16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
w CUHHURlrET 24 KiSAN 1977, S eçtoı haftalanndayız. Gazete sütunlan, seçim haberlerıyle dolu. Bu arada doğrudan dogruya seçimle ilgili blr güldürü (mızah) edebiyatı sürüp gidlyor. Kimi liderlerin konuşmalknn» bakarak denebilir kl bunun yanında dram, melodram, hatta trajediler de eksık olmuyor. Bir partiden başka partiye atlayan bir politikacı bunun gerekçesini, ayrüdığı panideki gençlerin «sandıktan değil, namludan çıkma telkini altjnda bulundukları»na baglıyor. Gerçi telkini kimin veya kimlerin yaptığını, ad belirterek açıklamıyor ania, aynldığı parti MKP olduğuna göre böyle bir açıklamaya gerek kalmıyor. Bugün ülke havasında egemen olan seçim savaşımı, gerçek bir savasa. benzetilerek, bazı konuşmalarda tanklardan, patlatılacak atom bombalanndan söz edüiyor. Bir parti içinde, ölen ve öldüren gençlerden yakınıl&ıgı zaman, jükseic basamaktaki görevlilerin tıuna aldırış etmeyerek •ölen ölür, kalan saglar blzimdir» havasma büründükleri söyleruyor. Ve, ne gariptir kl, bu hengâme içersinde aranan şey «milli irade» oluyor. Bütün partiler «milli irade. nin kendilerinden yana olduğu kanısında. Hele AP. bu savı iiiç elden bırakmıyor. însanın sorası geliyor: «Acaba sunta yolsuziuğunda Meclis Komisyonu raporunun Genel Kurulda görüşülmesini önleyen ve yolsuzlukların örtbas edilmesini ısteyen güç de milli irade midir?. diye... Kısacası şu seçim haftalannda mllli iradeyi anyoruz. Onu bulacağımız gün de bellı: 5 Haziran 1977. Dıleyelim ki, o gün sandıktan, Türk Halkırıın onuruna yarasaın, sosyal ve ekonomık çıkarlanna en çok yaklaşan gerçek millî irade çıksın. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AtarUrk*ün t«Tn 57 yıl 9nce nuşmanın temeli «ulusal irade» ve «tam bağımsızlık» ülkülerine dayanıyordu. # u konuşmanm bir çok yerinde bu kavramlar geçer. «Miîletvekili» terimini de iîk kez Atatürk bu konuşmada kııllan mışUr. Oj'sa o zamanlar milletvekillerine «Mebus» <v>uıurdl. Çifte Ambar^o temmuz 1974. son çeyrek yuzyıl içinde yaşadığımız en önemli grünlerden biridir. Ankara'da o gün Ecevlt Hükümeti vardı: vc Türkiye bağımsız bîr tîış politika kararıyla Kıhrıs adastna çıkarma yaptı. Eylemde kullamlan silâhlar ABD kökenliydi. H'ashinşrton'a före bunun anlamı şuflıır: Türkiye Cumiıuriyeti, bu sUâhlan ulusal amaçlı va bağımsız bir kararla kullar.anıaz. Çünkü Amerîkamn ülkemize verdiği silâhlar ambargoîudur; NATO amacları dışında kullanılamaz. NATO Başlıornutam ABD Ordusunun bir general:d:r. Sonuçta Türkiye'nin eiindekı silâhları ns zaman, nerede. ve hangi amaçla kullar.acağını bu başkomutan saptayabilir. Oysa Ecevit Hükümeti bu koşulları hiçe sayarak 1974 yıh temnııızunda Türk Silâhlı Kuvvctlerini ulusal amaçlı hir eyleıne yöneltmek suçunu işlcmişti. AB1I, bu olaçanüsîü davranışı cezalandırmadan duramanlı. Çok geçmeden cezanut nitcliği bclli oldu. Washington, TİMkiveve çifte ambargo ııygulamaya başladı; ülkemize çöndercliji silâh. araç ve gereç akımını durdurriu: tüm satısları yasakladı. Oysa y.irım milyonlıık ordıımuzun silâh düzeni tek kaynağa başlanmıştı. ABD'den Türkiyeye sürekli ve yeterli silâh vc ycdek ]>arça akıniı olmadan Silâhlı Kuvvetlerimizin gücü devam edemczdi. Ozetlersek: a) ABD'nin Türkiye'ye verdiği silâhlar ambarsoluyrln. b) Türkiye bu ambargov a karşın, elindeki silâhları ulusal bir anıaç için kullanmıştı. c) ABD bunun üzerine Türkiye'ye silâh araç vr ycdek parça gönderilnıesini tümüyle yasaklayarak, çifte ambargoya başvtırmuştu. * Türk kamııoyu. ABD'nin kaıarıııa büyük tepki çösterdl. Bu tepki öylesine bir dorıık noktasına vardı ki, \Vashington'a yakınlurıvla ünlü MC iktidarı bile birşeyler yapmak zorunluiunn duydu. Çünkü zaman geçtikçc Silâhlı Kuvvetlerln vurııcıı ıriicvi zajiflıynr, ABD'nin uyguladı.;ı ccza etkisinl gösterivordu. MC Hükümeti bunun iizerine bir karar alınak zorunda kaldı; ve Tiirkiye'deki Amerikan üslerini kapattı. Ambargo kararı kaldırılıııcaya değin Usler kapaü kalacaktı. Bu ııoktada kamuoyunu çeşitli sorular iljfflendirmeye başladı. Acaba TürUiyc'deki Amerikan üsleri gerçekten kapatılmış mıydı'.' Yoksa çörünürde bir önlemle mi iş jjeçiştiriliyordu? Ansdoln'daki üslprin «nemi ıırvdi? Dinleme aygıtlarının son yıllarda seliştirilnıpsi \c Sovyellere dönük istihbaratin »zay u>riuları ve dpnizaltı odaklarından yapılması olaııakları doğmuştu. Acaba Türkiye'nin değeri Anadolu'dakt üslerden mı. yoksa Karkasya doğrultusundaki askeri yığınaklarından mı geliyordıı? l'slerin kapatılması etkisinl gösterecek miydi? Yoksa \VashınRton cezalandırma yönic mini sürdurecek miydi? ABD'de ve Avrupa'da da ceşitli eğilinıler görülüyordu. Konpre, Beyaz Sara.r ve NATO Kumandanlığından uyarıcı veya oyalayıcı cleçisik sesler çıkıyordu. Ama temelde şu güne değin hiçlıir şey değişmiş desildir. ABD'nin poiitikasını çizen temel etkenler değişmedisine göre birşeylerin değişeceğini ıımm.ik da aldatıcı bir düş olur. Şöyle ki: Dnı;u Akdenizde ABD'nin ırüdümündc iki ülke var. Türkiye ve Yunanıstan. Bu iki ülkrde iktidarlar. Amerikaıı empcrya'izmine ha^ımlıdırlar. \Vashinj;ton. Ese ve Dojıı Akdoniz'de her iki ülkcyi de sözeterek. (lcııjeliycrck VP kc*ndinc bağlıyarak poiitikasını yüriitnıek znrumtadır. Dönülemez nokıaya varnı.idan birini ötekinc yrçlcmez: yeğlemck isinp çelmez. Her iki ülkeye rir nı;ıvi bontıık dafıtmak zorundadır. Her iki ülkenin sa.çcı ve tııtucu iktidarları, Amfrika ve NATO kapsamında dış politikanın sınırlarını aşamazlar. Bu sının aşmak, ancak koşullar çok zorlandığı ıamn olasıdır. Bu çcrçeve içinde VVashinstnn. Türkiyeye dönük poiitikasını belirlemiştir. Ankara. Kıbrıs ve Ege sorununda yuınuşak ve Yunanistan a Karanıanlis'in benimseyebileceğl ödünler vcrmck zorundadır. Türkiye yola gelmczse Washington baskılarını sürdürccektir. Bu arada Türk karauoyunun ve ilfili çevrelerin tepkilerini nötralize etmek için gerekll oyunlar da yapılacaktır. Nitekim bu oyunlardan sonuncusu, bizim H'ashington Elçimizin de içinde bulunduğu bir sahnede belli oyuncularla düzenlendi; ve sonuçta hiçbir şey değişmedi. ABD. cezalandırma yöntcmiyle ve ambarfo silâhıyla Türkiye'nin dış poiitikasını hiçimlendirmektedir. Gerçek acıdır. Bu gerçeğe bilerek görerck boyun eğen Ankara'da ise kuskusnz en çok acı çeken bir kişi var. O kişi yaşaıaıvor artık; Anıtkabir'in suskunluğu Içtndedir. Milli irade ve Ilk Başkan Hıfzı Veldet VELiDEDEOGLU ÜçüncO oturumda ise İS mart 1920den sonraki olaylan anîattı. Dördüncü oturum gizli yapıJdığından onu izleyemedün. Beşinci oturumda ise Mustafa Kemal Paşa. Türkiye Büyük Miiie: Mecliıi Başkanlığına »eçildi ve böylece 57 yıl önce bugiin (24 nisan 1920) Millet Meclisi ile ve onun seçtiği Devlet Başkanı üe, milli iradeye dajalı ilk demokratik Türk Devleti eylemlı olarak kurulmuş oldu. «Eylemli olarak» dij'orum. çünkü, hulcuksai yönden yeni bir devletin kurulduğunu henüz o Mecüs'ı oluşturan milleU'ekillertnin büyük çofuniugu bıie biıraiyordu. İstanbul'da, bir sjltan v« bir hükümet vardı. Dış görünümü bakımından Osmaniı Devleti sözde ayaktaydı. N«s var ki. bu devlet iıiç bir gücü ve etkinligi olrr.ayaa gölge bir davle:, hüi:ümeti de gölge bir hükümet durumundaydı. Bununla blrlikte. vatann: bir böîumün'in dii«man «fllgım ve İstanbul'un da İngiliz, Fransız ve Italyanların işgali altmda bulunduğu, Anado'.u'nun şurasında burasında Pon tus eşkiyasınm ve İstanbul Hükümeri'ne baflı air takım çetelerin cirit attıgı ve düşmanlarımızla ayni dağrultuda davrar.arak ulusal direnci içenden çökertmeğe çalıştığı o nazık dönemde. yenı bir devletin kuruluşundan söz etmek çok sakıncalı oîacagı için Mustafa Kemal Paşa da içlerinde olır.ak uzere o dönemin bütün konuşmacılan Türkiye Büyük Millet Meclisinde hep «Makamı hilafet ve saltanat'ın tahlisi»nden, yani «Hilafet ve salranat makamımn tajrtarılmasııtndan söz e:mişlerdir. Burımla birlikte Mustafa Kema! Paşa. konuşmasının sonunda. bir hukümet kurulmas.ı konusunda Meclise sunduğu önergede su cümleye yer vermişt:. Bunu TBMM Tutanak Dergisinder.. olduğu gibi, aktarıyorum: «Hilafrt ve saltan.ıt makatnının tahliıinf muvaffakiyet hasıl olduktan sonra, padişahımız. ve halifei müslimin efendimiz her nevi cebir ve ikrahtan âzâde ve tamamiyle lıür ve müstakil olarak kendini milletin ağuşu sadakatinde enrdüeıı gün Meclisi Alinizin tanzim edeceği rsasatı kanuniye dairesinde vaz'ı muhterem ve mübrccelini ahzrdrr.» Bu ağdah Osmanlıcanın anlamı, bugünkü dil ile şöyledir: «Halifelik ve sultanlık makamımn kurtanlması başanldıktan sonra Pad:şahımız v? Müslümanlarm halifesi efendimiz her türlü baskı ve tshditten büsbütün kurtulmuş ve bağım?ız olarak kendıru ulusun sadık bajrında gördüjü gür, Yüksek Meclisinizin düzenleyecegi yasa kurallan uyarınca saygıdeger ve yüce yerini ilır > > Bu cümleyi süsleyen yaidızh sözcükler kaldırıhnca. cümleden şu anlam çıkmaktad'.r: «Kesin 7Jifpre ulaşılıp tstanbul kıırtanldıktan sonra Parii ?ahın dıırumu Türkiye Bü>fik Millet Meclisince konulacak yasa ile bellrlenir. Atatürk o tarihte bundan fazlasmı söyieyemezdi. Çünkü Türkiye"yi yok edip tarihe gömmek için ugraşan o zamanki emperj'Sİist düşman larımız, Ulusal Kurtuluş Savaşını haİK içinde tarıp çökertmek için Müslüman halileîığinden, yararlanmak istiyor ve başta Mustafa Kemal olmak üzere, Ulusal Kurtuluş Savaşım sürdürenleri. halifeliğe karşı baş kaldîrmış eşkiya olarak niteliyor, Mütareke dönemi hainîeri de or.lara bu yön de yardım ediyordu. Bugün hain sultan Vahdetlin'e «vatansever padişah» diyenler işte o Mütare ke dönemi hainlerinin artıklan, meşru ve gayrimeşru» mirasçılandır. Atatürk 24 Nissn 1P20 t?rihli Meclis toplantısmin ikinci oturun.unda bu hainlerden (Harbıye Xazın Şefık Paşa. E'.âzıg Va lısi Ali Galip Bey, Ankara Valisi Muhıttin Paşa gibi kimselerden) söz ederken Afyon Karahisar Miîletvekili Mehmet Şükrü Bey ona ingiliz Mister Növîl'in katkısım hatırlatınca Atatürk şoyle konuşur: ıKor.uşrr.ayı bu?iinkü Türkçeye çerire rek Tutanak Dergisir.den aktanyorum': «Gerçekten, tngilizler daha önce bütün Kürdistanı kandırmak, Türklerden ve öbür dindaşlarından ayırmak için düşünebildikleri her şeyi orada uygulamaya ujrasıyorlardı. Bu uygularaada en büyük çabayı gösteren yıiz'oaşı bir söylentiye göre^ binbaşı riitbesini taşıyan bir İngilizdi ve ne yazık ki İslâmlardan birkaç kişi ona yardım ediyorlardı. Tam bu sırada Növil de Malatya'ya gelmiş ve Ali Galip Beyle ışbirlıfi etmişti. Sivas' a dogru harekete geçirilmesi düş'jnülesı güçlerin başında bulunuyordu. (.. ı Sivas Kongresi Növil'e ve Ali Galip Beye ve onun kandırdığı masum insanlara karşı önlemler aldı. Kandırılmış olan din daşlanmızın aydmlatılması işi başanya ulaşınca. kandıranlar. bütün o caniler yalnız kaldilar ve oradan kaçmayı başardılar. ı.. > Halbuki Ali Galip Bey buyruğuna •verilen kuvvetlerle birdenbire ge lecek, Sivas'ı basacak. orada buîunan Kuvayi Milliyeyi birer birer bir cani gibi asacak. kesecek ti (...) Ankara'da Vali bulunan Muhittin Paşa da Çoruma gitmişti ve orada yine Harbiye Nâzırı Şefik Paşa'nın kendi emrine vermiş olduğu aske ri güçlerle hareket ederek. iki taraftan Sivas'a baskın yapacaklardı. Bu zevat ile tstanbul hükü meti arasmdaki şifreli telgTaflarm çözülınüş biç:mi bir raslantı sonucunda elimize geçti.» (TBMM Zabit Ceridesi Cilt I. S. 17,'18>. Görülüyor ki Mütareke dönemi hainîeri însiliz ajanlarıyla işbirligi yaparak, Yunanhlara kar şı şahlanan ulusal direnci daha başlaneıçta yok etmek icin harekete geçmişlerdi. Bu hainrp çab? lar TBMM açıldıktan sonra da, zaman zaman teh likeli iç isyanlar biçiminde sürdü. Bugünkü hain lerin nvatansever» dedikleri ham pad:?ah ve onun hükümeti. bütün bu isyancıları destekliyordu. Bir yanda. vatanin kurtuluşu için savaşma karar ve ülküsü yöresinde. Mustafa Kemal'in önderliginde odaklaşan milli ırade: öte yanda tahtmı kurtarmaktan başka bir kaygı beslemeyen ve en sonunda düsmanlara sığınrr.a zilletini kabullenen şahsi irade karşı karşıya bulunuyordu. Ulusal irade elbette üstün gelecekti ve geldi. ilkBa?kan 57 yıl önceki Meclis toplantısmin son otururnunda Mustafa Kemal Paşa Başkaniıga seçildi ve en yaşlı üye, geçici başkan Sinop MilletvEkıli Şerıf Bey'in ayrüdıgı başkanlık mskamına çıkarak kısa bir konuşma yaptı. Eunun öneraii parçalarını, günümüzün Türkçesine çevirerek Tutanak Dergisınden buraya aktanyorum: «Sayın Baylar! l l u s u n bütün yazçısına eylern11 olarak el koyup hilafet ve »altanat makamımn düstüğü iut.salcîıirtan Imrt^nimüsı. ülkenin bütünliiçü ve esonliği ıığrunda her feciakarlığa büyük bir azim ile tatlanmaya kaıar vermiş olan Yüksek Meclisiniıin Tıaşkanlıçına seçmek suretiyle bana karşı gÜ!.terilca süven vc scvjideu i'türii teşekkür ve minnetleriml sunanm. Yaşamımın bütün cnelerinde olduğu gibi. son zamanlann bunalımları fpiâketl'H »rnsında da bir dakika geçmemiştir TC ki. her tür'.ü huzur vc rahatlığımı. her türlü kişisel duvRulanmı usulun esenliği ve mutluluğu ufruna feda etmekten zevk duymuş olmayayım (Ya şa sesleri ve alkışlar.) Gerek askerlik yaşamımda, gerek siyasal yaşamımın bütün dönem \e evrele rini kapsayaıı savasımlanmda her zaman izledipim ilke. milli iradeye dayanarak ulusun ve vatanın çereksindiji ereklere yiirümek olınuştur. Bugün yüksek kurıılunuzun oylaruıda b<"\irmiş. olan ulusal güveni. yeteneklerimin çok üstünde çörmekle birlikte; kendim için bir anıaç defil, blrlikte jririştiğimiz kııtsal savaşın yöneldisi amavları ehie etmek için uiusun armağan ettip bir dayanak sayıyonım. Bu ulusal birlifin bana yüklrdisi sorunıluluk, bilivorıını ve hepiııiz de bilirsiniz ki, ağırdır. İçiude vatadığımız. emsaline pek seyrek rastlanan dakikalann ağırlık ve tehUkesinc rağmen bu ağır ulusal sorumlulufun altında ancak sayın kurulunuzun yardım ve destelioden ve hak yolundaki bu savaşta Tanrının yr.rtiım ve koromasından umııtlu olarak çalışacağuu...» (ŞiUdetli alkı^Ur) (T3.MM Zabit Ceridesl Cilt 1, S. 39). Bu konuşmada Mustafa Kemal Paşanın «milll İrade» ilkeslni temel ilke saydıgı görüimek tedir. Daha once «Araasya Tamimio adı ile anüan geneigede, Erzurum ve Sivas Kongreleri kararla ruıda hep «müii irade»den SÜ2 edilmış. TBMM'ni açan geçici başkan Şerif Beyin 23 Nisan 1920 gü nündeki ılk açış konuşmasında ise «Ulusumuzun ıç ve dış tam bağımsızlık içmde yazîisınm sonımluluiunu doşrudaıı doğnıya yüklenip kendi kendisinl yönetmeye başladığmı bütün cihana du yurarak Büyük Mıllet Meclisini açıyorum» deniİerek «Milli irade» yine ör. plana alınmıştır. 24 nisan 1920 günü Mustafa Kemal Pasa da, yııkarı da sözünü etti*im uzıın konusmasmda ve Meclise sunduâu önergede birçok kez «nîilli irade» ilkesi üzerınde durmuş. o' s'onkü beşinci oturum da Meclis Başkam seçildikten sonra yp.ptıgı konuşmada da «millî iradeoyi temel ilke olarak belırtmisir. İşte şimdi seçim sandıgında aradığımız milll iradenin kaynagı ve dayanagı, 57 yıl öncenüı düşman karşısmda oluşan ulusal Iradesidir. Bunun önemini ve değerini bilmek ve bümn güçlükleri ve hainlikleri yenerek ulusal iradeyi egemen lnlan Azız Ata'yı mir.ne^ ve şükranla anmak gerekir. 57 Yıl Önceki Millî îrade Osmanlı Devietinin batışında ve yurdumııeiin Yıınanlılar tarafından saldınya ıığraması sırasında gerçek milli irade kendiliğinden oluşmuş ve bu irade yenl Türkiye Cumhuriyetı'nin temel taşı olmuştur. Milll irade o tarihte düşmanı vatandan kovmak ve ulusumuzun tam bağımsızl;«ı ru sağlamak eregı doğrultusunda oluşmuştu. Soyut bir kavram olan milli irade. Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi gibi rürlü odaklardan süzüie süzüle. geçip güçlenerek ilk Türkıye Eüyük Millet Meclisinde yoğunlaşmış, sanki somut bir varlık. durumunu almıştı. Bence, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün tarihindeki en önemli toplantı, açılışından bir gün sonra. 24 nisan 1920 cumartesi günü yapnv.ş olduğu toplantıdır. Bunun üzerınden saatı saatıns tam 57 yıl geçmiştir. Buna rağmen, coşkudan tıtre^erek ve konuşulanlardan bir tek sözcüğü bile kaçırmamaya çalışarak saatierce ayakta iziediğim o toplantı, gözlerimin önünde bugün de canlı olarak yaşıyor. Daha dogrusu, ben bu satırlan yazarken, o günkü toplantının havası içinde yaşıyorum. En yaşh üye niteügiyie bir gün oncç başkanlıga getirilen Sinop Mılletvekili Şerıf Beyin başkanlık kürsüsüne çıkarak toplantıyı açışını, bir gün önceki oturumun tutanak özetinin okunuşunu. milletvekillerinin seçim tutanakları ile ilgili işlemierin oya konulmasmdan sonra Ankara Miîletvekili Mustafa Kemal Paşa'run vakarlı admlarla konuşma kürsüsüne ç:kıp Silâh Bırakışmasından. yani 30 ekim 1918 tarihinden, Türkiye Büyük Mı'.let Meclisinin açılmasına, yani, «23 N'üan 1920» tarıhine kadar geçen bir buçuk yıilık zaman içindeki siyasal durıımu açıklayan uzun kon'jşm.aya r«î!amasını, bir sinema filmi gibi, bütün ayrınt.lariyle yeniden görür gî'oi oluyorum. O günkü toplantı, ikisi öğleden önce, üçü öğleden sonra olmak üzere, beş oturumdan oluştu. Öğieden önceki birinci ve ikineı oturumlarda Mustafa Kemal Paşa, Silâh Bırakıştnasından Erzuram Kongresine ve bu Kongreden 16 mart 1920 tarihine, yani İstanbu!'jn Ingilizlerce işgal edıldigi tarihe kadar geçen olaylan öğleden sonraki Hainler Yalçın Çeti n İçin ; OKTAY AKBAL Evet Hayır BİLİM am 5 ay 10 gün sonra, yani 4 ekim 1977 tarihinde, Uzay Çagı yirmi yaşını doldurup yirmi bırıne basacak. Bu nedenle, bu yirmi yıl içindeki çalışmaların üısanoğluna. neler kazandırdığımn dökümünü yapma zamanı gelmiş bulunmaktadır. İlk uydunun Ruslar tarafmdan 4 ekim 1957'de dünya çevresine fırlatılmasıyla birlikte, uzay çalışmalarmın insan için ne gibi yararlar doguracağı tartışma ları da başlamıştı: Dünya yüzünde bu kadar açlık, sefalet var ken miiyarlarca dolan havaya at manın anlamı neydi? Bu paralar, insanlığın hayrına kullanılamaz mı idi? Uzaya açıima yanlüannın buna yanıtları, başlıca iki noktada toplanıyordu: 1) Uzay için harcanan paralar boşa gitmiyor, yer jüzünde sarfediliyor, yüzbinlerce işçiye ve mühendise geçim sağlıyordu, 2) Kaldı ki, bu tür bilimsel çalışmalann sonucu hemen alınamazdı. Amerika'nın keşfı için gemi bulma yolunda Colomb saray saray dolaşmış. yeni bir dünyanın bulunması için yapılacak masrafın boşa gitmeyeceğıni anlatmak için çok ter dökmüştü. Rusya'nm en büyük bilgirüeri, 1808'de Çara verdikleri bir petrol raporunda «Petrolün hiçbir işe yaramayan pis kokulu, j'apışkan bir madde olduğunu, kullanılsa kullamlsa, araba tekerleklerinin yağlanmasmda kullanılabilecegini» bildirmemişler miydi? Sonra ne olmuştu? Örnekler çoğaltılabüirdi... Bugün uzay çalışrnalanrun neye yarayacağı tartışması bitmiş gibidir. Zira, ayın da, uzaym da insana neler vaadettiği kesin çiz gileriyle anlaşılmı? bulunmaktachr. Bunlann bazılannı şöyle sıralayabiliriz: • 1 Uzay bugün uydulardan geçilmez hale gelmiştir. Bunları altıya ayırabiliriz: 1) Deneme ha berleşme uyduları, 2) Ticarî uydular (Telsat 1 A, Eraly Bird gibii, 3ı Askerî haberleşme uyduları, 4) Askerî gözlem. askerî gemi hareketlerini izleyen uydular. 5) Meteoroloji uyduları, 6) Bilim sel araştırma uyduları (yeryüzün deki jeolojik, coğrafî olaylan inceleme uydulan, uzay hakkında sürekli bilgi veren uydular gibi). Aynea, ay üzerine yerJeştirilmiş olan birçok araçlar ay, uzay hakkında sürekli bilgl vermektedirler. Yine ay üzerine yer leştirilmiş başka araçlar, dünyadaki kıtalarm birbirlerinden gittikçe uzaklaşıp uzaklaşmadığını sürekli olarak bildirmektedir. • 2 Uzayda kentler kurulması yolundaki girişimlerden. başka bir yazımızda bahsetmiştik. Bu r.rada, yakın bir gelecepin rasathanelerinin uzay ve ayda kurulmatı da tasarlanmaktadır. Zira, dünyamiMn hava tabakası, bu hava tabakasının içindeki görünmez su buhan «errecikleri ile bulutlar, tozlar, uzayı sürekli inceleme olanaklannı azaltmaktadır. Uzay ya da aydakı bir gözlemevinde (rasathanede) bu engeller ortadan kalkmaktadır. # 3 TJrayın insam saftlayacagı ea büyük y u u , dünyada y» DÜNYASI luk» adlı yapıtlanm hatırlamak, bıze bilimsel romanların yabana atıiamayacağını öğretir. Haberleşme uydularınm saglayacakları büyük yararlara ilk dıkkati çeken de yine bir bilimsel roman yazan olan Amerikalı Arthur C. Clarke'dır. «Wireless World> (Telsiz Dünyası) ad ll derginin ekim 1945 sayısında çıkan «Uzay Röleleri» adlı yazısuıda bu konuya dokunmuştu. Sözlerimizi bitirmeden önce, bugün uzayda, dünyanın çevresinde dönmekte olan çeşitli uydular hakkında rakamlar vermek isteriz. Batıdan doğuya dönmekte olan dünyamızın dönüş hızına eşit bir hızla döndükleri için uzayda aynı yerde çakılı gibi duran uydulann ilki Amerika tarafından 14 şubat 1963'de atılmıştı. O günden bugüne 110 uydu daha yörüngeye oturtulmuş tur. Bunlar, dünyamızdan 35.786 kilometre uzaklıkta dönmektedir ler. Uydulann üçü meteoroloji uydusu, on üçü deneme haberleşme uydusu, yirmi beşi askeri uydu, 31'i uzak haberleşme uydusu (ticari), 40 da başka askeri uydulardır. Bunlardan başka, yerleri gizli tutulan 50 de casus uydu vardır. 1980'e kadar aynca 59 uydu daha yörüngeye sokulacaktır. Bu arada, görevini tamamlam;ş uydular uzaydan ya bir tarakla toplanacak veya «Uzay Mezarlığı» adı verilebilecek olan çok daha yüksek bir mesafeye kaydınlarak kendi kaderlerine bı rakılacaklardır. Uzayın Ve Ayın Yararları T Vehbi BELGiL pılması çok güç, çok pahalı, hatta olanaksız olan bazı işlerin uzayda yapılması olacaktır. Bu, bizi, uzay ve ayda fabrikalar kur maya götürecektır. Örneğin, yer çekimı nedeniyle, dünyada, bilyalı rulmanların ideal derecede tam yuvarlak yapılması olanaksızdır. Yine aynı nedenle, örnegin yirmi veya otuz metre çapında bir teleskop büyültecinin yeryüzünde bugün ıçın yapılması olanağı yoktur. Halbuki, bunlar, uzayda yapüabilmektedir. Sonra, kaynakçüık, uzayın gazsız boşlugunda mükemmele yakın derecede etkin olarak yapüabümek tedir. Havasız, gazsız bir laboratuvar ortamını yeryüzünde yarat mak hemen hemen olanaksızdır. Olanaklı olsa bile bu iş pek çok para ve emeğe gereksinme dujuracaktır. Uzayda ise mutlak bir boşluk varuır. Havasız, gazsız bir ortamda ince film yapımı da çok kolaylaşmaktadır. Zira yeryüzünde, havadaki gazlann mini mini molekülleri çok ince filmleri çızmekte, bozmaktadır. Uzayda böy le bir sakınca yoktur. Televizyonlarda, bilgisayarlarda kullamlan minik ve çok önemli parçalann uzayda daha da minik olarak yapılması olanağı vardı r. Bu anlattıklarırmz, yine yakın bir gelecegin yükte hafif pahada ağır sanayi mamullerinin ayda, uzayda kumlacak fabrikalarda yapılacağı müjdesinı vermektedir. Giderek yeryüzündeki diğer bütün fabrikalann da aya taşınması, uzaya götürülmesi ve dünyanın sadece parklara, ormanlara. tarlalara bırakılması da olanaksız degildir. Hatta bu yolda pek çok çalışmalar yapılmaktadır. # 4 Uzayın. özellikle ayın, başka bir zenginliği de sıfırın altında, çok düşük derecelerde soğukluk sağlama olanağına sahip bulunuşudur. Kutuplardaki sürekli fırtınalar. tipiler, kutup soğukluklanndan yararlanmayı kısıtlamaktadır. Halbuki, aynı kutup bölgelerinde soğuk çok dii sük olduğu gibi fırtına da yoktur. Yapımı çok düşük ısı isteyen araçlar ay kutbunda yapılabilecektir. Sonra, düşük ısının, bazı madenlerde, iletkenligi, ıdeale yaklaşacak derecede ileri götürdügü bilinmektedır. Yüksek iletkenlikteki tellerden ay soğukluğunda geçirilecek elektrik akımı, bu telin çevresinde, çok az bir masrafla yüksek derecede bir manyetik alan meydana getirebilmektedir. • 5 Bugün t:p, hücrelerdekı krnmo^omlann kalıtım kodlarını okumasır.ı ögrenmiş bulur.maktadır. Okumayı öğrenmek, yazmayı da öğrenmek anlamına geldiğine göre, tıp araştırnıacıları, insan veya hayvan hücrelerının kalıtım kodları (DNA) üzerinde oynayarak, doğada bulunmayan yepyeni varlıklar vücuda getirebilmektedirler. Ancak, bunun, özellikleri ve olası zararları bilinmeyen tipte vırüs veya mikrop yaratma gibi bir sakıncası da vardır. Bunlann yeryüzünde yayılması, çaresı bilinmeyen salgın hastalıklaruı ortaya çıkmasına yol açabilir. Bu yüzden, bu aîandaki denemeler, bugün için çok sınırlı olarak yapümaktadır. Halbuki, ay veya uzayda yapılacak bu gibi denemeler, yeryüzündeki korkunç sonuçlan vermez. Kısaca, biyolo ji alanındaki büyük araştırma]ar da, uzay çağırun tam anlamıyla gelmesini beklemektedir. • 6 Ayın bir başka yaran, zengin bir maden kaynagı olmasıdır. Ay yüzünden veya içinden çıkanlıp ayda tasfiye edilecek olan birçok madenler, seramik, cam gibi şeyler dünyaya gönderilebilecektir. Bu işlemler için güneş enerjisi kullanüacaktır. Ayda hidrojen, karbon ve oksijen gibi önemli üç madde dünyadan bol olduğundan, ortaya bir sakınca çıkmayacaktır. • 7 Nihayet, uzay yolculuklarının aydan başlaması da başka birçok kolaylıklar sağîayacak tır. Ay üzerinde çekim, dünyadakinden altı kez az olduğundan, bir füzenin aydan fıriatılması hem daha kolay, hem daha ucuzdur. iı «Hayal mi, rerçek mi?» Bizim gibi, trafik sorununu, su sorununu en alt düzeyde de çözememiş bir ülkenin insanlarına bu aniattıklarımız büimsel ro man veya film etkisi yapabilir. Fakat, haien uzayda Uzay Laboratuvarı (Skyiabi adiı muazzam bir laboratuvann 14 mayıs 1973' den beri, içinde kimse olmadığı halde boşuboşuna döndüğünü hatırlarsak, anlatılanların düş olmadığı anlaşılır. Bu laboratuvarda Amerikalı üç astronot yaşamış, denenıeler, incelemeler yapmıştı. Laboratuvar 3 yatak odalı bir villâ büyüklüğünde idi. Bugün yapılacak uzay fabrikalan, laboratuvarlan bunun çok daha büyüğü olacaktır. Kaldı ki, yazdıklanmız bilimsel roman da olsa yine de ilginçtir. Zira, bugünkü birçok buluşlann çekirdeklerini bilimsel romancılar ortaya atmışlardır. Jules Verne'in «Aya Yolculuk», «Ayın Çevresinde» ve «Deniz Altında Yirmi Bin Persah Yoîcu 19*0'de çlzmls şu karikatürü .. Bir yanda Am^rika'nın Coni'si, öte yandan Türklye'nin hir politikacısı... «Blz Türkler Yatan Millet Sakarya» derken Coni baklayı agzından çıkanr, «Türkiye'de Amerikan çıkarlan için çalışacak adamlanmı?: mcvcultur.» Bizimki «üs yok tesis vardır» derken Coni buyurur. «Türkiye deki üslcrimiz otıız beş milyon metre karedir» der. «Amerika bizi düşmandan korumaktadır» diyc bağııırken politikacımız. Amerikalı gerçeği açıklayıverir. «Türkiye ile ilişkilcrimizde Amerikan sermayesinin yüksek çıkarlan söz konusudur», Bizim donkişot taslağı politikacılanmız bar bar yırtınırlar, «Amerikayı istemeyenler komünistlerdır» Coni de bu sözü pek neçenerek, «Türk ınillivctçiliği artmaktadır» der keyifle gülerek:.. Bir karikatür sözcüklerle anlatılınaz. tanımlanmaz. Bir çizfi sanatıdır karikatür herşeyden önce. L'zun sözlerle, sayfalarca yazıyla vereınediğinıiz bir anlamı uyandıramadıCimız bir etkiyi üç beş çizjiyle jaratır karikatür. Güctt de hurdan sclir, kalıçüığı, önemli... On beş yıl kadar önce Stuttgart'ta Daunıier'nin yapıtlarını topluca görmek olanapnı bulıntıştum. Büyük çravür ustası, büyük yerîri ustası, (.ızcinın önemini, ctkileyiciliıçini, daha doğrusu toplumlara yiin veren bir siyasal sci'Ç, bir silâh oldufunu 184marda anlamış. () KÜııierin Fransa Kralı Louis PhiHppe, o günlerin bakanlar, zcnginleri Daumier'nin çizdiği gibi kalmışlar kuşakların hplle^inde.. Koca söbekleri. «zcnginlcşiniz» diye nrtınan çıkarcı. hencil çığlıklarıyla.. Bakar bakmaz, o «Ünlerin Fransası tüm gerçeğiyle belirir, dirilir sözlerinizin önünde... Bir kaç çizçi yetmiş hepsini yaşatmaya... Yalçın Çetinin «Dosya» adlı kitabı üzerine yazı yazmak isterken saııatçı ayrılıverdi yaşamdaıı .. Beklenmez bir şey değil ölüm. Yanıbaşınıızda, içimizde taşıdığunız bir Berçck. Her an hazır olnıalı. her an... Lsteük de Yalçın'ın, ünlü deyimle amansız bir hastaüğı vardı. Böyle hastahktan kurtuluş yoktur, öyle denilir. Bir şey bildikleri var böyle diyenlerin. Bir ay, bir yıl, iki *Tİ (teçmeden çıkıyor, doğrulanıynr. Ama amansız lıastahça tutulmayanlar da birdenbire ölmnyorlar mı? Ben derim ki, hastalık mastalık sözlcri boş. çidilccck eninde sonunda. Şu jüzden, bu yüzden... Yalçın Cetin d?ha gençti. kırk iiç yas neriir ki' Yasamının, sanatının en verimli çağında ölüverdi. Bize çizdiği yapıtları bırakarak... Koza Yayınlannda çıkan «Dosya»nın başında Çetin ,\1tan'ın bir önsözü var, şöyle demiş. «Çini mürekkebine on üç yaçında batırdığı balemle bir ömür boyu çizdiği dünya, sade yirnıiııci yüzyılın adına Türkiye rienilen yeryüzü parçasırun ansefaloğrafisini çıkarmakla kalmadı ortaya, kentli >aşam serüveninin de dinamosunu yarattı... Karikatiirü volıuluklarda vakit geçirnıek için bakılan eğlence dergilcrinden çıkanp sınıfsal bir savaşın silâhı olarak bilemekle dahi yetinmeyi az çördü de, kimsenin üyesi olmaya kortU lay yanaşmadığı İşçi Partisine s' Böylesi bir çağdaşbğı yapıtlarına kapanan rotatil ve ofsetlerle yanıtlamalan da ona vız jreldi... Bir mezbeleli'iin ısırganlı karmaşasında karikatürü böylesine soylu, böylesine aş3malı ve böyleslne bir yaşam deîirmeninin motoru oiarak kullanabilmiş kaç fırça sayabiürsiniz?» îlk karikatürü 1947'de «Doğan Kardeş»te çıkmış. O, bir çok değeri yctiştiren. korııvaıı ssnat yııvası. o Yedat Nedim Tör'ün gerçek deçerleri bir bakışta anlayan sezgisinin, anlayışuun egemen oklujıı flerçidc Oirelmen ögrenciye soruyor: «Mısır nerderiir yavrum?» Yanıt «Yazın tarlada. kışın kalburdadır efendim». (Jn üç yaşında ilk yapıtıdır bn... Sonra yıllar geçer «Vatan Millet Sakarya» çıkar. Yalçın Çetin olgunlaşır, başarılar kazanır, dünyanın en iyi yüz karikatür sanatçısından biri seçilir. Sonra da bu yeni yapıtı çıkar, «Dosya». Ölmeye hazırlanan, bunu kendisi de bilen bir güldürü ustasının son çizgileri... «Dosya»yı kanştırıyorum. öyle hızlı hızlı değil. Her sayfada uzıin nzun durarak. Her karikatür insanı düşündürüyor, acı bir gülümseyişle... İşte Amerika'da özgürlük arayan zenei. Toplnmdaki perçekleri görmemek için kör kalinayı yeğleyen yurttaş. Dünya Ticaret Odası kongresinde diinyayı yutulacak lokınalar halinde bölüşen kişiler. Kendi idam sehpasuıı eliyle yapan adam. Güçlü bir elin çektiçi si fonla RÖçüp çiden zararlı politikacı .. Daha neler ncler. 1957den 1977ye kadarki toplum, siyasa yasamımızdan esinlenen karıkatürler, bırbiriııden güzel ve anlamlı çizgiler .. Çetin Altan'ra şu snzlerine katılı>orum: «Çizgisi de, kompozisyonu da. özü de. hiçimi de evren gerçeğine dönük stıhmların birbirine aşan veni hasamaklanydı». Kendi gitti, çizifUeri kaldı. Yaşadırımi7 /.ıman parçasını yanııa en iyi biçlmde vansıtacak, taıııtac.ık, öğrctecek olan bclge değerindekl çizgiler... •••••••••••••••»••••••»••••••••••••••••••< \ Kemal Tahir için Anma Günü Bugün saat 15'de SinemaTV Enstıtü Salonunda ünlü Türk romar.cısı ve düçüııürü Kemal Tahir ölümünün dördüncii yıldönümünde anılacaktır. ADRES. Ea'.mumcu Kışlaönü, dörtyol r.ğzı Grundig Fabrikası arkası SinemaT\' Salonu Cîumhurivet 3832 •••••••••••»»•••••»»»••••••••»< TEŞEKKÜR Biricik aile reisimiz 1 HÜSEYiN KERiMOĞLU'nun akciğerdekı kisti başarılı ameliyatı ile çıkanp tekrar saglığına kavuşmasında büyük payları olan. memleketin rnedarı iftıhan sayın Dr. Siyamî ERSEK Bey'e ve Dr. Ali MERT. Dr. Özge SEZERMAN, Narkozıtör Şevket K.4YA, ameliyat esnasmda hazır bulunan ve ameiiyat sor.rasında itinalı bakımıyla hayran kaldıjımız Göğüs Cerrahisı Hastanesinin tüm doktor, nemşire ve personeline, ziyareîleriyîe bizleri mutlu kılan dostîanmıza candan t'eseskür ederiz. AİLESt «r • 9 istanbul Deniz Inşaat Emlâk ve Istihkâm Komutanlığından Deniz Harp Okulunun konutlandınlması için kamulaştırılacak olan asaeıaa ada Darsel numara an, cinslen, herbirinin istimlâk edilen mıktarlan ve alâkalılann isımleri y a i ı l7yt. menkullerm, hızalarmcia gösterilen bedeller mukabilinde istimlâkine ait kanunl formalite t l nrâmtânmıştır. Dava \ukuunca husumetin MUlî Saıutıma Bakanlığına tevcihi icabedecektir. îstimlâk piânı ve bu yazı eki liste, istimlâk sahasmda Tuzla Belediyesi ilân tahta^ına asılmıştır. Lıstede belırtılen parsel sahiplerinin adresleri aranmış ve bulunamamıştır " 1 S K S f ^ İSİ S ^ Pafta No. 10 10 10 11 Parsel No. 1081 10E1 1081 3619 391 fi SfilO 3S19 3619 3619 4292 4293 ^ ÎUZIA. TÜZBURNU YARIMAOÂSÎND* İ S T İ M U K EDİLECEK PARSELLERE Ali liSIE Sıra No. 1 2 3 4 5 6 7 9 10 11 12 CIn si tstimiâk edilen M2 ve Hisse 5920 ( 1/3 ) S92O ( 1/3 ) 5920 ( 1/3 ) 1987 (24/1000) 1987 (40/1000) 1987 (40/1000) 1987 (40/1000) 1987 (40/1000) 1987 (40/1000) 200 (TAMAMI) 215 (TAMAMI) 219 (TAMA1Ü) Sahibl Ahmet Çarıfc Hatice Çank Nedime Çank Ali Muvaffak Taner E. Nesrin Alpdoğan M. Bedreddin Özmcn Gülçin Ayla Ant Güven Oya Altan A. Necla Engin Tolaya Süleyman Özcan Du;u Nural Ergün Sıtln BlrUkay lstimlAk bedeU 113.400, 53.700, B3.700, 63.700, Iİ3.700, H.i.700, ıa.700, :;4.7C0, 36.200,. 21.900/^ ODTÜ ÖĞRENCiLERİNE DANIŞTAY ODTÜ'YU AÇMIŞTIR. PAZARTESI. raısi OTOBÜSLERİYLE OKULA GİDÎLECEKTIR. ODTÜ Ö T K (Cumhuııyet: İ 'J • * n 11 11 11 11 :ı u n ıı TARLA TARLA TARLA BİNA SV BİNA EV BINA BÎNA ARSA TEMEL ARSA .ARSA 4323
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle