26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İKİ lır, ösmann topıumunaa ayaın oımanın CUMHUliriT 14 OCAİ ölçüsü durumundaydı Padlşah da içinde olmak Uzere bütün memurlar blr kaç V>eyıt olsun yazarlardı. Çok iyi padlşah ozanlarımız vardır. Halkın arasında ısı, halk ı,un t;elenes;ı köyde okuma&ız, yazmasız olanlann buna benzer bır durumda bulunmalarını saglardı. Her ko>do mani, türku soyleyen birı vardı. Ama bu denıpfc değildir ki, unlU halk ozanlanmızın ttlmü okumasız yazmasızdır. Eleştirmen Mehnıet E'uat, kendlne özgü titiz çalışmftsıyle, çok yerlnde blr ış yaptı, Yunus Emre'yı «Yardımcı Edebiyat Kitaplan. adı lle açtığı dizinin ilk kitabı olarak ortaya koydu. Orada gorüldugü gıbi, Yunus Emre «Ümmî» değildi. .Üraml. görünmek halka saygımn bir çoşidi idı eskiden, Ustelık ozana daha bir üstünlük verırdı. MuhamniGt PpyRamber, mağarada dü^üncelere dnlmış otururken, Cıbril adlı melek belırlverır karşısında, Kur'anı gösterlr, «OkuU der. O zaman yalvarır Muhammet, okuması yazması olmadığını söyleyerek. Ama boşunadır, Tanrı onu seçmıştir «Np.bı. olarak. Bu durum, Peygambere daha bir güç kazandırmıştır sanırım. Okumasız yazmasız buyük uygarlıklar da gormüştür tarih. örneğın Amerika'dakl yerll uygarhklar. Sadece Maya' lann basıt bir yazı, ışaretleşme dizgeleri bulunduğunu biliyoruz. Sümer'de, Miiir'da, Hitit'te okumayazma ayncalı sınıfların tekelmde ıdi. Diyebiliriz kl, dünyanın her yorınde kültUr, daha çok kulaktan yayılan kUltür olmuştur. Bir takım akıllı, ama okumasız yazmasız halktan kişılerin, «Halk filozofu. diye anılmaları bo^una değildir; kendilerinden önce yetişmiş bilginlerın bütün buluşlan, kulaktan kulağa halka deg'n uzanır. Canım hadi saklamayalım. bızim aydın dediğimiz kişilerln kültUrü de kulak kültürunden pek ileri gitmez. BİKİm yönetıcılertmizin çoğunu televizyonda, radyoda dinlerken bakıyorum da, ne diyeceklerini bılemiyorlar, bocalıyorlar, duuyorlar. Bır söyledlklerını bir daha söylüyorlnr... Dahası sıkıştılar mı, eskiden başkalarının bıılduğu sozleri bagıra baftıra söyleyip rahat edıyorlar. O çende bir partı liderıne ekonomık alanla Uif,kM bir soru sormuşlardı televizyonda, adam bır süre, ama uzun bir sUre sustuktan sonra bırden Kökü dışanda akımlara karşıyız. dcdı çıktı işin icinden. Yahu, lnsan bıkar bel O sözü, «Kökü dışanda» sözünü, bır otomobil kazasmda S OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Kimin Umurunda! Melih Cevdet ANDAY yaşamdıın ayrılan Cpmll Salt Rarlas atmıştı ortaya ılk ke... Bızını cievlet, sıyaset adamlarımız yukarıdakl örnekte oldugu gıbl. yıue sıkıstıltır mı «Yurtta sullı, cıhanda sulh. dıye b.ıgırıverirler. Atatürk'tın büyuklUğü, bır ae uöylf .\enı sozlpr bıılma.sındtı gosteıır kendıs;m Onun ortaya nttıfcı bir takım sözler olmasaydı, Cumhunyet dönpmt sıyaset adamlarımız cok sıkıntıya düşerlerdı. .Bız bize benzeriz. iozU de ne COK kullanıldiydı' Atatürk'ten kalma ola lak 'Damarlarım'7flnkı asıl kaıı. da epey surmüştü.. Akiıma gclmişken yazıvereyım, «Mutlu azınlık. sozUnu buım Oktay Akbal ortaya attı ilk.. Stendhal, «Kırmızı ve slyah. adlı ünlu romanının bstşına Ingılı/ce olarak .Mutlu bir kaç kışi ıçln. diye yazmıştı, bir adanıa olaraK, roııuınını hırkesln dofiıl, anıuk yazın egıtınıt Rormüş, yetıt,mlş, o bakımdan mutlu bir kııç ki51nın anııyabileccftıni düşünmüşUı çunkü, ?a da bunun şakasını yapmıştı. Ama bizde uu &öz sıyaset rlılıne maloluvcrdl, burluvn *ınılı ıçıiı kullan.lnı.ıya başlaııdı. Oysa blzım huruıva sınıiı kültür oakımmdan hıç de mutlu sayılaca1: bır riurumda degildır Çunku unun kultıır Pd;nrr.eyp plverişli bi' geçmışı olmamıştı. Bugün de öylc cleğıl m r Bırakm Keçmışı, buniıvalarmr.r kultürlü olnıaya hıç hcvesli görünmUyorlar, pfilence yerle.ınde büyuk paralar harcayan zfn^ınlprımızm nj ktllerını dınlpdıkço şaşkınlıktan şaçkınlıga düşUyorum. Bu bölumü kapnmadan sımları da ekleylveıeymi' «Mutlu azınlık» sozüııdrn o 7.amdn Istanbul'da nturan Rnyrî muslım yurtta^larunı?. da nlınınışlar. söylendigıne gorp. bu yılzden solcu partılere oy vermemışler... Bakın Ev eşyası satan mftğazalarda her şey rar, kitaplık yoK. A canım, hiç olmazsa Ameııkn' riaki gıbı içinde okunmamak lizcre ycrloştınlmış kıtaplar bulunan kitaplıklar koyamazlar mı evlerine? Şöyle kalın kahn cıltler, geşıtlı dıllercie ansıklopcdıler dııny.ı atlaslan fılan Onu bılc yapmıyorlar. Elıncie batı mUzıği diskote^ı bulunan kaç burjuvamız göî.terilebilır? Moliere Fransa'da yenı yetlşmekte olan burjuva sınıfıyle alay eder oyunlar yazmıştı; bu oyunlurdan 01rınde yenı zengin, kendıne bir ögrctmen lutup dan «Şiır düzyazı» ayrımını bılenler pek mi çokguldüıen o «Demek jlmdıye defin ben hep duzyazı konusuyor muşum. .• sözünü »oyler. Ocsm. bu da bir ileıleme sayılmalı Bizim buıjuvalaıdan Şilr düzyazı. ayrımı bilenler pek mi cultlur? Bur)uvaların temsılcısı olan yönetırıİBrımizin okumamışlıkları bütün konuşmalarından akıyor, o yüzden kendılerini pe.ygambor sanıyorlar. Beni asıl Uzen, billnçsizlık, zevksızlık de dejîıldır; l!).)0'dcn bu yana toplıımumıızıı sarnııs olan para kazanma, daha çok kazanma tutkusuııdan ürküyorum. Bu tutku, ktUlur, uygarliK dıye bır şey bırakmayacak dıye korkuyorum. Gecıkmij buriuvalaînmnm kötü ürünlcrıni topluyoruz Neden saklamalı, sağcı yonetlciler. planlı dıyebilecegım bir tutıımla halka da açılaırnya çalıştılar mal mülk edinmp, para yığma hırsım ve bunlan gerçekleştirmek için bütıln araçları kullanma huyunu. Oy uğruna yağmacılık UI'KPVİ saran korkunç bir hastalık durumundadır. Yenı bütçe dtızenlentrken gırışllen har vurup, harman savurma tutumu da bunun içinde s.«yılabılir. Ydnetimi elde tutan partller, bnümüzdeki scçım nereden nereye! lerde halkın oyunu kannmak ıçin, hazinevi kullanıyorlar. Ama bu arada şaşırıp kendılcı 1ne daha bllyıik paylar ayırıyorlarmıç . Olur böyle şayler, dllzeltilir. Bana sorarsanız, bu kunucla basındaki tepkl anlasılmaz blr tepkldır. Herkes kendi alanında daha çok kazanmalı rteJil mi? Toplumumuıa egomen olan ilke bu olduğuna göre, nıçin milletvekUleri aylıklarını artırmasınlar? Ama biz tepki RostermpkİB koıkuttuk mllletvekıllerıni, onlar da bu işi suçlmlerden sonraya bıraktılar. Şiirden başlayıp para dalaverelerıne degin geldık. Son zamıınlarda bakıyorum da, şıırın artık hıç bir dofterl kalmadı toplumumuzda. Yıllardır sürdtlrülen bır gidişın tutarlı bir sonucudur bu. Şur ıçin «Mutlu azınlık. var mı d!\f. soruyorum kpndı kendimc? Ancak yınp urnutsuzluga düşmomell, ışiırın, genellıkle »anatlann ptkısı daha sonra gorUlür Bakarsınız, bu[;un sadece Uçbeş ozanın ilzennde durduğu bir şur. bir dize, bir kuşak sonra söylevlerde oaş ycrı almıştır. Nitekim Ataturk kuşagı lçln de brtvlp olmu.?tur bu; onlar Namık Kemal'in. Tevflk Fikret'ln, Mehmet Aklf'in şiiıleriyle b*slendiklprı ıçın, dıllerini de o ozanlara borçludtırUr. Kuşkusuz Cumhuriyet dönemi İçinde de böyle oldu bu öncelert, ozanların meyhane köşclerinde birblrlerine okudukları dızeler, sonradan sıyas.etın dilrıde yenni aldı. Rahmrtli Ahm^t Hamdi Tanpınar «Eczacılık. derdı ozanUıın yaptıkları ışc. İşte o eczanelerden damla damlıı elde edilen sözler, yıllar yılı besler sıyaspt adamlarını. Fakat ben bugünkU yöneticilerln (ırdında hiç bir jlir, yazın, sanat kaynagı ^DIPmiyorum Bu vüzden de baylıca sonımlularımız, 10 yıl içinde kaç koyün daha elektrige kavuşncağını iyi kotü soyleyebıltyovlar da, 10 yıl son: a tıyatromuzun, muziğimizin durumu ne olanak bilmıyorlar. Dcvlet, bılim ndamlarımi7;ı hangı clallarda. nasıl desteklıyor? Varsayalım kı r.çlanmız, işsizlerimiz kalmadı; sanatsız ve bilımMZ olarak dünya yüzüne nasıl çıkacağız? Blliyorum, bu sd'lprımın üzerindo nprede lse kımie durmayaPHk. Schıller, 150 yıl öncc, «Ujgarlık dempk, maddesel goreksemelcrin yorinp. sag töre«sel gercksempleri geçirmek dcmktır. dıye yazmıştır. Sanat ve bilim isp <î;ıft tnrpnm kaynağıdlr. Sayın Cumhurbaşkanınuz, geçcn yıl verdiğl bır dpmeçte, 'Biztm dünya <;npında sanatçılarımız, billm adamlarımız olmalıdır» demişti. Ama nasıl? Zamanla Yarış... •»* •A V 1 * s "İşte Doğu Bu...,, OKTAY AKBAL Evet Hayır Halk Osraanlıcaya Bin Yıl Karşı Koydu ekim 1976 gün ve 1901 sayı11 Tebliğler Dergisinde jrayımlanan «TUrk Dili ve Edobiyatı» programı, M.C.'nin dil politikasını bütün açıkhğiyle ortaya koymaktadır. Bu politiksyı şoylece ozetleyebiliriz: Osmanlıcayı genel kültUr dili durumu na getirmek. 4 Satı ERiŞEN ce; hem de bir eylem olarak, blr hükümet programı olarak yeniden hortlamaktadır. MC'nin egitimcileri, yalnız konusma diliyazı dili ayrımını yerıiden yaratmakla kalmamakta; «Hedef, dağıtıcı ve suıırlı koy dlll, mahalll dil degil, bırleştiııci ve zengin Istanbul Ttlrkçesıdlr» diyerek bir de «koy dili Islanbul Tiırkçesi» ayrımına gitmektedirlpr. yazı dili olmuştu. tşte, bu yazı dılınden kurtulnıak ısteyen yenilıkçi kişiler, ancak Istanbul halkının konuştugu Arapça, Farsga kurallarından arınmış dlll, en a n dil olurnk Rorpbılıyorlardı. «Istan bul hanımlarının dili» ıse, en duru dil olarak kabul edıliyordu. Çunkü, bu hanımlar, okumavaz ma bllmedıkleri ıçm Türkçe'yı an cak kulaktan ögreniyorlar ve yazı dilıne en az bulasmış Ea>ilıyorlardı. MC'nin egitimcıleri. Istanbul Tuıkçesı olarak bu «Istanbul hanımlarının konu^tuğu» dıll degıl; elbette ki, yazı dilınuı en koyusıı olan Babıâll Türkçesıni kabul edeceklerdir. Oysakı. ulusal bir dil yaratma yolunda, halk dili de olsa. Istanbul TUrkçesi ile yetinılenıpyecpğı, daha Ziya Paşa zamanmda anlaşılmış. II. Abdülhamıt zamanında bile «Anadolu'nun bazı yer leıinde kullanılan .. Türkçe mesi» konusunda hukumeıve sırişımde bulunulmuştur. Ziya Gbkalp, dil Üzerıne son vazısında: «Yazı lisanı, konuşulan halk lisamna uygun değilse milll deglldır. îstanbul'da konuşulan bır çok tabirler ve tabiri mahsuslar vardır ki. yazı Usanıınızda kullanılmıyor. Bunların yavas yavas keşfedllerck yazı lisanımıza alınması. lısammızın mılıileşmesınl temln eder» diyordu. (KU çük Mecmua, 192220 tesrtnisani 1338, 23. sayı) Halkçı ve Ulusal TUrkiye Cumhurıyetınin kurulmasiyle, Türkçenin kaynakları, Istanbul sınırlarını aşmıç; dıl, yurdun bütün duru pınarlarından. akarsuUrından beslenen bir denlze Ubnüşmuştür. Eakiden yazarlar ve sanatçılar, yalnız Istanbul'da yetışirken, eğltimln yurt düzeyıne yayılmasiyle. hple köy enstıtüleriyle «köy dili» ve «mahalll» denen dıl, kendi yazarlannı yetıstlrmıstir. Eugun artık, Istanbul' un halk çocukiarlyle Anadolu' D oğu Anadolu'dn çlftçl allelerltıin yüıde 3»'\ topraksız, vüzde 46'aı 150 döııüm arasınd» toprak sahibi, buna karşılık nüfusun yüzde 2.4'ü 200 dönUmden daha çok lopraKi PIİIHIP tutuyor. Yüzde 2.4 toprağın yüzde 33'üne sahip! Bir hölgr Ui «rada yasayanların yüzde 38'lnln hiç topragı yok; bunlar >üzrle 2.4ün yanında bir çeçit toprak kölesl glbi çalıtmnk zoruııdadır! Değerll sosyolog Dr. Beşikçl şKyle vazıyor: «llrfa c ibi yerlerde feodal toprak köleliğl büyük «lçüde ayakla durnıak tadır. Vlranschlr, Hllvan, Birccik, Askale gibl yerlerde tamamen topraksız olanlann oranı yüzde 75'in üstündedir. Bu lıadki genif toprakaız kftylü kütlHerlnin hulunması, topraklHrııı Mtr istemez baıı ellerde toplanmıs olmnsı soııucnnu ortaya «ıkarmakta. topraksız olanlar ise bu topraklar Uzerinde toprafc sahJbi adına üretimde bulunmaktadırlar.» Toprağı yok. ögrenünl yok. dofru dürüst türkçtsl yok, lutanı yok, destekleyent yok! Olsa ol»a ağası var, onu sömürcn. ama yasamasını sürdürmeslne de az çok olanak »ağlayan. Vıil»r geçer. yüz yıl (ceçer, yazgrısı değismcz. Rejimlcr, lkti<1*r)ar gtllp gider hiç blr şeyt rieğistlrmeden. Derebeylik yapısı hiç bır saman bozulmaz. Egrmen sınıflar hep aynıdır. Askerc pıder doğu Insanı, vergi verlr, «Ulr, depremle, açlıkla, yoklııkla... Beşikçl Dofru Anadolu'daki f B fratn sınıflan üç (jrupta topluyor: Büyük toprak mulklyerine sahip rpodal ağalar, ödennıeyen emeği tire'flclden çpklp alan ve kendl lehlne artı Ürün ve artı değere dönüştüren şeyhler. yani teokratlftr ffodallcf,' tryaNHI blr fonkslyonu olan a?irct reisleri. «Bu egemen sınıriarııı hak ve çıkarlarını korumaya çalışanlar f»e bürokrasidir. Aslındu efemen nnıflann ideolojislnl gerçeklestlrmeye çalıçan biirokrasl, blr egemen sınıf olmayıp, egemen sınıfla bütünlesmis blr üst tabaka olarak karsınuza çıkmaktadır...» Bakın TBMM'de baslangıçtan bu yana yer almıs Uyelerln lcislliklerine? Hepni bu bölgenin ağalarıdır, eşrafıdır, seyhlerıdir ya da onların çocukları; torunları, vakınları, cihenilir adamlardır. Baçka türlü bu bölgeden seçUmek olaııaksızdır. Erilen. hep ezllen dogu Insanı oluyor, Iktldara klm grllrse geleüı, ne derse desln, ne yaparaa yapsın! Ooğa ar.ımnsızdır, kııraklık, deprem blr yandan ezer bltlrlr. Bir yandan da anlayı?*ıt, blİKİsiz yöneticiler de eklendl ml bunlara hall yamandır ıloğu Insanının. Okullan yetersizdlr, azdır. öğretmenleri hemen hemen hiç yoktur, haataneal öyle, herseyi öyle... Dr. lsmail Beşikçl «Dogu Anadolu'nun Düzenl» adlı bilıınsel yapıtiyle Dogıı Anadolu sorunlarını kamuoyu önündc bir biı açıklamıs blr klşidir. Bu yücden Atatürk tlniversitprtlndcn uzaklastınldı; blr tokun <lhbar»lar lonucu tutuklandı, baplslerde yattı. Son Van depreminden sonra bu bHIgenln bln blr Rorunu yenlden söz konusu olnıaya başlayınca bu kitabı ikinci kez okumaya başladım. Besikçi, bir sosyolog olarak sorıınu incelemis. Yan tutmadan, giiz yummadan grrçcklerc... Doğu InBanı nedir. yapıslyle, dUfünceniylr, yasayı^lyle lıangi (,İ7.ı;i(lıdir? Ne yapmak gereklr? Bugiine dck ne yapılmıytır? Sorunıı üstükapalı çözUnüemelerle ortadan kaldırmak olanakıızrtır «Uoğu Anadolu» bir gerçeklir, bizim bir gerçeğimiz, milyoıılarca inaanın içinde yasadığı, çırpındığı acı blr gerçek . Bu bftlge ve bu bölgenin lnıanian konusunda bUlnwel Incelemeler yapaa blr Idfiyt cczalandırmak yerine, o Idşinln gozümiiriin onüne serdlği gerçekJerin Uzerinde durmak, oniarı Incelemek gerekmes mi? «öcfttr Inıaıu dergisinln son sayıaında Cahlt Külebi'nln «Doğu» adlı giirinl bUmem gördünüz mü? Nasıl, Dr. Besikçi bilimsel blr yapıtla sorunu dldik clldik etmişse. KUlebi de blr ocan olarak aynı sorunu tüm acılığı, tüm gerçeğlyle dlle getirmlstlr. Billm adamı ile sanat adanu aynı noktada blrleşmislerse, bunda büyük blr gerçek vardır. Ustünü ttrtmvden, geçicl önlemlere basvurmadan, o gerçeğin üstilne üstüne yurUmpk fereldr. lste Cahlt Kttlebl'nln «Doğu» ?Uri: «YUzlerce, binlerce bıt vardı Çaraaflar, glysiler uzerinde. Kiml yayılırdı. koyun sürüsü Kimiyse yanaşık düzende. İşte Dogu bu. BU, deprem ve acı. Mutluluk dedığin, bir lavas ekmefc Bir avuç ateştir, umut dediğln Gerisi kar, çamur ve tezek. Kara kan akar gecelerden ölum akar, çaresızlık akar Yalarlanan ışık, köpek seslerl Horoz seslerıdır. toz gıbi kalkar. îşte Dogu bu. Kalmışlık, suskunluk ve aoı GU1 dedığın orda kır çlçeğtdır Işkındır, çaşırdır yemış dedıitln Ecel şerbetidir yarin ellnden îçtigln ıçecegın. l»te Dogu bu. Kesılmlş koyun başı Gibl bakar orda insan göslerl Sevdalar, sıcaklık, yumuşaklık TUrkulerde kalmış, buı yıldan beri.» nun, Trakya'nm köy çocukları. Türkçeyi elbirllğıyle işlemekte, Inceltmekte. güzelleştirmekte, zenguılestirmektedirler. Bugün artık, bir semtin, bir kentin dili değıl; yurt düzeyinde ulusal kaynaklarla beslenen an. duru ulusal bir dıl vardır. Bunu sağlayabılmek ıçın. sc/ konusıı program, önce, Dil Dev rımı'ni «Dış tazyiklerle» vapıl mış olmak, dilın «Tarihi ve to bli geltşme seyrıne» aykırı 01mak, «llım dışt, uydurma, tok süz vo olu kelimeler» türetmok gibı çürümuş suçlamalarla Ua ralamakta ve öğretmeni öğrenrilero bu düşüncelen aşılamak la görevlendirmektedır. Bız, bu VH/ımızın dar sınırları içinde, bu pıogramda nasıl bir dılın oğvetılmesı öngörülüyor ve nıçın boyle hır dılin ıığretilmesi tst» nıyor, yalnız bunlan bellrtmjyp Du TUrk Dıll ve Edebtyatı pıogramına gore, «eski metın lcr, lıselerde, asıl şekilleriyle verılmehdlr»; öğrencilenn «Edebıyat kitaplaruıdaki b u >esld. %eklıyle alınmış orneklerl kolayca anlamaları» sağlanmalı ve bdylece «TUrkçe'nın bütün eserlen nın Turk çocuklanna açık halp gelmesinın şartları hazırlanma lı»; bunun ıçın de «Turkçe, ço cuklarımıza... Asırların içındc.ı suzlilup gelen fonetıği ve musıkı sı ıle. genış mânâ dünyası ile oğretılip kazandırılmalıdır.» Buna goro, orneğın, çocuklarınr.z Lıse I. sınıl edebiyat kitabuıdaki şu örnoklerı kolayca anlaia bilmelıdır: «01 fethı hftkanl bcldeı tayyibe hurufu işareti muktezasınca sekiz ylız ellı yedi taııhınde vâki oldu.» (51. s.), «Adkuşu turur kat kat tagta / Anıl aglak aranyadanta / Arduç sogut alünınta / Akar suvlukta» (149. s.), «Blz müttekayı wxkei.1 caha dayanmazız /.../ Mevdnn safâyı bâtını humdur K» raz hemen» (177. s.), « .. Gaflelten ve sehvden berıdır. Ve bılmesı ezelldlr. kadlmdlr... Sem 1 semldir... Basarı basirdir... Mutılerin taatin dılemiştir... Kalırln kUfrünU, fasıkın fıskını aı lemıştlr» (270. s.) KAR$I DEVRİM ppkıyi oyleüır de, nıçın bu efendiler, bu toplumun bin yıldır stndiremediğt bır dili, kendı gırtlağına. dllinın yupısına, bejenıstne, evrenine aykırı bır dıll. bır ulusa «ınılli dıl» diye yaymaya kalkışmaktadırlar? Nıçln? Söyleyelım: TUrk. Dil Devrtmi'ne karşı, Osmanlıcadan yana bır «dıl» programının uygulamaya konmak istenmesuıde en önemli noden sudur: Bilindlği gibi, Türk Dıl Devrimi, yeryüzündeltl biricık dil devrimi değildir. Norveç, Macar, Alman, Israıl DU Dovrimlerinl ilk ağızda. sayabilirız. Norveç Dıl Devrimi, Norveçlılerin Danımarka boyundurugun da/ı kurtulduktan hemen sonra 1813 1815, 1870 1871 savaşlarından sonra atılım yapmıs; Macar Dil Devriminde ulusal uyanısın etkisi büyük olmus; Israil Dil Devrimi ıse, 1948 yüında Israıl Yahudi Birliginm kurulmasıyla bızlanmıştır. GörUlüyor kl, her ulusta «dil devrlmi» o ulusun «uyanmaMina, «ulusal bllinçleşme» sürecıne koşut olarak başlayıp geliynektedir. Elbette, boyle olacaktır. ÇUnkU, nasıl dıl, soyut bir varlık değilse; dil devrimi denen şey de, soyut, yalnız, tek bir olay değll; toplumsal bir olaydır. Tarlhsel, toplumsal, ekınsel değisiklikler bütünü içinde bır canlı ögedir. Herhangi bir yönde olan bır degişme, hem ötekl değişmelenn de bir parçasıdır; hem de ötekl toplumsal değişmelen de aynı yönde etkilcr. Oyleyse, nasıl dil devrimleri, ulUBal biltnçleşmelerln, uluslaşmaların bir gereğt ve sonucu ise; dil devrimine karşı çıkışlar da, ulusal bilinçleşmelere. uluslaşmalara karşı çıkmak demektir. Bu, bir tarihsel gerCektlr. Uygulanmak iatenen program bir karşı dil devrimi girişimidir. Bugün artık yurdumuzda karşı devrimciler, kara devrlmcıler, eyleme geçmişler, «icra» ol muşlardır. Dil Devrimine karşı, Osmanlıcadan yana bu «TUrk Dili ve Edebiyatı programı» ve ders kitaplarına doldurulan Osmanlıca sözcUkler de, aslında bütün kuruluslanyla «Osmanülas ma» Hzlemi ve eyleminln bir belırtisinden başka blr şey değildir. Bunun sonucu olarak da, «havas avam» aynlığı, bütün sonuçlarıyla yeniden yaratılmış, halkçı cumhuriyet llkeleri bozulmuş olacaktır. Oysa bu ulus, bln yıl boyunca olduğu gibl bu dlll benimsemeyecekUr. Bız, bu «Türk Dili ve Edebiyatı programı»nın salt bir eğltim ve öğretim sorunu olarak değil; butun ve pek önemli sonuçlarıyln btrlikte değerlendlrilmesl gerektiği kanısındayız. HANCi ISTANBUl TURKÇESI Burada sormak istiyoruz Hangi Istanbul Türkçesı 9 Bugünkıl Istnnbul TUrkçesi mi? Var mı öyle bır şey? Besiktas TUrkçesi mı, Üsküdar Tıirkçesı mı? «GPI nusii'iı mi diyeceğiz, «Gelmişık» mi? «Boş arsalarda ceviz oynayan çocuklann TUrkçesi') mi, medress mollar.nın Türkçesri mi? «Aksaray'daki çıgırtkan delıkan lınuı TUrkçesi» mı, «Kanlıca'nm ihtlyarlarınnın TUrkçesi ml? Programı hnzırlayanlar, sık sık «bir dilin en iyi ve KÜzel örneklerl sanat eserleri içinde bulunur» diyerek «edebl eserlerin» ınoelenmeslnl bngörmektedlrler. Doğrudur? Pekiyl, buna göre, Istanbul TUrkçesi içln hangl «edebt eserleri» alacagız? Maı ve Sı yah'ı mı, Hayattan Sayfalar'ı mı? O Belde'yi mi. Seyfi Baba'yı mı? Söz gellşl, Ziya Gökalp gibi düşünup, «tstnnbul nanunlarıp.m TUrkçesi.. » dersek, bu kez de, hangi Istanbul hanımının TUrkçesı, diye soracagız. Firdevs Hanım'ınki mi? Hesna Harum'ınki mi? Yoksa, Efruz Bev'in «kırk yıldır dilini düzeltememi? Çerkez» anasmm ki mi? Hangisı? Gerçekten bir zamanlar, Istanbul TUrkçesi, sesı. biçimı vo soz ruk varlığıyle yeni Türkçe'nın temell olarak kabul edilmekto idi. O gunkü kosullar İçinde bu nnlayış, pek hnklı ve yerınrlo \d.. Çunkü, yüzyülar boyunca oz Türkçe kendi hallne bırakılmıs yaşarken, Osmanlı «Enderun argosu», yazarlar ve sairlerce ışlenmiş gelistlrilmis, bir sanat ve rjantln'l heplmlz blllrİ7: CUinev Amprtkn'da ko«,kor» bir ulkcdlr; Ungolarıyla Unliidiır; ABD'ne haftWll kanitaliznıin K''verlt ukluğu bir toplumdur; llüt Dtmyanın blr [mrçaıııılır. Işlc bu Aıjıuıtln'ıle sakal bırakmak jasaklaııdı. liırakıııız flklr ftzgUrlü£U'iU bir yana, sakal bıraknıa ozgiırlüğumııı bile olmadiKi yerdc yasanır mı? Yaşanıyor İşte Slzln hpııinı cihl In.sanlar, haşkaldırmadan, Ijık bile deınedeıı, jasağa boyıın eğiyorlar. İDplıımlarııı jo/l.ı^lıgı \e tepkıleıini jitirdiğl döncmler \aıdır. Tarlhtv \c Kİinümüzdp b<i\lc evrelere ıaslaııır. Tiııkıye'nln Içinüe NaşadiRi bıınalıına bir bakalım. Nelfr olu\nr çevrrmizde? tnsaıılara Işkrnrc yapılıyor. liir ttğrencl dcrneğl bıışluını, pollsce Kozaltınıı abnıvor; vc 4 X saat «foııra kolıı bilmeın kaç yeriııdcıı kırık. kafası bilmeın neresiııdeıı Vatlak kotnaya girlyor. Olay, İMtanljul Rİbl blr yerde yaşanıjor. Kn.sKoca II.IMIKI.I tı.vss >ok. Ya Er/.uruıntla olan ncdlr? Lç öğrencl komandoların yuraludığı arkadaşlarını lıust.ıbanede Korıııe>e Keliyorlar. Ktınıandolar puhU kur~ muşlar. Ziyaretçi ögrencllerden blrlnl öldUrüp ötekllcri jarıılıyorlar berkeslıı |;6zü untınde Ilastahanc deııcıı yer, sava.ş zamanlarındu bile dnkuııulmazlıga sahlptlr. ÜstUnde kı/.ıl av, J<ı da kızıl lıaç Korünen binulara bomba alılına/., sahlırılma/, lli>ilni(v. tnsaıılıU kuralıdır hu Ama artık Tilrklye'dc bastaneler bile clııavet kavşıa£i oldıılar. To|>lııııııın tepklsl ne.' Ya AP (.anakkale Milletvpkili ve Tül Falırika.sı >ablbl klşhc ne derslnlz? İşyerlnıle komnııdo besliyen saldırı ıi7iuunının adı lıeiRİIıı gazetelerln blrinrl sayfalarında .. Yaptıkları kamuovıınıın cozü önünde scr;ilenen IMıırat Hayrak, (lokiMiıılnıazliKi nlan blr p.irlamcııtcr Şimdi nıaaçı da 25 blııe (,'!<"• Peki, nasıl olııvor da lıııkuk (lıı/i'iıinİTi ıııi'kani/ın.ıları işlenılynr? Hıınlaıu benzer nıce şaşıla.sı ol.ı\d.ı ınsanl.ır ellerı kolları haglı duruyorlar. Ar.jantin'cle sakal yasaj;ı kar>ısıııda durdukları gibi... • Ne var ki Türkiyr lle Ar.tantln'l kuşkusıız aynı kefpve koyamayız. Bİ7de flklr ö/RÜrlüğüne kapalı çok paıtlli reJiııı KPçerll; Arjanttn'de bir askerl dlktatorya .. ni7.de Hrtıılıı fa^i/nı var; oıılaıda açık faşl/rıı .. Iteytı/dan Bİjalıa doRru ktır!şiıninin (.Tşitll koyulukları sıralanır. Arjantin'in rejimi slmslyalı; hl/imki koyu gri Ar.iaııtln'de sokakta insan avına çıkılıyor; blzdc de çıkılıynr. Halk yığınları çareslz Arjantln'de; blzde blr çarc var gibi cörünüyor. 19J7 rklnılndekl scçiın, Tiirkive'nin umııdu sayılıyor. Yasadığımız (fünlerl saran rezll ve kepazcllkler içinde, her ne pahaRina olursa olsun, Meçlmlerc ulaşnıak ulkemizdeki llcrlcl1nin, solcuların, a\ılınların afjır basan kaygısı oldu. Ve bu yolda zamanla yarışa girlldi. Saldırılar, zorbalıklar, cinayctler, yulsuzluklar, Işkenreler, baskıiar; aklın nlamıyacağı nicc kcpazeliklcr içinde; ille seçime ulaşmak, fasizmin biitünleseıı ceplıeslnl seçlmle dağıtıp aştnak, tcmel strateji olarak saptandı. O güne ulaşılıp ıılaşılamıyacağı; ya da ulaşılsa bile seçimlerin kazanılıp kazanılamıyacağı blr ayrı konu. Bufriin gerçpk ve giincel nlan, Türklye'de stratejik güç nitellğinde bulunan büyük slyasal kuvvetlcrln sccim yönteminde bütünlpşmelerldlr. • Durum böyle olunca seçiın ortamına zarar verecek her tttr çıkış olumsuz sayıimaktadır. Oncelikle CHP'yi saran blr kaygı vardır. Toplumu saran saldırı ve zorbalıklara karşı dlrenme eylemlne geçilse, gcrilim biıjüvccek, sıkıyönptimc gerekçe sayılacak çaplı patlamalara doğru sürükienecrktir Turklye .. Sıkıyönetlm yııksek bUrokrasiylc bütünleşen Cephrrilcrln İlk amaçlarıdır; l e askeri dlkta özleıncllerinln tırnınııışlarında bir asama olacaktır. Öyleyse MC'nin saldırganları şiddet cylemlerinl nc ılenli yoğıınla^tırırlarsa \ oğunlaştırsınlar, olayları soğukkanlılıkla gnğüslempk perekir. NP var kl MC'nin saldırganları da mııhalcfetin bu hesabını apaçık giirdüklerinden, ciin gpçtlkçe saldınlannı nrtırmaktııdırlar. Seçimlere sekiz ay kalmıştır. Ve zamanla yarış sürüyor. Her sabah yeni blr cinayct, her sabah yeni blr saldın, her sabah yeni bl r lorbalık, her sabah yeni blr kanunsuzluk, her nabah yeni bir rezllllk, her sabah ycnl blr baskı yönteml: ve ardından gecenin koyu karanbğı... Bu karanlığı seçimle yırtmak stratcjfsinin hedellni ödfyeeektlr halk ve aydınlar . Grtrilniirde bir Imşka yol ve yordam yoktur. Öyleyse yapılacak Is, zamanla yanşı göze almak, soluk soluğa bir savasımı eöziinU lurpmııdan sürdürmektlr. A MÜLKİYELİLER BİRLİGİ RUŞTİİ KORAY ARMAĞANI YARISMASINA AIT DUYURU Mallye eskJ Teftiş Kurulu Baskanlanndan merhum RUstü Koray'ı anmak ve ekonomik mall konularda blr yurt somnunu lncelemek suretlyle düşün hayatımıza katkıda bulunmak amacıyla, (MÜLKtYELİLER BÎRLÎGt RÜŞTÜ KORAY ARMAĞANI) adıyla bır yarışma düzenlenmiştir. 1977 yılı lçln yarışma konusu (TABAN FİYAT UYGULAMALARININ EKONOMİMlZE ETKtLERDdir. Yanşmaya katılma süresi (l/7/m77) tanhino kadardır. Yazılar. daktilo ile 1,5 aralıklı yazılacak, (25) daktılo sayfasından :\z olnmyaonk ve (5) nüsha halinde (Konur Sokak No. 1 Kızılay / Ankara) adresindekt Pırlik Genel Mcrkezine gönderilecektlr. Postada olacak gecikmeler özür sayılmayacaktır. Derece alan eserlerin tellf hakkı MUlkiyeliler Birliğine aittir. önÜLLER: Blrinclye: (7.500) TL. Ikinclye: (5.000) TL. UçUncuye: (2.500) TL. ödenecektir. Yarısma, tüm aydınlara açıktır. MÜLKtYELtLER BÎRÎ.tĞt GENEL BAŞKANLlCl (&BALARININ NEDENI Böylesl blr dllln öğreülmesinl programlaruunm pek önemli blr nedeni şudur: Billndigl gibi, ögrencilere dil varlıgı kazandırılırken, 1. kullanılan, yasayan sözcükler (aktlf dil varlıgı), 2. kullanılmayan, ancak metnl anlama ya yarayan sözcüklor (pasil dil varlıgı) olarak iki türlü sözcuklu karsılaşıhr. Anlaşıldığuıa göre, programı yaparüar. eski edebiya tımızın söz varlıgını, kullanılmayan sözcUkler olarak kabul etme mektedirler. Cünkü, bu program, yazı dili ıle konuşma dılı111 birbirinden ayırmaktadır. Program'a gore, «Türkçe'nin bır ağızlan, siveleri ve lehçelerl ıle konuşulan dılı; bir de yazı dili varlıgı vardır. Türk dili derslnın amacı, yazı dilini («edebi dlll») standart TUrkçe'yi Ö8retmek»tir. öyleyse, kıtaplann, yukarıda orneklerlni verdiğlmlz sözcüklerl, programcılara göre, ölü söz cükler değil; çocuğun konuşma dilini degilso bile yazı dlll ni olusturacaJc yasayan sözcükler dlr. Oysakl, bu yazı dlll konuşma dılı ayrımı, yüzyülar boyunca dilimize, ekinünize (kültUrümüze) en bUyük zararı dokunan, yalnız bize özgü Ziya Gökalp' m deylşiyle «lisanî bir hastahk.tır. Yeni düçüncelerin kolay ca yayılmasına ve dilşün yasamının genişleyip ilerlemesine en büyük engel olan bu sayrüık, ftn ce Tonzimatçılara tanınmıs; Cey det Paşa, Şlnasl, Namık Kemal, Aıi Suavi, Ziya Paşa, Ahmet Mitat, Şemsettin Sami, SUleyman Paşa Namık Kcmal, daha sonra da Ziya Gökalp'e degin blr çok yazarlarca sağıtım (tedavi) yolıına gidilmiştir. BUttln bu yazarlar, eğlttmln halk arasında kolayca yryılabilmesi ıçın yan dılının konusma dılıne yaklaştınlması gereğini savunmuşlar. bunun savaşını vermljlerdır. Halkçı Turklye Cumlıuriyetl'nin kurulmasıyle bu tartışmalar son bulmuş; en son çatlak ses. 1932' de Huseyin Cahit Yalçuı'dan çıkmıstır. Bugün ıse, konusma dlliyazı dili ayrımı, değil bir düsün Elazığ Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Başkanlığmdan Akademlmiz bölümlerlne aşağıda beltıtllen dersler lçln öğretim Uye ve Yardımcıları alınacaktır. Adaylarda aranan kosullar: 1 657 Sayılı Devlet Memurları yasası uyarınca fcamu görevtne gırmede aranılan kosulları taşımak. 2 1765 Sayılı Üniversiteler Personel yasası lle bu yasanın bazı maddelerlnl kaldıran ve bazı maddeler llâve eden 1991 Sayılı yasa ve 1184 Sayılı Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademlleri yasasında aranan özelllklerl taşımak. 3 Asistanlık lçln 30 yaşını geçmemiş olmak. 4 Mühendlsllk dallannın öğretim görevliliğl ve asistanlan İçin master yapmış olmak. Ilgilllerin istenllen koşullan taşıdıklarmı gösteren belgoler öz geçmişlerl ve varsa eserleri lle btrllkte hangl konuda ve hangl dllde sınava glrmek lstedlklerlnl bellrten dilekçalerini Akademlmlze göndermelerı gereklidir. Sınav yeri, gün ve kosulları kendilerine ayrıca bildlrilecektlr. öğretim Uye ve Yardımcılarına 1765 Sayılı yasaya göre •rlrecekleri derece (öğretim) Gorevlilerl için iki üct, Aslstan, Okutman ve Uzmanlar İçin bir Ust derece) karşüığı olan maaitan baska kadro derecesınln % 8O'l uzmanlara ve okutmanlara • / « 4O'ı oranınrta iş güçlüğü, lş rıskl ve teminlndeki füçlük zammı, Profesörlere 200, Doçentlere 100, Doktoralı Aslstanlor ve öğretim Görevlilerlne 50 gösterge üstü, ayrıca Profesörlere 7500 TL., Doçentlere 5500 TL., Öğretim Gflrevllsl ve Asistanlara 3500 TL., Uzman ve Okutmanlara 2500 TL., gellşme güçlüğU ödeneği ve ilâveten olanak orarunda lojman verllecektir. Alınacak öğretim Elemanları: a) Temel Bllünler Prof. Doç. öğT. Görev. Aslstan Okutman YUksek Matematik 2 4 Fitik 1 Jeolojl 1 (Dr) îngillzce 1 Topografya 1 1 b) Elektrilc Bölümünde çcşitli dersler lçln: 7 Prof. Doç. veya öğretim Görevllsl, 11 Aslstan, 2 Uzman c) tnsaat Bölümünde çeşitli dersler lçln: 7 Prof, Doç. ve Öğretim Görevllsl, 13 Aslstan, dı Makina BölUmündo çeşıtlı dersler lçln: 11 Prof. Doç. veya Öğretim Görevllsl, 13 Asistan, 2 Uzman alınacakür. (Basın: 10504) 459) Çok Acı Kaybımız Genç yaşta bizlerl terkederek derln acılara boğan sevgill Galatasarayh kardeşlmlz (1975 1976 mezunu) Atilla Mehmet Yeşim imlzi 11/1/1977 günü kaybetmiş olmanın derin acısı ve teessürü lçindeyiz. Cenazesl bugün ögle namazını müteaklben Osmanaga Camlinden kaldırılacaktır. Galatasaraylı kardeşımize Tanrıdnn rahmet, nılesine, yakmlarma ve tüm arkadaşlarına başsağlığı dilerız. GALATASARAY LtSESt ÖGRENCİLERt v EFAT AVTIKAT YÜKSEK DENiZClüK OKULU MÜDÜRLÜĞÜNDEN: Baromuzun 8630 sicll sayısında kayıtlı meslekdaşımız Eleman Alınacak Durumları, 657 Sayılı Devlet Memurları Yasası lle Ulaştırma Bakanlığı Merkez ve Taşra Teşkilâtında Memuriyete îlk Defa Atanacaklara Uygulanacak Yeterllk ve Yarısma Sınavları Ozel Yönetmeligl hükümlerlne uygun olan istek111er, aşağıda açıklanan kadrolara almacaklardır. îlgilenenlerln, 31 Ocak 1977 Pazartesı günü saat 17.00'ye kadar Okul MüdürlüğUne başvurmaları duyurulur. Vnvanı Erdoğan SÜBÜTAY geçlrmiş olduğu traflk kazası sonunda hayata veda etmiştir. Nftşı 14 ocak 1977 cuma günU (bugün), öğle namazını müteaklp Aksaray, Valide Camlinden alınarak ebedl ist.i rahatgahına t«vdl edilecektir. Değerll arkadaşımıza Tanrıdan rahmet, muhterem Sübütay aılesıne, yakmlanna ve meslekdaşlRrimıza sabırlar dilerız. ISTANBUL BAKOSU BAŞKANLIGI (Cumhuriyet 474) Gölciik Tersanesi Komutanlığı Döner Sermaye Genel Müdür I üğünden 1 Tersanemiz Döner Sermaye Genel MUdUrlüğU ihtlyacı için (1) kalem boya hammaddesl satın alınacaktır. 2 Bu işe ait teknlk ve idarî şartnameler Tersanemiz Döner Sermaye Satınalma Komisyonu Başkanlığı Ofisinden bedelslz olarak ahnabilir. 3 Ihalo ü şubat 1977 çarşamba RÜnü saat 14.00'de Döner Sermaye Satmalma Komisyonu Başkanlığı odasında yapılacaktır. 4 En son teklif vprme aynı gün saat 12.00'ye kadardır. 5 Posta ile şartname gonderllmez ve postadakl vakl geclkmpler dlkk.ıte alınmaz. 6 Genel MUrturlııfnimıız a4!)D sayılı kanuna tabl değlldir. cinsi Gllserin IMlktan 20 Ton Muh. Bedell Geç. temlnatı 920.000 TL. 40.560 TL. (Basm 30681) 451 Mutemet Sıtul Amiıi (Gece Görev AJacak) Derecesl Sınıfı 10 Genel Idare Hlzmetlen Genel Idare Hlzmetlerl 10 Sayısı 1 Kıılıınduğu ;er Ortaköy • Ist. Ortaköy • l»t. (Basın 10319) 450
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle