Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
antuttftg eçenlerde başyManm» Nadir N«U, haray» kaldınlan sağ ve sol yumruklar üstime Wr yazı yazmıştı; yumruk kaldırmak toplumumuftun yenı gırdığı bır dönemde gereklı ttfrensel yön temlerden olduğu içın çok gereklıydı o yazıdaki bılgıler. Neyı, nıçın yaptığımm ogrenmehyii;, sık 6ik kullanıyoruz Bunun gıbı, terminlerin anlamJaıında da açıklıga kavuşturmalıyız dıye duşünerek, bugunku yazımda «ulkü, ulkücülUk» sozeuklerını ele almak istıyorum. Konu bır yanından ya^amsal bır tutuma, obur yandan bir felsefe goruşune ılışkın olduğu içın, kafalan kanştıracak bır nıtelık taşımaktadır. Sozgehsi, bız şımdı «uikücu» denınce komandoları, Turkeşçılert mCıyoruz; oysa o sozcüfün Batı dlllenndekl karşıhğı olan «ıdealıst», bır solcu, bir komünıst lçın de kuliamlır. Nıtekım eskıden bızde «ideaüst» sozcugü, gözlerını amaçlanna dlkmış. o ugurda çıkarl»' rına boş veren solculan, sosyalistleri anlatmays yarardı. «Adam kafasına ıdealım koymus. ne para ı!e aldatabıhrsın onu, ne mevkı vererek» dıje konuşulurdu. Arada ne oldu ıse oldu, Turkçeoljğe karşı geidıklerı bilınen sagcılar, bırden o oz Turkçe «ulku» sozcugünü benımseyiverdner. Boylece sol, bu guzel TUrkçe sozcuğu sağa kaptırmış oldu. Bır ulkuye çıkar gozetmeden bağlı kalarak yaşama bıçunı ve dünya goruçu anlarnında «ulkuculuk ıdealıam» ıçaı eskiden «mefkurecılık ıftıkâriyle» denırdi; boylece anlaşılıyor kı, ıkı karşn sıyasal anJayışta bulunanlar ıçjı de kullamhyor bu termın. Başka anlamiarı da var sozcugun; bir tophımun sıkı sıkıya bağlı kalınan ınançlarla ilerl goturuîeceğı goruşu bunlardan bırıdır; demek topljmlar jukselme guçlerını kafalardaki o çıkardan uzak ınançlardan alırlar, bu gıbı insanlar ne denlı çok olursa, toplum o oranda kasanır. Fekı. boylesı ınançlar kafalara. n « ı l yerlernlebıhr? Egıtımie elbet. Gençlere guıel, dogru, yurtseverce, ınsanseverce düşunler aşılarara/t. Dahsst var, bu anlamda bır ulirucü, msanlara, onlarm toplumsal durumlan, ul»stıklan yerler, maddesel varlıkları ydnunden bakmayacak, değerlsndırmede olçu sagtoresel olçuler olacak. Msdem ulku bunca guçlıi bır şeydır, öyle ıse ulkuculer, dunyayı oldugu gıbı benımsemezler, ona ıstedıklerı bıçımı vereceklerıne manırlar. ıı uzto G OLAYLAR VE GÖRÜŞLER İKİ ULKÜCÜLÜK Melih Cevdet ANDAY dır o ayinm Iw «fllirthye verilen felsefesel anlamda gosterır kendını Gerçekten de konu bursya geldıgınde durumun epeyce karı$tıgım ve ülküculuğun iki kullanılısından oturü buyuk karışıkhklar dogdugunu goreeegız. Ancak ülküculUgun felsefede aldıgı anlama gelmeden once, yukarda anlattıklanmı tumleyıc! bır başka konuya da değıneyım: Sağcı ülMıcülen tutan güç3«r, diyehm sanayıcıler, tüccarlar, faızcıler, kı«aca bugun kapıtahst dedığımız kısıler, h.ç de yukardakı anlamda «uljcucü» değıldırler, çıkarsız bır uıanç olabıleceğıne ınanmazlar. Onun içın «olculan, ıkıde bır, «Moskova'dan para almakola «uçlarlar. Onlara gore «gerçekçılıkntır onemh olan; gerçekçılık de sorunları yârar açısmdan ele alan tutum demektir. Buna Batı dıllennde «realızrn» denır. Yaşayacağız, yaşamak ıçın yemeye ıçmeye, korunmaya gereksınımız var, mal •dınec«tıı, bu mallan bınktıreceğız, çoğaltacağus, boylece yaşamımızı daha ıvı. daha tatlı kılacağız; gıderek bunları çocuklarımıza bırakmakla onların yaşamlarmı şımdıden sağlayacaJu. Insan dedıgimız yarank, malparaçıkar duygu«u ile çalışır ancak, çıkan kaldırdmız mı, lcırate çalıjma? Boyle duşunurier ıste. lyı ya, bunun ülkuculukle ılmtısı nedır sorusu jelıvenr o an akla. Buraya gelınce, çıkarcı gerçekçılik ile, çıkarsız olmssı gereken ulkucülügün. baştaki orneklenn bınnde çatı?tıjı orta3a çıkıyor. Daha doğrusu, çıkarcı temele dayanan bir ulkuculuk olamayacajfı anlaşılıyor. Kafalara yerleştırılecek ıyı, gurel düşunler, ınanışlarla. çıkara bağlı tutkulu çâba anlavışı nasıl bağdaştırılabıhr'' Ama beflangıçta, bıreylerın kazanması, demek rengın olması sonucu, tophımun da g ceğı mancı ile davranan kapıtalınn, bunun boyle olmadıgını, karşısına dunyanın bu yoldan dejil, »osyahzm yolundan ıyı duruma erebılecegı inanç •e eylemı ile çıkıldıgını gorunce. kendl çıkarcı tutumunun ulkucüluğunü (artık deyım yermdey«e, bılmıyorum) yaratma yolunu tutmuştur. Demıştır kı, «Insanların anamalemek ihşktsl lçınde çalışıp kazanmaları, zengın olmaları, gerçeğe de, kutsal kavramlara da tek uygun yoldur, bız buna ınanıyoruz, bu ınançtan başkasının topluma sokulması suçtur» Boylece çıkarcı tutumuna uygun, ulkucu bır küık bulmuş ve para ile turtugn savaşçılaruıı karşı goruştekılenn uzenne salmıştır. Faşıst savaşçıların bır takım ulkusel sloganlarla ortaya çıkmalannın oykusü Işte budur. Ama bız onlara, yukardan ben uyguladıgımız kavramlardan, tanımlardan çıkararak «ulkucu» dıyebılır mıyız' Solcular ıçm, «Bun lar kuracakları toplumda ınsanlan eşıtlık ıçınde yaşatacaklarmı; Olacak fey mı, hıç ınsanlar eşıt olur mu? Bunlar duşçulükten başka bır »ey değ:ldır» dıye duşunenierm, çıkarsız ınançlardan yana olacagı, demek «ulkücü» sayılacagı akla uygun düşer mı hıç' «Insanların ılerde eşıt olarak yaşsyacakları» duşuncesı, çıkarsız bır ınançtır, «ulkucu» ıseler buna ınansalar ya! «tUkücülük» dtmelt, gerçegin düşüneeden baska bir jey olmadığını ılen surmek demektir. BıUyorsunuı, sozcuk en eski bıçımı ile esKi Yunan filosofu Platon'dan kalmadır. Platon ıçm gerçek olan sadece «:dealar»dı. «Devlet» adlı vapıtında, ıdeaları, dunyada gorduğumuz şejlerın f tannlarca yapılmı? ılk ornelclen olarak anla ır. Eğer buım kafamızda doğuştan bır masa ıdeası olmasaydı. marangoz masayı yapamazdı. Bundan çıkanlarak «ıdeahıe «varılamayacak amaç» ânlamı kondurulmuştur. Bılgı kurammda ıde•list filojoflar, bümenın temelmın duşunce olduğunu ileri surerler, düşunceler nasıl olup da maddesel gerçege donuşmuştur, bunu açıklayamftyacaklarını soylerlen akıl onsel (a prıorı) »entez yapar, onun bu gucu dogaustudur Madde, duşuncenın nesnelleşmesınden başka bır şey degildır. Kısa kesersek. felsefedeki anlamı ile «ulkuculukıdealızm» maddeyı, dış dunyajn uydurma bır şey olarak gorur, onun gerçek oldufuna manmaz ve çok şaşırtıcı bır şey, maddeye, dunyayı kullanmaya ve sömurmeye yatkın, yaşamımızın ancak bu gerçeklık ıçınde sureceğı ınancı ile tam bır maddetapar olan burjuvakapıtalıst kafası, felsefede ıdealısttır. Bu tutumu ile de, felsefede materyahst, fakat yaşamda ıdealıst, ulkucu olan solculara karşıdır, onları Tannya değıl de, maddeye ınanmakla suçlar. Boylece ulkuculuğun, eylemde ve felsefeda olmak uzere ıkı anlamı ortaya çıkmış oldu. Sosyahst bır ısçı materyahsttır, dunyayı materyalıst felsefe açısından gorur, demek kı, bılımm temelmın madde olduğuna, duşuncemızm bızı çevreleyen maddesel koşullardan çıktığma ınanır; ama yaşamın yenıden daha ıyı olarak kurulacagı inancı ile o bır ülkucudur. Durum sağ yanda bunun tam tersını gosterıyor. Artık, «ulkuculer» derken, onların eylemde mi, yoksa felsefede mı ulkucu olduğuna bakmahyız. Bunların sık sık karıştırıldığını goruyonım Sağ ya da sol yumrugu havaya kaldırmakla 1? bıtmıyor gıbıme gehyor O aynmı, «ayın Nadır Nadı'mn dedığı gıbı, bız ortaya attık yanlıs olarak. Yenı yetışen gençlerın, «ulkuculuk» deyımınde şaşırmaları gerekır. Eskıden «madd;», «maddıyetperest» sözcüklen, paraya, mala çok değer veren kışilere sıfat olarak getırılırdı. îşte sağcıiar sözcugun bu anlamından yararlanarak, felsefede 'materyalıst» goruşu tutanları, «dunya malma duşkunluk» ile, «manevi deferlere boş vermek» ile suçlamışlardır. Bu da konunun obür yuzudur, belki bır başka yazıda ele alırıt IÇYÜZÜ? 12 Mart döneminin anılan tazedir. O gunierde bir baskı kanunu veya nkıy5netim k parlamentodan nasıl çıkarılırdı? Zamanı geldiğinde, bl «anarşı yuvası» basılırdı. Sağcı partilerin üderleri de ler verir, Cumhuriyet devletinin tehlikede olduğu yol yoğun bir hava yaymaya çaUsırlardı. TRT olaıları g tuyle duyurur, tutııctı basın birinci sayfalarında çatışı nn resimlerini sergilerdi. Meciisın AP kanadı baskı ja rına «evet» demeve hazırdı. Ikircikliler dehşet ortam ainerier, susarlardı. Anayasa böyle değlştirildi; sıtayon aiıreleri boylece uzatüdı. Sıkıyönetimin kaldınlması için Devlet Güvenlik J kemelerfnin (DG.M) şart olduğunu ileri süren 12 Man tidarı, sılayönetinısiz bir sıkıyönetim planlaması içir di. Hesaba göre seçim sandığından AP çıkacak; solu t altında tutarak yiirüyecekti. Seçim sandığından AP çık! dı. Bir hesap hatasndı bu... Tutucu partiler Cepheleştl rck besap yanlışlırmın iistesindrn gelindi. Ne var ki • yasa Mahkemesl DGM yasasını iptal etti. Bu da bes obnıyan blr Isti. Tenl kanun tasansı hazırlandı Tı mentodan çıkması gerekiyordu bu kanunun .. Ama nasıi? 1) Çok satışlı bir sagcı gazrte birkaç gün önce Ti ye'nin 1» halk cumhurijetine bölüneceği volunda ya ba?Iadı. 4) Adalet Bakanı DGM tasarısımn hazırlanıp fllkeyi 10 halk ctımhurivetlne bölmek isteyen fargutl peşinde olduklannı sövledi. 3) TRT devreye girip ya; basladı. 4) tçi^lerl Bakanı DfiM tasansının hazırlanıp kiımete verildiğini açıkladı. 5) Ardından Gaziantep'te anarşi yuvası basıldı. 6) Gazetrler kanlı çatışmaların yuk fotoçraflarını «erfilediler. 7) Olaya ordu karıştır 8) Demirel, Turk Silâhlı Kuvvetlerine saldından soz ı 9) Cephe parlilerinin başkanları Tiırkiye'ji saran bü tehlike konusunda demerler verdiler. Şimdi ortam pisirilip kotarılmıştır; DGM yasa»; çıkanlacagi umut edlliyor. * Her viğidin kendine g5re bir yoğurt yi>işi olduğu | Türkive"de kendine göre ozlemler ve tasanlar içinde çeı cevreler bulunması dogaldır. Dar bir çevrenin stratejisi halk aaraşıdır. Hesaba göre Tiırkiye'de so«;ı«lirm halk vaşıvla gercekleşecektir. Olası mıdır? Ta da askercll yimle «kıymetı harbıye»si nedir bu göriişün? Diinya Türkive deneelerinden haberli bir kisi. Anadoludaki h savaşının Batı ile Doğu arasındaki sava? olduğunu bı Bu aavasın boyutlan bir dünya savasına değin biiyüyebı Ama Anadolu kapnamında kaldığı zaman da süper dev ler isia içinde demektir. Sovyetler bu plana girlp E Anadolu'yn; Bofazlar, Marmara ve Ege ile blrlikte AE nin tam denetimiae bırakmak İster ml? Yoksa iki duı araonda dengede duran bir Türkiye Cumhuriyeti mi M kova'nın işine gelfr? Bu somiarın karsılığım vermek i dıs polftika bllginl olmava cerek yok. Buna karşılık D( Anadoln'ya ırkçı saldırganlıkla vaklasan Turancılar An ra'da tam faşizmin iktidarını oturtmaya bakarlar. A dolu'da halk mvasi Isteyenler de tam anlamında bir faı mln Kristof Kolomb'un vumurtası jribl oturmanm ister beklerler. Çünkü halk aavasi demokratik ortamda ge mez; faşist ikiidara karsı fapılır. Büyük Bir Ayrım Gorulüyor kı, bu anlamda, bir soieu d», bir eağcı da «ulkucıi» adını taşıyabılir. Buna karşın, aralannda gene de büyük bır »yınm v»r Eylem ve Felsefe Goruyorsunuz, durum iyıce karı$ıyor, ama daha da kanşacak. Konuyu eşeletneyı sürdürelim Yaîamdakı «ulkuculuk» ile, felsefedeki «ülküculuk»un ayn ayrı şeyler oldugunu \oıkarda behrtmıştım, şımdı sıra ona peldı. Felsefed» Irgat, Irgattır £a da Ağa! OKTAY AKBAL Evet Havır Ekonomik Kalkınma ve Pazarlama emel amaç, içınde buiunduğumuz toplumun yasam duzeyıni yukseltmek, kısılenn daha mutlu yaşamasını saglamaktır. Bu amacın gerçekleştinlebılmesl içın kışi başına kaz«mlan gelırm ve bu gelırın satınalma gucünün sureklı olarait arttınlması gereklt olmaktadır. Toplumu toplum adına yoneten Ovletın en temel gorevı budur. Dığer bır tanımla «Kkonomık; kalkınma »yı gerçekleştirmektır. Toplumların ekonomik kalkınması ıçın seçılen yollar gelışmış Batı ekonomılermde esasen II. Dünya Savaşı sonuna kadar ve Kalkınmakta Olan L1keler (KOU) de hemen halen klasık ekonomik teonrun konu «ttıgı «Saf pazar ekonomısı» kurallarına gore ujgulanmaxtacur. Saf pazar ekonoırust, pazarlar aracılıgıyls lopiuıuun ısteki«rırun tatmın .edUmeaıaın prensıplerıru ortaya koyarak analltık bır tablo meydana getırmekte, ancak hakıkı pazar şartlarıru ıfade etmemektedır. Çunkı, teorık olarak saf bır pazar ekonomısıne sahıp olduğu kabul edılebılecek toplumlarda tam rekabet gerçekleşmıstır. Yanı, bır anlamda hıç bır üretıcı unsur pazarda oluşacak fıyatı etkıleyememektedır. Avnı ozellıkte mamüllerı satan bırçok urctıcı vardır, ve fıyaUt hıçbır etkı yapamaz. Üretıcı ve tuketıcıler pa«arla hareket serbestısı ıçmde bulunmaktadır. Hakıkı toplum şartlannın bu tarıfe uymadıgı açıktır. rgat Slman lçln BosıuVa Arnstnry* orduannoa flr)»l yeni bir yaşamın başlangicı olmuştur. 1818 ytünın 19 Agustot punu OsmanU lmparatorlufu tek ıfJâh atmtdan Boaaa re Hersek topraklannı Avusturva • Macaristan İmparatorluguna bırakmıştır. Daha doğrusu Kızü Sultan Abdülhamit ba buyuk topraklann Avusturyalılar tarafından ele fteçirUmesine ses çıkarmamıştır. Bir de Abdülhamit döneminde bir kanş topragın yabancılara bırakılmadığı, Ittitaat Terakki'nln fşbaşına geimesindrn aonra imparatorluğvn küçiilmeye bavladıgı «ojlenip durulur. Oys» Osmanlı Devleti Abdfllhamlt çaruıda da gucütıu jitinneye, toprak vermeye ba$lamiftır. I IrgaUır yalnızca Simo %askoviç . Ona Slman adı taktfmıştır. hare>c\o yakınlarındaki bir köyde karısı, iki çocugu\le jaşar. Başçarşıda »araç Ibrahim ağanuı ırgatıdır. Küçuk bir ağadır Ibrahimaea. Insaflı ağa aayılır. Ama lvo Andriç bu «insaHı ağa» içın şoyle yası>or: «Gerçekte bu tihl agalar ne dalıa insallndılar, ae de daha ivi, yalnızca daha ıruçsüzdüler ja da «ırfatlannıh «msesindeiroıa pi?iren» güçlü aftalara ve Itoilu harınanlaruıtUa haksız .öiç4J«rte tabtlı *ofl ianesine kadar kaldıran kimi lnsafsız subaşılara göre yaratılışlan bakımından daha az salriırandılar. Tek lyncalık bu glbi ağaların kimilerinin kuçuklerle gusçüderdeki zeki ttstunlhgiine sahip oluşlarndı. Ibraga da bunlardandı. Yine de sonsuz ve çöıömeüz hesaplar %uzunden onıuıla ırgatlan arasında da aynı tetnel ilke, ırgatağa lli?kisindrki korkunç llke sttrüp fitmekteTdi, ilkinin, ikincisi adına çalışarak fücünfi harcarıp her haaatta kendınden birer parçayı toprafa jömdüjtünün ve toprağı işle.ıen olarak herhangi bir omuda kapılmaksızın, üsteltk hfçbir zaman değistirrmeyecefini bildiği kendi aleyhlnde geliş«(i bu tiişlrilenn koiülügunün farkındttdı». Irgat Siman ötrtf ırgatlar gibi yapmaz, \ani işi hileje, kaçamaja dökmec Kurnaılığa, direnç göstermeye yetrnegi yoktur. O, afasuıa gerekenin hepsini verir. Ağa da fiçte biri alır, bununla vetinir, ırgatından başka hizmet beklemez. Yani erinde çalısmaya zorlamaz, uçte bir tahıl ve meyva hakkını arabayla kendisi gider jetirir. lvo Andriç'in «Irgat Siman» adlı hlkâyesidir anlattıgım... Adnan özvalçıner'le Üsküp'lü Turk şairi llhami Emin'in ortak çevirisi. Kitapta, başta «Irgat Siman» olmak üzere «Anika Yaşarken» «Jepa Koprüsü» adlı üç ö>kü var, avTica «Sürgiınden Notlar» da eklenntif . Yıllardır tanıyip, sevdiğüniz bir jazardır Hırvat romancısı Andriç . Anlatmasım bilen, daha önce de nevi aniıtması ı^erektiğfni bilen, okunınu etkfleyen, saran bir öykü vazan .. Andriçin hemen bütün roman ve öyfcülerinde on doknruncu jrüırıl sonlannm Sırbistan'ı, Bosna'sı, Hırratistan'ı vardır. Osmanlı eferaenllflnİB çöküş dönemi ,. Bunlarda bir kin, bir düşmanlık iri jörübneı, Andriç Wşlleri, ister Sırp, ister Hırvat. ister Törk otennlar, herşeyden önce blr «Insan» olarak alır, lşler r yasatır, ölmezleftirir. Toplum somnlannı da yan rutmayan bir bakışla inceler. Irgat Siman 1878 de Osmanlı egemenliğl Bosna'da yıblınca umutlara kapüır. öyle ya ktndi ağası bir Türktfir, bir Oarnanlı tüccandır ŞUndi egemenlJk gitmlştir TürkJerin ellnden. Avusturyalı efendiler gelmiştir. Artık herşev değişecektir. Sarayevo'da yeni iktidar yerle?üıce Ibraga gider yenl yöncticilerle görüşür, anlar ki «ağaırgat* Uiakilerinde bir değiaiklik yoktur, herkes kendi malının sahibidlr, afalık pavlan e*fcisl glbi alınacaktır. Ibraga atlar arabaya tarlaya gider. Siman Ise kararhdır, Türk ağaya üçte bir hakkı vermeyecektlr. «Hayır» der ağasına. Bir kaç keı tekrarlar «hayırn. «Kaç kuaaktır gun gun, bu yıidan ötekine başkalan adına çalısan insanlar, bu durumu gonıp hisseder de karşı kovma güciine » b i p olamazlarsa, kendi doğrularını sövlemekten çekinirler^e vütbinlerce insanın ve onlarca ktrutun acısı toplamreTİr Wr gıin onlardan birilerinde» dı>e yazıyor Andriç .. Oykü bundan sonra acı bir mlzaha dönflsöyor. tbraga «Benim olan bir şevin birdenbire senin obnası adelete sığmaz» der, ama Sıman'dan şu yanıtı alır: «SPnlnkisi d* blr vakıtler bizimmıs, zaman gebnis, kimbilir hangi adalet yoln.Tİa sirin olmuş, K. ezelden bcnim olan bir $ev senin olabilirse, vallahi şimdı senin olan, eskiden oldugu «ibl beni» olabüirj t$e, adalet, mahkeme vb. karışır. Ne var ki AvusturTB vönerimi Osmanlı adaletinin. yasalarının, yerle^tirdiği toprak diızeninin yanında ver almıştır. Bir yanda aialar rardır, bir yanda ırgatlar. Ezenler, ezUenler .. Irk. din, milliyet daha sonra gelmektedir. Siman mahkemede ağzına geleni sövledifı içın »ekız çun de hapista vatacabtır. tsler büvur, büvudiıkçe de ırgat Siman*ın aieyhine dönüşür. 1859 tarthini tajıvan bir fermina gore bir ırçat toprak islerini ihmal eder, vasa dısı oiarak onu ışlemezsc, bu ruzden toprak sahibl gelirsiz kalırsa, o ırçat adı gcçen çiftlikten devlet elivle uzaklajıtınlabilir. Kısacası, Siman topraklanndan da atılaraktır. Acı bir alayla yazılmış övku sürtip gider böyle Andnç'ın övküleri ilgivle okunuvor, toplum çelişkiierinl, insanoglunun olunısuz »onlerini, «kuruln duzen»den vararlananlarııı ırk. dın, mıllivet gibi kavramlar tanımadıklarım, onlaı için otıem taşıvan s«»vin valnızca »ınıf avncalıklannın sömuru duzenınin \asatılmam oldusunu fcisteriyor... Öteki öyküİprı rip bu nitelikterı taşi'or . «Irgat Siman» kitabuu okıjrtpn ın'diı dusunmralik edrmivnr. böyle gelmi? böyle ml gide<Tk, somureıilerle sömünılenler her caman, her yerde, her maske altında var mı olacak? diye bunlan tatmın edecek kaynaklan en iyı şekilde değerlendırerek toplumu yaratıcı ve kendi kendısını yenıleyıcı organık bır buyume ıçersıne sokabılecek organı Bir noktada Tfirkes aajfcılığıyla halk savaşı solculuı zasyonun yok oluşudur. îşte «pa nun stratejisi üstünte cuk oturmaktadır. zarlama» bu noktada konu olmaktadır. tste ba noktada olaylar birbtrine bağlanıyor. tki a raın bir yerde tokuşmaıı, Türkiye'de parlamenter fasir Pazarlama, Uretım metodlann yürütmek i^teyenlerin isine gelmektedir. Çunkü daha < da ve nufus veya gelırlerın daceden bilinen ve aaptanan ban odaklar; zamanlama'va fl gılımındd nıçbır defışıklık yapSıtkı KARAHAN basılmakta; kanlı çatı<nnalar büyutülmekte; «memleket madan mevcut sıstemın ekonoden gidiyor, derlet parcalanıyor» telisı içinde gereken bı mik düzeyıni değiştırebılecek İstanbul ÎTIA Aslstam kı ortamı hazırlanmaktadır. An» gtincel Türkiye'de ne t yeni bır kuvvet, yenı bır anlayış halk savajına olanak vardtr; ne de parlamentom aşacak t olarak ortava çıkmaktadır. Bu dı faşizme... «Komandolar>ın lplerinl eUerinde tutanlı bılinmesi hususunun kavramnel kanının aksine sadece «Sa siplınin bir gereği olarak üre«anarşıst» yuvalarmı öncedea «aptayıp Meyenler, Tıirkiyı laştınlması ve vurgulanması uy tış» demek olmayıp satışı hazır tırılenn malldrına standard, Ka yi yöneten asıl agırlıklann «tratejisine jöre bunlan kı lıte ve spesıfıkasyonlar tayın edil gun gorunmektedır. Yanı, muşlayan, gerçekleştıren, takıp eIanmaktadırlar. terılerın ısteklennm ve bu ıstek den ve daha etkılı satışları ger mekte, dolayısıjıe raalların pa zarlanabıhr şekılde üretilmesi lere etkı yapabılecek sartların çekleştırebılmek ıçm sonuç çı• sağlanmaktadır. Bu şekılde teleda hesaba katılması konu ol kartan planlayıcı, uygulayıcı, ls, bu noktayı aşabilir; ekonomik açıda sıkısmış, • maktadır. îşte, bu noktadan hakoordıne edıcı ve tabıatı ıtı fat en az duzeje ınmekte, satınal yasal açıda daralmış bir iktidann ne yapacağı, nereye sa reket edılerek • Pazar ekonomı bajfjylj^ iunı ^letrnejaalıy pa cnınıı *atar\ klt Olaj) gerçeçi vurıruladıktan som sı» yerıne «Pazarlama ekonomıne yön i ' f i ı b r^Srone fasizml oturtacak orUı sı» kavramı gelıştınlmış \e bulınl dlmakiady;. ;,!, e fautur lafugp AP'nin iştne gellr. radaki «Pazarlama» ifadesı ile KOHOMfK KAHtJNMA"IÇİS KOfde satılan mallardan ekonoml prensıplerinin daha de edılen kâr mıktan genellıkle (IURTIUIIIECEK SONUÇ gerçekçı ve daha dınamık bır duşuktur Çunku, telefat ve seneyaklasımla değerlendırılmesl onKalkınmakta Ulan Ülkelerde lerce raflan ışgal eden satılmagorulmuş'ur M ) <KOÜ) «Pazarlama» k&lkınma yan mallar onemh düzeydedır. PAZARIİMA HEDİR! mn en etkılı guçlennden bır ta Gereklı olan, bır pazarlama sısne«i olabılecek esas nıtehldere temının kurulması ve işlemesıdır. «Pazarlama» kavramının dogBu sıstemın b'r gereğı olarak masına neden olan ve klasık e sahıptır. Şöyleki, pazarlama: A Ç I K O T U R Ü M 1. Müştenlenn bulunması ve malların çeşıtlı dağıtım kanallakonomı prensıplerının daha dıyaratıimaaı içın düzenlı, amaçlı nndan Mlketicıye intlkalini sagnamık bır şekılde yorumlanmave planlı bır şekilde nasıl harelayacak bır dağıtım ve fınansman smı ve kullanılmasını gerektiKADIN SORUNU VE ket edıleceğını beJırtir. sıs'emi kurulmakta tuketicinın ren pazar şartlan esas ıttb*2. Pazarları saptar, tanımlar, satınalma gucu, ıhtıyacı ve ıstek rıyle uretıcılerin pazardakı muşKADIN ÖRGÜTLERiNiN ÎŞLEVLERi yenı pazarlar yaratır ve gelıştı lerı ile uretım kaynaklan butunterılerının isteklenni dlkkate alrır. leştirilmış, bagdaştırümı» olmak mak zorunda kalması olayı ile KATILAıVLAR: Gülçin ÇAYUGiL tadır. 3. Müşterilerin Istek ihtlyaç ve ozetîenebılır. Dıger bır deyımle. aydın, teknolojık gelişme ve dıger ya tercıhleri ile toplumun Pazarlama. ifade bulmayan taEsatIŞIK yaratıcı, ve teknık guçlerını tırımı ve uretımı ozendırıcl bağdaştınr. Boylece, yenı ve da lebi fııü talep nalıne getirebılBızım ekonomımız saf değılsartların gelışmesiyle mal ÜreNimet ALKAN mektedır. Safınalma gucuntl yadir. llü açıdan ckanşıktır». Bı tımı o mallara olan ıstek mık ha begenılir mallar, ve bunlan ratarnasıakta fakat mevcut gucü pazarlara aktaracak dafıtun rıncısı, rekabet hıçbır zaman tarmdan faala olmakta. boylece Nevzat ÜSTÜN açıga çıkartıp belli yönlere katam olamamakta, monopoüstık muşterı eskisi gıbı bir veya bif sıstemleri gelıştırır. nalıze edebılmekte, boylece, suOya BAYDAR bir rekabet şeklınde ortaya Ç;K 4. Üretımde en yuksek reriml kaç değıl pek çok uretıcıden maktadır. üretıcıler fiyatlan et mal alabılecek dunıma gelmefc sagiamak uzere talebi oluşturur, ratle daha yuksek ekonomik faaliyet duzeyme erisılmeslnı a&gkileyebılmektedırler. Ayrıca pa te, üretıcıler ıse bu müsterileri yonlendırir. lî«1979 Cunurtesi gtinıl saat 15 de Istanbul Tablj layabilmektedir. zarlarda genellıkle bırkaç ön«m çekebılmek içın onlann istekle5. Tuketıdyl en yuksek dü«*rOdAsı Konferans Salonu (tstanbul Erkek Lısesl karşı Pazarlama yemlığe donük ve lı fakat çok sayıda ktiçük ve et nne gore mal tıretmek duru de tatmın edecek şekılde uretısı Cafaloğlu) insanlar» yönlendirmesini bilen, kısiz üretıciler bulunmaktadır. munda kalmaktadırlar. me yon venr. Dflzenleren: Üretılen mallar hasseten bırbırplan ve organızasyon yapmakta 6. Pazara lunulan mallarda ÎLERlCt KADINtAR DER.VEÖ Bu temel felsefeden hareket lennden farklıla^tırümıslardır. farklılaştırma yarttacak olanak u»ta üreticılere yenı olanaklar ederek gelıştırılen «Pazarlama» Ne Üretıciler ne de tuketıcıler ve araçlan sağlar, boylece, ver gostererek modern yonetıcilenn dısıplını bugtıne kadarki oluşupazar ile ılgıli yeterli bılgılere, doğması ve yetışmesı ıçın gerekmu ıçersinde kısaca aşağıda be meden almak isteyen sorumsus »IIKIKIIHflKIIIIIIUIIIKIIIIIIIIIIIMinillllllllllllllllllllltllılllllll mevcut kaynaklar da yetennce lırtılen ükelerı ve faalıyet aian üretıcılerin nullmnnın satüma lı etkıyi yapacak özellıklere de hareket »erbestısıne sahıp demasını sağlar. sahıp bulunmaktadır. ları ile ozeilık kazanmıştır. ğıllerdır. Eğer pazarlamanın yukandm KOÜ'de geneüikle pazarlar kü1. Işletme felsefesı olarak: bzetiemeğe çalıştıgunız temel ya çuktur. Dolayısıyla bir tek maEkonomimızın «karışık» olan a. «Muşten kraldır» ılkesini rarlanr.da lsabet edlyorsak bu mul ıçın etkılı bır dağıtım organı ikincı yonü iae devletın ekono kabul eder Safrakesesi ameliyatımı başanyla yapan, Ege Ünırer dısıplının ekonomik gelişmenın zasvonunun yapılması rasyonel Ş mik faaUyetler üzerıne kısıtlab. Araştırma, geliştirme va S iitesı Cerrahı Kürsusü Başkanı Sayın, en önemlı yardımcısı olduğunu malar koymasıdır. yenılık getirme gorevıni yukle kabul etmek gerekecektir. Bu a olamamakta ve makul bır fıyata alıcı bulabilecek malların uretım Boylece, saf «Pazar ekonomi nır. landa gelışme sağlamadan eko ve dağmmı mumkun olamamakc. Tüketicının yeni jnallar iü*i» prensiplennden gerçek panomik bütunleşme ve ekonomı tadır. Daha kotüsu, bu malların bariyle egitılmesınl ongorur rar şartlarını ayırt edebılmek nın sahıp olduğu varlık ve üre moncpol şartlan ile satışa sunul2ş ile ekip doktorlan d. Mevcut talebe uyar için bır başka Ifade kuüanmak tıcl kapasıteden tam anlamlyle masıdır. Burada gereklı olan ken e. Olmayan talebi yaratır. gereftı ortava çıkmakta. ve ekoyararlanmak mümkiln olmaya dı başına mallannı dağıtamayan 2 tşletme faalıyetı olarak nomik kslkınmaya yonelirken caktır kliçuk ureticıler içın müşterek bır a. Pazarlama stratejısıru *apsaf ekonomik preraipler yanmKOU'ın temel flzelhgl tanmsal dağıtım kanalı teşkil edecek bır tar da günün pazar şartlannın da ve Op. Dr. H. Aiı Osmacoglu Op Dr Selahattln Bavraktar (1). Hedef almacak pazar ke yorelerde nüfus yoğunluğunun pazarlama sıstemının kurulması £ had safhanm üzennde oluşu, top dır. Kuçuk üretıcılerin ış hayatı S Anestemst Dr. Zahıde Eiar, Anestezist Dr. $ermın Oztekın, sımıni tanımlar na gırebılmelerı ve burada kalaDr Omer Akku», Dr îbrahim Astarcıoglu, Dr I7zet Ovul (2). Hedef alınan pazar kesl ragın ıse bu kıtlelen besleyebı bılmelerı esasen buna bağlı ol Ş lecek urunu, ve pazara surulebı£ ve de Yuk. Herrîşıre Nevnur özkan. Baş Hemsıre Aysen mının ısteklerıne ve ıhtıyaçlanBasın ve Halkla maktadır. = B«le, Atıye Gunerdj, Elıf Rencber. Fılır Hemşırelere na uyacak şekılde asafıdakı te lecek ürun fazlasını sağlama ola najhndan yoksun bulunuşudur. mel unsurlarla ilgıli kararlan r Amelıyat nazırlıgı ıçmae çok vakın ılgısını gorduğum îlişkiler Uzmanı Ayrıca yatınmlann iyi yonetivenr: Doç. Dr Orhan ÖZB\L'a (1) Narver SaTitt, The Marke S a(). Mamul* Cinsi, çeşidi, ka lememesi ile gereksız ve etkısız tinç Econoır.y An Analytical S Sonsuz t«5eicjtarler ile mınnetlenmı sunarım. Aranıyor alanlarda yaünm yapılırken eelıtesı, ambalajı Approach, (New York: Holt, (b). Fıyat: Fiyat, ödeme se reklı yatmmlar ıçin yeterli serGüngör SIMŞEK Rinehart and VVinston, Inc TUrkıye Işveren Sendıkalamaye bulma guçlüğü yâratılkılleri 1971). p. 39. n Konfederasyonu Marmara makta, vapılsbilen yatmmlarIIIIIIIIİİIIIIIIIIIIIİIİIIIIIIIIIIIMIIMIIUIIIIIIIIIIIIIIIİMIIIIIİIİIIIIIII (c). Dağıtım: Dafıtım kanalBolge Temsılcılığınde gorev dan da bır yarar elde edıietneları. taşıma, depolama vapmak üzere Basın ve Halk mektedır. (d) Tanıtım: Ferdi tanıtım la Ilıskıler konusunda tecruAncak, KOÜ'de esas mesele (plasıyelık), kıtle tamtımı (radbelı, en az bir lısana vakıf yo, T V., basın yoluyla reklâm), toplum içersındeki taleplen ve yuksek tahsılll bır eleman satış 5'en tamtımı (vıtrm »ergıaranmaktadır Isteklılenn şu lemesı, /panolar, v.s.) adre«e: «Inonü Cad. No: 53 1 (e). Satış Avazpasa TAKSIM» oz geç VEFAT (f) Satınalma. mışı ve talpp ettıklen ucretı b. Belırtılen faalıyetleri ylirukapsıyan yazılı muracaatlaBaromuzun 1738 sıcil sayıtebılmek ıçın gereklı pazarlama «ında kayıtlı bulunan mesnnı v3pmaları araştırma*ı (Pazmr istıhbaratı) lekdaşımız (TUKA Reklâm 81 '5015) gorevinı yapar. Arokat Goruldüfcu gıhı parvlama ffr T KALKINMAKTA OLAK ÜLKEIERDE ESAS SORUN, TOPIUM İÇERI5INDEKİ İS7EKLERİ VE ONU DOYURACAK KAYNAKLAR! EN İYI JEKILDE DEGERLENDIREREK TOPLUMU YARATICI. KENDI KEN0I5INI YENıLfYıD ORGANIK BIR BÜYUME İÇERISİNE SOKABILECEK ORGANİZASYONUN YOK OLUJUDUR | TEŞEKKUR | Prof. Dr. Sermet AKGÜN ( Doc. Dr, Özdemir YARARBAS 14 ULKEDEN I3OO SANATCININ KATILDIGI ULUSLARARASI AT SEVFNLERN HZLFMtNt CEKTİGİ GERÇEK YARI^ÇIUK DERGİSİ Muammer KÖPRÜLÜ DR. HiKMET ARALP Gdz HasUlıkJan Mütebassısı ADRES Kadıköy. Bahanve Cacl. Akbank üstu kat 3 No: 303 Muayene saatlerl: 16 W Tel.: 31 09 54 (Cumhuriyet: 5012) Me*nt Kt'SÇCOGLU Nıkihlandılar 10 6/1976 \ ^ Belediye Sarayı 1ANYAN BAHT KA7AS1B Bu Cuma'dan itibaren her haita Cuma gunleri 24 sdyia olarak çıkıyor. MM) vefat etmiftır. Muhterem meslekdaşımınn cenazesi 11.6.1976 cuma Cünu ıbupin) oğle namazam muteakıp Usküdar Duvardıbi Çıçekçı Camıinden ahnarak ebedi ıstırahatgahına tevdı edılecektır. Ustadımıza Tanndan rahmet, kederlı aılesıne ve meslekdaşlarımıza başsağlığı dılerız. 1STANBTJX B<VROSU BILETLERI ATATÜRK KULTUR MERKEZİ NDE SATILMAKTADIR Gt$E HERGUN lOoo Koo ARASI AOKT1R 4 İSTANBUL FESTİVALİ BAŞKA.NLIGI uu (MOTİr: M9), 50i