Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CüMHURIYET 2 9 OCAK 1977 T ED I SANATEDEBIYAT OKURUN İLGİSİ ŞİİRDEN BAŞKA EDEBiYAT TÜRLERİNE Mi KAYIYOR? O kurlann şilr türünt» gösterdiğl llgl oranını bu haftakl oturumumuzda tartıstık. Sabahattln Kudret Aksal, Edlp Cansever, Hılml Yavuz oturumun konuklanydı Üç şaır, ilginln yamsıra şaırokur ilışkısı konusunda da duşuncelennı yansıttılar. Yalmz bizde degU bır çok ulkcde şur kitaplan az sayıda basılıyor, ünlu bir Ingılız yayınevi Avrupa şaırlerinden seçmeler dızısınin baskısını 3 500' den 1 500'e dUşürdU. Denıek kl okur çoğunluğunun ilglsı şürden edebıyatın başka ttirlenne kayıyor Sayın Aksal, bugün şiir ne oranda ilgl (6rttyor. Şilr türiine karşı okurıın tavrı konuaunda •öy leyeceklerlnlz. SABAHATTIN KUDRET AKHAL Şiirin gördügü ilgıyı nıcelık ve nitellk bakımmdan ayn ayrı degerlendlrmek gerekır kanısmdayım. Nicelik bakımmdan şıırle okur ılişklsi, zamanın içlnde pek degışmemı«jtir Ancak şunu da sora bıliriz, okur sayısı için ne dUşUnUlobilir? Diyebıllrim kl son 3040 yıl içlnde onemlı uranda degişme yen bır okur sayısı Ulkemızin nüfusuna oranla çok azdır. Nitelık bakımmdan şiirle olan ılışkılerlne gellnce .. günümüzdekı durum nedlr? Kuşkusuz keslnlemelerde bulunmak o denli kolay değıldlr. Blraz da sanılaıa ve sezgilere dayanarak sorunu yan sıtan araştırmalar gprekecektir. Bana oyle gelıyor ki nıtelik bakımınaan bu ilışki, daha açık blr deyımle sıırln değerlendırılmesınde dogruyu bulmak açısından degerlendırebileceğımız bu ılişki, gü nümüzde çok da umut verıcl değildır. Sayın Cansever, Aksal İlgl nranının azlığından <<Sz ettl, slz bu gtfrüse katılıyor musunuz? EDtP CANSEVER Ben soruna şu açıdan yaklaşmak istiyorum. Bılindlği glbi şiir insandatı, toplumdan soyutlanmış blr yası tılrıi değil. Nedir ki şiirin kendi sürecl içinde bağımsız, kendlne özgü bir iç diyalektiğl vardır. Yanl her toplumsal olRU, şılrl kolayından etkileyemez. Şıirin nerede patlamalar göstereceğl nerede bir durgunlıık ddnemıne gireceği kestirilemez. Bugün şiir için yazılan yazılar şliri daha çok billmsel açıdan yoklamaktadır. Kısaca, şıir neredeyse ikiye ayrılmaktadır: Toplıımcu şıir, toplumcu olmayan şiir Dıveceğim, şiirin gerçek değerine yönelen yazılar sayılıdır. Şu sonuca gelebiliriz. Eleştirmen, incelemecı, genel olarak da şıir Uzertne yazı yazanların yoklugu ya da azlığı sorunu. Sayın Yavuz İlgl oranına ik! galr ayn açılardan baktılar. Sizln >alrllglnlz yanuıra eleştlrmenllglnlz de var. Sanırım blr başka yorumla katılacaksınız süylenenlerc... IIİLMI YAVUZ Evet. Ben sorunu genel olarak edeblyat yapıtlarına gösterllen ilgi açısından plo almak iatlyorum. Türkiyeds • ş n r okuru sayısının ne oranda arttıgı konusunda ellnıızde saglam ve güvenillr sayısal veriler yoktur. Bu yüzden şilre gösterilen ilglyi edeblyatın öteki türlerine gosterılen ilgiyle karşılaştırmaktan ötede elimizde bir dlçü yoktur. Böyle düşUnUldüğunde ılk gozc çarpan son yıllarda TUrkiys'dekı odebiyut okurlarının özelllkle romana yönelmiş olduklarıdır Blr çok romanın kısa sürelerde yeni baskılar yapması, bu konuda blze sağlam blr kanıt olabilır. Şiir kitaplan arasında kuşkusuz yeni baskı yapanlar da vardır. Ama bu silre daha az ilgl gösterildiginl ortaya koyar. Sorun böyle konulunca bu göreceli llgısizligin nedenlerl Uzerinde durmak gerekir. Garip bır paradoks gibl görünebilir; oysa roman türüns gosterılen bu ılgl temelde burjuvazintn oluşumuyla bağmtılı Edebiy.it turleri İçinde şiir Turk toplumunun geleneksel anlatım bıçtml olmuştur. Bu geleneksel ttlrün giderek batı kökenll edebiyat türlerine orneftin romana oranla daha az ilgi gormesı şurımızın gelenekle olan bağlantısının kopması bioımlnde yorumlanabillr mi? Bana öyle gelıyor kl geleneksel TUrk sMrlyle baglantısım koparmamış, bu (relenefti çagdaş anlamda öztlmseyerek yeniden Uretmıs sairlerlmia btekilere oranla okurla daha yakından ilişkl kurabllmektedirler. EDtP CANSEVER Hilml Yavuz'un kendl ınsammızdan kendl duygusal, dUşlınsel ortamımu dan sıyrılınmaması gerektiğl üzerine söyledigı sözler elbette doğru. P«nim de öngördüğüm zaten buy du. Bır de geleneksel şiirden kopup kopmama sorununa gelınce, bugün şiir yazan herkesln onaylayabıleceğı gıbi hiç blr şalr hiç bir şürden kopamaz. Slz allre İlginln artması açısından geleneğtn çlzgisinlu Izlenme&lndcn yanasınız Sayın Xavuz. HILMÎ YAVUZ Evet, dyle denllebüir. Sayın Aksal konu oluştuktan sonra yeniden »öylejcccklcrim olablllr demlştiniz az öııce. Canse ver ve Yavuz'un düşlincelerl konusunda ne dlyorsunuz? SABAHATTtN KUDRET AKSAL öyle sanıyorurn ki temel aorunumuzdan biraz kayarak yeni kavramlarla karşılaştık. Çok da yararlı oldu. örneğin gelenek kavramı glrdi araya, onun ardından da şiirin goyut blr alanda dUsünulemeyeceği, lnsanla ılişklsi duşüncesi belırlenmeye başladı. Şiirde de tUm sanatlarda oldugu gibi geleneğe blr gerekseme, zorunlu bir gerekseme duyulaeağı kanısındayım. Daha da ötest geleneğin yalnız kendl Ulkemızin sanatımızın sorunlan İçinde dUşünülmemesl ilkçagdan bu yana süregelen uygarlığın sınırları içlnde dUşUnülmesl doğru olur kanısmdayım. HÎLMt YAVUZ Peki Sayın Aksal, Nazım'ı düşUnelim, Yahya Kernal'i düşUnelim Konumuzu toplayalım dllersenlz. Şiirin Ufi oranına gelellm. Pekl şiirin büyuk voğunluklarn iılasması İçin yapılması gereken ncdir? SözKellnıi Tavuz geleneğl önerdl. Okuru artırmak için yapıla bllecekler. Yavuz ne derslnlz? HİLMt YAVUZ Ben de bu noktaya değinmek İstiyorum. Son yıllarda şiirin genış okur kit leslne ulaşması, okunurlulc ka7anması konusunda tme sürülen ve bence çok yanlış bir sav'a degınmek istiyorum. Bu sav, slogan şiirl savıdır. Gerçek toplumcu şlıri yazanlar, en büyUğil Nâ rım Hıkmet de dahil şıiri slogana indirgemekten dlkkatle kaçınmışlardır. EDÎP CANSEVER Hilmi Yavuz'un slogan şllri usttlne soylediklerlne katılıyorum. Şiir okunı nun uzmarüığa yakın bır yaklaşımla şiire eğllmesl Günümüz şairlerinden üçü: Aksal, Yavuz ve Cansever, kamuoyunda şiire ilgi sorununu tartıştılar gerektiğinl süylemıstlm. Bunu her tllrlU sllr İçin geçerli buluyorum Sllrde uznutnlıktan n«>l anlıyoruı. Sayın Aksal cevaplandırsın bunu. SABAHATTtN KUDRET AKSAL Uzmanlık dogruyla yanlış, çirklnle gllzelı ayırmak ssna tıdır. Uzmanlık bir nesneden en ıyı anlanıak yöntemi olduğuna nore bunun drt ko>ulları vardır Bunların başında o alanın, uzmanlaştı fiımız alanın bırlmlerinı iyi tanımak gelır. Dirımle re klasık sllreç içlnde dönemden dönerne aktarı MUTLULUK ARAYAN BIR HÜZÜN YAZAR I; SABA'NIN ÖLÜMÜNDEN BU YANA 20 YIL GEÇTİ Yaşar NABi SABAHATTtN KUDRET AKSAI,, EDtP CANSEVER İLGİ ORANINI TARTIŞIRLARKEN VE HtLMİ YAVUZ, OKURUN ŞİİRE GÖSTERDİĞÎ Y lan değlşen bır çok yüzeysel görünUmUn altmda değışmeyen özlerdır Bu oztl tanıyabılmek için şılrın sureceğını ve o sürecin içine yerleşmis rtrneklerle beslemomız gerek KDtP CANSEVER Radyo, televızyon ve buna benzer kuruluşlarda çalışan sanatla :lgılı kışıler gerçekten güzel ve çırkin nra iindakı ayrımı dinleyıcıye ve okuyucuya ıletebıll yorlar mı? Okullarda ise yeni yetişen dğratmenler <,oJunlukla eskıler de dahıl gerekJt estetik bugıyı vnrebillyorlar mıT Demek oluyor kl En azından şair kadar, şıir üzerine yazanların sayısının da ço galması gerekır. HİLMt YAVUZ Belli bir alanda uzmanlasmak hem bilgı lıem de eğıtllmiş duyarlık işidır. Bence şiirimizın Relenekssl yapısını algılıyabılerek düzeye gelmek, bu eğıtilmiş duyarlığı sağlar Toplumcu bılımsel ve kuramsal yapıtları algılaya bılecek dlizeve gelebilmek lşi Bilgılenme sürecıni karşılar. Bence gerçek toplumcu şiir bu anlamda eğitılmiş duyarlık ve eğitilmış rıhin içındir. Fransa'nın yeni ünlülerinden Barthes aydınları eleştiriyor.. Ç agdaş Frsnıız eleşttrmesinln İlgi çrldH «dlarından blrl Roland Barthes, Brecht, Sade, Bal zac gıbı .vruarlarııı yapıtları ttzerlndeki metln valııjmalsnvln tanınır. Son yıllarda Batıda yapi^ai cılık (stıukturalizm) adı altında geltşen düşunce harekett İçlnde Barthes'm ftzgiın ve etkln hır lardır. Srmlolnjl (l^arctbllim) alanıııda terlerlp de tartişmalsra jol aç.ııı Bartlıev akımda ^er alaıı yazar ve düşlinurlrrln felsefi ıluzejde markslzme sı.\asal duzeyde Çln Ifzıne yak KOMÜR Oünlrrden 2 kanım 197S Kuçitk bir salkun snfiıdün altında Karçımda denlz Sultanahmet \r Ayaaofya Gecmlş tUnlerlmln en yaman olaylaruu Yokluyorum blr »nda Esah Çok verimll oluyor Klelo verlnoe YUrckle kaf» (•unlerden 2 kasım Denlz derya kül rengl Gorkemli blr tstanbul lodosu Oğle vaktl.. lsçUer blrçeyler ylyor Kömür arabaları Ve basörtülü Uzeler Ve o güzelim teyzeler Komür tırasını bekliyor Külrengl, blr tstanbul külrenglsl Clğerimlze Işledl Işllyor.. Atlar.. alceylan doru Kula dcnürl kır yagız.. Üzerlerlnde nıavl boncuklar Boyunlarında kıl torbalan Yrm kestlrlyor.. Aıötesl Salacak Bu küçiik salkım aügüt Harem kapısında llmanın Yukarda Sellmiye kışlası tkldeblr gözuıne çarpıyor Sellmiye kıştası bana aesleniyorum Selimlve kışlası Hev (Idl Seltmlye kışlası.. Selimlye'nln arkası Karacaahmet Az gerllesem Sırtım selvilere defeecek Tüylerim dlken diken Ne var bunda Urkecek.. Şimdl blr Rel glbi doluşuyor Halkımın uğultusu içerime.. Boyle zamanlanmdu ah Varmayın iizeritne Varmayın üzerime Ne aanlı gorünusum Ne çevlkliğün Slzl yunıHmaııın Ben çiırümiisüm kardeşler aslında çUrilmUşUm Askln duruyorum ayakta. Halim Şefik Güzelson Desen: Orhan PEKER laşmalarına rafnırn, siyaset dışı (utumunu ıflrdurdu. Son olarak Franna Devlet Raşkanı d'Estalng'ln çagrısı üzerine onunla birlikte vemek jrnıesi \e Kransa Koleji'nde «Kdcblyat semiolojisi* başkanlığina getirllmcsl avdm çfvrclerde tfpkllerr vol açtı. «La Nouvel Observateur» derglslnde ya^ınlanan aşağıdakl konuşmada Roland Barthe*. düşiınce yapısına, ktşilijcine ve genel tutumunu ilişkln konularda soruları yanıtlıyor. SORU Kitaplarınız dışmda klşllijıniz Uz«rlne fazla blrşey bilinmıyor . CEVAP Bu tür görüşmeleri pek sevmem. Kendlmı ikl tehlıke arasında sıkışmış hissederim Ya kışisel olmayan blr biçimde tutumunuzu açmlarsmız ve kendısine «dUçUnlir» havası verıyor de nir; ya da hep «ben. dıye konuşursunuz ve ben nıerkezcılıkle suçlanırsınız. SORU Koken olarak burjuva bir aileden ge llyorsunuz CEVAP BıitUn paralarını yitırmiş, yoksul lasmış bir burjuva ailesi. Her yıl okul başlarken kıtap ve glysl masraflanm sorun olurdu SORU Kvıçük burjuvazlye karfl, kitsplarınızda sık sık belirttiginiz nefretinız de buradnn mı geliyorT CEVAP Artık o sözcügü kullanmıyorum, belkl de lnsanın kendi dılınden bıkmuı yüzünden. Aslında küçiik burjuvazide hem beni bliyuleyen hem de hoşuma gitmeyen blr ahl&kl yada estetik blr tur unsur var. Tarıhsel ve sıyaaal açıdan kUçtikburjuvaci yUzyılın anahtarıdır. YUkselen sıntf odur. Burjuvazı ve proletarya artık birer soyutlama olmuştur. SORU Hiç marksist oldunuz ınu? CEVAP Bu sözünUzdekl «olmak. fılll ne anlama gellyor. Ben, şimdl ölmliş bulunan bır troçklât dostum sayeslnde marksizme oldukça geç «geldim». Hiç militanlık yapmadım. Manc, Lenin ve Troçki'yl okudum ama tamamını aegil tabii ki. SORU Oiscard d'Estaing'in yemek davetinl nlçin kabul ettlnlz? GEVAP Bıraz merak, biraz da dınleme tut kusu, biraz da bir efsane avcısı olarak kabul ettim. SORU Klşlllğl sizi etklledl mi? CEVAP Çok başarılı blr büyulc burjuv* olarak isledlgi ölçüde evet. SORU Aydınlar bir zamanlar kendilerinl «dünyanın tuzu biberi» dıye tanımlarlardı.. CEVAP Ben daha çok toplumun artıftı olduklannı so'yleyeceğim. Yani yeniden kazanılmak istenmedikçe, hiç bir lşe yaramayan eey. Bazı rejimler bu artıktan yararlanmaya çalışıyorlar. Ama blr anlamda, aydınlar hiç bir lşe yaramazlar. îyimser kişiler aydının blr «taruk» oldugunu söylerler, bense bır «iz» olduğunu söyleyecegim. SORU Kendi yazdıklarıruzı sonradan t«kn r tekrar okur musunuz? CEVAP Hiç bir zaman. Çok korkarım bundan Hem çok Iyı bulmaktan, hem de blr daha böyle bir şey yapmayayım deme olasılıgmdan korkanm SORU Sizi kimlerin okudugunu blllyor mu sunuz? Kimler İçin yazıyorsunujı? CEVAP tnsanın her zaman klm İçin ve klme karşı konuştuğunu bildlffml sanıyorum. Varolan bir alan bos olabilir ve bllinmeyen sadece bu alanı klmln dolduracagıdır. SORU Oelecek için yazdıgın» duygusuna hiç kapıldınız mı? CEVAP lçtenlikle hayır. Yapıtlanmın ölümUmden sonra okunmasını düşlemek bile lstemiyorum. <TORK ROMANININ VARDlCl NOKTA Vt GELECEGl SORU$TüRMAMIZI BU HAFIA PINAR KÜR VANIILAOI. S ££ ^m •• •• •• «• Gunumuzun Türk romanı büyük yazarlara, büyük yapıtlara gebedir,, anat, sanatın her türtl ve tUrlUstl, toplumsal blr olaydır. Bunu derken sanatın toplumu etkllemesınden değil, tersine, toplumsal olay ve gelisimlerden etkılenmesinden sOz edlyorum. Aslmda etkilenmekten de öte bir şey bu. Sanat toplumdakl gelişmenin, o toplumun bireylerlnde türlü etkenlerden dolayı meydana gelen değışimlerin göstergesidir diyebilırız Nasıl ki (kısmı de olsa) dırekt demokrasinin egemen olduğu, bireylerin tanrılarla kavgaya glrişecek kadar kendllerine guvenll oldukları Antik Çağ toplumu klâsik trajedlyi yaratmıştır (ve o toplumun gücUntl yitlrmesl, yozlaşması, zamanla yok olması süreci trajediyl once yozlaştırmış sonra türlln bir daha canlanmamak Uzere yok olmasına yol açmıştır); nasıl kl dinin topluma egemen olduğu Orta Çağda gfikyüzüne soluk soluğa uzanan ama gün ışıgını ancak blnbir renkten stlzerek içeri alan bir kilise mimarlsl gellşmiştir: önce Avrupa'da baslayan, kentleri geliştiren, kentsoylulan güçlendlren endüstrileşme hareketi de roman türUnUn dogmasına yol açmıştır. Endtlstrl devrımtnin beşiğl, roman tUrtlnUn de besiği olmuş; endUstrileşme hareketi dünyaya yayıldıkça, kentsoylular hemen her yerde topluma egemen olmağa başladıkça, roman türü de gelişmls, yayılmıştır. Geleneksel edebiyatı şiire, masala. sözlü anlatıya dayanan TUrk toplumunda İse ilk kez batıya öykünme dönemlnin başlamosıyla görtilmuştUr roman. İlk TUrk romancılan baîıdan aktardıklan bu tUrü iyi, en azından OzUne uygun biçimde kullanmışlardır. Yani, kenüiler ıçın, kentliler hakkında yazmışlar, hl tap ettikleri ktlçUk toplum kesitlnin sorunlannı ele almışlardır. Ancak, gerçek ve geniş kapsamlı bir endUstrilesme hareketi olmadığından sanıyorum, TUrk romancıları, roman tUrunun gehşmesine gerçek bır katkıda bulunamamıslardır uzun sUre. Tek tek güzel örnekler verilmiş, yani güzel romanlar yazılmış, ama «roman> Türk toplumuna mal edilememıştir. Daha sonraları, ve dünyanın hiç bir yerınde gorülmemiş bir yoğunlukla ikincl bir akım olarak ortaya çıkan «koy romanları» akımı ise, nüfusunun buyük çoğun lugu köyltl olan bir toplumda olağan sayılabilir, ro man türünU saptıran bir akım olarak değil de, bu türe yeni boyutlar katan blr akım olarak değerlene bilırdi Ne ki, bizlm köy romanlarımız da kentliler içın yazıldı (roman her zaman, her yerde kentliler İçin yanlmıştır çünkü) ve çogunluk köykent ilışki lerini temelden ve saglıklı biçimde ele almadıklarından olacak (gene tek tek Ustün ornekler dışında) • folklorlk» olmaktan pek öteye gldemedi. Yaşar Kemal'in «Köy romanlarunın roman türüne değişik bır bojrut kazandırdığını söyleyebllıriz. Ama onun dışın da, arada başka yazarlann köyU konu alan çok güzel romanları çıktıysa da, köy romanları genel olarak Türk romanının ilerlemesini olumsuz yönde etkılemlştir kanımca. Burada kendl yaşamımdan bir ornek verebilirim: Roman yazmaga ilk heves ettiğim çok gençllk yıllanmda, «köy romanı» yazmayacağım İçin roman da yazamayacağıma lnanmıştım. Üstellk, okuduğum köy romanlarımn bana insan olarak da, yazar olarak da birtakım bilgiler vermek dışında bir katkııı yoktu, olmadı. Tanpınar'ı okur, blr daha okur, yeniden okur, Türkiye'de artık öyle romanlar yazılmadıgı, yazılamayacağı için üzülür dururdum. Beni romancı olarak en az on yıl geciktlrmlştir koy romanları. ŞUpheslz başkalarını da. TUrk romanının gerçek kişlliğlne kavuşmağa baş laması, özUnU bulma yoluna glrmesi, köyden de, ba tı oykünmecılığinden de kurtulma adımlannı atması. yirmı yıldan beri yavas vavaş. son bırkaç yıldır da hızla gerçekleşmektedir bence Son yıllarda yerll ya zarlara ilginin büyük Ölçüde arttıgını sevinçle haber vermekte yayıncılar, eleştırmenler Bir yandan da her yıl yayınlanan romanlann sayısı artıp durmakta. Bence bunun anlamı şudur: Artık TUrk okuru da, TUrk yazan da roman gereksinmesini duymaktadır gerçekten. Yirmi • ylrmlbeş yıldır toplumumuzda oluşagelen gelışmeler doğıırmuştur bu gereksinmeyi. Roman TUrk toplumuna mal olmuştur. GUnumüzUn TUrk romanı bUyUk yazarlara, büyük yapıtiara gebedir. Bu gellşmenin gecikmesl, dünyada görsel sanatlann, gösteri sanatlarının romana oranla ağır basmaga başladıklan bir döneme rastlaması, TUrk romancılannın dışarda seslerlnl duyurabllmelerl açısından UzUcüdür belkl. Ama TUrk romanının nihayet kendi sesini, kendi flzünll kazanması gUzeldlr, sevinç ve umut vericldir. Gene de, romanın hiç değtlse yüz yıllık bir ömrü kaldığına lnanıyorum ve bu yüzyıl içinde romancılanmızm dUnyada söz sahibl olacak lanna inanıyorum. irmi yıl geçmi» . BUyUk aair, sevgili Ziya Ooman Saba'yr kaybettiglmlz günden bu yana. İkl ya» kUçüğümdU Zlya. Bır kardeşten de çok sevdiğim bu iyillk ms leğinl anmak bana mı dUsecekti yirmi yıl •onra? Yılların yükU altmda her gün biraz daha çökerken hep aynı içten özlemle aramaktan geri kalmadığım o eşine az raslanır iyi insanı. Halit Fahri'nin yönettiği Serveti PUnun sayfalarında şiirlerimiK buluşurken Galatasaray Lisesinln arka bahçesinde aynı edebıyat tutkusunun bizi teneffüalerde yanyana getırdıgl yıllarda başlamıştı dostluğumuz. Yedi Meşale (Ne kadar uzak bir anı) hareketinde, Sabri (Sıyavuşgil) ve Cevdet (Kudret )le birlikte temelde o da vardı en küçugümuz olsa da.. Temlz ve duru yüzü, hep iyilik ve feda kirlıkla dolu ruh yapısı ile aramızda hıçbir zaman hıçbır anlaşmazlık geçmerruş olan o sıkılgan, hep başkalarına yuk olmak, rahat&ız etmek korkusu İçinde yaşayan gen cin büyük talihsızligı çok sevdıği annesıyle babasını geng yasta kaybetmesi olmuştu, Pek az klşıde raslanır blr çocuksu ruh halinı ömru boyu tasımaya yaradılıştan mah kum edlldlğl içın, evlendlkten ve çocukları ulduktan sonra bile bu ana baba eksıklığı hâlâ yasamında oldugu glbi şiirlerinde de onu etkisi altında tutmaktan geri kalrmya taktı Bır şaırden soz ederken onun gençligiyle ilglli olaylardan söz etmenin nedenı var mı diye dUsUnenler olabilir. Ama Zıya Osmnjı'ın sanatı yaşamlyle öyle içiçe geçmıştir kı bu kendlne ftzgü ruh halini yakın dan tammadan onun sanatını gereğince anlamak olanağı yoktur denebilir. KuçUk ya> ta en sevdiği insanları yittrmesiydi belkı de ona Tannya sığınmak ihtlyacını duyuran. Onun içın bır düş kavrnmdı Tanrı Jna nır mıydı gerçekten, pek sanmıyorum; bu konudaki sorulanma hep kaçamak cevaplar vermekle yetinirdi Tanrı onun içın. hep yalnızlıktan korkan, kendme gılveni ol mayfln çnrrsi/, lnsanın dayanmak ihtlyacını duydugu btr soyut kavramdı. Kendini hep vapayalnız, klmse^İK duyduğu bu korkunç büyük dünyada baba şefkatlnln yerini ala cak blr teselllydi de dıyebilırlm ölüm tema'sı o yüzden oık sık sızar şiirlerine. «Ümltler lçindeylm, çok şükür dlecegiz » demişti ilk şiirlerınden birinde, en genç yaşında. Ama ölümU ta yani başın da onu bekler bir zebani hallnde gördükten sonra pek söz etmıyordu artık ondan. tlk karısmın ruh hastalığı, kimseye açmasa bile, büyük blr tallhslzlik olmuştu. Böyleslne duygusal blr insan için. çaresi elinde olmayan böylesine acı bir olay şiırlermdekl karamsarlığın daha da güçlenmesıne yol açmıs olamaz mı? tkinci evUllgmde mutluydu. Iki erkek çocuğu olmuştu Onları nasıl sevdiğim, kucağında dolaştırdı gını hâlâ görür gibı oluyorum. lstanbul, büyük tutkusuydu (Sag olsaydı da bugunkU çökmüş Istanbulu görseydi kimbllir ne kadar Uzülecektt). lsWnbulda bır bankada çalışırlarken eşıyle bir lıkta Ankaraya atanmaları bUyuk bir darbe olmuştu bu lstanbul âsığına. Blr türlü ısınamanuştı bu şehire. O sıralarda ben Mll 1 1 Eğitim Bakanlığı Tercüme BUrosunda çalısıyordunı. Yaz aylarında lstanbuldakı Millı Eğıtım Basımevinde klasıkler çevirlle rinın baskı işlerınl kontrol ediyordum. Işte o sırada Bakan HasanÂli Yücel'den nca ettim, Ziya'yı Sultanahmettekl matbaanın tashih bUrosu şefllgine tayin etti. Ancak kadrosuzluk yüzUnden memur olamıyor. Ucretli çalışıyordu. Ölünceye kadar bu Rörevd« kaldı. Hn yır, biraz yanılıyorum: Hastalığınm uzadığı bir Birada işıne son verdiler, küçük bir taz mlnat bile ödemeden. Oysa Hukuk Fakülte sini bitlrmiştl. Çok daha iyi görevler bulablllrdi ölUmünden sonra yazdıgı bir yazıda nasıl dlle getirmiştl bu çareslzlığl rahmetli Sabri Esat Siyavuşgil: «Sen Ziya, hayattan istedıklerin öyle tüy glbi hatifti ki kimsenln gözilne batmazdm, kimseyl öfkelendirmezdln, kimseyi sıkmazdın. Perdelerı beyaz patiskadan ıki odalı ev mi, akşam ları çocuklarına gotüreceğın o kuçük çıkın mı, İkl yılda blr eskittigin blr çitt kundura 7 mı fazla gelecektl blze Yoksa, sen, şair Ziya, hukuk mezunu Zlya, Maarif Matbaasında göz nurunu elalemin mUsveddelerlne harcayarak ekmek parasını kazanan Ziya, nihayet kalblnden vurulup yatağa düşUnce de ücretli memur olduğun için ekmek parası bordrodan çıkanlan Zlva, blzi kaç kuruş zarara soktun ki bir gün «Ben artık git sem iyi olacak» dedln? • Bıraktığım tstanbul* adını verdlğl eserinl tamamlamak istlyordu, bu dünyadan göçmeden, ama naslp olmadı. Yakın arkadaşı Cnhtt Sıtkı Tarancı'nın gu dizesi duşme/dl hlc dilinden. «Işte olup olacağımız bu cenaze!» «Herkes Btr TUrlü» adlı şiirinde ne ka ftar acımalı blr yürek taşıdığım bellrten şu direlertne bakın: «Faklr var genç, ihtiyar; on beşinde kız, / Bastna entarisi içinde cılız / *akır var çocuguna ılaç alamayan / El açan. el »çamayan / Analar gündelığe. çamaşıra glden, / Babalar evlerine elı boş ddnen. / Yaşayanlar, soganı ekmeğe katık edlp / Herkes blr türlU fakir, bir türlü garip... (1949> ömründe kimseye haksızlık etmemls, hep kendinden vermiş ama başkasından almayı haksızlık saymış, bu eşine az raslanır aail yürekli şalr, kimseyi suçlamaya da yanaşmamış bu yüce insan, bu şiirinde gös terdigl glbi bütün İnsanları fakir sayıp yaşadıgı dUnyanm ne çok haksızlıklar, dalave reler. kötulüklerle dolu, bencllliğln en basta hUküm sürdügil Insafsız kötülüklerine lsyan etmeye razı olamamıştı. tsyan yoktu onun sözlüğllnde Yoksulluk da insan kaderıydl, zenglnllk de. Ama dünyamızda en yoksullann ekmeğiyle oynıyanlar da bulun duğunu kabul etmeye onun iyillkle dolu yü regi raa olmuyordu. Işto bır zamanlar aramızda böyle bir melek de yaşamıştı.