25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
D ÖRT CUMHÜRİYET 31 MAYIS 1977 ABDULCANBAZ DfKf u PiYf fiifAp TURMAIU SELÇUK YAYLA FakirBAYKURT 47 Neden sılalıranım?» Sırhndakl rüfegi çıkarrp sag eline aîdı. «Şunlann pis çaylanndan içsem mi, içmesem mi acaba?» diye düşündü. Hemen vazgeçti: «Niçin içeyim?» Süleyman kendisi oeaktaydı. Dilnlm:? "»kıyordu kapıdam dışarlara. Bezrnis, bıkmıştı bu islerden. Oğluydu belki ortalıkta gezinen. boşalmış oyun kağırlarmı. bardaklan, şiseleri toplayan. Yürüdü Süleyman'a doğru. (Selâmünaleyküm:» dedi adam gibi. Sağ elinden sol eline aktardı rüfefcini. «Merhaba Süleyman Efendi, nasılsın?» <Merhaba! Iyiyim.. » Hemen anladı, eski Süleyman olmaktan çıkrruştı çoktan. Bir hoşgeliş etmeyi şöyle bırak. yüzüne baktıgı yoktu karşısındaki adamun. «Bizim dağlardan denize doğru çok sular akmış. .» dedi. Sokuldu Süleyman'ın dibine. «Saglıkçı Harun Efendiyi anyorum. Bıliyor musun evi nerde? Nerdedir kendi?» Çok uzak dağ köylerinden irnp geime bir sdam oldugunu hir bakmada bılmis, ama neyin nesidir. kimin fesidir, ilgilenrntğe gerek görmemişti Kahveci Süleyman. Yüzlercesı gelıp gidıyordu her gün. Her biri bir iş danışıyor, bir adam soruyordu. Harun Efendiyi (ie hep burJar sorardı. Eıkmıştı. Fakaf. iyi adamdı Harun Efendi. Hatırı sayılacak »damlardandı. «Onca sorana. anlattm, bir de buna anlat be Süîeyman!» dedl kendı kendıne. Aniattı: «Sağhkçı Harun Efendinin evi Çayagzı Mahallesi'ndedir. Oraya kadar yürüyeceksin. Lâkin uğramadı iki gündür. B'.ırda olsa uğrardı. » «Dolu, boş. oraya kadar gideyim . » dedi. Gırdiği gibi çıktı kahveden. Çayagzı Mahallesi'nin yerinin yönünü biliyordıı. Yürüdü durmadan. Işıklı direkler oraya kadar gidiyordu. K:m; bahçe içinde. kimi açıkta bir sürü ev yapılmış. eskiden kasa'oanın ucu olan Çayağzı Mahallesi. içerlerde kalmıstı. Dolup şişip gidiyordu kasaba. Öyleyken. içinde de durmadan yapı yapı. yapı yapılıyordu. Orda tuğla. burda t3ş. tahta, kereste. riemir, şurda kireç, buTda kum vardı. Her yer iskele. temel. el arabası, şu bu... Köşebaşında açık bir bakkal vardı. Girdi, ona sördu Harun Efendiyi. Elinde kalem, kulağını kanştırıyordu bakkal: «Geri don. soldan üç ev git. dördüncünün zilinl çal. Ama kendisi burda yok sanıyorum. Gene de çal, beiki gelmiştir...» Sor.ra cık cık ederek, ellerini biribirine çarptı: «Bu adamın. da ünü amma yürüdü haa! Soran sorana! At tutup götürüyorlar, cip rutup Rötürüyorlar. Hayretime giden bir şey varsa dünyada, o da şudur: Doğuma bile götürüyorlar!...» Dördüncü evin kapısmı çaldı. Bastı parmağır.ı zile. Bir zam&n çekmedi. Güp güp güp geldi gene ayak sesleri. Açtı beyaz basörtülü bir kadın: «Harun Eîendiyi sordun degil mi lcardaşjık?» dedi. «Ltkin...» «Nerdedir hanım gelinim?» «Atstn'e gitti bu ikindin. Meyre'den reldi. oraya gitti. Döner d:ve bek!?dik. dönmedi. Belkim sabaha gelir. Sen nerelisin jca"daç'.".s°)> «Ben gelin hanım, Ballıdere köjundenim; uzaak!..s «Hastan mı var. onun için mi geidın?» «Hastanı var, onun için geldim. Lâkin » clsîersen bekîe. îstersen yerinizi söyle, haber vereyim geünrc, başka yere söz vermediyse gelsin. Nereye gelsın?.» i'Nereye gei?in? Yakm yer degil ki hanım gelinim. Tâ Morsay"day:z biz. Morsay'da Çakır Hasan diye gelmesi lâr.m. Hasramız orda. At yolu var. Cip tu^arsa cip yoîu var. Parasını verirım » «An var. Atla gelir. Cip pahalı düşer s.ze!» «Eh arJi>.!.» Boynunu bükıip baktı Çakır. »tSen gene Atsin köyüne bir bak istersen. O yanda değil mi köyun? Alır geçersn ordaysa...» «Tabii bakacağım. Övle daha iyi olur biz«. înşallah ordadır...» ıtl«s!lah!. Geçıniş olsun. Allah şifasmı versin.» ÇekLtii kapının öDünden. Yürüdü sersem seper. Yeniden <;9T?'.ya dönırıesine gerek yoktu. Kese bir yol biürdi. Eskiden fcahçelerin arasından geçerek şosaya çıkardı. Yürüdü kararlamadan. Bahçe. tarla olan yerlere ev yapılmıştı. Çok sürmedi, çıktı scsaya. «B;r tas su içmedik. 'iir lokma ekıtıei yemedik, aidık a&zıniizın payıru, gidiyoruz..» dedi kendi kendıne. Hocabeyü gef.rd: aklına. Bir güldü. bir güldü gecenin içinde. Eir de tonınu Gü'.can'ı getirdi, uçup gitti gülmesi. Yorgunluğunu. açlığmı unu:up h:z!andırdı yürümesini. Gecenin bu saatinde bir o yana. bir bu yana akıp dunıyordu arabalar. Kamyonlar lalan vızır vızırdı. Gcrı™ •üfe*:ni elinde tuîarak yürüyordu. Çadırlann yanında durup köpekleri nasıl atlatacağını diiîiindü. fe:;» harradak kalktîlar daha karşıdan. Bu seîer Alapilli'nir. oyuKlariyle p.tla.ılacak gibi değillerdi. Kucağına geliyorlard;. nEşşcğ: sattık, belâya çattık!.» dedi iendi kendine. «Çek şimdi :kis;.nı vur sunların. sar başına beiâyı.» Belki çadırlardan çskıp oakaa olar diye, bir iki elraşı \uvarladı o yanlara. Köpekler ürmelerini artırdılar. İki taş daha yuvarladı. Çadırîann bsrinde:ı bir deUkanlı çıktı: «Kım ooo?» diye bağırdı gecenin içiTie. Köye giden yolun iki yanını tutmuştu çadırlar. ağıllar, arabalar «Acaba esnıer yurttaşlar mı, yoksa yörükler mi?» diye düşundü. «Yahu oglum. be:ı de sizin kim olduğunuzu bilmiyorum! Sustıır şunlan geçeyım!.» «Xe:eyp g?çeceksin?» «Atsin kö;.üne! Sağlıkçı Harun Efend:ye bakacağım.!' '<Ho=t Aioş! Hoşt Garaş! Durun. hoşt'..» diye bağırdı delikan'.ı. Sonra üç adım kadar yakınuia geldi Çakır'ın. «Buyur, şöyle gfl bs.kalın.! Harun Efendi burada yammızdakı çadırda. Hasta bızim has'amızdır. Ona bakıyor koca akşamdır. îğnelerini vuruyor damardan.. > ; «Geç.T.iş oisun. kımin^z hasta?» «3e::im öz dayım. Sadık dayımdır...» Ay aydınlığmda az boz seçiliyordu delıkanlının yüzü. Bozulmuç bir yörük obasımn yiğitlerindendi belki. Benzemiyordu «esrcer 5Turt'3ş»iara. «lOnlardan olsa ne fark eder? Bakar Har'jrı Efend:. DoVctor degil ki bui.m «Bu\.ır bizım çadra sireiim! Ama ijterfen hastanın olduğu çadıra götüreyim. Kadın ku. her yakamız her yerde. Çok dökük saç:trız. Kusurumuzu hoşsrörürsün...» (DEVAMI VAR) Çöplükteki Kâğıtlar ve Çocuklar Yusuf arkasında işaret parmaklı montu çöp bidonlannın içinde bulmuştu. Kuşlukta o kocaman apartmarüarın bidonlarını kanştınrken çıkmıştı. O güne dek gömlekle dolaşıyordu. Kente kar yafdığı gün işe bile çıkamamıştı soguktan. Hele geceleri, ıslak üştücü geceleri hiç se\*mezdi bu jiizden. Soğuk iliklerine dek işlerdi. Böyle bir geceyi yaşadı. Gözlerini kapayarak. Ya*mur san yorgun ışıklan Basmane'ye düşürüyordu te! tel. O üçüncü sınıf yolcu bekleme salonunda sobaya yakm yere kıv nlnuş. uyumayıt çaliş:yordu. Aslında soba yanmıyordu. Hiç yandığını görmemişti. Dışarıda fırtına. yağmur ve soğuk vardı. Boğuk boguk konuştu. o geceyi yeniden yaşaci:... «Başımı ellerimin arasına. almışp.m. Sinîirçiiigi bırakrığnn gündü. Sinıiîçi fınnlan sabaha dek çahşır. Orada ısmırcz biz kışm Hiç üşümeyiz sabaha kadar. Simifçiliği bırakınca gidemez olmuştum fırtma. İşte ilk gece istasyonun bekleme salonunda uyamaya çalışıyordum. Bir adam girdi içeriye. Yanıma yakiaştı. tri yarıydı. Kalk ulan dedi. Kalktım, korkarak. Suratıma bir yumruk \urdu. Tam burnuma. EHeri kocamandı. Sonra kıçıma tekme attı. Kü'ret'i. Anarr.a. babama, avradıma. Soyuma sopuma. Garın kapısına çıktım. Bumum, suratım yanıyordu. Elimin tersiyle sildim. Bumum kanıyordu. ama çok kar.ıyordu. Fuara doğru yürüdüm. Yağmur çok yağıyordu. Ayaklarım yalındı. Basmane kapısı var ya fuann işte oraya kadar gelebiidim. Her yanım ıslanmıştı. Sabaha kadar orada durdum. Sabah olunca tren istasyonuna gittim yine. Üşüyordum, ama çok. Salepçiler gelmişti, bizim simitçi arkadaşlarda oradaydı. Bir bardak salep içtim parasını vernıeden kaçtım. Bütün siin orada burada dolaştım. ör.üme gclenden para istedim. Kımisi verdi. kimi vermedi. Bir ekmek parası abi. dünden beri karnıma bir lokma girmedi abla dedim. Hep kıziar para veriyordu. Abiler ise kovslıyordu çofu de'a.;> «İRABAYI &LDİM EliNDEN» Hikmet ÇETİNKAYA «Benden küçük çocuk gördüm kâğıt toplayan. Cılız bir şeydi. Arabasını istedim. Vermedi. Bir tokat attım. Aldım arabayı. O arkamdan koştu. Sonra acıdım verdim arabayı.» «Bizim otelin sabıkalıları vardır. Cepcisi, zarfçısı ne ararsan. Her kişinin odası ayrıdır. Hırsızlar arkada, zarfçılar başka yerde; kancılar bizim yanımızda, dilenciler ise en alt katta..» YUSUF KÂĞIT TOPLUYOR Bizim otelde kanını satıp yaşayanlar var,, Her yerim ısınmışn. Bır araba olsa hemen kağıtçılığa başlardım Ama dört demir tekerlesli arabam yoktu işte. O kafayla =ık lıma geldi. Ulan yarın yine iki şişe çalar satanm dedim. Yaptım da hem üç şişe aşırdım. Be şer kAğıttan okuttum. Beş lirasını yedim. or. lirasım sakladım. Senin anlayacağm bir süre yaptım araklama işini. Çünkü Ham za. baba geceleyin sızıyordu. Bi* pazanndan bir çocuk aıabası a! dım. Dört demir tekeri takîım nrEbaya. Eskiydi. ama çok eski. Bir güzel tamir ettim. Artık işim knnk'ı. Kâğıtian satacağım yerı bulmuştum. Elli kilo kâfıt topladıgım oluyordu. Sabahlar; sun sıcak isl:embe çorbası içiyord'jnı. Arf.k işler tıkırına pirmeye baçlamıştı. Bir süre daha kaldım kemer köprüde. Orada iş yoktu, tok diyecek halin yok. Yemek yedirirler. Sonra götürürler köp rüye. Orada yol görrr.üşler vardır. Hepsi aynı tezgâhın adam«Simdi memnun musun yaşaları. Cıgarahk verırler, ıçki VPmından?» rırier. Cyanamazsan işin tamam «İyidir işler. Askerlik var, Çok dır. Ama biz uyandık. üyanamakazanmak istiyorum.» yaniann işı tamamdır.» <Kötü adamlar var dedim köp «Şikâyet etsen?* rünün altmda. O kötü adamlar Güiümsedi. Gitmek isteyen bir n'aparlardı% • Kaçaklar bannır abi orada. hali \ardı. «Polise değil mi? Evinden kaçmış bizler. On yasında İzmir'e düşmüşsün. Seııi • Elbet.» fözüne kestirirler. Yanma yakla• Bir güzel dayak yiyeceksirı. şırlar. Daha toysun. hiç bir şey Sonra geldiğin yere pos:alayacak görmemişsin. Iş aramaya gelmış lar seni.« sin buraya. Hemşehrilerin var«O nedenle polise söylemiyordır. arayacaksm. Ama nasıl nelar dem«k?> Basmanede dolaşıyorsundur. «Söylcnmes abi. Bit söylemeYanma yaklaşır'ar. Karnın aç raı dik. Ama bir şey de yapamadıdiye sorarlar. Açsın elbet. Hayır lar.> kötü adamlar geliyordu. Kaçtım, otele yerleştim.» •KÖTÜ ADAMUR. BİR Gİ2ETE HABERi Bir gazete haberidir polis bül'enlerinden üç beş sanrla akrarılan. Bir çocuk görürüz elinde kanlı bıçağı, ya da bir şarap şişesi . «Bana sarkıntıhk etti, ben de şişledim.» Üç satırla düe selen öykü. bir başka biçimde de düğütnienir: «Bana şey yapmak istedi... Önee kafasına şiseyi vurdum. sonra boğmzm: Itestinn, öidürdüm. .>• Bu tür cinayetlerin suçlulın HV15 yasındaki çocuklardır. Çoğu terk edilmis. evlerinden kaçmiî çoouklardır. Bir ya$a kad*r yurtlard» kalmışlar, sonra bırakılmışiardır sokağa. Sahıka'.ıdırlar nırgızlıktjn. İçlerinde üçb«f jil yatanlar olmuştur. Bunlar jazıldı çizildi çok. İizim anlattıklanmız kağıtçı çocuklar. Ama toplumda açımftsızca ezilen. horgörülen. Dursun'ler. AH'ler. Has^n'lar. Fehmi'ler, Rıza'lar hep kagıt top layarak, çoplük ayıklayarak mı jaşayacaklar? O'nlara bir sevçi eli uzvnmıyacak mı? Bir sıcak yatak görmiyecekler mi hiç? Elleri sevgıyle tutulmıyacak mı? Polis amcalar falakays >atmp hep dövecekler mi? Hep horlanıp, hep eıilecekler m'."1 «Yusuî nasıl düzelecek bu işler?» Yutkundu. öylece kıldı .. Gerçektîn nasıl düzelectk? Yusııfun kaldıfı otel Basmare'de. Bej lira geceliği. «Abi polisler her gece bas&rlar bizim oteli?» «Neden?» «Bizim otelin fabıkalılan varriır. Cepcisı, zarfçısı ne ararsan.» «Eeee...» eHırsızlık oldu mu bir yerfle »ıp polis otelde.» «O'nlar bir şey yapmaz mı müş terılere?» «Yapmas abi . Çünkü otelin gahibi İbram amcadır. Tek tek unır hepsini.» "Abi sana bir şey anlatayım ırı?» «Anlat.» trBizim otelde kanını sitıp yajayaniar var!» «Yok carum.» «Gozüm çıksın abi. Kanlanhı »atıp yasıyorlar. Yani, aîem bizım ote!» «Demek hırsızîar bir şey yapmazlar müştenlere?» «Yapmaîlar. Yaparlarsa hallerı duman. Hsr kişinin odası avndır. Hırsiîlar prkads. zarfçılar başka verde. Kancılar bizim yanımızda. Dilenciler ise en alt katta. » Ayrıldık Yusuftsn. Ağır bır skşam iniyordu İzrr.ir'e. Yusuf çöpKiğe daldı. Yaşamının tümü oîan kağıt parçalr.rına... Durakladı. Soluk aîdı. Bir sigara uzattım. Yaktı, tüm duman ciğerlerine doldu. «Kağıtçılığa nasıl başladm)» dedim. Gözlerini çöplügün üzerine dikti. Gülümsedı... «Hiç, kendiliğimden buldunı. Dolaşıyordum tüm gün. Bakıım arabalarda benını sibi çocuklar kağı1: topiuyorlar. B'jnlardan birisini izledim. Tam on gün sür dü bu. Sonunda benden küçük bir çocuk gördüm kağıt toplayan. Cılız bir şeydi. Gözüme kestirdim. Ver ulan arabamı dedim. Vermek istemedi. Bir tokat attım. har.i o kocaman elli adam bana atmıştı ya. Yere yapışn, bir tekme ile sonra. Bsşîadı ağlamaya. Ağlama ulan dedim. O adam nasıl küîretti, bende ajnen. Aldım arabayı. O arkamdan koştu. Sonra acıdım verdirl arabayı.» «Sonra?» cKemer köprüsünün altına K'tim. Bizim çocuklar oradaydı. Söyledim ya bende çok yattım orada. O geceden itibaren oraya dadanmıştım. Basmane've gılsem yine dayak vardı. Gömleğim pan tolonum ıslaktı. Gece Hamza ba banın büfesine gıttım. Hamza babanın büfesi toplum poiisir.in karşısında. Geceleri kaçak içki verir kemer sokağı takımma. Üç kişi vardı mavici. Yanlarına gıttim. Birisi el attı, bıçağı kaptun. Elimden zor aldılar. Gece yansma doğru, ayakkabılarmı çaldım o'nlann. Sızıp kalmışiard:. Sakm yazma bunları. Duyarlarsa yakalarlar. Adımız hırsıza çıkar. Ben hırsn değiiim abi. Hamza baba da sızmıştı. İki ufakîık rakı arakladım. Köprüye gittim. Ayakkabıları giydim. ıs:ndım. Rakıvı içtik çocuklarîa. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir Ridrosrmfi ve ötiiHtgraft Dsfresl Bndiritorfftir. Bafkanlifindaa Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir Hidrocrafi bt!diri!mi?tiT. Dairesi Ba*l«nlıjın(l»n Denizcilere ve Havacılara 62 Sayılı Bildiri 1 ile "! Haziran 1977 tarihleri arasında 05.00'den 22.flO'y« kdar ts»fidald noktalan birleftiren saha tçinde seyretrne, dpmırîeme, avlanma ve bu sahanın lOfıOO metreye kadar olan yüksekligi can y» rrml «nniyeti bakımmdan tehltkelidır. EGE OENIZt QtS> SAHASI DENİZCİLERE VE HAVACILARA 59 SAYILİ BiLDiRi 1 ile i haziran 1977 tarihleri arasında o9iy"dan 1700'y« kadar assgidaki noktaları birleî'iren saha içinde s*yr*trr.f, demirleme, avlanma ve bu sahamn 13.000 metreye kadar olan yülcaekUti can ve mal emıiyeti bakımından tehükellrtir. KARADENtZ ISTANBUL BOGAZ1 K 14 SAHASI (1) 41 derece 13 dakika kuzey 29 derece 09 dakika dogu (2) 41 derece 37 dakifca kuıe» 29 derece 15 dakika doğu (S) 4! derece 22 dakika kuzey 29 derece 29 dakika doğu (4) 41 derece 11 dakika kuze? 29 derece 29 dakika doftu DENtZClLERE VE HAVACILARA (1) (2) (3) (4) 40 36 40 25 4iı 25 40 26 derec* derece deree derece derece (ierece derece derece 37 d a ü k a 04 dakık» 37 dakika S8 daldltı 19 dakika 58 dakika 19 dakika 13 dakika Kuzcy dofu itıaey doğu fcuzey doğu kuzey do£u DENİZCİLERE VE HAVACILARA DtTl"RtXi"Tt. DUYrTlTJl,Cn. <Basın: 17328) 5166 YARIN: ARSCIUR COCUKURJ SÖMÜRÜYOR CBasm: 17451) 5168 TiFFANY NflM l'CfM BU AUOt EHİNLB.KASL9>U>>SMA GARTH ÖhiBMÜ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle