23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DfiBI omuıım ıı suur \m DİN Vf MfZHEP AVlRlMl VAPAPAK HiiilffeiM VA4ftÖ/^ı yokiiTAM ... 8S88î*S£ SAM YELİ Yâzan: Mehmet 51 a, h«r geldiğtade kumun eksiklerlni tamamlar, mutfaga gırer guzel yemekler vapar, soküklerl diker, akauna kadar çalıaaraic, kızının yeteneksizligini örtrneye çabalardı. Damat, seyahatten her dönüsünıie, Nilüfer'i alıp onlara getirirdı. Fahnnın, Rsyhan'ın ellerini oper, anasının kotü davranıslarının etkiainı silmeye çalısırdı. Gerçı bütün bu olanlardan Fahri'nin haberi yoktu ama, Beyhan, damatlannm bu inee davrsnısının arüamını kavrar onu daha çok severdı. Oğlan ıyiydi fakat, kaynana... Böylece bır sene geçtl. Kızın yüzünde bir solukluk hasü olmustu son rarnanlarda. Kesık kesık de öksürüyordu. Reyhan, sordugunda: Biraz üşüttüm galiba, bir seyim yok diye Teriyordu. Bir gün gıttiginde Nilüfer'i çahşırken gördü. Yere çömelmiş, elındekt ıslak bezle sofanın musambalannı siliyordu. Ne yapıyorsun kız, diye öfkeyle âdeta haykırdı. Evi temızliyorum anne. O kadar hosuma gidlyor ki. Hızmetçı yok mu? Bugün ızinli. Evımin işinl ara sıra da olsa yapmaJc bana zevk venycr. Reyhan'ın suratı asılmıstı. Bu iste bir bit veniği oldujunu hemen sezmıştı. Olmaz öyle sey, dedl sert sert. Gir yatagıns, ne İs varsa ben yapanm. Bir saat içinde evi sildi, süpürdü, gül gibi yaptı. Bulnsıklan yıkadı. Ocaga yemek attı. Bır şey dikkatini çekmisti. Kaynana ortalarda yoktu. Nılüfer'ln, ara sıra kaba kaba öksürdüğünU duyuyordu. Işinı bıtırip. kızının yanına döndügünde; Kaynanan nerde? diye sordu. Odasında. Odasında mı? Niçin çıkmıyor? Aramız biraz bozuk da .. Kızım, benden bir seyler gizliyorsun. Ben senln düsmanın değîlim. Her şeyi anlat. Belki bir yardımım dokunur. Bu sözler, Nilüfer'ln hıçkıra hıçtara aglayıp, anasının bovnuna sarılmasına yetip de artmıştı bil». Kız aglarken: Anacıgım, anacığım, diye yanakiannı öpüyordu. Beni affet anacıgım. Baba evini terkederken sanki kurtulacagımı sanıyordum. Halbuki hayatım altı aydan beri zindan oldu. Kurtar benl, gotırr beni bu evden. Reyhan'm yüzü öfkeden kıpkırmızı kesllmişti. Bu sırada ihtiyar kadını, yahut damadını eline verselerdi, çiğ çiğ etlerini ysmekte bır an bile tererddüt etmezdi. Tabi götürecegim yavnım, dedl. Burada artık seni bir dakıka bile bırakmam. Yalnız, sen, olanlan bir bir anlat bakalım bana. Altı aydır hismetçi kovulmuştu evden. Sermet, seferdeyken yapmjştı bunu kaynana. Bütün iş Nilüfer'e kalmıştı. Evdekiler seamesinler diye epey çaba sarfetmişti. Hatta, ilk günlerde ev işlen hoşuna bile gitmişti. Ortalığı silip süpürüyor, yemek pisirip bulaşıklan yıkıyordu. Seferden donen Sermefi de yatıştırmıştı. Ana ogul kavga etmesinler diye: Üzulme. Ben her şeyi yapanm, demişti. Hiç yorulmuyorum kı. Reyhan'ı da, devamlı altı ay aldatmıştı. Haftanın belirli günlerinde geldigi ıçin, o gün işlerini erkenden yapıyor, sonra yatagına girip annesıni karşılıyordu. Ne aptalmışım, dedi Reyhan. Nasıl farketmedim bunu? Kaç kere hizmetçiyi görmemiştim. Ama, ev o kadar temiz, her sey öyle yerli yerindeydi ki, izine gitti, dedikçe sana inanıyordum. Son günlerde kan tükürüyordu Nılüfer. Sermet, seferden döndügünde bunu ona söyledi. O da aldı kansını, arkadaşı olan bir doktora götürdü. Skopıde uzun uzun cigerlerini inceleyen doktor: Sen bu halde nasü evlenmişsin kızım, diye söylenmekten kendını alamadı. Baban, anan senden bu kadar bıkmıslar mıydı? Portakal büyüklügünde iki tane kavern var ciğerlerinde. Hemen bir sanatoryuma yatmalısın. Nüüfer giyinırken, Sermet'i blr köşeye çeken doktor, fıs fcm bir seyler söylüyordu. Kocasının durumu değişmişti bu konuşmalardan sonra. O gece hemen odasını ayırmıştı. Mikrop alma tehlikesine karsı uyannıştı onu her halde doktor. Yemekle bulaşıgı annem yapsın, demişti. Ortalığı sen temizlersın. Beynınden vurulmuştu genç kadın. Hangi ümitlerle evlenmiştl Serrnet'le. Üstelik hasta oldugunu gizlememişlerdl de ondan. Kocasındaki bu âni degişmeyi nasıl yorumlayacajını bılemiyordu. Şahsiyetini gizlemişti şimdiye kadar her halde. Meiek kadar temız yürekli sanırdı onu. Oysaki şımdiki davranışı hiç de boyle olmadıgını kanıtlıyordu. Evlenirken, kızın bu derece önenv 11 rahatsızlığıııa ıhtımal vermemıştı oelkı de. Nilüfer, bu şartlar içinde bu evliliğın devam edemeyeceğini anlamıştı ama, daha ışın başında evdekilerın isteklerinin dışmda davrandığı ıçın anasına bile anlatamıyor, mümkün oldugtı kadar gizlemeye ugraşıyordu. Tâ ki anasının ona ortalığı silerken yakaladığı güne kadar. Anne hemen kızını alıp eve getirmişti. Akşam babası kapıyı açarken anası: Kızımız yukarda, dedi. Getırdım onu eve. Babası kızını ennde bır huzur ortamı içüıde yasatma^a çahşırken ote yandan da tanınmış bütün doktorlara götürüyor, t«davisı için çırpınıyordu. Sonunda Amerıka'da yeni bulunan bir ilâçla kız iyilesmia görünüyordu. Oksüruğü kesılmış, kan tükürmesl durmuştu. Son muayeneden aynlırlarken doktor kızın sırtuıı sıvazlamış ve şöyle demişti: Hadı geçmiş olsun. Bundan sonra kendıne iyi bak, tekrarlamasın. • • • Sermet'ten hiç haber çıkmıyordu. Nılüfer, kendısıni arayacağını, tıpkı eski günlerde oldugu gibi, onu sevdığini söyleyeceğıni, evine dönmesinı ısteyecegmi sanıyordu. Sonra, odalannı degiştınslerinı, yemek ve bulasıgın ksynanası tarafından yıkanmasuu soyleyişrni, ondan sonra yanına hiç yaklaşmayışını hatırlayarak böyle bir şeyin olmayacağına inanıyordu. Sefere çıkarken gelip bir, «AUabaısmarladık» dile dememıştı. Bütün bu duşüncelere rağmen, yine de içinde bır uraut vardı genç kadmın. Tâ ki bır gün, kapılarının önünde bır at arabasının durup, özenle yapılroıs ikı dengı oalara teslim edinceye kadar. Göturdüfü çeyız, yatak, yorgan iade edilmişti. Nılüfer, arîık serbestti. Sermet diye bır kocası yoktu. Bazen ilk günlenn mutluluğunu düşünür. sonra acı aynlışı gözlerinın önüne getirerek içii içli aglardı. Her şeye, tutulduğu menhus hastalık sebep olmustu. Sağlıgı yerinde olsaydı, evlüikleri belki omür boyu sürebilirdi. Aradan günler, aylar geçıyordu. Artık, Sermet'i, aynlıslanru unutmuştu. Artık Nilüferlerin tül perdesi en uiak bir ş«kllde lcımıldamıyordu. tltt yıl böyle akıp gıtti. Demokrat Parti büvüy btr çogunluJüa elü seçlmierini fearannns, ürtldar el değiştlrralşti. ^ (DEVAM1 VUt) atlann. t«k boynuslu Usrüne ı?ık sagıhyordu durmadan.. Dunya, yeryüzü, golcyüıü v* bilcümle yaratıklar ve biltekmıl bitkiler, kaya, su, toprak sım diye kadar hiç görülmemis bır ı$ıgın içindeydiler. Gökjüzünde, suların, dağların. onrıanların Ustunde som bir mavi geniş, yumşaic, bir bulut gibi sallanıyordu, sagılan ışık selınin İçinde. Ke«kin. ustura, bıçen çızğilerle . Fıller sultanı hemen hüdiıüdler basıoı çagırdı: «Ne o, bu hal ne hal L . le. ulukepez? Ne oldu bu dünyaya kardeşim, bütün yaratık gökytizu ne, yeryüzüne dokülmus, su vurdum duytnazlar bile bak asagıya, ajaklanıp gelmişler. bu ne hal bır olaganüstülük mü var?» Hüdhüdler basının ajo külaklanndaydı: <Var,» dedl, «sultanımu, hem de oyle bir olaganüstülük var kı, dunyamıa bbyle bır olaganüstülugü dah» önc« görmus dejü.. Bax oraya.» • Nereye bakayım?» cOraya, oraya, ulu dagın tam doruğuna ..» «BakUm. gozlenm kama*ıyor.» «Mavi ısığa bak, som mavi.» Filler sultanı baktı ve gördü. Az daha gördUgü güzellık karsısında sevincınden yuregı duruyor du. Som mavi bır kuşak sarmıs*ı dört bir yandan yalp yalp eden »Lrça sarayı. «Çabuk, kanncaları grHj ba na:» Hemen 0 anda uiukepez baska on yedl hüdhüdle birlıkM uçüp kanncalar kentine geldi, sl&n» kondular: «Çabuk olun, sultanımız slzi 1 * Uyor!» Karıncaların ileri gelenleri ve hem de yorgun kraliçe, bu yıl rrulyonlarca kannca dogurmalctan bir hal olmustu, raten giyınmisler kusanmışlar enu bekliyorlardı. Hüdhüdlerin kanadına doluştular, filler sultanının vanına geldiler: «Hos geldiniz arkadaslarun,» diye ayaga kalkarak karsıl&dı onIan sultan. «Sizler benim yapıcı, yaratıcı kardeşlerimsiniz. Saraym açüıs törenine hepinizi, biltekmil kannca kullaranı bekliyorum. Slzi sundi hüdhüdler sırtlanndan indirmeden oraya götürsünler. ötekUere de buyruk çıkaxtac«*ız. tekmil emegi geçmis kanncalar törene katılacaklar.» Tuhaf tohklı kannca: • Bütün kanncalar sarayın, t«h tın yöresindeler, bizler kentlerd» kalmış sultanımızın buyruğunu bekliyorduk. Sarayı, hem de mavi tahtı yapan kanncalar dün geceden beri durmuslar orada göflerinl bir türlü yaptıklan »araydan, yonttuklan tahttan alamıyorlar, orada sarayın, tahtın güzelligtae çarpüıp kalmıslar.» «Peki öyleyse,» dedi filler sultanı. Sevincınden kanatlanmıstı sankl, o iri gövdesi tüy gibiydi. Bütün fillerini toplayıp dağdalct sarayına doğru yollandı. Üstünde, bir bulut gibi kanat kanada hüdhüdleriyle. Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca YAŞAR KEMAC FiLLER 5UITANININ KARINCAUM? İMPARAIORU OLUP. KARINCALARIN OZENiP BEZENEREK YAPTIKURI SARAriKA G1R1P, GEKE KARINCAIARCA YER YÜVARLAĞININ TAM ORTASINDAN ÇIKARILARAK YONTUIMU5, MAVi IJIKLAR SAÇARAK GECE GÜNOÜZ. BıNlERCE YIIDIZ 8iR ARAYA GE(Mi$ GıBi YAIP YAIP EDEREK YANAN. KIVIICIMUNAN TAHTINA OTURDUĞUDUR. Karınealar çekiliyordu daga dofru ve dagdaki fıl saravn neredeyse bittı bitecek. Yollar beller, kayalıklar, ormaniar çekilen karıncalarla ıplık ıplık .. Karıncalar son bir çabanın mutluluğ'i ıçindeler. NasıJ mutlu olmasınlar. uJular ulusu, gorkemliler gor kemhsi fıl sultanına onlar sarav yapıyorlar yeryıizünde ilk olarak tan. Az ış mi? Yoruldular, bittıler tükendiler ama olsun. Yakında bu güzel sırça saray bittığinde butün çektiklerinl unutacaklar. Kimbihr ulu filler sultanı bu saraydan dolayı ne kadar mutlu o lacak! Dünyanın ortasına yedi yerden delık açıp mavi elmas kayslıklfl.rına ulaşmı? karıncalar da mutluydular, bir kere, yerj"üzünun tam ortasına kadar ulasan ilk yaratıklar onlardı. varıp yeryüzünün ortasına, gözun bakamaya cağı kadar parlak, ışıklar saçan mavi elmas kayalıgmı bulan on lardı, bu kayahktan kopardıkları parçalarla sultana dunya dunya olah görülmemis insan sultanlannın bile agızlannın suyunu akıtacak kadar guzel bır taht yapacak olaniar da onlardı. Bu kadar büyük mutluluk hangi yaratık soyunun eline geçmişti kl... Dünyanın dört yanını, ovalan, ormanları, dağlan, bahçeleri bir bir dolassrak bir ramığım bile yemek degil koklamadan fillere. hüdhüdlere, sanca karıncalara yi yecek toplayan karıncalar da mut luydular. Dünyanın her bir yennı didik didik ederek çiçeklerin, ulu agaçların, boceklerin, ekinlerin özunü sağan, sağıp da fıllenn am barlanm agzma kadar ıksırle dol duranlar da onlar defüier mıydı'' Bu görksmli yaratıklar, bu karıncaların yenı tanrıları onların Du davranışlanndan kıvanç duya caklardı, belki de her bir karır.cayı, kıvançtan kaplarma sıgmayıp, bırer ulu fıl yapacaklardı. Karıncalar canlarını dişlerıne takıp çalıstıklannın elbette bir karşılıgım göreceklerdi. Ambarlar, kırmızı has buğdaydan, ayçiçeginden, mısırdan, elma gül ayva; nar çekirdeğinden, çıçek özünden, baldan, incirden, tizümden dolup taşıyordu. Toplayıcı kanncalar öylesine büytik i "SÎZ BÖYLE ÇALIŞIRSANIZ YAKINDA HER BİRİNİZ BİRER GÖRKEMLÎ FİL OLACAK, O KÜÇÜCÜK KARI1SCALARI YÖNETECEKSÎNİZ,, bir çabayla yeryüzünü dolasıp yi aaah, karıncalar bir fil olsalar, yecek toplamıçlardı kı filtenn am aaah... Üstelik de füler gıbi yıl barlarmda yalnız kuş sütü eksıkon llu ay durmadan kıçlanm atı. O da olsa onu da ne yapıp ğaçlara sürüp yan gel:p jatarlar edıp ambarlaıa tasıyacaklardı. Sa mı, çahşacaklar onlar, çalışacakray yapmakta mavi elmastan taht lar. Hele onlar birer fil olsunlar, yontmakta, yıyecek toplamakta hele hele... Fil gibi güçlü olunca, dünyanın kanncaları biribirleriy bu dünya boyie mi olur? Karm le yarısıyorlardı. Bütün dertlerı calar fil kadar büyük, jrüçlU olun de filler sultanının, hüdbüdler ca bu dünj'ayı tepeden tırnaga başır.ın gözlerıne girmekti. O ko değistırip, dünyada ne kadar ya caman filler sultanı, yenı karınratık varsa, msan, at, deve, an, calar tanrısı onlarla konusuyor kurt, fıl. karınca, tılkı, çakal bil du bile, oNasılsmız karınc» kulla tekmil yaratıklar hepsını kul, tut nm» diyordu. Yaaa. «Nasılsınız sak ederler... Bütün dünyadaki sevgılı karınca kullarım.» diyoren küçük yaratıklar. solucanlar du onlara. «Siz böyle çahsırsabile, kelebekler bile onlar adına nız y»kı.:?a her biriniz bırer gor çalışac&klar. Aaah, karıncalar bır kemli fıl olacak, sızler de o kıifıl olsalar. böyle, bu ahmak filçücük kanncaları yöneteceksiniz. ler gibi fü mi olurlardı. aaah' He Isterseniz yönetmezsiniz de, yer le şu mray, şu mavi elmas taht içer ormandakı en iyi ajncın gövbitain, hele tannsultan bır sara desme sabahlardan akşamlara ka yına gınp tahtrna kurulsun, hela dar kıçınızı sürer kaşmırsınız. bır yuz bm bahçelık çiçeğın bzun Bu dünya size cennet olur. Yal den çıkanlmış iksırini ıçip esnknız sizden ricam, oteki, eski filleşsin, hele bir... Işte o zaman lere uymayın, nolursunuz. Kıçmıbelkı fil sultanı cosup karınca zi ağaçlara sürer, dunnadan icaküllamn bu coskuyla fü eyleye şınjrken ne olursunuz biribirirı:bilirdi. ze düşüp kavga etmeyin. Herkes de oteki yaratıklar da bunlann tşte bütün bunları karıncalar hahne. kavgaianna bakıp mutlu durmadan düsünerek çabalarına filler ülkesinde işler kdtu gidiyor çaba katıp çalısıyorlar, yerin ai sanıyorlar. Oysaki, filler ülkesı. » tını oyup elmas daglarından kaya kopartıp getiriyorlsr, sırça sa Aaah. karıncalar bir fil olsalar, rayı zerre üstüne zerre koyarak o sımarık filler gibi hiç karga yükseltlyorlardı. ederler mi? Filler cennetinde nasıi güzel, nasıi u»lu yasarlar, Bu aska şevke, çabaya daflar dayanmıyordu. GözUn alabüdığince dunya karıncaya kesmistı. Dünyadaki yaratıklar, kuslsr, bocekler, öteki hayvanlar şasmış kalmışlardı, dünyaya tepeden tır p.aga sıvanmıs kanncanın çoklufuna. Ana kraliçeler habire karınca doğuruyorlardı filler içın, nerdeyse az bir sure sonra dünyada kanncad&n kıpırdayacak yer kalmayacaktı. Karıncalar da sarayı tamamlamak, tahtı yontmak ıçüı birbirleriyle yarışa girmişler di. Koskocaman kannca dünyası soluk soluğsydı. Tan yerleri ışıdı ışıyacak, ortalık ıhjrcık karanlık, birden dağın başında bir koskocaman top ısık patladı, ovalar, daglar, sular aydmlandı. Dagın tepesinden öylesine bır ışık seli şakırdayarak çagıldayıp geliyordu ki, bu ışık toprağın içine, ormanın en kuytu yerine, agaçlarm köklerlne, kabuklanna, kayalann özlerine lsli yordu. Bu ışıkla birUkte bütüa dünya da şaskınlıkla uyanmıstı. Yaratıklar gözlerinl dagın tepesine dikmişler, lalü ebkem kalmıslar dı. Filler, hüdhüdler, kartaUar, doganlar. çaylaklar, hem de kırmızı kartaUar, kurtlar, tilkiler as lanlar, kaplanlar, atlar, gergedan lar, çakaüar, sürmeli gözlü cey lânlar, geyikler, karacalar, martı lar, albatroslar, bilcümle kara ve deniz kuşlan, lnsanlar ve hem de genç yaslı, bilgin v« d« çocuk dagların Ustünden safılıp gelsn bu ışığa dalmışlardı, boylesı bır ısık nereden, nasıl fıskırrp gelıyordu! Sırtlan yanar d6n«r bocekler, kelebekler bu ısık selinin altuıda sert kabukları yanar döner, bir ustura kırmızısında. san sında, yesilinde, morunda, turun cusunda çakan, keskin, biçen kanatlan gövdeleriyle... Ağaçlar, sular bu ışık içinde yuvarlanan, balkıysn. şavklanan. Ve birden ısık selinin üstünde şımşek gibi, bir ustura gibi keskın bir mavi sel, valazlayarak. çakarak ışık selinin üstüne inen mavi, keskin çızgiler, kesen... Kuşlar gökyüzünde, ıhırcık ka ranlıgı delmi$ ışık selinin, mavi ustura şımşeginin Üstünde kanat kanada... Ve yerdeki yaratık lar, yanyana. üstüste, kamasmıs gozleriyle... Ve ınsanlar olan bitenden aptsJlamıs... Filler sultanı uyandı, jöderini sildı, gökrüzün» baktı, gSkyüzü tupturuncuydu hüdhüdlerden, gökyüzünün doğu yönüne gözleri ilisti, orası da apaldı, kırmızı kartallardan. gökyüzünün batısına baktı, orası da SOBI maviydi papağanlardan. som yeşil, som al, som san. som turuncu, lom papagan moruydu Güneyi küçücük kuşlar tutmuslsrdı. bir renk cümbüşürsde, gökyüzünü örtmüşJerdi. Yerdekı cerenlerin, geyıklerın, sülün gibi YARIN: AMAH İNSANLAR BilHESiN! TiFFANY TMatNV ÇOK BBSMT BfR BULMACA SOLD4N SAĞA: 1 Çoktanrılı dın 2 Açı;. t uzaklaş anlamında bir söz Tas ' tüc eî anlarflinda bir emır 3 2 Tersi Asya'da bır göl Kısa »man 4 Isım Frenklerde t/a 3 badan kalan veya hukümdar 'a A rafından verjlen bir soyluluk sa ^ nı 5 Ödenti 6 Amenka Bır O leşik Devletlerinde bır eyaiet g Bir gıda maddesı 7 Tersi ik) «I Uç kjşi ile yönetilen küçük tek 7 ne Dört yanı su ile çevrili ka Q ra parçası 8 Yöneticı 9 Ta *~ yın edıien Bir barfin okunusu 9 12 3 4 5 6 7 8 9 DiSi BOND YlIKARtDAN AŞAĞİTA: 1 Ağaç ve toprakla yapılmış ve hendekle çevrilmış ktiçuk hısar 2 Tersi bınnın başkası aleyhıneraaijkemejebasvurması Yazılı anlaşma 3 Trenlenn dur dugu istasyon Tersı bir güney üimiz 4 Ortadoguda bir yanmada 5 Sodyum'un sımgesi Sonuna sessız bır hart getınldığınde adanılan sey anlamında bir soz belirir Tersı utanç 6 Dogu'ds bir ırmak Genislı'ıc 7 Tersı gemıierde bir demır Torsi kalsıvum cısmimn sımgesl 3 Mangan?zın sımeesı 3debiyat yazsn 9 5uçu bagıslama Dedeler, büyükbabalar. DÜNKU BLLMACANIN ÇÖZÜMÜ SOLDAN SAĞA: 1 Olasılık 2 Kabare Ok 3 Af Han Fa 4 U adüH 5 izaN Tasa 6 Pas Raf 7 Tn Tarema Z Masa 01 9 Salt Disk. VUKARIDAN AŞAĞrTA: 1 Okaliptüs 2 Lafazan 3 A b A s M 1 4 Saran Tat 5 ıraD Fas S lenüT raD 7 Hara 8 ~ Kof Samos 9 Kataiali.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle