Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İKt lli yı! oluyor, 1928 nisan ayında yedi genc yazıncı «Yedi Meşale» adlı bir antoloji çıkarıyorlar. (Antos «çicek» demekmiş Yunanca, loji ise burada «logos»dan gelmıyor, «legei»den geliyor. «demet» demekmiş. Topluca «çicek demeti» anlamına. Bizde buna benzeterek bir zamanlar «güldeste» demişlerdi. Ne ise...) Sonra bu yedi genc, bir de «Meşale» adlı bir dergi cıkarıyorlar. işte yazınımızdaki «Yedi Meşole» akımının kısaca başlangıcı bu. Yedi Meşalecilerden aramızda iki kişi kaldı: Yaşar Nabi Nayır iie Cevdet Kudret. İkisi de yazınımızın unutulmayacak adlan. Fakat onlarla biriikte Sabri Esat Siyavuşgil'in, Vasfi Mahir'in, Muammer Lütfi'nin, Ziya Oşman Saba'nın. Kenan Hulusi'nin oluşturdukları Yedi Meşale olayı nı iyi bilenler sanırım çok değildir. Varlık dergisi son sayısında, 50. yılı dolayişiyle Yedi Meşale konulu yazılara yer vermiş sayfalarında, iyi de etmiş. Özellikle gençlerin alıp okumalarını öğütlerim. Ama burada üzerinde durulmaşı gereken şudur ki, biz siyasal tarihimize olduğu gıbi, kültür tarihimize de hep yabancı kalmaktayız. Gerçi adlan biliriz. zaman zaman bir takım kitaplarla şiirleri de anımsadığımız olur, ama birbirine zincirlenen kültür halkaiarındaki süreklilfği pek merak etmeyiz. Bundan ötürü de kültür hozinemizin tarihsel oluşumuna yabancı kalırız coğun. Bizde her kuşak yalnız kendisi varmışcasına ortaya atılır, şonra do unutulur gider. Edebiyatı Cedide'nin, sonra Eceri Ati'nin hangi yıllarda gördüğünü bilen kac kişi cıkar der siniz? Yaratıcıları cok değerli ozanlar, yazarlar, bilginler olduğu halde, işte Yedi Meşale olayı da bu anlamda unutulmuştur, okul kitaplarında kal mıştır. Yukarda, «Birbirine zincirlenen kültür halkalan...» dedim; Yedi Meşale, kendinden sonrakileri etkilemesin olur mu hiç! İşte örneğin Varlık dergisindeki yazısında ozan Behcet Necatigil, «Yedi Meşale şiirinin, o şiirdeki inceliklerin, benim şiirimi de yönlendirmiş bir dönemec, bir durak olduğunu söylemekte..» diye yazmaktadır. Gercekten de Yedi Meşalecl Duvorlara clzilen resim cerçevelerl İnce boyunlarını tevekkülle uzatır Konsol ustünde cölün uydurma develsrl. Cevdet Kudret cok yönlü bir sanatcı olarak ünlüdür. Daha genc yaşında iken oyunları oynanmıştı Darülbedayi'de. Sonra romanları, hikâyeleri ile de yazınımızdaki haklı yerini aldı. Ama en başta ozan olarak tanınmıştır o. Ozahlığını zaman aralıkları ile surdürdü. Şiirlerinden bende kalan başlıca motifler «cocukluk» ve «ölüm»dür. «On Ölüm Şarkısı» unutamadığım şiirlerdendir. Ölüler, ölüler koşun imdada! Ölüler sizin en yoksulunuzum! ölüler koşun ki, öbür dünyada Topraktan bir sema ile mahpusum. «Cocukluğıım» adlı şiirini yazdığı iu.r.an yaşı epey ilerlemişti. Hangi cocukluk şiiri, cocukken yazılmıştır ki! Fakat Cevdet Kudret, yaşı ne denli ilerlerse ilerlesin, cocukluk günlerini yaşayan bir ozandır. Ne oldu çocukluğum? Köşelerinde nefes nefese koştuğum Odalar? Onunla biriikte siz de ararsınız o odalan. Varlık'takl yazısında Yaşar Nabi'nin «ermiş» diye adlandırdığı Ziya Osman Saba'ya gelince, şiirimizin iyilik üstüne olan sayfalarının en gercekleri tümden onundur. Zaman zaman onun şiirlerini yeniden elirne alıp okudukca, eskimek şöyle dursun, hep taze bir görünüşle ortaya çıktığını anlıyorum. İceriği, ictenliği yatsıyanlar icin ibret verici bir olay. Ziya Osman ve şiiri... Bunun kadar tanıtlanmış bir şey az gösterilir. Bu ruzgâr her vakit böyle esmeyecek. Gökte bulut, suda yelken, dalda cicek. Bir gün, bir gün var ki, günden güne gercek Catır catır servi, cıtır çıtır böcek. Çek ciğerlerine bir nefes daha cek, Bu ruzgâr her vakit böyle esmeyecek. işte inceleyecilerimiz. eleştirmenlerimiz icin bir calışma alani: Yedi Meşole ne yaptı, ne bıraktı? CUMHURİYET 7 /V75A/V 1971 E OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Lıbya'dan Mektup ibya'dan aşağıdakl mektubu aldım. «Cumhuriyet gazetesi yazarı İlhan Selcuk abi, Size dertlerimizi anlatmak icin 35 dakikanızı alacağım. Baştan özür dilerim. İlk evvelâ kendiml tanıtayım. Ben aslen Türkiye'iiyim. Sıvas'ın Şarkışla kazasının Delitryas köyundenim. İsmim Ömer Fek. Abiciğim, 1965 tarihinde Sivas İşçi Bulma Kurumuna yabancı devlete gitmek için kaydolmuştum. 1977 tarihinin 10'uncu aymın 18'inde Libya'ya kartım çıktı. Ve muamelemi yoptırdım, Libyaya geldim. Bize '90 lira aylık. günde 4 saat fazla mesai, Cuma gunleri çalışırsanız 2 yevmiye» diye konuştular. Ankara'dan Libya'ya geldim. Maalesef fazla mesai yapttrmıyorlar. Cumaları tüm yevmiye calıştırıyorlar. Ama cuma yevmiyelerini vernriyorlar. Sonra bizim aylıktan yüzde 5 kesinti diye konuşuldu. Şimdiyse 90 liradan 13 lirasını kesiyorlar, elimize 77 lira geclyor. Bu 77 llranın 35 llrası yemek masrafımız oluyor, bize 37 lira kalıyor. işverene «Cıkışımızı ver, gidelim» diyoruz. «Siz bir seneye mukaveie yaptımz, gönderrnemi diyor. «Aylığımızı artır» diyoruz. «Aylık icin de mukaveie yaptımz» diyor. Türk Konsolosluğuna mektup atıyoruz, cevop vermiyor. Hükümete yani poiise çıkıyoruz, bizi reddediyorlar. İlhan abi, 2100 liraya bir sene cekilir ml yoban ellerinde? Zatıalinize bu dertlerimizi anlatmayı, ve sizin de bizim dertlerimizi dile getlrmenlzi orzuluyorum. Bir de abieim, sizin gazeteyi Libya'da okumomız imkânsız. Çünkü bizlm buraya gazete falan gelmiyor. Bizi esir gibi calıştırıp, anamızdan, babamızdan, cocuklarımızdan uzakta ve hasrette bırakıyorlar. Bir ricamız var: Başta Calışma Bakanlığına ve bütün llglll yerlere dertlerimizi bildlrmenl saygıyla arzederim. Şu İki satır yazıyı şahsınıza 119 kişinin adına yazıyorum. Yani Libya'nm Beydağ vilayetinde ve yakın iki köyünde toplam olarak 119 kişiyiz. Benim calıştığım patronun işlnde 37 klşlyiz, 82 kişi de diğer patronda çalışıyorlar. Emln oi ki abi, yatak patrona ait, ama altımızdaki yatoğın kalınlığı 2 santim. Yattığımız yerde su ve tuvalet yoktur. Yattığımız evi görseniz Türkiye'de büyük baş hayvanları koymazlar. Yatak ve ev icin eİyi değıl» diye konuştunuz mu «Bundon iyi ev olmaz, bundan iyi yatak olmaz» diyorlar. Ne yapacağımızı, nasıl olacağımızı saşırdık. Umutlarımızı yeni hükümete bağladık. O da bizim dertisrlmize bo*mazsa, çaresiz bizi intıhar paklar. Muhterem abiciğim, bizim haberdar olmamız İcin Turkiye'den bize bilgi vermenizi istiyoruz. Memnun oluruz bilgi verirseniz. Buradan pul koyacaktık zarfın lcine cevop ver meniz icin. Ama Türfciye'den bu pulla mektup geımez diyorlar. Eğer cevap verirseniz, Türkiye'ye dönüşte yanına uğrarız' inşalloh. Sonra hayat pahalı Libya'da. Cok pahalı. Adi bir sigara Türk parasıyla 13,5 liraya geliyor. Dertlerlmize son verir ken, selâm ve saygılarımı bildiririm. Bu pusulayı yazarken bütün arkadaşlar yanımdaydı. Hepsinin ayrı ayrı selâmiarı var. Umutlarımızı size bağladık. Cumhuriyet gazetesine selâmlarımızı bildiririz.» • İşte Sivas'm Şarkışla kazası Deliilyas köyünden ömer'ln Libya'nm Beydağ'ındaki öyküsü... Ömer'ln mektubu geleli bir ay kadar oluyor. Yeni hükümet blraz soluk alsın diye bekledim yayınlamak icin... Şlmdl yetklll ve sorumlu kişilere durumu iletiyorum. Anadolu köylüsünün cilesi ne Anadolu'da bitiyor, ne Almanya' de, ne de Libya'da... Bu gldişle bltecek gibi de görünmüyor. Ne var ki yeni Hükümetin yeni bir aniayışîa elini Libya ya uzatacağını da umuyorum. Yedi Meşalenin Elli Yıl: Melih Cevdet ANDAY ozanlar, Izlenimci resminkine benzeyen imgeleri (Sabri Esat), toplumsal konuiarı Içtenlikle Işleyişleri (Yaşor Nabl, Vaşfi Mahir). ölümün ve mutluluğun buruk bir tada bürünmüş algıları, doğayı ve insanı şlirsel bir yapı sağlamlığt iclnde verme ustalıkları (Ziya Osman. Cevdet Kudret) gibi özelliklerle etkin olmuşlardır. Onların etkileri, toprak altı suları gibidir, izleri onlardan şonra yer yer yeşeren otlara karışır. Ayrıca Sobrl Eşat Siyavuşgil, Yaşar Nabl, Cevdet Kudret adlannın, şilr dünyamıza gercekten özgün sesler bırakmaları yanında, kültür ve bılim alanımızda unutulmayacaklarını burada söylemek gerekir. Sabri Esat koşuk çevirileri, Karagöz araştırmaları ile hep anılacaktır. Yaşar Nabi Nayır, Cumhuriyet dönemi düşün tarihimizin en sağlam dayanaklarından biridir. Yorulmak bilmez çabası ve güclü yeteneği ile uygar bir toplum icin en gerekli calışma ürünlerini sağlamıştır. toplumumuza. Cevdet Kudret, örnek gösterilecek ders kitaptarı, ortaoyunu ve Karagöz calışmaları ile, gelecek kuşakların borcluluk duyacokları bir ad olarak kalacaktır. Ama biz yine de onların şiirleri üzerinde duralım. Lise öğrencisi iken okudum Yaşar Nobi'nln «Onların Şarkısı», «Onar Mısra> adlı şiir kitaplarını, oyunlarmı. Ateşçinin Şarkısı'nı, Arabacının Şarkısı'nı ezberlemiştim. «Onar Mısra> cıfctığı zamon onu bize, hic unutmam, yazın öğretmenimiz derste solık vermtşti. O kitaptoki şiirler, incelikleri, duygululukları ile belleğimde kalmıştı. Yaşar Nabi Nayır bir sevi ozanıdır, bütün şiirlerine sinmiştir sevi'nin izi. En güzel rüyaların bile bir sonu vardır Bir bahar rüzgârından bir sabah alarak hız Mevsimlerln ömrünu yaşamıştı aşkımız. Onu şimdi kaybettim ve şimdi sonbahardır. Sabri Esat Siyavuşgil'in «Odalar ve Sofalar» adlı şiir kitabı. özgün, şoşırtıcı imgeleri ile beni hep kendine bağlı tutmuştur. Şiirin, şiire özgü diye bilinen, alışılmış dili ve benzetmeteri yanındo, «Odalar ve Sofalar», daha adından başlayorak okuru irkiltir. uyarır, düşünmeye cağırır. İster «şakacı», ister «izlenimci resim» desinler, o kltaptaki şiirler. yalnızca şiir olarak . düşünülmüş yeni bir görüşü oluşturur. Orada insan, eşya, bitki ve hayvan tuhaf bir yazgı birliği icindedir sankl. «Bağdat Caddesinde öğle» şiıriflden şu parcoyı alayırm Güneş asıtı kalır telgraf direğinde Yaz, beygirin boynunda sallar cıngıroğını öğle, bir talikanın döner tekerleğinde. Bence Sabri Esat, yaz sokaklarının. yaz evlerinin ozanıdır: Hep bir hikâyeden bahseder satır satır L Diyalog Kurmak! OKTAY AKBAL Evet Hayır iyalog, iki kişinin karşılıklı konuşmasıdır. Son zamanlarda sık sık duyuyoruz, «diyalog kurmok gerek», diyalog kurmasını öğrenmek gerek», «iyi bir diyalog kuruldu», «falan portiyle diyalog kurmaya çalışıyoruz», «Amerika İle diyaiog kurulacak» Bir «diyalog»dur gldiyor!.. Siz diyalog kurmosını biliyor musunuz? Yolu yordamı vardır bu işln. Önce karşınızdaki konuşacak, siz dinleyeceksinlz, iyice anloyacaksınız sözlerini, sonra siz yanıtlayacaksınız; bu kez o sizl iylce dinleyecek, ne demek istedlğinizi anlayacak, derken o, derken siz, böyle surup gidecek... Hem de belirli bir koııu, belirll bir sorun üzerine konuşacaksınız. Siz kalkmış trafik sıkıntısmı anlatmışsınız, o yonıt olarak Kıbrıs sorunundakl cözüm yollarını söylemiş! Buna diyalog denilmez. Herkes kendi kendine «monolog» yapıyor denilir. Gecen gün telefonda bir arkodaşla konuşuyordum. Bir ara konuşmamız sertleşti. O bir şey yapmış, lyl yaptığı kanısında, her zaman öyledir zatenl, ben anlamamışım, kötüye yormuşum. Oysa «beni tanıyan öyle düşunmez» glbllerden bir şeyler söyledi. Ben de «demek o işi yapmamışsın» dedlm. Yani «diyalog kuramadık telefondal Onun dediği başka, benimki başka! Konuşma tatsız bir nltellk kazanacaktı kl blrden ses kesildi. Korşımdaki kapattı sandım. O da ben kapattım sanmıştır! Oysa aradakl dlnleyicller, yani her diyaloğa üçüncü klşl olarok katılmaktan hoşlananlar, bu tür işlerle görevlendirllenlor kesiverdller «flkir tortışmamızıı! İyi de ettiler. Diyaloğumuz cıkmaza dayanmak üzereydi. Diyalogda karşılıklı bir anlayış, bir hoşgörü temel olmalı. Blrimlz öbürünü sucladı mı, «anlamadın», dedi ml, tatsız bir monolog oluverir o konuşma!.. Nerden oklıma geldi, şundan: İcişlerl Bakanı Özaydınlı gitmiş Demlrel'le, Erbakan'la, Türkeş'le konuşmus. Bakanlığının çalışmalarını anlatmış «anarşi» konusunda bilgi vermiş. «Demirel'le görüşmem çok yararlı oldu» demiş ardından da... Oysa Demirel böyle bir «yarar»dan söz etmiyor: «Sayın Bakan nezaket gösterip bana geldiler, bakanlığı ile ilgili konulardan bilgi verdiler» diyor. Bu, bir diyalog değildir. Yararlı bir sonuç verecek de değildir. Bir iki gün sonra Demirel kalkıp Özaydınlı'yı. onun bir üyesi olduğu hükümeti en ağır sözlerle suçlandırırsa nerde kalır bu dlyologun yorarı? Diyeceksiniz «her diyalogtan ille de bir yarar beklenmeli mi?» Diyalog kurabllmiş olmak kendiliğinden yararlı bir iştir. Hic değllse sorunların cözümlenmesi icin bir başlangıçtır, ya da başlangıc olabilecektir. Ecevit'in Montrö'de Koromanlis'le buluşup konuşması bir «diyalog» kurmaktır. Hic bir olumkı sonuca varmaso bile iki hükümet başkanının bir araya gelip konuşmaları bile önemli bir olaydır. Bu açıdan İçişleri Bakanının, hem de Meclis'te en ağır sözlerle karşılaştığı bir partlnin, partilerin liderlerini görmeye gltmesl. onlara anarşi olayları konusunda acıklamalar yapması «diyalog kurmak» icin gerekli bir başlangıc olmuştur. Ama bir kişinin İyi niyeti yeter ml diyalog kurmaya? «Nezaket göstermek» yeter mi? Karşımızdakl öyleslne sert, katı, kendi görüş ve çıkarları çevresinde öylesine kapalı bir insana. ne desek, ne yapsak onu etkilemek olası değildir. Bugün Bay Demirel, Bay Türkeş «hic bir olumlu, diyalog kurulamayacak iki politikacıdır. Hatta bu kişilere «politikocı» demek bile yanlış. Cünkü politikoo» her şeyden önce karşılıklı görüşme, tartışma, bir anlaşmaya varma uzmanı, ustası sayılır. Yani bir «diyalog kurmaı adamı... Ama Demirel gibi, Türkeş gibi kendilerini herşeyin ustünde, dışında görenler yalnızca «monolog» çudurlar. Bir başka sözcükle, buyrukçu!.. Ben Özaydınlı'nın gidip Demirel'le, Erbakan'la, Türkeş'le görüşmesini şu aşamada gereksiz buldum. Yararsız olan her şey gereksizdir ilkesine dayanarak... Bir iki gün bekleyin göreceksiniz bu dediğim kanıtlanacak... Bay Demirel'le Bay Türkeş in savları, çıkışları. sözleri ne değişir, «ulusal» yarar düşüncesiyle ne de yumuşar. Sonuna dek gitmek kararında kişilerdir bu politikacılar. Ya hep ya hiç! Ya iktidar bizde olocak, ya da yurtta tom bir anarşi kurulacak! Bu kişiler, bunları destekleyen gücler, yandaşlar, Türkiye'de felâket tellalcılığı yaparak şu ya da bu yoldan iktidara yeniden dönmek tutkusundo, özlemindedirler. Başorısız, yararsız, kişisel tutkularının kölesi olmuş politikocılarla hic bir diyalog kurulamaz. En iyisi böylelerini kendi sözlerinin, eylemlerinin batağında bırakmak, Türk halkıyla kurmak gercek diyalogu, tüm sorunları, dertleri, acıları, umutları, kurtuluş yollarını Türk halkına anlatmak, Türk halkından destek görmek... D 1 J . \ I t1 « \ ( < t ı $ r j j • • • İmza Günü : AZRA ERHAT Bugün saat 15 19 arası, Nışantaşı'ndokl tapevınde kitcplarını imzalayacaktır. Akademi Ki TEŞEKKÜR Okulumuz Korumj Derneği yararma 31.3.1978 akşaşamı. Bebek Belediye guzmosunda verılen geleneksel yemeğimizde; İyi kalplilik, cömertlik, cocuk ve yardım severlık gibi iyi hosletleri nefsınde toplamış buiunan Sayın neue mode dünya modasına yön \eren derçp ÛRHÎYtrüAZETE DAÖTİMİ AS. (Rektaş: 894) 6231 yaza hazırJjanı»! 1978 yaz modasınıda neue mode siınuyor SÜHEYLA ARTAM'a Okulumuza yapmış olduğu 100.000 liralık nakti bağıştan dolayı Okulum ve öğretmenlerim odına teşekkürü borc bitirim. Ülker IŞIK 50. Yıl Süheyla Artcm İlkokulu Müriurü »•••»«•»••••««»•«««*»»««•••»»»»•»••••••«••» İ ;; VÇAYUK Bilim DERGİ Kış 1977 M A K A L E L E R Nedim GÜRSEL TEKELİ MENTEŞ Baykan SEZER Şükran KURDAKUL İlber ORTAYLI • Jale PARLA Mete TUNCAY İ L ETİ Ş ı Toktamış ATEŞ Rasih Nuri İLERİ Korkut BORATAV B E L G E L E R Şükrü HANİOĞLU : Thomas Münzer, Şeyh Bedreddin, Nâzım Hikmet lürkiyede holdingleşme ve holdıng sistemlerinin mekanda örgütlenmesi Turk toplum tarihi tartışmaları Ahmet Hamdi Tanpınar uzerine Osmanlı toprak düzenının kaynaklan Byron, Lamartine ve doğu Atatürk'e nasıl bakmak Osmanlı tarihi nasıl yazılmalı? Bir öneriye yanıt Bir risale hakkında Eski değerler ye eskl sömürü düzeni oranı üzerine Her Hafta Kıbrıs'a Uçuyoruz/ bir haftalık tatil gezileri... Tafsjlât Bürolarımızda ISTANBUL 432525 / Milli Eğitim Bakanlığından 1 19771978 öğretim yılındo Açık Yükseköğretim Proğramlorından Meslek Yüksek Okullarına aktarılan It. sınıf öğrencllerinin I. sınıfton sorumlu olduklan derslerin sınavları 89 Nisan 1978 tarihlerinde ve eski sınav merkezlerinde yapılacaktır. 2 19761977 öğretim yılında Mes'ek Yüksek Okullarına aktarılan II. sınıf öğrencilerinin sınovlorı ise Kayıtlı olduklan okullarda yapılacaktır. Bu aurumdoki öğrencılerin ilgili Okul Müdürlüklerine başvurmalon aerekmektedir. (Basın: 13805) 6263 GALERI DENIZ • 72 Opel Record 1700 • 73 Renault Statlon • 76 Murat • 68 Anadol • 72 Murat • 73 Murat HER 1 •ÜRLÜ ALIM SATIM İŞLERİNİZDE EMRİNİ2DE TEL : 37 16 44 (Cumhuriyet: 6261) bosfor turizm ANKARA 25302S Ali Cevdet'in bir risalesl: İş ucreti ve işsizlik buhranı Engin D. AKARLI Tanzimat dönemiyle ilgili bir belge: Fuad Paşa'nın siyasi vosiyyetnâmesi KİTAP ELEŞT İ R İ S İ Nabl DİNCER : «Yönetim sosyolo|isi» hakkında • » • • • • » » • • • • • • » < •• • • • ••• • • • • • ••