06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Ekonomik yapı, ilköğretime aynen yansıyor T Urk Mllli Eğitim Sisteml, Örgün ve Yaygın Eğitim olmak üzere ilcl ana bölümden kurulmuştur. Milli Eğitim Temel Kaüunu'nda belirtildiği gibi de, örgün eğitim, okul öncesi eğitimi, temel, orta ve yüksek eğitim kurumlarını içine almaktadır. Yaygın Eğitim ise, örgün eğitim yanında ya da dışında düzenlenen eğitim çalışmalarının tümünü kapsamaktadır. Dünya eğitim sistemindeki bunalım bizdeki bu sistemlerde de aynen görülmektedir. Ekonomimizin çarpıklığı yansımış, eğitim kurumları knpitalizrnin tüketim ekonomisini hızlandırmaktan öte bir işe yaramaz hale gelmiştir. Üretici olmayan insangücU, yani işsızler ordusu yetiştirme dönemine girmiştir. Cumhuriyet yönetimine geçişle birlikte Temel Eğitimin ilk kademesi olan ilköğretim, tUm uygar ülkelere parale! olarnk, bizde de zorunlu eğitim.den sayılmıştır. 1924 Anayasasının 87 ve 1 B »1 Anayasasımn 50. maddeleri bu zorunluğu içerlr. Aynca, 222 sayılı ilköğretim ve Eğitim Kanunu, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu, llkokul Yönetmeligi bu eğitimin zorunluğunu, 714 yaş grubunu kapsadığını ve 5 yıl sürdüğünü belirtmektedir. Cumhuriyetle 53 yılını dolduran zorunlu eğitim uygulaması, yukarıdaki nedenlerin Ulkemizde de etkililiği yüzünden tUm halkımızı okur/yazar duruma getirememiş ve halen nüfusumuzun yüzde 54'ü bu eğitimden geçirilememiştir. Buna bağlı olarak da istenen eğitilnıiş insangücüne, kişisel ve toplumsal yönleri gelişmiş bir kitleye kavuşulaınamıştır. Yani TUrk Milli Eğitim sistemi çağcıl bir eğitiıni gerçekleştirememiştir. Türkiye'de İlköğretim Sorunu Tüm bu olumsuzluklar, görüldüğü gibi öncelikJe eğitim alanmdnki yetersiz yatırımlardan ileri gelmektedir. ÖĞRETMEN SORUNLARI Öğretmenler, çevrelerini değiştiren, dünyayı aydınlatan, doga ve toplum değişikliklerini ivedileştiren, kişilerdir. Öteki sorunlardan hiç bir zaman ayrılmayan eğitim soıunlarıyla u^raşırlar. Yurdumuzdaki her sorun eğitim konusu olduğuna göre, öğretmenler de her sorunla uğraşmak zorundadırlar. Türkiye öğretmenleri, örgtitlü olalıdan beri, baskı ve zıılUmlerlp. ölümlerle karşı karşıya gelmişlerdir. Yalnız Türkîye'de değil. birçok azgelışmiş ülkede öğretmenler, sömüruye karşı çıktıkları İçin, siyasal iktidarlarca zaman zaman kjyım çarklannda czilmek istenmişlerdir. Kuşkusuz kl tüm bu durumlar eğitime aynen yansımakta, öğrelmenin bireysel. mesleksel, toplumsal başansını etkilemektcdir. GUnümüzdn ikögretim, eğitimin temel öğesi olan öğretmen ihtiyacını çözümlemiş ulkelerde, büyük bir sorun olmaktan çıkmış OKULÖNCESiEGiTiM Eğitimin sağhk öğelerinden biri olan, destekçl okul öneesi «ftt timi, ülkemizde henüz filizlenme dönemindedir. Oysa okuldaki başarınm ve çocuğun kişilik yapısının, okul öncesi eğitimde temellenaığı bır gerçektir. ÇünkU çocuk, .okul öncesi dönemde herşeyden kendine. zihinsel. kültttrel, toplumsal ve duygusal bir pay çıkarır, bu da onu bütün yaşamı boyunca davramslarında btlyük ölçüde ctkiler.. ÜçüncU Beş Yıllık Planda, özel ana okullanna örnek olması dıleğ.yle Ankara ve Adona'da ikl okul açıldığı, daha sonra da Bolu, Gaziantep, Zonguldak'takilerle bu sayının 8'e ulaşUğı belirtilmektedir. 197071 ders yılında özel ke&im 70 ana okuluna sahipt.ir. Oysa Devlet, okul öncesi eğitimin önemini henüz anlamış 5 temmuz 1976 gtinlu bir genelgeyle ilkokul mUdürlüklerinden ana »ınılı açmak için uygun derelik olup olmadığını sormuştur. gası, genel kültUrli, pedagojik formasyonu olmayan kişiler alınmıştır. Bugün Türkiye öğretmenleri özlük, meslek, eğitim, yurt ve dün ya sorunlarını örgütleri TÖBDER'le birlikte çözmektedirler. 120 bini aşkın TÖBDEB uyelerinin dörtte UçünU ilkokul bğretmenleri oluşturmaktadır. Öğretmenlerin içinde bulunduğu sorunları CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit, TÖBDER'in 3. Olağan Genel Kuruluna gönderdiği mosajda şöyle dile getirmiştir. «Olkemızde çağdışı bir sömürü düzeni isteyenler, yeni kuşakla rın bu isteğe uygun biçimde yetişmesini sağlayabilmek için, öğretmenleri ve öğrencileri ağır baskı altında tutmaktadırlar. Bu baskı, artık, sömürgelerde bile görülmeyecek bir kıyım ölçüsüne varmıştır. Sayısız genç ve çocuk öldürülmüştür. Binlerce öğrenci okula gidemez duruma gelmiştir. öğretmenler sürülmekte, yeryer öğretmen aileleri bölünmektedir.» Bu özet saptamalardan da anlaşılacağı gibi, ilköğretimdeki temel sorun öğretmenlerin özlük, meslek ve örgütlenme sorunları Ama programm önemi de vardır. O da öğrenciyi aktif duruma getirerek, dersleri kendlsinin evde, okulda hazırlamasını öngörmekte. ögretmeni bir rehber. bir yardımcı hule getirmektedir. Bol araç/ gereç, kitaplıklar, laboratuvarlar vs. istemektedir. İşte bunu gerçekleştirmeye Türkiye'de olanak yoktur. Çünkü eğitim harcamaaı olarak ülkemizde kişi başına ortalama ! 0 lira düşmektedir. Bu d» > HakkAri'de başka. Istanbul'da, Urfa'da, Isparta'da baskadır. Bölgelerarası ayrımlar vardır. Oysa eğitim sistemini adapte ettiğimiz Amerika'da, kişi başına düşen kamu eğitimi harcaması yılda ortalama olarak (1000 dolar) 15 bin liradır. Tüm bu nedenlerden eğitimimizde bu programın uygulanma «istemi büyük bir sorundur... Program içerik olarak. özelHkle Sosyal Bilgiler dalında öğrenriyi geleceğe değil, geçmişin yıkıntıları arasında gezindirip kafasınt bulandırmaya hizmet etmekte, geçmişe baglı tutucu, çocukken ya#lanan kişiler yetiştirmektedir. DERS KiTAPLARI Her ne kadar eğitim sistemimlz bol araç gereçle öğretim y»r pılmasını istiyorsa da buna Türkiye koşullarında olanak bulunamamaktadır. Eğitim malzemesi olarak çoğunlukla yalnızca ders kitaplan kullanılabilmektedir. Eğitim tarihimizde, 1950'ye kadar tek kitap sistemi uygulanmıştır Çok partlli hayata geçilinre demokrasiye uygun olması için ( !), çok kitap sistemine yönelinir. Aslında bu sistem kitabevi sahiplerini. yayıncılan milyoner etmeye yarar. Kâğıdın karaborsa olduğu Ulkemizdp. ders kitabı için ve Ustelik «ucuz» olarak kâğıt alan yayıncılar, birkaç yilz ders kitabı basıp. kalan kâğıtlan karaborsa satma yoluna girmişlerdir. Bunu demokrasi adına yaparak, 27 Mayıs sonrası zamanla hükümete egemen olan DP"nin deva mı AP'nin politikası haline getirnıişlerdir. Günümüzde ilkokullarda IX. Millî Eğitim Şurasının karan olarak tek kitap sistemi uygulanmaktadır. Kitaplar, 6.6.1965 günlü Tebliğler Dergisinde belirtildiglnR eöre. Anayasaya. Millî Eğitim Temel Kanununa ve IX. Mill! Eğitim Şurası kararlarına uygun olarak yarışma, komisyon kurma ve sprbest yaznrlnra ısmarlama biçimiyle ve Uç yıl okutulmak üzere hazırlatılmaktadır. Telif ücreti olarak da 1 kasım 1974 gün ve 15049 savılı Resm! Gazete'de yer alan Telif Hakkı Yönetmeligi uygulanmakta, paralar «bir defada ve peşin» olarak ödenmektedir. Bu yıl 4 milyon basılan llkokuma ve öteki kitaplar için uygulanan Telif Haklan Yönetmeliğinin ilgili maddesi aynen &öyledir: «a tlkokul kitaplarında: îlkokuma fAlfabe) 14'üncü formaya kadar (4'üncü forma dahil» fornıa başına yirmi bin lir» odeme yapılır. 4'üncü formadan fazlasına ödeme yapılmaz. İlkokulların diğer kitaplan için 110. formaya kadar (10. forma dahil) forma başına 011 bin lira, 11. formadan 15. formaya kadar (15. forma dahil) forma başına beş bin lira. Î6. formadan itibaren beher forma için ikl bin beşyüz lira olmak Uzere, telif hakkı hesaplanarak ödeme yapılır.» Kitapların niteliği konusunda kısaca şunu belirtmekte yarar vardır; yanşma yoluyla olsnn, komisyon ya da ısmarlama yoluyla olsun, her üç yolla hazırlanan kitapların hiç biri, günümüzün eğitim ihtiyaema. ejitim anlayıçına uygun ciegildir. Türkce rierslerinde okutulan Türkçemiz kitaplarında, «milliyetçillk» adın* sunulan «şovenizmdir». Sosyal Bilgiler dersinde Türkiye dıye okutulan, Osmanlı Devleti'dir, giderek de îslâmcılıktır. Örneğin ilk olarak bu yıl okutulacak olan 4. sınıf Türkçemiz kitabında, geçen yılın Türkçemiz kitabına görp düşündürücü >eğişiklikler olmuştur. Ergenîkon, Alpaslan parçaları ikiden beşa yükselmiş, aynca bozkurt resimleri konulmustur. İlkokul Yönetmeliği'nin 78. maddesine göre, her sabah öğrencilere söyletilen ANT1. bu kitaba eksik olarak alın|nıştır. Öğrencilerin Mustafa Kemal's karsı dııygu, düsünce b^Slılığını helirterı «EY BU GÜNÜMÜZÜ SAÖLAYAN ULU ATATÜRK. AÇTIĞIN YOLDA KURDUĞUN ÜLKÜDE GÖSTKRDİGİN AMAÇTA HİC DURMADAN YÜRÜYEOEGİMK ANT İÇERİM» sözleri ,1e AtatUrk1ün «NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE» özdeyişi çıkartılnuştır. İSTANBUL'DA İLKÖĞRETİM Okul sayısı Normal öğretim İkili öğretim Derslik sayısı Öğretmen sayısı öğrenci sayısı Mufetüş sayısı Resml ana okulu Ana sınıfı Ana sınıfı öğrenci Ana sınıfı öğretmen ... özel ana okulu Yetiştinne yurtları Y. Y. öğrenci Y. Y. sırada bekleyen Körler Okulu K. Ok. öğrenci Sağırlar Okulu S. Ok. öğrencisi Altözel smıf A. S. öğrenci Üstözel smıf 799 268 531 10428 12877 445763 110 Yok 43 1157 79 110 10 1237 150 \ 60 2 561 41 S99 Yok TEMEL EGiTiM Kapitalist dünyada her gün biraz daha yozlaşma eğilimi gösteren eğitim sistemi, bunun sonucu olarak. beraberinde bir yenileşme ilkesini getirmektedir. İlk ve ortaokul programlarının kaynaştırılması yolunda bir gelişme vardır. Bize de adapte olan bu sistemin adı Temel Eğitim'dlr. Temel Eğitimin amacı, «ilkokul programları ile ortaokul programları arasmdaki mevcut uyuşmazlığı temelden kaldırmak egıtımde fırsat eşitliğini köyde ilkokulun üstünde eğitim olanağı bu lamayan çocuklardan yana sağlamak ve bu eğitim süresinin sonunda yetenekleri geliştirilmiş, meslekl beceriye yöneltilmiş, hızlı kalkınma süresince toplumun gelişmelerine katiuda buluıîabılecek kişilerin yetiştirilmesi»dir. Bunun için 8 yıllık okul bicimi öngörülmüştür. 1973 1974 ders yılmda uyRulBnmaya başlanmıştır. ilk kademesi olan ilkokul çağ nüfusunu 1977 1973 ders yıluıda yüzde 100 okullastırrnayı hedef almaktadır. Aynı yıl temel eğitimin ikinci kademesi sByıIan ortaokullarm da yüzde M'si okullaştırılmış olacaktır. 1995 1996 yılında ise, bu oran yüzde 75'e yükselecektir. Çoğunlukla genel orta öğreUm I. devre okullan ile diğer orta öğretim I. devre okullannda başlanan bu uygulama, bina durumu elverişli olmayan ortaokullar için bir ayrıcalık getirmekte «ilkokul» binalanndan yararlanabileceği ifade edilmektedir. Oysa buna 222 sayılı Eğitim ve öğretim Yasası uyarınca kasinlikle olanak yoktur. Çünkü yasa ilkokulların «ilkokul hizmetleri» dışında kullanılmasmı yasaklamıştır. Kaldı ki, bu sistemin de egitimimizi düzeltmesi olanaksızdır. Tersine, tüketici ekonomiye hizmet edeceği açıktır. KAYNAK: İST. M. EĞ. MD. 1975 76 DERS YILI SONU İSTATiSTiKLERî ÖÛRETMEN YETiŞTiREN KURUMLAR Cumhuriyet'in ilk yıllannda 20 öğretmen okulu 18.273 ilkokul ögretmeni vardı. Bugün okul sayısı 100'ü aşmıştır. 1973 1974 ders yılında 89 okul, 63.609 öğrenci vardır. Aynı yılın ilkokul og retmeni sayısı ise, 156.476"dır. Bu gayılar öğretmen ihtiyacını kısmsn çözümlese de öğretmen yetiştiren kurum olarak, yeterli olamamaktadır. Sözgelimi çağdışı gerici bir eğitim yapan Imam Hatip okullan öğretmen okullarından dsha fazladır. Devletin istatistiklerine göre, 1973 1974 ders yılında 130 Imam Hatip Okulu vardır. Burada 1.608 öğretmen ve 34.482 öğrenci bulunm.ıktadıı. Ve bu yıl bir o kadar İmam Hatip Okulunun hizmete gtrecegi hükumetın MSP kanadınca açUlanmakt&dır. UYGULAMALAR Bütün bu kurumlar bile, ilkokul çağındaki nüfugun 1978'da Kalkınma Plantna göre, yüzde 90'mı ancak okullaştırabilmiştır. Milli Eğitim Bakanı Ali Naili Krdem'in Izmir'de verdiği ve 20 ağustos 1976'da TRT haber bültenlerinden yayınlanan (s. 19.15) demecinde ise, 400 bin çocuğun okula devam edemediği bellrtilmiştir. Aynı demeçte, ortaokul vo liseye devam edemeyen öğrenci sayısı 1 milyon 700 bin olarak gösterilmektedir. Kaldı ki bu sayılarda bile bir eksiklik bir tutarsızhk vardır. Zira bu demeçten bir hafta, sonra İlköğretim Genel MUdürU Beklr Sıtkı Kalaycı, TRT muhabirinin «Kaç köyde okul yok» sorusunu «Türklye'de 20 23000 yerleşme yerinde okul yoktur» şeklinde yanıtlamıştır. Görüliiyor ki, zorunlu bir eğitimde, sistem bozukluğundan niceliksel bir dtizeye bile henüz varılamamıstır. Bunun yani »ıra, niteliksel yetersizlikler de söz konusudur. SORUNLAR Eğitimimiz, ilkten Universiteye kadar, A'dan Z'ye bozuk olsa da, planlı dönemde sorunları azalmış görünmektedir. Gerçi kalkınma planlarında hedef alınan ylizde 7'lik artış sağlanamamıs, en çok yuzde 5'te kalmıstır, ama bugün İçin ilköğretimdeki öğretmen ihtiyacı sorunu da kısmen çözümlenmiştir. Ne var ki sorunlar bu mınla bitmemiştir. Temel sorun olan eğitim sistemindeki bozukluklar, öğretmenlerin özlUk, meslek, örgüt sorunları yani sıra, egitimin yatırım, plan / program kitap fırsat eşitsizliği, beslenme, teftiş vb, gibi sorunları çözürn beklemektedir. Yasaya rağmen ilk öğretime her yıl gerekli olandan daha az ödenek ayrılıyor tır. Ülkemizde öğretmen »orunlan çözUmlenmedigl İçin ilköğretim daha ağır bir sorun haline gelmektedir. öğretmenleri yetiştiren kurumlar İlköğretmen Okullarıdır. Öğrptmen Okullanna öğrenci alınırken, gözönunde tutulan «özel şart» vardır. Bu şartta şöyle denilmektedir: • İlkokula dayalı öğretmen liselerine alınacak öğrencilerin yüzde RO'i, köy ve bucaklarla, belediye örgütü bulunan fakat ortaokulıı bulunmayan kasaba durumundaki köy, bucak ve ilçe merkezleri halkından ve bu yerlerdeki 5 sınıflı ilkokıılun en az iki yılını bu okullarda okuyarak bitirmiş olanlar arasındn seçilir. Bu okulara alınacak öğrencilerin yüzde 20'si için, köy kanunu kapsamma girmeyen yerlerin halkından olup ilkokulu bitirmiş olmak şartı aranır..» (1 aralık 1975 gün ve 530/5540 sayılı Talim ve Terbiye Kurulu Kararı). Ama bu karar tarihlne gelinceye kadar, mesleğe yüze yakın iş kolundan öğretmenlikle Ugisi, öğretmenliğin gerektirdiğl özel ihti ÖTEKİ SORUNLAR 1968 ilkokul programıyla gelen «Beslenme Eğitimi» A'dan Z'ys bozuk eğitim zincirinin aorunlu halklanndan birini oluşturmaktadır. llkln, ABD papazlar örgütü CARE'nin bağışladığı ve ABD'nin kendl gemilerine taşıtıp para kamndığı, adı da «yardım» olan süttozlan, peynirler, yaKİar Beslenme Saati'nin başlıca, hatta ilk besinleri olmuştur. Ancak TÖS'Un serçeği kamuoyuna duyurması, benimsetmesiyle bazıları da zararlı olan bu besinler, zaren öğrencilerin de ilgisizliğiyle, bilinçli öğretmenlerin tepkisiyte Beslenme Saati'nden kaldınlmıştır. Bir süre kendin getir, kendin ye» yöntemiyle «heslenme saati» ujgulanmış, fakat bunun da çıkar yol olmadlğı görülerek, her öğrencinin aynı besiııi alması düşünülmüş, öğrenciler sırayla «ıruflarındaki öğrenci »ayısı kadar besin getlrilmeye zorlanmıştır. Bu tutum da yoksul vellleri çocukları karşısında küçük düsürmUş, öğrencileri de arkadaşları yanındu ezik hale getirmiş, giderek de yakın çevre okulları zengin ve fakir öğrenci kabul eden okullar haline dönüştUrmüştür. Varlıkh çevreler dışında bugun artık adı var, kendl yok bir beslenme eğitimi uygulanmaktadır. Oysa, Anayasaya göre, eğitimin parasız yapılması zonınludur. Beslenme eğitimi ilkokul programında varsa, bunun masraflannııı da Devlet tarafından karşılanması gerekir. Her okulda sağlığa uygun yemekhanesiyle, çeşitli besinleriyle, beslenme uzmanlarıyla, bu program uygulanmak zorundadır. Beslenmedeki eşitsizlik. kuşkusuz ki öğrencilerin başansını da etkiler. Yeterli protein alamayan, yılda birkaç kez et yüzü görebilen çocuğun başarısıyla, zekâ gücüyle. bir eli balda, bir eli yağda olan çocuğun başarısı, zekâ gücü aynı değüdir. Bu, ekonomik tabana dayalı bir eşitsizliğin yansımasıdır. ünemli bir sorun da eğitim / öğretimin teftişidir. Hiç bir yararı olmayan bu işlemin yarattığı sorunlar vardır. Teftiş, denetleme, soruşturma, işbaşında yetiştirme gibi görevleri olan müfettişlerin, önce görevleri arasında bir uyuşmazlık bulunmaktadır. Hem teftiş yapması, hem soruşturma yapması aynca da ögretmeni işbaşında yetiştirmesi olası değildir. Tek başlarına ögretmeni bir mahkeme gibi yargılayan bu kişiler, gene tek başlarına da bir kurum işi olan, ögretmeni işbaşında yetiştirme görevlni de yürütmektedirler. Bunların yani sıra da en azından öğretici kadronun teftis ve denetlemeden rahatsız olduğu, çalısma huzurunun bozulduğu söylenebilir. Sonra, değlşik mUfettişlerin «teftiş gereği» diye istediği sistem, bilgi düzeyi, birbirin tutmamakta. aynca da bunlar eğitimde başlıbasına bir sorun yaratmaktadır. Ve en sonunda da Devlet'e binlerce liraya malolan bu eğitilmiş insangücünün Devlet'e. eğitime hiç bir yaran dokunmadan, gene binierce, milyoniarca lirayı her ay götürmesidir.. Türkiye'de halen niifusun '< 54'ii ilköğretimden zeçirilememis durumdiU dır. öğretmenlerin maaslarından da önemli olan ean güvenliğt, çalışma huzuru. çlışma güvenligi sorunlandır. PLANPROGRAM Bugüne kadar eğitimimiz sırayla Fransız. Alman, Ameriknn eğitim sistemlerinin etkisi altında kalmıstır. Bugünkü sistemdelu bozukluk da bu yüzdendir. 1961 Anayasasıyla kurulan Devlet Planlama Teşkilâtı, bir ilk okul programı taslağı hazırlar. ÇünkU o güne kadar biçlmci bir anlııyıslu düzenlenen İİİ48 ilkokul programı eskimiştir, yenilenma zorundadır. İlkin 15 ilde uygulanan «1962 İlkokul Program Taslagı», 1968'de tüm ilkokulları kapsayarak, taslak olmaktan çıkar. Gelgelelim bu program, Amerikan eğitim sistemine göre hazırlandığından eğitime çözüm değil, sorun getirir. eğitimi bir çıkmaza sokar. Getirilen sistem yalnızca kolejlerde, bol olanaklı, varlıklı kent okullannda aksamadan uygulanabilen bir yapıya sahiptir. YATIRIM Eğitimin kendisi de bir çeşit yatınmdır dedik. Gerçekleştirmek için ise ulusun üretici olma yeteneğini Reliştirmek. üretim ilişkilerinl düzenlemek, milli geliri yükseltmek gerekmektedir, diye eklemeliyiz. Bu nedeııledir ki, 222; sayılı İlköğretim ve Eğitim Yasası'na «her yıl Milli Eğitim butçesinin yüzde 3'U İlköğretim için ayrılır», ifadesl konulmustur. Gelgelelim bugUne kadar bu miktar tam olarak ayrılmamıştır. Örneğin 1963 1973 arası bu yüzde 3'lerden 5 milyar 31 milyon lira kesilmiştir. 1973'te 1 milyar, 1974'te de 247 milyon lira eksik ödenmiştir. Türkiye'de kişl basına düşen gelir, Avrupa Ekonomik Topluluğu Uyelerinin ortalama gelir düzeyinin altıda biri» kadardır. Toplam 370 dolar clvanndadır. Eğitimin yatınmla ya da kendl gücüyle Gayrl Safi Milli Hasıla (GSMH) arasında bir korelâsyon vardır. Yanl, OSMH arttıkça eğitim harcamaları da artacak, dolayısıyla eğitilmiş insangücU çoğalacak ve sonra da ulusal gelirden bireylere düşen pay oranları yükselecektir. Ama eğitimdeki parasal yatırımlar böyle bir yükselmeyî engellemektedlr. Ülkemiz gibi, az gelismiş, geri bıraktınlmış Ulkelerde eğitim için kişi başına ortalama olarak yılda 5 dolarhk bir harcama yapılmaktadır. Oysa gelişmiş Ulkeler için bu oran 100 dolardır. ONESCO'nun istatistik ölçümlerinde dünyada, bir askerin yılhk ortalama harcaması ise 7800 dolar olarak gösterilmektedir. Eğitime. askeri güçten daha çok önem veren Ulkeler yok değildır. Sosyalist ulkelerde eğitime büyük önem verilmektedir. UNESCO'ya göre, örneğin Japonya'da eğitim için yapılan harcama, askerî harcamaların dört, Kanada'da ise, iki katıdır. îsveç, NorVPÇ, Danimarka, Italya, Belçika, îsviçre gibi gellsmis ulkeler de eğitime daha fazla para ayırmaktadırlar. llköğretimde her yıl 5 bin dersliğe ihtiyaç vardır. Oysa bugiine kadar yapılanlar, yıllara göre, 3500'ü geçememlştir. Kaldı ki bu sayı da artan nüfus karşısında, bir başka yılın ibtiyacını karşılayamayacaktır. ÇünkU nüfusumuz binde 27 gibi büyük bir hızla Brtmaktadır. Bugün 23 bin yerleşme yerinde okul yoktur. Yapılanlann bazılannda ise, adaletsizlikler vardır. Bunlar Dogu'da başka, Batı'da basfkadır. Kent merkezlerine birkaç katlı modern okullar yerleştirılirken, aynı kentin varoslarma, gecekondu semtlerine baraka okullar kondurulmaktadır. 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Yasasına göre, 1972 de okullaştırmanın yüzde 100 gerçekleşmesi, ikili, Uçlu, dörtlü öğretimlerin sona ermesi gerekmektedir. Oysa bugün, ilköğretim çağındaki nüfusun yüzde 9O'ı okullastırılabtlmiştir. Uçlü, dörtlü öğretimler oldugu gibi, iki öğretim yüzde 50'ye yaklaşmaktadır. Bunlarm da yüzde 20'si öğrenimi yarım bırakmaktadır. Geriye kalan nilfusun da ancak yarısı Ust bir eğitime devam etmekte, öteki yarısı ise, hayata atılmaktadır. Bunların çoğu ilkokulda gördüğU, beceri kazandırmayan eğitim gereği olarak, lşsiz kalmaktadır. Başıboş, suç işlemeye yöneltilmektedir. Bazıları da anababalannın geleneksel meslegine başlamaktadır. Bunların yaptıkları lş, çalısma koşulları, ayrı bir inceleme konusudur. Ülkemizde sigortasız, sağlıksız, çok az ücretle çalıştınlıp sömürillen binlerce çocuk vardır. Uluslararası Çalısma Örgütü'nün 1937'de çıkarılan bir yasasına göre, çalı?ma yaşı 15 olarak saptanmasına karşuı, bizde bu ya? 12 olarak uveulanmaktaüır. DEVRiMCi EGiTiM ŞÜRASI Şurası bir gerçektir ki, şuralar, blr kültür alışverişinin forumlandır. Yapılanın, yapılmak istenenin, yapılması gerekenin eleştirilmesi, kesinlik kazanması demektir. Eğitime yön vermek de* mektır. Bugün, devrim İçin eğitim llkesini savunan öğretmenler, 4« eylül 1968'de TÖS'ün topladığı «Devrimci Eğitim Şurasj.yla bu (Devamı 9. Say Ankara lrsnlst Mithat Fenmrn'in Istifasından sonra Devlrt ve Rale Genel Miidiirlüşiiııp hir atama yapılnıadı. Şevki TaşUn'ın bu görevi vekaleten yürütmefilne karar vprdi MC hükümcti . Öncelerl de yazıldı Şevki I'astan fi/.ik öğrrtıııeni, Obeci Llsesi'nden Devlet Oprıasına nısıl hir köjıni kurulur dı.ve şaşıranlar var htlö. Ama bu şaşkmlık \ersiz, THT (lenel Müdürii Şttban Karataş yönptimindeki TRT'nin nr dıırınTia <eldiğine her gün tanık oluyoruz. rizlk ögretmeni Şevki Taştan'ın yu netimlnde llevlet Ojırra ve Balrsiııin nc durıııııa RPİrli),'iııi <lu saoıatçılardan dlnleyelim. Ankara Ankara ... Ankara Anka P Devlet OperaKinın kıılll her zaman karışıkttr. Siyasa! bnskılar, milletvekili ya da senatnrlcrin aracıliRi sahneye kadar yanaır yok zaman. Ama balc dalı politlkıuun dışında kalınayı basardı ıızun yıllar. Opera gecelerl salonıın bombnş, hale gerelerl agzına kadar dolıı olmasını Ivl val'Şmamıza. saııat soruıılarımıza pjtllmfmi/e horçluyıı/ hiç kıışkıiHuz. Ama Şfvki l'aştan'ın yönetimlndc dtırum değişti. Bu sanat dalını ktırutmak Içln herşey yapılıyor. Tatll bitd. Kalenin çalışacak salnım yok, dans edecek papuc yok, oyııavarağımız balrııin anlaşması yok, saym Tastan'a dert yandığımız zaman da saygısız sözlerle karşılajşıyoruz.. Devlet Tiyatrolarıınla. Opera ve Balede fienel Müdiir olmak için, Kerekll koşullar var. Bu koşııllaıdan biri dc konservatııarı bltlrmek. müzlk, tlyatro, opera dalında sa^ınlık veren blr kişiIİRI olmak, fizlk ögretmeni Sevkl Taştan'» kadar (ienel Müdiir olan klller bu tiir klşilerdi, Cüneyt Gökvrr, Aydın (iiin, Neıil Kâzım Âksett ya A* Mltlıal I'enmen'in Oytun Tufanda'yı tamm ı m s ı ı düsünülebilir ml? O>sa ijevkl Taştan bu bale yıldızuu vabancı sanıynr. Türk oldwfeunıı öğrenince de pot kirtnaktan geri kalmıyor. özkaıı Aslan'm ' yıHarca dış Hlltelerde kaldıktan sonıa 'il yaşında Devlet Balesine dönmeslnc ve kadrndn en yülısek ı\\rgiye Betirilmesinc karşı çıkılınca Oytun Tııfanda'ya büyük bir rahatlık Içlnd» uöyle dlyor rizlk iiğretmenlr Siz vnirt dışındft iş bıılamadığıni7. için hıırada kalmışsınız .. tngillz baleslnln linlü «ğretmenl. rürk halesinin kııruıusıı Dame Nlmette de Valols'clah koroegrafi çal^maları için burs alan, iVieriç Sümen ilc yurt dışında rtans ederek alkışlanan bir dansçı TUrk bslesine pembe kadını kazandırar) hir snnütçı Uytun Tulan da. bu sözler karşısında mlde krlzleri geçlriyor. Arkadaş ları da tepkl güoteriyor, bu söılerden sonra kanunl ve Hürrem halesinin çalı.şmalarını bırakmasını öneriyorlar. MES CİYSİNIER, Taliklen öııre de arıklandı, Devlet Balesi bu mevsimi Hürrem vo Kanunj balesiylc a<,acaktı. Ama balecllrrin dans edecek papuru yok. Bilirsiniz, parınak ıı< 11 pabııcu denen pabuçlar halenlıı aliabrsi navılır. ama bu pabuçların Inırllterc'dcn ilhal edllmesi icln Sanayi Rakanlığınılan bir onay gerekiyor. MSP'li Sanavl lîakaııı hıı isteği ters çcviriyor, Inglltcre'den pabııç ithal etmek ne demek. mes jriysinlrr, tepkl gösteriyor. Sonra Aülan rastgele bir ttgrctmen, oysa daha önce öğretmenlik bekliyenler var. ÖrneBİn PJrkan Erpüier. Balenin başögretmeni Hüsnii Sunal halıerl olmadan yapılan blr anlaşmadan ötürü genel miidür veklline (epki gösteriyor. Bale «anatl böyle yürümez, diyor. Fizik niretmeni gülümsüyor: DEVLET \\\ YÜRÜR Mes giymeleri önerildi!.. Müşerref HEKİMOĞLU diyor. Baleciler saçlartnı, başlarını yoluvorlar. bale kurulalı hiç btr hükümct döncminde böyle söz diiymaınışlar. Sanuyl Bakanı mes Rİvmeyi öneriyor. Mallvc Bakanı, «tkl ffiivcrcin ve konçerto» adlı balelerin anlaşnıasını imzalanıiyor, biz nasıl dans rdroeeiz? bu iki bale İçin Royal Ballet'ln direktörü Mc. İMillan celeoek Türkiye'ye, anlasma tutarı da ^eksen bfş bin lira. Mallye Bakanı Ergenekon bu parayı esirırlyor baledeıı. Klzlk öferetııu'nl genel müdiir veklll bu sorunların çözUmü Için hiç bir çaba çöstermiyor. Mev.slm başında gelmcsl heklenen Sovyel öğretmen, orkestra şefi de ıcclmcdi Ankara'va. Buna karşılık h.v leci ()zkan Aslan'ın e»l Son.ta Aslaıı Devlet Baleslııe öğretmen 01du, Fizik öjrctmenlnln bu oldubittiıl karşısında bale yöneticlleri Snn.la Aslan'm Devlet Baleslne öğretmen olarak glrmesinde pki Dışişleri Bakanı, şimdi CKNTO (icncl Sekreteri olan Haluk Baviillten'ln rolü oldugiı öylenlynr, bir dlplomatın baleyle ilcisi nedir clersinlz, kızı bale çalışıyor. Sonja Aslan'dan dera alıyor. Bulçar Sonja'nın dilekçesi Devlet Balesl Teknlk Kurulu'nd» görüşülürken blr de trlefon «cllyor CENTO Oenel Sekreterinden. Sonja'nın durıımıı soruluyor. Baleciler soruyor şlmdi: Savın Bayülken Devlet Baleslni böyleslne etklleyen blr dlplomat, acaha rvtSP'll Snnayl Bakanına mesle daıısedllmeveceğinl anlatamaz mı? Ya da iki güvercin, lıoncerlo baleleriyle llgill anlaşıııınııı im'iılnnmii^ını sı<ı>lnvn>naz 1111?.. CUMHUREAŞKANI BiliYOR MU ACABA! Ucvlet Ralesiııln blr de salon sorunu var. Daha önce de vazmıştık, üçiincü tiyairo hinası Cıımlıurbaşkanı Konıtiirk'ün önerlsiyle reslm ve hevkcl müıeslne dönüştüriiliiyor. O>sa halecllcrln çalısma yeri de aynı binada 23 aeııstosta provalara başlamak Uzere Belmlşler, blr de baknııslar. Her şey yerlnden oynamış, salon bir yıkıntıya donnıiiş, başdiretmtn llilsnil Sunal. yapı Işçisl fibt »alonu yenidcn düzenlemek rabaKinda, baleciler sorvıvoı. Cıımurbaşkanı Korııtürk de. eşl de sanatsever kişiler baleye de İI|rJ «ösferir. devlet koıiııkl.irına vprdlğlmİ7 lemsillerden sonra içtenlikle kutlarlar blzl. resim ve heykel nıitzesi kunılurken Üevlet Balesinin çalışnm Miloiııın<lwn voksun kaldığım Cumhurbaşknnı btllyor mu acaba? lîilse yetkllileri uyarmaz mı.ydı? Bu noruyu özelllklo aktarıyorum. Sayın KorııtUrk'iln baykentl bir heykel ve reslm müzesine. kavııştnrmak isteğinl herkes »evinçle karşılndı ama müze karşıitgı lıaledcn voksun kalmak üzücil yetkllller bu durumu bllmivor mııydıı acaba'' Aradun blr tatll dönenıl geçtl. baleye blr çalısma alanı neden hazırlnmadılar? V\zlk öjjretmenlnin bir ;irlşiml var mı bıı voldıı? Aslında bu sorular <la bofiuıa MC hükumetiniıı lı.ıle pahııcıı yerlne mes 011cren sanat anlayışı salon yerine de stadyıiın nnfiehilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle