28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
V YUNANiSTAN, KARASUUR1NI TİMiYE «ORIA •12 ÇiZGi» DOfiZ HÜKIİKÜ KONFERAN5INDA BiR DAYANAK 12 MiLE iLKESiNE DE KENDi SAGLAYARAK ÇIKARIR5A, UYMADAN KARASULARINI, ııv<tr çatışmaıarına sahne oluyor \ Politikada Sorunlar ERGUN BALCI Sonnenfeldt Doktriııi MilE ÇIKARACAK. BU DA, TÜRK YUNAN ADALAtflNI DA IÇi6EUY0R. KARASÜURININ EGE'NiN ÇEJITLi KESiMLERİNDE W ALMASJ UHAMM S Türkiye, karasuları konusunun Yunanistan ile ikili görüşmeler yoluyla çözümünde israr ediyor JTCr* kın «u(»n? TTM tara »tılan 1 Y«nas kın tultn YlMM k i n «(HMt onnenfeldt doktriııi de ne? dfye sorarsınız herhalde. 22 mart taribJi International Herald Tribune sazeleslnde bu başlıklı yazıyı okuyuncaya kadar biz de bümiyorduk. Roniand Evans ile Kobert Novak tarafından haleme alman yazıda özellikle kiiçük ülkelerin üzerine çok dikkatle eğilmesi çereken gayet ilginç bir açıklama yer almaktadır. Helmut Sonnenfeldt, Dr. Kisslnger'in en yakın yardımcılarından biri. Dısişleri Bakanlığı Danışmanı olan Sonnenfeldt geçen >il Aralık ayında Londra'da ABD'nin Avrupa Elçileri ile yapılan ve Kissinger'in de katıldıfı gizli bir toplantıda şu fjorüşü ileri sürnıüştür: «üçiincü Dünya Savaşı, bir doğubatı çatışmasındao değil, So%yefler'le Doğu Avrupa arasındaki Uişkilerden çıkacaktır. Docu Arrupa ile Sovyetler araüinda orçanik (bünyevi) bir i/işki kurulamamıştır. Doğıı Avrupa'da Moskova'ya karşı huzursuzluk artmaktadır. Kremlin de bu yözden Doffu Avrupa'da büyük bir ordu tutmak zorunda kalmaktadır. Doğn Avrupa ile Sovyetler Birliği arasında, Sovyet askeri giicüne dayanan bu farip ilişki ise dünya barışı için en büyük tehlikeyi oluşturmaktadır.» Helmut Sonnenfeldt bu durumda ABD'nin nasü davranması gerektiğini ise şöyle ffade ediyor: «Amerika, Do|u Avrupa ülkeler^ fle Sovyetler arasında organik bir ilişki kurulmasına, bu ülkelerin So\yet sistcmi lle kaynaşmasıns çalışmalıdır. ABD bu ülkelerde daha bağımsız politika iz/emek Isteyen liderlere umut vermekten kacınmalı. Romanva jjibi baçımsız politikaya yönelen üikeleri desteklemekten vazgeomelidir.» Sonnenfeldt bundan sonra Polonya'ya değinerek şöyle denıiştir: Ege denirinde bugün jârörlüJrte olan düzene göre, kıyidan Itibıren 6 mil Türkiye'nin karasulan sayılmaktadır. Türkiye'ıün karasnlan lle Yunan adalarının 6 milJik karasulannın sıkıştığı bölgelerde «Orta çizçi» ilkesi uyguianmakta, Iki iükenin karasulan da 6 milden d*b* »şafı düşmektedir. Türkiye ve Yunanistan» ait ksrasnlan, iuua kc«imierde 1,5 mlle kadar lnmektedir. tkl ülkenin karasuUn dı?ınd» kalan bölüm ise ana deniz sayılmakt» ve ber ülkenin gemisl bn b«lgtden dUediği gibi reçebümektedir. Karasnlannın 12 mlle çıkması durumunda, «orta çizgi» ilkesi yine trryuJanırs», Ege Denizinfn çok büyük bir böliimü Yunan denizi olmaktsdır. Bu danımda, öınegin Çanakkale Boğazından çıkan bir Türk gemisl Yunan karasulanndan geçmeden Akdeniz'e çıkamayacsktır. Akdeniz'e çıkabilmek için aşağıya dorru kıyıyı izleyecek ve Bodrunt körfeıini dolaşacaktır. Karasulan iizerinde devletlerin <am egemenlüc haklan bnlunduğıı icin, Yunanistan Eçe'den geçecek Tiirk •e diğer ülke gemileriııin geçi? hakiannı dilediği gibi sınırlayabllecektir. YORK New Yorkta çalışmalannı «ürdüren Deniz Hukuku Konferansında Türk beyetinin Ege denizindefci özel duruma ilişkin tinerilerinin kabul edilmemesi durumunda, Türkiye «orta çizgi» ilkesini kabul etmeden karasulannı 12 mıie çıkaracaktır. Konferanstaki Türk heyeti, ana belgenin 2. ve 13. maddelerine koruyucu hükümler getiren lki öneriyi komisyona sunmuştur. Karasulannın «ınırlandırılmasına ilişkin bu maddelerde, Türk heyeti tarafından yapılrnası önenlen değişikliklerin kabul edilmemesi durumunda, Ege denizi bir Yunan denizine dönüşecektir. Yunanistan'ın konferansta sağlayacağı destekJe böyle bir temrivaki» yapmasına karşıhk, Türkiye de «orta çizgi» ilkesini tanımaksızm karasulannı 12 mile çıkaracaktır. Bu ise, Türk karasularımn Ege'nin çeşitli kesimlerinde Yunan Adalarını aşarak genişlemesi anlamma gelmektedir. Bu olasılıkta, Ege'nin çeşitli bölgelerini her ikl Ulkenin de kendi karasulan içinde sayması gibi «çelişkili» bir dufum beürecektir. Her iki ülkenin de aynı bölgeleri kendi karasulan içinde sayarak «egemenlik» hakiannı iulJanma girişiminde bulunmalan daha da «çaprasık ve çözümü güç» sorunlann dogmasına yol açacaktır. Türkiye Dısişleri Bakanhğı kaynaklan Türki.ve'nin görüşünün «isleri böylesine gergin bir anlaşmazük durumuna götürmeden, ikili görüşmelerle çozümlemek» oldugunu belirtmektedirler. n/RKiYEHiN ÖNfRrlERf üçüncü Deniz Hukuku Konferansında, TUrk Heyetinin 13. madde için önerdigi değişıklik «iki komşu ülke ya da iki kara parçası arasında orta çizginin uyguJanmayacagı durumlar için» getirilen «tarihsel haklar ve özel koşullar» biçimindeki istisna Mkümlerine «hakkaniyet» »özcüğünün de eklenmesi yönündedir. Fransa ve Polonya'nın yanı sıra çok sayıda Üçüncü Dünya ülkesinin destegini sağlayan bu öneny» karşt çıkan İngiliz ve Yunan delegeleri ise, getirilen hükmün «belirsiz» oldufunu ön« BÜrmüşlerdir. ' Türk heyetinin, Deniz Hukuku Ktfnferansınm İki numaralı komisyonuna sundugu diğer önerl de karasulan ile ilgili ıkinci maddeye ilişkindir. Bu maddede, karasulannı geniş)etecek bir devletin karasularım açık denizle tamamen ya da kısmen kapatacak biçimde hareket edemiyeceği belirtilmektedir. Türk heyetinin önerisi ise şöyledin «Özel coğrafi nitelikleri buiunan yarı kapalı denizlerde de karasulannın genişligi hakkaniyet ilkelerine uygun olarak iki komşu devlet arasında saptanmalıdır.» Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Konferansı çalışmalanna ilişkin olarak, Türkiye'nin genel tutumu şu görüşler çevresinde belirienmektedir: • Türkiye, uluslararası hukuktaki gelişmeleri desteklemektedir. Ancak bu gelişmelerin «hakkaniyet» ilkesine aykın sonuçlar dofurmaması ve «coğrafi özelliklerin» ortaya çıkardığt durumların dikkate alınmasj görüşündedir. • Türkiye, konferansa sunduğu önerilerde de belirttigi gibi, özel niteliklere sahip denizlerde, karasulannın genişliğinin tayı devletleri arasında özel anlasmayla saptanmasından yana oldugunu göstermiştir. • Türkiye, yan kapalı denizlerde, açık denizlerdeki deniz alanları için k3bul edilecek kuralların yine «hakkaniyet» ilkesi dikkate aünarak uygulanmasını istemektedir. • Konferansın hazırladıgı söz4eşme tasansında, bir kıyı devletine çok geniş deniz alanları tanınması, çok büyük bir adanın kendi yüzölçümü lle ilgisiz alanlar "saglaması gibi haksız sonuçlar yaratan hükümler bulunmaktadır. Türkiye, bu haksızlığın giderilmesi amacıyla, adalara tanınacak deniz alanlan için nüfus, yüzölçümü, uzaklık gibi ölçütlerin de dikkate alınması görüşündedir. • Türkiye, «kıta sahanlığı» kavramının «doğal tızanb» ilkesine göre tanımlanması gerektiğini düsünmektedir. Konferanstalci genel egilim de bu yöndedir. KONFERANSIN AMAO Çahşmalarmı 7 mayısa kıular sürdürecek olan Birleşmiş Milletler Üçüncü Deniz Hukuku Konferansı, ilk kez 1973 yılında New York'ta yapılan kısa bir usul toplantısmdan sonra, 1974te Venezuela'mn başkenti Karakas'ta çalışmalanna baslamış re 1975'te Cenevre'de devam etıniştir. Şu sıralarda New York'ta yapılmakta olan üçüncü toplantıdır. Uluslararası Deniz Hukuku Konferansımn resml amacı «denizler, okyanuslar ve denizdibi kaynaklanndan yararlanılması konusunda herkes tarafından kabul edilen bir hukuk düzerü kurmaktır.» Ancak Konferansa katılan bütün tilkeler kendi ozgul sorunlan üzerine yogunlastırdıklan çabalanyla, fenel hukuksal ifadelertn «rdında yogun bir «çıkar mücadelesı» sürdürmektedirler. Sayısız ekonomik, siyasal ve askert çıkar konusu bu Konferans ile gündeme getınlmi? durumdadır. ÇIKAR (ATGMAURf Deniz kaynaklarına ilişkin olarak ytirtirülen çıkar çatısmaianrua en onemlıleri şoyle sıralanabilir: • Deniz dibindeki petrol rataklan. Halen dünyanın çeşitli bölgelerınde deniz dibınden yılda 40 milyar dolarlık ham petrol çıkanlmakta ve bu miktann önümüzdeki yıllarda 200 milyar dolara yükseimesi bekienmektedır. Halen dünya petrol üretiminin °o 20'sini oluşturan deniz dibi yataklannın, bu üretimdeki payının yüzyi! sonuna kadar °b 50 'ye yükseleceği de tahmlnler arasındadır. • Deniz ulaşımı ve balıkçıhk. Dtinj'a üikelerl deniz ulaşımından yılda 48 milyar, bahkçılıktan da 18 milyar dolarlık bir gelir saglamaktadıriar. Deniz ticaret filoîarı güçlü olan ülkeler daha geniş bir hareket özgürlüğüne yönelik girişimlerde bulunurken, ekonomisinde balıkçılıgın önemli yer tuttugu ülkeler bu kaynagı en yüks«k düzeyde kullanabileceklerl güvenceler aramaktadırlar. • Sahili olmayan ülkeler sorunu. Denizlere kıyısı bulunmayan çeşitli ülkeler İse, genel ticaret iltşkiierinde büyük zararını gördüklerl bu duruma, kendi 3Tararlanna çözüm getirilmesini istemektedirler. Bu ülkeîer, uluslararası niteliği olan sularm daha da çoğaltılması için uğraşmaktadırlar. / • Serbest geçiş hakkı. Bu konuda ise, genel olarak ülkeler büyük devletler ve üçüncü dünya biçiminde saflaşmışlardır. Gerek ABD, gerekse Sovyetler Birligi, bütün deniz ticaret araçlan ile nükleer denizaltılar da dahil, tüm savaş gemıleri için su yollarmdan ve boğazlardan serbest geçiş hakkı istemektedirler. Üçüncü dünya üikeleri ise, büyük devletlerin bu yöndeki egemenlik eğilimlerini kısıtlayıcı tedbirler alınması çabasmdadırlar. KONFERANS CENEVRE'DE SÜRECEK Uluslararası Deniz Hukuku Kongresinin bu dör.em toplantısında, ancak şu konularda »nlaçmaya vanlabileceği umulmaktadır: Karasularının 3 milden 12 mile çıkarılması, kıyı sahibi ülkenin avlanma ve deniz dibi kaynaklarını işletmede tekele sahip olacağı 200 millik bir bölge tanınması. Uluslararası Jteniz Hukuku Konferansına yakın kaynaklar, Konferansm gelecek temmuz ve ağustos aylarıııda Cenevre'de bir toplantı daha yapmasının hemen hemen kesin olduğunu belirtmektedirler. Ancak, karasuların genel işlefilmesi yüzünden «tıkanmış» olarak boğazlardan geçiş haklan ile 200 millik yeni bölge dışındakı kaynaklann araştırılması ve işletilmesi ile görevli bir uluslararası «yetkili makamnın kurulması sorunlannın Cenevre'de bile çözünılenmesine uzak bir olasüııc gözüyle bakılmaktedır. Bu toplantıda çözüm'.enmesi beklenen sorunlar, üikeleri, d İi3 çok ikili ilişkiler içinde ilgilendiren konulara ilişkindir. Buna karşılık, daha güçlükle çözümlenecek sorunlar, büyük devletlerie azgelişmiş ülkeler arasında daha genel bir çıkar çelişkisinin görünümü niteliğindedir. (Dış Haberler Senisi) «(Jeçmiştekl romantik siyasal e?ilimlerinden Polonyalıların şimdi blok içinde huzursuzluk yaratan bir soruniarı kalmamışttr.» Soıınenfeldt'in Yugosla\ya hakkında söyledikieri de şöyle: <Yugo.slavya Mo.skova'ya karşı bıraz daha az hırçın olmah ve bağunsızlığının \Vashington tarafından garanti edlldiği inancını terketmelidir.» Sonnenfeldt, üçüncü bir dünya savaşını ftnlemek İçin başka çare olmadığım, yoksa Dofu Avrupa'da bir patlamanın tüm dünyayı savaşa sürükleyeceğlnl ileri sürmüştür. Haberi veren Roıvland Evans ile Robert Novak, Sonnenfeldt'in önerilerinin Dısişleri Bakanlığında bazı yetkililcr arasında büvük tepki yarattığını. bunun Romanva ve Yufcoslavya gibi iilkPlerin baçımsız politikalanna büyük bir darbe olarak göriildügünü belirtmektedirler. Ancak, yazarlar, bazı» yetkililerin tepk) gösterdiğinden söz etmektedirler. Bundan da tepkinin genel olmadifi anlaşılmaktadır. Sonnenfeldt'in tezl, bize Jfcl yıl önce Amerika'da tfcen yaptığınuz iki göriısmcvi anımsattı. Bunlardan biri Pentagonda tSavunma Bakanlığ?) Kurvet Indiriml görüşmelerl ıızmanlanndan Alhay Alichael Loııis ile yapılmıştı. Albaya, N'ATO'nun kanat ülkelerinde Kuvvet lndiriml göriişmclerinin kuşku ile izlendiffini. zira Sovyetlcrin Orta Avrupa"dan çekecekleri birlikleri kanatlara kaydırmalan olasılıcmın bulunduğunu söylemiş ve bu konuda ne düşündüğünü sormuştuk. Aynen şöyle cevap vermişti: «Söylediğiniz doçru. Ama hiz anlaşmaya, birliklerin hareketinin kontrol cciilmesine dair hir madde koyaınayız. Bu bizim işimize gelmez. Cünkii o takdirde Sovyetler rie bizim bjrliklerimizi isledigimir gibi kaydırmamiza encel olurlar.» Pekl o zaman Türkiye sibi kanat ülkelorinin durumıı ne olacak? diye: sorduğumda. Bu tabii ki çok önemli. merak etmeyin: Sovyetlerden saplam temiııat almadan anlaşmayı imzalamayız. Biz dostlarımızı terketmeyiz> dc mişti. İçimden Kiilcrek Albay'dan izin istemiş ve aynlmıştım Diğer görüjmemiz ise Xew York'ta ITIuslararası tlişkiler Enslitüsü Başkam Bay Naforsky ile vapılmıştı. Bav N'agorsky'ye, <Küçük ülkeler biiyiik dostları tarafından pazarlık konusu yapılabilir mi?. diye sorduğumda şu cevabı »ermişti : Siiper devletler arasında sadece ülkeler defil, böİReler de pazarlık konusu yapılabilir.» Sonnenfeldt'in önerileri, yukandakl lld anınııza çağnşım yaptı. Sonnonfeldt, hıısün Romanva ve Yusoslavya için öne sürdüğü görüşleri yann Türkiye için ileri sürebilir. Ya <ia ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan. başka vetkililer ileri sürebiMrler. O zaman da dış politikasını sadece Amerikan dostluğu üzerine kurmuş bir Türkiye devre dışında kalıverir Türkiye gihi jeopolitik durtımu önemli olan hir ülkpnin aydını. devlet adamı. ya da yazarı. olavları objektif biçimde değerlendirerek bu sorunlara derinlemesine inmek zorundadır. Sadece kahrolsun Rusya! ya da kahrolsun Amerika! slofaıılarınuı günümüzdeki karmaşık siyasal koııjonkt'irün doğurduğu sorunlara çözüm bulmada çok yetersiz kaklıkIan bir dönemde yaşamaktayu. v roıunlstan, Deniz Hukuku Konferansında alınacak sonuçlar» före ksrasularuu 12 mile çıkanrsa Türkiye de «ort» ilkesine ayjnıksızın kendi karasulannı 13 mile çıkaracaktır. Bu durumda ise Türkiye'nin karasuları Yunan adalarını da aaarak •nların ötesifldeid bir alajıı da tftT KALP VE DAMAR HASTALARININ BOL BOL SPOR YAPMALARI GEREKiYOR YÜRÜMEK, YÜZMEK VE DAGCILIK KAIP HASTAIARININ NORMAL YAJAHA DÖNEBilMELERi İÇİN ÇOK YARARLI PARfS Tıp uzmanlan, kalb ve damar hastahklan geçirmiş olan insanlann tekrar eski yaşamlanna dönebilmeleri için bol bol spor yapmalan gerektiğini belirtiyorlar. Fransız PARÎS MATCH dergisinde bu konuda yer alan bir yazıda, bir kez enfarktüs geçirmiş olanlarla, koroner yetmezliği veya yüksek tansiyondan şikâyetçi olanlann yapabileceği sporlar ve bu hastaların nelerden kaçınmaları gerekügi şöyle sıralanıyor: • Dağcılık Kalb ve damar hastalıkJan için mükemmel bir spordur. Ancak hastalar çok dik yerleri seçmemeli ve kötü hava koşullanndan kaçınmalıdır. • Atletizm Bu spor dalı kalb hastalanna yasaktır. Ancak eski atletlerle hafif bir enfarktüs bu sporun dolaşım sistemi üzerinde hiçbir olumgeçirmiş olanlar, çok hafif kros yapabilirler. lu etkisi de yoktur. • Kürek Akıntıları olmayan dâlgasız su• Yürümek Kalb ve damarlar için mülarda kürek çekilmesi kalb ve damar hastaiarı kemmel bir eksersizdir. Hastaların dik yokuşlu için mükeramel bir antrenmandır. yerleri seçrnemeleri ve hızlannı azar azar artır• Bmsketbol Çok hızlı bir spor olduğu maları gerekir. için ramamen yasaktır. • Yüzme Mükemmel bir spordur. Ancak • Bisiklet Yanş amaciyle yapılmadığı sürece ve yokuşta bisikletin elde taşınması koşuluy suyun sıcaklığı 23 dereceden az olmamahdır. Hasîa mükemmel bir spordur. ta suya alıştıra alıştıra girmeli, açılmamalı ve de4 Yelfcen Tamamen yasaktır. nizde yalnız olmamalıdır. Denize dalmak kesin• Atçılık Tecrübeli sporcular, mania at likle yasaktır. lamamaları koşuluyle bu sporu yapabüirler. • Futbol Tamamen yasaktır. • Kavak Daha önce kayak yapmış olan• Judo Tamamen yasaktır. öte yandan lann bu sporu yapmasına izin vardır. Ancak hasta 2200 metrerunüzerindeki yükseldiklere çıkmamalıdır. • Deniz kayağı Yasaktır. • Tenis Kalb ve damar hastalannın tenis oynamasına izin verilmektedir. Ancak güneşten kacınmalı ve iki setten fazla oynanraamalıdır. • Hasa tenisi Yasak değildir. • Sevişme Bazı kültür fizik hareketlerinden sonra kalb hastalarının sevişmesine izin verilmektedir. Kanın tam oksiien almasını sağlamaS için sabit bisiklette üç ay eksirsiz yaptiktan sonra hiçbir kısıtlamaya gerek yoktur. (Dıs Haberler Senisi) f d'Estaing, sol ceoheve karşı «birleşik ılımlı reform v tasarısı» önerdi ^ Portekiz'de geriye dönüş Sovyet Komünist Partisi yaym organı Pravda gazetetinde Vladimir Yermakov imzasıyla yer alan Porteklz'e ilişkin yorumu okurlarımıza sunuyoruz: Portekiz'in bir çok fabrika ve atelyelerinde grevler birbirini izliyor. Kimi zaman bir sanayi dalmı tümüyle kaplayan bir greve yüzbinlerce kjşinin kahldığı oluyor. Grevlerin çeşilli nedenleri var. İşçi denetimi aftında buiunan kurumfarın yeniden eski sahiplerine devredilmesini protesto etmek için ğreve gidildiği oluyor. Işlen çıkarılmaları proleslo, ekonomik sabotajcılarm girişimlerme karşı ürefimi korumak, ücretlerin artırılması v.b. de grev nedenleri arasında. Bir çok grevin nedeni de, fiyat artıfina ve sürüm güçiüklerine yol açan hükümetin ekonomik polifikasmda yatıyor. Bu politika/ tkapitalizmin restorasyonu» diye adlandırılıyor şimdilerde. Portekiz ekonomisinin karşı karşıya bulunduğu güçlük ferin bir kısmının, kuşkusuz nesnel nedenleri var: Ülke ekonomisi çok güçsüz. Ne iç, ne de dış pazarda Batı'nın gelişmiş sanayi ülkeleriyle rekabet edebilecek güçte değil. Bu ekorami, şu anda bir bunalım yaşayan kapitalist devleflerle çok sıkı bir bağlantıda. Portekizli ekononıi uz manlarm belirtfikleri gibi, Balı Almanya ve İsviçre'den, alfın ipoleği karşılığında alınan krediler Portekiz'in mali durumunu bir »üre için ferahlaHıysa da, dış ülkelere bağımlılık sorununun cözümünü daha da güçlestirdi. Portekizde, fasizm sırasmda ülke ekonomisinl ellefinde tutan 810 ailenin ttmsilcilerinin kısa bir zaman içinde yeniden ülkeye dönecekleri sık sık konuşulmaya baslandı. Bunlardan birinin Brezilya'ya kaçsn bankar ve fabrikator Champalimo'nun, Lirbon'd» yayınlanan haftalık sağcı bir derginin sorusuna verdiği yanıt şöyle: «Yönelen bir hükümete, kumanda eden bir amirliğe ve çalışan işçMere gereklilik var.» İşte Salatar şirketleri tüzüğünden alınmı; olan ve milyarderın yeni Portekiz için önerdigi reçete Bu arada çogunluğu ordu üyelerinden, Sosyalist ve Demokratik Halk Partisi temsitcilerinden oluşan hükümet, her zaman tutarlı bir biçimje olmaıa da, üretimi geliştirmek ve emekciterin bazı isteklerini karsılamak için ceşitli yollar ve yöntemler arıyor. Geçenlerde kabine toplantısında, ülkede cnerji temelinin geliştirilmesi için büyük bir ödenek aynlması kararlastınldı. Yeni elektrik sanfralleri kurulacak, eskiler onarılacak ve genişleNlecek, Yine hükümet, ulusal bir traktör fabrikası kurulması İcin 120 milyon Eskudo ödenek ayrılmssı kararmı aldı. Bu firmanın aksiyonlarınn büyük çogunluğu devletin olacak; geri kalanları ise Amerikan «MasseyFergison» şirketi ve diğer firmalar arasında dağıtılacak. Konut yapımı (izei rinde de önemle duruluyor. Ücretlerin dondurulması ve fiyatların keslntiîi? artıs' sorunuia gelince, hükümef sürekli olarak erfeliyor bu so runun çdzümiinü. Enflasyonun böylesine büyük olduğu bir ülkede, bu sorunun çözümü gercckten de kolay değil. Sen dikalar ve işçilcrin büyük çogunluğu da anlıyorlar bunu. Bu nedenle, gercekçi olmayan istekler ileri sürmüvoHar miicade'eleri sırasında. İsçilerin mücadeleslnin baslıfa amacı, a'tıncı geçicî hükümetin 1975 eylülünde yayınlanan hükümet programından sapmamasını sağlamaklır. Cünkü bu programda emekcilerin cıkarları ve ülke ekonomisinde sosyalist dönüşümlerin sağlanması amacı başla geliyor.ı (Dış Haberler Servisl) PARİS Fransa Devlet Başkam Valery Giscard d'Estaing, televizyonda yaptığz bir konuşmada, sosyalist ve komünistlerin ortak programlarına karşı liberalizme dayalı bir «Birieşîk ılımlı reformlar projesi. önermiştir. Giscard d'Estaing'i destekleyen sağ partilerin Devlet Baskanının bu tasansıru savunmalan bekjenmektedir. Devlet Başkanını destekleyen çoğunluk şu üç siyasi gruptan olusmaktadır: 0 Giscard d'Estaing'in uzun stire yönettiği ve şimdi kuvvetli adamı îçişleri Bakanı Michel Poniatowski olan Bağımsız Curnhuriyetçiler. 0 Başbakan Jacques Chirac'm da dahil olduğu De Gaullecü, Cumhuriyetçi Demokratik Birlik. # Adalet Bakanı Jean Lecanuet'nin relorm yanlısı Merkezcileri. Giscard d'Estaing, kendisini destekleyen çogunluğu oluşturen gruplan yönetmekle Başbakan Jacques Chirac'ı görevlendirmiştir. Jacques Chirac, boylece, program ^ tartışmalan ve kişisel uyuşmazlıklarla ve bu ay yapılan İl Genel Meclisleri seçimlerinde sol muhalefetin kazandığı başarı yüzünden zayıf duruma düşen bir çogunluğu düzene ve disipline Bokmakla görevli bir kurmay başkan: durumuna gelmiştir. Bazı yorumcular, Chirac'a verilen bu yeri görevi Baskanın zaafa düşmesi va Pompidou sistemine dönü$ olarak «öBlennektedır. "Casino de Paris,, 80. kuruluş yıldönümünü kutluyor Parts'in en ünlü eğlence yerlerınâen «Casino de Parisy î« giinlerde 80. kuruluş yıldönümünü kutluyor. «Casino de Paristnin kalabahk revüsünde per alan 12 erkek, 35 kadın dansözün yaşamlan hiç de kolay sayumaz. Çünkü oece gösterisi rfıfmda günde sekiz saat çahşma papmak zorundalar. En yaşhst Î' iaşında olan bu âans grubunun sanat yönetmeni Lint Renaud tAmerikan koreoprofisini Tronn* r*vü cnitntğiviı birtikU vansıtmaya çahşitğım» ve *Paris Line* orfını verdiği revüsünün hazırlıkiarı sırastnda yedi kilo kaybettiğini söylüyor. Revünün, 45 tablodan oluşan bir gösterisinin 1.2 müyon franka (yaklaşık 6 milyon TL.) malolduğu ve gösteri sirasvtda, müzisyenlerle birlikte sayilan 60't bulan sanatçtlann 800 kostüm, 52$ çift auökkabt. 380 sapka, 280 peruk ve bmlerce tüy kullamldığt btlirtiliyor. (Dı$ Babtrltr Sereiti)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle