Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 AGUSTOS 1976 lr zamanlann belli başlı fconulanndan W riydl. Kimi gazeteler, Sıkıyönetim Savcüıgının uzun iddianamesini günlere bölerek pehlivan tefrikalan gibi yayınlıyordu. Aynı makarmn «Esas Hakkındaki Mütalâa»sı Ttlrkiye ,Kadyo ve Televizyonunda, list üste dort gün vejrilmişti. Okuyan, dinleyen azıyordu. Yirml bes iyıla kadar cezalandınlmak istenisimizi yeter göraneyen hızlı yurttaşlardan kimi, «Asmalı halnle» (Ti! Gençlerl azdıran, ortalığı katıp kanştıran bın> lar .'• diyordu. Bol sürümlü sansasyon gazeteîert böyle ateşler, devlet radyo ve televizyonu da bin katarak, çan takarak iörükierse, yurttaşlann hız]ı olmayanı bile böyle düşünür. «Beyln yıkama» denilen çağdas propaganda yöntemi bundan başka nedir? B OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Sonuçlanan TÖS Davası Faklr BAYKURT yabancı basına, radyolara, televlzyonlara dağıtıyordu, çıt çıkarmadı beraatımız konusunda! TRT'ye karar örneğini yolladık, televizyon saat 23.00'ten sonraki «Güne Bakış» haberlerinde yasak savar gibi verdi. Bu yüzden de kimse ne olduğumuzu dogru dürüst bilmiyor. Ceza aldıgımızı, aftan ysrarlarup çüctığımızı, TÖS'ün de mahkemece kapatıldıgını söyleyen, savlayan blr sürü lnsan rar. Böyle sananların çoğu mürekkep yalamış, hattâ yazar, çlzer. Haftalık ilericl bir derginin başyazan, eski bir bllim adamı, daha geçenlerde, hak lumda yazdığı blr sataşma yazısında, «Blrinci yöneticist oldugu ögretmen örgütünü go?ist egllimlilerln temel karargâhı haline getlren Faklr Baykurt» dlyordu. Mamak Askeri Ceza ve Tutukevi'ne kapatıldıgımız zaman Askeri Savcı da aynı böylo suçluyordu. Dünya! Dogrusu, asla bıkmışhktan, bezmişlikten de£11; kötü nlyeti temelll ortadan kaldırma olanağl bulunmadığından, bu konuyu, sağduyulu, solduyulu okurlaruı, adaletl ytiksek halkın lnsafına bırakmayı daha dogru buluyorum. Bunca resml, özel, bireysel suçlamanın, gürültü pntırtının sonunda, bir tek gun cezaya bağlanmadan, baglanamadan bittl TÖS dâvâsı... Halk için bir sav&şıma katılanlar, daha baştan, haklı haksız çile çekeceklerini, haksızlıkların yandaşlardan da gelebilecegini hesaplanıalıdırlar. Kendilerinl savunup aklandıkları zaman bile sanık kalmaga, l^aia kalmaga katlanroalıdırlar. Hâlâ böyledlr devranl GUzel devran! Ama ne olmuştur soouçT Blnlerce ögretm*nin en zor koşullarda olusturup uyguladıgı «Devrtjn İçin eğitim» suç sayılamamıştır. Yangınll, saldınlı Kayseri Toplantısı'nda bir toplum bllim ve tarih gerçegi olarak öne sürülen, (Yalnız Türkiye değil, bütün dünya sosyalist olacaktır!» sbzü cezalandırüamamıştır. Türkiye'nln özverill, dlreşken öğretmerderl, devrimci eğitim eavaşımından geri püskürtülememişlerdir... Belkl yann da böyle tutuklamalar, yargüamalar olabillr. pek çok ögretmen aynı çilenin benzerinl yaşamak zorunda bırakılabilir. Ama beş yıla yakın süren, sırf Yargıtay lncelemeai 18 ay alan, dosyası 76 klâsör tutan, blr sürü yalancı tanığı, muhbiri, şunu bunu kapsayan «TÖS Dilvası» örneğinde görüldüğü glbl, eğitim alanmda bilimln, tarihin yolu kesUem«tuştir, kesilemeyeceğinln kanıtı çıkmıştır. 1961 Anayasasımn •Çahşanlar ve lşverenler sendika kurabiyr» dlye bir maddesi vardı. 1965'te 624 sayılı memur sendlkaları yasası buna görs çıkanlmıs, TÖS buna göre kurulmuştu. 535 şubeai, 75 bln Uyesl vardı. 20 eylül 1971'de, 12 Mart'ın civclvll günlerinde o anayasa dagiştirildl, • çahşanlar» yerlne daha dar kapsamlı «i^çller ve işverenler sendika kurabillr» denildl. Bir de geçici madda eklendl. Buna göre, memur sendikalannın çausmalan durduruluyordu. Varlıklannm ne olacagı «Altı ay içlnde» çıkanlacak bir yasayla belirlenecekti. Nerdeyse altı yıla vanyor, hâlâ çıkacak o yasa! Mecllslerimla daha büytik lçlerle ugraçıyorlar, bunlara sıra gelmlyor... Görüldügü gibi TÖS, Anayasayla çahçman durdurulmuş, ama mahkeme karanyle kapablım? değil. Yöneticilerinin çogu cezaevinde yatarken, yerlnde bir öngörüyle para ve mal varlığını TÖBDER'e aktarmıs, ilgililer bundan dolayı da yargılanmışlardır. TÖS, hukuksal olarak hâlâ «yok» degildir. Daha önemlisi TürkJye'de öğTetmen, Ögretmenln etkinliği «yok» edilememlştir. ! Avukat dostum Cemal Başbay'la konuşuyorduk. Faîbny, soruşturması kovuşturması, yargılaması. Yargıtayı dört yıl, on ay, yirmi beş gün süren bu dâvadan önce de, sonra da öğretmeni*~ •. ve':ili olnrak * çalışan hukukçulardandır. «Şimdi niye susuyorlar?» diye sorduk birbirimlze. İrisinin. ufağının çıtı çıkmadı, sadece Cumhuriyet yayınladı Askeri Yargıtay 4. Dairesi'nln 13.4.1976 günü karariyle kesinleşen beraatımızın haberini. Yüzlerce ögretmen hakkında soruşturma açılmıştı. Gece yanlanndan sonra evlerinin kapılan çalınıyor, kltaplan kâğıtlanyle blrlikte taşv ta doldurulanlar karakollarda, loslalarda bir araya getiriliyortlu. Butüar sonra da Sıkıyönetlm rshkemelerinin kurulduğu daha büyük merkezerde toplanıyordu. Uzun ince elemelercten sonra 160 kadan saıuk sandalyesine oturtuldu. Ç o ğ.ımuz tutukluyduk. Haftanm beş gtüıü, sabab ıkşam, ikişer üdşer kelepçelenerek, büyük GMC'lere dolduruluyor, sanki pamuk çapasına, zeytin toplamağa götürülUr gibi, duruşmalann yapıldığı sarı boyalı yapıya getirilip götürülüyorduk. Çoğumuz işimiii yltlrdik. Uzun süre açıkta kalanlann hepsi göreve dönemedl. Tutukluluğum kaldırıhnca ben blr dilekçe verdim, kar çılık alamadım. Beraatımıa kesirüeşince yenlden başvurdum, bu sefer de, «Devamsızlık nedeniyle işine son rerdifc, döaomezsin!» diyo karsılık verdiler. üç satırlık blr yazı, altmda «Prof. Er.» bilmem kimln imzası. Sanki keyflmden devamsızdım! Sankl gönltimle tutuklanmıs, kendl kendiml suçlandırmıştnn.» Avukat Başbay, «Yazar, çizer hakkirmn arara!» diyordu. Kolay san kl hak aramak. Yargılanmamız sürüp giderken Sıkıyönetim blldlrüerinde açık açık guçlu llân ediliyorduk. Bütttn o blldirilerl, o gazetelerl, radyoyu, tetarrizyoaa ayn ayn dâvâ mı edellm şimdi? Belgderinin bulunması, fotokopilerinin çıkartılması, ayn ayn harçlarının yatınlması, kolay nu olur? özellikle Anadolu Ajansı, tarat,«ıa çalısması gereken bu kamu kurulusu, rararunıa olan haberlert çarşaf çarşaf yazıp yerll Aklanmayı Duyurmadılar çözümün» baglıchr, Blze düşen, yurdun ber yertnd*, ber smtf ve tabaks İçin etitlmin ysygmla^maaını, demokratlafinaaını saglafr.ak, bunun g»re# olarak da, lifçi sınıfıyla, CMkl emekçi kltl«lerl« d««/anı«anayı srttırmaktır. îsçl ve köylülerle dayanışmaıun gerektirdi£l aomut «^ımiftri atmaktır. ögretroenlörin k6ndl lçldrlndekl dayamşmanın Oneml de bunlar kadar agırlık kazanmıştır. TÖS, güç koşullar altuıda, binlerce Uyesini, gemşletilmiş blr sorumlulukla savaşıma katarken, dayatusma önlemlerini de almıştır. Mahkeme kapılannda, danıştayda Uvelerlni savunmasız, cezaevlerindeklleri ve çocuklannı harçlıksıa bırakmv rmştır. Aylıklarını eksik fazla ödemiş, avukatlannı tutmuştur. Bugün de, yann da, çok gerekli olan budur. ögretmen her zaman tutucu, karşı devrimci güçler tarafından T.OT durumlara düşüşürülebilir. Bundan dolayı hemen bir örgüt lçinde birleşmelı, sendika hakkını almalıdır. Halkın gözünü açan, ona kannı zarannı, tarihsel tavnnı beUeten bir egitlm her zaman tutucularuı, varsıl azınlığın hışmına uğrayabilir. Kolay kolay «Devrim için egitim» yaptırmazlar adama. Yasalar ne derse desip, bir de egemen sınıfların zorbahğı, faşlzml vardır. Buna ancak birlik ve dayanışma ile halkm, öteki meslek ve emekçl ÖrgÛtlerinln destefti ile karşı durulabilir. Bugünkü ögretmen, meslek örgütünü öncs bu amaç için çalıştırmayı düşünmell, gücü artar«a daha 1leri amaçlan gündemine almalıdır. Genia bir toplulukta gönlsler tek noktada toplanamaı belki ama, dısardakl her tartışma lçerlye yansır diye birligi bozucu, sınırsu bir hoşgörünün de yararı yoktur. Meslektaşlar, birleşme ve dayanıama konulannı, bu konularda beliren gUçlüklerl düşünürken, TÖS deneyinden uzun süre yararlanacaklar •anınm. 12 Mart dönemi yargılamalannda, tarih açı«andan «uçlu olmadıklan halde, yürurlUkteki hukuka göre «uçlu göriilen, bu yüzden agır cezalarm çsrptınlan gruplar olumlu olumauz blr lmada aalâ bulunmaksiDn, ögretmenlerin o yargılamalardan, af olanağını da kullanmadan, açık alınla çıkmalanmn önemi büyüktür. Bu sonuç hlç de kolay yollardan geçmeden elde edilmiştir. Bunun haberinl halka duyurmak, üpkı Naareddin Hoca fıkrasmdaki gibi, «Garibin klmi var, ölümümü de geldim kendim haber verdlm...» örnegine uygun olarak yazısını yazmak bana düştü. Bu yanda onu yapmaga çalıştım. Bu arada kesinleşen beraat karannı göremeden aramızdan ayrılan TÖS Genel Sekreteri Osman K. Akol ile TÖS Samsun Bölge avukatı eğitimcl Mümln Dogru'yu saygıyla anıyorum. TÖS davasıru canla ba^şla savunan hepsi birbirinden degerli avukatlanmıza, bu davaya adı girmis girmemis meslektaşlanmıza saygı dolu tesekkürler sunuyonım. ARKADAŞ SADUN TANJU L odos bütün plajı blr kan? yosunla kapladı. Biz körfezin tam ortasındayız, dalgalar ne bulmuşlarsa denizin üzerinde, ne jolmuşlarsa denizin dibinde, sürükleyip retiri.rorlar. Böyle havada belli oluyor doğayı ne kadar kirlettiğimiz. Yosun jığınlarının içinde neler yok nelerl Hele şu naylon ve plâstik artıklan yok mu, el aman.. Çare yok, sıvanıp temlıleyeceksin sahili. Bn işle görevli iki çenç var ama, yalnız başlarına kalkamazlar altından. Mübarek yosun da ıslak kumla karışınca nasıl ağırlaşıyor sana, kurşun gibi. Kumda, lodos artığı rüklü el .irabasını yüz metre sürdün mü dllin dışan çıkıyor. Çocuklar da gencecik daha. Öğrencl imlşler. Üniversite smavlaruıs glrmişler. Tatilde çalışıp para kazanacaklar da, sınavdan da ikramiye çıkarsa yüksek öğrenimlerine devam edecekler. Ikisl de Anadolulu. Fek ümitlerl yok. Boyna soruyorlar bana, Sadun amca sınavdan bir şey çıkmazsa bir ij bulabilir miyiz acep, yoksa askere mi gitsek? AĞUSTOSTA SUYA GiRSEM.. Hanl bir türkü vardır, «kara bahtım, kör talihim» dlye yakınır da, blr yerlnde «Ağustosta suya girsem balta kesmez buz olur» dlye Tannnın nice talihll kulu olduğimu anlatmağa çalışır, İşte onun gibi, ağustosta millet titriyor. Balayonım, plajı kuşatan tas duvara kadar gelip denije acıklı gözlerle bakan herkesin sırtuıda yün kazakUr, hırkalar, uzun pantalonlar, sanki mübarek yaz ortası değil de sonbahar! Biz yabalarla tırmıklarla küreklerle saldırıyoruı yosunlara da, Erzurumlu Ali bana «yahu amca sen amma da seviyorsun çalısmayı» diye sevji sözlerl sdylüyor. Çalışmalı evlâdım, yoksa öyle klr pas birikir kl şu güzellm dunyaya, bin pişman olursun geldiğlne geleceğine. Sonra çalışmanm olumlu, güzel bir etkisi de var; kampta bulunan çocnklar, çençler ve yaşlı başlı hanımlar bile katıldılar bize, öğleye kadar yansını temtzledlk plajın. Televizyon reklâmlanndan birinde «göğü ısıtamazsıruz» diyorlar ya, biz pek âlâ denizi temlzledlk. Lodos ylne patladı ertesl giin, tekrar temizledik. Olumlu Sonuçlah ^ «TÖS Dâvâsı» adı altında yapılan yargıltuna nın olumsuz etkilerlni konuşmak bize dU^mes. Ama çıkan olumlu sonuçlan mutlaka konuçmalıyız! Bence en önemll sonuç, öğretmerJerin güncel v» tarihsel görevleriyle ilgill olamdır. Meslek ya da özlük sorunlan, yurt sorunlanndan ayn düçü ALi BEY Yanl, sizin anlıyacağınız öyle pek Imrenllecek bfr tatfl olmadı. Temmuz zaten ahım sahun değildi, agustos iizerine tuz biber ektl. Ne yapalım! Elle fclen düğün bayram. Her sey değişiyor bugünkü dünyada, mevsimler de, iklimler de.. Andre Maurois'nındır İklimler. ve siı bilir misiniz İklimler' okuyor, Gorki'yl okuyor dlye bir ömür zindanlard» yatmıslardır adamlar. Puslu bir gün, tatil köyünün bir köşeslnde Ali beyle geçmis günlrri konustuk. O, söyle etrafı dolasıp görmete çıkmiftı görevi gerrfi, ben bir iskemleye tünemiş bulutlann arasından bakalım KÜnes ne zaman çıkacak oyunu oynuyordum. geçerken yanımdan, Nuri Tahir'i sordum. İyl imis. Bu yakınlarda gelir dedl Ali bey. Kemal Tahir'ln küçüpüdür Nuri. All beyle kırk yıllık arkadastır. Arkadaş mı? tkiz kardeş kadar yakındır. Y«\uz'da assubaydılar 38'de Nazun davasmdan içeri alındıklannda. All, geminin kltaplığını yönetirdi. Bazı assubaylann kitaplıktan kltap aiıp okumaları da zindanlık suçmuş, klm bilebilirdl? Herkes "Suç,, Işliyor! OKTAY AKBAL ÎEvet Hayır HAGI BEKTAŞ AYDINLlCl ojru düşünebümek, doğru tartışabiimek geleneğinin otumiadığı bir toplumda pek çok kavram; rin^nvttlr çarpıtılmak, tabulastınlmak çeldncesini taşır. Bilün gerçeklerinin düşüncenin lnsancıl hoşgörüsünün egemen kiiınamadıgı bir süreç içinde; nlce yalanlar, yanlı^lar, düzeltilip doğrultulup sunulur bise. Nlce dofrular egri edilir. Her yan, blrbirino kansmış dejer yargılannın talanuıı sergller. Bilimin ısıgmda, aklın ak aydınlığında tartışılamayan her düşünssl çıkış ona dayalı eylem de doğmala&ır böylece. Yozlastınltr. Katılastırılıp, bulandırüır. D AYDINLARIN iL&iSiZli6iND£N HACI BEKTAJ « B i BiR TÜRK DÜ$ÜM(İRl'NÜN DÜŞüNCELERt YOZLAjTIRILMIJ, BiR TAKfM KÖR İNANÇUK1N KAYNACl (HBi MSTERRR OLMUJJUfi. ta, gtttteta «Beırt, Salem, Wtıuton> d!re bafıran çocnktan bir pakei âmntrikm slparası aldınız. Tamam! Blri gördü, bUdlrtü. Yasatar vakanızs yapışır hemen. Kaçak mal alyaaaktn, rasdan »rtancbr. Cezam nedlr MlmJyormn, ama vardnr blr o o a n T«salara pŞre... Oysa herkes bu'ançn g&tler önünde işliyor. Gidersin Emlnönü ya da Takslm aUmna o •nçn lşleyenlerl blr blr görürsön, varsa yüretin, verinrtn btr on llra «en de yaaaUrm karsı çıkmanın tadııu dnyar tüttürflnfln bir Amerikan Bİgmraaı!... Gazetede btr resim; tfratro sanatçın lAie Oralofln IztnH «larak oezaerlnden çıtonıa .. Hapishanenln bahçeratu blr buket tntustnruror ellne, Backa bir resimde de Oralojtla (töjçyaş brrnı «Uyor. 8«bah çıknus akşanı ylne cezae\1ne dönmü». Bon on bej (4n yasalara eöre böyle geçecek, bn imln adı, «İs arama» tanl... Gldlp iş arayacak kendlne, haplstcn çıkmca da Issfa kalmayacak. tnsanca bir davranı?... Bllirelniı Oraloğlu'mın hapsedilmeslnln nedenlnl... Suç isİMnia saoatçı! Yasalara före soç. . Böyle suç olur mu dlyemeyiz. yasa suç »ymıasa bir eyleml, o suçtur, cezalandırmak çej»kir o KIÇU bllerek bilmeyerek lsleyenl... Ünlü sanatçımız da Doğnbeyazıttaa flocan taJamîan aldıgt İçin yasalara aykın blr is yapmıs. Kaçak mal alnuş... Sanatçı der kl, oyun için aldım bunlan, fincanlar kınlnuştı, yenilerlnl alnıak gerektl, Doğubeya»tta da böyle şeyler satüıyordo. Biliyor rnuydu o malların ka Sak oldu£unu? Gldlp blr şey alıyorsunuz, bilmem ne malı yanyor arkasında, nerden geldl, nasıl geldi yurdumuza, inceletoek gereğini duyanınu var mı? O kaçak mailan vnrda sokanlar, satanlar var. Alan suçlu, j*ma satanlar sattıranlar, satı^Iara seyircl kalanlar suçsuz mu? İBen görmedim, ama çok anlattılar, Suriye sınırlarımıza yakın plçeler «açık pazar» haliııdeymiş. Gidenler en güzel yabancı pnallan ucu» ucuı alırmıs, Vltrinler böyle mallarla doluymns... (Kimse btr sey demezrnls onları satanlara, glAcr aürnııssın. Arna künl zaman da kolluk rüçleri o malı alanı yakalarmış «Vay kaçak mal aldın, haydl karakola» dermiş. Rastgele! .. Bflyle yasa nygıılamas» olur mu? Blıine en büyük ceza verfllr, blr çoklan lse ellnl kolunu sallaya sallaya gezer. Bir suç, onn lsleyen berkes için suçtur. Lale Oraloğlu Do?ubeyazıt'ta kaçak flncan almis, bu da beilrli bir yasa maddesine göre suç83. o isl yapan herkes suçludur, cezalandınlnıalan gerekir. o esyalan grizll açık satanlar varsa, bu işi «meslek» olarak yapıyortarsa, yasa uygulayanlar onlara ses çıkannıyorsa blr bozukdüzende yaşıyoruz demektir. Her gün blraz daha bellrginles«n bn bozukdflzenln kurbanlanndan birl de işte, Laie OraloğJn. Herkesm her gün her saat lsledigi bir «suç»u da işlemis. t)stelik cezasını da bilmem kaç aydır çekmls. Kimi bu bozıık Idftzenden yarsrianıyor, bu bozukdüzenin sürüp gltmeslnl Utlyor, [kimi de fincan aldı dlye aylarca hapiste kaüynr!... I «Wlnston var, Kent var, Malboro var » Kim çıkanr bunca I «dgarayı piyasaya, klm verir çocuklann ellne? Büyük bir örgüt olmasa arkada, güvenilir yrrlere dayanmayan bir örgüt, oöylentne açık açık işlenir ml yasalara aykın suçlar? «Suç» lslemek bu kadar yaygın, olağan hale glrer mi? Arada bir duyuyoruz kaçak »igara dolu bir geml yakalanmıs diye! Biri yakalanıyor nasılM pek çogu yakalanmıyor! Amerikan siçaralan Tekel mallarmdan daha çok satılıyor, daha kolay bulunuyor. «Blr sigara al» ıdedin mi lokantanın garsonu gidip bir Kent getiriyor. 11er yerde bu böyle... Lale Oraloğlu'na geçmlş olsun. Ben sanatçmın böyleslne yay•rın bir «suç» yüzünden aylarca özgürlüfünii yitirmesinden kendi adıma, toplum adma, yasalar adına üzüntü duydıım. Böyle Basıbozult bir düzende yaşadısımıza ne denli acınsak azdır. Üzülmek, acınmak, yerinmck değil, utanmak gerekir gerçekte... Hera yanbşlığı gör, hem de düzelmesine çalışma! Sağduyuya ters düşen budur... Ümit SARIASLAN , Raabektas Turizm Demeti T. Kurulu Üyssl de ynşamış, konmus göçmüs nlce insanın, uygarlık yaratılannı, besleyip büyüttükleri düşünce, inanç, gelenek ve gftreneklerini geçnîiain karanlıgından çıkarrp, ^ünümüze bağlayan, aynı toprakların bugünkü insazunı anl&tacı« yapıtlanndâ yaşatan; âk Sâfan, ak yürekli aydınların, sanatçılann, düşünürlerin konumuza ilişkin yazı^an, işaretleri de, kitaplan arasında bırakılmış. Geliştlrilip, genişletilip, işlenmemiş. Kaynatılan cadı kazanı aydınmın ilgisizliğlni yogunlastırırken, bu fırsattan yararlananlar işlerini sürdürmüşler. Aydm ilgislz kaldıkça, halkm sevgisini, saygısını içtenliksiz çevreler sömüregelmis. Egemen sınıfm dünya görüsü çizgisinde devinen; soygunu, sömürüyü sevimli kılan düşün adamları arkalanırken, halk adamı, hak adamı Hacı Bek'as ve öğretisi lizerinde bir yogun baskı kunılup, sürdürülmüj yıllardır. Aydmm ilglslzligi, egemen çevrelerin Hacı Bektaş ve ögretisi Uaerindekl yoğun baskısı, bu devrimci halkçı ögretinin hasır Halktan ve haktan yana tavır «1mış, devrimci, toplumcu blr bhlk adamı. I964't«, Hacı Bektas'm yattığı türbeve «döencöietetn. o is okuDUşunsel Eürecin evreleri için lunun muze olarak açılmasınde, önemli baglamalan olu?*uran . dan bu yana; on iki jıldır Hacıkimi çıkışlar da bu talihsizliğe "beîctaş ilçesinSe, "O'nü anma'şe'ri' ugramışlar. Toplumun değişimi likleri (Anma günü törenleri dine, insanın çagdas gelişimine ye de geçer) yapılır. O'nun ayandaş olmayanlar yararlaıımış dmdan kaynaklanan «Şenlik»lelar, yararlana gidiyorlar; yozlaş rin, HACI BEKTAŞ KÜLTÜR tırılan, katılaştınlan her düşün VE SANAT ŞENLÎKLERİ duruce ve eylemden. Toplumsal deği muna getirilip temellendirilmesi şimi kendi kişi ve sınıf çıkarları için uğraşıldı, uğraşılıyor. «Şenlik» benzerleri arasında eskilena uygun bulmayanlar olmuş hep, dogmaların dokunulmazlığı rindendir. Adını aldığı düşünür na sıgınanlar. Halktan ve hak gibi, ilgisizlikler, sevgisizlikler, kösteklemeler arasında sürüp lan yana her atılım, değişim bu çıkar ortaklıgı içinde kösteklen gidiyor. İşte bugün o şenliği yanus. Yeni yeni çıkışlar, insanca £iyur, kutluyoruz. atılımlar, dondurulan düşiince Hacı Bektaş ve eylemi, çogu katılaştırılan inançlar ortamında aydınlarımızca gelenekselleşti kalakalnuş. Her yeni atılım don rilmiş, bir takım kalıpların dışıdurulup, durdurulmak istenmiş. na taşılmadan deferlendirilmede. Kaynak yetersizliginin yanı Halk, yüzyıllardır küoük 'oir sıra, yüzyıllardır egemen çevreazınlıgı ilgilendirsn konularda anımsanmış. Anadolu, altıy'.c üs lerin siyasal ekonomik yeğlemetüyle. yine aynı azınlıfı ilgilen leriyle de tabu'laştırılmış bu kodirdiği sürece akla getirilmiş nuya dokunulmaktan kaçınılmış hep. Geniş halk kitleleri; bu top hep. Anadolu topraklan üzerinrağın insanları kendilerini ilgilendiren her konuda bir şey bilmesin, ögrenmssin istenmiş. Insanıyle birlikte, yüzyıllar içinde tum varlığı, deeğrleri, güzellikleriyle işlerıne geldikçe yöneldıkleri Anadolu toprakları da savsaklannuş, elin talanına açılmış. Ne sanatı, ne kültürii, n? düşüncesi, ne de gelenekleri ve görenekleriyle ele alın:» işlenmemiş iyice. Yaratan, besLsyen, büyüten uygarhklar ülkesi Anadola, karanlıklara bırakılmış. Nedjn ki, halkı güdülmesi gereken bir sürü, dursuz dııraksız sömürülen bir kaynak olarak gören düşüncenin uygulayıcıları ve aydınlarırun işinedir bu. Kendi varoluş lannı pekiştirmenin, kafa ve yjrek karanlıklarını gizlerasnin başkaca yolu da yoktur. Sayısız geleneklere sahip bu topraklar. Bu insanlar. Üzerind?n sayısız, sonsuz insanlarm gelip geçtiği, uygarhkların konup göçtüğü Anadolu; geçmiş yüzyılların yaratıları, inançları, düşün cesi, gelenek, görenekleriyle sahip çıkmamızı bekliyor. Hacı Bektaş da, bu ilgisizlikten yaralanan. düşün ve eylem adamlarımızdan. Ona düşürce dünyamıza getirdikleri, Türk top lumsal gelişimins katkıkırı öîçüsünde ilgi gosterilmemiştir. Gös terilmesine olanak tanınmamıştır. Zira içinde düşüncesi piltikçe soyutlaştmlıp, bulandırüıp, özünden armdınlmıştır bu yüzâen. Bu, kaynakların yetersiıliğin den olduğu denli, aydmımızın politik baskılarla da yoğunlaşan iJgisizliğindendir. Hacı Bektaş, kendi bencil çıkarlarını, geleceklerini Moğol sö mürgecileriyle, Arap '. leolo^larıyle işbirliğinde bulan, Selçuk egemen çevreîerinin. Türk msaiiı nı ezip sömürdüğü günlerde; hal ka bir top ışık olmuş halk öncerlerinden. Ctinccl çıkarları uğruna. çajrhşı düşün adamiarı ş?ibi, şünür.ün ogeıneniyie 'şbirliği etmeyen, sömüruden pay alma o!annkiar!nı dü'şünrneyen, Türkçe snyleyip Türkçe ysLznn, eyleyen bir halk r'dî'T. Y?.=amı boyunca ?iiçsia;in yanında yer almış. akılcı, sercekci insii. Ei! p;e kişi. dü'ünür kisi. 5ovj;tından, ta'andsn. 7irba!!i:tm hir.t; ne? «Hak» der döneriz biz. diyen düşünceye, «Hak» d?r d"nirz bız, c'.ç'iniç. Halk'.n ezi'ip, ssm'JrüldiiS'i bir rl'>«np h">"ir.: ?<;mış barjşçı, lıalkîi bir düjüuur. altı edilmesine en iyl alanı hazırlamıştır. Toplumcu eylemi, yüzyıllardır kendisine gızemsel dayanaklar aramak zorunda bırakılan geniş halk kltlelerince, egemenlerin istediği doğrultuda bir dinselliğe büründürülmüştür. Ken di de, sınırsız övgüye boğulmuş bir ulu kişi, efsane adam. Toplumun karanlıklar içinde el yordamıyla yürümesini çıkarlanna uygun bulanlaruı istediği de bu değil mi? Desteklemişler bu gidişi. Irmağın yatağını değiştirmiş ler. Yaşayan insan, halk adamı olağanüstü niteliklere büründürülüp, özünden, gerçekliğinden, kişiliğinden, kendi olmaktan, insan olmaktan çıkarümıştır. fbptömsargcrçeklik Jçinde ele alınmayan her konu gibi, o da, gerçek kımliğıne yabancüastırılmıştır. «Gezici aşıkların, ozanlarrn dilinde de, Hacı Bektaş, düşünce yapısı olmaktan çıkanlmış; fanatik, sarsılmış, yıkılmış, adeta var mı, yok mu belli olmayan, hatta böyle bir insan yaşadı mı, yaşamadı mı bilinemez duruma getirilmiştir» (1) Yaşadığımız günlerde halkın, çokluk konuya yanlış baktığını gösterir bu. Bugün halkın büyük çogunluğu, Hacı Bektaş'ı gününün toplumsal yapısındaki bozukluğa, dü zensizliğe karşı çıkan bir düşün ve eylem adamı olarak görmezler. Gcrmeleri engellenmiştir. Dinsel bir önder olarak bilen, gören aydınlar da çoktur. Bu bir yanılgıdır. Bu yamlgıda aydının ilgisizliğinin payı aranmak gerekir. Kalk, kendi degerlerine; saygm kıldığı kişi ve kurumlara ayduım sahipliğiyle gerçek yerini verir. Bir kavram kargaşasının yaratılıp körüklendiği günümüzde böylesi değerler, gerçeklerin, sorumluluklann taşıyıcılan aydın larca sahip olunduğu ölçüde yararlı, yaratıcı kılınır. Hacı Bektaş ve düşünce yapısı; bir düşünce ve inanç tümü, bir dirlik düzenlik önermesi ola rak ele almıp irdelenmeli, incelenmeli. Çünkü; düşünsel sürecin önemli bir evresi olmasıyla ner aydını, ardmda sayısız seveni, sayanı olmasıyle kitleleri, halkı ilgilendiriyor. Tüm insanları kucakteyan; banştan, sömürüsüz bir toplum duzeninden, akıldan, bilimden yana öğretisiyle, insanlıgı ilgilendiriyor. «Aydm, düşünmekle ve dogru düşünmekle yükümlüdür. Dogru düşünmek ise, her şeyden önce insanın temeldeki birliğini görmeyi ve insanla ilgili bütün sorun lan bir bir önem sırasına koymayı gerektirir. Bu sıra, bir anlamda demokratik olmak zorundadır. Yani, daha çok kişiyi ilgilendiren sorunlara daha önemli, daha az sayıda kişiyi ilgilendiren sorunlara daha az önemli diye bakılmalıdır.» (2). Halk bizi ügilendiriyorsa, onu ilgilendiren her şeyle ilgilenmek zorundayız. Toplum sorunlaruıa akılla, gerçekle eğilmiş halk adamlarına hele, hiç ilgisiz kalınmamalı. Hacı Bektaş da, değişimin toplumsal özü içinde kavran malı, gerçek yerine konmalı. Bilinmezliğin karanlığı içinda bırakılmamalı. Bu bir görev. Halkın sanldığı değerlere aydm ilgisizse, sevgisizse o değerlerin çıkarcılarm elinde yozlaşması kaçmıimaz. Hacı Bektaş, kendine yabancı laştırılıp, öğretisi bulandınlmış; halk, çok soyut ve anlamsız bir takım değerlere, kör inanlara bağlanır edilmiş bugün. O ve top lumcu düşünü özündeki dof ruluğa, haklılığa, toplumsal dayanak larma aydınların aydınlığında, sa hipliğinde bürünecek. Ancak böyle aydınlığı sürekli kılınır, çarpıtılmaktan kurtarılabilir. Bu soy ulusal deferlerimiz. (1) Ümit Kaftancıogln. (2) Mete Tunçay. Sanat Dergisl, Sayı: 177 «Aydının sommlulu? EDEBiYAT VE POLiTiKA Mermer masamn üzerinde «LeninGorkl, Devrlm öncesiDevrim Sonrası, Anılar, Mektuplar» kitabı duruyordtt. AH bey yan gözle baktı. Güzel bir kitap dedlm. 1938lerde olsay dık, böyle bir kitabı okuduğum için 18 sene verirlerdi, rahat: Sonra yaptıgım sakadan rahatsız oldum. Öyle komlk blr tarafı yolctu bunon. Karşımdaki adam, namuslu büçill çağdas yazarlardan birkaç kitap okuduğu için gençlik yıllan zindanlarda çürütUlmttş birlydi. Otursana biraz dedim, ayakta olmak daha hoşuma gidiyor dedl. Sonra, Nevsehir Kapishaneslnde fünlerin ancak çalışmakls geçtiği ni anlattı btr ara. Ama kalbin yorg\ın, son kriz bir hayli ciddiymiş dedim, çahşırken kendini daha iyi hissettigini söyledl. «Nasıl, begendiniz mi kitabı?> dlye sordu. Gorki ile Lenin arasında sağlam blr dostlui£, Çkir ayrıhklannın bile sarsamadığt güzel bif arkadaşlıîf var'mış dedlm. (Baıan ne "kadar karsı düşüyorlar birbirlerine, Gorki'nln sanatçı duyarlılıği ile Lenin'in akılcılığı ve cerçekçiliğl nasıl da uzlaşmaz iki kutııp oluştaruyor..) Peki, nasıl sürdürüyorlar dostluklarmı?» dedl All bey. •Kişilikleri önemli. Biri Rus drvriminin lokomotlfl, beyni, flkir ve eylem ürcticisl. Öbürü konnlanm yoksul ve çalışan sınıflardan alan bir yazar. Bir kez, iklsi de başka açılardan insanlann büyük kesimiyle ilgileniyorlar, tutkuyla. Sonra ikist de dar kafalılıktan nefrrt ediyor, yiireklerl ve diişüncelerl çaga açık. Ne diyor biliyor mnsun ölümünden sonra Lcnln için kansı, anılarında: Gorki'nin yapıtlan Lenin'in toplumsal gözlemlerinin keskinleşmesine yardım ederdi. Lenin e'debiyatı, yaşamı halkı ve dünyayı tanımanm bir aracı olarak bilirdi ve bu yüzden Gorki'y» inanırdı.» Öbür yandan Gorki'nin gözünde Lenin, «dunyanm gelecefi için nöbet tutan insan.. İnsanlar birbirlerl Içln böyle değer yarjrılanns rarırlaroa, zamanut ve olaylann gctirecegi tüm kuşkular temizlenlrj» ÇERÇi GAFFAR Nevsehir haplshanesine fünün birinde Mr adam fetlr» diler dedi Ali bey. Köylü kılıklı. saf jröıünUşlü, zavallımn biriydi. Bunun siyasiler koğuşunda İşi ne dedik. Mefer suçu komünizm propagandası imiş. Adı Gaffar'dı. Çerçi Gaffar. Adam, köyler arasuıda eşek »ırtınd» öteberi »alan faklr blr esnaf. Boyuna posuna bakmavıp Allahı sijaya çekermiş. Her gittiği yerde ileri geri konuşurmus. Allah mademki o kadar büyük, adaletli. şefkatli, gücünün sınırı yok; bunca haksızhk, zulüm, işkence yapılırken nerede dlye hesap sormağa kalkarnus. Sonunda ihbar etmisler. Vlan sen komünist misin Allahsız kilapsız diye sopaya yatırmıslar, şahit şuhut mahkeme derken, içcri atmışlar. Hiç bir şeye doğru dürüst aklı ermezdi diyor Ali bey. Öyle çalısmayı fllân da sevmezdi. Oğlum (.affar artık senin çerçilik bapi yuttu, köylük yerde sana iş kalmadı. bari blr zanaat 5ğren de çıktığmda ekmeğini kazanırsm nasihatlarına da pek kulak asmazdı. Öyle geçinip giderdi aramızda. Sonra af oldu, çıktık. Nuri Tahirie çerden çöpten bir atölye açtık, hediyeHk eşya filân yapıp satmağa çalışıyoruz, bir ırün çat kapı bu geldi. Sorup soruşturmuş. yerimizi bulmnş. Ama tavirlan bir başka. Bize ders vermeğe kalkıyor. Biz bunun için mi bunca mapusluklara katlanmışız, geçim davası diye tutturup asıl devrimci gayeden uzaklaşmışız, asıl bundan sonra bir şey yapılacaksa yapılacakmış. MAKİNA YÜKSEK MÜHENDİSİ MAKİNA MÜHENDİSİ ve veya ENDÜSTRİ MÜHENDİSİ ARANIYOR Almanya ile teknik işbirliği yapan firmamızın Gebze'deki fabrikasında çalıştırılmak üzere; • MAKİNA YÜKSEK MÜHENDİSİ VEYA MAKİNA MÜHENDİSİ • ENDÜSTRİ MÜHENDİSİ elemanlara ihtiyaç vardır. Adayların: • Almanca veya İngilizce lisanlarından birini çok iyi derecede bilmeleri • Askerlikle iliskileri olmaması • Azami 30 yaşında bulunmaları şarttır Işe alınacak elemanlar, imalâtımızla ilgili olarak, müşterek çalıştığımız Avrupa firmalarına staj için. gönderilecektir. Ücret tatminkâr olup, ayrıca geniş sosyal haklardan faydalandırılacaktır. İlgililerin P.K. 914 Karaköy adresine müracaatları rica olunur. Müracaatlar gizli tutulacaktır. M (Grafika Maya: 936,8051) BU KADAR «ÂZ».. All bey, Çerçi Gaffan başlanndan nasıl savdıklarım anlatırken, GorldLenin arasındakl arkadaşlıktan csinlenip, birblrine güvenememenin yaşanmış bir olayını hatırlıyor. Belki bunun için Nuri Tahlrle bfrbirlerini bulmanın mutluluğunn ömürlerinl dolduran bir olay olarak kabnllendller ve bu kadar azia yetlnmeslnl blldiler. All beyin elinde ve Nuri Tahir'de bir arkadaşlıktan başka bir şey yoktu. Blı de orurmuş havalar kötü gittl, tatll berbat oldu dlye dert lc*t ediyoruz kendlmize. ÎLAN Türkiye Demir ve Çeiik îş!etmeleri îskenderun Demir ve Çelik Fabrikaları Müessese MüdürSüğünden : Yan ürünlerimizden saf benzol, ham katran, Toluol, Ksilol, Fenol, Solvent ve Solvent nafta satışa arz edilmiştir. Talep edildiğı takdirde saf Benzol derhal, diğerleri ise stok ve ımalât imkânlanmız ölçüsünde ve sipariş sırasına göı e teslim ediiecektir. llçüilerin daha geniş bilgi için Müessesemiz Satış Müdürlüğü 3197. 32S7, 3397, 3497 dahili teiefcnlanna müracaatlan ilân olunur. Ayrıca aşağıdaki adreslerden geniş bilgi alıoabılir. Müracaat adresleri: ÎSKENDERUN DEMIR VE ÇELİK FABRIKALARı TEVSTAT VE KOORDINASYON MÜESSESE MÜDÜR MUAVINLIG1 IDARECI ELEMAN ARANIYOR Bünyesinde muhtelif büro ve tlcari işîetmesi bulunan Polis Bakım ve Yardım Sandıgma, aşağıdaki niteliklere haiz müracaatçılar arasında sınavla sandık müdürü ve muhasebe müdürü alınacaktır. 1 Yüksek öğrenımini, Iktisat, îşletme, Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü dalında yapmış olan, varsa sertifika veya bonservis ibraz etmek, 2 Askerlik görevini yapmış olmak, ' 35 yaşmdan büyük olmamak, 4 En az üç yıl yukandaki sayüan işlerde çalışmış olduğıınu tevsik etmek, 5 657 ve 1897 sayılı kanunlara göre kazanılmış haklar varsa verileceği, Açık'anan şartlan taşıyan lstekülerin fotoğraflı özgeçmişlerini belırten mektupla 25.8.1976 günü mesai saati bitimine kadar aşağıdaki adrese müracaat etmeleri duvoırulur. POLİS BAKIM VE YARDnvi SANDlGl VÖNETİM KCRLîLU ADRES: Gazi Mustafa Kemal Bulvarı No.: 50, Maltepe ANKARA (Cumhuri5ett 8056) Tunus cad. No: C 3 Telefon : 26 27 35 Kavaküdere / ANKAKA TÜRKİYE DEMÎH VE ÇFT.tK !ŞT,ET?.îELERİ ÎSTANBüL MÜMESSİI I.ÎĞt Lamartin cad. Dogu Palas Kat: 4 No: 5 Telefon : 45 80 74 (3 hat; Taksim / İSTANBUL (Basın: 22473, 3067; ••at»••••