Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DÜRT CUMHUIİYET 11 HAZİMN I97« ABDULCANBAZ TARTIŞMA Samim KOCAGÖZ 61 Blr cıgars Içlrnl vakit geçmijtl, delltanlı eıırarasını yns >*yanın üstüne basmıstı ki ta asağıiarda, derenin sat yafcasında bir karaltı gördü. Hemen dürbünUne davrandı. Keçi yolunun ağaçlardan kurtulduğu bir açıklıkta, blr adam gördü. Adam, öniine bir eşeği katmış, ağır ağır tırmaniyordu. Adamı, çenesini saran sakalına, pos nıyıklanna vBrıncaya değin seçti. YUzünü, gözlerini blr sevinç aldı delikanlının; silfthının ııamlusunu havaya uzatıp, iki kez salladı. Aıkadaslarından olumlu karşılık aldı. önoe yavaş yavaş geri çekildi, knyadan atladı. Yaş, kayan kurumuş çam yapraklannın, dıkenlerinın Ustlina dlkkatle basarak ormanın derlnllklerino doğru ylirüdü. Bir süre sonra ağaçların arasından karşısına büyUk bir kayalık çıktı. Kayalıfcın altında bir kovuk, maftraya benzer bir kovuğun ağzı görünüyorrlu. Kovugun berisinde kaıayagız, genıs omuîslu bir delikanlı yere oturmus, ayaklanm uzatmıs, ayaklarının araeındaki küçük bir radyoyu dinliyordu. Onun yanına uzun yUzlü, elmacık kemikleri çıkık bir delikanlı çömelmiş, tomsonu kucağında, radyoya kulak veriyordu. ÜçUncü delikanlı, kovugun »geında oturuyor, arkası döniik, o da radyoya kul&k veriyordu. Karayağız delikanlı, geleni görünce, «Oooohooo!» diye söylendi; «Ankara fitlli almıs! bildirimiz, lsteklerimiz öğrenilmiş! Bisse ateş püskürüyorlar... Asacaklarmış, keseceklermiş.. Esirlerimizl öldürsek de isteklerimial kabul etmiyeceklermiş! Bir an önce teslim olmazsak.. falan filan...» Kovugun agzında bekleyen, gözlerini içenden ayırmayan dallkanlı, arkadaşlarına şöyle dönüp bir baktı: «Çırpınsınlar bakalım.. Biz mi teslim olacağız, onlar mı?» dlye söylendl. Çömelen, gülümsedi. Nöbet yerinden gelen ı u benizli delikanlı, konusulanları duymuşfu: «Blzim Dayı da geliyor...» haberini verdl. Karayagu delikanlı, kısık radyonun seslni, biraz daha kıstı: «Dayı geliyor ha..» diye löylendl. Sonra kovugun aftzını t.utan arkadaşına, «İçerdekileri dayımıa gelene degin dısarı çıkaralım, blr nefes alsınlar...» «En iyisi çu çamın altma oturtup, baglayalım; bizlm dayıyı d» görsünler: Halkı gbrsünler!» buyruğunu verdi. Kovugun ağzındaki delikanlı, içeriye glrdi, Uç Ingillz subayı önünde dısarı çıktı. Karayağız Delikanlı, tomsonun namlusunu Ingillzlere çevirdi. Diğer tlçtl, bir çarîtadan Çlkarılan kalın bir urganla inglİKfcroi •blr«> • birine sincirlome bağlayıp, ağaca dügümledüer; yas otların U«tüna oturttulâr. âunlardan Ikisi, orta boyH.1,1 *alt» jalHHjnlıı > W< •ırık gibi uzundu. Sırık gibi uzunu durmadan, alay edercesine Birıtarak iki yakasına bakıyor, ötekiler somurtuyorlardı. Bunlardan sorumlu delikanlı, blraz ötelerine geçip oturmadan, herbirino birer cıgara verdi. Cıgaralarını yakmalarına yardım «tti. Sonra Ingilizce, «Cıgaralarımn içedurtın, şimdl yempk de «elıyor...» dedl. Adamlar cıgaraları yakınoa, bıraz yumu^ar, gevşer gibi oldular. Haherlerin sonunu veren radyoya dikkatli dikkatli bakmaya başladılar. Onların bu bakışı, radyonun başındaki karayağız delikanlının gözünden kaçmadı: «Bilmek hakkınız. Ankara Hükümeti, aizln hükiimetinizle temasa geçmiş. Neler konuştuklarım elbette söylemiyorlar. Ne konuşurlarsa konuşsunlar, bizim isteklerimizi kabul etmek znnındalar... Arkadaşlarımi7.ı Ankara bırakırsa, blz de Bizi bırakaeağız... tamam mı?» dedl. Hep sırıtan Ingiliz, bu k«« gulUmsedi; bambaşka bir söz etti: «Ingilizceyi çok iyi konıışuyor, biliyorsunuz...» Karayağız delikanlı guldü: «Bilirlz... Sizleri de biliriz!» «Bizim için arkadaşlarınızı bırakmazlar.» «Ne yapalım... siüer de ussünüze donemezslni*. D»nsenİ7. de »Tkadaşlarımıza karşıük; yakında UssunUzden da olacalcsırıu... 8izl Türkiye'de istemiyoruz...» „ Affik eıuratlı tngilizlerden biri söze kariftr. «Biz de bunu biliyoruz.. Sizi de bıliyoruz. Ne kl m«ml«k«Unlze biz, kendi isteğimizle gelmedik. Askerler «mir alırltr; a»kerliğin ne dernek olduğunu bilirsiniz...» «Doğru, na yapalım ki piyango size çıktı; talihinİM küsün. Olacaklara da askerce katlanmanız gerek...» Üç îngiliz, dönüp birbirlerinin yiizüne haktılar. Hep sırıtaınn gözlerinden bir korkıı bulutıı geçti. Onların karsısında otun n delikanlı, makineli tUfe»inin namlusunu sırıtan Ingilize dogru çevirdi; arkadaşlarına TUrkçe konuştu: «Bu herif, işin ciddiyetinl bir türlii anlamak lstemiyordu; yeni yenl kavramaya başladı galiba...» «Daha neler ögrRnip kavrayanak..» diye söylendi karayagız delikanlı, saz benizliye döndü: .Git yukardaki gözcü arkadaşları da çağır. Bizim Dayı gelebildlgine göıe. yerimı/den kimsenın haberi olmasa gerek. Dayı gelince, blr Kurultayımız olaoak...» Sazbenizli, delikanlıların en genci, fırladı, ormanın içiııde yittl. Uzun bir sessızlik oldu. Badyoda simdi tiirküler çalınıyordu. Delikanlı sesi biraz daha kıstı. Ttlrktiye kulak verdiler. lngilizlerden biri, içtiği ciKaranın izmaritiııi lleriye dognı fırlaftı. Onları gözeten delikanlı, yerinden dogrulup yürüdü; izmaritin üatüne bastı söndürdli. Sırık Îngiliz, yine sırıttı: «Hava yagı.şlı, yangın çıkmaz..» diye söylendi. Delikanlı Mkeyle ona döndü: «Kapa çenenü. Bu topraklar. bu ormanlar bizim!» diye bağırdı. Karayağız delikanlı arkadaşına TUrkçe, «Dtkkat et, herifler bizi kızdırmak, sınirlendirmek için ellerinderı geleni yapıyoılar... Aldııma.» diye söylendi. Öfkelenen dellkanlı, yabancılara ters ters bakarak karşılarına çöktü; tomsonun namlusunu onlara çevirdi. Bu sırada sazbenizli delikanlı, yukarıdan gttrtindtl. Yanında kendine benzer, sılâhlı iki arkadaşı vardı.. Onlar yaklaşırkrn, ormanın alt yakasındaki çamların Riasında, aşağıda kalan nöbet.çı iki delikanlının arasında Dayı, Röründtl. ÖnUndeki eşeği dürdtip delikanlılar da ona yardım ediyordu. E?ek, ayakları kaya kaya yamarı zor tırmnnıyordu. Fsir tngılizler, gozleri iri iri açılnıış. hayretlpr ıçınrle Relcnlere bakmaya başladılar. Dayı'yı getirenlerden başka yedi delikanlı, avaga kalkıp yaşlı adamı karşıladılar; plini hplip htışlanna koydular. Ynşlı adam, di ri, canlı ınavi gö/leıinı bir bir delikanlıların ustilnde gezdırdi. Sakalını şöyle bir sıvazlarlı. Birden Rözlerinden .sakall&rmu dokiilen bir sevinç parıltısı dudaklanna dngıldı; sesi yankılandı: (DEVAM1 VAR; Bir Amerika Gezisinden Izlenimler îstanbul'dan WMhington'a fiderken Roma ve Ncw York'ta uçak degiştırmem gerekiyordu. Rmna'daki Leonardo da Vinci havaalanında pek yabanrılık çrk medim. Ama New York'taltl Kennı»dy havaalanında her sey o rienlı Rövkemlıydi ki... Atlantigi Reçllğimiz Bnclng 747. havaalanınm yiizlprce lıinasında ı birine dogrudin doftruya yanaijıverml». Ben uçagın merdivenlerlnden inip, otobüse bin«ceftiı diye beklerken, kendimi ABD'ye Riri$ ısleırnlennin yapıldı8ı bölmelerin, öntinde buluverdim. Havaalanında bent Washington'a götürecek uçagın girij kftpısını sordugumda, binadan çıkıp nlan otobtlslerinden birine binmemi ve uiusal Hava Şirketinin otobüsle 15 dakika urakta olduğunu söylediklerinde çok ?a»ırdım. Kennedy Havaalanı küçük bir kentin ölçüleri içinrie. Bizim Yeşilkby'iin tumü i»e, havaalanındaki yüzlerce binadan yalnızca birisi gibi. Zaten Amerika'da her yer, btr Ulkenin degil, bir kıtanın ölçüleri, orabları içinde. Burada bliytik dedigimlz Amerika'da kilçük, burada geniş dedigimiz Amerika'da dar, burada uzak dedigimiz Am*rika'da yakın... îlk günlerde W»shington'da do lasırken hep bu oran degişikliglnin yabancılığını çektim. Çevremdeki her sey yanlara doğru gpnislemi9,gibiydi. Caddftler koRkooa, man, bina dediniz ml en az 40 50 •katlı, otomobil dedinfz mi tnutlaka yayla gibi olncak . Kentin merkezlnde bile alabildığine yeşll alan... Washington'a bir 5aat uzaklıktakı Bull Run eyalet parkında konakladığımır, 5 gıin nüresince program geregince zaman zaman toplu halde bajkente gittik ve ylne program geregince Arlington Mezarlıgı'nı, Beyar Saray'ı, Kong re binasını ve Tarih ve TpknoloJi Mtızesi'ni gezdik. Yine bu gün lerden birinde Marriots Oteli'nd« birim için verılen bir resepsıyona katıldıktan sonra, otolin gfce kulubünde ilgınç bir gösteri izledik. Kennedy kardeşlerin de gttmüİU bulundugu Arlington Mezarlıİı, Amerikan iç savasmda ve daha sonra gorevi haıjında rilen askerler ve ABD yetkililerinin gömülü bulundugu yer, Üç By kadar »nce Atina'da ölen CtA görevllsi Richard VVelch'i de buraya gömmüşler... ABD KONGRESİ NIN YASALARI Amerikan Kongresi'ne gırmek ise bir alem. Son derece de sıkı bir denetim var, ama yalnızca erkekler için. Anlaşılaıı Amerikan yetkılileri kadınları adam yerine koymuyorlar. Ciruptaki erkek »rkada?ların bllyUk bir hölümUntin el çantalnrı vurdı ysnlarındB. ta> bii kadınların ^a. Âncak bİ7, çantalarımızla elimirf kolıımuzu sallaya sallaya Kongre binasından içeri girerken, gruptaki erkekler yarım saat kadar uzun uzndıya arandılar. Çantaları didik didik edildı. Bagımsızlık bildirgesııırieki «tiim insanlar eşittir» maddesi burada rla işlemlyor anlaşılan... Bu arama yetmiyormuş gibi, aynı bin»da bulunan ABD Senato »u'nda bir oturumu izlemek istedıgimizde yeniden hepsinin çan taları boşnltıldı. Tabil biz kadınlara yine aldıran yok. Kongre binasından dogruca Tarıh v« Teknoloji Mtizesi'ne Eittik. Amerikalılar 200. yılda bir tarih oluşturma çabası içindeler, ama tarih diye sundukları şeyler, onlnrır geçmiş karşısmdii ne den li eli kohı baglı oldııklarını kanıtlıyordu. Tarih mtlzesinde bol bol Martha Washington, .lacııueli' ne Kennedy ve Elenor Roosevelf iri Rİydıklcri giysilpri. çeçitli ülkelertn devlet başkanlannm son plli yıl içinrie Amerikan ypt.kililerine verdıkleri armaganlsrı, iilkenin çrşitli bölgfİPrindPki PV tiplerini gördilk. Ben bu müzede Meral TAMEK Amerikalının dünya hakkındaki bilgisine de diyecek yok. Italya'yı, İsviçre'yi bile Asya ülkelerj sanıyor. Türk deyince de Afrika. ya da Asya'da yaşayan, Arapça konuşup yazan bir toplumu tanımlayıveriyor. Amerikan sistemi insanları bir bakıma tüketim robotlarına dönüştürmüş <t îljrlnc »eyler g«rdüm, trvı» bunlaıın hıç biri tarih defildi Marriots Otali'ndeki gdsteriye ISP. diyecek yoktu. Koskonaman bir »alon. 1(120 yaşları arasındaki 30 kadar fenç çıkıyor s>ıhneye. Hepsi Amerikan bayraftı renklerinde, y»ni kırmı»ıbey»rISfivert gıysllar İçinde. «Bu bentm ülkeın. adlı show'da 2tM yıllık Amerikan tarihi anlatıldı, Ubii Amnrika'mn wsmi yorumuna göre. Üniversite H|rent'ileri olan gpnç artistlp.r son deretedp. gi\zel ve kusursuz oynuyorlardı. Ancak Rös'.erinın konusu, yani Amerikan tarihinin yommlanışına şoven duygular enemendi... •AVRUPA'DA DEMOKRASIYI KURTAflOIKlfi yaşında kırmızıbeyaılücivert giysili bir genç mikrofonu elıne alıyor ve «Bıı benim ülköm, insanları alabildigin* özgür. eşit, mıılltı. gururlu... Cn çok Nobel öriülü kazanan ülke benımki, »ya ilk giden de...• diye başlnyıp ve her sahne defii^tiginde aynı sftrlen biiyük hir inanç içinde i«krarladıktan sonra, 20. joizyılın ilk yansmda »Avrupa'da demokrasiyi kıırtardıklarını., özakdrtgu Asya'va Vietıınm'a n ülke hıikümetlerinin ısrarlı çafrıları tizerine. hür dünya adma ve yine tabii demokrasiyi kurlarınak için gitiklerini ve Vietnamlılara yardım Ptmek için savaşrıklannı, diinyanın blr çok bölsesinrie demokrasi ve ö'zgUrlUğUn korunmasını sağlâyan ve bu nlfıncln güvencp olan tnk ülkenin Amerika olduftunu anlatıyor. Gösteri sık «ıık ktılaklnrı sağır edecek alkışlarla kesiliyor... Ne var ki Amerikan tarihinin türnünii anahatlai'iyla verdigi soy lenpn hu Eöfteride, örnegin kuruhışundan sn yıl sonra ABD'nın dtinyadaki tiim tut.saklann H AMERtKAN KONGRFSt Erkeklerin konıre blnmını rewbllm*leri İçin mran fnrtnaHteIr.r gerek, sıkı »r»m» tarama yapılı.vnr. Aına kadınlar, ellerlnl knllannı MÜlsya »allaya kongre blnasının her yanını d<vUıabillvorlar. Bağımmzlik blldlrg«alnd«ki «TUm tnMnlar efitttr> tlkesl burada da Islemlyor anlasılan . gibl ftdlara tAkıldı gözlerimiü v» onların yorumuna girişince yolumuzu iyiden iyiye kaybedip, parkı bulmak İçin saatlerce d o lasmak zorunda kaldık. VİYANA'LAR, STUTGART LAR Yenl Dünya'ya gezimis sortı> eunda tüm gazeteci arkadasların ABD'nin en fazla tsnıdıkları y* ri otobanlarıydı. ÇUnkü gezinin btlyilk bir bblümünda ramanımır otobanlarda geçtl. Ve het ayaletta Viyana'lara, Stuttgart' lara, Dublln'lara, Parls'lere rast ladık. Schröder, Knorr, Charlla gibi flrma adları da dikkatimizj çikti sık sık. Dünyamn çeçitll yerlerinden gelen uluslar. gelaneklerüu, adlarını, dillerııii d« getirmiçler buraya. Pek çoftu da diğerleriyle kaynasıp henüj «Amerikalı» olamamış. Amerikan sistemi çesitlt lllkelerden gelip ABD'ye yerleşen in« «anlar arasında sosyal bütünlüğü sağlayamamıs ama, diisUnca butünlUgunU sağlamakta son d«« recede başahlı olmüs. ABD'nin sosyal koşullan birblrinden çok farklı eyaletlerinden eftitim durumları da farklı ktşileri bir arayA toplayacak olsanız;, onların düşüncelerinde en ufak bir ayrılık olmarlıgını hayretle farkeder, ABD'nin bireylerini tümüyle denetim alhna almış bir Ulke olduğunu görürsünUz. Dftha fazla tUkrtebilmek İçin ömür tüketen politıkayla hlç ilgilenmeyen, tüm kültür ve bib gisiııi, televizyonundan ve papa« zından alan Amerikan vatanda» sının dünya hakkındaki bllgisina rie diyptrk yok. tlalya'yı, Isviçre'yi bile Asya ülkelpri sanıyor. TUrk deyince de Afrika, va da, Asya'dn yaşayan Arapçs l:onu" şup. yazan bir t.oplum tanımlayıveriyor. Amerika'dan baska tek tsnıdıgı Ulke isft Viet.nam. YARIM: ALTIN TABAKLARDA IEMEK rt » r r ı n u Amerika'da ilglnç bir kredl ıtıekanlzması var. Halkın daha fazlâ ve dâhâ hızlı tüketebilmesini sağlamak ama cıyla yasalar tüketim kredlsini getirmiş. Her Amerikalı bankalara borçlu. Si «»un ABO'de bulunduğıı ve bu oranla ARD'nın dünyada ba»ı çektiglnden hiç söz edılmedı. Bu gOsund» hlç deginilmeyen d*ha neler neler vardı... BETNİ YIKANIVOB Arnarikalının beyni h«r yerde bu tUrden propmcunda ile yıkanıyor Televiıyonun eksllc kaldıgı yerde bu nçığı kabtreler kapatıyor. Oögtrrt sıraıında yanımda oturan Franuz arkada». <Pran«ıx tarihinı »nlatan benzer blr gösteri Parls'te bir kftberade ser gilenecek olsa skandal olur. Ertesı gtın l,e Monde dahıl tıim Fransız gazetcltri birinci sayfadan sekiz sütun Uzerinden bu olftyı elestırir.» dedi. ttalyan arkada« ta kendı Ulkesi için bu »6 rüse aynen katıldı... Bull Run parkında konakladı ğımız gunlerden birinde bir Ame rıkan kasftbasını göıelim dedık ve parka 10 kılom*tre uzaklıkta ki Greenville'e düjru yola kovul dıık. Yöıenın merkezine giden yolıı bulmaya çalışırken blr Al manla karijilaştık. Almanlar için çasırtıcı bir sıcaklıkla bize yar dımcı oldu. biTim otomobile bııı dı ve Greenville'i ge/zdirdi. ^'nlda giclerken d« aıdı ardına sordugumur sorular üzerlne 4n latmaya baîludı: «Bu bolgede hıç hır zenrinın bir ev kiralamak, ya da aatın sl mak sansı yoktur. Zenoıler bu kasftbaya ancak dadı, bahçıvan, ya da benzerı işleri yapmak uze rp golıi'ler VP kasabah bpyaı Ame rikalı onlara çok iyi davranır. Ancak bu zencilerden biri bölge mızde bir ev kiralamaya kalksa ki son vıllarda buna ciiıeı edpn zemı olnıadı iste o raman beyaz Amerikalının zenciye kar sı olan dosUujiunu, kin dolu bir düşmanlık alıverır. «Gıeenvılle »akinl^rinin Hlmü beyazdır, orta smıftır ve pro r. V« Gre*nviUell bu bütünlügu korumak için yofun çaba harcıyor. Beyaz ve ortft aınıftan olduğu «Urece lcatolikler, hosnutlukla olmasa bile bu kastbtya kabul edlliyorlar, ama Oreenville'in kapıları musevilere, tıpkı zencilere oldugu gibi kapalıdır. Dejislkliğin her ttlrlüsüne kapalı olan her sey onlar için iyi, sosyal yapıdaki her hareket i$e kötü ve tehlikelidır. ÇUnkü bu nareketlerin sonucunda zenci Wr komşııları olftbilır. çorukları zenci öjrenri lerle birlikte aynı otobüse o canım pırıl pınl beyaz okullara gıriebılır ve sonuç olarak p»lısiye olaylar artabiltr.. Greenville'de herkes daha faz la tüketebilmek, iki katlı bir ev. çevresindc ufak da olsa hır bahçe ve iki otomobilli bir garaj salubi olabilmek için büttin bir hmür boyu çalısır. Bu çev rede ev va otomobil »atm alırken. bankalara borçlanmayan bir kisiyi gösteremezsiniz.» TÜKETİM KREOISİ Amerikan sistemi, insanları tü ketını robotlarına dönlijturmüş ve bu ulkede ilginç bir kredl mekanizması var. Halkın daha fazla ve daha hızlı tUketebilmesıni saglamak amacıyla yasalar tüketim kredisıni getırmis. Yalnızca Preonville'de değil, Amerika'nın her kentinde, her kasa basında her Amerikalı bankalarn borçlu. çünkü tüketmek arztısu dinmiyor ki... Telavizyonda reklimmı gördügü har yenı model malr almak istiyor. Dogru bsnkaya gidiyor. Kendısine h«mpıı kredi acılıyor. Tabii bu kısır döngü iürekli dönüyor. Onun için Amerikalı yasamı boyunra bankalnra borçlu. faiz oranlan desenlz alabildiğtna yuk Rek... Greenvilleli blr tsadamınm bas tırdıgı ttbrtk kartları, fcmba da Uç gün içinde kapısılıvermi» ve adâm bir hilta içinde mıiyoner olmus. Aiman dostumuz bu kartlardan bırıni gÖBterdı bl ze. Kama sunlAr yasılıydı: «Sana her istediğini verebila cek kadar güçlU har hükUmet, aenin her istediğini alabilecek gUçtedir. Ben yaıanın çagrılarını, devletın »adtkalanyla degış maya karsıyım. Kendl çalı»maımn semereıini görmelc. dünyayı dolasmak ve tüm hunları ben basardım diyftbilmek istiyorum. I$t6 Amerikalıya yakısftn budur.» KITAPC1 DÜKRİNI MIİ Alman dostumuz bu kartt» ya zılı olanların Greenville'dekl hal kın sesi olduğunu ve kasabanm felsefesini tümliylo yansıttığını «rtyledi ve sözlerini şöyle nokta ladı: «Greanvillede bir lek kltapçı dükkânı bile yoktur. Anrıak s(Jpermarketierde gazete, magazin ve fotoromanlano bulunduju küçük bir bolüm vardır, Bu kasabada kültür denen »eyi aramııyın. bulamazsınız » Greenville'den Bull Run'a dftnerken, her ram»n oldugu gibi yine yolumuzu sasırdık. Otobandaki levh*lard« Bull Run'â benzer bir yer »dı bulmava çalıjırken Franklurt, Paris, Stra«»burg FRANS1ZCA rakasinda oturan ograncllere Strashrnırg menuiu baTsn ftfretmen ta.rafından Kruasızc* dertl »artllr Har e*t<t teroOmeler wpuır Tel: 586896 GARTH TiFFANY N K<ıU.lOSİAk) COkC iKfsiNi o e 0ftTt7S/SDP, BUUJSMA yEOlNB GSÜH ZATCN ,