27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Ankara A.nkara . • Ankara Ankarct . . , yazılacak raı?... Ankara Ankara . . Anicara Ankara Ankara Anka j Maliye Bakanlığı koridor ve kulislerinden renkli fısıltılar Maliye Bakanı Yılmaz Ergenekon sabah Bakanhğa geldiğinde sinirleri üzerindeydi. Bakanhgmdaki memurların ona pek sempati duydukları söylenemezdi, bu bürokratlann hepsini değiştirmek de mümkün değildi. Ergenekon, her gün diinya ve TUrkiye ekonomisı hakkında raporlar istiyordu. Fakat şimdiye dek böyle bir çalışma yapümamıştır Müsteşarlanm ve daire müdürlerinl topiayarak konuşmaya başladı: «Ben, Maliye Bakanı olarak ekonomik haberleri Cumhuriyet Gazctesinden mi okuyacağım?» Sonra ekledi «Bakanlığımla ilgili haberleri bile» Şimdi Maliye Bakanlığı ile îktisadi Devlet Teşekküllerinde Ergenekon'a rapor hazırlayan kurullar oluşturuluyor.. Bakan böylece, Cumhurijret Gazetesi oku madan, bu raporlan okuyacak.. lyi hoş amma, bu raporlara yolsuzluk olaylan da DEMREllHt VE BAMMUR Öte yandan Maliye Bakanugındaki denetim kurullarında görevli uzmanlar her yıl mart, nisan aylarında merkez dışında denetim turnelerine çıkarlar. Bu yıl da Maliye Müfettişleri, Gelirler Kontrolörleri, Hesap Uzmanları turneye başladıkları hal de Bankalar Yeminli Murakıplan merkez de bekliyorlar. Bu durum da Maliye Ba kanüğı koridorlannda esprilere yolaçıyor. Yan şaka yan ciddı deniliyor ki: Demirel ailesinin iş yapmadığl banka şubelerinin tespitine çalışılıyormuş. Hangi şübelerde Demirellerin kredisel işi yoksa. oralara Bankalar Murakıplan yollanacakmış!.. Göriildügü kadarıyla Maliye yetkilileri nin işi hayli zor. Bakanlar Yılmaz Ergenekon'un başını daha fazla Bğrıtmamak istiyorlar anlaşüan... Diplomatik yaşam renklendi Temmuî ayı bunaltıcı sıcaklan. mehtaplı geceleriyle büyük şenliklerle geçiyor Ankara'da. Amerika ve Venezüella elçiliklerinde ulusal bayramlar kutlandı. Türk Amerikan iliskilerindelci gerginlikten ötürü 4 Temmuz bavramında soğuk bir hava bekleyenler de yanıldılar. Çankaya'da Beyaz Saray'm küçük bir kopyasl olan elçievinde igne atsan yere düsmüyordu. Kimi başkentUler Amerikan halk şarkılarını Amerikalılardan daha büyük coşkuyla söylüyorlardı, Büyükelçi William Macomber ve eşi Türk dostlanndan gördükleri yakınlıktan çok mutluydular. Konuklar kadrosunda boşluklar da vardı elbet. Komutanlar yoktu. CHP kadrosunda da eksikler vardı. ömeğin eski Dışişleri Bakanı Turan Güneş, tüzük hazırlıyordu, Hasan Işık Istanbul'daydı. Venezüella'nın ulusal bayTamı da büyük ilgi gördü Ankaralılardan. Bu ilgide petrol kuvulanndan çok Fransız asıllı genç ve pizel sefirenin payı var. Venezüella elçisi Olavaria ve eşi ulusal bayramlannı veda havasmda Jcutladılar. Ankara'dan ayrılıyor. Stockholm'e gidiyorlar yakında. Simdi hergun bir çay, bir yemek reriliyor onurlanna. Dışişleri Bakanı Çaglayangil de bir ögle yemeği verdi Güney Adiplomat îçin. Olavarialann Türkiye Venezüella iliskilerinde katkılan nedir biiinmez ama başkentin dekorunda bir boşluk yaratacağa benzerler. Evleri çok güzel, bir sanat galerisi gibi. Nefis tabloları var. Türk bakırlan, kilimleri, eski gümüşleri çok güzel değerlendiriyorlar, birbirinden güzel partiler veriyorlar, diplomatik yaşamda bu da çok geçerli bir özellik. Venezüellalılardan başka Japonlar da aynlıyor Ankara'dan. Yabancı diplomatlann trafiği de Türk arkadaşlarını tedirgin ediyor biraz. Kimler geldi, kimler geçti, kaç hükümet, değişti, merkezdeki elçiler hâlâ karamame bekliyor. Umudunu kesenler tatile gidiyor artık, Mehmet Baydur Alanya'ya gitti. Oğuz Gökmfn de gözden de ırak olmak için yıllık iznini kullanıyor. Dışardaki elçiler de ne yapacaklarını bilemiyorlar. Yalnız Madrit elçimiz Zeki Kuneralp geldi tatile, bir de Washington sefirimiî Emine Esenbel. Melih Esenbel için değişikük sözkonusu defil ama hiç değilse Amerikan Kongresi tatile girmeden önce Wa»hington'dan ayrılamıyor. Büyükelçi Hayta'nın açıkiaması OSLO BÜYÜKELÇİSİ CAKİT HAYTA. GAZETEMÎZE BİR YAZI GÖNDEREREK, GEÇEN HAFTAKÎ •ANKARA ANKA. SAYFAMIZDA YERALAN, KENDtSİNE İLİŞKİN SÖYLENTILERİN GERÇEK OLMADIGlNI BİLDİRMİŞTİR. BÜYÜKELÇİ HAYTA, EMRİNDE BULUNAN GÖREVLÎLERDEN HÎÇ BİRİNİN ÖZEL MEKTUPLARINI KONTROL ETMEDÎCÎNÎ DE BEÜRTMİŞTİR. ÖZÜR DİLER DÜZELTİRİZ.. ANARŞİSTLER GELİYOR... Müracaat memuru o gün biraz geç kalmıştı. Vekil Feyefendi gel diği zaman usulca zile basar. btitün Bakanlık personeli, Vekil Be yefendinin geldiğini anlardı. İşc yeni almmıştı. Biraz da dal gındı. Vekil Beyefendinin geldifi ni görünce, hızla vestiyer içinde ki zile dogru koşmaya başladı. Vekil Beyefendi ve etrafmdakiler telaşlandılar. Acaba bu adam bir anarşist miydi' «Koşun. rutun». Kaçıyor. bağınşlan arasın da müracaat memuru önde, Vekil Beyefendi ve Müsteşarlar arkada bir koşuşma başlamıştı. Müracaat memuru korkusundan kaçıyordu. Zile geç basmakla suç işİediğini sanıyordu. Vekil Beyefen di ve Müsteşar da müracaat me munınu .Anarşist. sandıklan için korkuyorlardı. Ya Vekil Beye fendiye birşey yaparsa? Neyse kovaiamaca bitti. İş anlaşıldı. Müracaat memuru kanter içinde durumu anlattı. Vekil B« yefendinin içi rahatladı. El öptür dü, iş tatlıya baflandı. ı Biraz sonra Müsteşar Yardım cısı tuvalete gitti. Karnına ağrı girmişti. Aksiük bu ya. ruvalet ki litleri bozulmuş bir usta cağınlmıştı. Usta, Müsteşar Yardımcısı nın tuvalete girdiğini görmemişti. Elindeki aleflerle kapıyi kurcalamaya başladı. İçerden bir çığlıic yükseldi. Müsteşar Yardımcısı fe na halde huylanmıştı. «Anarşistler geldiiü. diye bağırmaya başladı. Müsteşar Yardımcısınm feryadına usta pek akıl erdirememişti: Be^m, beyefendi» diye başladıysa da. karşısındakinin pek dinleyecek haH yoktu. Neyse mesele anlaşıldı Vekfl beyefendi de, Müsteşar Yardımcı sı da rahat nefes aldılar.» Bır brıfıngın oykusu... Geçtiğimiz hafta içinde Birlesmis Milletler Uyuşturucu Maddeler İhtısas Kuruluşlan Başkanlan Paul Reuter, Jacobus Jilbertus de Beus ve George Ling resmî temaslarda bulunmak üzere başkentte bulunuyorlardı. Perşembe sabahı Dışişleri Bakanlığmda konuk lann da katılacağı bir brifingın yapılacağı bildırildi gazetecilere. Bakanlık Uluslararası Kuruluşlar Dairesi Başkanvekili Yiiksel Söylemez brifing için uzunca bir konuşma hazırlarnıştı. Bir saate yakın süren konuşmadan sonra Söylemez sağa sola selam verdi. Basın meosupları Enformasyon Genel Müdürlügü Dairesi Başkan Vekili Orhan Kulin'e Söylemez'in konuşmasının Türkçe metnini ne zaman dağıtılacagını sorduğu zaman Kulin, «metin sadece kendisinde var, o da İngilizce> dedL Oysa Söylemez konuşmasınm gazetede çıkmasını da istiyordu tabii. Konuklara döndü ve «özür dılerım basına konuşmamı Türkçe olarak tekrarlamam lazam, otüar da merakta gazetelerine yetis tirecekler» dedi. Söylemez önündekl kfiğıdı Türkçeye tercüme et meye başladı. Ancak ll'de başlayacağı bildirilen toplantı TV kameramanlarımn getirilmesi beklendigi ıçin zaten yanm saat geç başlamıştı. Konuklar şimdi de Söylemez'in konuşmasını Türkçeye çevirmesini beklemiye koyuldular. Söylemez'in konuşması bitti. Elekdağ'ın öğle yemeğine çok az bir süre kalmıştı, üç konuk birbirlerine baktüar ve adeta «bu saatten sonra brifing olmaz.. En iyisi biz de basına bir iki laf edelim» diye mutabakata varıp konuşmaya başladılar. tlk sözü Dr. Reuter aldı; «Haşhaş programını Türkiye başarı ile uyguluyor» diye başlayıp birsey ler daha söyledi. Mihmandar Murat Bilhan Dr. Reut*r'in söylediklerinden anlayabildiklerini iki üç cumle ile tercüme etmeye çalışıyordu. Sohbet uzadıkça uzadı ve karşıhkjı sohbetin sonunda «yemege geç kalıyoruz» denildi. İşte Dışişleri Bakanlığırun bir «brlfingi» de böyle bitiyordu. Bir Dışişleri yetkilisi konuklara yaklaştı: «Ne kadar yararlı oldu degil mi?. dedi. Konuklardan bir yanıt aldı mı almadı mı bilemiyoruz. BİRLE5MİJ MİUETIET? UYU5TURUCU MADOELER IHTISAS KURULUŞLARI YETKİLİLERİNE DfŞİŞLERT BAKANLIĞINDA HAYLİ RENKLİ BİR BRİFİNG VERİLDİ Devletin güvenliği ml, Süleyman Demirel'in güvenliği mi ? Adalet Partisi yöneticileri gensoru önergesi nedeniyle Ankara'ya topladıklan mületvekillerinden yararlanarak uzun süredir çıkarm^k istediklen Devlet GüvenUk Mahkemeleri Kanununu bir anda Meclis'ten geçirmek istediler. Perşembe günkü toplantıya bir gün önceden tembihledikleri 14O'ı aşkın milletvekili getirdiler. Ancak diğer partiler devletin güvenliğıyle AP kadar ilgüi değildi ki çcğunluk bir türlü sagianamadı. 1 İki Ülkücü. ALIŞKANLIK Devlet Güvenlik Mahkemesinde Savcı Muhteşem Savaşan bir başka savcı tarafından düzenlenen iddianameyi okuyordu. Ortadoğu Teknik Üniversitesl Ögrenci Derneği yöneticileri, askerî savcı Atillâ Ülkücü tarafmdan hazırlanan iddianamede, örgüt kurma gerekçesiyle suçlanıyorlardı. Muhteşem Savaşan, o gün nöbetçiydi ve iddianame kendisi tarafından hazırlanmadığı için okurken güçlük çekiyordu. «Anarsizm» «Kızıl İhtilâl» gibi sözcüklerin sık sık kullanıldığı iddianamede «Kızılay» semtinin adı da geçiyordu. Kızılay'da bır olay olmuş, iddianamede b u olay anlatıiıyordu. Savc iddianameyi okurken Kızıl» dedi.. Bir ara durdu ve devam etti: «Kızılay». Karaveyolar ve bir ilân Hürrryet gazetesi, baba ogul Karaveyolar'la llgıli bir haber verdi. Haberde, Karaveyolar'ın dılediklen takdırde Türkiye'den aynlabileci/c'.eri yazılmaktaydı. Haber, Karaveyolar'ın «Litvanya» yurttaşı olarak diledikleri ülkeye gidebilecekleri belinılerek bitiyordu. Haberin aJtında ise şu ilân yerleştınl misti: S *f «Turizm, Insanlar arasında kardeşlüc, ulualar arasında barış sağlar...» Geçen perşembe günü, Siyasal Bilgiler Pakültosine iki genç £irdi. Gençler önce sağa, sola baktıktan sonra yayın bürosuna 4oğru ilerlediler. Yeniden çevrelerine baktüar. İki teksir alıp uzaklaştılar. Bir öğretim üyesl gençleri tanımıştı. Bunlar, Hakan YurdakuAP'li milletvekilleri delege seçimlerini bir ta ler'i tabanca kurşunuyla öldürmekten sanık iki ülkücüydü. Anrafa bırakıp yazın yakıcı günlerinde Ankara'ya kara Devlet Güvenlik Mahkemegelip de hiçbir iş yapamamanın kızgmlığıyla yoksi haklarmda «gıyabi tutuklama» lamanan sonucunu bekleyen CHP Milletvekillerine karan verilen gençler ellerini kol sataşmaya başladıiar larını sallayarak dolaşıyorlardı. Acaba Site Yurdunda mı kalı Neden gelmiyorsunuz? Gözünüze rtfrini?» yorlar? Acaba Niğde Yurdunda dursun. aldıgınız paralar .. mı banruyorlar? Yoksa subay eCHP'U îstanbul Milletvekili Metin Tüzün bir meklisi bazı partüüerle mi beraîaraftan yoklama sonucunu bekliyor, bir tarsitan berler?... da AP'lilere cevap yetiştiriyordu: RUMtLi Siz iktidarsınız çoğunluğu Süleyman için buluyorsunuz da, devletin güvenliği için bulamıyor musunuz? Süleyman'ın güvenliği devletin güvenliğinden daha mı önemli yanl bulun 226'yı toplaym Meclisi„ Tüzün'ün yanındaki Vahit boş sıralarını işaret ediyordu: Çalm da AP'nin Lockheed olayı tazeleniyor... Türk ve Amerikan Adalet Bakanlıklan arasınimzaianan anlaşma, Lockheed olayını yeniden su jrüzüne çıkardı. Başkent çevreleri yeniden cialgalandı iki gündür. Musa Ogün başkanlığındaki komisyonun, çek olayı ile amacından saptırılması da bir türlü unutulamıyor. Bu çek olayı nedenıyle hava ku^'etlerinde yaratılan komutan bunalımmın da nenüz sonuçlanamayacagı söyleniyor. Ağustos ajnnda toplanacak Askerl Şura'nın, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sancar doğrultusunda kararlar vererek bun^hmı sona erdirecegini söyleyenler var. Özellikle eski askerler «Bunaum ancak doğal çözümlerle aşılın» diyorlar. öte yandan Lockheed dosyalanndaki belgelerin ıriteliği de çok merak ediliyor. Burada esprüer de yapüıyor: Amerika'da dev bir firmanın öteki Ulkelere ödedigi rüşvetin yanında Tiirldyeye «CÜOB» boyutta ödemeler yapmasından rahatsız olarOar bile var. Bakm bakın sizin 1015 arkadaşınız d s gelmemış, aniaşılan onlar da devletin güvenligıni devlet güvenlikte görmüyorlar "Siz bize komünist, biz de size faşist demeyelim,, Gözlerimiz aydın olsun, CHP ile AP bir anlaştılar mı, artık ülkede ne komünizm ne de faşizm kavramlannın esamesi okunacak. Ancak bu iş için AP'lilerin CHP Millet Meclisi Grup Başkan Vekili Ali Nejat Ölçen meclis kürsüsünden alenen söz verdi: «Siz bize komünist demeyin, biz de size faşist demeyelim.» CHP'nin ideolog milletvekili ö l cen, bılimsel yoldan faşizmi nasıl yeneceklerinl CHP liderlerine da anlatmıştı böylece. Meğer ölçen, iki de bir ülkede «faşizm tırmanıyor» derken, kendilerine APIiler «komünist» dedigi icin söylüyormuş.. Tazminat meselesi Önce sağcı, sonra solcu, şimdi yeniden sağcı olan bir öğretim üyesi, işadamlarıyla, profesj'onel dindarlann tercümaru olan bir gazetede yazılar yaymlamakta ancak takma ad kullanmaktadır. Takma ad kullanmasının nedeni değişik... 3ir yoruma göre, asıl adının çıkroası halinde, kamuoyunda tepki görecek, yazıları inandırıcı etki yapmayacak. Okuyucular «yahu şu eski solcu değil mi?» diyecekler. Asıl neden başka... Eğer kendi adıyla yazı yazarsa, üniversite tazminatı kesilecek... Dert bu... Gazetenin hediyesi ayda 6 bin lira kadarmış. Dağlarca, Sıvas hemşehrisi oldu Ünlü ozan Fazıl Hüsnü Dağlarca, TUrk Dil Kurumu Kurultayına kaüldıktan sonra uçaga atlayıp Sıvas'a gitti. Vaktiyle, galiba yirmibeş yıl ör.ce yazdığı Sıvash Kannca ve Toprak Ana şiirlerinden ötürü Sii'as hemşehrisi oluyor. Hemşehrilik sevinciyle Kurultayı yanda bırakmasına üzülenler de oldu ama iki kez ertelenen bir törenl üçüncü kez de ertelemeyi göze alamadı Dağlarca. Şair Dağlarca'ya yirmi beş yıl sonra Sıvas hemşehrüiği verilmesi şiirseverler arasında Nâzım Hikmet'e dönük çağrışımlar yaptı. Sanatçılar ve sanatseverler «Acaba Nâzım Hikmet'in Türkiye'dekl gerçek yerinl alması kaç yıl sürecek» sorusunu tartıştılar. Hortoğlu'nun derdi... CHP Gaziantep Milletvekili îbrahim Hortoğlu, parü içı çatışmalara hiç kansmıyor. Hortoğlu'nun bır derdi var. O da çok uluslu şirketlerm çalışmalanna ilişkin önergesinin bir an önce gunderae alınarak görüşülmesi. Hortoğlu, yabancı şirketlerin bütün ilisfcilerinin ortaya çıkanlması için gece gündüz çalışıyor. Önergeler hazırhyor, görüşmeler yapıyor. dosyalar hazırhyor. Hortoglu, «Mılliyetçı Cephe çok milliyet11 şirketler karşısında acizdir» diyor. Sendikacı, sendikal e/lemden Disiplin Kuruluna verildi Şaban Karataş her gün blr ye> ni harika yaratıyor TRT'de. En son işlemlerinden biri de TRT dış yayınlarmda spiker olarak çalışmakta olan Sacit Önen'i Disiplin Kuruluna verdirtmek oldu. DİSK'e bağlı Yeni Haberİş Sendikasınm işyeri temsilcisi olan Önen'in Disiplin Kuruluna verilme gerekçesi ise «sendikal eylemlerde bulunmak.» CHP'nin mini ve maksi gruplarında sürtüşmeler CHP Genel Merkezinde öğretmen miUetvekilleri ve senatörlerle yapılan toplantıda Deniz Baykal'uı hiç konuşmaması yorumlara yolaçtı. TÖBDER ile ilgilı konuşmalar da havayı iyice dalgalandırmış. Deniz Baykal'm ise hiç bir rüzgâra kansmadığı söyleniyor öte yandan «demokratik sol» grubun Kınkoğlu kanadı, yalnız Deniz Baykal grubuna değil. Koç grubuna da ateş püskürüyor. Bu arada mini gruplarda da yeni kanatlar oluşuyor. Geçen gece b:r başkent kahvesinde ya pılan toplantıda bu yeni kanatlann iyıden İyiye belirginleştigi öne sürüldü. i w.t> ri.it.mjt I. ııln«f lı.ııl if hıı jthifMiıı; ıı ffiniiııuil |i»c»l .ni Hııııı )i.c.ııııl «ıımııIIIMUTİ IİU4 Itt İM İ Süleyman Demirel'i destekleme önergesi AP'liler sevinçten uçuyor: Gensoru önergeleri milliyetçi cepheyi bütünleştiriyor, kopuklukiarı önlüyor ve büyük patron Süleyman Demirel de gövde gösterisi için yeni fırsatlar buluyor diye. Belkı de bu sevinçle AP sözlüğünde «Demirel'i destekleme önergesi» diye adlandırılıyor gensoru önergeleri. Demokratik Parti'nin verdiği önergenin reddedilmesınden sonra AP Genel Başkanınm yeni boyutlar kazandığı öne sürülüyur. Önümüzdekı günlerde Devlet Gw*enlik Mahkemeleriyle ilgıli tasannın meclisten geçip geçml yeoeği konuşuluyor. AkbİI iznini nerede geçirecek ? Gazetecıler geçtiğimiz 7 temmuza kadar Dışişleri Bakanlığı sözcüsü büyükelçi Semib Akbil'in odasmı aşmdırıp durdular. Hora'nın Ege'de araştırmalarına başlaması yolunda ük açıklamayı Semih Akbü. «7 temmuzda» diye >apmıştı. 7 temmuza üç gün kala, iki gün kala yetkililerden hiç ses seda çıkmıyordu. Kimüeri, «Eh dsneme safhası ne zaman biter belli değil, bu ne de olsa tek nik bir iş, hazır olmadan nasıl çıkıp araştırma yatrar» diyordu. Daha sonra Hora'nın hemen çıkmayacagı haberi geldi. Oysa yetkıliler, 7'sinde denize açılıp 15'inde Ege'nin ihtilaflı sularında olacag:nı bildirmişlerdi. Semih Akbıl baktı olacak gibi degil, kimsedran doğru dürüst »cs seda çıkmıyor. bir çaresini bu lup izne çıkıverdi. Karadenizli arılar... Mflliyetçı Cephe iktidan «bölgecilik» yapıyor. Son günlerde alınan bir karar gereğınce Karad;nız sahil şeridinde yaşayan arılann Erzurum ve Kars yöresine sırmesi yasaklandı. Hiikümet yetkilüerı bu yasaklamanın nedeni olarak Erzurum ve Kars yöresinde yaşayan arılann can gvivenliğini gösf;riyorlarmış. Çünki) Karadeniz sahil şeridinin anları, Erzurum Kars yöresinin anlannı öldürüyorlarmış. Şimdi hükümet bir tampor. bölge kurmakla meşgul. Bu tampon bölgeyi geçen Karadenizli ınlarm vay haline... HAZLRLAYANLAR: Müşerref HEKİMOĞLU Uğur MUMCU İlham İSTE3Iİ Süleyman COŞKUN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle