Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
.•" ! ' ' ,' ' ; r CÜHSTOİTÎI " 23 AGUSTOS 1975 » » l " l skil» önce, yaşanan çağın gerisiııdcki de\\r|ğerleri, kurumlan, yaşam biçımleıini, kurumlaşmalan deyimler. Ama aslmda, bundan da geri gider. Çok gerilere kada... Yakın çagların, Rönesans'ın <yeniden doğuş) çağır.ın da arkasmda kalmışhğı 'belirtir. Yeniden Doğuşun arkasmda, o görkemli ilk Batılı doğuş var ya, hani Batılı uygarlık doğuşu, işte «eskıl» terımi, onun da gerilerinde kalmış olan ilkelliği simgeler. Doğayı, insaru, fizlk ötesi korkulardan sızan düşün ve duygu kaynaklarından gelen sistemlerle açıklamayı simgeler. îşte Türkiye'mizde, «ulusçuluk. kavramı, boy le eskii bir aigının ve uygulamanm denetimindedir, şimdılerde... Birazcık gerilere gidelim: Bir çagdaş devinim ve kiiltür adamı niteliği gösteren bir devrimcimiz vardı: Mustafa Kemal... O, ulr.sçuluk kavramını, modern bilimsel algı boyutları içine oturtmuştu. Bunun eylemini de yapmıştı. Kozmopolit örgülü, ama İslâm ümmetçisi özlü Osmanhdan; Türk ulusunıı. Türk ulusçulugunu. Türk ulusal devleîmi çıkarmıştı. Ulusçutoğu; ümmetçi akımlardan (Panisiânızm), ırkÇı akımlardan (Pantürkizm) antmıştı. Ulusçuluk; Türkiye Türklennce yaşanan ve günr cel tarihe kadar gelen sosyopolitik ve külf'i el özii. cevherı ve onun bilinçlenme devinimını gösteren bıhmsel bir anlaın kazanmışü. «Mısakı Milli» içinde bir toplum vardl. Bu, 1919'lara, birleşik bir sosyopolitik ve kü'türel geçmişin içinden gelmişti. Bu .birleşis geçmiş» bağı 1919larda Osmanlının antılmasını ve «birleşik bir yaşam» ve bir «birleşik varolraa»yı başarma serüvenini getirmişti. Mustafa Kemal. toplumun karşılaşti*ı «birieşik yaşam», birleşik varolma zorununu. öz olarak, Islâm ümmetçisi görüşten sıyırclı. Örgü olarak da ırkçı öğelerden sıyırdı. Bu, birîesik yaşam ve birleşik varolma ve gelişme zorununu; dünya tarihinin ve onun içinde yerli toplumsal değişme oluşmalarının gerçekçi verilerine, gerçekçi buyurularına uygun bir tavır ile karşıladı. Böylece; I> Tıirkiye Türklerince yaşanan vs güncele kadar inen bir tarihsel çalkantı birleşıiliği; ID Bunu doğuran ve aynı eamanda bundan doğan bir sosyo politik ve külttlrel geçmiş birleşikliği; III) Bu geçmiş birliğini, güncelin buyurucu jsorunlukları (emperatifleri) içinden geçirerek, toplumun beraberce geleceğe uzanmak gelişimine dönüştürme hususundaki dilek azim karar birleşikliği; halinde bir Türk ulusçuluğu doğmuştur, doğuşturulmuştur: Islâm ümmetçisi özden bir şey dilenmeden, Asya ve Balkarlar ırk^çısı cevherden yardım beklemeden... OLAYLAR VE GÖRÜŞLEK Eskil ve Ulusçuluk Prof. Bahri SAVCI fizik ötesi düşün ve duyguları deyimleyen eskll bir algının denetimi altına düşurülmüştü: Bir baş ka deyimle, ulusçuluk; .fıtratı diniye». «fıtratı ırkiye» ve antisosyallik fkomünizm) «mellerins dayanmaktan bir siyasal güç kazanacaklanm uman eskil zihniyetli siyasalann ve siyasacıların denetimi altma sokulmuştur. Açıklamamızı daha lyi temellendirmek için bir kez daha geriye gidelim: Ulusçuluk. bir batı ürünüdür. Batılı toplumsal gelişmenin, toplumları ulaştırdığı bir evredir. Fransız Devnminden çok önce Batı, toplum yapısı olarak feodal örgüden kurtulmuşru. Siyasal yapı olarak da dağınık otorite düsenir.den sıyrılmıştı. Artık, içinde, boyuna gelişsn ve büyüyen bir burjuva bulunan hiyerarşik bir toplum örneğine gelinmiş*» Bir merkezde tarç>lanan yani kralda toplanan bir otorite düzenine vanlmıştı. Boyuna gelişen ve büyüyen burjuvn, kralda toplanan otorite düzenine karşı geldi. Bu diiKnin kendisini alt basamağa koyduğu hiyerarşik toplum yapısına ayaklandı. Üç bölmeli toplum düzenini kırdu Onun yerine; bir koltektif kişilık halinde ulus olayını ulus düzenini ulus otoritesini koydu. Bu; köleli ve beyli (yani ayrıcaukJO feodal yapıdan; onun kalıtçısı. ve dolayısıyle gene sınıfsal ayrımlı hiyerarşik yapıdan sıyntan, bütün toplum katlannı bir ulus kollektif ırişiliği ve varlığı görüşünde eriten ve böylece ayncalıksıtlar uyumunu kuran bir yeni anlayıştı. Yeni çağın bütün uluılan böylece dogdu. Ve bu doguş, Rus ve Osmanlı kozmopolit toplumları nı da yıktı. İkinci Dünya Savaşından sonra da, öteki dünya imparatorîuklarını arıttı. Dünyaya yeni yeni uluslar getirdi. Hâlâ da getiriyor. İşte bu uluslaşma olayından, 191» ve sonrası devrimi ile Türkiye de yararlandı. Çofc kozmopolit örgülü ve İslâm ümmetçisi özlü O3manlıdan, Wr Türkiye ulusçuluğu, ve onun Misakı Milli ulusal devletini çıkardı. Bu; yukarda söylediğimiz üzere tarihsel çalkantı birleşikliği sosyopolitik ve küîtürel geçmiş birleşikliği Misakı Milli içindeki bir toplumun, topluca gelişme dilek azim karar bir leşikliği ayaklan üzerinde bir anlayış oiayıdır her şeyden önce... Bundan dolayı da, Türkiye Türklerinin «hurafe.lerden uzak, «söylence»lerden ırak layik v« gerçekçi düşünsel bağlarla birbirine bafianmasıdır, bu ulusçuluk... Dinsel inançlan vicdanlara bırakarftk. kitleleri, layik bir yaşam biçimi içinde bütünlestinne dir bu ulusçuluk... Bu ulusçuluk kitleieri ve insanları birbirine, dünyaya, ulusçuluğu getirmiç bulunan Fransız Devriminin tum birey ve gruplarına tanıdığı o köklü değerlerle baglar. Bunlar; bireyler ve gruplar arasındaki «yrıcalıklar sistemini yıkan özgürlük eşitlik güvence m s*nca bir yaşam kavramlarıdır, ilkeleridir. Böyle bir ulusçuluk; herşeyden öncî. etnik ve dinsel ayrıcalıklar «ramaz. Türkiye Türkleri arasmda, onlarm türlü insanlan «rasmda •fitratı ırkiye»den doğan bir »yncalık, bir üstünlük hatt» herhangi basit bir öeellik aramaz. Bu durumu doğal olarak tamamlamak üzere, «fıtratı diniye»den doğan öğeleri de temelleri arasına koymaz. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarından sonra Asy« ve Aırika'dBki mazlum toplumlardan böyle modem bir anlayışa dayalı uluslar doğmuştur. Bunlann ilki de TUrkiye olmuştur. Türkiye'de fıtratı ırkiye ile fıtratı diniyentn ve bunlardan doğan niteliklerin bir ulusçuluk öjesi olmamastnın ayrıca, özel bir anlamı re nedeni de vardı r: Bilindiği üzere ulusçuluk, batıda, burjuvanın, feodalite kalıtı ol»n bir üçlü hiyerarşik düzene, onun kyncahklar merdiveni sistemine direıimesinden dogmuştu. Fakat burjuva, bu hayırlı işi yaptıktan sonra, Batınuı kendisine özgü oluşumu dolayısiyte ka pitAl!«tl«fml|Mr, fiderek ds empery«H2mleşmlş« tir:.. Bu emp«ryalizm, Osmanlıyı dah» \yl sömürebllmek için; ondan bir küçtik payı bile Rusya'ya kaptırmamak İçin; hatta, Osmanlıyı, Rusyfc'yı ufaiama akımınm içinde kullanabllmek için: Ortodoks Rus Kiliseainin karşusına, Osmanlıdaki Müslümanlann fıtratı diniyesinl diknüştir. Rus Slavlığmın karşısına da, Osmanlıdaki Türklerin Turan fıtratı ırkiyesini dikmiştir. Yani bu iki öge, Batılı emperyalistlerin, Türkiye'de bir Türk ulusu clayı yaratılmasını önlemek ve Türkiye Türklerini her zaman sömürü konusu clarak tutmak için Batılı emperyalistlerce asılanmışhr, desteklenmiştir. Osmanlılar bu iki •ham düş» uğ rana Rusya ile cebelleşirken, bir Türk ulusçuluğu yaratılması işi askıda kalmış olacaktı. Mustafa Kema! gerçekçiliği, bu iki «hnın <Jüş»ü görmüştür. Onlarm bir emperyîiiznı oyunu olduğunu sermlştir. Onun için bu iki niteliği ve onlardan doğacak ögeleri tarihe hstvale et miştir. Yukarıda gösterdiğimiz nitelikleri içinde Türk bireyint, gruplarını, toplumunu ve hatta doğasmı ; sömürüden siyasal ve ekonomijc bagımlıhktan ırak tutacak bir daysnışma, bir bağlantı, bir ülkü içinde bütünleştiren Türk ulusçulugunu kurmuştur.. Bu ulusçuluk; toplumca onun bütün bireyleri, bütün katları ve kollektif kişilıgi ve varlığı ile insana yakışır bir yaşam düzeyine ulaş ma ülküsüdür. Bu ulusçuluk; çağdaş bir siyasal irade aramaya, karar ve uygulamalarm bu siyasal iradeye bağlanmasına çaba gösrennektir; buna sığmayan tepeden inme yönetim biçimlerine ve biçemlerlne (üsluplarırm» direnmedir: fayizmlere giden yollann kesümesi ve kontrol altına aimm«sıdır. Haydin Politikaya !.. SADUN TANJU ERŞE^^Bî: gecesi teîevizyor.da haberleri izlerken baktım Başbaktsn'ır. p.rkasmda ve yanında hükumetin bazı üyeleri son derece ciddî ytiz ifsıdeieriyte ayakta duruyorlar. İçlerinde en asık yüzü de Mahve Bakanı takmmış. Devieti yönetme sorumluluğu suratı asmak, kaşlan çatmakla oluveriyorsa, ne güzel!.. P Bu yakınlarda yeni bir «Camhnrivet düşmsnlığı» daha üste çıktı bay Erıcenekonun. Maliye Bak?n!ığı, Milll Emlâk Müdürlüğüne stajyer kontrolör almacaktı. Bunun için gazeteîere verilecek ilânlarda bir yanlışlık y?.pıidı. Bakan ilânın Cumhuriret'te çıkmaması için gerekli emirlen verdiği halds, Basm İlân Kurumu ilgihleri. kendi baelayıc; yasalannm bu derece zorlanmasma bir tepki oUrak ilânı Cumhuriyet'e de gonderdıler ve çıktı, Aslmda bu tür ilânlar için belki de ilk düşünülecek ga^ zete Cumhuriyettı. Geniş bir aydın kesiminin okudugu fikir gazetelen dünyanm her yerinde bu tür eleman arama ilânlan için programm başına yazılır. Bızim asık yüzlü Maliye Bakanımızın nabzına göre şerbet vermeğa lıcvesli jükselc memurlar Cumhmiyet'i silip yerine S«n Havadis'i yazarak Bakanın da onayını almışlardı ama, Kunım, fikir ve içtihat farkı aranmaksızın ancak kendisinin tesbit edebileceği dağıtım programlarına uygun olarak resmî ilânlan yajımlatabileceği gerekçe^me sığınmca, geriye vapılacak tek şey kaldı ve onu da yaptılar. Müsteşar Yardımcısı Şekip Altay'ıa talimatı şu oldu: «Cumhuriyet için para 5denmiyec«k.^ Yazık Oysa, bugün, Türkiye'de fıtr«tı dlnire, fıtr«tj ırkiye güdücülügü ile ülkeye sahip olmaya ugraşan bir zihniyet vardır. Ayrıcalıksızlığm, in sanca yaşam düseyini arama demek oian sosyalligin karşısına çıkan bu tutum vardır. İşte bu zihniyet, tutum, baskı, gerçek ulusçuluğa ulaçma çabalannı, keodi eskil algısinm, kültürünün örtülü faşizminin denetimi tltında tut maya çalışıyor. Bunda bir öiçüde basan da gosteriyor. Çüakü bugün Türkiye'ye Türk ulusçuluğunun öngördüğü toplumca büyüme yerine, grupsal büyurt» leri hatta bireysel büyümeleri getirmiştir. Aynca, bu tür bir büyümenin altında, büyük bir sömürü düzenini yaşatm&yı getirmiştir. Türkiye'yi. dünyadaki kapitaiist kutuplasmanın somürücü manyetik alanı içine hapsetmiştir. Ve en sonunda üç kişilik bir çogunlugun itişi ile, Türkiye'yi, tepeden inme yekpare bir fa«izm iradesine açık kapı durumuna gctirrnlştir. Ulusçuluğumu* ferçek bilimsel ve tarihsel içeriğinden kaydınlmıştır. Eskil'in denetimi altına konarak saptınlmıştır. Ne kadar yazık!... İKTİDAR ŞOVENiZM! Bizinı. bir Bakanlığın bünyesinde olup biten böylçslr.e coculcça, kişısel hırs ve öfkı? urünü olayları öğrenm* gibi bir çatemız olamaz kuşkusuı. Kimbilir d?ha neler oluyordur!.. Ama koskoca devlet örgütünü böylesine sorumsuzca yönetmağe kaİKtınız mı, örgütun içindeki binlerce ve binlert« insan, göylerinin önünde oîup biten saçmalıkların karsısmda dayanma güçlerinı kaybsdiyorlar ve olup biten!?rl başkaları da oğrensinler diye gönüllü olarak haber verip, ilgili telgeierın fotokopılerini gönd?rıyorlar. Biz de böylece öğre/ıdik bay Erpenekor.'un Cumhuriyet'e karşı miliianca turumuru sürdürdüğünü. Sıyasaı Biîgiler ve Hukuk Faküiteleri'nde okumuş, Doçent ünvanmı kazanmış bir aydın, bilimsel diişünce ve ahlâkın temelinde yatan akılcılığın yarine ciuygusallığı bu derece egemen kılsın, olacak şey midir?.. Cumhuriyet zaten resml ilânlardan da, özel kesim ilânlanndan da en küçük payı almaktadır. Toplam tirajları Comhuriyetin çok altında olan 22 iktidarcı saf gareteje ltm yılınd» 58.S milyon liralık resmî l!5n ve refclâm verildiği halde Cumhnriret'in payı 2.7 milyon lira olmuştur. Avnı yıl içinde özel kesunin gazetelere verdiçi 323 milyon liralık ilân ve reklâmdan Cumhuriyet'e diişen par 10 milyon lira clvanndadır. Resmî ve özel 450 mifyoıı lirayı bulan Basın ilân ve Keklâmlanndan Cnmhuriyct'in aldığı pay 13 milytm liranın altmdadır. Gerçek basının "b 10'u gibi bir orana ula$mış buİHnan *e devamh gelişme sürecini yaşayan Cumhuriyet'in tüm ilân ve reklâmlardan • o 31ük bir pay alması açık bir dengesızliği ortaya koymaktadır. Cumhuriyetl ayakta tut an. ilân ve reklâm yönündeki bu haksızliğı dençeleytn tek şey, yeni okuvııcular kacanması ve kamuoyundakl etkinllcini arttırmasıdır. Cumhuriyet bir piyango bileti, bir rekUm broşürü, fasikü! halinde yayınlanan eğlencs ve seks dergisi defil, topluma karşı sorumluluğunu bıl?n ciddi bir gBaetedir. Basının kiitsik ve oağdaş namusunu koruduğu içindir ki, politik hızlı gelişmeler içinde bazı kişilerin ve çcvrelerin ofkeierini ve öç alma duygularını kahartmaktadır. Yasanüan zaman Katen bu örnek haksi7. ve ça* dışı düşmanlıklar zamanıdır. Ell?rinden gelse, engel saydıklan herşeyi yakıp >ık£.cak, kendini korumak ıç:n tüm haksızlıklan silâh gibi kullanacak pek çok İnsan dolaşıp durmaktadır aramızda.. Eski! Zihniyet Eğemenliği Fakat gel gör ki, bu gerçekçi modern bi limsel Türk ulusçuluğu; doğayı, toplumu, insaru, MC VE BÜROKRASİ Orhan ÖZACUN evletle halk arasmdaki llişkilerl düzenleme, hlzmetlerl proçramlayarak uysnlama ile pjrevli Türk bürokrasisi buIfün büyük bir sarsıntı ceçirmektedir.. MC'nin iktidara geüşinden bu yana de\1et kadroları bu cepheyi olaşturan partflerce adeta yatma edüirc^sine pnrtiranlara dağıtılmaktadır. N'itelik bakımından ye<ersi« ve devlet memuru kavnunından ncak blnlerce insan buRÜn memur, şef, müdür hatta müsteşar olarak görevlendirilmiş bulanmaktadır. öacllilde daha azim siire tek başlanna iktidara eelemiye ctklerini biletı ve devlet yöneUminde şimdlden bir yer kapmayı kendilerine gü\ence savan hüküiTK't «rtağı MHP Ue MSP, devleti parselleme yanşına girisml^lerdir. Anayasa ve yasalarca ortaya konan «Devlrt raemurn» kavramı genis öiçüde zedelenmiştir. Bu kavrama hağidıklarıra sırası geldikçe kanıtlamış şerefli ınemurlar kıvıma ufratılmaktadır. Hayatlannda bir gün dahl memurluk yapınamıg insanlar yetenekll ve yıllarca basarılı hinnetier vermişlerln başına amir olarak getirilmelrte. hlzmetln gıerektifi biçimde yiiritülnıediği eib< devletin çalışma dÜEcnl tam bir anarşive Hilnıektedir. Dsnıştayda şimdi.vedek rastlanmayacak ülçiide dosyalar birikmlştir. Yürütmeyi durdurma ve hatta iptâl kararları uygulanmamakta ya da süreklî atanıalar veya yer dejiştirmelerle bn kararların etkisi azaltılmak istenmektedir. Bu Türk bürokrasisinin yediü ilk \oırg:un de«Udir. 1950'de irenlş halk yığınlarının oyları He iktidara gelen DP, biirokrasiyi faalkın gözfinde küçiik düşürmeyi hatta eznıe.vi marifet saymış, binlerce değerli memuru bir çırpıda emekllye ayırmış ya da bir uçtan bir uca sürmüştür. Gemi tnşa Endüstrisinde Bunalım ünyamız gemi insa endüstrisinin gelecefiyle ilgili İsveç hükıimetinin yaptırdıgı bir arsştımmda. üretimde hattn sayıiır bir awıiTwa olacağı saptanmıştır. Eriksberg tersanesmdeki büyük bunalıma ve Isveçin gtnel oiarmk gemi inş» endüstnsı sorımlarma çözum bulmak ü?ere hükumetin geçen yıllar görevlen dirdigi yetkili bir "totnisyon konuyu inceliyerek 56rüşlerini bildirmiştir. D Melih KÖKNEL YÜKSEK MÜHENDİS tuUbilmek İçin aldıklan kayincı önlemlerdir. Bu aürrdekı gemi siparişleri için büyıik tar rekabet söe konusudur. D ANA M»UN d«ha «z ve e|er bu fiyat 9 do'.ara yükselirse, aıalm» yiizde 25 olacaktır. Aynca, petrol fiyatının yüks«lmesi üye devletlerdeki üretim oİMjaklai'nı iyi bir duruma getireceginden, bu da taşıma gereksinmelerini azaltacaktır. Bunun sonucunüa, petrol bun»lınjından, önceki duruma kıyasla 1980 yılında tonaj gereksınmesinde 100 milyon dwt düzeyinde biç düşüş. öngbrülmektedir. Bu ihtiyaç fazîası tonaja nasıl karşı konulacaktır ve bunu aralt mak için ne denli bir süre gerekeoektir? Bugün i^in l«u soruları yamtlamak oîanaksızdır; ııitekim 1 ocak 1975'tek, lıınya sipariş karnesinde 15/5, 1976 ve 1977'de teslimi gereken tankerler 170 milyon ton olarak gözükmektedir. Kuşkusuz siparişleri sınırlı kalscaktır. Ancak arz ve talep arasında Uenşje kuruiması ön ş&rtıyle 19801985 dönemi için yeni siparişler »öı konusu olabilir. Bu perspektit. tüm dünya tersanelerüKte doÇftl olarak bir çalışma sorur.u ya^atmakUdır. Mm kapaıit«lerlnd« fazla !ş otenaklan dngörülmekte :<ü. Btıgun dünya kapasitesı plda 60 ilft 65 milyon dwt düaeyindedir. 1 ocak 19T5'de teslimi öngerillen tonaj (milyon dwt olaraıc) aşagıdaki cetvelde gösterilmiştir: Gemi türil Tanker Dötane yük Diğrt gemiler ... . T o p I a m ... 1976 1977 52 8 4 64 52 4 1 57 Bilinm*si pereken bir an* sonın da, baska rür perailerin tsnkerlerin yerine geçip geçmiyecefi ve ılk alanda dökme yük gemi in*aatıdır. Eskiden beri süregelen armştırmal»r, bu tür gemilerde bir artif olacağını göstsrmekle birlikte. hiçbir zaman aza'an tanker siparişlerinin yerini ddduraoak oranda otmıjracatıdır. Dökme yük gemileri deniz taşıma larının yedide birini karsılarken, bunun dışında, dökme yük taşımalarının büyuk bir kısmı mikst (mijttî) gemilerle karşılanmaktadır. Diger tür gemilerden de daha yeterli hacımda bir pazar sağlanacagı bekİRnmemektedır. Aynı durumda, likidgaK gibi özel aroaçlı genuler de ilginç büyük iş alanları yıratmamaktadır. Mevcut perspekiıiler dünya ge mi inşa endüstrisinin önemli bir kesiminde verimli bir çalışmanm olmadıtını göstermektedrr. Enerjı bunalımından dogan veni duruma ayak uydurmak zo;un da olan gemi inşa endüstrısi, geleoek yıllarda tersanelerini bu yeni duruma göre degiştirme ve çalışma sorunlarınm çösümü dışında, urun dönemde üretim kapasitesini de kısıtlamak gereğini duyacaktır. Bu arastırma re incelemelerin bir sonucu olarak, ülkemiz ekonomisîne büyük yük olacak bu alandaki ölü yatınmlardan kaçın mamız ve konuya daha gerçekçi bir açıdan bakmamız gerekir. Daha çok yurt içi gemi taleolerine göre üretim kapesitesini saptamamız ve tersanelerimm tek elde toplıyarak yan endustrilerle bütünleşecek şekilde bu sektorü geliştiımemiî, dış talepler için de, küçük tonajlara ve özel amaçlı ufak gemi tiplerüun inşasına yönelecek şekilde şim diden bilinçli bir şekilde reorfranize olmamız gerekir. KAY1P EGO kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. HALtK ARIMAN Ancak, DP'nin 10 yıllık iktidarı boyunca kinle bilenen bürokrasi hıncını çok acı bir biçimde almıştır. DP'yi 27 mayısa gStören çltcide bürokrastnin oynadıği rol asla küçiimsenemez. DP ve onun devamı olarak kabul edilen AP, 1960'tan sonra lçerideki ve dışarıdaki akıl hocalarının da nyansıyte bürokrasi karşısmdaki tutum ve davranışını tamamen değiştirmiştir. Talnızca sandığın iktidar olmaya yetmediğlni gören AP, 1961 Anayasasının getirdiği yeui kurumlara ve devlet yuaetimjne yön veren yüksek düzeydeki kadrolara kmdi efilimindeld lnsanları yerleştinneyi bülnçll olarak yürütmuştflr. Özellftîle AP* nin tek başına iktidar olduğu 19631971 yılları bu çabanın en yoğun olduğu dönemdir. AP, lî mart felâkftini önccden oluçturduğu bu bürokrat kadronun yardımıyie savu?ttırmaş ve hatta 12 martın yönünü istediği biçimde değiştirebilmiştir. Şimdi de MHP ve MSP ikUdarda olmanın rahatlığiyla kendllerine bağlı kadrolar olnşturmak istrmektp, Demirel buna karşı çıkmadığı gibi aksine işlerini kolaylaştıracak çalıalar sarfetmektedir. Demirel'in hesabı açıktır: Dcmirel. tek başına iktidar olduğunda MHP'li % MSF'li bürokratların kendi saftmUı yçr ahıe cağım düşünmektedir. 1975 Senato seçimleri. iktidar olmanın AP'ye yaradığını, 1973'te \itirileo oviartn en büvük saj; parti olarak yeniden AP'de toplandığinı föstermefctedir. Drmirere g&te tabandaki oylar nasıl en hii>ük sağ partide toplanmışsa, sağ eğilimli bürokratlar da ileride AI'"de toplanacaktır, Demirel'in büyük vanılçısı burada başlamaktadır. Bir kez MHP ve MSP'nin olu^turmaja çalıstırdığı gruplar peııiş halk yıfınlan gibi «sempatizan» deffl f.ikat «militan» bir karaktere sahiptirler. Bunların içinde layikliğe avkırı davranışlardan baklarında kovuşturma yapılanlar olduğu şibi şiddet olaylarmda açıktan açığa silâhlı eylemlertle bulunan da vardır. Bunların denıokratik saçda olduğunu savunarı AP'de bütnıılrşnKİeri knlav değUdir. En çok MHP'ye sempati göstereıı AP'nln büe bu partiyi bir lamaç» olarak defil de bir «araç» olarak (ördhğü açıkça bellldir. Deralrel, tek haşuıa iktidar olduğimda MHPTİ ve MSP1İ kadrolarm kendisine katilmasını bcklp\ ecrtv, aksi takdîrde onlan tasfiye etmeye çalışacaktır. O zaman şu soru akla getmektedir. Buna gücü yetecek midir? Btmun dışında bujriin büiokrasi artık şu partinin ya da ba partinin sempatizanları olarak değil fakat. «eskiler» ve oyeniler» olarak îkiye aynlmıştır. «Eskiler»in îçinde \P esllimli bürokratlar da buiunmaktadır. Orılar da bu jetoneksiz tepeden inmecilerden nefret etmektedirler. Dcmirel, kendi bürokrat çrubnnu (renis öiçüde küsrürdüçüniin hatta kızdırdığının farkında deSOdlr Böylesine bir ti.Iisin snııu ne olacaktır? .MHP ve MSP rtevlctin bir bölümüne sahip olahilecekler midir? Bürokrasi, 195060 döneminde oldufıı f ibi siyasal iktidarla ton; ekün bir savasa gir'.şecek midir? Bunlar aradan zanıaıı geçmeden vanrtlanmasi güç sorulardır. Faşizm, ülkcmitdeki tırmamşında yenl jeni bojiıtlar kazanmaktadır. Yeni faşizm anla.Mşı her nlknıin kerMi sosyal ve ekonomik yapısına özçii yöntemlerl Sçemıektedir. 4 siyasî partiyi cüriiltüsüzce bir arada tutabilen bir güıun butlere daha ne gibi sürprizler hazirlamakta aldugnna zaman gösterecektir. Bu rapora göre, gemi inşaatı son on yıllarda yoğun bir peliçme göstermiçtir. Bu elriustri 'tfalındaki üretinı kapasitesinin buyümesiyle birlikte yeni tersarielerin inşasına gfdilmiş, eîkiler ise modernleştirümişür. Bunun ionucunda, yeni gemi inşa pazarı sürekli olarak uluslararası cıddl bir rekabete neden olmuştur. Daha 1972 ve 1973 yılUrmda, bazı işaretler gelecekto bir tonaj fazlalığının dogacsğını ve tanker lerde sıparişlerin 1»73 îaVö done mi için, ihtiyacın ütsrine çıhıcağım göstenyordu. Öte yandan, petrol fıyatlannm yükşelmesi nedeniyle, endüstri aiketerınin petrol ürünleri tüketimini finırlıyan önlsmler almaları da bu alanda önemli bir etken clmvışnır. Şimdiden bu önlemlerin kesrıı ilişkilerini saptamak' clanaksızdır; fakat buna rağmen ban scnuçlara ulaşılabilir. OECD'nin bir incelemesine gö re, üye ülkelerin 1973 yılına oran la 1980'deki tüketimi, eğer petrolün beher varilinin fiyatı 6 dolar ise, «zalma yüzde 16'd»n ssn 49 10 6 : S5 KARŞI DEVRİM MAHKEMELERi Ankara'da Altındağ ilçesinde. Adıyaman'ın Kâhta Uçesinde, böyle kafaJara sahıp kaymakamlar, tanrirat kâtipleri, hükümet tabibleri, mal müdürleri, ilköğretim müdürleri, ziraat teknısyenleri biraraya gel^p politik mahkeıneler oluşturmakta ve akıl almaz cezalar uygulamaya kalkışmaktadirlar. Şehadet mertebesine erişmekte Demirel'le yarışa çıkmış gibi görünen bir takım sağcılar, saçma bir Ergenekon levhasını okula astırmıyor diye, geri düşünce ve eyleme karşı çıkıyor diye genç öğretmenlere re yetişkin aydmlara zîndan cezaları biçmekte, içleri acımadan insan ömürleri üzerinde kıııç sallamaga kalkışmaktadırlar. L'ygarlık dışı kafalar ve rajfma ulaşamamış viedanlar, Altındagda ve Kâhta'da karşı devri mmahkcmeleri kurup ocak sondürnıp. devrimci eylenıi ve cesareti kurşunlayıp toprağa dnşünne sevdasındadırlar. 1,5 0,5 20 Bu tonajlarm ne kadannm slparişten kaldırılıragı şimdiden kestirilememekted'r. Anoak dünya gemi inşa endilstrisinin ağır sorunlarla karşılaşscajı bir döneme girdifi de gözden ırak turulmıyacak bir gerçektir. Bu uyum seyrinin (prosesinin> oldukça uzun bir aunan alacagı düşünülmektedir. Bunun nedenleri de. enerji bunaUmı süresinin önceden kestirilememesi ve baM ülkelerin bu endüstrıyi ayakta DEVLET KiMiN? Öyleyse, zaman, bütün bunlar olup dururken kendini olaylann dışında tutma zamanı değildir. O dönem geçti. Şimdi tüm insanların, tüm yaşayanların politikayı baş uğraş sayacaklan zamandrr. Politikayı bir meslek gibi benünseyip dışında kalan herkese «sen anlamazsın» tavırlan takınanlara gülüp geçmek, onlan ciddiye almamak, politikacılar üzerine düzülmüş fıkralan anlatıp kahkahalar basmak zamanı değildir. Politika, «Tekkcyi bekle\en çorba?ı Içer» özdeyişindeki gibi siyasal partilere kapılanıp fırsat kollama vurgunculuğu değildir. Devletin malı deniz yemeyen domuz» değildir. «Devlet dolabmı eşek bile döndnrür» değildir. «Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi» değildir. Devleti, kendi ellerinde, halkın ortak ellerinde değil de çıkarcılann, fırsatçılann, çeri ıckâiılann, acımastrlann, çagının çek ferisinde kalmış örümcek kafalıların ellerinde buldan mu. ne malm mülkün, ne güvenliğin ne de &a|lığın kalıyor. Devlet, kaba giicü silâh ve parayı ellerinde bulunduranlann değil halkın tümüntin devleti olamadıkça. yanlı yasalanna, anlı şanlı dcmokratik konüuşlarına karçın yine de seni ezen, onursuzlandıran ve çağ önünde köçflk duşflren bir makine gibi işletilebilir. Öyleyse bize düşen nedir? İsçisi, köylüsü, öğrencısı. ev kadını, memuru, askeri ve her görevdeki insanıyla tümümüze düşea, politikayı temel uğraş bilmektir. Yaşam ve çağ zaten bizi bu gerçefin koUarına doğru sürüklüyor. Devietinsan ilişkisinin bu derece yoğun ve sıcak olduğu bir dönem yaşanmamıştı. Eğer çağdaş bir yönetim kurulacaksa, bunun tartışma ve uygulama alanı tüm yaşıyan ve düşünenleri kapsayacaktır. Diişünmek ve Tapmak kimsenln tekeline verilemez ve devlet, tüm halkın düşünme, konuşma ve hareket etme cesaretini gellştirmiyorsa, çağdaş niteliğini taşıyamaz. KTSOl BlfHALlMI Petrol bunalımırtden önce, bu son on yılın ikinci yansmda, t«r ve BASKI SANAYİI 2 2 . 8 . 1 9 7 6 dan itibarenA f YENİ TELEFON NUMARAMIZ 28 9010 Adres: Soit Efendi Sk. 7/3 AksarayISTANBUL (Reklâmcılık: 2TO' 8232 telefim degisikligi Şhketimizin220094220095 nolu santralınm telefon numaraları POLİTİKA VE İNSAN.. Şimdi, olup biten herşeyle ilgilenme zamanıdır. Eğer güzel, uygar bir yaşam kunılacaksa, meydan politikacı esnafına bıraiılamaz, kuracak ve yapacak eller hepimizindir. Yönetici olmak ve yönetim üzerinde düşünüp söz söylemek yeteneği hepimizde vardır. Bizden oy isteyenler zaten bu yeteneğimKi tanımış oluyorlar. Onlar oylarımızla yönetici bir kadroyu oluşturuyorlar, ama biz onlan seçmekle kendi istediğimiz yönetimi kurmuş ve işletmiş olmuyoruz. Çünkü biz politikap oy zamanı yerine getirilen bir görev sayıyoruz, her gün her saat her olayda varlıgımızı hissettirmiyoruz. Kısacası, politik kişiliğiniz olu?mamışsa, olnp bitenlerln içinde değilseniz ve düşünmüvor, düşüncenlzi söylemiyor ve düşündüğünüzü yapmıyorsamz, siz bu çağda yaşamıyorsunuz. Ama, her halde beni anlıyorsunuz. olarak degismistir, 27817626 89 052748 65 nolu direkt telefonlarımızda bir değişiklik olmamıştır, 80 ACELE SATILIK KAT Caddebostan Santral Dıırağı köşesinde DOST Apartımanının ikinci kat orta dairesi, sahibindcn acele satılıktır. Üç oda, büyük salon. marley doşemeli, kaloriferli. Ödsmede kolaylık gösterilecektir. Müracaat için: Tel.: 26 49 08 (öğle sonralan) (Cumâuriyeu &?&> f İLÂNCIUK v HfflKIN KLJRTULUŞU 19.cu sayı 23 Ağustos Pazartesi (Bugün) Çıktı. SAVAŞ KIŞKIRTICILlGl.NA SON YAŞASIN ŞANLI TEL ZAATAR SIKILMI8 BtR tSÎAN YCMRLGC AFRİKl SEYDİŞEHİR OLAYLARINDAN ÇIKARILAV DERSLEE HERKESE İŞ, KÖYLtYE TOPRAK. i?e« £238 AnkaraCaddesiNO:74AnkaraHan Katibtanbui REKLAM AJAINSÎ