Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
»!»™™!?, ta pıaron aan mı yana, a«vlet görevlilerınin, yani, kendilerinı kamu hizmetine adamışlann, adayacakların yaçam kuralı olsun istenmiş. aklı başında, namuslu erdemli gelmiş geçmiş düşünürlerce: Kamu görevinin asama sırasına göre, üst basamaklarda yer alar.ların, dar gelirli, yoksul, kendi halins bırakılmış milyonlarca insandan, yüzlerce, binlerce yücelerde bir yasam sürmesi ayıp da ondan. Krallık. padişahhk, beylik. ağalık yönetimlerinde, halkın sırtından sürdürülen ala alahey yaşam. demokrasilerde, yani halkın halk tarafından yönetiminde de sürdürüliiyor hâlâ, ne yazık, ne yazıklar yazığı ki! Oysa, yöneticinin, yönetici durumuna gelmiş, getirilmiş kimsenin yönetilenlerden, kıl payı demiyelim de, ikl kıl payı bir ayncahğı olmalı ancak, günlük yaşamında, evinde, mutfagında sofrasında. Daha çok aynlık ayncahk oldu mu, yönetenle yönetilen arasında uçurum açılmış demektir. O zaman da, bu aynlığı ayrıca lığı sürdürme yolunda, yukarıdan üstten buyruklar, keyfe baglı zart zurtlar, asmalar kesmeler, öldürüp öldürtmeler, vurdurup kırdırmalar, daha nice olmadık olmıyacak kepazelikler birbirini kovalar. Yinni yirmibes yıldır. tanığı olduğumuz görünüm bu değil mi, halkın oyu ile başa geçip, halktan koparak, beyler paşaîar gibi yaşıyan kurnaz politikacılann onursuz görünümü? Yönetılenlerin, yani halkın günlük sıkınftBindan, otobüste, dolmusta, bakkalda çakkalda, çarşıda pazarda, elde file, et, pirinç kuyruğunda, satıcı buyruğunda, bekle Allah bekle, yagmur kar altında, rüzgârda fırtınada, güneşte sıcakta, terliye gebere çektlği sıtantılardan haberleri var mı, o bir «üril yönetici taslağının, olabilir mi? Yoktur haberleri. Olamaz da. Çünkü, her blri, halkın parasmdan, alm terinden, alın teriyle kazandıgı paraların vergisinden olugan dev let hazinesine dayamışlardır sırtlannı. Halkın uzağında, üstünde, haybeden sürdürmektedirler görkemli yaşamlarını. Halkın arasına, kansıp, binde bir d« olsa, halk gibi yaşıyan, gezici köftecide kanıını doyuran, otobüs durağmda ter döken, vapurda trende, sıkışık düzende, ter kokuları içinde yolculuk eden bir tek yüksek yönetici gördünüz mti hiç? Göremezsinüs. Çtmkti, onlar tinlü lokantalarda yerler yemeklerini, o senden benden farksız midelerinin, işkembelerinin tadım oralarda, halkın bir kez olsun yanasamıyacagı yerlerde çıkanrlar. Sonra da, utanmadan, kararlar ahrlar, o hiçe saydıklan, gözlerinde kanncadan farksız halk adına. Bütün dünyada, biiyük Irtlçük aynmlarla, bu değil mi hep, genel görünüm? Gonül ne istiyor biliyor musunuz? Hayır, gönül değil, sosyal adalet, insan mantıgı, insan a OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Azakanarlık ve Kamu Görevi Vedat GÜNYOL vicdanı, hak hukuk anlayışı fluygusu ne istiyor, biliyor musunuz? Yoneticilerin, tıpkı yönetilenler, yani halk gibi. sade, yalın bir yapun türmelerini. Halk açsa, aç kalabilmelerini; halk mutsuzsa, bu mutsuzlugu özel yasamlannda paylasmalarını. Orta vasıflı bir isçinin Uçbin Hra aldığı bir toplumda, kendı seçtiği, aslında hiçbir ıs yapmayan, kurultaylarda sayı doldurmaktan baska görevi olnaayan bir takım kimselerln 50 bin lira almaları, alabilmeleri akıllara durgunluk rermez mi? Halkın aklı mantığı gözündedir, derler ya, doğrudur. Kafasmdan önce, gözü verir karan. Birınci Dünya Savaşı'mn başlarında, Belçika Sosyalist Partisi Başkanı Emile Vandenrelde, sa vaş çılgınlığma karşı dünya işçilerini birliğe beraberliğe. direnmeye çağıran bir mitingde verdigi coşturucu bir söylevden sonra, toplantı yerinden lüks bir arabayla aynlmak gafletini gös terir, tabii, işçilerin yuhaları arasında. Lüks araba, lüks yaşayış gibi, halktan kopmuşluğun bir simgesiydi. Bugün de öyledir. Yoksa, yakın geçmişimizde, oy avcılığma çıkan, kamı tok., sırtı pek, ama ar damarı çatlak bir takım politikacılar, halka hoş görünmek için, lüks arabalannı seçım bölgesinden bir iki kilometre uzaklarda bırakıp, ayağmda çank, kalasmda hal ka atacağı kazık, eşek üstünde köylere dalıp, ca milerde r.amaza durmak kurnazlığını gösterirler miydi? Yerli politikacılar. hele son yirml ylrmibes yılın çarıklı politikacılar. halkın gözünü boyayıp, aklmı mantığını kendi çıkarları doğrultusunda biçimlendirmeyi, büyük bir ustalıkla başarmak tadırlar. Halkm mantığı gözündedir. EvM. dogru. Ama, o göz boyanırsa. ne olur sonu? Bugünkü durum çıkar ortaya. Yani, çağdışı, gerinm gerisi, insan aklım, uygarlık onurunu hiç» »yan bir durum.. Fransız Devriminln, gencecik yaşta (27 yafinda) ölen, daha dogrusu, kellesuıi hainler* kaptıran büyük eylemcilerinden SaintJust'ü okuyor, yazılarmı çeviriyor, içime sindiriyorum bugünlerde. Bakıyorum da, Devrim sonrası Fransası, eski krallık yönetiminin nimetlerinden çöplenmiş olan yazan, çizeri, soylusu, soysuzu, bakan eskisi, yönetici artığıyla elbirliği girişilen bir karşıdevrimin çalkantılan içmde bocalamış. Tıpkı, 27 Mayıs sonrasının Türkiyesinde oldugu gibi. Yasalar ve Uygulayanlar Ne diyor SaintJust? «Yasalar devrimcidir. Onları uygulayanlarsa devrimci değildir.» Tıpkı Türkiye'de oldugu gibi. Anayasamız hayli devrimci bir Anayasadır. Ama, onu uygulamak durumunda olanlar, devrimci olmak şöyle dursun, gerici, dinci, şeriatçı, hepsınden de öte, çıkarcıdırlar. Daha neler demiyor ki, Saint Just, o kısacık ömründe edindigi, bin yıla sığdınlamayan, sığdırılması güç deneylerine dayanarak: «Kamu yönetiminde, hiç kimse içten davranmıyor: Yurtseverlik, sadeee lafta kalan bir şej. Herkes baskalarını harcamakta, kendi çıkarmdan hiçbir özveriye yanaşmamaktadır.» Sanki, bugünkü Türkiye'yi anlatıyor Saint Just! Kamu yönetimini, haklı haksız, geçerli, geçergiz, paralı, parasız, yüzeruçar oylarla ele geçirerek, paralılar, hanlı, hamamlılar yararına ve de kendi çıkarlanna yönetenleri anlatıyor sankl. Saint Just'e göre. halkın bir tek düşmanı rardır: Kendi hükümeti. Ne gariptır ki, yüzseksen iki yıl öncesinin bu yargısı, bugün hâlâ geçerli. Özellikle bizim toplumumuzda. Sarı sen dika deıteklemelerini, grev ertelemelerlnl neyle dan? Saint Just, zorbalığı yeriyor bütün gücüyle. Onun zorbalık dedigi şey, krallık zorbalığı, kralcılann zorbalığı. Bugünün zorbalığıysa, halkın oyu ile başa geçip, halktan koparak, kendi sapık dünya görüşleri doğrultusunda, aklı mantığı, bilimi bilgiyi hiçe sayarak, silâhlı sopah saJdırıîarla, çağdışı girişimlerde bulunanlann, bulunduranların zorbalığıdır. Demokrasiye sığlnan, sinsi, kurnaz, aşağüık bir zorbalık. «Zorbalık, halkın gevşekliği ile ilgilenir. Suçlara önem verir» diyor Saüıt Just, bugünün Türkiyesini yansıtırcasma. «Bütün alçaklıklarda, komp'olarda, yan yarıya parmağı vardır onun» diyor (Günümüz Türkiyesinde olduğu gibi). Sonra şöyle ekliyor: .Yurttaşhk yasasıyla, oğulu, babaya, ölüleri dirilere karşı silâhlandırır» (Bizde olduğu gibi.) «Yol ortasında hırsızlara insan öldürten odur.ıı (Komandoları haber veriyor sanki). «Demek ki, diyor Saint • Just, böylesl bir düzen sona ererse. halk; yoksulu olduğu kadar zengini de kıskandıra özendire ahlâksızhğı iten, kazanç özlemleriyıe onu alçaltan, rezil işlere süsüklıyen, baştan çıkaran bu gösteriş. bu şatalat alayını görmezse artık karşısmda, işte, o zaman, toparlar kendini ve öz varlığına kavuşur yeniden.» «Buraya kadar söylediklerimden şu sonuç çıkıyor», diye ekliyor Saint Just: «Bir devletteki törelerin ve özgürlüklertn kaynağım, yöneten insanm kafa yetersizliğinde aramak gerek. Yasalarımızı emanet ettiğlmız kimseler, azakanar oimaya zorlanmalıdırlar. Ta ki, kamu ruhu ve beğenısi, yasa sevgisinden, jojrt aşkından dogabilsin.» Niye, azakanarlık üstünde duruyor Saint Just, bu namuslu, bu dürüst, bu çıkarsız devrimci? Çünkü, aza kanmayan yönetici. gozü parada pulda, handa, hamarnda olan yönetici, kamu çıkarım, kendi özel çıkarına alet edebılır (bizde oldugu gibi). Oysa, azakanarlık, teknik ilerlemenin, uygarlığın baş düşmanıdır. Azakanar insanlardan oluşan bir toplum düşünün, olduğu yerde durur, ne bir ilerleme, ne bir yenilik beklemeyin ondan. Feza yolculuğu, bir azakanmazlığın ürünüdür aslında. Ama, ınsanlığın ilerlemesıni sağlayan bu aza kanmazlığı sürdürüp beslemenin yolu, onu yürütenlerin azakarlığıyla açılıp serpilebUir Biz diyoruz ki, aza kanmaz, kanmaması gereken insanlıkta, ilerlemenin başını çekenler, aza kanar olmalıdırlar. Hiç değilse, kendi özel çıkarları konusunda. Bir ulusu, aza kanmadan, her çeşit bolluğa, mutluluğa kavuşturma görevini üstlenen kimseler, kendi çıkarlarını, uluslarmın, daha geniş anlamda, insanlıgm çıkarlanna teda etmeden hiçbir yararlı iş yapamazlar. ÎLHAN SELÇUK BİR AMELİYAT GEÇiRECEÖiNDEN YAZILARINA BİR SÜRE ARA VERECEKTİR. SİNEMA EMEKÇILERININ GAZETESI YENİTORKSİNEMASI ö.lütfı akad vedat turkali atıf vılmaz mevlüt ekınci hakan balamır fevzı tuna yalçın çetin cetın tunca umur bugay ali ozgentürk yavuz özkan zekı ökten isa çelik ferruh doâan muzaffer niçdurmaz aydın sayman lSgtinde bir çıkar. Yıllık abonm ücreti60T.L Abone olunuz.P.K..655Beyoqlu.lstanbul (Cumhuriyet: 6138) Darüşşafaka Lisesi Müdürlüğünden GİRİŞ S1NAV1 YERLERl Yönetimi Darüşşafaka Cemiyetinde bulunan Mükerrem Karaağaç Vakfı'nın çalısmaları ve sağladığı olanaklar sonucu Şarkikaraağaç ilçesi ve havalisinden 100'ü askın adayın giriş sına\n için kaydım yaptırmış bulunduğu gözönünde tutularak İstanbul ve Ankara illeri yanmda Şarkikaraağaç ilçesinde sınav yeri açılması uygun görulmüstüj. Giriş smavları : 1 lstanbul'da : Darüşşafaka Lisesinde 2 Ankara'da : AUtürk llkokulunda 3 Şarkikaraağaç'ta : Sarkikaraagaç Veteriner Okulunda yapılacaktır. Adaylar bu üç yerden birinde smBva gireceklerdir. Sınav tarihi, 30 Haziran 1976 Çarsamba saat 8.30 (Cumhuriyet: 6122) PasJı Silahlar OKTAY AKBAL Eyet • . Hayır İktidar Boşluğu Direnç Zorunu araya, önce, Genelkurmay Başkanı parmak bastı. SilâhU Kuvvetlerle fasizan tırmanısın, ya da bir parti politikasının arasında ilgı kurmalarm karşısına çıktı. Böyle bir ilgiyi reddetti. Hatta. herhangi bir grubun, bir partinin, ya da bir zümrenin yamnda olunmadıgını belirtti. Bir politik akımm dışında kalındığını söyledi. Demok ratik anlayışın, hukuk deTİeti olmanın içinde bulunmamn. layik temeller üzerine dayanmanın zorunluğunu vurguladı. Hemen ayni zamanda Cumhurbaşkanı da konuya «gildi: Anayasa düzeni etrafında butünleşme geregini belirtti. Düşüncelerin. şiddet yolu ile kabul ettiriş yöntemmi suçladı. Buna araç olacak şartlanmış kalemleri kınadı. Bu konuda aydınlarm suskunlasmamasını önerdi. Pantürkizm, Panislamizm gibi akım larm Türkiye'yi simgelemesinin haksızhğını deyimledi. Bütiin bu parmak basıslar, neden ortaya çıkıyordu? Şundan: MC iktidannm, ösellikle onun içindeki üç kisilik bir mercek teşkil eden bir bölümün, Silâhlı Kuvvetlere, onun dışındaki ve içindeki Eğitim Kurumlanna çengel atma söylentileri bir rahatsızlık uyandırmıştır. Ve özellikle de Basbakanm ta kendisinin, kendi çengelini, Ordu üst kademelerine kadar uzatmayı istediği söyleniyordu. Onun, kendi siyasal çıkarlarına yatkın, hiç oünazsa lâkayt bir yumuşak bir ordu yaratmaya yöneldiği belirtiliyordu. Devlet Başlcanının ve Genelkurmay Baş kanının M.C. Hükümetinin artık vehametler düzeyine çıkan :rkçı • fanatik • zümreci politikasının kayıtsız şartsız izleyicisi bir araç dur/nuna düşürülmesi olasılığından kaygılarla aoz ediliyordu. Y İSTEDİ6İNİ YAPAR GÖRÜNMESİNE KARŞIN MC HÜKtMEÎİ, ASLINDA BİR İKTİDAR B O p G U YARATMIŞK. BU BOŞLUKÎAN YARARLANAh IRKÇI FANATİK ZÜMRECİ AKIMLAR HEP BERABER, FAKA1 ASLINDA BİRBİRİYLE YARIŞARAK, BİR ÎIRMANIS> KALKMIJLARDI ok kolajdır sn oyuna ovnımsk: birkaç Idşinln cebine bir. kaç yüz Ura kov, eline de «Yaşasuı TÜTkjye halklan», «Kınl günes doğacaktır», «Zenginlere öliim» fibilerdcn birkaç pankart tutuştur, sal CHP mitingine! tstedikleri kadar CHP yöneticileri böyle tutulmus Mmseleri kalabalık arasından tutup atsınlar, saf dısı etsinlpr; on blnler, yüzbinler arasında dürbünlerle Urayarak arasınlar kışkırtıcı ajanları, yine de yararsızdır. Bay Demlrel çjkar kürsiiye, kafasını havaya dikerek şu çeşitten sözler söyler; «CHPnin yeni hüviyetini 18 nisan 19T6'da yaptıklan Tandogan mitingi ile millet görmüş bulunuyor. «MilleU yerine «Halklar» bu mitingin pankartlan arasındadır. •141142"ye hayır», «Bu meydanda cengimiz var», «Devrim için kararlıyız», «Bloksuk Türkiye», «Yaşasın halk devrimi», «Bir gün bu ufuktan kızıl güneş doğacaktır» gibi pankartlar sadeee CHP'nin mitinglerinde görülmektedir. Tandoğan meydanında sanki mitlng degil, savaş eereyan ediyor. Meyden adeta kan ve kin kokuyorj» Ç Dr. Deniz SAVUN lim dtsı milliyetçilik konmuştur. Bunun; sivil bürokrasiye, lâyik ve biUme dayalı etitim» sızmasındân aldığı bir' cesaret ile, en büyük maddi güç varlıgımıza da tırmamsından kaygı duyuluyordu. Böylece; demokratik anlayışm, hukuk devleti algısının lâyik t»mel üzerine dayanma duygusunun zedelenecer Si bir ortama düsülmekten çünki, ırkçı fanatik zümreci akımlar, Anayasanın öngördügü demokratik siyasal düzeni gölgelemisti. Onun özgürlükler rxıhunu örtmüştü. İstedigini yapar, gözükmeslne karsın, M.C. Hükümeti, aslında, Turan Güneş'in deyimi ile bir «iktidar boşluğu» yaratmıştı. Bu boşluktan yararlanan, ırkçı fanatik zümrecı akımlar hep beraber, fakat aslında birbirıyle yanşarak, bir tırmanışa kalkmışlardı. İşte şimdi, Devlet Başkanı ile Genelkurmay Başkanı, böyle bir durum karşısında, kendilerine yöneltilmiş olan eleştiriler dolayısiyle de, duyduklan direnç gösterme zorunu ile, kendi demokratik giiç merkezi olma yerlerini tlıyorlardı. Eret, ırkçı fanatik • zümreci akımlar; demokratik ve Anayasa sosyalcisi görüşlere kar şı bir ideolojik savaş açmışlardı. Bunda, bir bakıma, hep beraber görünüyorlardı. Ama, aslında, birbiriyle de yanşarak, sağcı bir espiri içinde, Türklye' nin sahipliğini elde etmeye tırmanıyorlardı. Bunda, Devlet Başkanlığı ile orduyu da kendi vanlarmda tutmak istiyorlardı. Hiç olmazsa böyle bir sam ya•mwalattLkTkararnamelerle, Genelkurmay Başkanına kabul ettirecekleri kadro manevralan ile var olan «İktidar boşluguundan yararlanıp, demokratik ve Anayasa sosyalcisi görüsleri tanımayan kendi oligarşik, yukarıdan inmeci ve fanatik eğemenliklerini kurmak istiyorlardı. Ama sağ duyunun ve Anayasa ruhunun eleştiriîeri; bu akıma ve akımlara karşı bir direnç gösterme zorununu yarattı. En öndeki iki sorumlu, şimdiden, ken di gerçek yerlerini gösterme çizgisi üzerindedirler. KUÇÜK BİR IRDELEME îşte böyle bir ortam içinde şöyle küçük bir irdeleme (tahlil) yararlı olacaktır. Bizim Anayasamız özünde sosyaldir. Bireyi; bütün korkulardan, bütün yoksunluklardan, azâde kılarak toplumun özü haline getirir. Bu toplumu da çağdas insan haklarına ve özgürlük lerine sahip çıkan çalışma ekseni üzerinde uluslaştırır. Böylece tüm ulusu, korkulardan, yoksunluklardan, özgürlüklerden azâde küar. Insanı ve toplumu adı geçen azadeliklerine kavuşturma sürecinin yöntemi de bir serbestlik yöntemi olduğundan, bizim anayasamız, işleme biçiminde de bir çagdaş demokrasi teşkil eder. Bu demokrasinin «îktidar» merkezi. «calışma» ögesı iie dolu olmak gerekir. Buraya; ırkçı fanatik zümreci akımlardan bi risi, ya da bunların bir bağdaşm bağdaumlaşması (ittifakı) gelip çökerse, orasını, istendiği gibi dolduramaz. Böylece, ulusun gereksinme duyduğu ulusal «iktidar» yerinde, bir boşluk olur. Bu boşluğun dışmı, anarşiler doldurar, içini de. tepeden inme ci, tepeden yönetmeci ırkçı fa natik zümreci akımlar işgal Türkiye'nin bloklar dışi kalmasını istemek bir görüstür, «halk» için bir devrim yapılmasından yana olmak da öyle, devrim için kararlı olmak da .. AP mitinglerinde böyle sözler görülmüyormuş! Görülmez elbet. AP, bu düzenin hep böyle snrmesinde kendileri için çıkar görenlerin partisidir. Bu partiye oy veren yoksul halk yığınları da bir yanılgi içindelrr, ama onlar da zamanla anlıyorlar gerçeği. Kendilerinden yana görünen partilere ddnüyorlar... «Halklar» sözüne gelince... CHP'de kimse, Türkiye'de halklar vardır demez. CHP'nin temel politikasına göre Türkiye'de Türk halkı vardır. Etııik ayrıhklar, değiştirmez bu görüsü. Türk halkının partisidir CHP. Kimdir Türk halkı? Atatürk'ün «Ne mutlu Türküm diyene» sözü, bir ilkedir, bir yöntemdir CHP için... Kendini Türk sayan, Türkiye'nin yarannı düsünen. TC Anayasasına bağlı her yurttas, «Türk»tür. Hangi kökten gelirse geisin... Bay Türkeş' in kafatascı görüsleri değildir jeçerli olan, Atatürk'ün yöntemleridir .. Bay Demirel kolay yolu seçiyor. Bu kolay yol, kendisini dinleyen halk yığınlannı gerçek olmayan sözlerle, savlarla aldatma yoludur. Bu yolu artık tıkandı sanıyorduk. AP Genel Başkanı hilâ bu volda yürümekte direndiğine göre dcmek tık&nmamış! CHP'nin, «Bölücülerle yıkıcılarla» işbirliği halinde olduğunu söylemek gerçekler orta yerde dururken biraz tuhaf kaçsa da inananlar yine de oluyor! Yoksa, MC lidcri niye yorsun çenesinil Ne demiş eskiler lekele Izi kahr». Koskoca bir politikacıya yakısmayan bir davranıs bu. Ama «yakısıksu» işler öylesine çok ki politika alanında, hangi birini gaymah? En başta süriip giden cinayetlerin bir türlü önlenememesi, katillerin yakalanmaması... Bunun hesabını vermez, kalkar CHP'yi bölücülükle suçlar! Zorba çeteleri ortayerde adam öldürecek, Başbakan seyirci kalacak. Bunlar yan tutmak, gençliği, halkı bölmek sajılmayacak, bir mitinge nasılsa sızan üç beş kışkırtıcının, belki de ücretle tutulmus adamın elindeki «halklara özgürlük» pankartlan CHP'yi suçUmaya yeterli kanıt olacak! Buna ancak gülünür! CHP «af» çıkarmıs, ondan olmuş bu kanlı işler! MC'nin isbaşına gelmesinden bu yana işlenmiş cinayetlerin hangisinin katüi alla dışan çıkmış? Açıkça söyleseler de öğrensek! Oysa faşist zorbalar arasında böyleleri pek çok... Adları söylenir, kimlikleri belirtilir, yine de yasalarm elinden kurtanrlar kendUerim! MC üstlerine kol kanat gererse Atatürkçü gençleri, vuranlan korursa, hatta desteklerso bunun adı bölücülük olmaz mı? Hatta böyle davranışlara çok daha ağır bir tammlama yapüamaz mı? Ecevit «Kimler süâhlı eyleme kalkışırsa CHP hepsinin karşısmdadır. Silâhlı eyleme kalfaşanlar arasında ilerici geçinenleri de sagın rorbalan kadar zararlı ve kötü görmekteyiz» diyor açık açık... Ayduı kamuoyu bunu uzun zamandır büiyor. Bay Demirel de büir elbet CHPnin demokrasinin en güçlü kalesi olduğımu... Ama isine gehniyor gerçeği bildiğini söylemek. Halk yıgınlannı sonuna dek yanıltmak, aldatmak yararlı hâlâ .. Ama yanılıyor halkı aldatüır bir yığın görmekteki bu direnç AP'yi de, Demiren en kısa zamanda tam bir çöküşe, kesin bir bozguna götürecektir. Halk uyandı artık en ummadığımz, en beklemediğiniz öğrenimsiz kişi bUe şöyle düşünüyor: Ecevit süâhlı eyleme kalkIşanlan, sağcı, soicu ne olursa olsunlar. hepsini yeriyor, boylelerini tutmuyor, karsılarına çık.yor. Ya Demirel? O ne yapıyor? MCden vaııa olan zorbalan koruyor, MC'ye karşı çıkanları ezdunyor... Siddet eylemleri AUtürk devrimcUerine, CHP'den yana olanlara karşı yapüırsa, iyi, güzel. ynrtseverce bir davranış! Ama AUtürkçü gençler kendilerini zorbalara karş. savnmdular mı «şiddet eylemi. anarsistlik, solculuk, bölücülük! ..» Bu oyun eskidi, bu halkı aldatma sllâhı paslandı. Bunu anlamayan da kalmadı. ORTADAKİ MILLIYEİÇİLIK Aslında, ortada bir başka duramun bulunuşundan ürkülüyordu: ortama, ırkçı • fanatik zümreci öğretilerin (doktrinlerin) karmasından dogan bir bi O3 etmek isterler. Bunun için de, sivil ve askersel güçler alanına tırmanmafa kalkarlar. Bu sivil ve askersel kademeleri, buna inandırmak ve buna yatkın kıl mak için, dışta görülen anarşi yi kullanırlar. İşte şimdi görülmeye başlanan; bundaki tehlikeyi sezen iki makamın, böyle bir tırmanışa dirençleridir. Fakat onların önüne, hemen hukuksal bir mantık çıkaracak lardır; şöyle diyeceklerdir: «Her ikisi de, yünitmenin birer ara ââırlar. Yüftıtmeniatjptgjtaasmı «ijigulamanıır birer aygıtKhrlar. ' Kendilerine <ftisen, yürutmeye boyun egmektir. Başkasına yetkileri yoktur» İşte böyle diyeceklerdir. Diyorlar da... Ama gerçek, tam böyle değildir. Genelkurmay Başkanı; yürütmeye hukukla, ve onun bir parçası olan hizmet gelenekleTiy çizümiş bir alan içinde bağlıdır. Yasalardan önce gelen hukuka, yasalara, yasaları tamamla yan hizmet geleneklerine yapıla cak kanşmalarla, bu bağlantıyı zedelemeye kimsenin hakkı yok tur. Onu meşru temelinden yoksun kılmaya kimsenin yetki si yoktur. Onun için, bu makamın hizmet alanında, hukuka yasaya hizmet geleneklerine uymaktan başka çıkar yol yoktur. Buna sıgmayan tedbirler yapma olur. Sistemi de kırar. Devlet Başkanlığı ise; elbet de, idarenin bütün eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun yani meşruiyet temelini araştıran ve sağlayan bir makam değildir. Böyle bir sanı. tehlikeli olur. Ama Devlet Başkanlığı; hukuksuzluğu kesin olarak belli olan işlemlerin «Bunlardan doğacak sorumluluk hükümete aıttir» denerek tamamlayıcı otomatı da değildir. Hukuk devletinin türlü kurumları ve araçları eliyle yasal temelden yoksunluğu belirlenmiş işlemlere, yersizliğin kamuoyunca anlaşılmıs gidişlere direnmesi, onun görevidir hatta... Ama onun asü gücü; bu hukuk devletinin türlü kurumlarının uyanları ile kurulmuş bir kamuoyunun kendisini desteklemesidir. Bu desteği bulduğu, hatta umdugu yerlerde, onun görevini, iktidar boşluğunu kendi sübjektivitesi ile doldurmaya uğraçan girişimlere direnmektir. Bunun sonunda kendisi üstün gelir. Bir demokratik gelişim savaşmda, bundan hiç kuşku duymamalıdır. HARP AKADEMiLERi KOMUTANL1ĞINDAN 27 haziran 1976 pazar günü s*»t Yıldız Sarayı bahçelerinde 12.00'den ttibartn HARP AKADEMİLERİ GÜNÜ KUTLANACAKTIR Kutlama gunüne Harp Akademilerinden merun olnjuş emekii ve murazeaf Komutan ve Subaylar davetlıdir. Kıyaiet serbesttir. Katümak isteyen merunların 23 haziran 1976 tarihine kadar Harp Akademileri Personel Şubesine telefon veya mektupla müracaatlan sayjı ile rica olunur. TERTtP HETETt Telefon: 64 46 04 Cumhuriyet 6114 Deniz Kuvvetlerı Komutanlığı Sevu Hidroetafi ve üsino^rari Oairesi Ba«kanlıjhndan BildirUmiştir DENiZCiLERE 70 SAYILI BiLDiRi İSTANBUL HAYDARPAŞA LiMANI Haydarpasa Harem önünü kapavan mevcut yeni dalgakıramn yeşil çakarü lenerinden Boğaz istikametinde tiOO metrelik bir hatla sanil arasında kalan sahada, 18 eklm 1976 tarihine kadar sürecek olan Haydarpasa Jiman genişletme etüdü deniz sondajları başlamıştır. Bu nedenle deniz vasıtaJanmn gerekli lşaretleri tasıyan sondaj dubalanna 20ü metreye kadar yaklaşması can ve mal emniyeti bakunından tehükelidır. DENtZCtLERE ÖNEMLE DUYLRL1.1R (Basın: 17760) «112 îstanbul 9. icra Memurluğundan GAYRIMENKULUN SATIŞ ILANI Dosya No: 1974/233 Eminönü Çarşı mahallesinde Takkeciler sokagında kâin 7 pafta, 2772 ada, 37 parsel ve 49 kapı numaralı, 7J0 M2. kârgir dükkân izaleisüyu suretiyle ve açık artırma ile satışa çıkarılmıştır. İmar Durumu: Belediye İmar Müdürlügünün 19.1.1976 günlü yazılarmda: 1/5000 mikyaslı İst. Suriçi imar planmda eski eser olarak muhafaza edilen Kapalıçarşı dahilinde kaldığmdan mezkur yerde yeni inşaata müsaade edilemez, ancak aslına uygun rölöveleri hazırlanarak Amtlar Yüksek Kurulunca tasdik edildigi takdirde restore edilebilir denilmektediı. Evsafı: İşbu parsel, bitişik parsellerle birleştirilmek suretiyle 49, 51, 53 kapı numaralı tek dükkân olarak kullanılmaktadır, önü demır doğramalı, tek kanatlı camlı kapüı, zemini ahsap döşemeü, tonoz kemerli, asma katlı ve elektriü tesisatlıdn. Muhammen Değeri: 400.000.00 TL/dır. İhaleye iştirak için jnuhammen değerın °o 10 tutarında temınat verilmesi / lâzımdır, ihale pulu, tellâliye resmı, tapu harç ve masrafı üe tahliye ve teslim masrafı alıcıya aittir. İlk açık artırması 20.7.1976 salı günü saat 10dan lt),45'e kadar İstanbul'da • Sultanahmet'te Adliye Sarayı 9. îcra Dairesinde yapılacaktır. Açık arttırma şartnamesı 11.6.1976 tarihinden itibaren açık olup isteyene 200 K. posta masrafı verüdiğinde bir sureti gönderilecektir. İlk açık arttırmada teklif edilen bedel, muhammen değerin » » 75'ini bulmadığı • takdirde en çok arttıranm taahhüdü bâkı kalmak şartiyle arttırma on gün uzatılarak onuncu 30.7.1976 cuma günü saat 10'dan, 10,45'e Kadar yine İstanbul'da • Sultanahmet'te Adliye Sarayı 9. İcra Dairesinde yapılacak ikinci açık arttırmada en çok arttırana ıhale oiunacaktır. İpotek saiıibi alacaklılarla diger ilgilılerin ve irtifak hakkı sahiplerinin haklannı, faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgelerle 15 gün içinde İcra Dairesine bildirmelen icab eder. Aksı halde hakian tapu sicili ile sabit olmadıkça satış bedelinm p2yiaşmasıncian hariç kalırlar. Daha fazla bilgi almak isteyenlerın 1974 232 dosya numarası ile memuriyetımize müracaatiarı, alıcılarm satış yerinde ve zamanında hazır bulunmalan ilan olunur. (Basm: 4888/6121) îll K K İ M f 9 7 8 tarlhine kadar geçertt uçuçlarını Minar İSTANBUL KOPENHAG cuma pazar • BALIKESİR BELEDİYE REİSLİĞİNDEN 1 Balıkesir şehir amblemi yapımı için bir yanşma düzenlenmiştir. > 2 Yarısmaya ıştırak etmek istiyenlerin en geç 30 haziran 1976 günü saat 16.00'ya kadar hazırhyacakları zarfları Belediye Reisüğine vermeleri, 3 Amblem yarışmasına ait şartname hergün mesai saatleri içinde Belediyemizde görülebilir. Duyurulur. (Basm: 18287 6110) İSTANBUL VİYANA salı perşembe cumartesı pazar NuT ? AYNİ GJVLERD S»T!5 A » » tFT»İLİ İ»T» ACE.tiy.tit HMCMT Zeytinburnu îcra Memurluğundan MENKUL MAL SATIŞ ILÂNI 1876/446 T. Mahçuz olup satılmasına karar verilen 10.nO0.O0 lira kıymetinde ŞENMAK marka yeşil renk matkap'ın açık artrırması 23.6.1976 çarşamba günü saat 12.00 12,30 erası Topkapı Davutpaşa Caddesi Teknik Sanayi Sitesi No: 201 de yapılacaktır. O gün verilecek bedel muhammen kıymetinin °o 75'ini bulmadıfı takdirde 24.6.197B pcrçembe günü aynı mahal ve saa'te ıkınci satışı yapılarak en rok pcy sürpne peşin para ile ıhale oiunacaktır. İsteklilerin malıallinde memurumuza miiracaatları ilân olunur. (Basın: 4898/6120) 73 TEL: ANADOL SAHiBiNDEN SATILIK rU«H 22 42 90 22 42 98 Necmi (Cumhurivet: 6123) CBasın: 18818 6111) HEDEF DEV BİR DENİZ GÜCÜ! TÜRK DONANMA VAKFLNA VAPACAGlNIZ YAJlDrMLARLA Bü HEDEFE ULAŞABİURÎZ.