28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Ytıgosla* Devlet Başkam Tito'nun Ankara »yaretl iki ülke arasuMUki yakıniasnuT» katkMta bulundu. Kalıformya'da konserve fabrikalarmda çalışan 70 bin işçi greve gitti PALO ALTO (Kaliforniya) Kalifor* niya'daki konserve fabrikalarında çalışan 70 bin kadar işçi önceki gün işi bırakarak greve gitmiştir ve bu nedenle bölgede alınmaya başlanan sebze ve meyve mahsulü büyük bir tehlike ile karşı karşıya kalmıştır. Grevin başlaması üzerine Çalışma Bakanlığı uzlaştırma servisi. grevci işçi temsilcilerine fabrika yöneticilerini acil bir çözüm bulunması için Washington'da bir toplantıya çağınmştır. Anlasmazlık, yeni bir toplu iş sözleşmesi konusunda patlak vermiştir. Işçilerin greve gitmesi yüzünden 76 konserve fabrikası durmuştur ve eğer grev uzayacak olursa binlerce ton şeftali, domates ve benzeri üriin yitirilmiş o!acak, Kaliforniyah üreticiler ise bu durumdan müyonlarca dolar zarara uğrayacaklardır. Öte yandan ABD'nin Pensilvanya eyaletindeki Westinghouse şirketinin fabrikalarırun yarısından çogunu günlerdir felce fcunu günlerdir felce uğratan grev, üç elektrik işçileri sendika fedarasyonunun üç yıllık bir toplu iş sözleşmesini kabul etmesiyle sona ermıştir. (a.a.) Avrupa'yı kasıp kavuran sıcaklar, insanlan akla gelmeyecek tedbirler almaya jöneltti. 'Yugoslavya, Kıbrıs için arabuluculuk önermeyecek, Yugoslavya'da yayımlanan «ReTue de Poütique İntemationale» •dlı dergide A. Bukovac imzasıyla yer alan «Tito Ankara'da. başlıklı bir yazıda Türk Yugoslav ilişkileri ve bölgesel sorunlar incelenmekte ve Uluslararası iliskilerde her ikisi de belli bir ağırlığa sahip olan iki ülkenin, işbirliği yapmalanyla olayların akıçını önemli ölçüde etküeyebilecekleri» görüşü savunulmakta re Yugoslavya'nın Türk Yunan anlaşmazlığında arabulucu olmayı önermeyeceği belirtilmektedir. A. Bukovac imzalı yazıda. Akdeniz ve Ortadogu'daki gerginlik çatışmaların Türkiye ile Yugoslavya'nın güvenliğini doğrudan etkilediği ve her iki ülkenin de birbirlerine yakınlaşmakta çıkan olduğu belirtilmektedir. Meteoroloji uzmanları Avrupa'daki kuraklığın ve kavurucu sıcakların nedenlerini araştırıyor Bö YAZ RÜZGARIARIH HIZURINlH, 6EÇEM YIILARA ORANIA AZALDI6I VE YOLLARINİN MGiSTiGiNiN GÖZLENDiGi BELiRTiUYOR. UZMANLAR, GÜNE5 IJINIARINI BiR PEROE GiBi ENGELLEYEN BULUTIARIN, GEÇEH YILLARA ORANU SEYREKLESTiGiNE DiKKATi ÇÎKEREK, BU GELIJMEYLE KURAKIIK ARASINOA BiR BAGIANTI OLDUGU GÖRÖŞJ.MU SAYUNUYORLAR, Meteoroloji uzmanlannm Avrupa'daki kuraklık ve kavurucu sıcaklann nedenlerini araştırdıklan bildirilmektedir. Fransa da yayınlanan Le Point dergisinde verilen bilgüere göre, Avrupa'da bugüne kadar 22 temmuz ile 23 ağustos arasında görülen en sıcak yaz günleri bu yıl haziran ajinı da içine alarak uzamış bulunuyor. Uzmanlar, yarın sıcaklığın önemli bir kısmını kendi üzerine alan su ve nemin azaldığım, bu azalmanm da kuraklığı meydana getiren bas etkenlerden biri olduğunu Ueri »ürmektedir. Aynı uzmanlar güneş ışınlarmı bir perde gibi engelleyen bulutların eskiye oranla daha az görül mesiyle kuraklık arasında bir bağlantı olduğunu da iddia etmek tedir. Ancak ana sorunun, yagmurların daha az yağması ve bulutlann eskiye oranla seyTekleşmiş olmasmın nedenlerini saptamak olduğu da ileri sürühnektedir. Derginin verdiği bügüere göre uzmanlar, buglinkü durumu açık lamak için bir takım olasılıklar Uzerinde durmaktadır. Uzmanlara göre iklimler, hav» akımlanna göre oluşmaktadjr. Yeryüzü ile atmosferin enerjisinl ise güneş saglamaktadır. Güneş ışmlan Ekvator'a dikey olarak geldiği için, yeryüzünun ve atmosferin bu bölümü çok ısınmak tadır. Isınan hava ise hafiflemekte ve yükselip kutuplara doğru akmaktadır. Kutaplara yaklaştıkça soğuyan ve agırlaşan hava tek rar alçalmakta ve ekvatora doğru hareket etmektedir. Dünya dumdüz olmadığı için bu akım sırasmda rüzgârlar çeşitli bölgelerde bazı engellerle karşılaşmaktadır. Hava akımlan bu engellerle karşılaştıkça değişik iklimler oluşturmaktadır. Bu nedenle okyanus, dağ, ırmak ve ormanlar, sıcaklığın dünyanm her tarafında aynı olmasını engelemektedir. Öte yandan, güneyden kuzeye, kuzeyden de güneye doğru esen rüzgarlarm, hızlarryla yükseklikleri, değişik iklimler yaratmada büyük roller oynamaktadır. Bu rüzgârlar ise, hemen hemen her zaman aynı yolu izlemekte ve bir yıldan diğerine büyük değişiklikler göstermemektedir. Ya püan gözlemlere göre, meteorolo ji istatistiklerinin yapılmaya bas landığı günden bu .ana hava akımlannda görülen değişiklü oranlan belli smırlan aşmamış bu lunuyor. Aynı uzmanlar bu yıl rüzgarla rın hızlannın azaldığı gibi yollan nm da degiştigini gözlemiş b\ılunuyor. Rüzgârlar sıcak bölgelerde yüksekten ve hızla esiyorlarsa be raberlerinde yağmur da getirmelc tedir. Her zamanki gibi bu yıl bu olay meydana geldiği halde her nedense rüzgarların yağmur getirmemiş oldugu gözlenmiştir. üzmanlar Avrupa'da meydana gelen olağan dışı sıcaklık ve kuraklığın, Okvanus'un belli bir yerin.de meydana gelen ani sıcaklıktan ileri gelebileceği, bu sıcaklığın da rüzgârların yönlerini etkilemiş olabileceği olasılığı üzerinde durmaktadır. Ancak yine verilen bilgilere göre, herşeyin tekrar normal duruma dönmesi de beklenmektedir. üzmanlar bn tahminlerinl daha önce Büyük Sahra'da mey^ dana gelen ve üç yıl süren kuraklığa dayandırmakta ve dünya çapında olmayan anormallilllerin kandiliğinden düzeldiğini iddia etmektedir. (Dıs Haberler Servisi) Ortak noktalar Yazar, Türkiye'nin NATO Uyesi olmasmın, bu ülke yöneticilerinin Yugoslavya'ya bakışlarını uzun süre etkilediği görüşünü savunarak, iki ülke arasındaki ortak noktalan şöyle sıralamaktadır: • İki ülkenin ekonomileri birbirini tamamlayıcı niteliktedir. • Her iki ülke de bağımsızlık ve bütünlüğünü güvence alttna almak istemektedir. • İki ülke de benzer sorunlar ve güçlüklerle karşılaşmışlardir. A. Bukovac. Türkiye'nin yirmi yıl önceki dış politika tutumunu değiştirdiğini ve artık bütün siyasal güçlerin. ülkenin dış dostluk ilişkilerini genişletmek yanlısı olduğunu savunmakta ve Kıb ns ve Türk Yunan anlaşmazhğı konularında kendi açısından yorum getirmektedir. REVUE DE POliTiOUE INTERNATİONALE DERGİSİNDf YER ALAN A. BUKOVAC İMZALI YA2IDA TÜRK YUGOSLAV pRÜGiNiN BÖLGEREKi OUYLARIN AKIŞINI ETKilEYECEĞi SAVUNULUYOR. MISIR'A YARDIM İÇİN, BASRA KÖRFEZi ÜLKELERi ÖZEL BİR FON KURDULAR KAHÎRE (ANKA DPA) Arap ülkelerinin yardımlaşma 1 ıusun da Israillileri örnek almalan istenmiştir. Kahire'de yajnnlanan «El Cumhirriyye» gazetesinde bu konuda yer alan bir yazıia, Yahudilerin son beş yıl *çinde îsrail'e toplam 2.300 milyon ciolar yardımda bulunduklan hatırlatıl makta ve Araplann da birbirleri ne yardımda bulunmalan istenmektedir. Öte yandan, Mısır ekonomisine yardım etmek amacıyla kurulma sı düşünklen «Körfez fonu» ile ilgili anlaşma önceki gün Suudi Arabistan'm başkenti Riyad'da parafe edilmistir. Basra Körfezi ülkelerinden Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emi:likleri ve Katar'ın oluşturacağı fon kanalıyla Mısır'a 2 milyar dolar yardımda bulunulması ^ .görtilmüştü. Önceki gün parafe edilen yardım anlaşmasmın 18 agustosta imzalanarak yürürlüğe girecegi belirtilmektadir. Körfez fonunun, Mısır'da ortak sanayi yatınm projelerine de ka tılabilecegi açıklanmıştır. Fon, ayrıca. Mısır 'ın ödemeler dengesi açıgıru kapatmak için çalışan uluslararası örgütlerle işbirligi yapacaktır. Mısır'ın ödemeler den gesi açıgınm bu yıl 4.300 milyon dolar oldugu saptanmıştır. Mısır ekonomisine yapılacak 2 milyar dolarlık yardım, '""T61980 dönemini kapsayan beş yıllık bankasınca kabul edildıgi. geleplan çerçevesinde kullanılacak cek şubat ayınoa bu konuda bir tır. Mısır başlangıçta söz konu toplantı yapılacagı açıklanmıatır. su Arap ülkelerinden 12 milyar Mısır'a yardım grubunu olusfudolarlık yardım istemiş, ancak racak ülkeler arasında Birleşik bu yardımm 2 milyar dolardan Amerika, Fransa, Federal Mmanfazla olamayacağmı belirten Kör ya, Japonya, İran ve bazı Arap fez ülkeleri, Mısır'm teklifini ka ülkeleri yer almaktadır. Mısır, bul etmemişlerdir. bu ülkelerin grup oluşturmalanBu arada, Mısır'a yardım kre na izin verilmesi için birçok kez dileri vermeyi kabul eden ülke dünya bankasına başvurmuş, an lerin bir grup oluşturmalan yo cak bugüne kadar olum'.u bir lundaki Mısır talebinin dünya cevap alamamıştı. Kıbrıs'ın bağımsızlığı Yazıda Kıbns sorununa ilişkin olarak şu görüşler yer almaktadır: •Türk yöneticileri Kıbns'ı sadece bir Türk Yunan sorunu olarak ele almakta ve bu arada Kıbrıs'ın bağımsız bir devlet olarak biçimlendiğini ve Kıbnsiaki devlet biçimi ve ortak devlet için deki karşıhklı ilişkileri belirleme nir. her şeyden önce iki ulusal top luluğa ait olduğunu yeterince değerlendirmiyor gibidir. Yunanistan ile Türkiye'nin egemen olma eğilimi olmasaydı, iki topluluk çoktan bir çözüm bulurlardı. Bu günkü durumda. Yunanistan ile Türkiye, Kıbns çevresindeki bunalımın patlak vermesindeki sorumluluklarının üstüne, bir bağlantısız devletin derece derece tasfiyesinin sorumluluğuyla da karşı karşıyadırlar.. «Arabuluculuk çözüm değil Yugoslav jazar, ülkesinin hem Türkiye hem de Yunanistan'ın dostu olduğunu, bu nedenle de hiç bir yabancı gücün iki ülke arasındaki sorunlara kanşmasıxu istemediğini ve şöyle devam etmektedir: «Yugoslavja, kendi payma Türk Yunan anlaşmazlığırıda arabuluculuk yapmayı öneremez, çünkü bu bir çözüme götürebllecek yol değüdir.» Bukoviç, Ege konusundaki Türk Yunan anlasmselığının da, dış hakemliklere basvurmaksızın çörümleneceği görüşünü savunarak, «Yugoslavya, birçok kez tek dileğinin, bu anlaşmazlığm barışçı yollar ve görüşmelerle giderilmesi olduğunu belir^ miştir. Her ikisi de Yugoslavya'nın dostu olan bu iki ülkenin çıkarları içtenlikle gözönüne alınırsa, başka bir tutum izlenemez.» Yaşam, de\/rim ve ak kavga ortaklığı... Ankara Beiediye Baskanı Vefat Dalokar. erlendtrme mFmurlarının alışılmış. klâsik dpyimlerine, «erkek silrnin reisidir» sözlerine hiç yer vermcdcn kıydı L'fftır Mnmcu fle Giildal Homan'm ntkâhını. CHP Gen<I Başkanı Bülent Ecevifi «umudumuz Ecevit» dlye çağırdı defteri imzalama»». f;ii!dal Homan'a da tsur Mumcu'ntın vanındakl görevinl hatırlatlı. Siz Ofildal Homan, şu andan sonra Uğnr Mumcu'nnn yalnız v»şam ortağı deği\, devrimci yazgısının, ak kavfa«ıının da ortağısınız... Bu sözler salonda fısıltüara yol açtı. CHPIi tsmail Hakkı Birler, Avukat Emin Uc^ere şöyle diyordu acıyl» gülcrek. Birlikte hapi.se gideceğinl söylcmek istiyor... Giildal Homan güliunseyerek dinliyordu Dalokay*]. Evin bir kapısı sokağa. öteki kapısı topluma açüır diyordu Dalokay, daha neler de ncler. Ama bir çok konuk «sevji de bir eylpmdir» snzünü tekrarlıyarak ayrüdılar salonrian. Vedat Dalokay akRÜnlerde ak bir evlilik dlledl Mumcu çiftine, Gençlik Parkında bulusanlar da sevgl.iiz bir toplumda ak günlere ulaşmanın giiçlii^ünü kanuftular. Ak giinlere savaşının öncüsii Ecevit'in tanıklığıyla kutlanan bu törcndc tüm savaşçılar buluşmugtu denebilir. Anayasa Mahkemesi eski başkanı Muhittln Taylan, Mebmet Ali Aybar, Halit Çelenk, Niyazi Ağırnaslı. Hüseyin Cahit önal, Hukuk Fakültesi'ndeo, Siyasal Bilgilerden Profesörlrr, Doçentler, Asistanlar, Vazarlar, Qzcrier, Sanatçılarla ortanın solıında kıjildı bu nikâh, tanıklardan biri de Uğnr Maoıcu'nun adaşı ve büyük dostu Prof. Uğıır Alacakaptan'dı. CHP Genel Başkanı salona grlirken alkışlarla. küçük çocuklann, başörtülü kadınlann. genç Rellnlerin sevgi gösterileriyle selâmlandı. KonukUr arasında Prof. Mümtaz Soysal re yazar pşi Sevgj Soysal da vardj. İkisi de kucaklanndaki çocuklarla çok tatlı bir tablo çiziyorlanlı. Siz bu satırlan okurken L'ğnr Mnmcu ve efi Ayvahk'ta nıavi bir balayma başlamıs olacaklar. Ma\i günlerden sonrs da ak günierin savaşı başlayacak yeniden. îşbirliği ve ortak tutum Yazar, Yugoslav Devlet Başkaru Mareşal Tito'nun Ankara ziyareti sırasmda yapılan görüşmelerde, tarafların «yabancı müdahalelerden kaçınarak, Kıbns sorununun en kısa zamsnda çözümü gerektiğini» kabul ettiklerini belirtmektedir. Bukoviç, Doğu Akdeniz'de yabancı müdahalelerin geniş biçimde uygulanmasının yarattıgı sakmcalara dikkati çektikten Bonra, Kıbns sorununun bölgedeki etkisine değinerek şıı g<S rüşleri getirmektedir: «Türk liderler, Kıbns sorununun, Türkiye'nin çok sayıda ülkeyle ilişkilerini etkilediğini ve geleneksel barışçı politikasma gölge düşürdüğünün bilincindedirler. Balkanlardaki işbirliginin gelişiml belli bir noktaya kadar, bu ülkeler, özellikle de Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerdeki bir dizi sorun tarafından frenlenmiştir.» Tito'nun ziyareti «Revue de Politique Internationale» dergisindeki yazı şöyle sona ermektedir: «Başkan Tito' nun Türkiye ziyareti, bütün farfc lılıklara ve karşıhklı konumlarındaki özellik'ere rağmen, Yugoslavj'a ile Türkiye'nin birçok açıdan birbirlerine yaklastığını ve bölgemizde barışı korumak ve güvenligi güçlendirmek için birlikte hareket etmeye hazır olduklarını göstermiştir. İki ülke arasındaki ortak çizgiler gitgide çoğalmaktadır. Uluslararası ilişkilerde her ikisi de belli bir ağırhğa sahip olan iki ülkenin yapacaklan işbirligi ve ortak tutumları olayların akışım önemli ölçüde etkileyebilir.» îtalya'da solun ortak bir program hazırlaması öneriidi ROMA îttlyan Radikal Partisinin, geçtigimiz hafta sonunda çalışmalarını tamamlayan olağanüstü kongresinde İtalyan solunun ortak bir program hazırlaması Istenmiştir. Kongre sonunda jayınlanan bildiride. ülkenin içinde bulunduğu siyasal ve ekonomik bunalımdan çıkış yolunun solun ortak programından geçtiği savunulmaktadır. 2021 lıaziran tarihlerinde yapılan genel seçimlerde sadece 4 sandalye kazanmış olan İtalyan radikal partisinin daha önce meclislerde hiç temsüci«4i bulunmuyordu. Küçük bir aydınlar kadrosuna ciayanan radikal parti. öasllikle lideri Marco Paneila'nm boşanma ve kürtaj konularmda sürdürdüğü mücadele sonucu geniş bir siyasal saygmhk kazanmıştır. Panella, kürta.i serbest bırakılması için uzun bir de açlık grevi yapmıştı. (Dış Haberler Scnisi) Surfye İşçi Sendikalan Birligi'nin yayın organı Elîştiraki (Türkçesi Sosyalist) gazetesinde yaymlana ve dışarda çalışan işçilerin ülkeye döndükten sonra takındıklan karşı devrimci tavırlan eleştiren yazının çevirisini sunuyoruz: Yaklaşık olarak 10 yıldan beri gazetelerimizin manşetlerinde ve ekonomik, sosyal incelemelerimizin, raporlanmızın önemli bölümlerinde yer alan en çarpıcı cümleler aşağı yukarı şöyledir: «Emek gücümüzü emerek azaltan bu göçü durdurun». «Sanayi kuruluşlanmıa tihlikeden. «Projelerimiz durmak tehllkesiyle karşı karşıya». «Tarunsal üretimimiz ve 'tay vansal zenginliklerimiz sürekli gerileme içinde». Yapılan bu ateşli çağnlara, sürdürülen sağlıklı araştırma ve incelemelere, bu araştırma ve incelemelerden çıkanlan doğru sonuçlara rağmen «mek gücünün ve teknik kadrolann Vlirt Suriyeliler ELi$TiRAKİ döndükten sonra karşı devrimci oluyorlar yurt dışına göç etmelerini durdurmak ve belirtilen tehlikeleri gidermek için şimdiye kadar ciddi bir girişimde bulunuldugu görülmedi. Bundan daha üzücüsü, bir takım kimselerin bu göçü savunmaları ve onu «olumlu ve sağlıklı bir gelişme» olarak nitelemeleridir. Bu kimseler kimi zaman, ülkemizdeki emek gücünün ıtıtiyaçtan fazla olduğunu, kimi zaman da, yurt dışına göç eden işçilerimizin ülkeye döviz getirdiklerini ve dolayısıyla ulusal gelir düz«yini yükselttiklerini öne sürerek ve daha başka birtakun gerekçeler göstererek bu görüşü savuntnaktadırlar. Bu görüşün sahipleri, iç göçte ve büyük bir yurttaş kitlesinin kırsal bölgelerden kentlere akın etmesinde de. bu akının sosyal ve ekonomik alanlarda yolaçtığı işsizlik, kcnutsuzluk. kamu hizmetlerinın yetersiz hale gelmesi gibi bunalımlarda da sakınca görmemektedirler. Ne var ki bugün, şu soruyu sormanın Eamanı gelmiştir: Emek gücünün ülke dışına göç etmesinden ne gibi pratik sonuçlar elde edilmektedir? Bu soruya, ekonomik kuruluşlanraızın ve kamu sanayi sektörünün şu anda içinde bulunduklan durumu göz önüne alarak karşılık vermeyeceğiî. Ayrıca, belgeler ve rakamlarla karutlanarak ortaya konulmLş bulunan gerçeklere yeni olaylar eklemek niyetinde de değiliz. Fakat kırsal bölgelerin gerçek durumunu gözler önüne sermek EMPERYALİZM Mİ SİYONİZME, SIYONIZM Mİ EMPERYALİZME BAGLI? Suriye İşçi Sendikalan Birliği'nin yayın organı Elİştiraki gnzetesinde jayınlanan ve emperyalizmin siyonizme bağımlı, oldugu yolundakı görüşlerl eleştiren yorumu sunuyoraz: Amerika Birleşik Devletleri Başkanlık seçimlerinin belki de en ilginç yönü, bazı Arap politikacılannın ve yorumculanmn bu konuda öne sürdükleri görüşlerdir. Her dört yılda bir, Amerika'da başkanlık seçimi kampanyasmın açılmasmdan sonra bizim bu politikacılar ve yorumc\ılar, Amerika'da «dolar gücü»nün yanı sıra «siyonist oylar»m da seçimin sonucunu belirleyeceğinden ve şu ya da bu adayın kazanrnasında etkin rol oynayacağından söz etmeye başlarlar. Oysa bu, son derece saçma bir görüştür. Çünkü, gerçek şudur U, Amerikan emperyalizmi siyonizme bağımlı değil. siyonizm Arnerikan emperyalizmine bağımlıdır ve dolayısıyla, Amerika'da hangi Başkan yönetimde oîursa olsun, siyonizm onunla işbirligi yapar. Bunun iyi anlaşılnıası için, ülkedeki Yahudllerin. tüm ülke nüfusunun yaklaşık olarak yüzde 6'sını oluşturduğunu belirtmek yeterli olsa gerek. Bu konuda gösterilebilecek en ilginç örnek ise, sanınz. Richard Nixon'ın ülkedeki Yahudilerden aldığı oy miktan ve îsrail'e karşı takmdığı tavırdır. Nıxon, 1968 yılında yapılan Başkanlık seçiminde Ülkedeki Yahudi oylannın sadece jüzde 13'ünü almıştı. Buna rağmen Nbcon. 1%8 1972 yıllan arasındaki ilk Başkanlık döneminde İsraü'e, 1948 yılından bu yana tüm Amerikan Başkanlarınm verdiğinden daha fazla askerî ve ekonomik yardım verdi. 1972 yılında yapılan seçimde ise Nixon, ülkede yaşayan YahudJlerin oylannın yüzde 53'ünü aldı. Bu seçimde Nixon'm ülke çapında topladığı oylar da rekor düzeye ulaştı ve yüzde 61*1 buldu. Bu oran, hiç bir Amerikan Başkanınm aldıgı oyların ulaşaraadığı bir orandı. Nixon'ın ikinci Başkanlık dönemi daha tamamlanmadan ise, bu oranın yüksekliğinin nedeni bir skandal olarak ortaya çıktı. Bir «siyasal fuhuş» diye niteleyebileceğimiz ve «Watergate olayı» adıyla bilinen bu skandal yüzünden Nuton görevden çekilmek zorunda kaldı. Ne var ki sözünü ettifimiz Arap politikacılan ve yorumculan, Watergate skandalmın siyonistler tarafından Nison'a karşı düzenlendiğini iddia ettiler, iyi mi? (Dış Haberler Serrial) le yeüneceğij!. O kırsal bölgeler ki hem iç, hem de dış güç lerin bitmez tükenmez kajTiağı nı oluşturmaktadır. O kırsal bölgeler ki onu işleyecek, ona ter dökecek ellere hasret kalan geniş tarunsal alanlarla doludur. Evet, ülke dışına göç edenlerin, döndüklerinde yanlannda biraz döviz !"• i doğrudur. Ne var ki, kırsaî bölgelerimizin temiz ve namuslu çocuklan olan ve sayüarı binlere ulaşan bu göçmenler, yurda döndükten sonra toplumun ve kitlelerin sorunlarından tamamen kopuk bü yaşam içine gir mekte, bu yasamlannı sürdürmektedirler. Toplumun üretici guçlerı arasında yer alacaklanna, tam anlamıyla tüketıci birer küçük burjuva olup çıkmak tadırlar. Bütün bunlardan daha tehlikelisi, bu göçmenlerin '.azıları ülkemizin sosyalizme yönelişine, uygulanan ekonomik projelere ve geleceğe dönük ilerleme hp.mlelerine bir çeşit düşr. anlık beslemekte, karşı devrimci bir tavır içine girmektedirler. Bunun nedeni, ülkede meydana geien bütün bu gelişmelerden, emekçi kardeşlerinin savaşımlarmdan ve çeşitli güçlüklere gö *üs gererek katlanmalarından kendilerinin ekonomik yönden soyutlanabileceklerinden, feelişmelerin d:şıııda kalabileceklenn den endişe etmeleridir. Durum böyle olunca da buna karşı hızla ıarekete geçmemiz, birtakım etkin ve pratik topHra sal çözüm yolları getirmemiz ta nm politikamızı yeniden gözden : cro<~niT ve göç kapuını bir daha açmamak üzere kapatma mız gerekmaktedir. Görüiıüşte gelişme gibi bir izlenim veren, ancak ekonomimizi, ınıanımızı ve kalkınma planlarımızı tehdit eden birtakım tehlikell etkenler içeren bu durumdan kur lulmamız ve toplumumuzun do ğal, sürekli gelişme?'ini eüvence albna almamız için. bu önleınlere baş^Tirmamız artık zo Demirel'in bilinçaltı dürtüsü..? Bu hafta başkent çevrelerinin canlı komısn, öıavdmh davasının vardığj sonuç oldu, tahmin edersiniz. Orgeoeral Irfan Özaydınlı Gümüldur'den döndü, mahkeme karanna saygı içinde ağzmı açnuyor, ama Genelkurmay çevrelerl, siyasal çerreler, diplomatik çe\reler, en çok bu konuyla İlgili. Başbakan Demirel'in karardan sonra nasıl bir uygulama yapacağinı merak edenler bir gazetede yajinlanan demecini okuyunca biraz saşırdılar. Başbakan Demirel'in yasalara, orduya geleneklere meydan okor gibi bir davranışı var, bu davranış da ilginç yorumlara uğruyor baskent çevrelerinde. 12 Mart günü dnrt komutanuı imzasıyla görevden uzaklaşan bir Başbakanın büinçaltı bir dürtfiden kurtulamadığı anlaşılıjor, diyorlar. tstedipiml Genelkunnay Başkanı yaparım. birlikte çalışacağım komutanı seçmeğe hakkım var demek bir gttvensizlik belirtir. Yetldlerine güvenen kimseler yetldden sözetmezler, bu bir şaşkınlığın, güçsüzluğün tepkisl, diye yorumlar yapıyorlar. Kimi kişiler de kuvvet komutanlarının Genelkurmay Başbakanın önerisiyle yapıldıfını söyliyerek Başbakanın şaşkınlıkla yasaları nnuttıığunu söyliiyor. Bu tartışmalar, yommlar arasında ortak yarjı da, AP Genel Başkanınm mahkeme karanna karşuı Ceraal Engin'in komutanlıjından vazgeçmemesi. Kiev Ege'yi aşıp Akdeniz'e açılırken.77 Hora femisiyle ilçili sorular, kuşkular, vorumlar diplomatik partilerin başlıca konasu hâlâ Batüı diplomatlar Türk arkadaşlannı kokteyllerdc, yemeklerde bir fcöşeye tostınp Türk Yunan savaşı çıkar mi, sorusunu yanıtlamak çabasındalar. Yeni Belçika Elçisirün llusal Bayram nedeniyle verdiği kokteylde Sovyet diplomatlan da Kiev gemisiyle ilgili sorulara karşılık veriyorlardı. Skandinav diplomatlan ve tçüncü Dünya Elçileri Sovyetler'in «Kiev»! boğazlardan geçirmek için en nygun zamanı seçtikierini söylüyorlardı. Ambargo olmasaydı, Kiev'in kruvazör olarak geçmesiyle ilgili yorum biraz güç yapılırdı. Geminin Esenbofa Kavaalanı kadar uçak pisti var, diyorlar. Övle ama Montrö anlaşması imzalandığı zaman NATO da yoktu. Türk Amerikan askeri işbirligi de. Üstelik Montrö'nfin yeniden gözden gei.irilmesi.vle kün ne kaybeder, o da belli değil... Ingiltere'de Idi Amin'in öldürülüşünü konu alan bir romanın satışından vazgeçildi LONDRA, (ANKA DPA) «İdi Amin'in Öldürülüşü. adlı bir polisiye romanın, Uganda'da yaşayan İngilizlerin hayatlannı tehlikeye atmamak için yayınlanmasından şımdiük vazgeçildiği açıklanmıştır. Kifabı elinde tutan yayınevinm sözcüsü, şimdilik İdi Amin'i tahrik edebilecek herhangi bir şey yapmaktan kaçındıklarıru belirtmiştir. Kitabın yazan olan Londraiı gazeteci Leslie Watkins, romanında îdi Amin'i bir uçak yolculugu sırasında zehirli gazla öldürmektedir. Yazann, bir süre önce Uganda'da casusluk suçuyla hüküm giymiş oldugu da açıklanmıştır. runlu olmuştur. Müşerref HEKiMOĞLU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle