17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Die Zeit: "Türkiye'nin Ecevit'e ihtiyacı var,, ' Batı Almanya'da yayınlonan Haftaîık «Dle Zeit» dergisinde, «Türkiye'de hâlâ ışıklar yanıyor» başiığı aitında, ıktidor değişikliği ve Türkiye'nin içinde bulunriuğu ekonomik ve sosyal darboğozı inceleyen geniş bir yazı yer atmıştır. «Nlhayet Bülent Ecevlt Türkiye'yl yönetiyor» cümlesiyle başlayan yazıda Ecevit'ten ıTürkiye'nin bu adama ihtiyacı vorı diye söz edilmektedir. Yaztda özetie şöyle denilmektedir: «Ecevit, secim zaferinden ancak 6 ay sonra Boşbakan oiabildi. Ancak Ecevit parlak bir başlangıc yapamıyor, çünkü Tur kiye, torihinin en kötü durumunda ve sıfır noktasında. Ecevit. ne pahasına oiursa olsun iktioar oimakta ciirenen seleflerinden devraldığı «enkoz»!a uğraşmak durumunda. 53 yaşındaki yenl Başbakan Bülent Ecevit, ancak Herkül turünden eylemlerle, ülkenin karşı karşıya buiunduğu sorunlorın üstesinden gelebü.r. Ecevit. torn takır bir devlet kasası, her turlü denetimden cıkmış bir siyasal terör nedeniyls büyük ölCüde zedelenmiş bir devlet otoritesi, icte kamplara aynlmış, dışarda ise tecrit edilmiş bir Türkiye devralmıştır. Halkcı ve sosyol reformcu Ecevit'in bu or tamda yaptığı başlangıc. onu or tonın solundan çok. sağma doğru çekiyor. Ecevit, ne bir maceracı, ne de bir fanatiktlr. cHalk «Ankara'daki Atatürk Anıtında «Türk, öğün, çalış, güven» yazıyor. Ne var ki cinayetler, bombalı baskınlar ve ekonomik bunalımla çalkalanan Türkiye, bugün yurttaşlarına ne gerekli gururu ne de yeterli iş olanaklarırtı ve güvenliği sağlayabiliyor.» adamı» olarak tanımlanan Ecevit, 1960'larda Calışma Bakanhğı yaptığı yıltarda grev hakkını yasalaştırmış ve sendikaların Türk ic politikasmda belkieyici bir etken olmalannı sağlamıştır. Sosyol bilinç, Ecevil'in belirleyici özelliğidir. Bu özelliğı, hükümet oluşurken de görülmüş. bir yandon parti iclndeki sol traksiyon etkisiz durumo getirilirken, diğer yandan da ceşitli nedenle yıpranmış politikacılar, partinin kilit noktalarındon uzakloştırılmıştır. llımlılık onun parolasrdır. Bu redenle parti programını bir yana bırakarak. ancak temel ilkelerden de sapmadan, ülkenin gerçeklenne ayok uydurmak gerektiğıni vurguluyor Ecevit. Ülkenin gercekleri ise hic de ic acıcı değil. Ankara'daki Atatürk onıtında «Türk, öğün, calış, güven», yazıyor. Ancak cinayetier. baskınlar ve ekonomik bunalımla çalkalanan Türkiye, bugün yurttoşlarına ne gerekli gururu, ne de yeterli iş olanaklarını ve güvenliği sağlayabiliyor. Sağcı ve solcu vurucu gucler arasındaki terör eylemleri, giderek artıyor. Devlet ve toplum dü zenınin büincıne varmış ve sükunete ihtiyacı olan Türkiye, bir gangster cennetine dönüşmüş durumda. Bombalı baskıların ve şıddet eylemlerinin olmadığı gün ve gece yok artık Türkiye'de. Ecevit bu. tırmanışı angoje olmuş bir partili olarak deği! de, ancak gerçekçi bir politikacı olarak durdurabilir. Bu durumda ideolojık yaklaşımlardan cok, devlet adamı olarak yüklendiği sorumluluklarm biüncine varmış olmak onu başarıya ulaştınr. Bu nedenle yeni yasalar getirmeden, oncak mevcut yasaların da kesinkes uygulanmasını sağlayarak, hem sağdan. hem de soldon gelen tedhiş eylemlerinin üstesinden gelinmelidir. Önceki iktidardan dovralınon ekonomik kaos icin de durum aynıdır. Bugüne dek uygulanan savurgan kredi alım politikasmdan vazgedlerek, yabancı bankalordan yüksak faizle kısa ve orta vadeli kredi almak yerine, ulus Politikada Sorunlar ERGUN BALCI Ba^kan Carterin sorunları Almanya'da haftalık yayınlanan «Die Zeit» dergisinde «Türkiye'de hâlâ ışıklar yanıyor» başiığı altında Turkıyedeki son duruma geniş yer verildl. lararası para pivasalarmdan uzun vadeli kredi ahnması ve özellıkle devletler arasında ik.li onlaşrr.alara gıdümesi öngörülmektedir. Uluslararası sorunlar, Bülent Ecevît'ın görev defierinde ancak ücüncü sıroda yer almoktadır. Ne var ki uluslararası sorunlar, Ecevit hükümetinin en kısa zamonda cözüme yaklaşabüeceği ve olumlu puanlar toplayabüeceği alandır.» (Dış Haberler Servisi) B 2. Boğaz Köprüsü'ne gerek duyu/mas/n/n nedeni, Avrupa ile petrolcü ü/kefer arasmdaki trafiğe çözüm getirmek,, 2. Boğaz Köprüsu'ne ilişkin fartışmolar sürerken, haftalık Amerikon dergisi «Engineerlng Naws Recordtda yer alan bir haberöe 2. Boğaz Köprusü'ne gerek duyulmasındaki birincil amacın, Avrupa ile petrolcü Ortadoğu ülkeleri orosındaki trafiğe cözüm getirmek olduğu belirtiliyor. Dünyanın ceşitli ülkelerinde mühendisler taratından okunan bir dergi olan «Engeneering News Record»da yeralan haberde Londra'daki «Fre«mon Fox and Partners» firması tarafındon inşa edilen 1. Boğaz Köprüsü'nun 1980, ya da 1981'de, yani tohmin edilenden 15 yıl önce «doymuş» duruma geleceği kaydediliyor. Yazıda 1. Boğaz Köprüsü'nun tahmin edilenden 15 yıl önce ihtiyacı karşılomaz olmasmdaki ana etkenin, Avrupa ülkeleri ile petrolcü Arop devletleri arasındaki kamyon trafiğinin yoğunluğu olduğo belirtiliyor. Dunysnın dördüncü uzun köprüsü olacağı kaydedilen 2. Boğaz Köprüsü'nun 1982 yilındo tomomlanacağıno da işar«ft ediliyor. Havaalanı çevresinde yaşayan kadınların daha fazla kusurlu çocuk doğurdukları öne sürüldü LOS ANGELES Kaliforniya Üniversıte'sinden bir grup bilim adamının yaptıkları bir araştırma sonucu, havaalanı cevresinde oturan kadınlann kentin dığer bölgelerindeki kadmlara oranla doha anormal ve kusurlu çocuk dünyaya getirdikleri ilerı sürulmuştur. Hova trafigi sonucu meydono •geıen aşırı gürultünün, hamıle kodmları «fMiediğini ön« süren araştırmacılar hamile kadınların dudakları, damakları yarık. omur ilik sakatlığı ve akıl eksikliği bulunan cocuklar doğurduklarım belırtmışlerdir. Ancak uzmaniar yeni doğan çocuklardaki kusurların tamamen ucakların gürültüsü nedenine bağlanmadığını kabul etmekte ve ucakların cıkardığı rehirli gazların da buna neden olabtleceğini ileri sürmek tedirler. l o s Angeles Kaliforniya Üniversitesi (UCLA) araştırmocıları havaalanı .yakınında oturan hamile kadınlardcn siyah oianlar.n, kentin diğer bölgelerindeki kadmlara oranla yüzde 61. beyaz olanların ise yuzde 37 oranındo d a i a fozla kusurlu cocuk doğurduklarını acıklamışlordır. Bu arada yetkililer oynı tip cahşmaların İngiltere ve Japonya'da da yapıldığını söylerken benzer sonuclar elde edildiğim belirtmişlerdir. Bildirildiğine göre. Londra'nm Heatrovv Havaalonı çevresinde yaşomlannı surdu ren ailelerden olan cocuklann ölü doğma oranı oldukca yüksektir. Aynı şekilde Japonya'do Osoka havaalanı civarında yaşavan ailelerin de düşük oğırlıkI; bebekler dünyoya getirdikleri ilerı sürülmüştür. Arjantin'deki baskı rejimi nedeniyle 1978 Dünya Kupası finallerini boykot girişimleri yoğunluk kazanıyor PARİS 1978 Dünya Kuposı îinallerinin yapı!.acağı Arjantmde insan haklarının cığnendiği gerekcestyle. ardarda tinalleri boykot cağrıiarı yopılmaktadır. Fransa'da kurulan «Dünya Kupasını Boykot Komitesi» Fransa'nın finallere kotılmaması için bir biidiriyle cağn yapmış ve bu yön deki girişimini sürdüreceğini belirtmiştir. Öte yandan, «İngiltere Ulusal Gazetecller Birliği» |NUJ) de bir acıkloma yaparak, hazıran ayında finallerın yapılacağı Arjantin'deki askeri cunta rejimini suçlamıştır. «NUJ», şampiyonanın. Nazı rejimi altında yapı!an 1936 Berlin OHmpıyat Oyunlorı'na benzeyeceğini savunmuştur. Baskı rejimi nedeniyle Dünya Kupasının orgamzasyonunu yapacak bu ülkeyi boykot etmenln tek yol olduğunu savunan «Dünya Kupasını Boykot Komitesi», toplama kampları ve işkence odaian arasında spor yapılamıyacağını bildirmiştır. Şampiyonanın, insan haklorının cığnendiği Arjantin veya buna benzer bcşka ülkelerde yapılmamasım isteyen Komite, cunta siyasal tutukluları ssrbest bırakmadıkca. yitik olan 15 bin kişiyi özgür olarak ortaya cıkarmadıkca ve ülkede siyasal, sendikal, demokratik 6zgürlükleri tanıyacak duzenli bir sistem kurulmadıkca. Franso Mü lî Takımının fınallere kotılmaması icin elinden gelen her çobayı göstereceğini ve protesto gırişimlerini arttıracağmı bir bildiV riyle acıklamıştır. Fransız «Le Monde» gazetesinde yer alan bildiride, Komite, tüm sporcuları amatör futbolcuf lorı, gençlık örgütlerini, siyasi, 1 sendikacı fikir adamlarını ve örgutlerini, insan haklannı koruma kuruluşlarını, tüm demokrat ve ilericılerı «Ariantin Dünya Kupasını Boykot Komitesi» nın gırişimlerine katılmaya ve desteklemeye cağırmıştır. Bu bildiriye imzalannı atan bazı ünlü kişiî ler şunlardır: Louis ARAGON | (yazar). Rolan BARTHES (yazar), Jean Louıs COMOLLİ (film yapımcısı), Gisele HAÜMİ (avukat) Aiaın KRİVİNE (Devrımci Komünıst Bırlıği Politik Buro Üyesıl. Yves LACOSTE (sosyolog), Jean LACOUTURE (gazeteci), Yves MONTAND (aktör). Jean Paul SARTRE (yazar), Laurent SCHVVARTZ (mctematikci), Simone SİGNORET (aktris), Pnilippe SOL LERS (yazar). Öte yandan, «İngiltere Ulusal Oazeteciler Birliği» (NUJ; de bir acıklama yaparak, Arıantin'deki rejimi kınamış, askeri cuntayı, 1936 Berlin Oümpiyatlannı düzenleyen Nazi rejimi gibi. 1978 Dünya Kupasını kullanmakla suçlamıştır. «NUJ» Baskan Yardımcısı Denis Mac Shone, Arjantin'in, Şili ve Kambocva i!e bırlikte, gazetscilere karşı en oğır baskilar uygulayan ve basın özgürlüğünü yok sayan ülkeierden biri olduğunu sövlemiştir. Shane, 24 mart 1976 yılında Arjantin'de yapılan oskeri dorbeden bu yana 40 gazetecinin kayboiduğunu, 29 gazetecinin öldürüldüğünü ve 70'inin de hapiste bulunduğunu «Ulustararası Af Örgütü»nün istatistiklerine dayanarak acıklamıştır. Bu arada. Dünya Kupası'nın yanısıra, ekim ayında yine Arjantın'de yapılacak «Kanserolojl Kongresi»r,in de aynı gerekcelsrie boykot edilmesi önerilmiştır. Ünlü Fransız kanserolog Leon Schvjarzenberg yaptığı bu öneriye göre ko'eliğin hüküm sürdüğü ve hergun işkenceye uğrayan insanların buiunduğu bir yerde böyle bir kongre yapmak olosı değildir. Tutuklular arasında fizikciler, doktor, psikiyatr ve mühendis gibi bilim adamlannın da olduğunu belirten Schwarzenberg, bunların bacak ve kollarınm zincirlerle bağlandığını, üreme organlarına elektrık verildiğini ve canlı canlı kesildiklerini ileri sürmüştür. Ünlü kanserolog meslektaşlarından ekim ayında askeri cunta lideri General Videla tarofından açılacağını bildırdiği kongreye katılmıyarak, «acı cekenlerin yükünii azaltmalarını» ıstemiştir. (Dış Haberler Servlsl) Ankara . . . Inkara Ankara . . . Aıücara Anka içişleri Bakanı İrfan Özaydınlı'yı TV ekranmda görenler «nasıl zayıflomış..» diyorlar Sonra da soruyorlar. Sişmanlayan bokan var mı? Doğrusu yok. Bakanlık koltuğunda göbeklenen politikacılar tarihe karıştı. Şu günIsrde moda deyimiyle tenkaz ka'.dırmak» ağ:r işçilik is;iyor. Gecelerl gündüzlere katarak calışmayı gerektiriyor. Kimllerl Demirel'i eleştirmek İcin zayıflık konusundan da yararianıyor. Oysa Süleyman bey şlşmanlama rekorunu kimseye bırakmadı Başbakanlığı boyunca. Bu da doğru, ancak sayın Demlrel slnirlendikçe yemek yermiş. Yoksa MC hükümetleri döneminde iştah açan olaylar yaşanmadı ülkemizde. Kanlı olaylar, faşist tırmanışlar, soygunun her türü, insanaa et değil can bırakmaz. Sayın Donıirel, bugünlerde de bir kac kilo alacağa benzer. Danıştay'a pottayıcı madde atılmosına çok sinirlenmiş,. parlak mayacak bir gün. içişleri Bakonı eylemclls ri yakalamakla yetîniyor slmdilik. Ama bu eeylemlerin tırmanış noktası da saptanacak elbet siyasal sonuclarına da eğilmek gerekir. Tarihln işığı bugünlerl nasıl aydınlatacak kimbilir... Kiml kişiler Demirel'in yent rolünü, Anayasal kuruluşlara sahip cıkma görevlnl yuklenmeslnl AP icinden gelen baskıya bağ lıyorlar. Adalet Partisinde eski politikanın iflas ettlğinl belgelemek İçin verllen demeçler diye değeriendiriyorlar Oemirelin sozlerinl, partiici muhalefetin baskısına dayanamadığını one sürüyorlar. Kimileri de gulumsuyor bu görüse. AP'de bir rahatsızlık var ama, İc nvjhalefetin sesi duyulmuyor, diyorlar. Sonra da sessizliğin gerekçelerinl sıralıyorlar. Sayın Demirel ve yakm çevresi bu partiyi bir şirket yönetir gibl, bir Işodamı yönst'.ml uygulayarok yönetiyorlar. Yapma gündemleria parti grubunu bile yanılttılar. aşkan CoMer, iktidannın iVincî yılını sürdürürken onündeki iç ve dış sorunların giderek yığıldığı görulmektedir. Carier in şimdiye dek, bu sorunların çözümünde bir başarı sağiadıgı ise soylenemsz. Carter'in bir etkinlik gösteremediğl dıs sorunlorın başında kuşkusuz Ortadoğu gelmektedir. Başkonın bu konuda şimdiye değin görülür tek başorısı, peşpeşe birbiri ile çelişkiü demeçler vererek, kendi çevresi dahil, herkesi şaşırtmosı olmuştur. Filistin konusu, bu istikrarsızlığın somut örneğini oluşturmuştur. Saşkan bir gün «Fılıstinliierin bir yurt sohibi olması tşerektiği» deyimi ile Arap dünyosında bir umut ışığının parlamasıno yol acarken. baska bir gün «Fiiıstınlılenn deviet kurmasmo karsı olduâvınur belirterek bu kez israil'i sevince boğmuştur. Ama bir kaç gun sonra ıFilstınlilerın vosal hakıarımn tonın^'Cöi ve kenoi kacierietini tayin etme hakkına sahıp bıılunmnlorı gerekiığını» belirten Carter, İsrail hükümetinin simseklsrini üzprıne cekmiş'.ir Bu celişkili demeçler sonucu, Carter'in Ortadogu'da kesinlikle ne istediği henuz acıklıöa kavuşomaırışlır Başkan'ın Ortadoğu üo israil. Mısır ve Suudi Arabis•an'a uçak satma kararı da kimseyi memnun etmemiş, İsrail, Mısır ve Suudi Arabistana verilecek uçokların kendi güvenliğini tehdit edeceğini ileri sürerken, Arap ülkeleri de Carterin İsrail'e ucak satmasının bu ülkenin uyumsuz tutumunun bütün bütune kotıloşmasına yol acacağını belirtmişlerdir. Sovyetler Birliği ile flişkper ve özeiükle SALT. (Strate|ik Sllahların Sınırlandınlması görüsmeleri) Carter'ln ilerleme koydedemedigl diğer bir konudur. SALT konusunda ik ! ülke arasında hâlâ bir aniaşmaya varılamamıştır. Anlaşma bir yana, ikl süper güç arasındokl ilişkilerin son zamonlarda yeni bir gerginlik dönemine girmeye başladığı gorulmektedır. VNashington, Etyopya konusunda Moskova'yı son zamonlarda sık sık uvcrmavo boşlomıstır. Carter'in uîusal guvenlik danışmanı Zbignlenv Brzezinsky'nin önderliğlni yaptığı grubun SALT'ı Etyopya konusunda Moskova'yo karşı bir koz olarak kullanmck İstediği anlaşılmaktadır. Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Leonid Bre|nev 24 şubatta yaptığı bir konuşmada »ABD'fle bazı cevrelerin detantı bal;olama cabalarını voğ^nioştırdığından» yakınmış v« özellikle SALT konusunda son zamanlardo bir ilerleme kaydedilemediğini belirtmistir Öte yandan Carter'in Batt Alman vs Japon ekonomllerinin canlandırılması icin Bcnn ve Tokyo hükümetlerins yaptığı baskı da sonuc vermemiş we iki ülke de Corter'in onerisini reddetmiştir. Ancak Başkon Carter'i asıl hırpalayan sorunlar İç DOİİtikaya İlişkin olanlardır. Son yapılan bir nabız yoklomasına göre Carter, Beyaz Saray'daki ilk dokuz oyda kendinden önceki beş baçkanın aynı dönem içinde kaybettiğinden daha çok puan kaybstmişür. Carter, iktidaro Demokrat Parti'nin tutucu kanodınm temsilcisi olarak gelmiş, özellikle merkezcilerden önemll destek sağlcmıstır. Ancak Carter şimdiye dek ne tutucu kanadı ne de Demokrat Parti'nin geieneksel desteklerl olan zencllerle Iscl sınıfını tatmin edebümislir. Carter'in enerji progromı, sosyal guvenlik ve vergi reformu tasanları ile Federai hükümetin yetkllerinin yeniden düzenlenmesine iliskin önerilerinin hiçbiri henüz Kongretfen gecemsmis ve sert direnme ile karşılaşmıştır. Federai hukumelin ekonomiye müdohalesinin sınırlt olması gerektiğin 1 savunan Başkon Carter'in ekonomik görüşleri sağ kanada yakındır. Ne var kl Carter'in Panama kanalını bu asrın sonunda Ponama hükümetine devretme kararı sağcıların çok sert dlrenmesl ile karşıloşmaktadır. Doların dünyo borsalorında sürekli ctoger koybetmesl, Carter yönetiminl AmeriKan kamu oyunda yıpratan diğer bir sorun olarak görülüyor. Bu arada ticaret açığı ria bir türtü kopotılamamokto, Işslzlik sorunu ciddiyetinl korumaktadır. Başkan Carter'in üc aya yakın suren moden fşcilerl grevinde ise başarılı bir sınav verdiği sovleneme? Am«rikan tarlhinln en şiddetli kışlanndcn bîrlne rastlayon grev sırasmda, grevden etkilenen bölgelerde fabrikalor durur ve evlerde ısınmo olanağı bulunamozken, Carter tAman bu iş bana bulaçmasın» gibisinden uzun süre sessizllği yeğlemiş, sanki böyle bir sorun yokmuşçasına davranmıştır. Ancak durumun ulusal bir buhran nlteliğlnl almaya başlamasından sonra daha fazla kenarda kalamayacağını anlayarak tarafların arasını bulmaya çahsmıştır. Carter, Beyaz Saray'a tasınalı bir yıl geçmesine karşın, henüz ne istediğinl kesinlikie bilen ve hedeflerine kararlı bicimde yönelen güçlü bir Başkan izleniminl verememiştir. Demirel anayasal kuruluşların yeni sahibi Müşerref HEKİMOĞLU demeçler veriyor, anayasal kuruluşların korunmasını oneriyor. Bu parlak demeclerle yeni bir gorev yüklenmiş bulunuyor AP Genel Başkanı. Anayasal kuruluşların yeni sahibi diyorlar ona. Sonra da soruyorlar. Daha önceleri nerelerdeydiniz? Ana yasayı rafa kald'.ran siz değil tfliydiniz? Bu Anayasayla devlet yönetilmez, diyen siz değil miydiniz? Danıştay karariarını uygulamayan siz değil miydiniz? Cumhurbaşkanına Anayasal kuruluşlara ters duşen kararlar imzalatan siz değil miydiniz? Danıştay'a patlayıcı madde otıldığı İcin parlak demecleri yeterli bulmuyor vatandaş. Aksine sözlerle davranısların tersliğini saptıyor bu demeçlerde Danıştay'a bomba atılması elbet üzücu.bir olay meclis başkonının şoförünun kurşunlanması da üzucü bir olay. Ancak sıkı duralım daha üzücü olayloria karşıla şabiliriz. Örneğin bu faşist tırmanışların bittiği yerde bir takım siyasal kişiler dikilebilir karşımıza. Bunca örgütlenmenin gereek amacı açık seçik ortaya cıkınca A.nayasanın yeni sahlple.'i kacacak delik bulamayabillrler. İktidarlarını sürdürmek için yaptıkları glrlşimlen saklamak olanağı kalSeklz kişl toplanarak karar aldılar, gercekleri AP'nln kamuoyundan bile saktadılaı. Asıl olan bu yönetimin degişmesidir, yoksa sayın Demlrei'in bir gecede rol degıştirmesi hic bir şeyi değiştirmez, diyorlar. Bu AP'nln ic sorunu, nasıl cözümleneceğini zamcn gösterecek, kimi AP'liler hayli iyimser bu konuda. Devlet enkazını Ecevit ve bakanları kaldıracak, biz de AP enkazını kaldıracağız, diyorlar. Kolay gele.... Bu yazıyı sona erdirlrken te!«fon caldı. Mutlu Menderes'ln ölüm haberini bildirdiler. Bir Menderes daha loprogo veriliyor. Annesl Berrin Menderes'i düşündüm birden. Oğulian nın politikadan uzak kalmalan icin cok direnmişti vaktiyle. Ama Menderes'i siyasal bir sömürü aracı olarak kullanmaktan ger'ı kalmadı kiml siyasal kuruluşlar. Önce Yüksel Menderes, sonra Mutlu ve Aydın Menderes kardeşler babalarının gölgesinde polıtikaya başladılar. Sonuçlarını da blrlikte yaşadık. Tarlh Menderes allesinln dramını daha lyi ışıklandıracak bir gün. Bu drami oluşturanların klmllklerini, klşillklsrini de ortayo koyacak. Onlar yabancımız değil... Tayland'da yaşayan müslümanlar kurtuluş ordusu kurdular SİNGAPUR Taylond'm Gü rey bölgesinde yoşayan müslunıan halkın, Tayland hükümet kuvvetlerine karşı daha etkin bir mücadele verebümek amacıyla bir kurtuluş ordusu kurdukları bıldirilmiştir. Bir yeraltı radyosu tarafından Tayland'da yapılan ve Singapur aa dinlenen yayında, «Toyland İslam Halkı Kurtuluş Ordusu» nun başlıca üc düşmana karşı mücadele edeceğı, bunların ABD emperyolizmi, kapitalîzm ve feodalizm olduğu belirülmiştır. Halkın coğunluğunun Budısi olduğu Tayland'da müslümcnlar üc Güney eyaletinde coğun luğu oluşturmakta ve Taylandiıların aksine Ma'oyo dilinl kul lanmaktadırlar. İkinci Dünya sc vaşı sırasmda müslümonlar, Ja pon istilacılora karşı Komünıst lerle birlikte savaşmışlardt. Nilekim radyo yayınında, kurulan örgutün Marksıst Leninist olduğu da kaydediimiştir. (anka dpa) ENVER SEDAT KMEll flCIDA... Ortakpazar japonya'ya karşı koruyucu tedbirier almaya hazırianıyor TOKYO, (ANKA) Jcponya'nın kendi lehine büyük dengesizlik gösteren ticareti dengelemek uzere gırışımierde buiunmaması halinde, Avrupa Ekonomik Top'ıluğunun bu ülkeden yapılan Itholâta karşı koruyucu tedbirier alacağı oçıklonmıştır Ikı taraf arasındaki ticaret sorunlarmı görüşmek üzere Japonya'üakı lemasionnı sürdüren AET Konseyı Başkanı Knut Andersen, «Japonya'nın bu konudoki başarısızlığı. Avrupolı tlcoret ortaklarını koruyucu polltikalara zorlayacaktır» şeklınde konuşmuştur Jopon Başbakonı ve Dışişleri Bakanıyla görüşmeler yopan Andersen. A E I n i n Ihracatı artırarak ticaret acığını kapot^ak amocındu olduğunu. ancak Japonya'da uygulama olan ticorei engellennin bunj gücleştird!ğini öne sürmüştür. Japonya'nm ABD'den itholat liberolleştirmesinin. dünya ticareti acısındar olumlu b'r gelışme olduğunu kaydeden Anderson, aynı kolaylıklonr. AET'den •thaiat <cin de sağlanması gerektiğini savunmuştur AE1 ozeliıkie Avrupa kökenli kimyasal ürünler nukleer techizot, avokkob'. tanm ürünleri. vö. ithalâtırio Japonya'nın hız vermesi vs ithaîat engelierinin koldınlmosını istemektedir. Japonya, AE1 ile tıcarette 5 milyor dolarlık bir iazlaya sohıptır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle