02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET I AÖUSTOJ 1977, ir «verji yağması.nın nagıl oluçtuğunu hep birlikte görelim: l Ülkemizde mart 1963 tarlhinde yürürlüğe gtren 37 sayılı yasaya göre, trafik şube veya bürolarında kayıtlı nıotorlu taşıtlarla lastik tekerlekli traktörler vergi kapsamına alınmıştır. Vergi, adlarırta motorlu taşıt ve lastik tekerlekli traktör kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kisilerden alınır. Vergileme ölçüsü ve ıiispelleri de kanunda gösterilmiştir. Yasa iki tarife getirmiştir. «1 sayılı tarlfe, özel hizmetlerde kullanılan araçlarla ügilidir ve bu tarifede yaş ve agırlık esası gözöntlnde Tiıfularak en az vergi 220 TL en çok vergi de 4248 TL olarak saptanmıştır. Taksimetre, tarife, pazarlık vesaire şekillerde tespit olunan ticretlerle yolou taşıyan araçlarla igilj «2 sayılı tarife.de ise en az vergi fiO TL, en çok vergi de 24ü TL olaralc teapit olunmuştur. Yine yasada, mükellefiyetin trafik şube ve bürolarına kayıt ve tescil ile başlıyacagı belirfilrtikten sonra, verginin bütçe yılının ilk ayında yanJ mart ayında tahakkuk ettirileceği belirlenmiştir. Ilk kez t.arh olunan vergi ihbarname ile yükümlüye teblig olunıır. MUkellefiyet devam et tigi sürece sonraki yıllar içın VPIEİ ayrıca teblig olunmaz ve bütçe yılının ilk güntinde teblig edilmtş sayılarak kendiliginden tahakkuk eder. Yasa, verginin ödenmesini haziran ve aralık aylannda olmak Uzere iki eşit takslde bölmüştür. Yasayı incelemeye devam ettigimizde bu vergiden elde edilen hasılattan özel idare ve beİRdiyelere pay verildiğini de görmekteyiz. Tahsilat durumu: B OLAYLAR VE GÖRÜŞLER gibi, verginln tahsili gtderlerini de arttırmaktadır. Bunlann dııında Defterdarlarm ve Vergi Dairesi Mtldürlerinin ilgistzliginin de *ahsilât yuıdesmin düsüklüjünde önemli bir faktör olduğu söylenebilir. NE YAPIUBİIİR! KURAL... kinci MC güvenoyu aldı Mecliste kırmızılar beyazlara üstün gelseydller, Türkiy» bir başka yola glrecektl. Gercl tarihin harllasında bütün yollar eninda »onunöa Roma'ya çıkar. Ama yol var, yol var. Şlmdl toplum, dolambaclı, zahmetll, dikenll bir patlkayı, Izlemek zorundadır Eger ıılkenıizdeki parlamento arltmetiği cok partlll demokrasinln beslği sayılan herhangl bir Avrupa devletlnde sozkonusıı olsa, siyasal yorumcular, gelecek secimlerde solun tek başına iktidara geleceğlnl, sağcı partllerden oluşan ve zayıf bir tayısal üslünlüğe dayanan üçlü koallsyonuıı zor durumda olduğunu söyleylp konuya noktayı koyarlardı. Kara Taşıtları Vergi Yağrnası Vural ARIKAN VERGİ HUKUKÇUSU Ifl7«'de • « ' 42'si de 1975 jnltnda Uhsil edilebilmiştir. öte yandan verginin illere göre tahakkuk ve tahlilât rakamlan da ilginç sonuçlar vermektedir. îstanbul, Ankara, lzmir gibi Uç bilyük ilimizin durumu şöyledir: tller lstanbul lzmir • İken tahsilit .1 milyar TL dolaylannda olmuştur. Denıek ki hıı vergilerde, tahakkuk ettlrilen verginin "<• 90'ına yakın bir kısmı dönemi içerisinde tahsil edılebılmektedir. Üç bilyük ilimizdeki Gelir ve Kurumlar Vergısı tahsılatı da genel tahsilat yüzdesine uygun bulunmaktadır. Yıllar Tahakkuk Tahsilit Tahsilât Milyon TI. Milyon TI. '/.'dmıl 137.1 1374 ]97.r\ 1973 1974 1975 1973 1974 1975 123 148 133 NEDENLER Motorlu Kara Tasıt Vergtsi'ndekt tahsilat düşüklügünün nedenleri üzerinde durmakta yarar vardır. Kanımızca, olayda hem yükümlülerle, hfim de idare ile ilgili nedenler sözkonusudur. Yükümlülerle ilgili nedenler; vergiyi yatırmaktaki zaman kaybı (Istanbul'da bu kayıp bir gündürt. vergi memurlannın yükümlülere iyi davranmalan (tstanbul'da hıı yll vergi yatırmal: isteyen bir yUkumlU vergi dairesinde dövülmüştür) ve vadesinde borcu ödememıs yükümlülere yüklenen külfetin r<. 10 ve '"« 2 gibi gecikme zam rnından ibaret olması şeklinde sıralunabilir. Ürneğin, 60 TL borcu olan bir yükllmlU, vadesinde gidip ödemek yerine, idarenin gelip kendisinden 120 TL almasıM çoğu zaman yeg tuBmaktadır. İdare ile ilgili nedenlerın başında ise, cebri icra içlemlerinin yoğun bir bürokrasiyi gerektirmesi gelmektedir. Yükümltl sayısınm fazlalığı. borç miktarlarının azlığı ve bir çok yükümlünün adres degiştirmiş olması bu islemlen daha güç 21. 26 Niteliğini kısaca açıkladığımız «Motorlu Kara Taşıtları Vergisi.nin 1973 ilâ 1975 yıllarına ijişkin tahakkuk ve tahsilât miktarları, illere göre Maliye Bakanlığı'nca resmî şekilde açıklanmıştır (1). Biitün illeri kapsayan genel durum sfiylcdir: YıIIar Tahakkıık Tahsilat Fark Milyon TL. Milvon TL. Milyon TL. 1973 302 128 174 1974 3B7 186 181 r Ifi7.> 485 195 290 Bu rakamlardan anlaşıliyor ki, tthakkuk ettirilen verginin ancak «A 42'st 1973'de 1 i > 5ü'si Ankara .11 43 50 127 39 67 55 10 14 10 17 2« 28 31 45 41 '47 S3 XI 37 51 22 Görulüyor kj bu illerimizdeki tahsilat, çok zaman, genel tahsilat yüzdesinin dahi altındıı •kalmaktadır. Oysa öbür vergilerde, tahakkuk il« tahsilat arasındnki farkın bu oranlarda olmadığını görmekteyiz. Gerçekten tüm tilke bakımından Gelir VeiRisi'nde 1975 yılında tahakkuk 33 milyar Tî. iken tahsilat 30 milyar TI.; Kurumlar Vergisi'nde ise tahakkuk 6 milyar TL 1 Kanımı^ca,. Motorlu Kara TaştHarı V T ffisi'nin blitçe yılı icinde tahsil eriilehilmesi olıısılıjı varriır. Bıınun içiıı getirileoek yöntem, «araçla rın lıafige gıkabllıııek ıçin 6 ayda bir yapılan muayenelerinde verginin ödenmiş olmasının» aran masıdır. Bazı b»!ı ülkeleri bvı uyîulamayı vapmaktadırlar. Bu uygulama içiıı yasa rieğişikligine de (jerek yoktu'r. Muliye Bakanlıgı ile Içişlcri Bakanlıgı'nm anlaşmalan yeterlidir. 2 Motorlu Kara Taşıtları Vergisi, vergi sistemimiz içersinde «servett(>n alman verfrıler» arasında yer alır. Servetten alınan nbür vergiler ise Emlâk Vergisi ile Veraset ve tntikal Vergisıdir. Emlâk Vergisi ve Veraset ve tntikal Vertçisi'nde vergilemede kullanılan egemen ilkp «rayıç deger»dir. Rayıç deger, enflasyonu içerdijindcn bu verıjilerde enflnsyon nedeniyle aşınmanın var lıgı pek hissedilmez. Oysa, Molorlu Kara Taşıtları Vergisi'nde tarifenin sahitligi enfla.synn dönemlerinde verginin aşınmıısi sonucurıu doğurmaktadır. Tarifpler 1963 fiyatlarına göre tespit edildiğinden, aradan Reçen 15 yıllık dönemde mev dana çıkan enflasyon bu vergiyi büytlk olçüıie aşındırmıştır. Bu npdenle de verginin gözdeıı gsçirilmesi Rerekır. 3 «2 sayılı tarife», ürretle taşıma ynpar.lar hakkında ııygulHnnıuktadır. Bu tarifeye göre, !aşıma işi yapan bir mmibüse tahHkkuk ettirilen vergi 1!)2 TL.'dır. öte yandan. bu gibi taşımarıük faaliyetlerinin vergilendirılmesı, Gelir Vergisi sistemimizde, genellikle götürü ıısulde yapılmaktsdır. BaTcanlığın açıklamasma göıe C2) götürü vRrgilendiriletı yüküınlülere ortalama olarak isabet eden vergi 312 TL.'rlir. Şu durtımda «vergı yagması» açık biçimde ortaya cıkmakıadır. Bu nedenle de vergi yasalarınm yeııiden gozden geçirılmeslnde zorunluk vardır. (lt 1978 Bütçe Gelirleri yıllıgı tablo 41 (2) » » » » » 35'A I Sinirli Bir Türkiye Behzat AY m TARTIŞM A Başımıza Gelecek Var,, 21 temmuz 1977 tarihli Cum huriyet'te Mehmed Kemal «Ba şımızo gelecek var» boşlıklı yazısında Avrupa'dan yenı donen bir dostunun anısına yer verrnektedir: «Biz kapitalist toplum da olamadık, sosyalıst toplum da olamayız. Vlyana'yı da gördüm, Budapeşte'yi de. ikisınde de aynı dısıplın var. Cicekler, temiz sokaklar, pırıl pırıl dükkânlar, calışon insanlor,. Birincisini kıvıramadık. Iklncls! gelse ne yaparız?» Soru gerçekten ilgino. Ancak dikkat edilirse, bu soru ilk cümlelerde r.evaplandırılmıştır. Neden biz kapitalist toplum olmayı beceremedik ve neden sosyalist toplumriaolamayız? Bu bir ulusal yapı. ulusal karakter veya yarotılış sorunu rnudur? Konımızca daha cok eğitlmsizlik, kültürsüzluk temeline dayalı bir sorunJo karşı karşıyayız.,»o.«,...««» Kültürsüzlük ve eğltimsizllk, tarihin akışı icinde kuşkusuz kapkara bir yapı göstermez. Zaman zaman bu konuda cıkışlar ve önemli dalga!an malar olmuştur elbet. Ancnk kökene dayalı ve süregen bir yapı yerine; yüzeyselliğin göze carpması, olumsuz yapıyı geliştirmiş, genellikle yenıye karşı korku ve kuşku ile bakılmıştır. Okuma, öğrenme, f l kir ve sanata ilgi duymanın bir yıkım, bir felöket olaca^ı kanısındoki devlet adamlorı yüryıllarca bir imparatorliKjıın soz sahlbl kışıleri olmuşlnrdır. 1450 yılında üretime geçen basım sistemi, Trakya bogazını ancak 300 yıl sonra aşabilmlştir. Bu, üzerinde cturulması, düşünülmesi gereknn bir olaydır. Koca imparatorluğun sahlpleri, kişilerle, beyinlerle ilgili 8orunları yatırıp, gâvur kellesi peşinden koşmuşlardır. Öyle kl yükselme gerıleme dönemlert, matbaanın girlşl. iiniversitelerin acılışı gibi konulara deâil; toprakların artması ya da azalmasına gore değerlendirilmiştlr. Kafa bir turlü ölçü olamamıştır. Osman lının toprak çoğaltması bıcirnin.de gözlenen yükselme cıev ri boyunca Avrupa keşifler, icatlar, yenllikler ve devrinıler lcjndedlr. Hızla üniversiteler, kütuphaneler açılmakla, basımevlert çalışmakta, kitaplor tercüme edilmektedır. Osmanlı topraklarında harac almalar, cenkler, görkemll sunnet düğünlerl, evlenme törenlerl gozlenirken, 1550'de Avrupa demir üretiminde İlk körüklü fırınları kullanmaya başlamıştı. Ne yazık ki, aynı tarlhlerde Avrupanın ortasında at oynqtan Osmanlı bu değişime kuşku ile bakıp onu eliyle kendi geri düzenl örnegl gerilere itiyordu. Eğitim ve kültürun tomelsiz yapısı özü pek etkilemeden günümüze kadar U7anmayı boşarmıştır. Öyleki. Batı, Cennetin anahtarlorının satımı doneminden günümüzdek! aydınlığa ulaşmışken, günümüz Türklye'sinde duvarlara «tek yol şeriat» yazılabllmektedir. Yüzyıllnr boşuno akıp gecmiş belli ki.. Hangi aydınlıktan soz edllebilir? Fiklr yapısı böyle olursa, teknolojik yapı farklı olmaz kuşkusuz. Cetin Alton'ın bir kitabında güzel bir cümle vardır: cKeske tarıhte on altı devlet kurrıcoğımıza, biroz da Avrupa'yla rahot konuşacak bir telefon boglontisı kurabilseydik.» R6nesans Avrupo'da kultürel sanatsol ve sosyalteknoloıik ge lişime damgasını vurmustıır. Bizim damgasızlığımız gunumuzdekı tabloda belırgin bir biclmde yansımaktadır. Bu yan ki buçuk yth aşhm bir süre içindcki saldınlar, ci kılemiş, safsıms. kaygı, kuşku, korku içinde bırakmıştı. Bu nedenle, erken seçim heyecanla beklenmeye başlandı. Ama beklemek öyle kolay olmadı. Erken seçimi beklerken saldınlar, cinayetler zinciri de çogalarak sürüp gidiyordu. Ayrıca propoganda günlc.ri parti liderlerinin sinirli konuşmaları da etkiliynrdu herkesi. Böylece 5 hazirana ulaşıldı. 5 hazirandan sonra seçim sonuçlan beklenildi. Seçim sonuçlarından sonra hükümetm kurulması... Hükümet kuruldu, siyasal tansiyon arttı. Parti liderlerinin gazetelerde, teievizyon ekranlanndaki sinirli görüntüleri vatandaşlara da yansıyor; bir bulaşıcı hastalık gibi yayıhyordu. Bekleme sırası güvenoyuna geldi. Kısa süre, Türkiyt insanlanna çok uzun geldl. Bu bekleme de sinirleri bozclu. Derken hükümet güvenoyu alamarh. Yeni bir bekleme başladı. Koalisyon hükümeti kurulur mu, kurulmaz mı? tartışması yurt alumnı sardı. Parti lidrrleri yine sinirli konuşmaya başladılar. Televizyon ekranlarında ve gazetelerdeki o unutulmayacak görünümler, gerilmis sinirleri biraz daha gerdi. Güldürü yazarlanna yığınla malzeme oiabilecek konuşma va ^g^XÎR{K8i$ŞıSS,\}unc^a denennuş koalisyon hükümeti kuruYauveyenıbîr güvenoy)'İtınttiinı beklBmedOntımtnt girildi... Yani iki buçuk yılı aşkın bir süre boyunca süren saldırı, cinayet ve katliâm yeterince sinirleri bozmuştu. Seçim beklemeleri, seçim sonucu beklemeleri, güvenoyu beklemeleri, parti liderlerinin sinirli konuşmaları, hızgın görüntüleri bütün ülke insanlarının sinirlerint biraz daha bozdu. Seçimin yanısıra geçim sorunu, pahalılık ve haziran, temmuz sıcaklan gerilmis sinirleri daha da gcrdi.. Siyaaal rinayutlenn yanısıra soygunlar, adi cinayetler, trafik kazalan da kabardıkça kabardı... Beklemek ve güvensizlik birhirini kovaladı, birbirini karıştırdı. Sinirlilik yaratan bir örgü yumağı gibi sarıldı. İşte bütün bu olaylar ruhsal davranışlarımızı bü.yük ölçüde etkiledi. Parti lideri sinirli, gençler sinirli, anababalar sinirli, işçiler sinirli. Sinirlenen sinirlenena... Arkadaşlar, akrabalar. komşular sinirli. KankO' calar sinirli. Otobüsteki yolcular, durakta ve kuyrukta bekleyenler sinirli. Genel yerler sinirli. Kısacası bütün bir Türkiye sinirli. Sinirli insanlar ülkesi oldu Türkiye... Evde otursanız sinirleniyor, genel yerlere gitseniz yine sınirleniyorsunuz. Bu ruhsal durum içinde, sıcaklarda buram buram terlerken dinlenemiyorsunuz. Deıüz kıyılan yağmalandığı için, denize giremiyorsunuz. Kazara girmeye kalksanız, yalımın yanında denize giriyor diye vurulahilirsıniz de.,. Bir kıyı hasabasına gitmek de kolay degil, çogunluk için. Zalen çoğunlugun yakasına yapışmış geçim darlığı. Bu nedenlerden ötüru çoğunlugun çoluk çocuğu sinirli. Evler olmuş bircr iğneli fıçı. Bu ortamda, bu hava içinde ruh sağlığım yerinde' riiyebileceklerin sayısı epey azaldı elbette. Keshin sirkeııin küpüne zarar verdiği gibi. sinirsel bozukluklar, hedensel rahatsızlıklar da doğuruyor. Hastanelere koşuyorsunuz. E, zaten Türkiye'deki hastaneler de hasta. bütün kurum ve kuruluşlar gibi... Çogunluk, yaşam bu mu!?' diye kıvranıyor. Yasam bu mu bilmiyoruz ama, gerçek bu! Bir şarkı vardi; sözleri: 'Evim şen, meclısim şen...» gibilerden. Nerdee!.... Ama böyle olanlar da vardır kuşkusuz ülhemizdt. Kuçuk bir azınhk bunlar. Bir zamanlar tnönü'nün. 'Cennet Azınlıgı» dedigı, azmlık. Bizler de ayrıca. bu ortam ve gerginlik içinde, boiluk içinde yaşayan o çok küçük azınhk yüzünden, darlık içinde çırpınan büyük çoğunlugun; bıribirini öldürcn geııçlerin; yülısek okullara giremeyip sokaklarda boş dolaşan lise çıkışlıların dramını düşünüyoruz yanarak. Bu karanlık, kanlı günlerin nasıl, ne zaman sona ercceginı düşünüyoruz, uç bıUnıneyenli denklem çözer gibi. Komşularımızın ve dünya ülkelerinin uygarhk yarısını düşiınerek, geri kalmışlığımızın acısını canevimizden duyuyoruz. Çifrmiz! Bizler bir de bilinç edin mişiz! Bir de bilinç helâmız var. Sana ne, becerikliysen elini çabuk, gözünü açık tut diye kendimize öğütte bulunamıyoruz. Tolstoy. «Bilinç, bir insanın başına gelebilecek en yüce. en erdemli belâdır. diyordu. İşte bir de bu betâyı edinmişiz güç koşullar içinde. Daha da belâlanmak için çırpınıyoruz. Sıcaklarda dergiydi, kitaplı.. bırbirleriyle karşılaştırmaydl.. doğrusunu araştırmaydı derken 'Dolçe Vita' yaşayanıayacağız... / nayetler, kıyımlar ülkemiz insanlarını derinden et Bimanın gercek yüzü kişide ka ramsarlık varatabilır amo ger cek gercektir. Tükürük lcindekl kanlı sokaklardan, yarır.ı doğru duzgün yemin edenıeyen Parlamentoya uzatılacak çizgide bir dolu hamlık ve umutsuzluk, yaratıcı güc eksıklıgi. engin bir bilglsızlik . Elbette bu yapıdon erıdüstriyel aşama kaydedıp yol alma beklenemez. Cünkü, bu aşama bilgı, kültür, beceri ve kata ister. işte eksik olan budur. Bu tür kafalar, bııakınız Osmanlı dönemini, gunümü'tie bile korku ve kuşku İle izlenip tutuklanmışlar, yurt dışıno kacırılmışlardır. Bılginin uretimi, kültürun yaygınlaşması, olumlu kafaların coğalmosı kara düzenin Işine gelmez.. Umut, bu eksikliği gorüp glderecek gelecek kuşaklara yö netllmelidlr. Cicekler, pırıl pırıl sokoklar, temiz dukkânlor, calışan İnsanlar, aydınlık kafalar o zaman İçin belki olasıdır. Günümüz Türkiye'sinde büyük Türkiye edeblyatı yapıp nurlu ufuklar saçanlara ise bunun utonct düşmelidir. Bu utanc. kan ve tükrük dolu sokaklor kadar büyüktür, oma bunu kıme anlatobilirslnlz? 9••••••••••••• Abdullah TEKİN Turktye'de durum böyle değildlr. Cunkü Türkiye'de herşeyden önce siyasal özgürlük savaşımı, tarihsel gündemi oluşturuyor. ilerici sosyal gucl«r ve halk yıgınları, flkir ozgurluğune kavuşmak Istlyor. Uclü koalisyon İse uc partinin cepheleşlp fiklr özgürlüğü•ne kartı barikat kurması anlamını taşıyor. Yaşadığımız olayların tarihsel ozu budur. Flkir özgürlüğünü siyasal programına geçirmlş bulunan demokratik sol partislnln İktidar olasılığına karşı toplumun tutucu ve gerlct güclerlni simgeleyen üc parti Ittifaka girmlşlerdlr. Bugün uyesl bulıınduğumuz Avrupa toplulJğunda fiklr ozgurlugunu yasaklıyan tek ülke kalmıştır. O da Turkiye'dir. İkinci MC, Cumhuriyet Türkiye'sinin uygarhk ve demokrasi yolunda atacağı adımı durdurmak amacıyla, temeli atılmış, catısı çatılmış bir ortaklığı oluşturnıaktadır. Oneml, bu konudo bellrglnlesmektedlr. İkinci MC'de AP dışa bağımlı termayeclllğl, MHP ırkcılığa donük cağdışı mllliyetclllğl, MSP din sömürüsüne dönük şerlatcılığı lcermekledir. Ortaklar az gellşmlş faşlzmln koşullarında anlaşıp butunleşmlşlerdir. Bu konu yeterince aydınlıktır. «ÜC ortağın onlaştıkları temel siyasal llke nedlr?» sorusuna verilecek yonıt kesln ve yalındır: Ikinci MC, 163'üncü maddenln kaldırılmasında v» 141 142'nln «iirmeslnde, onlaşmışlardır. Demek kl Türklye'yi çağdaş demokrasiden ve Batı siyasal rejimlerinderi ayıran eizgide üc ortak «ilkell ittlfaka» girmlşlerdlr. Ama toplumun demokratlkleşme ve özgürleşme Istek ve özlemlerlnln düşmanları 10 oyluk bir farkla daha dört yıl Türkiye'de baskılarını sürdürebllecekler midir? Türkiye'yl Batı dünyasının toplumlarından ayıran ve ülkemizfn slyasasına renginl veren sorun budur. Bu sorunun düğümlerlnl dört yıldan ktsa bir sürede çözmek zorundayız. Bllmellylz ki ikinci MC liderlerinin şu günlerde kullandıkları yumuşak dll aldatıcıdır, tuzaktır. Türkiye'yl sağa actp sola kapayan, gerlye yöneltlp llerlye duvar ceken, özgıırluğü engelleylp şerlala yeşil ışık yakan bir programın uygulanması, ülkeyl yoğun bir çatışmaya dogru sürükleyecektlr. Bazı toplumlarda özgürlüklerl kısıtlayan programlar sızıltısız yürürlüğe konablllr. Geri Asya ve Afrlka ülkelerinde bu tür siyasa bir süre lcln olasıdır. Cünkü o toplumlar durgun bataklıklar glbldirler. Ancak cok güclü rüzgârlarla sllkelenlp dalgalanablllrler. 1970 Türklye'si o tür ülkelerden değildlr. Yurdumuzda uyanış öylesine yoğundur ki, özgürliiklerl savunan gücler en azından karşılarındaki kuvvetler ölçüsünde oğırlık kazanmışlardır. Bunlar hlçbir zaman «teslimlyet» polltikasına rıza göstermlyeceklerdlr. Cagdaş bllimln yalın verllerlnden blrl, özgurlukleri yasaklıyan siyasal programların uyanan ve gellşen toplumlarda tepkllsr yaratacağını dile getirlr. Polltlkanm üstünde blllmsel blr nitelik taşıyan bu kuralın siyasal klsllerden ve kuruluşlardan bağımsız bir özü vardır, Bugunkü Türkiye'de özgürlük savaşımını hlcblr parti, hlçbir kuvvet, hlcblr hükümet programı durduramaz. Cünkü tarlhte nlce hükümetler, nlce Iktldarlar, nice koallayonlar gellp gecmlşler, ama özgürlük savaşımmı durduramamışlardır. 1976'le'r Türklye'si, ikinci MC'nin hükümetlnln programına sığmak lcln özgürlüklerlnden vazgeçemez. İsle yosadıgımız günün ozü ve sorunu*buWr. ' * * » ' Sorunlar ve Bir Karşılaştırma Geçmisimize şöyle bir bakacak olursak, acı tatlı biıçok anılarla Türkiye Cumhuriyetinin yarım yüzyılı askın bir ?.amandır demo'<rasiyle idare edil digini g;örürüz. Bu yarım yüzyılı aşkın zaman içinde demokrasimizi Wrçok tehlikelere nğratan olaylar olmuştur. Bunların başında 1950 1960 y.lları arasında iktidar olmus ve memlekette hu/ursuzluk yaratmıs Demokrat Parti idaresi gel mektedir. Daha önce de söz nttigirn gıbt demokratik hsratımız birçok kazalara ııSraınış fakat bunlann hepsinden ainının akı ile çıkmıştır. Bu yazıda Türkiye Cumhuriyetini felakete siiriikleyen, demokrasimlzi agır yaralayan Demokrat Parti dönemini ve bugünkü birinri MC hükümetinden esinlenerek, birincisinin yaptıklarının aytAİnı yapacağını umduğum Ikinci MC hüktimetiyle karşılastırmsk ve memleketimizin içinde bulunduğu güç durumu o jrünkü şartlarla karşılaştırmak istiyorum. On yıllık iktidarları dünemlerinde Demokral Partililer ne yapmıslardır, bir göı atalını. • Atatürk devrimlerine l'.arşı gelerek TUrkçe e?anı kaldırıp yerine arapça ezan okutmuşlardır. • Arap harflerinl okı.yup yazanlara, çarşal ve fes giyenlere karsı ya«aları uygulumamışlardır. • Radyoyu din aracı olarak kullanmışlar, gerici yayınlan desteklemişlerdir. 31 mart gericilik olayının yaratıcılarından olan Safdi Nursl'yi, cezalı oldugu ve oturmak sorunlulugun da bulunan Emirdagı ilçesuı den alıp Ulerde devlet araçlarıyla ge/dirmişlerdir. Bunlar Demokrat Partiııin Atatürk devrimlerine yaptıgı saygısızlıklann örnegidir. Günümüzde birinci ve ikinci MC ortaklarından »aym ErbakRn'm görlişlerine ve MC'nin uyguladıgı politikaya uymuyor mu? Siz arada ne gibi bir ayrıcalık görüyorsunuz?. Demokrat Parti Atatürk devrimlerine karşı gelirken. diger yandan da Anayasa'yı çigııemekten geri kalmıyordu. Anayasa'ya karşı gıriştiği suçlar da göyle sıralanabilir; • Meclisteki çoğunluguna da yanıp, seçim yasasını kendi çıkarlanna göre degiştirınişlerdi. • TBMM'den karar alnihdan «Kore»ye er göndermişlerdı. • Gösteri ve yürüyüş yaspsı çıkartıp, kişilerin toplanr.mlarını önlemek istediler. • Emeklilik yasasının 3S. madriesıni degiştirip, kendi likirlerine uymayan ve yaş dunımıına bakılmadan memurlan emekliye ayırdılar. • Basın özgrürlügünü tanımayıp, basıınevl ve gazetelart basıp, yakıp yıktılar. Evet bunlar da Demokrat Partinin Anayasa'ya karşı işJeriıftı suçlardan bir kısmı. Şımdiki MC hükümeti yapmıycır mu Anayasa suçu? Yapıyor, fakat aynısı olmasa bile işlenen »uç Anayasa suçudur. Ve hemen her devirde ve her ülkede sorun olan yol.wzluklar, rüşvetler, hunca s;ıçu işleyen Demokrat Parti rarnanında Ülkemizde de olmaz mı? İşte bunlardan da örnekler, Bazı Demokrat Partililer bas takilerin nüfuzundan yararlanıp haksız kazançlara girişmişlerdi. Bunlan yazan gazete yazarları ise kanıta davet edip dikkate almamı.ş!ardır. Dış borçlar art mış, faizleri bile karşılanmıyacak kadar artmıştı. Yab.mcı devletlerln ve milletlerarası kunıluşların uyarıları etk'siz kalmıştı. Evet, birinci MC hükümeıiııden söz etmiyorum, adı geçen olaylar 1950 1960 yılları arasında iktidar olmuş Demokrat Parti zamanında geçmişür. Bu günkü MC ise o günlerde «Vatan Cephesın diye adlanuırılmış ve böylece halk iki cupheye böldürülmüştü. O zamı»nın iktidanyla bugünkü MC iktıdan arasınrlıtlci ortak özeiiik ve belki de ortak gelecek daha bitmedl, diğerlerini söyle sıralayalım; • Ünlversitede toplanan oSrenciler üzerine polislere at«$ etme emri verilmişti. GUnumüz de MC yönetiminde Taksim'de va 1 Mayıs'ta işçlnin, mcmumn, ögretmenin. aydınm üzerine kurşun sıkılmıştı. • R«ktör yerlerde sürlilc>nmış ve yaralanmıştı. MC hükümeti zamanında ögretim üyelerine yapılan saldın ve ÖUİürme hareketı daha mı farklıdır? Gösteriler, yürüyüşler, protestolar, ölen, öldürülen oğrenciler bugün MC hükümetinı nasıl uyarmıyorsa veya uynrılmak işlerine gelmiyonM 1950 1960 dönemlerinde hükümec olan Demokrat Partililerln de o zaman işlerine gelnıiyordu veya anlamıyorlardı. Sayın SUleyman Demirel, «Biz Demokrat Partinin devnınıyız» diyor, sarılıp sarılıp sayın Bayar'ın elini öpüyor takat ortak oldugu MHP'nın naşkanı TUrkeş gibi biri bir gün radyoya çıkar da; «Bugün demokrasimizin içine dtiştüğü buhran ve son müesslf lıadıseler dolayısıyle ve kardeş kavgasına meydan vermemek rnaksadıyla.» diye sö/e başlar ve aynı noktalarsa, hiç şaşınayn çünkü AP, DP'nin devamıdır. Her bakımdan böyle gozüiıüyor. Ksat SÖNMEZ i i OZGURINSAN BÜLENT ECEVÎT'İ ın HiÇ YAYINLANMAMIŞ BİR ŞiiRi: SÖZ Stmullah Ansoy; Olmak. Orhan Bsrlss: Politika fle Sanat. Ceynun Atuf Kan»u: Ozanhk ve Yurt Yönetiml. *** Baçyazı: Diyalog ve 2. MC Nusret Pişek: Tlirkiye'de Saglık Hlzmetlftrl. Resit Ülker: CHP milliyetçılıgın saptırılmasına karjıdır. Orhan Kologlu: Tarih biltmlnde vumuşama dönemlne gırls. * * * Hilml Yavuz: glir. Adnan Binyazar: Yazıh DUnyamız. Bedrettın Cömert: Gösterge, Bilim ve Biçim • îçerik tkillsl. H. D. Kahraman Durgun Sııva Tas Atan*Cıkmadı, Ekrem t$in: Romanımırda 12 Mart Sorunsalı. Hayati Asılyazıcı: 197677'de îstannu! Sahnelerl. Engin Üç, Mustafa Dognıer, Ümit ögmel ve Retik'^n katürler. KarlOzan Olmak. Adam Olmak, Folitikaçı CAFER AVCI (1954 ...) TOB DER Ankara 5ubesi ve GAZt DER Yonetim Kurulu Uyesi yigit kardeşimiz, Sakıncalı Piyade Bütün Kitapçılarda UĞUR MUMCU 9. BAİKI (Cumhuriyet: 7285) ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• Cafer Avcı 25.7.1977 günü olıgarşinln sivll maşaları tarafından Uşak Sıvaslı'da kahpece OldUrtildü. Yaşamı onurumuz, mücadelesi Devrimct Yol'umuzu aydınlatan bir ışık olacak. TÖB DER Ankara Şubesl GAZÎ DER TEŞEKKÜR Ayşe Raside Akkanat'ın hasulıgı esnaiında yakın alâkasını esirgemeyen sayın Profetör Dr. FERHAN BKRKER'e ve Hayat Hastanesi doktor ve hemsirelerin» ve ceıiBzesine iştirak eden, acımızı paylasan dost ve akrabalarımıza teşekkürlerimizi sunHrız. A t LESI AZİZ NEJİH, KİTABIN ONSÖZUNDE ŞUNLARI YAZDI: «KENDİ YAZDIKURIMA GUIEMEM; AMA SENİN YAZILARINI GÜLEREK OKUDUM, ACI ACI GÜLMEK DEYiMi VAR YA, IJTE OYLÎ, ACI ACI GÜIDÜM.... DAGITIM: TEKİN YAYINEVI, İST. 27 60 60 f.Ü. Veteriner Fakültesi Dekanlığından Başsağlığı Degerli meslektaşımız Askeri Veteriner Heklm (Cumhuriyet; 7290) »••••••••••••••••••»4 • • • • • • » • • • » » • (Cumhuriyet: 7M7) Vahat AnginerM kaybetmenin bliyük luüntüsü tçindeyiz. Ailesine ve yakınlaruıa bassaglıgı ve merhuma Tanrıdan rahmet düerlz. lstanbul Tekmk Üniversitesi Inşaat Fakültesi Dekanlığından Fakültemizde, buiunmaktadır. fFokülte Sokreterliği» kadrosu açık isteklilerin 5.8.1977 cuma günü akşamına kadar kısa ozgecml*lerınl bslırten bir dılekçe ile Dekanlığımıza başvurmaları duyurulur. GÜN OLA HARMAN OLA MUSTAFA EKMEKÇi'NiN 12 MART OÖNEMİNOE VE SONRASINDA YAYINLANMIJ «ANKARA NOTURNNDAN OESLENMİJ YAZILARI. B&TlN KİTAPÇILARDA (İKİ CIIT 5 0 IİRA) 4 HIIMMI TÜRK DONANMA YARDIMLARLA VAKFINA HEDEF, DEV BİR DENİZ GÜCÜ! YAPACAĞINIZ ULAŞABİLİRİZ BU HEDEFE (Buın; 22313 7284)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle