28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÖT R CUMHURİYET 5 Mırt 1976 ABDULCANBAZ VATAN DEDİLER Taiip APAYDIN 90Evrensel şirketi olanaklı kılan. merkezlleştirme bilimindoki ilerlemelerdir; şirketin dün ya merkez şubesindeki yüksek düzeyde koordinasyon, onu diğerlennden ayıran baş fizellik olmaktadır. ABD eski Ticaret Bakanlığı yardımcılarından ve önde gelen evrensel şirket analistlerlnden Jack N. Behrman. bir şirketin çok uluslu olarak tammlanmasında en önemli kısta sm «Politikanın merkezilejtirilmesi ve şubeler arasında kilit ç* hşmaların birbirleriyle koordin» edilmesi» oldugımu ileri sürmektedir. Evrenael şirket 18. yüzyıhn ekonomik ilkeleri olan kıyaslı maliyet Ustünlüğünü ve i? bölümünü, karını azarnileştirmek amacıyla evrensel ölçüde uy gulamıştır. 19. yüzyıl îngiliz iktisatçısı David Ricardo, bütün bir iktisat kitaplan sanayiini besleyen tanınmış örneğinde, tarımcı Ingiltere'nin şarap üreticisi Portekiz'Ie pamuk • şarap slış veri şi yapmasının, her iki maddeyi de kendisinin üretmesinden daha çok kıyaslı y&rar saglayacağına değinmişti. Çokuluslu şirket se, şarap ımalâthanesmın de, pamuk fabrikasının da çağdaf karşılıklarına sahip oldugundan, sonuçt* kendi kendisiyle ticaret yaparak çifte bir «kıyaslı üâtunlük» saglamaktadır. EVRENSEL SOYGUN Yazanlar R. Barnet, R. Müller Türkçesi Osman Deniztekin n. ÇoTs yorgunlar yüzbaşım. Adım at«eak hilleri yoktu, ozür Neyse, topla bölüğü. Nemli köyüne gidecegiî. Düsmanı koguşturmayacak mıyiz? N'eyini koguşturacaksm? Çekildi gitti dusman. Yetisemeıjri. Asker yorgun, baksana, şunlara... Emir böyle, toplaıdi. Binin atlara. raya geçip sürdüler. Yüzbasıyle teimen öndttı gidiyorlardı. Sonuç nasıl yüzbasım? lyi. Zor o!du ama gene kazandık. Düsmanın bumu Iyic« . Bir daha toplanamaz artık. Kovalasak daha iyi olacaktı. Nasıl kovalayacaksın? Çok kayıp verdifc. Cephane birtl. ı bir gün daha dayansaydı, biz çekilecektik. Komutanlar kesmişti. Anlcaradan yeni bir tabur gelince iı biraı deEvet, onu duyduk. Çok ytrarlan oldu. lyi t$itilmi$ bir tabur. Üstelik yoragiller. Cephenin en önemli ycrin« girince... Yunanlılar lar. Çok iyi olmuş. ınusârak gıdıyorlardı. öbür bölüklerle birleştller. Asker•gun ama sevinçliydiler. Sayım yapıldı, tekmiller abnıp veTaburdan yüz otuz kişi eksikti. Bunlardan bir kısnu yauna ne kadan, keıin bilinmiyordu. Her bölük eksik arannın dökümiinü çıkardı, tabur komutanına verdi. Insallah hepsi de sağdır. Yaraları çabuk iyileşir, aramusa tr. ylediğine kendisi de inanmıyordu ama böyle demesi gereYüzü duyguluydu. Başını iki yana sallıyordu. Hadi bakim, at bindirin, yürütün. lükler sırayla yürüdülcr. Atlar perisandı. Kimisl topallıkıminin koşumları kopmuştu. Sekizon gündür bakım göaktu. hmut başım eğmiş, kendini atın yürüyüsüne bırakmıştı. n mi yerinıin mi, bilemiyordu. Tuhaf bir karanlık içüıGene kurtulduk be, dedi. Şasılacak bir iş. Allah öldürmeyince ölünmliyor arkideş. ne edeceksln?. celi ikide bir dirsegini uğuşturuyordu. Bir yere mi çarpyoksa siperde yata yata mı incinmişti, bilmiyordu. mdi'nin sesi kısılmıştı. Kısılmak da defil, ta derinden ince bir ses çıkıyordu. Ne oldu şimdi Mamıt, nereye gidiyoruz böyle? Bılmem. hernalde dinlenmeye. Düsman bozulup çekildi. Allah Allah... lyi be. nası gelmiyordu. ırtaza'nın gözünde arpacık çıkmıştı. İkide bir uğuşturuKıpkırmızı olmuştu gözü. Kaç gündür kendini rüyada ibi duyuyor, ne oldugunu iyi kavrayamıyordu. «Simdi biıkallı'da olsam. atı çayıra salsam, kendim de uzansam çair uyku çeksem, şu güneşe karsı, ne olur ya?..» Böyle düırdu. yün harman yerinde öbür taburlarla birleştiler. Herkes şmı, hemşerisini bulup kucakladı. Bulamayanlar ağlaştır yanı coşkun, bir yanı hüzünlü bir karşılaşma oldu. :ey: orada geçirdiier. Saman arpa, komanya ekmek dağt•abahleyin güneye doğru yola çıkıldı. Eskişehire gitmiyor muyuz tegmenimî Hayır, Seyitgazi tarafına gidiyoruz. Niye? Bizi o tarafa verrnişler. Tüü, yank. jmen Galip daha çok üzülmüjtü ams b*lli etmiyordu. Saıasina babasına, yakınlarına bütün ayrıntılanyle «nlatma:a oturup yazmayı kurmuştu. Varır varmaz hamama gideSivil urbalarım giyip şehrin ortasmdan şöyle bir geçecekıluna uğrayıp öğretmenleriyle görüjecekti. Sonra nişanlıdecekti. Düşünürken heyecanlanıyordu. Ama şimdilık bir tarihe kalmıştı bunlar. «Sağhk olsun, dedi kendi kenllbet o gün de gelir. Savaşı kazandık ya, gensi kolay...» lar bahar güneşiyle ısınıyordu. Her yerde tatlı bir yeaşlamı?tı. Güzden ekilen tarlalar dftha koyu idi, hemen uyordu, Kağnı tekerlerine göre açünuş yollar derelerden, len kıvrıla kıvrıla geçiyordu. rüvüş uzadı. Uradıkça agırlaştı. Atlar zaten yorgundular. lyıjflamışlardı. Bazıları ne kadar sıkı^tırsan da geri kaU:eyi Ilıca'da geçirdiier. Atlan köy ahırlanna bağladılar. ıtgilin bölük camide yattı. Derenin içinde yoksul bir Geç gelip erken çıktıklan için kimseyle konuşamadılar. îin evlerden birisind* boyuna bir çocuk agladı. Hastaydı le. Mahmut uyudu uyandı, çocuğun sesini dinledi. Kendi uradı düşündü. O da böyle hasta. mıydı acaba, böyle ajruıl «Ah bee, ne kötü günler, bitse gayri...» itgazi'nin yakınrnda çayırlık bir derede konakladılar. Ern çadırlar geldi. Çadırda rahat ettiler. Havalar iyice ısınBahçeler, tarlalar iyiden iyiye yeşermişti. Bahar yagmurîiyordu, sonra güneş açıyordu. ida bir aydan fazla kaıdılar. Atlara baktılar. koşumları iler. Dere kıyısında çamaşır yıkadılar, kendileri yıkandıcat cepheden gene kötü haberler geliyordu. Yunan tekrar eğe başlaınıştı. İş kötüye gidiyordu. Bugün ne duyacağız, ıe olacak, sürekli endişe içindeydiler. an çayıra s »'mışlardı. Nöoetleşe gec« gündüz başlannda p güdüyorlardı. Bazılarının sırtı yaraydı. Yavaş yavaş ier. Askerler de dinlendi. Dinlendikçe kendilerine geldiUrar savaştan, cepheye gitmekten söz etmeye başladılar. (DtVAMl VAR) Dönvanın en bilyttk «Çok uluslu* şirketlerinden biri olan ITT 70 ülkede yanm miİTona yakın insan çalıjtırmakta ancak beyni New Tork'ta bulunmaktadır. co'nun yönetim kurulu başkanltğmı yapan Lee S. Bickmore. evrensel bir şirket İçinde merkeı eubenin elinl ne kadar uzaklara attıgımn kişısel bir örneğinl vermiştir bize: 1959 yılmda. kıdemli başkan vekiliyken, Nabisco'nun yeni kurulmuş olan Ortak Pazar'a nasıl dalabilecegini saptamak için Avrupa'ya giden Bickmore, birbiri ardından birçok bakkal dükkanı gezip evrak çantasını bisküviler, şekerler ve krakerlerle doldunır. Oteldeki odMinda bunlan yata(hn ü»rüne serip, bir iki gün iüreyle hepsini dikkatlice tattıktan sonra. Avrupalınm damak zevkin» h i u p edecek en iyi »trtteji ürerinde karara vanr. Bazı şirketlerde yöresel yönetime, yöresel personel ve pazar. lama işlerinde oldukça geniş özgürlük tanınmıştır. Ancak gerçek, Honson"un Ingiltere'deki subesinin baskanı tarafından açıkça ortaya konmaktadır: «Bir altşirketin vöneticisi. alt kadem«U bir mevkide bulundugunu, alt. şirketin ana şirketin bir şubesi oldujunu ve poliUkasının esas olarsk Ana Şirket tarafından be. lirlenerek bildirildiginl kabullenmek zorundadır. «Ford'un lngıltere'deki Dagenham şubesin> den yirmiyi aşkın yöneüciyle is. tifa eden kıdemli bir yönetici. The Sunday Times gasetesine şöyle yakmmıştır: «Bir şirketin sermaye harcamaları, ürünleri ve faaliyet bütçeleri İnce ayrıntılanyla kimin elindeyse şirket onurt denetiminde demektir. Burada bütün bunlar Araerikalıların elinde ve sonuçta Detroit'e bağhdır. Detroit'e gidip gelen evrajfclar inanılmayacak kadar coKtur.» Efkenler En basit deyişle, evrensel şirketin her parçası en iyi *e " t n • ucıu yapabildigi şeyi • ytpmakt»» dır. Her biri, üst kademeli yönetiellerin en akla yakın bulduğu biçimde katkıda bulunmaktadır girişimin bütününe. General Electric için, Ashland (Massachusets) (abrikasmda saat üoreti, 40 dolardan imalat yapmaktansa, parçaları Slngapur'a yollayıp saati 30 sentten monte ettirmek daha akla yakındır. 1957 ile 1967 arasında GE denizaşırı ülkelerde 61 fabrika kurmuştur. Bu taşmmaların bazıları grev ve öteki işçi sorunlarının ortaya çıkmasından hemen sonra olmuştur; Singapur ve HongKong' un resmi makamları bu tür dert lerden kıırtarabümektedirler k o konuk şirketleri. Doğaldır ki, bi> fabrikanın konumu, yalnızca kıyaslı ücretler, gümrükler, vergl İer, taşıma masrafları değil, siyasal ve sendikal ortamı da kaı» sayan birçok etkenlere baflıdır. DUnya yöneticilerinin bütün bu etkenleri tartıp, fiyatlandırma. mali akışlar, pazarlama, vergüerin asgarileştirilmesi, araştırma ve geliştirme konusunda alınan kararları koordine edebilme yetenekleri ve evrensel düzeyde sıyasal istihbaratlarıdır ki evrensel şirkete kendıne özgü bir üstünlük ve olağanüstü bir kudret ver mektedir. İnternatıonal Harvester'in başkan vekili Omer Voss, bunu şöyle açıklıyor: Türkiye'de. motoru Almanyadan, şasisi ABD'den ve bazı parçaları yerli piyasadan gelen ortak bir girişim kuran jirket, rr.»r kezileşme zorundadır. Biz de dızayn, ürün geliştirme. »atınalma ve finansman bakımından merkezileşmiş sayılırız. New York, Paris teLondra en önemli kararların alındığı egemenlik merkezleri ol muştur.. • 016IDIR? • lığım tasıtlayarak sıkı sıkya New York merkezine bağlı bir denetim iistemı getirmiştir. ITT, yöneticilerine New York'un yönergelerlne kulak asmayıp geriye «yalnızca ettikleri kârları yollnmaları» öğretilen bir holding na linden koyu merkeziyetçı bir or güt haline gelmiştir. ama o zâman da dişli kutulara başka hiç bir ışe yaramayacağın dan Bükreş'te kalakalacaktır öylece.) Stephen Hymer, evrensel şirke ti. Mc Kenzie'nin neredeyse eüı yıl önce farkına vardığı egemenlik merkezlerine doğru nasıl gıttikçe artan bir eğilim yaratığını tarif etmektedir. «New York, Londra ve Paris gibi birkaç kilit şehir, şimdiden üst düzeyde kararlann almdıgi ve büyük tııtarlarda sermayenin toplanabildiği türden evrensel kentler olma yohındadırlar.» Montreal, Toronto, Buenos Aires ve Singapur gibi kentler «kudret piramidinin orta düzeyinde»; Akron ıOhio), Gary (İndiana), San Juan (Texâs), Mont«rrey (California) gibi, içle ri kesinlikle evrensel kentlerde gelıştirilen planlara göre yapan üretim merkezleriyse piramidin tabanında bulunmaktadırlar. sek güç merkezlerirKlen geçmek zorundadır.» IBM'in gösterisıni yaptıgı ileri bir elektronik beyin sistemiyle evrensel şirketler, dünyanın her köşesindekl faaliyetlerinı 24 saat boyunca ızleyebileceklerdir. Satışlar, alunlar, nakit akışı, kredı yollan. stoklar vs. Bilgı önce merkez« akmakta, sonra dünyanın çeşitli yerlerindeki yöneticılere kontrol lu olarak aktanlmaktadır. Yöneticimn kademesı ne kadar yüksekse, görmeslne izin verilen manzara da o kadar genışleyecektir. IBM yetkilileri, sistemi gösterirken, altşirket yöneticilerinin ana şirkete evrensel çapta durumunu görmekten huzursuz olduklarını, kendileri için ne gerekiyorsa o kadar bilgi almalannın daba iyi olacağıru açıklamaktadırlar.) Şlmdi iş idares! okullarında karar mekanızmasının merkezden usaklastınlması gerektigini ögretmek moda olmuştur. Buna Köre yöneticiler yaratıcı düşünceleri için daha geniş bir alen buldukça daha ıyı iş çıkarmsktadırlar. Nitekim kamu iliskileri müdür yardımcılan, evrensel şirketten, her biri bütünün başarısı için ağtr bir »orumluluk payı yüklenmis, birbirleriyle ayar GUNUMLZDE BEliREK EN ÖNEMli BiR DA, 6E2E6ENİMIZİ MERKEZilEJTiRiCi SiYASAl SORUN ARACIDÜZEH TEKNOlOJilER U6IYIA GiTTiKÇE BÜYÜYEN PiRAMiTSEl YAMUR LEMENiN GERÇEKTEN AKILC1 BiR DAVRANIJ OLIİP 01MA r EVRENSEL JiRKEÎLERiN EN ÖNEMLİ STRATEJiSi OURAK BELiRlENEN MERKEZiLEJME KONUSUNDA FORCTUN INGiLTERE'DEKi JUBESiNDEN 20'Yi A^KIN YÛNEÎıCıYLE BiRliKTE iSTiFA EDEN BiR KIDCMli YONETiCt ŞUNLARI SÖYLEMEKTEDiR: <BiR ŞRKETiN SERMAYE HARCAMAIARI. ÜRÜNlERj VE FAAUYET BÜTÇELERi İNCE AYRINTILARIYLA KlMiH ELiKOEYSE. JiRKET ONÜN DENETiMiHDE DEMEKTiR. BURADA BÜTÜN BUNLAR DETROiT'TEKİ AMERiKALILARIN ELiNDEDiR.» Önemli bir $oru Evrensel şirketlerin iç yapjsını altı yıl inceledikten sonra ytyınladıkları «Çok Uluslu Gıriıimın Stratejisi» adlı kitapta. Michael Z. Brooke ve H. Lee Remmers «kişisel aorumluluk ve katkı Ilkesine dayalı olan yürürlüktekl yönetim ideolojlsinne karşın, evren sel şirketin mantıgı içinde her faaliyetin gittikçe daha çok dünya merkezinde baglanacağı sonucuna varmaktadırlar: Merkezden uzaKlastırma ideolojisi, merkezleşme olşusunu gızlemektedir. Bu durumu yaratan ögeler, çok uluslu şirket faallyetlerinm birleştırilmesi teknolojik değisımın gittikçe hızlanmau ve evrensel çapta reknıklerın. «tratejilenn ve bilgı toplamanın hızla aelişmesidir. Bütün bunıar. Eünümüzün m büvük siyasal konusu olarak helıren sorunu doğurmaktadır; yanı gezegenımızı. merkezîestirici teknolöuler aracılığıyla gittikca büyüven Diram'tsfi vaoılnr bicmlnde düzenlemenın gerçekten Bkılcı bir davranış olup olmadıgı sorusunu. Savas ıçındeki gezegenimızi bir evrpnspl oazara çevırmek ısteyen venı evrencilerden yanıtlamaları beklenen budur. ÖMfflli olan merkezdir Merkeziyetçilik derecesi doğsl olarak söz konusu endüstriye göre değişmektedir; ama ucuz ham madde ve işgücü peşinde tüm yer yüzünü arşınlayan otomobil ve elektronik beyin yapımcıları gibi ileri sanayi girişimleri yüksek bir düzeyde merkezileşmişlerdir. Renault; Romanya, Ispanya ve Arjantin'de yaptığı çeşitli parçalarla dünyanın çeşitli yerlerinde ki tesislerinde aynı arâbayı mon te «mebtedir. Bu, bir şeyin ne kadar ve ne zaman, nerede yapılacağı, ne fıyatla verileceğinp ütşkin kararların merkezde altr; masım gerektirir. Aynı zaınanda. Renault'un parça yapan tesisleri bulunan herhangı bir ülkenin Pa ris merkezinde alınan kararlara bağlı olarak kendi etkinligıni yıtirmesl demektır bu. ıDofaldır ki Romanya. Renault'nun «Estafette» modoli dişli kutularım yftpan fabrikasını devletleştirebilır. li ve dünyayâ yaygın faaliretlerin bir toplamı olarak söz eunelc tedirler. Gerçekteyse ancak belli türden karsrlar mcrkes dısında almmaktadır. Genellikle, fabrıka içinde işlemleri dagıtmaya dogru gidüirken. ayrı âyrı tesislerin toplu denetimı dünya merkezinde toplanmaktadır. Yakın tamanlara kadar Nabls YARIN: IDEOLOJI BUHALIMl Gövde re ba; Evrensel şırketlfrin başmdakiier, Massey Ferguson'dan Albert A. Thornbrough gibi, «rasyonali zasyon», «olağanlaştırma,» «tekdüzelik», «standardizasyon» ve «kalite kontrolu» gibi kulağa «merkezileştirmenden daha hoş gelen kelimeler kullanmaktadırlar. ITT'nin 70 ülkede 425.O0O per soneli vardır; gövde uluslararası, ama beyin New Yorktadır. Fortune dergisinin çızdiği resinıe göre; Geneen (Harold S. Geneen, ITI yönetim kurulu başkanı) ITT'nin yönetıcilerinin çogunun bağımsız ILÂN KARTAL BiRiNCi ASLİYE HUKUK HÂKiMLiĞiNDEN: Esas : »74/333 Davacı: Kalis Gökduman Vekili : Avukat Kadrı Ateş Davalı : Necip Er (Adresi Meçhul) Dav» : Tazmınat Davacı vekili tarafından davaiı aleyhine rnahkem^mizde açılan 2j.93O.OOO TL. hasar bedelinden mütevellıt tazmınat davasında : Yukarıda adı yazılı ve adresl meçhuj davalıya vapıian davetıye ve zabıtaca vaptınlâfi tahkikata rağmen adresi tespıt edilemediginden adına llânen dava dilekçesı ve duruşma gününün tebliğin* karar verılmiş ve duruşması 13,5.1976 saat 930'a talik edılmiştir. Davalı Necip Er'e teblig yerine kaım olmak üzere ilânen teblığ olunur. (Basın: 1886) 1775 Pfnmfi Merkezileştirme bilimi. büyük ölçüde haberleşmenin incelikıı bir denetim altında bulundurulmasına dayalıdır Eymer, evrensel şırketi. bir pıramlt olarak görmekredir: .Piramidın tabanmrtakı ürefun merkezlen arasmd» dogrudan bir haberle?me yoktur; haberieşme, daha yük RTH DiŞi BOND
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle