17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
D oB r CUMHURh'ET 1 HAZ1RAN 1977 AfiDVLCANBAZ HİHHîtffjîH tAiiMPAM . ACEMÎ MAM •DtN... TURHAN SELÇUK YAYLA FakirBAYKURT 48 G«nis, çoîc genişf. girdigi çadır. Kadın kız toparîamp a tllar hemen. Ufak çocuklar, geltnler kaiktılar. Bir erkek oturuyordu d:p yatakta. Sakalmı göğsüne dökmüştü. Sîgara içiyordu hâlâ. Selam verdi Çafcr. Tufegin:. torbasını çıkardı. «Geçmiş olsun!» dedi sonra. Yaşlı adsm, eüni göğsür.e koyup hoşgeliş *etti. Kadınlar bol giysilerin ıçinde birer kumaş topu gibiydiler. Onlar da hoşgeliş ettiler uzaktan. Bin bir döşek attı Oturdu oturmadı yikılriı Çakır. Delikanlı el sıkarak hoşgelis etti. «Sizin de mi hastanız var? geçmiş olsun...>> «Morsay'dan geliyorjm. Eizim de has'amız var.» «Geçmiş olsun. Morsay uzak. Ama Harun Efendi uzak d«mez » «Dokora gıttim, alıp götüreyim; sanki antlı!» «Dok>or bura.va da geimedi! Harun Efendi geldi. » «Ay rtoğmacian çıkum, şu saat olciu ayakîayım:» «Amanuuı!. Açs:ndır...» ded: kadmlardan bıri. «Torba azık dolu! Nerde iştah?.» «Onc3 yol tepmişsın. İştahın var yok, yiyeceksin. Yemek hanrlayın çocuklar:.» Sigara do!u rabakayı da attı önüne yaşlı adam. «Ballıdere köyünden misin? Morsay o Morsay mı?» «O Morsay'ı dıyorum. Yayladayız...» «Su getirin kızlaar: Bakırjnayın!. Legen getirın.» Bir kız peşkir aldı omzuna. Leğeni getirip önüne koydu. Elindp ırbık, egılıp beklemege başladı saygıyla. «Çıkar Çüraplarını falan! Adını bilmiyorum, kusura bakma. Çıkar da yıka ayaklarım. rahat etsin...» «Aygklanmın ayak denecek hali kalmadı. Ad:m Çakır Hasan Nasıl rahat edecegim? Bıze rahat bu üünyada yok gibı...» «Çıkar sen!.!> dedi yaşlı adam. «Beterin beterini bilecek yaşa gelmı^sin: gene de boyle konuşuyorsun. Derdim var. derdini sinkaf eder diye bir söz ışitmetiin mi? Berıimkini söküversem, kecdi derdini bırakır benimkine yanarsın. Eitışik çadırda yatan oglumdur, adı Sadık. Işte şu Ramazan'ın dayısıdır. Verem oidu oğlum. Çekmedigimiz irezülik kalmadı. En sonunda dedık, satıp elden çıkaralun. Hiç olmazsa köyün birine yerleşir, birer ev yaparız. Sattık çıktık, şimdi sığınacak köy anyoruz. Oraya gittik yer vermediler, buraya gittik yer verrr.edüer. Hökümete gittik sahip çıicmadı. Bozuk düzen bir memleket, bükuyorsun büküyorsun kulağır.ı sazm, teller burgaşdt, sesler karmaşılc; oğlan verem oldu'.» nBenim de şurada oıurmağa, el ayak yumağa dayancam yok, kesndım. Oğium HollMda'ya gitti. Herkes gidiyor diye, bok var gibı o da gittil Torunum Gülcan on üçünde, sancılandı. Köyiük insanı, kadınımız kı/jraız bıldiğıni yaptı. Durmadan kusuyor. Ee'^mı yapanııyor. Bir sürü de ateşi var, ninesi şabun sarmış. Hapırfeutrtut'içrnitfcigenekustu: RaUtt*« SoştıiAıİ onlı da Doktor Beyimiz kapayıverd: kapıyı yiizume. Kabahaü ona buluyoruz ya, onun mu, baştaki yönetımin mi?.» «Ne boksa;.» dedi yaşlı adam. Çakır ayaklarını yücamaga başladı. Dokundukça acıyordu. Bıçıigan oinıuştu dediği gibi. Elıni jüziinü yıkadı, silindi. «Çabuk bir sofra uydurun şuraya!..» «Ayıp olmazsa kendi azığım var..ı> dedi Çakır. KAzık insanın yoldaşıdır. Yola gideceksin gene.J» «Bar.a da yoldaşlık ettı sadece! Koparmadım ucundan!..» Yün dokuma bir soîra sttılar ortaya. Ekmek, bazlama dizdiler. Biraz yogurt. bıraz peynir koyduîar: «Buyur buyur!.» ettiler. < Bakalım Atsin koyünden bir parça toprak alabilecek miyız? O umuda duruyorıun. Sahıller pahalandı; her yeri pilâj yeri sanıyorlar. Her yerde lımon portakai. sera olur samyorîar. Bakalım ne yapacagız'.1 Olmazsa çekıp Korkuteli, Gölisar yaniarına gideceğiz, elimizdeki psra eriyip gidiyor.. Sen yemeğini ye, Ramazan gıdip Harun Efendiye lıaber versin. Atı da burda. Konuşıusunuz...» «Evine vardım. hanımı anlattı . » «N'imet gelın, bizlerden olur, asaletli yerdendir.» «Eskiden ben, asıl azmaz demişler, arna azmış dürzülerden de kendini aşağıya koyana raslamadım hiç).» dedî Çakır. •Onlar başka!..» dedi yörük kocası. «Bize Yagıbasanoğuliarı d&rler. Oyle söylenirdi namımız. Söylenirdi! Şimdi soyad moyad çıktı. Gokbahar olduk. Benim adım da Abdullah sözde. Bir hocaya rasgeldim de, «Abdüallah, Allahm oflu anlanıuıa geliT'.» dedi. GüJdüm. Allahm oglu olsak bir yarurruzdan belli olurdu...» Pe\Tiiri bazlamanın ıçine basıp yiyordu Çakır. Üstüne de sık sık su içiyordu. Ramazan gitti haber vermeğe. Çok geçmedi, Harun Efendi girip geldi. Eüni sıktı Çakır'm. «Geçmiş olsun! Kastanız varmış haa?» dedi. «Hastamız var, daha doğrusu hepimiz nastayız da, bır kmmız sancılandı, sade onun adım söyiüyoruz. Yorgun degilsen bir gidelım birim Morsay'a kadar, orada hepimize bak. Bir de yayia sıuiı iç .. Doktora gittim, jliz vermedi. Ama gene de iyi adammı=. zatını salık verdi. O sahkla geldim, yalan yok...» <tHikmet Beye mi gitmiştin?» <ıH:kmer Beydi sanırım, öyle dijordu hanımı...» • Doktorlar kalkıp Morsaya falan gitmezler. Oturduklan yerde iyi onların kazançian. Milletiıniz besliyor kendilerini, maşşsllah!. Sadık Gökbaiıar'ın iğııeieri ikı saat sonra son. Vurup çıkalım. İstersen sen hemen git. Atım burda, ben de iki saat sonra çı'tcayını. Yetişirim ardmdan. Yani nasıl istersen.. » hVarol! Aliah razı olstııı. Dedikleri kadar varsın Harun Efendi. Göv.üımün ortasına kurdun tahtır.ı!..» üEstagfuruüah! Hepimiz haikın parasıyla halka hizmet için okuduk, aına görıiyorsun oalımizil.» «Bızde ış yok bizdeee!.» diye hayı/ıru dışa döktü Çakır. «Bizde iş oisa t>u haller böyle olmaz! Bizde iş olsa, tersine giden işler. .irpedek doğrusuna çevrilir!.» Abdullaî) Gökbahar: «Bıraz daha yoğurt koyun şuraya gıaaz!.» dıve basırdiEklencn yoğurdu kaşıkladı. sildi bıyığını, dudagıru Çakır. Sonra çoraplarını şriydi, kalktı ayaga. Torbasını Ukındı, tüfegini asındı: «Bana ızin verin, ben gideyim..» dedi. Yörüjc kocası Abdulish'la. Ramazan'la. Harun Efendile ayn ayrı tokalaştı. «Morsay 'ın yolunu bil::sin degil mi Harun Efendi?:: oBozkaya'nın ardından dolanırım hernaicie...» <Evet. Ta^köprü yönünden. » nPsLlidera kryünün yaylasını bilirim. Bir gelıp gitım çok cl'jsor..» «.»îi'ıarıa c.manet o!. bekliyorum. Gözüm yolda olacak...» "«Sen vHi"i'ker. orda oiurum. tasalanma!» yörük oŞlu Ramazan, çadırların uzağına kadar geçirdi Çakır'ı. İr.iş aşağı geiclıği kestirme ycllar. bu sefer yokus yukarı öıülüyordu. Eafladı bir ucundan. adım adım yürümefe. Kıalkayanın yanına geldi, şafak söktü. (DEVAM1 VAR) m Çöplükteki Kâğıtlar ve Çocuklar ÇSplügıin içinde oynuyorlardl uçü. Analan, ablalan, abileri çöplügün öbür ucunda kâgıt devşinyorlardı. Tam tren yolunun kenanndaydılar. Denklânşöre bastık. İri yan, bıyıkh yirmısinde bir delikarüı fırladı çoplükten... Elınde bıçak üzerımtee dognı yöneldi. Korituk mu. korkmadık mı orası tartışılır ama, biraz lıeyecanlandık. «Kadınlann resmini neye çekiyorsunuz?» «Kadınlann değil çocuklann resmini çektik.» Kızgmlıgı gözlerınden okunuyordu. Yüzü kıpkırmızı kesilmiş, avurtları çıkmıştı. Elinde bıçagı, bacakları üzerinde yaylanıktı. «Olsun varsın, çekmeyir.. Hem ne işiniz var sizin burada?» «Hele gel şöyle bakalım» dedim. Bıçag! hâlâ elindeydi. «Ne işiniz var buradn söyleyin» dedi. Ne işimiz olduğunu dilimin döndügiince söyledim. Bıçağını cebıne soktu bunun üzerine. Yutkundu. Ayağınm dıbinde duran teneke kutuyu tekmeledi. «N'olacak yazarsan, bız kâgıt toplamıyacak mıyız? Aç mı kalacagız? Kim bakacak çoluk çocuğa?» Çömdük çöplerin Uzerine... «Elbet toplayacaksın çöp. Kim engel olur sana.» «Oluyorlar. Belediyeciler engel oluyor...» Sonunda resim çektirmeye razı oldu. Bebelerin. genç anaların, kadınlann resimlerini çektik. Yaşam 5yktilerini dinledik. B%ük kente neden geldiklerini, büyüilerirun hangi partiye oy verdiklerini öğrendik... CAHKIZ (IKA GEIDİ Adı Cankız. Yaşı onüç. Hiç okula gitmemiş. Cankız da kâğıtçı, abisiyle, küçük kardeşleriyle.. Gozleri kapkara. Başında ak bir örtü. Üzerinde bir kazaic, ajâ ma dek kâgıt topiariî. Onları çugında allı fistan. vallara doldururuz.» Elâzığ'ın Başyurt kasabasının «Çu\allan ne yaparsmız?» îsabe}' köjünden. Anımsamıyor «Abîm alır onlan, arabaya koIsabey'i Cankız. Naldöken sırtlft yar. gö;arür.» rındaki fek odalı gecekondularma «Para verir mi sana abin?» geidiklerinde iki yaşındaymış. Ba«Abim paraları babamıza verir. bası, annesi, ağabeyi, kardeşîeri. Babam da çalışır » Babası hamal Cankiî'ın.. Daha üç yaşındayken işte bu «Hiç Alsancak'a gittin mi sen?» çöplükte yaşam kavgasına başîaBaşmı sallıyor. İlk kez duyumış. Gün doganda yataklarından kalkmış kardeşleriyle. Yürümü? yor Alsancak sözcüğürıü. Bılmez ler bayır aşagıya kışra. yazda. İ:k dıyor Cemal, yani o kızgm deliişçi trent Çiglı'den kalktığmda kanlı, abisi. or.lar çöplükte olurlar tam on «Sen bihr misin Cemal?» yıldır. «Bilirim. hep oradan geçerim, Tren düdüklerine kanşır tasala kâğıtları götürürken. Çünkü kân, mutluiukları işte burada. Te'<< gıîçı limanın orada.» «Cankız hiç sinemaya gittin odalı kondulanyla buradır onlar için yaşam. mi?» Anlatıyor Cankız... Gülüyor. Gitmiş sinemaya. Ama «İşte buracıkta sabahtan akşa sayılacak kadar az gitmiş. Çün l [ j "77TV îr 1pı VEMİ NEJ)£ Hikmet ÇETİNKAYA Aracılar, çocuktan 50 kuruşa aldıkları kâğıdı 150 kuruşa satıyorlar Küçük çocuklann çöplükten .tPfiJşdıkları kâğıtlar, özellikle Çorlu bölgesinde bulunan fabrikalara gönderiliyor GÜN D06ANDA ÇOPıUGE GIDER CANKIZ. Kâğıt aracıları haftada 20 tona kadar kâğıt alıyor çocuklardan. Kilo başına ortalama 50 kuruş kâr ediliyor. Kllosunu 150 Irurust8n alıcakt:m. O kilo başına 50 kuruş kazanacaktı. Oturduğu yerden her haf ta 10 bin lira kazanacaktı. Ayda • net 40 birr lira geliri vardı bu kâgıî simsarının. Acaba ne kadar vergi öderlerdi bu kişiier? Defter tutarlar mıy dı? Gelirlerini gosterirler mıydi? Bizim konumuz dışı bunlar. İşte o nedenle bız kâgıt çocuklanna dörelim. Onları şöyls yeniden gozden seçırelim. Kağıtçı çocuklar sürdürecekler bu yaşamı. Bakalım nereye kadar devam edecek. Bu işi yapaniar, nzeilısle fils yaş arasında. Cogunluğu Urfa. Dıyarbakır. Elâzığ. Mardin, Sıirt, Kars ve Erzurum yöresindcn gelen ailelerin çocukları. Evlerinden kaçanlar da var el'oet bu işi yapaniar arasında. Hemen hemen tümü ıçkiv? ' " sigaraya alışıyorlar ortalarea 1012 yaşlanrria. Yaşamın ağır ko. şulları, orüara çok küçük yaşta acı gerçekleri öğretiyor. Tüm çev resindekilere kızıyorlar. Ama arkadaş olursanız. sizmle iyi geç' nıyorlar. Çocuksu dünyalanna şirerseniz. aranızda yaş aynralıgı bıle olsa karşıîıkiı çay içip konuşursanız, mutlu oluyorlar. BJÎTİ kü. işi kâğıt toplamak. Bu kez Cemal'le söyleşlyorjz... «Cemal anan, babar. oy kullandı mı? Yani hangi partiye oy verdi?» «Ecevit'e Terdiler. Seviyoruz onu.» «Ya sen Canltız?» Gülüyor. O kara gozleri fıldır fıldır. Kalkıyor Cemal'in yanına sokuluyor. Bir şeyler söylüyor abısinin kulağnıa... «Sen söylesene> diyor Cemal Cankıa'a. Cankız kızanyor. al al oluyor yanaklan. Siyah perçemı iniyor alnına. nKe dedi Cemal?» «Ecevit bizi kurtaracak mı dedi abi?» Susuyorjm. Bir tren geçiyor. Bir gemi Vtinaşıyor limar.a. Martı lar uçuşuyor çöplügün üzerinde. Ilerist deniz... Yüzlerce çoougun ygşamı bu kâğıtçıhk. Küçüklerin topladıgı bu kâğıtlar özellikle Çorlu yöresinde "oulunan kâğıt fabrikalarına yollanıyor. Fabrikalarda hamur haline dönüştürülüyor bu kırpmtı kâğıtlar. «Sen de mi 50 kuruştan satıyor sun Cemal kâğıtları?» «Nereden bildin?» ttSizi anlatacafım gazetede. Sizin öykünüzü. İşte ondan ötürii çok kişiyle konuştum.» «Ama arada kişiler v»r abi.» Cemal'in kişiler dsdiği aracılar61. Çocukları sbmürüyorlardı... Oj'sa kilosunu bugünlerde 15i kuruşa dek satıyorlardı fabrikalara. Kilo başına tatlı kâr saglıyorlardı. Bu işi yspan bir aracıyla tanıs ök. Yaptıgı İşi (rlzlemeye çahştı önce. Biz kâğıt müteahhiti olduk. Aramızda geçen komışma «öyle... «İnan yüz kuruştan alıyorum kilosunu. Çocuklar bile uyandı şimdi.» «Ben haftalık 20 ton bağlantı yapmak isterim. Sizinle aniaşayım bu bana yeter.» Bir süre düşündü. Sonra karannı %erdi... «Eğer siz 20 tonun altıııa düşerseniz durum ne olacak?» Birden yanıt veremedirr.. Sonradan işi sezinledim... «Noterden mukavele yaparız. Efer ben 20 tonun altmR düşersem tazminat öderim size » «Olur...» Demek haftada salt bana 20 ton verebilecektl kırpıntı kâğıt. Yani 20 bin kilo... Portatif Çelik Raf Yaptınlacaktır ! Kapalı zarfla tekii.' alınmak suretıyle t?îekK'ı'ümiiz icarında bulunan Fındıklı Mcc'.isi Meb.'san cadde?: Tekke Yokuşu No: 7'ne kâin binanın tanıamı arşiv o'.arsk kullanılmak üzere portatif çel:k rafla donatıiacaktır. 2 Bu işs aıt şa:tname ve proje 250. TL. mukabil:y;e Fındıklı Meclisi Mebusan caddesi 93 No.daki Teşekkül veznesinden makbıız ınukabili temin edilebiiır. 3 Kapalı zarf ile teklif mektupîarı projedski ersafına uvgun ünıte birim fıyatı esasına göre en geç i.Vfi.1977 Çarsamba günii saat ib'.'Ti kadar elimize seçmış oiacaktır. Postadai;i vak; gec'kmeler diksate r.lınmiz. 4 Teşekkülümiiz »90 sayılı k?nıına tabi olmayıp i!ii]eyi yapıp yapmamakta veya d::eü:ğine vnpmdkta ssıiıss'tir. D. B. DENtZ NAKLİTAT T.A.Ş. GİNEL MÜDİKLlGU VAJAM ÇÖPLÜKTE SbRÜYOR... (Basın: TiFFANY GARTH 8ÜTÜN BİR.VÛK.GEMISİN6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle