19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İKİ CUMHURİYET 15 ARALIK 197& unler geciyor, hanl alışılmış deyişi ile, acr tatlı günler. İnsan, Vanyo Dayı'dakı doktor Mihail Lvovic Astrov gibi düşünüyor orada bir; yüz yıl, yüz elli yıt gectikten sonra ocaba bugünümüz lcın ne dıyecekler?.. Bugunümüzün ne kadarım bılebilecekler?.. Bizim sa vinclerimizden, üzüntülerimizden ne kalacak yarıno?.. Yıllık iznine cıktığı zamanlar bile köşesi nin boşluğu yadırgatırdı beni, arardım yozısını, alışmıştım. ilhan Selcuk, bu vılkı iznini gecîrdiği Marmaıis'te iken, bir gün kalkar, dünyanın cennetı Gökova'yo gelir denıze gırmek icin. güneşlenirken, bır kalp bunalımı boşlayıverir birden. Bereket yardı.mına koşarlar, önce Muğla hastonesine. oradan da izmir Tıp Fakul tesı Göğüs Cerrahisi Klinığine kaldırılır. İik sıkıntıyı atlatması icimize su serpmişti; sonra iyiiik haberlerını aldık bırbiri arkosıno, o kötü günlen atlattık artık, ilhan Selcuk, sağlık icinde yazılarını yazmağa başladı. Bir mektubunda, «Ikınci bir kontrgerilladan gectim» dive yozmış'ı, her zamank'i nükteü blcemi (üslub;ı) ile. Arkadoşıma fhoş geldin» derim, Nazım Htkmet'in bir dizesini anımsayarak: 6 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Kim Bilir Afrika'da... Melih Cevdet ANDAY olağanüstü guzellikteki filmi gösterdüer. Bu ya pıtın odullendiri;mesı gercekten yerınde oımuş tur. Yöneticisi Süha Arın ile, TuringOtomobil Kulübu Başkanı Celık Gulersoy'u yürekten kut larım. O sadece yazı ve kışı otan bolgede eskıden büyuk bir uygarlık yoşamış ve göcmüştu. Krallar her gun yüzlfirce hoy/an kurban ederlerdi tanrılarc. Düşmanı aısarda tutabilmek icın büyuk kaleler yaptırmışlardı. Duvarlarını dikdörtgen kesiimiş, büyuk taşlarlo harcsız olarak örerlerdi. Buyük bir kral, su kanalı acmıştı da, c:vi yazılı yazıtıno, tBu kanalı ben açtırdım, benden başkası üzerine almağa kalkarsa tanrılcnn gazabınaan kurtulmasın> diye yazdırmıştı. Asur orduları gelip gelip saldırırlardı bu ülkeye O olağanüstu güzellikteki sera miklerı, şaşırtıcı altın susleme eşyasını. zorif muhürlerı yapan insanlarm başı üzerinde koca Ararat dağı, görkemlı ve kar içinde, dururdu.. Hâlâ atırur. Kım bilir ne soğuktur şimdi oraları. Ertesı aksam Kent Oyuncuları ndan Cehov' un Vanya Dayı oyununu gördüm. Moksim Gorki'nın gozyaşı dokmesı boşuna değil. Nedır Ça hov'un bizi sarcn büyusu?.. O gece dıkkat ettim de, oloâan konuşmalardan, olağon duygu lardan, ilışkilerden. oyunun sonunaa bakıyorsunuz ki, olağanüstu bir duygulanma doğuvernrş. Hayır. gündelık aklın, hani şu her gun kullanageldığımiz aklın yarctacağı sey degil bu.. Butun buyük yapıtlar takıijın yeniimesivle yaratılmıştır. o buyük yapıtları kuran, orrava cıkaran, başka bır «okıl» hani şu evreni yöneten «akıUdır. Evren bir gizdir bizim icin, o gızi saran «akıl», oncak sanatta yansır, o da birozcık. Ünlü ingiliz romancısı, oyun yazarı Huuxley, romonlanndan bırındeki bilgin, bir kişıye şoyle soyletir: «Doğa düzensizdir, ya da Tann'ya göre bır düzeni vardır onun; duzenü olan yop'tları insan aklından doğma yapıtlardır* der bu bilain, sonra kitoplığmda duran K j ramazof Kardeşler romanının ciltlernı göstererek, «Yalnız bu roman doğaya benzer» diye ekler, «o kadar düzensizdir..» İşte ben, evreni yöneten akıl derken, doğanın bize karma karışık görünen auzenindeki gizi anîotmak istedim. Karamazof kordeşler gibi. Cehov'un bütün oyunları da, o boşka aklın yönetiminde yaratılmışlardır. Cehov, gerci Stonislavskiy'e yazdığı mektupta, bu oyunların «Komedya» otduğunu söylüyor, bmo bura daki «Komedya» sözcüğünü «güldüren yapu» onlamında yorumlamak yanlış olur. Sonra da, daha önemli olarak, Cehov'un dehası, kendisıni aşar bu oyunlardo. O bizi güldürmek isterken, dehası ağlatmoktadır. Hiç bir oyunun bunca hüzunle dolu olduğunu bilmiyorum. Vanya başımızdaydı boşluğun. Unutulur gider kötu günler, yaşom kendini tazeler, her gün yeniden başlar işine, Doktor Mıhaıl Lvovic Astrov, Vanya Dayı'da, bir nra «Kim bilir Afrika ne sıcaktır şimdi» gibilerden bir söz söyler. Makslm Gorki, oğladığını yazıyor bu sözleri dinlerken. Cehov'a, «Siz insının kalbine doğrudcn gırmeyi başarıyorsunuz» diyor. Nedir o sözün verdiği duygu?.. Gücünü nereden alıyor?.. Düşunuyorum da, Cehov'un bütun oyunlorındaki o hüzün, zamantn anloınsızlığını duyurmasmdan geliyor bence ilhan'ın hastalığı anlamsızdı. Gecen hafta. Sedat Simavi armağanlannın verilmesi dolayısiyle inter Continentol otelinde •yopılon törende, «Urortu'nun İki Mevsimı» odiı Kesilmiş bir kol gibi omuz Dayı, çfftliğlnde oturon 6u orto halli bey, bir büyük odanı, bir dolıı saydığı eniştesı ıcm ozveril«r icinde yaşlanmış ve sonunda bu enışte nin ciğeri beş para etmez, yeteneksizın biri olduğunu anlamıştır. Ne yapıyor, biliyor musunuz? Vurmaya kalkıyor adamı «Sen beni mahvettin..» diyerek. Tüyler urpertici bir sahne! Ve sonra, enişte, kansı cekıp gittikten sonra o sıkıcı yaşamını surdurmeye koyuluyor gene. Başını masoya dayayıp «Sıkılıyorum» dıyor. Haldun Taner'in, Kent Oyuncuları dergısındeki yazısından bgrendiğime gore, Rahmanınov, bu son sahnenın muzık olduğunu söyiermiş Haklı, cünku bu son sohne, ancak müzığe ver diğimız turden bir anlam taşımaktadır, başka bir anlam değil. Cehov'un kışileri, yaşamlarınm boşluğunu duyar. bundan sıkılırtar ve zaman zaman durup «Yüz yıl, yüz elli yıl» sonra sını düşünürler. İşte yüz yıl gecti diyelim, nedir yargılanmız o kışiler icin, o kişilerin yaşam lorı icin? Yoksa biz ae koy hekımi Mihail Lvovic Astrov gibi, hâlâ «Yuz yıl, yuz elli yıl» sonrasını mı düşünüyoruz. Kent Oyuncuları dergisindeki Berın Cumalı'nın yozısında okuduğuma göre, İlya Ehrenburg şöyle yazmış Cs'nov İCin: «Cehov ders vermeyi sevmezdi. Nedir ki, bizim büyük ülkemizin uc sınırlarında yaşayanlara kadar, arayan, acı ceken, seven, sava şan, sevınen milyonlarca insana cok şey öğretti.» Oyun, kısaca, bir sanat şöleni idı; temsilden sonro Müşfik Kenter'e safca soylediğinr? gibi, bütun oyuncular kendilerini Ceıov'un kışileri sanıyoriordı dersınız. Nihat Aybars, Kad riye Kenter, Gu| Onat, Nilgün Akcaoğlu, Şukran Güngör. Müşfik Kenter, Mehmet Bir'oye, Yıldız Kenter, tumü de Cehov'un oynntılardan örulü yapıtını yaratmak icin eibirliği etmişlerdi. Yönetim kusursuzdu. Coğu sahne bir resim güzelliği taşımakta idi. «Kimbılır Atrika'da havalar ne sıcaktır şımdı'» H TEKZİPTİR MHP'nin Açıklaması Gazetenizin 8/Ekim/1S78 tarihli nüshasının 2. sayfasında «Pencere» sütünunda «Ordu Gelsm» başlığı altında İlhan Selcuk tarafından yazılan yazının, gerçekle bir ilgisi yoktur. Yalan ve iftiradan ibarettir. MHP Genel Başkanı Sayın Türkeş'in «Ordu Gelsln Hükümet Olsun» dediği kesinlikle yalandır. Sıkıyönetim talebinde bulunmak ayrı şeydir, Ordu'nun hükümet ol. masını istemek ayrı şeydir. Bay İlhan Selcuk bu gerçeği görmeyecek kadar MHP'ye husumet besiediğini her fırsatta ortaya koymuştur.. YAŞAR OKUYAN Mllliyetci Hareket Partisl Genel Sekreter Yardımcısı UĞUR MUMCU BÜYÜKLERİMİZ Büyüklerimizin gelmişlerini ve geçmişleriT ni öğrenmek istiyorsanız, oku\ unuz. Tekin Yayınevi, İst: 27 69 69 •, . . (Cumhuriyet: 15959) Şimdi Artık Gerçek Var!.. Oktay AKBAL Evet Hayır AYRINTI ÇIKMAZINA DÜŞMEDEN uksek Öğretim Yosasının cevresinde, ortaya cıkan celışkili yaklaşımlar, tarihsel olayların tipi'< bir yansıması gibidir. Bu celişkilerle dunya politik sahnesinde gelışen olayiar arasında benzerlikler, paralellikler kurmok gayet rahatlıkla olasıdır. Bilindiği gibi, «Kuzey Guney diyoloğu» olarak adlan dırılan dunya politik arenasınm önemli bır olayı var. Bu zengin endüstriyel ülkelerle, yoksun yoksul ucüncü dun ya ulkelerının mucadelesme venlen bir addır. Ücüncü dun ya ülkeleri, hammade depolorı, üretilen değerlerden den geli ve âdil pay istıyorlar. Dun yanın toplam nüfusu gündsme getiriliyor. Kaynakların tüketimindeki tek yanlılık, matematıksel değerle acıklanıyor. Dunya nımetlerinden alınan payın adaletsizliği açık secik, yadsınamaz bir cıplaklıkla oftayo konulabilıyor, D.kkotı ceken bir özellik de. zengin ülkelerin gecmış yıl lardaki kadar umursamoz, uzak ve kücümseyen bır tutum icmde olmamalandır. Rahatsızlıklarını belirtmek nezaketinı gösteriyor, adaletsizliği kabulleniyorlar. Öte yandan gerçek düşünc» leri, bugünkü üstün olanaklarını kendilerinin yarattıklarıdır. Geleceğı sezen, değerlendiren. atak yaponın nimetler» sahip olmasının doğol bır hak olduğudur. Teknik teknolojik üstünlüklerini, dünyanm toplom sermayesinin % 70'ine sahip oluşlarını acıklanamayan nazik gerçekler oiarak benirrsiyorlar. Bütün bunlarla birlikte, dünyanm bir bütün olduğunun, yazgıda ortoklığın bilıncindeler. Daha küçük ölcekte istanbul Kenti, Anadolu'ya «Ülke üretiminin %60'ını yarotıyorum» diyebilryor. «Kültürel, siyasal, turistik ekonomik gücü kendimde topluyorum. Araştıran, üreten gücler kentimin or ganlarıdır. istanbul kentinln gücü, öncülüğü tarihsel bir hak ve görevdir. Kentleşme sürecindeki güclüklerim, Türkiye'nin güclükleridir. Kentime yapılacak her altyopı yatı rımı köprü. metro, süratli yollar, enerji... Anodolu'nun KOLEJLERE, YATILI OKULLARA HAZIRLANAN ÖĞRENCİLER MATEMATİK'ten tam puan almak istiyorsanız LÜTFULLAH BAYTU'NUN Y Prof. Orhan SAHİNLER IST. DEVLET GÜZEL SANATLAR AKADEMİSİ BAŞKANI yoratılon zenginlikten pay al mosını sağlayıcıdır. Bu doÖanın genelden detaya gerçek rrantıki sistemleşmesıdT. Güc lu odaklardon cevreye doğru olanoklann yayılmasıdır.» dıvebiliyor Bır başka örnek clarak, kentiının de ınandırıcı gerekceleri var. incelmış bir mantık; la ve inanarak dıyor ki; «Kenti kuran benım. Kentın butün nitel özelliklerinde ben va rım. Bilgi, kalite. estetik getiren. ureten, olanak yaratan bftnım. Bu tarihi misyonumdur.» Aynı mantık buyuk kent ümversıteleri icın de söz konusu. Türk Yuksek Öğreninıının öncüleri, nıtel temsilcileri ayrıcalıklı konumları olduğunu kabul edıyorlar. Genelden ayrıntıya doğru kademelenen bu şeklî mantıki devamlılığı anlamak cok kolay. bugünkü olanaklarını ve konumlarını savunmadır. Temelınde yatan parasal me kânsol ve öbur ayncahklarını, itıbarlarını koruma istemidir. Bütün bunlara ne denilebılır?... Haklı olduklarını sanan lar durumlarını doğal olorak savunacaklordır. Gösterilen tepkılerm ceşıtlilığmin bır başka ortak yanı, aynntılardan oluşan kumelerıdır. GeKşmekte olan, âdil pay ve olanak ısteyen kurumların toleplerıne karşı duyulon huzursuzluk, yosada bulunmaya calışılan olumsuz ayrıntı demetlerı ile örtulmek ıstenmektedir. Öte yandon Anadolu Üniver sıteleri ve Yuksek Öğrenim Ku rumları ile büyük kentlerin va roşlarında yaşama hakkı tanınan yuksek öğrenim kurumları tutumlarını ocıkca belirlemelıdırler. Sanırım aynı mantıki neden lerden yuksek öğrenim yasası na genelde, bütün kurumları ileri götüren ilkelerde sahıp cıkacaklardır. Cıkmak zorunluluğundadırlar. Yasonın genelınde ve temelinde var olan yuksek öğrenim bütünlüğü ılkesine inancla ağırlığını koymalıdırlar. Para mekân bilgi gibi yok sunlukları güvensizlikleri giderme mücadelelerinde ortok bır teme'i oluşturacaklardır. Yasanın eksikliklerini yapıcı bir tutumla ele alarak eleştirmeli. özünu savunarak güncel kacı • nılmaz rollerini yüklenmelidtr • ler •• Kamuoyunu iyi izlernesini b'len siyasa yapıcıları tek tek uyarılmalıdır. Yoksunluklar sergilenmelidir. Yuksek öğrenim guncel canh, sorunlan komuoyuna, bütün ozellikleri ile yansıtılmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığının uğroyabileceği bcşarısızlık, yoksun Yuksek Öğretim Kurumlannın bir kez daha kaybetmesidir. Yuksek öğrenimin yaygın demokratikleştirilmesi sürecin'n zarar görmesidir. Orta öğrenim den gelen bütün yuksek öğrenim kurumları icin benzer nite likteki öğrenci malzemesinin %80'ini eğiten yoksun güven cesiz kurumların yenılglsıdir. ••* Yasa tasaıysının belkerriği olan cYüksek Öğrenim bir bü tündür.» tlkesine, örneğin, istanbul Üniversitesinin karşı çıkışı, Hukuk Fakültesinin yasayı ele almayı bile reddedişi. ayrımcı tutumun simgesi olmuştur. Yükset' öğrenim sorunları milyonları ilgilendirmek tedir. Sorun şu anda tam anlamı ile günceldir, milyonların malıdır. Toplumumuzun. bu ölcüde önemli ve yaygın sorunun da görüş, eleştiri, katkısını esirgeyen eski bir Fakültece alınan karar, üzücü olmuştur. Adil bir dengenin istendiği yük sek öğrenim sorununda böyle bir kararın alınmış olması ola ğanüstu önemlidir. KOLEJLERİ KAZANDIRACAK MATEMATİK ••• kitaplannın ikinci baskısını kıtapcıiardan arayınız.. Genel Dağıtım Bırsen Kitabevi Yeretaban Sarayı Caddesl Salkım Sokak No: 18 Cağaloğlu istanbul Tel : 27 85 78 (Cumhuriyet: 15963) İki oy önce Boşbakan Yordımcısı ve Devlet Bakonı Hikmet Cetin. Cumhuriyet'ln sorduğu bir soruya yanıt olarak şbyie diyordu: «Türkıya onumuzdeki be$ yıl içinde de borçlanmayı sürdurmek gerceçi ile karşı karşıya bulunuyor» Hikmet Cenn sürekli borçlanmadan yanc bir kisi degildi. Bunu şu sozleriyle acıklıyordu: «Türkiye'yi surekli olarak boçlanmaya zorlayan carpık üretim yapısıntn mutlaka ve hızlo değistirilmesi gereklidiı.ı İki av sonro Basbokan Ecevit Yuksek Askeri Şura toptantısıııda şu gerceği vurgulamoktadır: «Türkiye'nin yardımsız yaşayobrlir duruma gelmesi icin uğraş vereceğiz. Türkiye'nin ekonomik gücünü tam harekete gecirm«k ve bu alanda öz guvenini arttırmak zorundoyız. Bir yandan y»nı dış yardımlar sağlcmok icin gereken cobayı gösterirken Dir yandan da Türkiye nin dengeli biçimde dışa açılaral. yordımsiz yaşayabilir, dış odeme gu' cünü arttırabılir ve gelişmesinı kendi gucuyle hızlandırabilirduruma gelrnesi icin uğraş vereceğız...« Salı günü arkadosımız Yalcın Ooğan is« şunları yazdı sutununda: cArtık bu olayları enine boyuna duşunmek ve dünya üzprındo Türkiye'ye nasıl bir yer ve pay biçtldiğin» bakmak, bunu değerlendirmek gerekir. Bir yıllık oyalamanın sonucunda vorılan nokta koskoca bir aldatmacadır. Türkiye Bctı dünyası tarafından okla gelen ve gelmeyen yönleriyle uldatılmıştır. Aldotılmoktadır. Ne yaparsok yapalım, hangı odunu verirsek verelim, deniz bltmiştir. Şurdan verilecek üc beş kuruş, oradan gelmesi beklenen birkac dolar nastlso soruna cözüm getirmeyecektir . Artık oldatmaco bitmiştir, Kesinlikle ortoya cıkan budur. Şimdi artık gerçek vardır. Acımcsızlığı ve olanca katılığı ile bir gerçek. Ancak bu tartışmasız gerceğin gereklerini yerine getirmeye yonelmistir.» Türkiye'nin yardımsız yaşayabitmesi... Bugün bu gercegın bilincme artık varmak zorundayız. Gercl yıilardır söylenen, yıneleoen hep buydu. Atatürk Turkiye'sinin yaptığı, gerçekleştirdigı, bundan başka neydi zaten? Üstelik Osmanlı'nın borçlarını ki o zamanın parasıyl» seksen milyon liraydı yirmi yıl içinde ödemiştik. Oışarıya borçlanmadan, taze para bulup bayat borçları erteletmek gibi şeylerl düşünmeden... 1923'ten 1943'e kadar bütün bu 'Duyunu Umumiye' borçları temizlenmişti. 3u, hep bild'ğimiz, çoğumuzun içinde yaşadığı bir gerçektir: Bu ulus ryı ycnetilirse, başarılı b^r yöntem uygulanırsa kimseye borclanmaz, hatta borçlarını da bellrli bir süre içinde öder... Bugün ucan kuşa borçluyuz, yeni borç alamazsak, bulamazsak kendimlzl bir felöketin eşiğinde duyuyoruz. Buna koşullandırılmışız çünkü. Alıştırıldık el kesesinden yaşamaya. Ama bunca para atdık bunca borca girdlk, btı paralorla, borçlarla neler yaptık, neler başardık? Devlet eliyle büyük yatırımlara mı giriştik, ağır sanayj mi kurmayı başardık? Hayır... Devlet adına borclanarak aldığımız parayı belirli bir cevrenin, daho doğrusu belirli bir mutlu azınlığın dahc daha zengin olmasına harcadık, Alınan borçlar ve yatırımlar karşılıkh hesaplcnsa bu acı gerçek somut olarak ortaya çıkar. Bize borc vermiyorlar artık! Ağır koşullar öne sürüy'orlar. Bunların başında hiç kuşkusuz Kıbrıs Sorunu' gellyor. Bunu lyi öılmeli. Batı anamaicılığı ile 'Batı' somürgecîliği, egemenliği bırbırine bağlıdır. Kıbrıs sorununu onlorın dilediği bicimde, çözümlemezsek bize 'para' gelmez. Daha doğrusu sömürgecilere, para bobolarına tam anlamıyle teslım olmasak... Prof. Tunaya gecenlerde yazmıştı, Balkan savaşlarında Ingiltere ve Fransa'nin koşulu şu olmuş: Osmanlı ordusu Rıımetiden çekilmedikçe size borc veremeyiz1 Bugün de yalnız kapalı kapılar ardında söylemiyorlar bunu, apacık yazıyorlar, bağıra bağıra duyuruyorlar. Ya tam teslim olacağız, para verecekler. Ya da kendi yağımızla kavurulmanm onurlu. bağırrsız, gücune inanmiş bir ulus olarak yaşamanın, yolunu sececeğiz. Evet aidotmaca bıtti. Hem onlar bizi aldattılar, hem biz kendimizi... En korkuncu da buydu zaten: kendimizi aldatmak, kondırrnak, gerçeklerden kaçmak... Doğan' ın dediği gibi: 'şimdi ancak gerçek var'... ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNDEN ÜSS 1978 Puanlarına gore on kayıt yolu ile oğrencı alınacoktır. 1978 1979 ders yılından ıtıbaren öğrenime başlıyacak olan Cevre Muhendısiığı Bölümu ve Muhendislik Bilımleri Bölumüne ön kayıt yolu ile öğrenci alınocaktır. Başvurmo icin koşullor: 1 ÜSS 1978 sonucuna göre en az Fen Ağırlıklı 475 puan almıs olmak. 2 Hiçbir Yüksek öğrenim kurumüna grrtrieye hak kazanmamış olmak. " ' "• Adayların iJSS 1978 puan kartının oslı yada noterden onaylı suretli ve girmek istedıği Bolümü yada bolumlerı tercih sırası ile belirten dilekceyı 29 Aralık 1978 gününe kadar ulaşacak şekilde törta Doğu Teknik Ünıversıtesi Kayıt vs Kabul işleri Müdürlüğü Ankara» adresine göndermeleri gereklidir. Kesin kayıt icin hak kazanan adaylara posta ile duyuru yapılacaktır. Bölümler hakkında kısa acıklamalar aşağıdadır: Cevr6 Mühendisliği Bolümü, hava, toprak ve su ortamlarında kalite kontrolü, kanalizasyon, su ve atık su orıtılması. Cevre Kimyası ve Biyolojisi konularında uygulamalar yapan bir Muhendislik dalıdır. Aynca bütün Mühendislik dalları mezunlarına yönelik Yüksek Lisans eğitimine de devam edilmektedir. Muhendislik Bilimleri Bolümü özellikie son yıllarda önem kazanan disiplinlerarası muhendislik konularında eğitim ve araştırma yapmaktadır. 1969 yılından bu yana Yüksek Lisans ve Doktora programiarı olan bölüm 197879 ders yılından itibaren lisans eğitimine başlama'kta olup, mezunlarına Uygulamalı Mekanik Mühendisi ünvanı verilecektir. i ÇAGDAŞ YAYINl ARl ÇIKTI YUNUS NADİ kıırlıılıış lnıları GOFOUGU »C'IAR. r t «U»U« • UBT4RIO MUS1»»» H t U t H, âNlOOLU'D* '»RATTlGl UlUSâl fU»TUl.US RUHtl TiııtL'j «u ı m ı (Basın: 29779) 15954 İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ DEKANLIGINDAN Aşağıda isimleri yozılı Fakültemiz Kürsülerinde acık bulunan Asistanlık kadrolarına 1750 sayılı kanun uyarınca Asistan alınacaktır. isteklilerin diploma örneğini eklemek suretıyle hangi dilden imtihana gireceğini belirten bir dilekce ile 1/1/1979 günü saat 17.00'ye kadar Dekanlığa müracaotları ılân olunur. Kürsüsü Genel Botanik Kürsüsü Anorganik Kimya Kürsüsü Derecesi 8 8 Adet 1 1 VEFATLAR tÇİN Acı günlerinizi paylaşan İSLÂM CENAZE İŞLERİ bir telefonlo emrinizdedir. Gazete, ilân ve umum muameleler, doktor, rapor, defin ruhsatı. hatim duası, devir duaları, helva, şeker işleri yapılır. Hassasiyetle ve titizlikle i$!em!ennizi deruhte edsr. DUYURU TÜRK SPASTİK COCUKLAR DERNEĞİ 23 Aralık 1978 Cumartesi ve 24 Aralık 1978 Pazar günleri İSTANBUL HİLTON OTELİ'nde YILBAŞI COCUK BALOSU tertiplemiştir. Davetiyeler Hilton Otelinden temin edi'ebilır. (Cumhurryet 15978) ••• Tekrar dünya genelinden hareketlenerek, yuksek öğrenimimizin sorunlarına kadar inilebilir. Refah toplumlorı, geri kalmış, ülkelerin sorunlan ile ic icedir, bu konuda son derece duyarlıdırlar. Karşılıklı etkileşmenin dışında kalamazlar. Sosyal, eko nomik, politik, askersel krizler hepsi icin ortaktır. Kendilerini bu ortak kaderden yalıtamazlar. Aynı şekilde, yüzyıllardır Ana dolu'yu, zenginliğinin hammaddesi olarak kullanmış olan istanbul kenti, Anadolu'nun etki clanı dışında kalabillr mi? Bu r>a bundan böyle ve giderek ge lecekte olanak var mıdır?. Yeni güçlerin Anadolu'da oluşması önlenebilir mi? Öte yandan, düşünebilir mi ki, ülkemizin orta öğreniminin yüz binlik kadrosunu yetiştiren Enstitülerindeki, yoksun yuksek öğrenim kurumlorındaki olumsuzluklar ayrıcalıklı kurumları etkilemevecektir? Olanaklardaki farklılıklor, adaletsizlikler, dengesizlikler niteliksel farklılıklara neden olmayacaktır? Bu durumun. farklılıkların getirdiği tehlikeler toplumumuza yansımayacaktır? Dengesizlik ve adaletsizlikten kaynaklanan hu zursuzluk sürüp g'tmeyecektir!... Bu olası mıdır? Bir kez daha genel planda ayrıntı cıkmazına düşmeden soruna yakIne l!mneın/4M l/nrnmr/ıl nn Arv^ rt I ı Basın 29981) 15964 ÎLAN Ziraat Fakültesi Dekanhğından Fakültemiz Zirai Ekonomı ve işletmecılık Kursusünde iki, Ziraat Mikrobiyolojısi Kürsüsunde bır adet Docentlik kodrosu ocık bulunmaktadır. isteklilerin özgecmiş ve yayın listelerini ekleyecekleri bir dilekce ile en geç 20 Aralık 1978 Carşamba günü calışma saati sonuna kadar Dekanîığa müracaat etmeleri. (Basın 29969) 15967 T.C. İSTANBUL ASLİYE 14. HUKUK MAHKEMESİNDEN Sayi: 1977 / 859 Davacı Mustafa Sarıgül tarafından Hasene Bezcıoğlu, Hatice Lav, Meryem Alhan, F. Sabrıye Akman ve Yusuf Güner aleyhlerine acılan tescıl davasında: Davalılardan Yusuf Güner'in adresi mechul olduğundan davo dilekcesi 13/12/1978 tarihli oturumda hazıf bulunması icin ilânen tebliğ olunmuş bu celseds hazır bulunmadığından kendisine gıyap kararınm da iiânen tebliğine ve yargılamanın 12/2/1979 gunu saat 9.30'a bırakılrnasına karar verilmiştir. Karar gereğince duruşmada bizzat hazır bulunmanız veya kendlnizi kanuni bir vekil ile temsıl ettirmeniz, aksi takdirde yargılomaya gıyabınızda devam olunarak sonuclandınlacağı hususu gıyap kararınm tebliğ yerine kaim olmak üzere bir ay müddetle ilânen tebiığ olunur. 13 '12/1978 1979 yeraltk TflKvimî * maden/îş dısk İSLAM CENAZE İŞLERİ TEL : 47 20 06 40 68 86 Not: Bütün muameleler işletmeye ait olmok özere yurt ici, yurt dışı, yurt dışından yurda cenaze nakli yapılır. Günün her saatinde emrinizdedir. (Türkel: 15950) istanbul Barosu Avukatlarına Duyuru Baromuzun Genel Kurulu 16/12/1978 günü (Yonn) saat 10'do istanbul ÜnıversitesiHukuk Fakültesi 1 nolu anfide toplanacoktır. Önemli meslek sorunlarının da görüşülüp karara bağlanacağı bu toplantıda sayın meslektaşlanmızın mutlaka ve saatinde bulunmalarmı rica ederiz. 1 Çağdaş Avukatlar Grubu KIYMETLİ MÜLK TAM RENKÜ'OFSET BASKI«8 YAPRAK «KUSt KAĞIT oc25 mdinmlıodemelı göndenlır DISK.YERALTI VAOEN l$ YAYINURI Adres Selanık cad No: 50,'U Yenısehır/ANKARA Izmir Konok'to 19 Moyıs Mağazalannın bulunduğu bina satılıktır. Halihazır du rumu 3 kot 9 kata müsade li. Tel: 14 56 48 • 13 89 75 KAFKAS KÜLTÜR GECESİ 16 Aralık Cumartesi saat 20'de Tep«başı KAZABLANKA'da. (liyatro. koro, film). Sevenlere duyurulur. TERTİP KOMİTE3İ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle