Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
vunnuKiıcı M N1MN iy// EGITIMÖGRETIM "Uygarlığa ulaşmak için Batının geçtiği yolları izleme olanağı yoktu,, ernieketimiz. geri lcll. Var olmamız İçin blr an önoe ka.'kınmamız, çagdaş dtlzeye ulaşmamiB gerekiyoruu Araa nasıl? Batınm bugünkü uygarlığa 'jlaşnıaK için goçüfti yolları izlcmek olanakpızdı. bol zamanımız yoktu. Yeni yollar bulma'.ıydık. Çpçitli onpıiler ntıldı oıtaya. Bunların hepsl kısır, eskiyi yJnriemekten öteye geçmeyen düşüncelertli. 'şte bu sıiiidü BUyük Tonguç çıkıyor, şu düşüncelerl 1leri sıiriıyor: «Koylüsüz yeni bir uygarlıs yaratıIamaT;, slIrcUırülemez. Köyden güç alnıayan hı.; bir iş ııormnl bir şekilde gelişemez. Önce köyün can lancİTrılması ;>,oıtklr. Köy halkının yaşam dıizeyi ylikselnıedikçe mf.mleket yükselemez. Fakat önce kbyil tanıınalıyız. Bnnu; bilim için bilim, sıınat için sanat yapmaya çalışan, spekülasyona dayanan bilgınler, artistler oegü, içtenlikle hareket eden ve köylünün arasmda ter döken kahramanlar anlayacaklar, sonra bilim artamı, sanatçı olmak lsteyenlere anlatacaklardır. Step köylüsünün (Dal) diye adlandır dıgı ağacı. gcrçekten ağaç haline getlrmek, teorlsyea biİRİn taslakıannın lşi değil, kahraman teknisyertlfr ordusnnun başaracağı işlerdir...» Işte bu düçünceleri savunan BUyük Tonguç bu »orumluluftu omuzlanna alarak beş on arkadaşıyle atılıma geçti. Kğitmen yetiştirme kursları sonra köy enstltüleri. Bu kurumlardaki çalışmalan ve Tonguç'uıı yetiştırmpk ı.stedigl insan tipini, kestirme yoldan kavramalc için köy enstitüsü ögrencilerinin o zaman ki anılarmıİHn bırini okuyalım. «Asıl yuvamızın temeünı atmak uzere 15 mayıs 1941 günü ilçe merkezindeki Kışla'dan istasyona lndik. Burası tievedikenlerinin kapladığı, susuz, çöl gibi bir yerdl. Etrafdan bulunan kıl çadırlarla yerleş tik. Içecok vo kullanılacak suyumuzu onıeklar Kunk (at> varıllerie taşıyor fakat blr türlü bizi suya kan âıramıyordıı. Ben do RönüUU olarak su yolu yapımında çalışmaya ayrıldım. Her sabah gün dogmadan, nrkadaş larla ellerirnize kendi yaptığımız künkleri alarak su yoluna nıdlyor. geç vakitlere dek çalışıyor, bazen do akşaın yemfifcme yetişemiyorduk. Uzunluğu alt.ı kilo metreyi bulan su yolunun yapımı blr türlU bitmiyor rlu. Bir iki arkadaş şimdiye dek tarlada, işde ç.ılış•madıkları için bu işe dayanamadüar ve EnstitUden ayrıldılar. Onltır, kentto biiyümüş, fiftır lşlerdo Dnlun mamış olduklurmdan yıiıvermişlerdi. Emp.ksiz kazancın tadı olur mu? Blz dayandık o yıl kar sııyıı kullanarak kışı geçirdik. Ama ougün çeşmolerimizden akan sularımızı kana kana içtyor, sıcak ve eloktrikli odalarımızda barmıyoruz.» TEKBEN Şükran KETENCi BİR ÖĞRETMEN OKULU, BİR RESİM VE ANILAR M Bazan da çekişirdi babam köylülerle, kız çocuklarını okula vermezlerdi, 6 AZÎANTEP Malatya «rası, Malat.ya"ya an 35 km. kala bir tabela vardır. «Akçadag llköğretmen Okulıı. Bu yoldan geçenler gnrmüşlerdir bu yazıyı. Genişce blr düzlüğe kurulmuştur. Eskinin Köy Enstitusti'dür burası. Yöresinde bir çok köy vardır. I < Bu yörenin çocuklan birer serçe gibi konarlar. Ilkokulu bitirdiktpıı sonra bu okula. Yatılı ya da gündUzlu okuyarak, Ctımhuriyer. Turkiyesinin bilinçli birer ögrelmcnı olmak ıçm, tüm olanaklanyla didinirler. Mezun olduktan &onra da Yurt köşelerine dagılırlar. Bu bilinçle. Gel gör ki, geçen yıl, bura da MC'nin hışmına ugradı. Bir şahln gibi ppnçesini geçirdl bu çocuklarm kafasına MC duşüncesi. Partizan yöneticilerini doldurarak, kendlnden olmajan, kendi gibi düşünmcyen bu yavrulanmızı cil vavrusu eıbı daıiılıı. Kimlne belga • STEP KÖYLÖSONCN «DAL» DiYE ADUNDIRDlGl AGACI GERÇEKTEN AĞAÇ HALINE GETiRMEK, TEORiSYEKLERiN DE6iL, TEKNiSYENLER ORDUSUNUN İJiDiR. «ÜNOE DURANLARDAN BlRt DE BENİM BABAM» vpıdi. Kimlnl iıısaklaştırdı. Hu resım 193B yılında Karapmar köyünrlR (.•ekilnıij. O zaman ögretmen kadrosu az olduğu ıçm çocukların başlarında pgitmenler bulunurmuş. Egitmenler herhangi bir okul mezunu "1nıayıp, okur yazar olan tecrübeli Idmselerden görevlendirilirmiş.. Hcpsinin Ustlerl başlan flökültir şfikildfi, görüncüİKÜ KÜJi çoklan yıılm ayak. Önde duranlardan biri de benim babam. Resnıi yedi yıi önce kaclar biiyütmüştü. lyi bir nnı dıyorek... Sık sık anlatırdı bizlere o glinleri. Köy Enstitülerinin en hızlı zamanlandır. Biıyük bir ımecn almış yürümUştür. Okul binalarınm inşaası, agaç dikmeler, atölyeler, kütüplıanoıcr, lıcp elcle vcrnıerun sonucu meydana gtitırilir. Coçkuyla dolup ta?ar tüm öğrencller. Hejp H^ısîin A:i VÜCEL gibi birınin 8Öndei'diı;ı. önergeler, taktik çahşmaları, yüreklerine yürek ka'ır. liıinclcn süur gelişir okul. Hepsı de öftrenımde başarılıdır. Çünktl birşeyler sezlnlemişlerdir. Üretimi, emeğl anlamışlardır nrtık. Tek amaçlarının, kendilerl gibi yoksulluktan yetişeıı köylU çocuklarını, ezilmlşlikten kurtarmak olcluğunun bilincine ulıışmışlardır. «TC MİLLI 1X11TİM BAKANLIÖI KÖY ENSTÎTÜSÜ DIPLOMASIDIR. Diye yazılı belgeyi babam da alır. Çok güzel, çok da eziyetli geçerdl, köylerdekl Rünlerimiz. Ama bu eziyet bambaştka bir lad verirdi blze. Alışmıştık. Bazı köylerde, yol yok.. Kar yağdl mı yollar kapanır. Babam, maaşını almaya gidemez. Giderse de, dört gözle yolunu bekleriz. Bazan da çekişirdi babam köyllllerle. Kız çocuklarını okula göndermezlerdi. Ayıp gözüyle RHj'Urlercli. Çok köylerde hep böyleydl. Yıllardan beri, Anadolu'da kadınlara karşı gösterilen bu ilgisizlik, kenara itmek, bugün de devam ctmek tedir. Ayşe diye bir kız vardı. Çok hevesliydl. Ama babası tutturmuşlu, göndermem de göndermem. Dersteydlk, blr gün. Kapı açıldı, Ayşe'nln babası içpri gırdi. Bııbama, kızmı götüreceğini söyledi. Babam güzelce herşeyi açıkladı, adama. Adam inatla, kızına dogru yürtldU, kolundan tuttuğu gibi süruyerek rlışan çıkardı. Babam çaresiz bakakaldı. Gözlerinin nemlendiglni hiç unutmam, o an. l?te bu kadar çahşan, didinen, gerektigindB ölmesini, aç kalmasmı bilen, emekçi Cumhuriyet öğretmenlerini, hiç blr yozlaşmış kata durduramaz! Giin gelende, bu kitlenin ayaklan altında ezilirler!. Bunu bileler!. Erdoğan ÇETtNKAVA DENEME SAHNESİNDE 17 NİSAN'I ANMA TOPLANTISI DÜZENLENDİ stanbul Belodiyesl Şehlr Tlyatrolan Tepebaşı Deneme Sahnesl «17 nisan Köy Enstitülerinl anmft gUnünü» kültürel çalışmalan lçlne almış ve Köy Enstitülerini Sevenler Dernegl ile ortaklaşa bir program düzenlemiştir. 16 nisan saat 15'te Tepebaşı Deneme Sahnesi'nde, Pakize TUrkoğlu, Hürrem Arman, Şerif Tekben, Süleymmı Üstün, Mahmut Makal, Can Yücel, Mehmet Başaran, Servet Tanilli'nin katılacaklan ve Ali Sirmen'in yöneteceğl bir söyleşi dUzenlenmiştir. Köy Enstitülü ozanların şiirleri ise Deneme Sahnesl sanatçıları tarafından okunacak. Gültekin Çizgen'in hazırladığı slaytlar gösterilecektir. 17 nisan pazar gUnü saat 15'de ise Köy EnstltüsU kökenll yazarlar kitap imzalayacak, ozanlar şiir okuyacaklardır, İlerici Kadınlar Korosu, Türk Folklor Kurumunun Folklor ekibi, Ani îpekkaya'nın şlir düzenlemesl ile kutlama programına kntkıda bulunaoaklardır. Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde bir İngiliz Sosyoloji profesörünün izlenimleri haber tlma göreviyle, Türklye'de bulunmu?, dilimizi öğrenmiş ve unutmamıştı. Yorulmak bilmeden her yeri istekle görüyor, öğrencileri da konuşturuyordu. Ayrılmadan önce Açıkhava Tiyatrosunun anfisinde, birer sigara içerek dinlendlğimiz sırada, şu soruları yöneltmişti: Müdür Bey, merak ettigim iki konu kaldı. Köylerde çalışan mezunlarınızdan öldürülen, iftiraya uğrayan oldu mu? Bina, yol, tarım ve diğer alanlardakl plan hedeflerinize ula?tıktan sonra gilnlük mevsimlik lşlerle yeiinip diğer okullannızın Urettmle ilişkisi olmayan soyut, easbercl yöntemlerinl ml uygulayacaksınız? Köy Enstilüsü mezunu bir ögretmen o gunlerde öldürülmüş ve birkaçı da iftiralara uğramıstı. Bunları anlattığımda, «tamam; büyük bir iş bu sizinki, ben yapınızı IMlirim. Böyle olaylardan htı; olmazsa başarılı bir yolda oldugunuzu anlamalısınız» dedi. îklnci sorusuna; EnsHtülerdeki kuruluşlar tamamlanıp, nlanlardaki üretim ortamı yoluna girince çalışmalar kesim köylerine, mezunlarla birlikte kaydınlaeak, yanıtım verdim ve yeni mezun olacakların köylerindeki okulların yapımında o günlerde köylü ile birlikte ustalık yaparak çalışan on be? ekibimiz üzerinde bilgi verdim. Adam ilgi ile dinledi. ayrıntıh sorular yöneltti, «zel yasalarımızı istedi ve mezunlarla ekiplerin çalıstıgı bırkaç köyü görme olanağı olup olmadığînı sordu. Ertesi gün Tonguçla konuşup lzin alarak, Jlblmlzle, onbeş köyde mezunlarımızı, başka bir Enstıtünün köylüsü ile çalışan bir yapım ekibini gördük. Okullar tatildi. Ramazan ayı yaza raslamıstı. İlk ugrağımız Kırşehir yoluna yakm Kamanın bir köyü idi. Tek, kiremitli çatının okul olduğu uzaktan anlaşılıyordu. Yaklaçtıkça okullar tatll olduğu halde okulun önünde insanlar buiundugunu gördük. İki kağnı, birkaç karasaban ve köylülerin elinde orak tırpan glbl araçlar vardı. Okulun isjiğinden çekiç seslerl geliyordu. Köyünde bir yıllık ögretmen ve EnstltUda 8ğrendigi zanaatı demirci olan Ahmet'in yetlştlrdiğl yardımcılarla köylülermin kınk döküklerini onarmakta oldugunu öğrendik. Konuk, öğretmenden önce bu işleri nasıl ve nerede yaptırdıklannı »ordu. «Dbrt saat ötedeki Kaman'da» yanıtını aldı. Ontınde mevın önlügü, yüzü gözü kömür Jçinde yanımıza gelen öğretmene blrçok sorular sordu Lojmanını, kitaplığını gördük, oruçlu olup olmadığını sordu. Tutmadığını öğrendi. Diğer köylerde, oruçlu olan birkaçı dışında mezunlarımızın tUmUnü bazı işler başında çalışırken bulduk. KöylU İle birlikte köyün çeşmesini onaranlar, okul duvannı tamamlayanlar gördük. Gece de kaldığımız Yıldızcli Köy Enstitüsü kesimindeki, oranın bir eldbinin bulunduğu köyde çahşmaları lzledik. Kızlar, yemek temizlik işlerini yapıyor, çalışan köylülerle erkadaşlarına içecek ve harç suyu taşıyorlardı. Gece meşalelerin ışıgında köylülerle oynadıkları milli oyunları, yaptıkları temaill lzledik, köy odasında geceledik. îklnci günün akşamı konuğumuzun kaldığı Ankara Palas'ta birer kokteyl içme önerisine katıldım. Bu ünlü otelin içinl yeni görüyor, kokteyl denllen adını duyduğum içkiyı de ilk kez tadıyordum. Oteldekl yaşam, gezdlğimiz yerlerle tam bir zıtlaşma içinde İdi. lzin isteyip son yudumu alırken adam: «Köylülerinizin değil ama yöneticileriniziıı nasıl olup da Enstitülerin kurulmasına izln ver diKİanrJ anlayamıyorum. Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptıklarından ve Köy Enstitülerinden başka elle tutulur bir hareket göremedim. Durum bu lken yöneticilerinizin nasıl rahat uyku uyuyabildlklerine şaşıyonım doğrusu. Işiniz güç» dedi. Çok çok teşekkür etti. Tonfjuç'a bir kez daha ziyaret edeceğini söyledi. Ayrıldık. HÜRREM ARMAN İ asanoğlan Köy Enstitüsüne hergün ttlrlü ziyaretçiler gelirdi. Eurası Devletin resmi konuklarma da gösterllirdi. O tarihlerde biricik ftvünç veren, Dünya'da benzerine raslanm»yan kuruluşlardı Köy Enstltüleri. Hergün yerü yabancı gazeteciler, bilim adamları, diplomat ve devlet H adamlan eksik olmazdı. Amerika Cumhurbaşkanı Yardımcısı Vandel Vilki, bakanlarıyla Beyaz Tirenle gelen Ltibnan Cumhurbaşkanı Beşara Elhuri, Irak Kıralı Naibi Abdülilah hatırlayabildiğim önemlilerdir. Vilki bu Dünya gezlsi izlenimlpıini anlatan kitabında Hasanoğlandan da söz eder. Gelenlere İş alanlarmı gezdirir, Enstitüleri tanıtırdık. Bu gelenler içinde kısa bir sürede Köy Enstitülerini temel ilkeleriyle kavrayan yaşlı bir İngiliz sosyoloji profesörü vardı ki, bir yabancının konuyu derinliğine bu denli anlayışına şaşmamak olanağı yoktu. Birinci Dunya Savasında, belkl Köy Enstitülerini açmak için çaba göstermeliyiz;, ana ulaşan blr çağnda, îstanbul Şehlr Tlyatrolan Köy EnsUtüleri Günü düzenledlğini bildiriyor. Köy enstitülü yazarlarin hepsi çağrılı. istanbul Şehlr Tiyatrolannın girişlmine elbctte saygı duyarız. Ne var ki köy enstitüleri, ufala küçüle, itile kakıla, masala efsancye dönüşc dönüşe gelc gole geldi, İstanbul'da Tepebaşı'nda bir tiyatronun dört duvarı arasına sıkıştı. Âkif'i anmakla, Tevfik Fikret'i anmakla, Orta Asya'dan gelen göçleri anlatmakla bir tutulur oldu köy enstitüleri. Dahası ve acı olanı köy enstitülerinden yetişen bir arkadaşımız Millî Eğitim Bakanı oldu; köy enstitüleri için tek sözü, tek çabası «köy enstitülerinden yetlşen şunca ögretmen şerefle görev yapıyor» demekle yetinmesiydi. Köy enstitüleri bir düş, bir anı, bir masal riegildi, törenllk, söylevlik iş değildi. Patates tarlasında eğilip kalkan kollardı, çayırlarda ot biçen tırpandı, demir döven çekiçtl, sıva yapan mala, aftaç yontan keser, bal yapan a n idi, üretlciydi, yapıcıydı, yaratıcıydı. B HAKKI TONGUÇTAN • Blzce lly adam demek, 1; gören, 1? başarabilen adam demektir. Iş yapmadan sadece süyleyen veya yazan insana blz iyl adam demeviz. Is güımeyen blr lnsanın düriist, akıDı olacağına da Inanmayız. Böylc Insanların bir mllleti lyi yol a götürdükleri görülmemiştlr. • Ellmden gclse hütiin diinya okullarına, «tnsanın lnsanı sömürmcmcsi» adlı blr ders koyardım. • Halkm yapamadığını hiç klmse yapamaz, helc sadece okuryazarlığına guvenen hiç yapamaz. • KJtabî bir eğitlmie yetişmlş olan yarı ayduılar. köylUyü, ancak kendllerine benzetildikten sonra blr değer haline gelebllecek sanıyorlar. Oysa karakter, iş yapma yeteneği, anlayış bakımından köylünün onlara henzemcsi, mcmlcket İçin en büyiik fcl&ketlerden hlrl olacağını anlamak gerek. • Devrimcillk demek organlma normal bir çekle gelinceye, yazgıyı ve doğayı yenebilecek gücü buluncaya kadar korkmadan ve ara vermeden nperasyon yapmak demektir. • Cumhurlyetin çözme zorunda olduğu en büyiik iş, toprak sorunudur. Bu i? düzenlenmedlkçe Türk baUanı mııtlu duruma gctlrmenin olanağı yoktur. • Köye dayanmayan hiç blr örgütün verimll, yarnrlı olması olanağı yoktur. • Sadece kltapta yer göstermeslnl biien modern sortaya, realite İle ilglsl bulunmayan. konuları tekrarlayan geveze konferansçıya hiç blr alanda gÜTemnemelidlr. •KÖY ENSTiTÜLERiYLE EMEĞE, KEKDi ÖZ KAYNAKLARIMIZA DAYALI BiR ÇAĞDAJLAŞMA YOLU IUTULMUJTU. BİR BAKIMA BAGlMSIZLIK 5AVA5IMIZIN DEVAMIYDI BU. UYANDIRILAN, BiüNÇLENOiRilEN HALKIMIZIN, KÖLELiKlERiN HER TÜRLÜSÜNDEN KURIULMASI AMAÇLANIYORDU.. Ortak üretlm, ortak emek, ortak İş, ortak ycnıek! Ülkemizi kurtaracak, Ulkenln mutlu azınlığımn karşısına kırk mllyonu dikecek olan bir gclişımdi köy enstitülerı.. Köy enstitüsüne ayak bastığım günün üstünden 28 yıl geçti. Ayagımı Cılavuz toprağından daha kutsal, daha sağlam, daha nanıubiu, daha sıcak bir yere basnıadım. En kuzeyde Yelatan daglarından, alaca kar üstünde, iki yüz kilometrelik yolu yaya yürüyerak Cılavuz'a gelişim, ışıklan, İâmbalan gördüğumde Telll Pınar sırtlannda donup kaldığımı bütün canlılığıyla hâlâ yaşıyorum. Künıesm önündo tavuklara yem verdikten sonra okuduğum Shakespeare'in Fırtuıası hâlâ belleğimde. Yunan klnsiklorindeki devlet halk tartışması bütün incelikleriyle belleğimde. Kazma küreklo yaptığımız yollar, köprtiler, diktigimiz fidanlar. Evet gene köy enstitüleri. Kuruluşunun üstünden otuz yedı yıl geçti. KapanaU yirmi yedi yıl oldu. Ayasofya'nın açılmasını savunanlar kadar bizim de ağzımız açılmalı, birlikte bagırmalıyız, birlikto sesimız çıkmalı demeliyiz ki «Köy enstitülerini açacağız. Amacımız budur, çabamız budur. Yalnız köy enstitülerini açmak değil, bütün okullarını bir köy enstitüsü ölçüsüne kavuşturacağız. ^imdîden bu sözün arkasmda olduğumuzu, köy enstitüsü sözü edenlerin, köy enstitülerini açacaklarını, bütün köy ilkokullarmı köy enstitülerine dönüştüreceklerlnl belirtmeleri gerekiyor.» Evet gene köy enstitüleri, gene Uretim, gene ortak emek, ortak yemek! Cılavuz'um. Akdag'ım, Pulur'um, Paınukpmar'ım! Taşin toprağın, duvarların, çatın temelin sızlamasın, Uzülmesin Hasanoğlan'ım! Bu seçim sizlerin paslı kilidinin kırılacağı ilk adımdır. Bu amaçla uğraşıyor, bu amaca adıyoruz kendtmizi! Ne şeref no tören bizim İçin yeterlidlr! Biz elimizl toprağa bulaştırmak, alm terimizl elimizin lçiyle silerek okumak, ögretmek, ö**renmek lstiyoruz. Köy enstltülerlnden yetlşen yazarlan korumaktan, tanımaktan, tanıtmaktan, konuştumaktan daha ilerist, daha önemlisi, daha gerekll olanı halkın ytizüne kapatılan kapılann açılmasını sağlamaktır. Ümit KAFTANCIOGLU «TUrklye'de Köy Enstitüleri, köylüyü ilgllendlr«n problemlerln topuna el koyarak, onları anlayıp çözürnlemeğe çalışmışlar, çözUrnlenmelerine yarıyacak çareler teklif etmişler; köylülerin günlük çalısmalarım. yaşayışlannı, maddi ve ahlaki bakımdan ıyileştirecek yeteneğe sahip öğretmenler yetiştirmıs'prdir.» (Lexikon Der Pedagogiklsviçre Cilt 1, sayla 34) «Türkiye'dekl Köy Enstitüleri sehlr İle köy arasındaki uçurum Uzerine kurulmuş olan köprülerdir.» Toynbe. «Köy Enstitüsü örneginden Hindistan'da faydalanmak lstiyoruz. Insallah bir gun sizden almaga çalıştığımız bu guzel ömekleri Hindistan'da da görürEünuz (HİNDİSTAN MtLLt ARAŞTIRMA ENSTtTÜSÜ ÎLKÖĞBETİM BÖLÜMÜ MÜDÜRÜ) «Her gerçek kurtuluş savaşı kadar, Köy Enstitülerinin savaşı da çetin oldu. Ve görünüşe göre, bu savas yenilgiyle bitti. Fakat aslında bu yenilgi pörünlisteydi vt bir aşama içindeydi. Bir kez başlayan bir kurtuluş savaşı asla yenilgiyle bitmez. Kurtuluş »avaşını bir kez başlatan ruh, ölür ölür yeniden dirilır ve sonunda ergeç zafere erişir. Ben manıyorum ki, Köy Enstitüleriyle başlayan halkın kurtuluş savaşı da ergeç basarıya erlşecektlr, zafere erişecektir. BÜLENT ECEVİT Köy Enstitüleri bu memlekette kurulmuş, kurulacak halkçı, gerçekçl, ilerici, kelimenin tam anlamıyla millı eğitim kurumlarının başında gelir. llkin bu Kurumlarda taklitçilikten kurtulup çagdaş düııya görüşüyle kendi koşullanmıza uygun, varlıgımızın köklerine giden bir yol bulmuşuz. Tüketici okuldan, üretici okula geçmişız, ezberciliğin yerine, yaşayan, yaşatan bilgiyi koymuşuz; insanoğlunun seve seve, sevine sevine çalışacagını. işe koşacağuu kanıtlEmışız, yeşermez bozkırlan yeşertmeğe başlamışız. SABAHATTtN EYÜBOGLU Köy Enstitüleri «halktan gelen aydınm» büyük sayılara ulaşmasl için gür bir kaynak olmuş; «büyük uyanış» teriml Köy Enstitüleriyle TUrkiye'de bir muhteva zenginliğine kavuşmuştur.. Köy Enstitüsü tartışmasının temelinde Atatürk Türkiyesınin degerlerine bağlı olanlarla. bu düzenin yerine teokratik devleti koymaga özenenlerin kavgası vardır. Köy EnstitüsUnUn gücü «millln oluşundan ve gerçeklerin zorlanmasından doğmaktdır. CAVİT ORHAN TÜTENGİL 1950'den bu yana edebiyatımızın halklaşması va özellıkle Köy Enstitülerinden yetişenlerce köy sorunlarımn lşlenmesi başlar. önce Mahmut Makal'ın Bizim Köy (1980) gözlemleriyle başlayan bir dizl tasvlr notları. Ardından sürükledikleriyle blrllkt* bu eserlerle, o zamana kadar edebiyatımızda olmayan bir lctenlik ve gercekcllik vardır. RAUF MUTLUAY GÜLLER ÇAMLIBELDE BİR GÜL AÇSA UYKULARI KAÇAR BOLUBEYİNİN ÇÜNKÜ KIRMIZIIMR GÜL HALKIN VE TOPRAÖIN UYANIŞIÎ'A BİR DEĞİL BİN GÜL AÇIYORDU ANADOLUDA EKMEÖ1 İKİYE BÖLSEN AYDINLIK SESİ DUYULUYORDU HALKIN KÖYLERt TUTMUŞTU AŞKIN VE TEBİN HÜNERLERİ. BENZER. Köy Enstitüleri için bazı düsünceler BİR OLDULAR DA BOLUBEYÎYLE KAPATTILAR ENSTİTÜLEBÎ. BAJARAH