23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DÖRT r""vr.!vn JlLEMtM TAJHMİM 6ÖUÎİKLU SAMiYlEN ABDULCANBAZ TARTIŞMA Samim KOCAGÖZ 49 •Erdaî, biraz önce telefon etti ağabey, blze, yarın on (lç da kalkacak uçakta yer bulmuş, biletlerl almıs. Ben. hanrlanıyorum...» Baktım kardeşirn, hem çok ilzUnttilü. hem de benimle birlikte îstanbul'a geleceğinden biraz sevinçli Körünüyordu: «Akşam yemeğlne gelirsln değll mi?» dlye sordu. Gelirim! diyecegirn sırada, birden yaznr Hasan Bpy nkiıma Roliverdl. Onu tztnir'e gelip de Rörmemek olmazdı. Emel'e, «Geç kalacak olursam, yemeCe gelemez«.em, telefon edertm. Görecegim kimi dostlar vnr tzmir'de ,» karsılıginı verdim. Emel, benl kapıya doğru geçirirken askılığın çekmesinden ikl anahtar çıkardı, «Biz pek erkcn yatmayız ya.. bu anahtar dı* kapının, bu da lç... Geç kalacak olursan, yanmda bulunsun ...» dlye uzattı. Anahtarlan alıp cebime koydum. Meslekdaşımız YUcel Sönmez Beyln yazıhanesl, hanın besınci katındaymış. Asunsörle çıktım. Katibi benı hemen içeriye buyur etti: Bir de gordUm ki yazıhane çok kalabalık. Genç avukat, beni, orta ya?lı ikl meslekdaşa tanıttı. Selâm kelâm, birbirimlzo sayEilarımm bellrtcn sözlerden sonra; yaşlı, orta yaşlı, kadınlı, erkekli velilerle tamştık. Velilerle diyorum. hepsinln öğrenci olan çocuklan gözaltına alınmıştı. Genç avuknt arkadaşımızın oldukea genlş yazıhanesinin ma.sasının çevresine b u avukatlar sıralnndık. Analar, babalar, kardeşler karşımızda, bildiğimiz dıırumu bir kez. daha gözden geçirdlk. Yiicel Bey, ftz çok bızim düşüncemizdeydi; bizim partiyi tutar görünüyordu. Ama partinin cski rutumundan yana mıydı, yenl tutunıundan, hani son tutumundan yana mıydı? anlayamadım. Orta yaslı avukatlardan birinln de bu çeşit riavalardan ho^lanrnadıgını öğrendim. Ne ki gözaltına alınanlardan biri akrabası, biri de yakın bir dostunun kızıydı. öfkeli öfkeli, «Benim uğraştıgım davalar, ticart't duvalarıdır; eeza davalanna yıllardır balcmam...» dlyerekten vekAletl, Yücel Sftnmez'e devredeceğıni bıldirdı. Akrabalarını, arkadaşını, bu gibi davftlara YUcel Beyin çok daha iyi bakabilecegine lnandırdı. Ya rla In&nmış göründülcr. Bu meslekdtışıtnız, belliydı ki solculara kızıyordu; bu gibi işlfire bulaşmak ıstemiyordu. Durumun tartışılması sırasında da bize, bir güzel ders de verdi l!) Yüksek sesle, herkese çıkışır gibi konuştu: «TUrk Ceza Yasasmda, 141., 142. maddeler bulundukça, ne eoldan stiz edılebilir, ne sosyalist partiler kurulabilir, ne de sol, bir güç kazanabilir... Her zaman bir dengine Retirıp sol eylemleri bu maddelere uydurup engellerler... Zaten bir kör döğüştidür gıdıyor..,u . Bu arkadaşla tartışmanın gereksiz, bir sonuca VRrmayacHğını anladıgımdan sustum. Üteki avukat arkadaşlnr da ses çıka.rmadılctr. Karşımızdaki dertliler, ?aşkın şaşkın ytizümüze baluyordu. Içierinden bir dfilikanlı, tok bir sesle, sordu: «Peki sayın avukat, miicadele etmedikçe bu maddelerl nasıl kaldırtacagız? Boynumuzu eğip, hep satır vursunlar diye mı bekleyecegiz?» Ortalıkta bir sessiülık oldu. Ögrendik ki delikanlı, gözaltınft alınanlardan birinin kardeşiymiş. Bu sert çıkışa muhatap olun avukat, öfkesini, kızgınlıgını belli el.nıemek içın gülmeye başladı: •MUcadeİP firtin öyleyse. sokaklarda istedlginiz denli baftırıp çağmn... sizlerı yatalusmlar. igeriye atsınlar.. Halktan, işgilerden, bizden medet umun... Meclisler, egemen çevre, bildiğıni okur!» Altı da üstüde birdir yerin.. Bir maden işçisi ocağa ilk girişini anlatıyordu.. «Gıcırtı, mıcırtı geri dönmek istedim ama dönemedim. Gittikçe karanlıklaştı ortalık. Yeryüzünde böyle korkular yok dedik» n tolojraflır: Fİkret O T Y A M D.ı»nl.r SELÇUK Tarltlarda kadınlar, bizim kadınlarımu Kendi parasını adama faizle borç da verirler... »un, üç yüz donümlük panrar PI de edıyorsun, nereden çıkıyor bu? lşte vatandaştan ucuza alıKüspe diye geçmemeli. yor, buradan çıkıyor. ^iırket de •Cevremtiekilerden bırml • • • • ' mlyor kl, senln sahan »u kadar, <• fendim» dedi, «küspe bizim içın »u kadar sahadan şu ktvdar paneskideri öıiemli degildi. Biz dfl CBT elde edilir dese, ah bunu dehayvan beslemeye başladık ama seler. ama demiyorlar. Biz sıraz, şeker t'abrikasının yöresındfi kete şu kadar pancar satıyoruz, gördUSUniiz o btlyUk yapılar hep ihtiyacıınız oluyor, yahu bana on ağıldır, ahırdır, ama bizim burabin lira verin şu hacetimı gorpda besicilik yapan bpşi onu geçyim diyoruz, aına alamıyonı/, mez, hepsi dışardan.. Trabzoıı'mecburuz tefe<'iye, veıseler bun dan. Kars'tan falan. Onlar, mevların hepsı kalkacak hppsi kalsimint biliyorlar gidip ucuz ukacak, ama kaldırmiyorlar.» cuz hayvan alıyorlar, mandırala«U\ırun, bir başkA konuya ye rı burad» kuruj'orlar, ahırı buniden dönelitn, jimdi sen patıcarada kuruyorlar.' rı fabrikaya te»lim ettin, alacağın para bellı, altı ay para ode «Peki bunların panrar ekimiymiyorlar sana. sen sırkete gidile ılgısi ılişigi yok, nasıl oluyor yorsuıı. yahu bana bira* avans da küspe buluyorlar, alabiliyorverin hıç olma«sa. desen bu alar, bunda bir bit yeniftı yok vansı size faizle mı veriyorlar.» muV» Hep bir agızdan r.evap: «Tabiı, hayvaru olmayana veriliyor küspe, nasıl veriliyor o «Faizle veriyorlar! Faizle vrrlda bajku bir korıu, iuyvanı olyorlar, onu da bana vermezler, msyıp da (abrikadan kilspe alatorpillilere verır.» bilenler bu küspelerı dışarlıklı• Yuzde kaç faızln verirler?» lara salıyorlar karaborsadan* «Faizle verirler.» Bir başkası aldı uözü, kuspeyi «Yeniden soruyorum, bak, sen bırakıp pancara yeniden döne•ılrkete elli bin liralık pancar sat rek: tın. ama oaraya dn ihtiyacın var, «Şurası panoar tarlası mı, eböİReyp Ritsen. desen ki alıa ju vpt, bakm burada da tefeci varelimdeki belgeler, ben sizden eldır.« li bin lira nlacaklıyım, ama şu sı Tefec) dedigin öyle pancar gibi görülmez, indir, cındir tefeci... Pancar üreticini fabrikadan parayı alamıyor zamanında bu tefeci denilen mahlükat hemen kendilerince «imdat»a yetişiyor! «Devir tefeci devri beyim. her bi»eye ihtiyacım var, ameleyo borçluyum, nakliyeciye borçluyum bundan dolayı mecbur oluyorum pancan 100 lira noksamna bir jahsın Uznrine satıyo«Peki, bu tefeciler ya da aracılar da panear eklyorlar mı? Yı ni ben şimdi Ankara'dan geldim, param var, sizin de sıkışık durumunuzu blliyorum, pancarın tonu 500 kayme, bana 400'deı devredin diyorum ve alıyonım fabrikaya götürüyorum, orad^ demiyorlar mı be adam sen nereden çıktın, nereden buldun bunca pancan, nasıl ektin falan derruyorlar mı?> «Anadayım, ben şimdi buraya geldim, niyetim var, param vaı bes dönüm pancar eklyorum, al sana.. CUzdanı aldı mı oradan, mesele kalmıyor, istediftin katlar sat pancar, soran eden yok. Yahu, bes dönümden. bu yüz ton pancar nereden çıktı diyen yok, yok!.. Sorsalar durnrn çıkacak ortaya, ijte bunu soran yok!» Benim için önemli bu, blraa daha açık anlatın.» «Isterse on dbniim pancarın ol rum.< Bu sözlere deükanlının ne karşılık vereceğinı merak ettım. Karsyağız bir delıkanlıydı. Şöyle bir dogruldu: «Sizlcr, halk bir yana, ıijçilcr uyanıyor; onlar bize yeter... Biz, onların, i$yilcnn cln onünde yiirUyoruz, bizi aniayacaklar, anlıyorlar!» Avukat nrkacla.ş, önce bir söz eüneden, çantasırıı aldı; hepimiziıı ayrı ayn ellni sıktı, «ÖzUr dilerırn, acele bir başlca ışım var. Sizler bu konuyu ele aldınız... Bcnıın buruda lşım bittı...» dıye kapıya yürudü. KApıdan (.ukmadan, delikanlıya dttndü: «Hız ogıencıler yamansınız vesselâm... Gayret sizden, ı*vfik Allahtan!» diye bir kez dulıa gülumsedi; ttani alay ett.ı, gıktı gitti. Delikanlı onun arkasından kendisini güç tuttu. Fırlayıp üzerlne atılacak, dövıneye kalkışacaklı neredeyse... Yanmdakı babası. koluadun tutup, çekip yerine olurttu. İşte bu lartışnıadan sonra da vellleri teselli bize düştü. Suçlar, suçlu sayılanlar ortaya kondu; kurtiinlııuı çuroleri soylendi, sıralandı. Avukat Yücel Sonmez, ötekı arknduşı, vekâlet Ucretlerınin üstünde durmadılar. Velilere «o ış kolay,» diyu moral vcrdiler. Hanın çıkış kapısında durdum; cebimden defterimi gıkarıp. Hasan Beyin adresine baktım. Son görüşmemiz Islanbul'da olmuştu ama tzmiı'de kendisini üç yıl önce ziyaret ütmiştını. Adresteki semt.i kestiremiyordum. En iyisi bir taksiye binnıekti. Hanın kapısının berisindekl tiltUncUden bir paket cığara alırkerı, taksı duragını sordum. Yaijh ttltUnoü, parmagı ile bulvarın karşı kaldırımındaki bliyük bir binayı gösterdi; sagındaki sokaktaydı taksıleı. Arabaya gırip şoföre adresi söylcdim. «Emrederıin ağabeyciftim..» dıycreklnn gaza. baştı. Bulvardaki sıra sıra yürüyen araboların aıasına katıldık. Zihnimi, biraz önce yazıhanede delikanlıııın söyledigı süzler kurealıyordu: Merak ctmiştim dogrusu, «Biz, işçinin de önündfi yürtiyecegiz!» sözlertni. İşçinin öncülügtlnü mü yapıyoılardı? Ne yapmak istıyurlardı? Son bir yıldır, gençler de böiüm bölUm bölünmüşlordi. İtiraf edeyim, kaç bölük olduklarınm da bcn. hesabım şaîirmıştım. Dernekleri, bırlikleri. hani solda olanlann, birbirleriyle pek kapışmıyorlardı. Ne ki her biri ayn bir yöntem içinde ayrı ayrı kamplara ayrılmıştı. Kimi biidıri dağıtıyor, kırlara, köylere yayılıyor, kimi hükümeUerin bamteline büsbütün basmak için, adam kaçırıyor; bankjılan basıyordu. Memleket kazan, polis kepçe... ortalık bir cadı kazanına dönüşmUştU. Yeni partisiz hükumetin, ya da karma hükUmetin diyelim, bu işin altından kalkabileceginı sanmıyordum. O da bnşedememiş, şiddet tedbirlerine başvurmuştu. Teknisyen, beyin takımı dcııen hUkümet Uyeleriyse, ulkenin ekonomik dengesini saglamak çabasmda Körtmüyordu. Olaylur o dcnli karışıyor, hızlanıyordu kı artık benım de başım donmeye başlamıştı. Gerçekten sık sılc sinırlenlyoıdum. başını ağrıyordu. Hasan Beyin evine vardığımda, saat altıyı bulmuçtu. Kapıyı açan kendisı fjibi yaşlı hanıınmın beni tanınıasıııa sevindim. Ne ki adımı bilemedigini anlayıp hemen kendimi tanıttım. Elini öptÜm Maden emekçileri «tertip yeri>nde toplanmıştır, tıpkı çapaya girecek pancar emekçileri gibi. Maden emekçilerınin başlarında çavuşlar vardır, yıllanmış maden adamları, deneyli. Bir K« lis Kidistir, heyecandır baslar. Bu uç vardiya böyiedir. OR.ım16.00. 16.00 24.00, 24.0008. OO'dır süreler Amasya'dan. Ilıca'dan, Havza'dan, Merzifon'dan buraların koylülerinden kpndi tuttukları areçlarla inerler Yeni Çeltek'e. Pavyonlardan ya da do laplardan iş elbıselerıni alıp gi«Bifey daha .soracagım, diy> yinirler. Baslık lamba ve kirli lim ki ben hükümette olan paıij elbisclerl gUrültuyle alınır ka tilerden bırisınm mensubuyum, lm botlarını çekerler ayaklanna, dışliyım, diyelim ki ben elli bm kazmalar. baltalar yüklenir sırliralık pancar verdim, oraya gitta ve azıkİHr . Uiğer görevliler srın bana on • yırmi bin lira a^ direklerı yüklerler açık vagonvans istiyorum desem, beni ban lara. Sabah ekibı hazırlama eki kaya havale etmeden istedigim bidir. parayı verirler mi?» «Ben hazırlama ekibindenim. • Tabiı verirler, para vermek Biz Uretim hazırhgı ile ilgilenıholge miidtirlerinin elinde on da riz, ocagın tahkimatını hazırlaverir otıız da verir, ama baçkarız. sıfır gekiz ve onaltı vardiya sı da hazırlama ekibidir. Biz çen leri ayarlarız, degistiririz, nıonte ederiz panoya. Çen. kbmür laşıyıcısıdır bildiginiz gihı. Doraıu damları tahkimatı düzenlenir, gerekirse çatal vurulacak, diroii vurulacak yerleru bunları yaparız. önde alınan kömürün ileri getirmis oldugu boşlugu dolriururuz. Her po.stanın bir ııstabaçısı vardır, bir postada beş kişi ohır. on kişi olur işe göre degijir. Mesela, ayakta domuz dami'iların posta başısı var ki onbeş kişi olur, çen ekibinin onikl kişi olur. Ayrıca bunların uzerlnde nezaretçıler vardır. Nezaretçilerın iizerınde şefler vardır. ya ni üretım şefi. Ayrıca işguvenligi ile ilgili şef vardır, buna da emniyet şefi deriz. Onun da em niyet nezaretçileıi vardır. Bunlar ocakta herhangi bir gazın olup olmadığını, yangının, tehlikenin olup olmadığım rapor ederler. özel cibazlarla gazm olup olmadıgını tesbit. ederler, metan gazı, karbondioksit, monoksit gazları vardır, bunlar les bit edilirse hemen yokedilir zamanında. tkincı vardiya urptim vardiyasıdır. Uretim yapar. Bunlar da dışarı çıkınca yıknnnlar, tenıız elbiselerini giyerler kimist kendi tuttukları, kimisl işletmeıun »ervis arabalarıyla evlerine gider.» ralar parayft ihtiyarım var, bana on bin lira verin ilerde hesaptan düşmck iızerp, bu pnrayı vcrecek olsalar nereden veririer ve verdıklerı zuman luzle mi verırlerv», .... , , , «Faizle, (...) Bank'a telefon ediyor müdllr. icabmda bir kart yazıyor bcn bankaya gidiyorum oraclan parayı ahyorum tabi faiz le. yani bu aracia banka bizim sırlımızriHn peçıniyor. zira bu banka da sirkete ortak. ama benim paramı kendileri beş aUı ay işletlyorlar, bana zamanında ödemiyorlar, borç para iateyince de çirkftln sahiplerinden (.. ) Fank'a beııi gönderiyorlar oradan faizle borç ahyorum durum bu. Yani kendi param diyelim, faizle gerı alıyorsun, yani kendi parandan faizle borç alıyorlun ...» sına beş lira varmez.» 18.00 ••24.00 vardiyasına girecek işçiler saat onbe? otuz sularında toplamrlar. îniş için, on güvenUk düzeni alınır. O sıralar pancar işçileri tarladadır. Pancar üreticileri bozuk düzenle savaş içındedirler, ama yuksulla n... • Acemi bir 1»Çİ kaç llrayla l|e baslar? «Burada asgari tlcret 40 liradır. MeseU Zongiıldak'taki Rİbi pgitim sistemi yoktur burada, çabalayarak ögrenir. Ocağa hemen iner. iner ama Önce dolaştırılır bir iki gün, sonra Uretime katkısı olur.» • tçlnizde klm var, en aceml, yakında ocaga inen?» • Ben varım...» tVkerek Keldi yanıma, sıkılgan dı. Hos bes ettim sıkıntısım yoketmek içın. Kmrah idi ariı. • Kaç yasındasın Emrah Ozcan?» «Yirnııiki. Belvar Kayadüzü köyündrnım.» «Köy degil, kasaba.» • Kinıin kimsen var mı Kmrah. annndı, babandı, karındı fa lan?» •Doku7, nüfusu^, toprak mı? Toprak var, iki dontlm, Xe mi eker bıçeriz? Doıııates fal»n, seb ze gibi seyler. ondan ionra?» • Ne kazanırsınız'.'» • Ne mi? Anca kendi bogazunı T,R yeter. Ondan sonra başka ge lir falan yok.» «Diger kardeşlerln falan yajla rı ne Ozcan?» • Birisi onikl yaşında ortaokuida. Birısı seklz dokuz yaşında ılkokulda. Bir ağabeyim yirmidort yaşında şeker fabrikasın da, ınemur, bir kardeşim yirml yajında o da askerde.» • Peki, sen okudun mıı^» • Okudum, ilkokul beşe kadar. Hitırdim. Burada. askere gıtmeden üç dört sene çalıştım, asker den geldigim zaman dört bes ay oldu » özcan, nasıl maden emekçlül olduftunu anlatmaya basladı. yine sıkılarak, utanarak, sanki ayıpçasına! «... Şimdi İlk müracaat ettigim zaman onaltı yaslarında idlm, burada inşaatlarda falan çalıstım, o zaman otıızsekiz lira falan veriyorlardı, elimize yedi sekiz yüz lire falan geçiyordu. Ondan sonra askerlik davası falan geltn ce askere gittim, Erzurum'a. i»tihkam erı olarak yaptım askerliğimi. Dönüşte yeniden müraca at ettim. Samsun'a film çektirrne ye falan gittim. İçte bir iki hafta geçince aradan, ocaga falan lndim> «Dur, açole etme, nasıl Indin. !lk gunUnU bana anlat sıkılmadan% •Ocaga ilk günü işte, burada toplantı falan aeyittiler arkada?lar araaında, ocağa girmck için taksim ettiler bizı, sıraya girdik, usta falan verdiler bize. Hasan Kaya'dır ndı. Hasan Kaya ilfl beraber «eylttik bir • İki gun...» • Yahu özcan rıele önce bir inlşini anlat, gen hemen indin, İki gün bile yaptın bu işı! Nelar duydun, hele bir onu anlat, uta nıyor musun? Herkes korkar be!... Hele o ilk anı anlat bakalım?» • Kapının, ocagın ağzına geldım bayağı yeraltmda. scy gibi, SJitırtı mıcırtı olduftu zaman geri tarafa dönmek istedim, ama, geri dönemedim. ılerı tarafa falan gittim. Gittikçe karanlastı ortalık, ondan sonra tabiı ilk defa giriyordum, meselıı tam çalıaaca Jjımu yere geldiğim zaman ustaya şey dediın, usta burada mı çalışacagım dedim. Tanıır işind» falan uğraşıyorduk. çatırdı başlftdı falan, çatırdıy başlayınca R8 risin geriye falan gideyim dedim falan. Geri dönmek ıstiyom ama. usta, alışırsın falan dedi, korkma falan dedi, bunlar olftcak dedi. O dırekleri tamir • • derken falan tokmagı rlirat alıyom falan. çatırdıyor derıke, gs risin geriye geliyor, usta dedim böyle böyle. usta takviye ettl, sekiz saat sonra çıktık dısarı. banyoya girdik. Yıkanırken konuştuk benim gibi ilk giren arkadaşlarla, yeryüzünde böyle korkular yok dedik. anlattık bir birimize, Rülüştük. Şimdi boş ay oldu. iyi, alıstım şimdi falan.» • Eline slmdi ne geçlyor falan?> • Biniklyüüz falan.» «Şımdi gel, su binikiyüz liranın nereye gittigini bi hesaplaya lım ıenle.» YARIN: 1200 IİRANIN ÖYKÜSÜ Bursa Tıp Fakültesi Dekanlığından FakÜltemız Mıkrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları KUrsüsüııde 1 adet Profesor kndrosu açıktır. tstnklllerin 4.6.1976 cuma gttnti akşamına kadar Dekanlıftımıza müracaatları duyurulur. (Basın: 17118/4602) " (DEVAMI VAR) GARTH TiFFANY
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle