16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DÖ3T CUMHURIYÜ 2 3 NISAN 1977 ABOULCANBAZ TURHAN SELÇUK YAYLA FakirBAYKURT 9 0 sırada gün gfttl dışarda. Biraz zor seçiliyordu içerfsi. Ama lyi gördü Hocabey. Hiç kullamlmamış kadar temiz, yeni, yoliu vollu iki kilim sermişlerdl tabana. Gülcana çeyiz olur diye dokutmustu Kamerana. Allan, sanlan, turunculan. karaları uyumla örülmüştü. Başka slisü püsü yoktu; öyle dümdüz dokumuşlardı. Birbirinin eşi iki kilimdi. Kaşla göz arasında köyden getirmişti Şevket. Yukan başa da iki ak keçe konulmuştu yanyana. Kıyılara halı yastıklar dizilmişti. Keçeler kırmızı, kahverengi nakışlıydı. Birer başlanna ayyıldıziar ışliydi. Açılır kapanır masa. karyolamn başmda duruyordu. Bir bütangaz lâmbasının üstüne koymuşlar. dibine kibrifini falan hazır etmişlerdi. Kolordu merkezinden komutan gelmiş. denetim yapıyordu, Çakır da bu denetimin sommlusuydu, öyle duruyordu. Gozü terikte. kulağı kirişteydi. Çıt dese, kirpıği oynasa anlam çıkaracaktı hemen. Fakat bir şey demiyor, sadece bakıyordu Hocabey. Elimizden işte bu kadar geldi Asım Hocam. Toprak belınizl ağrıtmasın diye küimlerin altına lâdin dalları döşedi çocuklar...» Bastı ayağayla. Yumusaklığı anladı. <;Çok dal gestiler mı bunun için?» «Kestiler ama ağaca zaran olmaz. Lâdin öteki çamlara benremez. Tımar yerine geçer daha. Etek dallanndan keserler. Kendimiz de çok kullanırız. Hoş olur...» Hocabey'in ak gözleri iyice irelmişti. ögrenciler çadırın ağBina kadar gelmişlerdi. Ekibin gülü Altan. Asistan Cemal'e, «Acabft bu akşam birlikte yer miyiz yemegi?» diye soruyordu. «Söylerim kendisine!» dıyordu o da. «Çok çok memnun oldum Bay Çakır! Bak gene Bay çıktı afzımdan. Alışmcaya kadar biraz söylerim. Sonra söylemem. Hangi sözcüklerle teşekkür edeceğimi bilmiyorum. Evımde gerçi biraz pahahdır eşyalar, fakat bu kadar güzel. hem de zevkli değildir. » İçine döndü birden: «(Zevksizlik içinde on üç koca yıl! O yüzden bıraktım. Yeniden başlayacağım. Yepyeni bir yaşam kuracağım inşaallah! Mutlaka mutlu olacağım bu sefer. Muyunu suyunu anlayıp dinleyip ondan sonra vereceğim karanmı...)» Serpil'e iyice takılıyordu aklı. «(Güzelliğine güzel. Sağlıkh. Son sınıita bu yıl. Gelecek yıl karıkoca oluruz istersek. Kütür kütür bir kadm olmuş. Ev, araba. rnevki, para; her şey hazır. İstediği raman iç geziler, dış geziler. Yazhğı başka, kışlıgı başka. Sıcak sudan soğuk suya değdirmez elini. Yeter ki istesin ve de anlasın beni. Benim olsun. beni sevsin ..)» «Keçelerin üstune basma yüzlü birer de döşek ister Hocabeyim, ama onlan da birkaç gün içinde sağlanz. Şimdilik bu kadarla idare etmeni rica ederim. Kusurumuz çok olacak, hoş göreceksin...» Ekledi içinden: «(Bak işte, zatın buraya kadar çıkıp geldin, ne güzel; şimdi muhtarımız, üyemiz de koşup gelseler ne vardı! Kaymakam, müdür, müfettiş hatta. Ama kemikleri kalmdır. Bir bilim adarrunın rastgele yetistigini sanırlar. Anlamazlar degprini...)» Bilim adamlanna ne yapılsa değerdi. Daha bunlar ne, güllere, gülsulanna belemeliydi bilim adamlannı... «İstersen oturabilirsin. Çıkar ayakkabılannı. Yemeğin burara gelir.. Kimi ayağıru burda yıkarsn. Legen var. Getiririz biziru çadırdan...» «Çıkıp gezinecegim, tuvalete gideceğim!» cTuvalet yaptırdık Hocam!» dedi Ali Şirin. «Hanr...» «İznınizle; bir gideyim. Sonra ister burda, ister dışarda oturur konuşuraz. Bütangaz lâmbamızı yakarız. Kaç tane var bunlardan Ali Bey. Mevcutlan hep getirdiniz mi?» «Her çadırda birer tane var. Üç de yedek...» nTamam öyleyse! îstediğimiz yerde oturabiliriz. Birer de eîektrik fenerimiz var mı? Geceleri tuvalete giderken lâzım olur...«Var Hocam. Onlardan âa her çadırda birer tane. Sizirîki de ıçerde. • Iç cepleri vardı çadırların. Cebin birine koymuşlardı. Oradan alıp gösterdi Ali Şirin. Yürüdü rasgele Hocabey. Durdu sonra: «Nerde şey?» «Tuvalet bu yancia Hocam:» dedi Ali Şirin. <Göstereyim. Böyle buyuracaksmız...» Koluyla gösterdi. Suyu, tuvalet kâgidı hazır...» Üç adım kalasıya götürdü Hocabey'i, sonra bıraktı. Bir metreden fazla kazmışlardı çukuru. Kayrak taşlarla kapatmıçiardı üstiinü. Sonra ağaçlan dikmişler, dört yanırj brandayia çevirmişlerdi. Bezi açıp girıyor, sonra kapatıyordu tşi o':an. >Fena değil, idare eder!..» dedi Hocabey. «Fakat burasır.ı başkası kullanmasın istemem! Söylerim Ali Şırır.'e, tetnbih eder herkese. Kendilerine yapsınlar bir tane. Hocalarla ögrenciler ayr.ı tuvaleti kullanamaz...» İşinı görürken düşündü: «Gene bizim ögrenciler terbiyelı. Bır söz söylesen dinlerler. Yüzlen yırtılmadı iyice. Solculuk, anarşistlik bulaşmadı hiçbirine...» Pilâstık su kabını bitiresıye kullandı. .Bunu da her sefer doldurtmak gerekecek. Girip çıktım mı dolmalı. Bakarsın ansızm gelirim. İşimi görüp bitirdim, su yok. Olmaz. Nurı üs:iensin bunları. Başka işi ne?» •;' Birden çan sesleri gürledi. Şevket davarı getirijordu. Dayısının oğlu Kâzım da Kızlar Beleni'ndekı agUIarma götürüyordu kendi dsvarlarır.ı. Oradaydı yerieri. Ağılın hemen yanında «ayar.m ba^ındaydı •!cüiT.eie>ler:. Çadır iurmamışlardı. Üşengeç bır adamdı Zeke'nm kardeşi Merniş. Karısı Güllü de temizlikte, titizlikte hiç yoktu. Agaçtan, daldan huğ gıbi bir barınaktı künıele. Ön yüzüne ocak yapılıyordu. Ateş yanıyordu geceleri. Kuruyan yapraklar yere inıyordu. Dalların arasından toz toprak iniyordu... Çan sesleri yaklaştı, uzaklaştı. Keçiler koştu biribıri ardmdan. Biribirine kanştı sesier. İşinı gördüğu yerde hoşlandı Hocabey. «Bayıhnm çan seslerine!.» dedi. «Sabalı erkenden otlağa gidişlerını seyre doyamam keçüerin. Morsay çok iyi yayla olarak. Arkeolojik açıdan da iyi çıkarsa yaşadık. O zaman her yaz gelirun. Ellerde ne şans var. Şevket Aziz Koca, Ankara'nın kulagındaki Çııbuk Su>u'nun dibinde yaptı bir kazı. Barajda bir gezintiden dörriiyormuş. Kasianiıyîa bir iki belirti bulmuş. Ertesı gün ögrencılermi götürmüş. Birkaç çanak çomlek. Paleolitik dönenıdsn bır tas oalta. Oyle bır taş balta ki, bununia AnsiVıiopedı Bıntanika'ya ssçîi Hocamız. Kazmm yapılışı 1937, Atatürk sağ. Kaz: yerir.e <Ahi YoJtuşu» diyoriar. Atatürk. Alii Yokıışunun aiiı Eîi Yokuşu'dur!. diyor. «Öyle yazm raporu...» • Feki hav hay: Öyle yazalım... Oysa Etiler'le Ahiler arasmda binierce yıJ var. Etiler çok eski. Ahiler dünkü iş. Gene de Hocamız sslandır. İlk atan okçudur. B:limde kıskançlık olmaz. F?kat biraz şans ohnalı insanda... Ama bakarsın, gülmez gülroez de, bir şiin g'iiüverir bizimki de. Son giUenlerden oluruz. Hny.rlısı divelım...» M1 VAR) SİNEMA 1977 197S yılı sorüarında sinema dün yasmda yanküar uyandırmış birkaç ilginç filmi daha, birkaç ustayı daha göreiım. 76 yaşmdaki «korku filmleri üstadı» Alfred Hitchcock, 53. filmi olan «Aiie Oyunu Family Plot» ile ilginç tartışmalara yol açtı. Hitchcock bu filminde 2 çiftin birbirine koşut biçimde gelisen öyküsünü anlatıyor. Yaşlı bir kadın. yıllar önce aileden attığı yegenini bulup mirasmı or.a bırakmak istemektedur. Bunun için bir «falcı» ya baş\urur, Sahte falcı kadın sevgi'.isiyle birlikte. adamı bulup, yaşlı kadınm vaadeuiği servete konmaga calışır. Diger yan dan ise, soz konusu yeğen usta bır şantajcı ve soygtıncu olmuştur. Kendisinin arandıgıru öğrenince. bunun, son yap'.ığı mücev her hırsızlıgı dolayısıyla olduğuIspanyol yönclmcni CJrlos Saura'nın tC.ria Ciucnos» filminde çok nu sanır ve kendisini arayaniarbaşarılı birer oyun veren Geraldine Chaplin ve küçük oynncu Ana dan onlan öldürerek kurtulmaya Tottent görülüyor. çalışır. Bu işte de ayni zamanda suç ortağı olan sevgilisinden yardım görür.. Hitchcock'un öyküsündeki ustalık. şu özetten de anlaşılabiliyor. Korku filmleri ustası, bir yana kötülügü simgeleyen bir çifti, öte yana ise birçok filmindeki olumlu kahramamn nitelikle rinı, yani belli bir saflığı, iyimser ligı, giderek «aptaliığı» sımgeleyen başka bir çifti koymuştur. Öyküsünün ancak belli yerlerinde karşılaşan bu 4 insanın karşılıklı yanılgılar üstune kurulu çabalarını, Hitchcock bir satranç oyuncusu ustalığıyla anlatırken, bir yandan, bu tür fılmlerin en klasik dururrüarını, entrikalanru seyirdinin gözü önünde açarak, özellıkle kendi sinemasıp.ı ve geç miş filmlerini aîaya alırken, dığer yandan da, bir rahibın kiliseden kaçınlması bölümünde oiduğu gibi, katıksız Hitchcock damgasım taşıyan bölümler yaratmaktadır. Hitchcocka yakıştırı lan tematiğin ve bazı ana motiflerin pek izini taşımayan cAüe Oyunu», bu haliyie ustanın başyapıtlarından biri sayılmayacaktır kuşkusuz.. Ama Hitchcock'un Saura. daha öncekl filmlerini nevrozu yaratan kişisel. ailesel seyircisıni 2 saat boyur.ca perşerüilderde izlemek olanağını buve toplumsal nedenler degişraedeye b3ğlamasuıın, sürüklemesidugumuz bir yönetmen.. «Besle miştir. oradadır. Özellikle Jenny' nin reçetesini veren, özellikle Kargajn» diye çevrilebilecek olan nin kendi kızıyla kuramadıfı ili? «entrika» kavramını deşiire etbu filmi. geçen Cannes şenliğinki, oluşturamadıgı yakınlık, bu mesi. açıklaması dolayısıyla, belde bir jüri özel ödülü alrruş, ruhsal tedirginliğın ve dengesizki de diğer fihnlerınden daha liğin, gelecek kuşaklarda da sü çok beğenilmişti. Filmin o zaman güçlü veren bir film olması nedan beri, şöyle böyle 6 aydır afiş rüp gideceğini, yeni Jenny"lerin deniyle bu 53 filmlik filmografı ten ınmediğini de söylemeliyim. geleceğini haberlemektedir. içindeki yerini alacaktır. «Crıa Guenos»ta Saura. her zaBergman'ın bilinen karamsarlıBERGMAN'IN BUNALAN KADINURI mac olduğu gibi, Îspanyol burjuğını. kötümserligıni yeniden perBir dığer usta. çok değişik türvazisine egiliyor. Ancak bu kez deye getiren bir film «Yüzyüze».. de füm yapan kuzeyli bir usta, ;o yaşlanndakl kUçük birtazçoÜlmann'ın sözünü ettiğimiz olaIsveç'li îngmar Bergman da. son ğanüstü oyununun yanısıra, ola cugunun götderiyle.. Tipik bir îsfilmi «Yüzyüze Face to Face» panyol ailesi bu.. Erkegin evin ğanüstu duyarlı, bilglli bir sineile iigili topluyor. Yaşamının orkralı oldugu. geceleri geç gelebilma dilırun ve damgasım taşıyor. tasında sağlıklı. güçlü, güzei olTüm Bergman saplantılarınin b:r digi ve kansına hiç bir açıklama ciuğu bir dönemde birden bıre tür katalogu bu film.. Film, Fran yapma zorunluğunu duymadıgı, büyük bir ruhsal bunalıma dü sa'da bir hayii değişik tepkilere kadmın sessız. yavaş yavas ezilşen bir kadın ruh doktorunun d:gi. yok oldugu, sıradan bir İsyol açtı. Değişmez Bergman hayöyküsünü anlatıyor. Bu ani çö ranlan, ustalarının böylesine tıpanyol ailesi.. Küçük Ana. yıllar küşün gözie görünür bir nedeni sonra bir genç kadm olduğunda pik bir yapıtını övmeden edemeyoktur. Jenny'ye kımse yardıra cocukluğunu anıyor. Babasmın diler. Ama filme karşı çıkaniar da edemez. Ne kocası, ne kızı, ilgisizligi ve uzaklığı, annesinin da oldu. Örneğin bir kadın sinene de yaşlı anababası. Belli bir ölümüne yol açmış, kısa süre son ma eleştirmenı, Çlaire Çlouzot aalayış, belli bir dert ortakhğı, ra babası da hemen hemen Ana' şöyle diyordu: «Bu Clmle Bergeşcinsel bir tanıştan gelecek, nın gözleri önünde ve yanında, en man'ın «güzel» kadın portreleri ama o da çözüm geürmeyecekiyi arkadaşımn kansı olan me efsanesini yıkma zamanı gelmiştir. Jenny'nin iyileşmesi ;çin resi olduğu halde ölmüştür. Gün rir. Bunlar, yalnızca birer «porttüm bir geçmişi, çocukluğ^j ve delik, sıradan olayiar, yaşanılan re»dir. Bunlar, birer kadın değililk gençliğiyle yeniden kurması, çevre ve «pederşahi» Îspanyol an dir, birer yaratıktır, Bergmarı'm yeniden yasaması gerekecektir. Iakı içinde olağan olaj'lardır bun yararıklan... Istırap çeken, haykıBöylece seyirci de Jenny ile bir ran, kendi kendilerini yaralayan. lar.. Ne var ki bir küçük çocuk likte 5Tİlar sonra ortaya çıkan için. vaşamın anlamını kavramaVeya tanı tersine. acıdan veya bu dengesizlifin kökenlertne ir.eya çabalayan bir küçük çocuk umutsuzlııkîan sessiz kalan, nemcek, yalnız ve anababa anlayıiçin aşırı biçimde etkileyicidır. foman veya sojtık. itici.. Ama her sından uzak geçmiş bir çocukluAna. çevresindeki kötülerden, zaman güzel. güzel, güzel... (...). gun. bireyi. ona verdiği sosyaî gü anasmın ö'Iümüne neden olan baFilmi birirdiği gün birlikte çalışvence ve rahatlık karşılığında basından, daha sonra babasına tığı kişilere yazdığı şu sözlere yalnız bırakan, onu bir sevgi ve benzeyen bir subaym kollarmda bakm: «Ben, kendi hesabıma, bu anlayış çemberiyle çeviremeyen yakaladığı dul teyzesinden intiçalışmadan çok yararlandım. O bir toplumun, Isveç toplumunun almak isteyecek, onları zezamana dek belirsiz biçimde duy kam suçluluğunun varlığ; ortaya çıkahirlemeye kalkacaktır. «Besle kar duğum sıkintı. bir kimlik kazacaktır. Jenny, varhğını kemiren gayı...». nıyordu.» Bu kimlik üstünde bir 2 büyük korkudan, ölümder. ve yanlış anlama var. Bu bir kaSaura'nın fîlmi, sineTnada şim yaşlılıktan kurrulmak için savadın kimliği değil. Bu. güzel Liv diye dek çocuk ve çocuklu'% üsşacaktır. Bergman'ın da hemen Ulmann'ın görüntüsünü çalm:ş tline yapılmış en iyi îümlerden tüm filmlerinde yansıyan kişisel bir başkası, olasıhkla Bergman.. b:ri... Saura, çocukluğun dünyakorkularıdır. Bunlar; bu kez, Liv Biz. kadm olarak, kendimizi bu sını olağanüstü bir incelik ve Ülmann'ın olağanüstü oyunuyla kiralikle tanımıyoruz.» duyarlıkla verlyor. Yer yer kenperdede yaşayan Jenny de dile Buradan başka bir iilkeye. îsdi anılanndan, yer yer içinde geleceklerdir. Jenny sonıında iyi panya'ya geçelim ve îspanyol siyaşadıgı toplumun ortak bilincileşecektir, işine ve gündelik yanemasuıın günümüzde bir numanin verilerinden yararlanaraV:, şamına dönecektir. Ama bu iyi ralı temsiicısi haline gelmekte küçük Ana'da çocuğun büyükleleşmenin kesin olduğı.tna inanolan Çarlos Saura'nın son filmirin dünyasına bakışını, orda Ş;ÖT mak zordur. Çünkü hastahğı, ne, «Çria Guer.ros»a göz atalım. dügü ve kendi kafasında kur Atillâ DORSAY aralanrıda Cgerçek Hşiliklerinl oynayan> Liza Minnell), Paul New mann, Anne Bancroft, Burt Reynolds gibi isimlenn de bulunduSu bir dizi Hollyvood ünlüsünü bu filmde rol almak için kandırmaya girisıyorlar. DogBİhkla. tahmin edebileceğiniz gibi, bir dızi dayanılmaz ngag» birbirini iziiyor. Fonda özenle hazırlanmıs bir fon müziğınin ve «ses bandı»nın eşliğtnde, scssiz sinemamn ve bu sinema içinde <ıkomedinin kral olduğu yıllarmn görselliğe dayanan «an güldürü»sU yeniden doğuyor, Brooks'un buluşlanyla yeni boyutlar kazamyor. Filmin tek diyalogunu, ünlü pantomim sanatçısı Marcel Marceau'nun söylemesi ve «non» diye bağırması, Brooks'un filminin taşıdıgı sürprizlerin yalnız çok küçük bir ömegi... Brooks. komediye jepyeni. taptaze bir soluk getiren, önemli bir ısim, Izlenmesi gerekli. «INGiliZ MiZAH»l BAJYAPin Brooks'unkinden çok değişik bir mizah anlayışını yansıtan bir diğer komedi, Avrupa'da şu günlerde büyük ilgiyle izleniyor. «Murder by Deaüı» isimli bir İngiliz yapımı bu .. «Ölümle Çinayet», veya Fransızca isminin çevirisiyle «Sofrada Bir Geset» Neil Simon'un bir piyesinden Robert Moore isimli bir genç yönetmen aktarmış perdeye. Esrarlı bir şato sahibi, dünyanm en ünlü 5 dedektifini şatosuna bir akşam yemeğine çağınyor. Evde kör bir usakla sağır dilsiz bir hizmetçi, konuklan ağırlamaya çalışıyorlar. Bu 2 kişinin bir türlü anlaşamamast yüzünden yenemiyen >emek (!> sırasında bir dizi garip olay meydana geliyor. Bu arada beklenmedik biçirade ortada gözüküp kaybolan ev sahibi, konuklara, kendisinin hazırladıgı bir «kusursuz cınayet»in gece yansından önce işleneceğini. aralanndan birinin öldürülecegini haberliyor ve geldiği gibi kay boluyor... Bundan sonrası, bir dizi sürprizin birbirini izleyeceği, kendisine özgü bir mizahın en güzel örneğini oluşturan bir biçimde gelişiyor... «Sofrada Bir Çeset», polisiye fümin alışılmış, bilinen tüm 6gelerini yeniden bir araya getirerek hepsiyle alay ediyor. Film, öncelikle oyuncularının kişüiğinde polisiye edebiyatın ünlü haiiyeierinin karıkatürlestirilmesi gibi ilginç bir yönteme dayanıyor. Bu arada Peter Sellers' in bir zamanlann seri fiimlerinin ünlü hafiyesi Gharlie ÇhanX Peter Falk'un Dashiel Hammett'in ünlü dedektifi Sam Spade'i (ve biraz da, bir zamanlar onu perdede canlandırmış oian Humphrey Bogart'ı), James Goco'nun Agatha Ghristie'nin dedektifi Hercule Poırot'yu. Elsa Lanchester'in jine bir Çhristie kahramanı olan Miss Marple'i, David Nıven'le Maggie Smuh'in ise «Charleston»lar kişiliği altında Nat Pinkerton'la kansını canlandırf ması, bu oyunculara ad: unutulmayacak birer kompozisyon çizme olanağı veriyor. Kör uşak rolünde Alec Guiness, sağır hizmetçi rolünde Nancy \Valker <Mac Millan'lann hizmetçis:\ çılgın ev sahibi ro'.ünde ünlü ;,TIzar Truman Çapote. baş kişiler dizisini tamamhyorlar... Film, bu arada, polisiye / genlim filmlerinin ve romanlarımn tüm öfrelerini, dayanılmaz görse! / işitsel >gag»lar halir.e dönüstürürken, özellikle finalde. bir sürü karmaşık olayı gerçeğe hiç uymayacak biçimde çözümleyerek okuyucuyu pek de zeki sanrayan polisiye edebiyatla inceden inceye alay ediyor. Ashnda bu alayın gayer açık biçimde V3pılr'4ir»i soylemek de mümklin. çiinkü, Alec Guinesî'in k:hktan kılığa ginnesiyle gelişen 'inaîde kahramanlardan biri ttar'ık kimse polisiye romp.nları eski gözle okuyarmyacsk diyor. Gerçekten de. hele en usta yazarlarınm b:rbiri ardına ölümünden sonra. bakalım. polisiye yazın. «Sofraria Bir Çeset.in geirdiği bu meydan okumaya karşı koyabileces mi?. îngmar Bergman, «Yüzyüze» de yaşamının ortasında, sağlıklı, güçlü, güzel olduğu bir dönemde birdenbire büyük bir ruhsal bunalıma düşen bir kadın ruh doktorunun öyküsünü anlatıyor. . Mel Brooks'un sevlmli güidürüsü «Srssls KUm»den bir sahne Mel Brooks, 4 filmle komedi alanında devrim yaptı dünyaya aykin olan iliskilerden, sevgisizliklerden, kınşlardan, incitişlerden nasıl etkilendiğini, körpecik ruhunda büyüklerin davranışlarıyla yarattığı fırtınaları sinemalaştırmayı biliyor. Yıllar sonra Ana ı.Geraldine Ghaplin çocukluğunu anımsadıgında. düşle karabasanm, yaşama zevkiyle korkusunun, sevinçle dehşetin birbirine kanstığı o günlere uzaktan bakmanın getirdiği rahatlığa karşm ürpermekten kendini alamıyacaktır. «Çria Cuervosnu, bu acımasız anababa ve topium eleştirısini. çocokluğa ve çocukluğa yapılmış bu en güzel ve saygın armağanı. yüzlerce filmde yüzlerce sahte çocugu perdeye getirmekten bıkmamış sinemacılanmızın, Ayşecik'leri Yumurcaklan, Afacan'ları, Gülşahlan japıp duranlann görmelerini nasıl isterdim, bilemezsiaiz... kaba re en biünen öğeîertyla kaba bir alaya alınması olayı değil. Tam tersine, Brooks, önce o türün en klâsikleşmiş en kalıplaşrms öğelerirü ve durumlarını, saygı duyulmast gereken bir «Rhe torique» olaralc alıyor ve benimsiyor. ömeğin «Genç Prankenştayn»da bu tür filmlerin tüm ögeleri var: Ürküntü verici bir şato, korlcurucu bır doktor Prankenştayn, sürekii yıldırımlarm düştüğü. şimşeklerin çaktığı hava gıcırtıyia açılan kapılar. çaresiz güzel kız, yiirüyen canavar, vs.. Hem de bunlar. görsel,'sinemasal açıdan en tnandıncı biçimde can landınlmış. Ne var ki bu kalıplann içine yepyeni öğeler yerleştiriyor Brooks: atlar, şatodaki esrar lı kontesin ruhaf isminin her geç tiği yerde kişniyorlar örneğin, Frankeştayn'ın uşagı. sinemamn gördüğü en komik yüzlerden birini taşıyan bir Marty Feldman'ın kişiliğinde dayanılmaz bir espri gücü kazamyor; güzel ve kuş beyinli sansuı. cinsel gücüne (! > hayran olduğu Frankeştayn'la bir likte kaçıyor, bu gilcü kıskanan doktor, sonunda bir «organ nakli»le kendisini ayni güce eriştiriyor, vs... Anlatüması zor bir dizi durum .' espri / bulus («gag») görüldüğü gibi büyük bir saygınlıkla ele almmış bir türün kendine özgü kalıplannın ve sinamasal dekorunun içine yerleştirilmis oluyor. «Sessiz Filmnde Brooks, bu kez sinemanın çocukluğunu oluşturan sessir film dönemine bir say gl jestinde bulunuyor. Filmıni, «Genç Frankenştayn» de o dönemin korku filmlerinin gerçek ina vasmı verebilmek için nası! siyah/beyaz çektiyse. «Sessiz Film»i de. bu kez renkli. ancak tümüyle «sessiz» olarak çekiyor. Batmakta olan bir şirketi kurtarmak için, birisini bizzat Brooks'un, digerini de yıokarda sözünü ettiğimiz Marty Peldmanm canlandırdığı 3 senaryo yazan, şirkete bir «sessiz film» çekmeği öneriyorlar. Bunun için de. MH EROORS OENEN BiR ÇIIGIN Mel Brooks ismini duydunuz mu? Bizim sinema dünyamız, bazı ıstisnalar dışındfl dünya sinemasını birkaç yıl geriden izlemek îe olduğundan, giderek hiç izlememekte olduğundan, Mel Brooks ismi bizde tanmmıyor. Ojsa Brooks. yslnızca 4 fümıyle komedi alanmda devrim yapmış, yepyeni bir zekâ ve buluş gücüyle dolu bir yönetmen. «Prodüktörlersde Hollywood dünyasını, «Şerif Hapiste» ile western'i, «Genç FrankenştajTisla bir zamanların korlcj sinemasmı hicvertikten sonra ttSessiz FilmSilent Movie» isimli son filmiyle bu kez sessiz sinemaya bir saygı jesti yapmakla kalmıyor. son yıllann en dayarulmaz güîdürülerinden birini de imzalamış oluyor. Brooks'un özelliğini oluşturan şey, öncelikle sinemayı. geçmışiyîe birlikte çok iyi bilmesi ve sevmesi.. Bu nedenle şu veya bu türü hicvederken, yaptığı ayni zamanda bir amodemleştirme» olayı... Bu, ele alınan türün en TiFFANY NİM AŞÛ BfTEECCN EV ,f ^^32 ^ K I I Z E D6. 1 GARTH O GECE Jgit^/£NGEONA GÖTÜ2A4EMI SOYLEDf
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle