17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
nsan insan, deyip duruyoruz hep. Nedir ln»an? Eskilerin eşrefi mahlukat. yanı yeryüzü yaratıklarının en onurlusu diye yücelttlklen canlı varlık. Aslına bakılırsa, dörtta üçii •u olan, bir cendere altında ezilip suyu çıktıktan sonra, hoş olmayan, sıvışık bir külçeye dönüş«n, dönüsebilen o et ve kemik bileşimi degil mi insan? Gögsünden sırtına, elinden koluna, başmdan ayağına, gözünden kaşına, beyninden beyinciğine kadar, irili ufaklı, kalınlı inceli, azmanı kılcalıyle kan yüklü damarlar sarmış bedenini. Hani, o dışan çıktı mı, yere damlayıp çuraya buraya yayıldı mı, içimize bulantılar veren kanla yüklü damarlar. Yalnız o kadar mı? Küçügünden büyüğüne, adına göbek dediğimiz, mideyle bağırsakları kapsayan o şişkinlık var ya, işte onun için dışan ugrar uğramaz, ığrenç kokuları ve görüntüleriyle, bizleri (hele, o incelmiş inceltilmişleri, günde üç kez banyo yapıp duş alanları), on mahalle ötelere kaçırtan nesnelerle dolu. însan, bir bakıma, bu işte. öbür yaratıklar, yani hayvanlar gibi. Ne bir fazla, na bir eksik. Dıştan, o yaşına göre, dipdiri ya da pörsük göğüsleri, parlak ya da sönük tenleri, sişkin ya da sarkık kaslan, ince ya da kalın toelleri, düzgün ya da yampiri bacaklan. inci ya da kazma gibi dişleriyle, göz alıcı gönül bulandırıcı, çelici ya da tiksindirici yaratıklar var ya, adına insan dediğimiz yaratıklar, neye ben«iyorlar biliyor musunuz? Üstlerine cicili bicili kapaklar, süslü çerçeveler geçirilmiş radyolara, pikaplara, televizyonlara. îçeriden binbir tel, ampul, pü, manyeto, dinamo ve bilmem nelerle döşeli, baktıkça yüreğinizi daraltan o karmakanşık çörçöp yığını, bir mıtu içine kondu mu, jrüze gülen, zarif, ince bir biblo çekiciliğiyle göBüllerde taht kurabiliyorlar, taptaze bir insan teninin büyüsüne eş bir alım ve çalımla. Î OLAYLAR VE GÖRÜŞLER însan ve Gül Düşüncesi Vedat GÜNYOL nım !st«, dünden bugüne, kalü belâ'dan hâlü belâ'ya ıbu sözü ben uydurdum) kadar gelmiş geçmiş bütün igrenç politikacılan, para babalannı, radyoda, televizyonda ipe sapa gelmez sözlerle halkı kandırmaya çalışan ve de kandıran, lçlerinin pisliği yüzlerinden okunan önder mönder taslaklarını. Salah Birsel'in, Şiir ve Cinayet adlı o nefis, o usta işi denemelerinden birinde (s. 54) şöyle bir cümle var, insanı bu konuda düşünmeye çağıran: «Fransız yazarı Gide günlügünde Watterville adında bir bayanm gerçek ozanlann ayakyoluna gitmedigine inandığını yazar.» Evet, insan, büyük beüediği kimseleri ayafcyoluna yakıştıramaz. Koyu bir din eğitiminde yetişmiş kimseler, Tannyı ve meleklerini ayakyolundan «münezzeh» tutarlar. lçinizden hanginiz, büyük, yüce, yücenin yücesi belledigı insanı böylesi insanca (insana özgü) günlük ve olağan bir işe bulaştırmayı aklından geçirebilir? Burada, babamdan dinlediğim (uyanayım, gerçeklerden ürkmeyeyim diye anlattığı) bir hikâyeyi sizlere duyurmadan edemiyeceğim. Bağışlayın. Rabamın, Mülkiyei Şahane (şimdinin Siyasal Bilgiler Fakültesi) öğrencilerinden bir arkadaşı, Kadıköylü bir paşa kızına tutulur. Bu yakışıkh, ama yoksul delikanlıya paşa kızı da gönül verir. Nisanlanırlar, paşa babanın nzasıyle. Bir akşam yemefe çagnlır delikanlı. Yemek zamanına daha hayli zaman vardır. Delikanlı, Yoğurtçu parkı dolaylanndan geclp Paşaevine gidecektir. Kurbagalıdere dedikleri semt, o günlerde bomboş bir toprak parçasıdır, yaban otlanyle kaplı, inin cinin top oynadıgı. Vakit öldürmek için dolanır durur orda delikanlı. Birden Kkışır. Büyük aptesi zorlar da zorlar. Ne yap•ın? Bugün, otuz bilmem kaç milyon köylü yurttaşımızın ve birkaç müyon kentli yurttaşımızın yaptığım, yapmak zorunda olduğunu yapar, otlar arasına çömelip işini görür. Rastlantı bu ya. O sırada, nişanlı hanım kızımız, faytonla oradan geçmektedir. Görür delikanlıyı o lş sırasında. Burkulur. İncinir en duygulu yanmdan. Delikanlı, nişanlısının kapısını boyladıgında, bir uşak, zarf içinde sıkıştırır eline nişan yüzüğünü. İki ayrı dünya. iki ayrı görüş, iki ayrı egitim bulur böylece yerli yerini. İçinin yükünü, pislik yükünü, mermerli, geniş, tertemiz helâlarda boşaltan hanım kız, nişanlısının otlar arasında aynı işi yapmış olmasını bagışlayamaz. Oysa, tarlada olsun, mermerli helâda olsun yapılan iş aynıdır. İş gelip, Gide'in bayan Wattervil]e'nin lcoşullandırılmış o aptalca anlayışına dayanır. Şimdi düşünelim bir: insan, günde bir ya da lki kez, bedenınden dışan atmak zorunda oldugunu o hepimizin vazgeçilmez yükü ile mi insan, yoksa bir başka şeyle mi, adına akıl dediğimiz, duygu dediğimiz o insanlara özgü doğa Vergisiyle mi? İşte bütün sorun burada. îranlı büyük ozan Sadi: «İçinden gül geçerse, Sözü nereye getirmek lstiyorum? Şuna: Dljrorum ki, insan, beden yapısıyle, z«ngininden yoksuluna, ünlüsündBn ünsüzüne, peygamberinden meygamberine, kralından, cumhurbaşkanından çöpçüsüne, başbakanından lâğımcısına kadar, tıpatıp aynı hamur ve çamurdan oluşmustur. Nicedir böyle görür oldum insanlan, özellikle de, düzenler dolaplar, alavere dalavereler, holding molding zınltılanyle palazlanıp, naınuslu insanlara söz ve göz açtırmayan insanlan, daha doğrusu insancıklan. Böyle görüyo gül olursun» demiş. önemli olan bu, işte. însan, İçinden geçirdiğiyle kazanır ne kazanırsa. Gü) düşünen gül olur. O gül ki, insanlara ve hayvanlara inat, rengi, Kokusuyle, görünüşü, petali metaliyle, sıksan gül suyu, şekerle kaynatsan gül şerbeti, gül reçeli olur. îçi dışı tertemiz bir çiçek şu gül. İşîe. Sadi, güle özenelim istiyor. Gerçekten de insan, gül geçirirse aklından. gönlünden, gül olur. Diken geçirirse. diken olur, ısırgan otu olur, deve dikeni olur, nice nice insan taslakları gibi. İnsanlık tarihi, bir bakıma, içinden gül geçirenlerle diken geçirenler arasmdaki çatışmanın, uzlaşmaz çatışmanın tarihidir diyesim geliyor. Dünya politikasına yön veren, vermiş ve vermekte olan bu çelişik güldiken düşüncesi değil mi?.. İster sözümona Tann buyruğuyla insanların başma belâ kesilen kırallar, padişahlar, sultanlar olsun, ister seçimle başa geçip zorba kesilen yöneticiler olsun, sabah akşam çece ?ündüz içlerinde taşıdıklan maddesel pislik vüküyle, daha bir pisliğe batıp çıkmaktadırlar, çıkmışlardır da, kendilerinden kıl payı eksik ya da lazla olmayan halk yığınlanna tepeden inme dü«enler getirerek. Fransız ozanı Jacques Prevert, tarihlerine tGüneş Kral» adıyla geçen Louis XIV'ı. Günfş Tutulması adlı o çVzel şiirinde, ıçi, sizin bizim gibi o görmezllkten geldiğimiz. kendimize yakıştırmadığımız, yakıştırmays yanaşmadığımız pisliklerle değerlendirip, ba'kın nasıl oturtuyor yerli yerine: Güne? kral diye snılan Louis XIV Delik bir iskemleye otururdu sık «ık Kralhğının sonlarına doçru Zifiri karanlik bir çrce Güneş kiral vatafından kalktı Gitti dclik iskemlesine oturdu Ve sırra kadem bastı.. (S. Eyuboglu Çevirlsi) Bu şiir açısından bakınca, 12 Mart öncesi, 12 Mart içi ve 12 Mart sonrasının politika dünyamıza, hele biraz da hayal gücümüzü kullanmca, birbirini kovalıyan güneş tutulmalannda «sır. ra kadem basan» ve basacak olan nice kalın enseli, şiş göbekli, kurt suratlı bir takım politikacılanmızın delik iskemlelerin derinlerine kaydıklarını görürüz, daha nicelerinin kayacağını göreceğimiı gibi. Kırmızı ve Kara üleyman Bey: « Beni yıkmak için yirmi beş yaşında çocuğu hedel aldılar» demiş. Evet, böyle konuşmuş Süleyman Bey. on sekiz yaşında çorııklar sokaklarda öldürülürken taş gibi sertleşen yüreği; yeğenine eelince yumuşamış. S Ama bir yenilik sayılmaz bu; tarihte çoğu iktidar sahlbinin tutumuna benzer. Blnlerce Insanın ölümiı karşısında kılı kıpırdamayan nice egemen, çocuğuna. vefenine, köpeğt ne, kedisine aşın düşkünlük RÖstermekle ün vapmıştır. Rııhhilim. bu tür eğilimlerin anahtarlannı verir bize... Ne var kl toplum yfinetimlerinde oğullann. kızlarm, veçenlerin de bazan payı oluyor. Geçenlerde başkentte «Analar Mitinsi» yapıldı. Çocuklannı ölümden korumak Isteven analann, evUtlan harcanmış kadınlanmızın duygulannı yansıtıyordu eylem... Sanınm ne Süleyman Bey llgilendi vüreği yanık analarla, ne Nazmiye Hanım... Meydanlarda ve sokaklarda akan kınkırmızı öjrenci kanı. duyeıılandırmıyor iklsini de... Onlan üzen, yeğenlerinin başına eelendir. Siz, 26 Yaşmdayken.. OKTAY AKBAL Evet Hayır SADECE 13 MlLYON MU? YLARDAN beri gazetelerimizde üçüncü, beşinci sıralardaki haberler arasında yer alan uluslararası rüşvet olayları, son günlerde ilk sıradaki manşet haberler arasına girdi. Amerikan Kongresınin altkomisyonu taralından sürdürülen araştırma sonuçlanyla ilgiü haberler ve bildiriler, coğrafya bakımından TUrkiyemizin de içinde bulundugu Ortadofu ülkelerinde rüşvetsir is görülemediği. bu nedenle, bu ülkelarde milyonlarca lira rUşvet verdiklerini ortaya koymalarına rağmen, bu dujoımlar lcarşısında kimse tınmıyordu. ola,vlannı ele almaktır. Amerika' daki Konferans Heyetinin yaptıYÖNETiMSEL ARAJTIRMALAR SINIRUDIR, FAZLA BiR S0gı gibi Türkiye'dekı firmalar ve kişiler arasında yapılacak bir NUÇ BEKLEMEMELi. FAKAT İÇ RÜŞVET HER YERDE KORanket çok ilginç sonuçlar verecek ve rüşvet hastalığının nereKUNÇ BiÇiMDE SLRMEKTEDıR. ASIL YURDU KEMiREN. lere kadar ve ne korkunç ölçülerde yayüdıgmı gösterecektir. İÇERDEKİ RÜJVET VE ÇIKARLARA YÖNELMEK GEREJL Türkiye'de rüşvet ödemeyen hiç\ bir firma ve hiçbir kişi hemen hemen yoktur diyebiliriz. Köylü, kentli, her türlü iş ve meslek adamı, yani tüccar, sanayici, müteahhit, lcüçük esnaf ve zanaatt kir, işçi ve çiftçi yani hepimiz, hepimiı olarak nerelerde ve kimlere, hangi koşullar altında rüşkapılan sorladıgını ortaya koyrek yasal bir kılık içinde, rüsvet ö'demek zorunda bırakıldığımaktadır. vet alan ülkeje gönderilebilir mın ya da hangi kanunsuz iş ve orada ödenebilir. Şımdılerde ise, Amerikadakl Rü]vttj Ortaya Çıkırma Yolu Rüşvet alan yonunden bazı ka için ne kadar riişvet verildigini hatırhyor olmalısınız. uluslararası der şirketlerden bıri rinelerden yararlanarak rüşvet Yabancı şlrketlerin ödedıklerı olan Lockheed uçak firmasının olayının izini meydana çıkarmak Böyle bir ahketin ortaya koyarüşvetlerin arastırılması, ancak Türkiye'de de 13 milyon lira kaca£ı utanç verici tablonun ilgınç bu şirketlerin defter ve kayıtla olasılığı da vardır. Eğer rüşvet dar rüşvet dagıttığının bildirilparalan yurt dışında depolanıyor bir yönü de Türkiye'de bir yıl nnın incelenmesiyle mümkünmesi ülkemizde de büyük bir içinde ne miktarda rüşvet ödendür. Kimlere ne nıiktarlarda rüş sa. bazı şüpheli kişilerin resmen tepki uyandırdı. Gazetelerde gün digini ortaya koyması olacaktır. vet ödendiğinin meydana çıkanl yeterli döviz almadıklan halde, lerden beri rüşvet olayıyle ilgili yabancı ülkelerde uzun zaman Anket sonuçlarından hareketle ması ancak bu yolla mümkün haberlere geniş bir yer vermekolabılir. Bu şirketlerin hesapla kalmaları. döviz almadan çocuk yapılacak bir genelleme yoluyla, te, yazılar yayınlanmaitadırT* Bu larmı dış Ülkelerde okutabılme rüşvet konusu olabilecek ts adearada, ^lilli Savunma , ^ajfanjıfl . rında ve bütçelerinde bazı işler lerı,, yurda dönerk«n her defa di, bttrlşlerin bedel veya deger^çin' "ayhîân fonfarîn incelenme ile Genelkurmay Başkahbgında sında birçok kıymetli mal ve eş leri de gözönünde tutularak ve si, kanunen gider yazılamayan bir idari soruşturma komisyonu yalarla gelmeleri gibi görünüm hatta konsolide devlet Lütçesi ve harcamaların araştınlması, rüşkuruldugunu, bazı partilerin Mec vet ödenen satış konusu malla ler, araştırma yönünden değer milli gelir miktarı da esas alılis soruşturması açılması İçin lendirilebilecek simgelerdir. Fa narak bazı hesaplama yöntemlenn, hizmetlerin ya da ihalelekat her halde, rüşvet alanın ül ri uygulanabilir. Bizim yaptığıgirişimde bulunduklannı da oku rin maliyet ve başka giderlerının mız kaba hesaplar, Türklye'de, yapılarak yoruz. titizükle incelenmesi rüşvet öde kesindeki olanaklarla araştırmalarm sonucu pek sınırh bir yıl içinde ödenen rüşvet vemekte aracı olan kişilerin veya Bütün bu haberlerden, bildirl kalmaya mahkumdur. Bu neden sair adlarla sağlanan .neafaat hesaplanna borç ve demeçlerden anladığımıza gö kuruluşların miktannın, 750 milyon ile 1,5 mıl le, yapıldı*ından söz edilen yurt yazılan ödemelerin araştınlması re, bütün ilgi ve dikkatlerin, 13 içindeki idari arastırmalardan yar arasmda olabilecegini ortaya gibi yöntemlerle rüşvet ödemelemilyon rüşvetin kimler aracılıolumlu bir sonuç beklenmemeli ko\Tnaktadır. ri aydınlığa çıkarabilir. Rüşvet ğı ile kimlere verildiği noktasın dir. alan ülke kişilerinin durumu da Yurt içindeki rüşvet miktarda toplandığı göriilüyor. Bizım Yurt İçindeki Ru;vef ancak bu yolla araştınlabilir. ları bu rakamlara ulaşmış buludikkatimizi çeken husus lse, rüş Banka havalesiyle rüşvet alacak nurken, bir Amerikan şirketinin vet olayı ülkemiz için hiç biBizce daha önemli olan konu, ödediği 13 milyon lıra tutarmdakadar kimsenin akılsız olmıyalinmeyen yeni bir şejmiş de buyurt içinde geçen rüşvet olaylî ki rüsvet, halkımızı ve yaym orcağı düşünülürse. alınan rüşvet, nu, Amerikan şirketinin ödedindır. Kamuoyunun dikkatlerinin ganlanmızı fazlasıyla heyecanlanya yabancı bir ülkede bir banğinden söz edilen 13 milyon lira rüşvet olayına döndüğü şu sıra dırmış olmuyor mu? Belki Jakaya yatınhr, ya da rüşvet korüşvet olayıyla b'grenmiş gibi iş, ponya, Hollanda, Kanada, îsveç nusu için bedeline dahil edile larda, yapılacak en yararlı davranmamızdır. Oysa ülkemiz yurdumuzu kasıp kavuran rüşvet ve hatta Italya içüı olaganüsıü için rüşvetin hiç de yeni bir şey sayılabilir ama Lâtin Amerika olmadığını hepimiz biliyoruz. Dış ve Ortadoğu ülkeleri için ve özelve iç rüsvetler, Osmanlı lmparalikle Türkiye, îran ve Ara^ ülketorluğunu yiyip bitlrmiş, şimdi leri için böyle olmasa gerektir. de Genç Türkiyemizi kemirmekBu ülkeler yüzyıllardan beri rüştedir. Bu korkunç gerçegi iytc« vet kazanı halinde kaynamakta kavramamız gereklidir. ve kanayıp duımaktadır. Kanunlara göre, rüşvet vermenin, rüşÜlkemizde yurtiçi rüşvet hevet almak gibi suç sayılması, men her işe ve her köşeye burüşvet olaylarının hukukl delillaşmış bir hastalık olarak yayıleriyle tesbitini büyük ölçüde zor Fakültemızin asa*îria »elimlen kürsülerinde açık asialıp sürüp giderken, şimdi de, laştırmakta, bu giderek rüşveti tanlık uzman öğrenciliği ve uzman kadrolan vardu. uluslararası rüşvet sorunuyle kolaylaştıran bir etken halini tsteklilerin yabancı dll tmtihanlan 16.3.1976 Salı gtinü karşı karşıya bulunuroruz. Fa bile almaktadır. saat 10.00"da, bilim dalı tmtihanlan da 23.3.1976 Salı günü kat sanılmasın ki, uluslararası aynı saatte Fakültemız Kurul odasında yapılacalctır. Adayrüşvet ne sadece Lockheed flrlann 12.3.1976 Cuma günü saat 17.00*ye kadar bir dllelcçe, ması tarafından ödenmekte ve 4 fotoğral ve mezun olduklan FakUlteden aldıklan derı ne de Türkiye'de ödenen rüsvet noüan ile birlikte Dekanlıga müracMtlan. 13 milyondan ibaret bulunmak Cephe Iktldannın, bir yanı kırmızı; blr yanı kara... Kırm m sokaklarda akan kanlan, işlenen cinayetleri simgellyor: kara. yolsuzluklan, rüşvetleri, kaçakçılıklan. kanunsu* lukları vurguluyor. Bir yanda cinayet. bir yanda yolsuzluk... Ikisinin ortasında nereye doğru kürek çekiyorlar Cephecller? Eğer «Hayali Mobilya Skandah» îngiltere, Fransa, tsvec gibi ülkelerde yaşansaydı, Bashakan çoktan istifa mektuhunu yazıp altına imzayı basmıştı. Ama burası Türkiye'dir. Koskoca toplum bir polls romanı ribi izliyor olanbitenleri .. 40 milyonluk devlette, polis ve adliye. Başhakanın veğenl peşinde... O yeğen ki, yaptıklan Maliye ve Ticaret Bakanlarınca savunulmuştur. o yeğen ki Basbakanm kanadı altındadır. Çünkü savcılığın tutuklama karannı uygulamak İçin Devlet Emniyetinln seferber olduğu fün, vejen kimbilir nerede gizlenirken, Başbakan gazetecilere sanığın savunmasını yapıyor: « Beni yıkmak için yirmi beş yaşında çocuğu hedel aldılar» diyerek... Çocuğa yazık olmuştur gerçi... Aına suç tdminriir? Dev. let hazinesinden yararlanarak birkaç yılda, zenjin olmayl meslek sayanların değil mi? Kıbrıs'a mobilya yerine giden suntalann kaynagı nedlr? Demirel blraderlerln Planlama Teşkilâtınca benimsenip desteklenen ve her türlü tesvik t*dbirlnden yararlanarak kurulmuş sunta (abrikalan degil ntlf Yahya Dtmlrel bu ortamda babaunın ve amcatının kurbam olmuştur. Demirel çekilecek mjî U çekilmese bile, Cephe ortaklanndan biri, bunca k»rt» ya bulaşmamak İçin: Yeter artık! deyip ortaklıgı bozacak mıT Saıunıyonıs. MSP, devlet kesimlne kendt adamlannı yerleştirmek, sermayeciler katında kavnaklanm çeliştinnek peşindedir. Zaten bu partinin içinde »1U kişi «Bazı çevreler» ce denet. lenmektedir. Cephe ortaklığını bozmaya yönelen MSP, par. çalanma tehlikesine girecektlr. CGP'nin halk kesiminde Isi bitmiştir. Bu tabansız parti, AP'den ödünç aldığı bir mebusla çrubunu kurabilmiştlr. Büyük ortaeına başkaldıramaz. MHP parlamentodald üç üyesinden ikisini Rakan yap. mıştır. Demirel'i tutmak corundadır bu «anormal» durumu sürdürmek İçin... Ve İktidar bir yanı kara, bir yanı kırmızı .vSnetimin kfl» reklrriııl çekmek zorundadır. Ilpr partinin kendlne göre çıkar hesaplan vardır: bu hrsapların pazarlığında kurıılnıuştur ortaklık . Süleyman Rev zayıfladlkça küçük partilprin pazarlık güçlerl büyür; I>emirrl ailesl yolsuzluk olaylanna bulaştıkça, Cephe ortaklarına karşı boynu biraz daha eğilmektedir Süleyman Beyin .. Ve Türkiye'de polls. Basbakanm yeğeninl kovalayıp bulamazken, tüm ıılus bu açıklı sriildürüyü seyretmektedjr. A DI5 RÜSVETLER KONUSUNDA YURT İÇİNDE YAPILACAK Y irml iki buçuk vafindaykrn ne yapıyordunuz? Daha doprusu yirmi İki buçukla yirmi »Itı yaşlannda bir delikanlıvken kaç para kazanıyordunuz? Bir düşünün bakslım. Ben'size örnek olayım, yirml ikl yirmi altı yaşlanndayken ögrrnciydim, bir yandan da yazılarla, çe\irilerle para kazanmaya çaüşıyordum. Derçilerde sekreterlik yapıyorum. Tirmi beş, yirmi alh yaîlanndayken M.E. Bakanlığinm klâsikler dizisinde düzeltmen ol»rak »yda yüz eül llrs alıyordum. Başka? Hepsl bu kad»r İşte... Slz ne yapıyordunuz peki? Bir düşünün bakalım. Zengin bir »ilenin çocuğu idiyseniz babanızın gönderdifel parayı harcıyordunor. Yoksulsanız bir işte ekmek paranızı çıkanyordunuı. BelM de hem çahşıp, hem okvyordunuz. Her halde hiç birinlz yiımi altı ya?ındayken yurt ülçüsünde, hıtta yurt difinda adı tarunmıç, her gün gazetelerin haşlıklsrında »ozü geç«n, devlett*n ylnni milyon verfi ladesi alan bir hiiyiik iş aciamı dpğildiniz. Böyle bir şeyin olahUccrji akhnırın urundan btle eeçmemişti. Hiç'ten yoU çıkıp «hep» olabilmek olanaklı bir iş drğildl slze Köre... Zeki KURUCA Peld şimdi He gençlere soralım, yaşı jrlrmi iki ile yirml altı •ramnds olanlara... Siıler ne diyorsunuz hu işe? Kaç para geçiyor elinize, arabanız var mı, yurt dışı ihracat yapıp milvonluk dövfe fetirtlyo» masunuz, bn yözdeh de de\lette*ı vefgi ladesi alıyor musunuz? Görkemli Işyerinizde gazetecilere demeç üstüne demeç verip, koskoc* bir partinin başkanı Eeevit'l, «Mobilyalar bir gün onu çarpacak» diye korkutuyor musunuz? l'oksa öğrenim yapabiimek için soğukta, karda, açlıkta, yoksullukta, üstellk bir de yol kesen, adam vuran çetelerin korkusu altında okulunuza gidlp derslerinize ml çalışıyorsunuz? Jşyerlerinde azıcık ücretle didinip, üstelik aldığınmn üçte birini devlete vergi diye geri verip, yaşamaya mı uğraşıyorsunuz? Haydi bir düşünün, yanıtlayın. Sizler, yaşlan yirmi İle yirml altı arasmdaki Türk gençlerl . Bir süre önce Ankara'dan uçakla Istanbul'a geliyorduk ikl arkadas. Havaalanının hoparlörleri bu ünlü iş adamının adiyle çınladı. Danışmaya çağnlıyordu, gidip görmek istedlk bu başarılı gencimizi. Ortada yoktu. Sonra uçakta sağıma soluma bâktun, yine göremedim. Yesilköy'de yakışıklı, şık, iri yart genç adamlar bekleşiyorlardı. Genç iş adamının «adamları» olmalıydılar. Bir lüks araba kapının önünde duruyordu. Linkoln mü, Cadillak mı, nenin nesiyse, gemi gibi bir şey! O genç mi genç iş adamını bekliyordu oracıkta... Tann «yürü kulıım» mu demiş, yoksa bir takım gizli, açık koruyucular «haydi çocuğum yolun açık olsun» mu buyurmuş, biiemem. Yirmi altı yaşında bir gencin yılda bir buçuk milyon lira vergi vermesi bir kaç ihracat sonunda, dışardan hem müyonluk dövizler, hem de devletten milyonlar kazanması aneak hayranlık uyandınr. Hani derler ya, «çalıs efendim, çaiış sen de kazan.» Adam sorar «Hani iş, nerde kazanayım, nasıl, h&ngi yoldan?» Ne İş yaptığını sorarsanız, «Her işi yaparım» der boynunu büküp. Her iş? İhracatçılık yapsana, Akdenlz'e, Karadeniz liraanlanndan motorla mal göndersene, sonra da devletten milyonlar alsana! .. Hayır, ille de çahşıp bir kaç yüz lira alacak, emeğimin karşüığı, alın terimin bedeli diyecek!... Bu kafayla değil yirmi altı yaşında, altmış altı yaşında da sürünür, gazete sayfalannda genç mi genç iş adamlarının başanlannı imrenerek okursun sen!. Bir de bütün bu ihraç mallarının gerçekte «olmayışı» var. Yani hayali olusu bütün bu mallann!.. İşte burası dahice bir buluş. Ne derseniz deyin, üstfln zekâ belirtisi! Böyle bir kimaenln sekiz yıldır, hem de babasının yüksek okulundan bir türlü diploma alamamasına şasılır elbet. Ama bilirsiniz üstün kiçiler diploma İle falan pek ilgilenmezler. Yaşam üniversitesin. de başan kazanmaktır herşeyden önce gelen... Evet, hatırlayın yirmi, yirmi altı yaşUnndald yaşamının, kazandığınız parayı, bulduğunuz Işleri, çektlfiniz zorluklan... Sizler, bugünün yirmi yaşlaruıın gençleri, sizler içinde bulunduğunuz zor koşullan büiyorsunuz... Bir de Bay Yahya Demirel'in üç buçuk yülık bu ünlü iş adamının, milyonlar a milyonlar ekleyen bssarüı çalışmalarını görün de ders alın, bir çeyler öğrenin... Bizlerden geçti, yirmi altı yaş çağı çok gerilerde. Bari sizler boşa geçirmeyin vaktinizl, ey çençler bırakm kitabı mitabı, bırakın toplumculuğu, komandoculuğu, şuculuğu biculuğu, sizier de tu/un Bay Yahya'nın yolunu!... t ç beş yüz lira kazanmak için sabahlara, akşamlara kadar dldinenler, yirmi üçle yirmi altı yaş arasında Türkiye'nîn en büyük Işadamlarrndan biri nasıl olunurmuş öğrenin... Bir de anüannı yazsa da başannın gerçek yollannı iyice öğrensek!... V EFAT Merhum ve merhume Habib ve Zekiye Kızıloğlu'nun kızı, emekli jandarma albayı Sadrettin özkan'uı sevgili eşi, Muammer Sayın, Muzaffer özkan, Mualla Aydıner, Necdet Ozkan, Neşet Özkan, Tuncer özkan. Saadet Özkan'm sevgili anneleri, îhsan Sayın, Mediha özkan. Mustafa Aydıner, Güzin Özkan, Gülbin özkan'm kayınvalideleri. Gürcan Sayın, Işık Aslay, Ümit Sayın, Ofuz özkan, Nevin Aydın, Sevinç Özkan, Serhat Aydıner, Çlgdem Aydıner. Adnan Aydıner, Onur özkan, GUlru özkan, Hülya Özkan, Bülent Özkan'ın büyükannesi, salihatı nisvandan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanhğindan RABIA YAŞAR ÖZKAN 2 mart 1976 günü Hakkın rahmetine Allah rahmet eylesin. kavuşmuştur. AtLESt Cumhuriyet 1725 tadır. Gerçekten, Amerika'da bir ekonomik araştırma örgütü olan Konferans Heyetince yapüan bir anket sonucuna göre, yabancı ülkelerle iş yapan ve devlet ihalelerine giren Amerikan şirketlerinden en az yüzde 75'inin rüşvet verdiği ve en çok Güney Ame rika ve Ortadoğu ülkelerinde rüşvetin geçerli oldugu saptanmıştır. Açık asistanlık kadrosu bulunan kürsulen PTT FABRiKA MÜDÜRLÜGÜNDEN: Demir Malzeme Satmalınacaktır. îdare ve Teknik Şartnamesine göre: 2500 Kg. 25x25x3 mm. Demir köşebent 5000 Kg. 30x30x3 mm. Demir köşebent 1200 Kg. 60x10 mm. Demir Lama 500 Kg. 35x10 mm. Demir Lama 400 Kg. 16x3 mm. Demir Lama 5000 Kg. 65x5 mm. Saçtan Kesme lama 250U Kg. 10 mm. Demir Çubuk (Firkete) 1000 Kg. 6 mm. Demir Çubuk (Firkete) satınalmacaktır. Bu işe ait şartnameler normal çalışma gün re saatlerinde îstanbul / Ümranlye'de oulunan MüdürlügUmü» Malzeme Amirliğinden 55. TL. mukabüinde almabilir. Teklif mektuplan engeç 18.3.1976 Perşembe g^lnü saat 15.00'e kadar Malzeme Amirliğimize makbuz mukabill teslim edilmeli veya aynı gün ve saatte Malzeme Anürllğimizde bulunacak şekilde posta ile gönderilmeUdir. PostadaM gecikmeler kabul edilmes. Ticari ilişkilerin re ekonomik yanşın (rekabetin) çok sılüaşıp kızıştığı günümüzde, hemen her uluslararası üişkide rüşvet mekanizmasmm işletildiğl veya buna çalışıldıgı söylenebilir. Ticari ilişkilerin ve kişisel servet lerin sıkı bir kontrol altında bulunduğu Rusya'da bile bir fabrika müdüriinün, îsviçre'den satm alınan bir makina kompleksinin fiyatınm yüksek gösterilmesi kar şılığında önemli bîr rüşvet aldığı hakkmdaki bir gazete haberi uluslararası rüşvetin ne kapalı Anatoml 3 Fizyolojl re Bioflzik 1 Mikrobiyoloji, Trop. Hast. ve ParuL 1 Adil Tıp 1 İç Hastaiüüan 1 Açık uzmanlık öğrenciliği bulunan kurtfiler: Mikrobiyoloji, Trop. Hast. ve Parmsl. 2 Blokimya 1 Genel Patolojl ve Patolojik Anatoml 1 İç HasUlıklan 1 Pnömo, Ftizyolojl 1 Çocuk Sağlıgı ve Hastalıltlan 2 Psiklyatn 1 Radyolojl 1 Ortopedi ve Traumatolofl 2 Radyo Terapl 1 Açık ırananük kadrosa bolunan kflrsfiler: Farmakoloji 1 Anesteziyoloji ve Reanlmasyon 1 NOT: Çeşitli Kamu Kuruluşlanndan burs getirenler tüm kürsülerimize uzmanlık öğrencisl olarak alınacaJtlardır. (Basın: 12151) 1711 DUYURU tetimiz Murahhas Azası ve Müdürü Bay KEMÂL OKTAY kendi arzusu ile ve istita etmek suretiyle 9 şubat 1976 tarihinden itlbaren Şirkeümiz'den ayrılmış ve herhangi bir ilişiği kalmamıştır. llgililere saygı ile duyurulur. Comag Continental Madencüik Sanayl ve Ticaret Anonim Şirketi (Reklâmcüı>.: 202) 1724 İLAN ERZİNCAN BELEDIYE BAŞKANUĞINDAN 1 taralından aşağıda, ada, parsel ile munammen ba Belediyemü teminatlan yazılı (10) mevkilerı daire 2490 sayılnumaralarıhükümieri sereeince delleri ve adet kanun 3 3 25 MART 1976 Perşembe günü saat 15.00'de kapalı zarf artırma usulü ile Encümenimls huzurunda satılacaklardır. Bu satışlara ait şartnameler Belediyemü Muhasebesinde tatü gUnlerl hariç, hergün troriilphilir Taliplilerin usulüne uygun tanrim edecekleri teklif mektuplanru thale tarihinden blr saat evveline kadar, Belediye Başkanlığıns vermeleri, vaki geciktnelerin kabul edllemiyeceğl ilân olunur. Ada 1061 1061 1060 1060 1060 Parsel 31 31 21 21 21 21 23 22 23 23 Onsl Daire ı» 1» ı• >» ı> ıı l> ı> ı Muhammen Bedeli 165.000 TL. 165.000. ı 165.000. 165.000. 165.000. ) 165.000. ) 165.000. ı 185.000. ı 165.000. ı 185.000. » Temlnatı 9.50O. TL. 9.500 9.500. ı 9.500. 9.500. ) 9.500. «> 9.500. > 9.500. « 9.500. > 9.500. ı Muhltl Çarşı Mahallesi t 1 MEVLIT 24 Ocak 197S günü vefat eden ve bizleri teselli olmayan acılar içinde bırakan kıymetli tasaa, M. Halit GERİŞ'in ölümünün kırkıncı gününe tesadüf eden 5 Mart 1976 Cuma günfl Eyüpsultan Camllnde »fle namazını müteakip Kur'aru Kerim ve Mevlidl Serif okunacaktır. Alcrabalanmıza, arkadaşlanna, dost ve din k ardeslerimize duyurur, huzurlannı rica ederiı. A İ L I I t S No: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 • 1 ] 1 ] ıoeo 1060 1060 1080 1060
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle