalan. düzmece ve dine aykırı girişimlerle onu gerilere, gericiliğe, karanlıklara itecek yandaş politîkacılar bulmuşlardır kendilerine. Halkı gerçek bilimden, gerceklerden, dinin evrensel değerlerinden, bilimi, eğitimi, gelişmeyi, ilerlemeyi isteyen buyruklarından uzaklaştırarak, din sa vunuculuğuna bürünüp, bilime karşı çıkarak politikacılık yapanlar türemiştir (1). Yine onlar gibi, ulusçuluğu kendi tekellerine alıp başkalarına, hatta gerçek ulusçulara karşı düş manlık ve saldırı düzenleyen, düzenleten gizli, acık önderler çıkmıştır ortoya. Besbelli ki. ulus birliğini bozan, onu düşman cepheler durumuna sokan girişimler, 1950 politikocılannın too luma ektikleri «husumet andı = duşmanlık andı» ve onun uy gulaması olan «Vatan Cephesi», 1970 politikacılarının ektikleri «milliyetci cephe» tohumlarının meyveleridir. Bur.lar Türkiye'yi bir kargaşa içine düşür Ord, Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu Ederi: 50 Lira İsteme adresi: ÇAĞDAŞ Y A Y I N L A R I Cağaloğlu, Türkocağı cad. No: 3 9 4 1 İstanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle