03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUHHURIYET b HAZİRAH 1.H5 flîn<»£1 pîb! 3 eklm 1839 gtinü Sadrtam Mustafa Reşit Paşa tarafından okunan «Gülhane Hattı Hümayunu»nun bas amacı. ülkede keyfi yönetime son vermefc, ean güvenliğini, lrz, namus ve mal dokunulmazlıgını saglamaktı. Bu fermanın okunmasıyle ülkede «düzsnlemeler, reformlar» anlamına gelen ve «Tanrimat» adı verilen yeni öir dönem başlamıştı. Gülhane Hattı'nda. birtakım yeni yasalar kabul edileceği konusunda padişahın halka karşı teit yanlı bir sözverisi yer alıyordu. «... Can ve ırz ve namuı ve mal maddelertede hükmii şer'i iktizasınca kâffel memaUki mahrusemiz ehalisine tarafı şâhanemizden emniyeti kâmile verilmiş»tir. Bunun Türkçesi şudur: Can, ırz ve namus ve mal konulannda bütün Osmanlı ülkesi halklarına, şeriat kurallanna göre, padişahlığımızca tam blr güvence verilmiştir.» İşte bu güvenceyi sağlamak için gerekli ya«alar konulacaktı. Bu yasaların temel maddelerinin hangi konuîarı düzenleyeceği ise Gülhane Hatîında şöyle açıklanıyordu: «... îşbu kavanini muktaziyenin mevadı esasiyesi emntyeti can ve mahfuziyeti ırz ve namus ve mal (...) kaziyyelerinden lbaret»tir. (Bu parçadâki • kavanini muktaziye» gerekli yasatar; «mahiuziyet» korunma, dokunulmazhk; «kaziyye» »orun, konu enlamlarma gelmektedir). Tanhçi Abdurrahman Şeref Bey, 1923 yılmda yayımlanan «Tarih Musahabeleri» başlıklı kitabında cGülhane Hattunı incelerken: «Bunda •ırz» keümesine yer verümesinin gerekli bulunmadığını, zira herkesin ırz ve namusuna hürmet ve riayet etmenin, Türklerin millî ananesinden olduğunu» pek haklı olarak işaret etmektedir (sh. 53). Ne yazık ki. 12 Mart Faşizmi döneminde kiml genç kızlanmıza uygulandığını sonradan gazete sütunlannda tüylerimiB tirpererek okuduğumuz bazı işkence yöntemleri, rahmetli Abdurrahman Şeref Bey'in vurguIadığı «mllli ananemiz»de çok büyiik yaralar açtı. Türk'e yaraşmayan bir barbarlık kasırgasıydı bu. Bu kasırgayı yaratanlan ve çirkin yöntemleri uygulayanlan tarih hiç affetmey»cek, her zaman lânetleyecektir. B OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Can5 Irz, Mal Dokunulmazlığı Hıfzı Veldet VELİDEDEOGLU gençlerl kurşunlayıp yar&lıyorlar, öldürüyorlar ve yine güvenlik kuvvetlerinin gözleri önünde •avuşup gidiyorlar. • Evinin duvarına yazılmış olan MHP harflerini silmeğe uğraşan bir genci kurşun yagmuruna tutuyorlar. Bu genç ölüyor ve öldiirenler bulunaıruyor. • Delikanlı iki evlâdı öldürülen bir baba bu acıya dayanamıyor, «kalbim iki yerinden yara aldı» diye ağlıyor ve çok geçmeden bir kalp krizi sonucunda hayata gözlerini yumuyor. Geride kalan zavallı ananın durumunu artık siz düsününüz. • Sol yayınlar. sol gazeteler sattığı gerekçesiyle kimi il ve ilçelerde kitapçı dükkânlan tahrip ediliyor. Yukanda sıraladıklanm, sadec* son birkaç örnek. Bugün Türkiye'de can ve mal güvenliği yoktur. Çaresiz kalan bir kısım vatandaşlar, devletten, hükümetten, guvenlik kuvvetlerinden umudunu kesmiş. Yazarlârdan medet umuyor. ülkenin birçok yerinden ben de birçok acı mektuplar alıyorum. «Yazınız, Allah aşkına, halimizi yazmız» diyorlar ama, bunların hepsini buraya «ktarmaya olanak yok ki. MC iktidanmn başlanndan bir Allahın kulu çıkıp da radyoda, televizyonda enerjik bir konuşma yapmıyor: «Sayın vatandaslar; Blrtakım eylemciler, kendilert gibi düşünmeyenlerin hayatlarına ve mallanna karşı suikastler yapıyor. Anayasa ile yönetilen bu ülkeyi anarşlye ve Türk halktnı barbarlığa sürüklemek isteyen birtakım kişilerin karsısındayiz. Bunlar, kim olursa olsunlar, yakalanıp adalete verilmelidlr ve verilecelrtJr» demiyor. Tersine, MC iktidarırun dört beşmdan birisi, Anayasaya göre lcranm başı olan Sayın Devlet Baskanını bile en jüksek perdeden eleştirip onu «vehimli kişi» llân etmek »uretiyle, kendl örgütü ve bütün Tiirk halkı karşısmda kendisinin bu tilkede «en güçlü kişi» oldugu izleniminı yaratmak istiyor. Ve saldırılar sürüp gidiyor. Bir genç kızdan aldıgım mektubun önemli satırlannı aşağıya aktanyorum: «... Babam ordudan emekli olduktan sonra küçük bir tavuk çiftliği kurarak çok sevdiği çnlıjma hayatını orada sUrdürmege ve daha sonra küçük bir dükkân açıp, çiftlikte Urettiklerini buradan doğrudan doğruya tüketiciye aktarmağa başladı. Ben ve kardeşlerim de bo« vakitlerimizde bu dükkânda çaüşarak babamıza yardımcı olmağa çahşıyoruz. (...) Günü iki genç adam bizim dükkâna gelerek babamdan Ülkü Bir'e yardım adı altında para istemişler. Daha önce de birkaç kez geldiklerini. fakat para vermedifini babam söylemişti. Bu kez de verilecek parası olmadığmı söylemiş. Aradan bir süre geçtikten sonra, dükkânda hiç kims» olmadığı sırada dört kişi içeri girmiş ve babamla aralannda su konuşma geçmiç: Bu dükkânın sahibl sen misin? Babam «Evet benim» deyince içlerinden biri: TMrkej'in sana borcu var. ödemeye geldik, diyerek tabancasını çekmiş ve şarjörü sürerken: «Biz borcu böyle öderiz» demiş. Neyse ki babam soğukkanlılığını yitirmeden, emekli subay olduğunu, o tabancayı 35 yıl taşıdığını fakat kimseye karşı kullanmadığını. kendilerinin ülkiicülükten, milliyetçilikten söz ettikleri halde bu değerlerden haberleri dahi olmadığmı, kendisinin ise elinden geldiğince yurduna faydalı olmağa çahştığını anlatmış. O an içüı dükkânı terk etmisler. Babam da hemen durumu polise aksettirmis. Pakat ne yazık ki oraya da tamamen kendileri gibi insanları yerleştirdiklerin ılen polls de görerlnl y«pamaz durumda. Silâhb tehdıt daha sonra dükkânda bulunan kardefime de tekrarlandıgı ve babam bunların bir kısmını tespit ettirdiği halde polis, eğer bulabilirsek sizi haberdar ederiz; diyerek geçiştirdi l$i. (...) Size anlattığım bu olay. her gün pek çok yurttaşın ya?adı*ı olaylardan en hafifi (...) Şimdi her gün kardeşimin okul dönüşünü kalp çarpıntılarıyle gözümüz kapıda bekliyoruz. Size yazmağa başladığım zaman annem kendi dertlerimizle vaktinizi almağa hakkımız olmadıfını Söyledi. Ama ben inamyorum ki bunlar kişisel dert degil. Yurdunu seven her insan «Xe olacak bu durum?» demekten kendini alamıyor. Derdini polise anlatamayan halk, sesini kamuoyuna ancak yazarlar aracılığıyle duyurabilir kanısındayım. Ve yine düsünüyorum ki bu gibi olaylar daima duyurulmalı halka. Herkes biisın bu durumları...» C1A ve 1976 Turancılığı MC (Milliyetçi Cephe) adıyla iktidara geçen •tyaml partiier ortaklığımn ne mene milliyetçi olduğu «on |rta lerde büsbütiin ortaya çıktı. Bu konuda bir süreden beri yazmakta olduğumuz gerçekleri yinelemekte yarar görnyoruz. Bir kez Cephe milliyetçiliği Turancılıktır; Ataturkefl milliyetçiliğe ters düşer. Cumhuriyet Devletinin temellnl oluşturan «Millî Misak»la taban tabana zıttır. Enver Pasa kafasını yansıtır. Bu tür gerici milliyetçilik vaktlyle Alman emperyalizmlnin işine yaramış, Kayzer Vilhebn'den kaynaklanmıştır. Şimdi CIA'nın Ortadoçuda işine yarayacak tohumları Türkjye'ye serpmektedir. Uhısal Kurtuluş Savaşıyla birlikte oluşup Cnmhurlyet devletinin kuruluşuyla beraber gellsen Atatürk mil liyetçiliğinin üç temel niteliği vardır: 1) Emperyalizme karşıdır. 2) Turancılığa karşıdır. 3) Irkçılığa karşıdır Enver Paşa Turancılık peşindeydi: Inf^liz emperralizminin desteğinde TürMstan da Sovyetlere karşı savaşirken, 4 ağustos 1922'de öldü. Bu tarihte Anadolu'daki Türk orduları Ingiliz emperyalizminin Anadolu'daki vurucu tüçlerine karşı «Büyük Taarruz»a hazırlanıyordu. 30 Afustos Zaferi, Turancj Enver Paşa'nın yenllgisinden 26 gün sonradır. Böylece Cumhuriyet Devletl «Millî Misak» temeli iizerine kurulmuş, fetih ve Turancüık gibi çağdısi akımların defterini kapatmıştır. MC'nin milliyetçilik görüşü İse fetih ve Turancılık Mtetesl üzerine kurulmuştur: ABD'nin meşhur CIA örpiitiiniin çıkarlarına göre Anadolu'nun mazlum halkmı birbirine düşürmek üzerine bir anlayışı eyleme dönüîtürmüştür. Cünkü: a) MC'nin orta direğl, Amerikancılıgıyla ün yapmif Demirel ve kadrosudur. Demirel ve çevresiyle bütünleşen Cephe partilerinin vöneticileri, ortaklıjfin «ideolojik» bütünleşmcyle oluştugıınu çeşitli kez kamuoyuna açıklamıslardır. b) Orta Asya'daki Türklerl kurtaracaklanm söyleyen MC Turancıları. Anadolu topraklannı yabancılara kiralamak üzere ABD Hükümetiyle bir anlaşma imzaUmıslar; Washin)fton'a teslimiyet politîkası RÜtmüşlerdir. c) ABDtıe Anadolu topraklannı kiralamak üzere anlaşma imzalayan Cephe milii.vetçilerf öte yandan ırkçı rtaldırranlıklarıyla Türkiye halkını birblrine düşürmek ve ülkede bir iç çatısma çıkarmak için gerekli eylemleri sürdürmektedirler. d) Fetih ve Turan felsefesl MC Hükümetinin pollHkasına öylesine işlemiştir ki, ortaklığın Başbakanı Demirel Kıbns'ı fethetmekten söz açmıstır Amerikan AP Ajansina... Ortaklıjhn Başbakan Yardımcuı Tfirkeş ise Ege adalarını ele (reçirmek yolunda deme< vermekte; Yunanistan bu gaflardan yararlanmaktadır. • Turancıhğın ve Fetih felse/esinin Atatürkçü milliyetçiliğe ve çağdaş uygarlığın deşer yargılanna ters düştüğü apaçık görülmektedir. Sınır ötesi fetih özlemlerinln defterl çoktan dürülmüştür. Yurt topraklannı yabancılara kiralayarak sağlayacağı dolarlarla ayakta durmaya çabalayân bir yönetimin Turancılığa donük çırpınıslan; kör bunalımın yankıları sayılabilir. Bir milyona yakın Türk köylüsünü doyurmak için yabancı ülkelere yollayan ve onlardan relecek dövizlere bel baelayan iktidarlann fetih politikasından söz açmaları, ciddiyet dışıdır kuşkusuz... Övleyse niçin fetih? Ve neden Turancılık? Osmanlı İmparatorlugunun son dSnemlerlnl ysşamıyoruz ki!.. Ne Babıâli'de Enver Paşa var; ne de Berlin'de Enver Paşa'nın göğsüne nişan takıp sırtını pohpohhyacak Kayzer Vilhelm vaşıyor... Ama bueün Turkiye'de CIA var: Alman emperyalizminin yerine Amerikan emperyalizmi resmen devletln tizli örcütleriyle içiçe... MC Hükümetinin Dışişleri Bakanı Çağlayangil de bu gerçefi açıkladı. ve dedi ki: !çÇ « CIA içime girmiş...» Pcki, devletin gizli örgütlerine donük Başbakan Yardımcısı Türkeş'm emrindeki komandoların Turancılık eylemleri ne anlam taşır? İki süper devlet Vladivostok'ta anlaşırlarken, ne anlamı var Türkiye'de olan bitenlerin? Kuşkusuz 1976 Türklye'sinde Turancılık akımımn dışs defil, içe donük bir tsjevi olduğunu artık çocuklar btlmcktedir. Cumhurbafftanl Korutürk'ü kınamak için bildiri yaymlayan 38 Turancı profesör, bu gerçepi bilroez sörünürl*r ajn* »rkçı miliijetci akımlann .Viad.olu haypnı, birbirine kırdırmak için günümüz Türklye'sinde geçeril Işleri meydandadır. Turancılık 1910larda dışa dönüktö; 1970lerde içe dönük bölücülüğün politikasıdır. Anadolu'yu birbirine düşürmek için daha İyi bir formülü nasıl İcat edecekti CIA? Parlamento'nun Görevi Bir asker emeklisine böyle davramlırsa, baskalanna neler yapılmaz? Samimi olarak şuna inamyorum ki, Türkeş'in adı kullanılarak esnaftan haraç alınmasına onun kendisi muhakkak surette karşıdır. Ama öyle bir ortam yaratılmıştır ki, bunun önune artık Türkeş de geçemez. Ancak ve ancak, onun da içinde bulundugu koalisyon hükümetinin, guvenlik kuvvetlerini tarafsız duruma getirmesi ve yasaları hiç yan tutmadan uygulaması önleyebilir, bu yasa dışı eylemleri. Bizim görevimiz, bir aydın olarak, bir hukuk adamı olarak ve Milli Mücadelenin başından beri bu ülkede gelmiş geçmiş bütün iktidarlan bilen, tanıyan, memleket menfaatinden başka kaygısı olmayan bir kişi olarak uyarılarda bulunmaktır. Bütün uygar Batı demokrasilerinde koalisyon hükümetleri döneminde göriilen bütün aksakhklardan Başbakan sorumludur. Çünkü, bu aksaklıklar bir koalisyon ortagından geliyorsa Basbakanın elinde bunları önleyecek yasal olanaklar vardır. Eğer bu olanaklar yetmiyorsa, yani Başbakan sözünü geçiremez duruma gelmişse, son çare olarak, Başbakanlıktan çekilme yoluyla aksaklıkları yaratan koalisyon ortağmdan kurtulma olanagını kullanmak elindedir. Eger bir Başbakan bütün bu anayasal ve yasal olanaklan kullanrmyorsa, yasa dışı bütün eylemlerin sorumlulugımu da kabul ediyor demektir. Bütün dileğimiz Parlamentodan gelecek namuslu bir denetimin etkili olmasıdır. «Emniyeti can ve mahfuziyeti ırz ve namus ve mal» İçin yeni bir Tanzimat Fermanı cıkaracak padişah yok ülkemizde. Bu görev Parlamentoya düşüyor. Anayasa 'nın buyruğu budur. MC Iktidan döneminde Türk halkı yeniden can ve mal güvenüği kaygısına düştü. Çünkü eli bıçaklı, beli silâhlı çeteler güvenlik kuvvetlerimizin gözleri önünde kol geziyor, büyüklü küçüklü bütün kentlerimizde. • ögretmenleri dövüyorlar, yaralıyorlar, hatta vuruyorlar. • Resml ders saatlerinde ögrenim gören gençlerin sınıflarını basıyorlar; öğretim üyesinin gözleri önünde daha önceden saptadıklan Yeni Kaygı Gökalp'in Üzüntülü Günleri M. Zekeriya SERTEL SİYASET VE SİBERNETİK ibernetlk nedir?... Bir çoklarma pek yabancı s * len bu sözcügün kökenini ararsanız, bu deyimın aslmda sîyaset anlamına geldifini • be!ki de biraz hayretle • görürsünü?.! Nitekim Sıbernetik'in büyük oabası sayılan Amerikalı Prof. Dr. Norbert Wıener, İngilizce Cybernetics deyimini, Batı dillerindeki Government teriminden turetmiş tir. Oyleyse sorumuzu yineleyelim: TJluslarsrası Sibernetik Kurulu Türkiye ve Ortadogu Temıilcisi Sibernetik nedir?... Ve hemen yanıtmı verelim: Sibernetik bütün bilim, tfkAncak, ilk buhar makinasınm dası» yapılmaktadır. Bu blr oıttfi nik, sanat, felsefe ve metafızık kesfi ile başlayan Birinci Sar.gyi da dogrudur da! Nitekim «yuıt dallarını ıçeren yeni bir bilimlsr Devrimlnden 150 yıl kadar geç savurunasında». «tarımsal kesimarası disiplindir. miş olmasına karsın, henüz «sa de» ve «üratim araçları yapımınNasıl ki. bir siyaset adamının „ „ . . , *ışe» .stireci. içine girema da» verimlıügin antUJİmâsı ya basan gösterebilmesi için bü 7 • $r vnrtfurnüzurr Üevlef' Sdamja nünden sanayüeşme harekeU.çok • ei tün bu dallarda ıbiraz olsun) bi^.. ^ y«cio« düşunen ıınlııııaff^ıiı yerinde bir girışım olarak niU^ gi ve yetenek sahibi olması gere>gSVevlendirileceği Sibernetik dev lendirilmelidir. Ancak yukanda rimi içine ne zaman girebileceği da değindigimiz gibi sanayileşŞimdi de şu soruyu soralım: ni de söylemek güçtür. Ancak Bi me, bir anlamda, kol işçileriniu Sibernetik de bir anlamda si rinci Sanayi Devrimi elleri ile ça robotlaşmasını gerektirir. yaset demek ise, bu eski ve yıp lısan insanların robotlaşmasma Acaba yurdumuzda 130 yıldan ranmış «terim» yerine, Siberne yol açmıstır. beri makinalasmaya karşı göstetik denilen yeni bir «yöntem» tüÖte yandan, yurdumuz Birinci rilen direnç böyle bir duruma retmpve ne eerek vardı? Sanayi Devrimi içine giremeden, karşı bir «iç güdunün» sonucu SİYASETİH MAKİIIAUJMASl îkinci Sanayi Devrimi içinde (ya mu idi? Bunu bilemiyoruz. ni Sibernetik devrimi) yaşamaŞu kadar var ki bu sözlerimizCevabım hemen verelim: Çünkü Sibernetik «siyaset» nm sancüarı içindedir. Bu sancı den bizim sanayileşmeye karşı işçilerinın bir tutum içinde bulunduğumuz in makinalaşması anlamına gel ların dinmesı, kafa (bunlaruı içinde politikacılar da sanılmasın! Biz, sanayileşmenin mektedir de ondan! însanlan iki büyük dünya sa vardır) yurdumuzda Sibernetik büyük bir «özenle» yürütülmesi baglı gereğini saptamak istedik. Teîc vaşı içine sokan, Devlet ve siya yöntemleri uygulamasına amacımız bu idi! set adamlanndan «insanlık» ar bulunmaktadır, kanısındayız. Yurdumuzda bugün her sorutık gerçekten bıkmış, bunalmış KAFA İKİIİ6İ DE MAKINAIAJTI ve artık bunlann yerine «Devlet nun çözümünün sanayileşmeye adamı makinelerisnin yapımı ge baglı bulundugunun «propaganîkinci Dünya Savaşından sonreğine inanmış bulunmaktadır. Kuşkusuz Enver Paşa olmasaydı Osmanlı Imparatorluğu 1. Dünya Savasına girmezdi. Ve yine, eper Hitler ortaya çıkmasaydı, 2. Dünya Savaşı da olmazdı! Bu nedenle, üst, orta ve asmğı düzeydeki bütün politika adamlanmızın Sibernetik'e yakın bir ilgi göstermelerinin ve günün birinde kendi yerlerini alacak olan Sibernetik makinalar konusunda Yeşillikler içinde VİLLA LALE nefis bir huzur ve dın biraz olsun bilgi sahibi olmalenme yeridir. VtLLA LÂLE'de. sıcak suyu, büyük banyolanrun, uygun olacağım sanıyoları, çift tuvaletleri, temiz yatakları, apartman tipi bölümruz. lerde müstakil salon ve odalan ve nefis yemekleri ii« ken Şimdi söyle bir soru akia dmizi evinizde hissedersiniz. gelebilir mi? VİLLA LÂLE'de yemek ve yatak mecburiyetı yoktur. «PoHtikacılanmız bu makinaKaüvaltı 10 TL., öğle ve akşam yemekleri 2ö'er TL., tam lardan çekinip de, Sibernetik'in pansiyon 125 TL. 10 yaşından küçük çocuklara '• 50 indirim. yurdumuzda geliştirilmesini enVİLL.»» L.4I.E, ÖREN BURHANİYE, Tel: 343 gellemeye kalkarlar mı dersiniz?» Bunu sanmıyoruz! S Z ly» Gökalp kendl kaboğuna çekilmis, insanlardan ve çevresinden uzakta yafayan bir evliya çlbiydi. Dı» dünya «e hiçbir İUslasl yok tibiydi. Para sıkıntısı diye bir şey bilnezdi. Fani yaratıklan üzen şeyler ona ulasamazdı. Yemesinl lçmesini bilmez, telefonu açıp konusamaz, maddî işlerle uğrasnışiMİı. Ama iç âlemi son derece bü>ük ve zengindi. Onun için kendi alemine çekilip İç dünyasmda yasamak onun en büyuk wvki idi. Bunun Içln de yalnızca sever. lorunluluk duymadıkça insanlara kanşmazdı. Böyle bir kisinin maddi flzüntü ve (ükutısı olamaz, ama manevi üzttntüsii de o denli büyük olnr. Asağıda anlatacağun üzüntülü günlerl de bunu jösterir. Sibernetik bütün bilim, teknik, sanat, felsefe ve metafizik dallarını içeren yşni bir bilimlerarası disiplindir. T. A. İRTEM 1934 yüının ilk aylan idi. Amerika'dan yeni celmlfUm. Bir fün Zlya Gökalp'la Türk Ocajhnda karfilastun. Bir valdtler Türk Ocafının peyKamberlerinden biri aayüan Zlya Bey yapavainu bir köçeye »inmis, kendi alemine dalmıstı. Esldden çevırsinl çeviren gençlerden kimse kalnıamıştı. Ziya Bey kendi ioşesinde tek başuıa bırakılnuştı. Çevresi ile hiç ilgilenmiyor gibiydi. Ama gerçekte çevresi onunla eskisl fibi llgilenmlyordu. Çünkü Ziya Gökalp tahtmdan indlrilmijtl. Ziya Gökalp bizlere bu ocak içinde Turan idealini aşüsnuştı. Onca vatan dar smırlan içinde yasayan bir ülke defildi. Onca vatan ne Türkiye idi Türklere ne TürMstan, vatan büyük bir ülke idi: Turan. Yıllarca o zamanın gençleri bizler bu hayaller, bu türkülerle büyüdüktü. Ziya Gökalp, bizlere, yıkılmakta olan Osmanlı împaratorlufru yerine yeni geniş ufuklar açıvordu. Bunun cerçeklesmesi olanaksız, hatta tehlikeli blr bayal olduğunu düsünmüyor, önümüze açılan bu yeni ufuklara dofru kosmaktan zevk alıyorduk. Osmanlı lmparatorlu|ıınu tasflye eden Atatürk bu hayale kapılmadı. Misakı Milli ile kendi dar sınırlan içinde bafımınz Türkiye gerçeğini kabul etti. Turan hayaline inanan tek kişi Enver Pasa kalmıştı. Enver Pasa bu hayal arkasında Orta Asya çöllerinde öldü fltti. Böylece Turan hayali de geçmiste kaldı. İşte Ziya Bey, Malta dönüsü böyle blr ferçekle karsüasmış ve Türk Ocagındaki yerini yitirmisti. Ben yanına gelince sevind». Bana Amerlkadaki sosyoloji akrnılarını sordu. O vakitler Amerlka'da sosyoloji alanmda ün salnuş Giddinps admda blr profesör vardı. 1leri sürdüfü teori Avrupa »osyolojîlannın teorilerine uymuyordu. Ziya Bey iljjilenmedi. Ocafın Ridişini de beğenmiyordu. Bana AUtürk'ön teorlsini lzaha çalıştı. Ama konuşmasından üzüntü ve hayal kınklıfi içinde olduğu belliydi. Yıllardır inandığı ve bizlere telkin etmeğe çabstığı görüsü iflâs etmlsti. Ziya Bey bunun üztintüsünü çekiyordu. Ziya Bcyin ikinci üzüntülü dönemi hastahğı zamanma rastUr. Ziya Bey »on yülannda hastalanmı$tı. O nrada Istanbul'da Büyükada'da, Dİl'e giden yolun sonunda İU katlı açık mari renkli bir evde oturuyordu. Yaz tatilini geçirmek nzere buraya gelmiş. hastalanınca burada kalıvermisti. Mevsim sonbahardı. Adadaki yazlık dostlan çekitlp gitmiîlerdi. O adada yapayalnız kalmıştı.. Yat Kulüp müdürii Cafer Beyden baska kendini arayan soran kalmamıştı. Biz, Ziya Beyin eski dostu HaHm Sabifle blriikte haftada bir ziyaretine ;iderdik. Ziya B«yi hastalıfmda en çok yalnızlık üzüyordu. Buraya atılmış ve unutulmus bir hali vardı. ünutulmak bir büyük kişi için üzüntülerin en büyüğüdür. Sevilen, »ayüan bir kişinin btrdenbire bir köseye atUdıfını görmesi dayanümaz bir üzüntü kaynapdır. Bir vakitler Ziya Beyin çevresinden aynlmayanUr şimdi yok oluvermi»lerdi. Dost bildiği kişiler ziyaretine gelmiyor, onu arayıp sormuyordu. Bunda evln uzakta, pek tenha bir yerde olmasının da etkisi vardı. Ama pene de dost bildlp kişilerin kendisini arayıp hatır sormalannı îstemek onun hakkı idi. Blze hep yalnızlıktan slkâyet ederdi. Çevresinde onu anlayan, konusabileceji kimse yoktu. Dobtoru Akii Muhtar bile ancak haftada bir ke* ziyaretine SelebUiyordu. Her zidisimizde Ziya Beyi biraz daha halsiz, bi. raz riaha zanfUmış buluyorduk. AM1 Muhtar, zamanm en gürenilir doktoru idi. ama uyrıılamakta olduru t«davi sistemi olumliı sonuç vermirordu Zi*a Beye bir başka rtoktor «tirtmesini salıJî verecek olduk. Sinirlendi. «Ben» dedi, ^ahil bir doktorun elinde iyileşmektense, bir bilgin doktorun elinde ölmeyi yeğ görürüm». Zaten onu hastalıtından çok yalnızlığı üzüyordu. Bunun da çaresi yolrtu. Bu ziyaretlerimizdcn birinde blze bir üzüntüsünü daha açtı. üzun boylu çalışarak bir Türk Tarihi yaamıştı. Hastalığmdan önce bu eseri bir kez (fözden geçirmesi İçin Köprülü Fuad'a vermişti. Fuad Bey bu kitabı kendisine geri vermemişti. Ziya Bey üzülüyordu. Fuad bu kitabın üstüne oturdu. Ben öldükt«n sonra kendi eseriymiş Rİbi yayınlajiverir, diyordu. İşte Ziya Gökalp ömrünün son yıllannı bu üzüntüler içinde geçirdi ve bu üzüntüler içinde «özlerini hayata kapadı. ra başlayan sibernetik devrim İle beraber (elektronik beyinlerin sanayileşme sürecinin içine katılması sonucu) kol isçileri yanında kafa lsçüiği de makinalaşmıştır. Kafa jsçıliginin makinalar tarafından, insanlara oranla daha çabuk ve daha iyi olarak yapılabilmesi olanagmın ke^f edilmesi özellikle Amerika'da alt duzeyde kafa isçileri arasırwı\. (Amerika'da bizdeki gibi bir 0e» let Plinlama Teskilatı bulunnıadıgı ve bütün sibernetik girişimler, özel sektör tarafından yürütüldügü için) ufak çapta da olsa bir «korku» yararmaktadır. Ayrıca şunu da unutmamarr,.^ gerekir ki makınalaşma ile topluluğumuz büyük bir 1 «muüuluğa» kavuşacak değildiı . Bu yo!daki ^rişimler ile sadeee sorunmaşık bir düzeye erisecektir. Hepsı o kadar! Oyleyse bütün bu sanayileşme gayretlerine ne gerek var? Yanıtını hemen verelim: Sanayileşme ile toplumumuz ileri ülkelerin «sömürüsünden» kurtulacak! lşin açık nedeni bu. Eğer varugımızı korumak istiyor sak yurdumuzun sibernetikleşHrilmesi zorunludur Mutlu olmak için degil, canlı kalnuuc için! Büyük Atatürk, harf devrimmi oluştururken, bütün yurttaşlarırruzuı bilinçlenmesini öngörüycrdu. Aradan yarım yüzyıl kadar geçmesine karşı, yurdumuzda okur yazarların oranı herhalde ° o 50 yi / pek geçmemiştir! Bu vesile ile şu noktaya da işaret etroeme izninizi rica edeceğim ki, uluslararası sibernetik kongrelerinde (.bu satırlann yazannın, öncüsü bulunduğu bir grup araştırmacı) sadeee insanların değil makinalann da bilinç lendirihnesi üzerinde derinlemesine çahşmalar yapmaktadır. Sibernetik'in bir anlamda siya set demek olduguna yukanda ışa ret etmiştik. Bu nedenle sayın politikacılanmızın, pek değerli kurmay subaylanmızın, ve bütün yurtsever düşünürlerimizin bu konuya biraz olsun efilmek lütfunda bulunmalarım rica etmenin yerinde olacagını sanmaktayız. Çünkü toplumlann geleceğini düzenleyecek ve onlara yön verecek olan, artık televizyon ekranlannda sevimli yüzlerini merakla seyrettifimiz, nükteli sözlerini zevkle dinledigimiz «politikacılar» değil; en karmaşık ekonomik ve sosyal (difrensiyal ve entegral» problemleri bir anda kolayca çözümleyen «bilinçli» sibernetik makinalar olacaktır. Bu nedenle toplumlann sibernetikleş mesi artık kaçınılmaz bir «süreç» durumuna girmektedir. İnsan zekâsvmn (hele geri bırakılmış ülkelerde) devlet yönetiminde gösterdiği büyük yetersizlik karşısında, geleceğin devlet adamı yapımı projeleri önem kazanmış bulunmaktadır. Yukanda işaret ettiğimiz gibi sibernetik, Amerika'da doğmuştur. Rusya önce bu yeni bilimlerarası disiplini (kapıtalist uşağı bir takım profesörlerin icadı diyeı önce kökünden yadsımış ve fakat sonra (19561958 sıralarında) Ruslar düşüncelerini birdenbire değiştirerek sosj'alizm ve komünizmin «ancak sibernetik yoluyla» gerçekleşebileceğini savunmaya başlamışlardır. Bugün Amerikamn yanısıra en önemli sibernetik araştırmaları Kusj'a' da yapılmaktadır. Bunların ardın dan İngiltere, Almanya, Fransa gibi ülkeler gelmektedir. (') Deniz komşumuz Romanya'da sibernetik kuruluşları büyük bir devlet örgütü olarak çalışmaktadır. Durum Bulgaristan'da da buna benzer bir görünüş göstermek tedir. Yunanistan'da ise henüz büyuk bir gelişme yok. () Bazı oku.»ucularımız içfn belki de Hfi çckici olabllir diye burada işaret edeyim: Rusva' da «Sibernetik Araştırma Enstitülerinden» blri Azerbeycan'da, diğeri de Taşkent' tedir. TÜRKİYE YAZARLAR SENDiKASI'NIN TEJEKKÜRİ) SENDÎKAMIZ ÜYELERİNDEN ERDAL ÖZ'e VİLLÂV ^L DENiZ Lâle M E V S i M i 'Deniz Gezmiş Anlatıyor,, adlı kjtabuun bütün basımlannın telif hakkını Türkiye Y»zarlar Sendikası'na bıraktıgı için teşekkür ederiz. OREN GELDi TÜRKİYE YAZARLAR SENDiKASJ YÖNETiH KURULU (Cumhuriyet: 4898) Modern ve süratli Bankacılık işlemleri sunmak üzere, 241.OSMANİYE ŞUBEMİZ yarın sabahtan ifibaren Sayın halkımızın hizmetine girecektir. Adres: Dr. Ahmef Alkan Cad. No.28 GÜNEY'IN OXÜSU YIIMAI DAKİKA ARA YARIN GALATASARAYLILARA DUYURU GELENEKSEL PiLAV GÜNÜ BUGÜNDÜR LiSEDE BULUŞALIM GARANTi BANKASI .. sizlerle mutlusizlerle gUçfij ^ P ^ P ^ P NviC? OıOO'l? Ajanstüı: 7179/4873 TUBKİYE GAZETESİ'NDt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle