19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1x1 «D'işünüyorum, fcyleyse VKIIIU (Ego Cotıgo Ergo Sum) dıyen Descartes, dıışunebılme •setenejını ınsanın \ar olnna olgusujle eşanlamlı tutmuştur Gerçekten ınsan otekı caniılar arasında lıstunlugunü, uygarlığım duşunerek kazanmış, sorunlarının çozumlerını duşunerek bulmuştur. Dusunebılme, dogruyu, ıyıyı bulabılmemn, gerçege ve erdemhlıge ulaşmanın yoludur. Duşünebılme yeteneğı bır bakima ınsan organızacmasının gelışmıs bır bılgısayan (computer) durumun dadır. Doğru sonuca varabılmek yeterlı ve guvenılır (bılgüere» sahıp olmaya baglıdır Du«uncel yolla elde edılen her bılgı aynı zamanda, yenı araştırmalann, yenı çozumlerın temel venlerını oluştururlar. Bu nıtehgı ıle düşunebılme yeteneğı, uretUğı her ürunıl, aynı zamanda verı olarak toplayabiler. ve böylece kendı kendınl yenıleyen ve gelıştıren bır bılgjsayar durumundadır. Varılan sonuçlar yanlış ıse, bunlann veri olarak kullanılmasmdan elde edılecek çonlmler de yanlıştır. Ulaşılan çozumlenn, daha sonra elde edılen verılerle yanlıslığının anlaşüması karşısmaa ılk çozumaen donebılme, yenı yargılara ulaşabılme duşunebılme yeteneğının başka bır ozeüıgıni (feed back) oluşturur. Burada açıklanmak ıstenen, duşunsel yolla doğru ve geçerlı bır çozume ulasabilmenm (bır bılgısayar gıbı) en onemlı ogesı, dojru ve veterlı verılere (bılgılerel sahıp olmaktır. Kısi bılgılerı değerlendırerek (yargılayarak) çoauma varmaya çalışır. Verı yoksa, düşüncel yöntemle çozume utas>nanın da yolu yoktur. Başka bır deyısle, yargılama kışı vaııığır.a bağlı sureklı duşursel bır akış, verıler :se karara varan atlama taşlan durumundadır. Verıler, gerçek veya çuvenılır değılse yRnılgı olasılıçı fazla, verı yoksa karara ulaşma olanagı da yoktur. Düşüncel" ışlev lçın, doğru ve gerçelc verılere gereksınme duyulunca, bunlann elae edılmesı veya edılememesi <5nem kazanmaktadır. Bilebılme, başka bır deyışle guvenılır verıler toplıyabılrr.e, tum duvu organlarıyla, ozellıkle okuma gorme, duyabılnıe yetenekleriyle algılanabüen bır olgudur. Duyu organları yoluyle dogru bılgı algılayabilmek, duçunebılmede, okuyabılmede ve duşüncelerı açıkça soylemede özgur olma durumunda olanaJdı. cür. CUMHURİYEI 17 Mıri 1971 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER DÜŞÜNCEL ÖZGÜRLÜK Dr. Yılmaz AUEFENDiOĞLU Danıştay Üyesi nlrnasım rs bfHnçlenmevi önlemeye çahsmıslardır Aslında ınsanın bılınçlenme ve duşüncelennı anlatma ozlemıne karçı çıkmak, doğadakı evnmleşme (gelişme) ve değışme surecıne ters duşmektedir. Duşuncelere kılıt vurmamn, duşunebılmeyı engellemenın yolu voktur. Kışıler yok; edılebılseler dahı, düşünen kafalar ortadan kaldınlamaz Insanın duşunme ve doğruyu bulma nitelığıne karşı zafer kîzanıldıjı gdrulmemıştır. Kısa surede ınsanlar yarııltılabılır, ancak uzun surede gerçeğın egeman olması dogaldır. Turkıye Cumhurıyetı Anayasasında herkesın, kışılığıne bağlı dokunulmaz. devredılmez, \azgeçılmez temel hak ve orgıirluklenne sahıp oldugu <Mad 10) belırtıldıKten soira 20 maddesınde «Herkes, düşunce ve kanaat humyetıne sahıptır, duşunce ve kanaatlannı söz, yazı, resım ıle veya başka yollarla tek başına veya topliı olarak açıklayabilır ve yayabılır» denmekle duşuncel ozgurlukler kış.nın vazgeçılmez temel hakkı olarak anayasal guvence>e baflanroıştır Her ne kadar, anajasanın 11 maddesınde bazı durumlarda temel hak ve ozgurluklerın yasayla sınırlanabılectğı belırtılrnekt* ıse de, aynı mtddede temel hak v« ozgurluklerin oeune dokunulamıyacagı da hükme bağlanmıştır Dusünme ve duşunulent an. latma nıtehgı insan kışilıgınln vazgeçılmec bır oğesı olması ve ınsanın evnmmde temel etken bulunması nedenıyle bazı kuçuk sınırlamalar dışında, duşuncel ozgurlu^un ozune dokunmadan bu konuda yasaklama getınlemez Kıtap toplatılması, kıtap yakılması, belırlı bır goruşu savunması nedenıyle kisının mahkum edılmesı, kanımca, çagdaş düşunceve uymadıgı gıbı, anayasaya da aykırı düser. Özellikle pıyasada serbest satılan kıtaplann kısilerm elinde zararlı kabul eoılmesını anlamakt» gerçekten guçluk vardır. Anayasanın «Herkes, bılım ve sanatı serbestçe öğrenme ve bğrerme, açıklama, Tayrna ve bu alanlarda her turlu araştırma hakkına sahıptır» dıyen 21. maddesı karşısında okullardan edebi \o bılımsel kıtaplann toplatılması nasıl açıklanabilır. Kıtap korkusu, bır yerde ısıktan ve aydınlıktan korkmak değıl mıdır' Kıtaba hucum gerçekte usa (akla), ınsanın duşuncel eelışım ve erdemlîlıgıne yapılan saldındır Kıtaptan korkan, kıtabm getırecegı ışıktan ve ardındakı çerçekten korkmaktadır Kıtap toplatma ve yasaklamalart yolııyla düsuncemn kendı anlayışlannda kanalıze edılmesı, duşuncenın bağımh, duşuncel ozgurluğun yok olması anlamına gelır Duşünebllme yetenegındeki englrüığı kıreç ve alçı ıle daraltmak, goruşlerı belırlı noktalarda şartlandırmak ınsanın maddi ve manevî varlıgının gelısım yolu olamaz. Klşının, ozellıkle jelı?ım çagindakı gençlerın duşunebılme yeteneklerimn tek ybnlu görus ıle sınırlandırılması, olaylara bakış açılarının daralülarak duşuncel ozgurlüğtin bztine dokunulması: kışının maddi ve manevl varlığının gehşmesı ıçın gereklı şartları hazırlamak ve kışının temel hak ve humvetlerını, fert huzuru, sosyal adalet ve hukuk devletı ılkelenyle bagdaşmıyacak surette sınırlayan sıyasl, lktısadı ve sosyal butun engellerı kaldırmak şeklindekı devlet görevınin (Anavasa mad. 10 ı ters ybnde kullanılması olur. Kıtap okuma, aynı ramanda külturel zengınleşmenın yoludur. Kultür, bılgı edınme yoluyla yargılama, zevk \e eleştırme yeteneklerının gehştırılmesı halıdır Bazı kıtaplann yasaklanması; kuıturel zengınleşmenın, ussal (akli) gelışmenın engellenmesı, ozgurluklerin kısıtlanması olur Modern duşuncenın en buyük temsılcisı îmmanuel Kant, kulturu «usun egemenllğı yoluyla ınsanın elde ettıgı ozgurlüktür» dıye tanımlarken, kanımca, bu gerçegı belirtmektedır. DUşünmek için bılmek, gerçeklerı gormeK için yıne bılmek gerekır. Bılgı edınmemn yolu ıse okumak. her yonu ıle okumak ve değışık go ruşlerı dınlemektır Duşunmeden, duşunemeden ozgur, okumadan dmlemeden duşunur olunamaz Kışmın gerçeğe kendısını dığer canlılardan avıran nıtelığınm gelışımıne ve erdemlılığe vanşı duşuncel ozgurlukle olanakUdır. 44 Adam Girmiş... 9> H Onyargı, belırlı bır konuda fazla duşunmeden, bılgı edınmek ıçın yeterlı uğraş gostermeden onceden edınılen olumlu veya olumsuz kanı, başka bır deyışle, ınsanın kendı ıradesıyle duşunsel ©zgıirlufune getırdıgt sınırlamadır. Bır şeyin ıyı veya kotulugune ılışkın onceden kazanılan kanılar, duşunmeaen (yargılamadan), değışiıt goruşu dınlemeden. okumadan devam ethrılıyorsa o konuda onyargı var demektır onyargı insan ki?iliğının degışmez bır karakten halıne gelırse «sapiantı» olarak adlandınhr. Kışmın davranış bıçımlenni önyargılara dayandırması; sorunlann çozumunde ıvedılık ve zamandan tasarruf sağlamakla birlikte yanılma pavını da arttırır ozellıkle. ışin dennlığıne ınılmeden. konuva tek yonlu bakışla elde edılen onyargılarda yanılma pavı daha fazla olacaktır. Bilındıgı sanılan veva dogru kabul edılen kanılann ya da duşuncel urunlenn eerçeklçre uvgun bulunmayabıleceği, dogru verılere dayandınlmamış olabilecegı olasılıgı kabul edıldigmde ve olaylara bır de karşı görüşu savunanların gozu ıle bakıldığında gerçeğe ve dogruya daha yaklaşümış, varsa vanılgının duzeltilmesi olanagı saglanmış olur. Önyargılann çok halde kışmın kendısıne özgu çıkarlannın ve eğılımlennın dogrultusunda oluştugu. dogru kabul edılenın çogunlukla olması ıstenen şev oldugu gozden uzak tutulmamalıdır Ancak, çıkarlannı ve tutkularuıın doyurulmasını önyargılara bağlı olmada ve başkalanrun da kendılen gıbı duşunmelermde gorerek, politikalarım belırlı saplantılar uzerınt, kuranlarda yanılgılarını kabul «tmek olasılıgını beklemek yanlış olur Bu kışıler, duşuncel ozgurlukleri önyargılann duvarları ile sınırlı tutmavı onemlı bır ugraş; yanılgılanna gerçek dışı nedenler arayarak kendılerinı aldatmayı, etrafındakileri kendi aldamşlan ıle yöneltmeyı başan kabul ederler. Her şeye karşın, insancıl ozehklenn yuceltılmesınde ve ınsanın kendi kışılığını bulmasmda en etkın yolun duşuncel bzgurlukten geçeceği unutulmamalıdır. Bu yolla gerçegı bulmak ve bılınçlenmek. kısıyı, bulunduğu yeri ve gıttığı yönü bılmeden karanlıkta koybolmaktan, başkalannın çıkar aracı omlaktan kurtanr. urrivet gazetesinin dünkü manşetinde «DtKKAT» rısı altında şu beyecanlı haber okunuyordu. «Dışışlen Bakanlığımız, Mıllı îstihbarat Teşkılitı'ndan aldığı onemlf bılgi üzerine butün dış temsılciliklenmi«I uyarmış ve «10 tehhkeli kışı»mn admı açıklamıştır. Dışı»len Bakanlıgının gızlı tamımınde, bu şahıslann kullandığl yedı otomobılın plâka numaralan ve niteliklen açıklanmakta, butun temsılcılenmızm bu kışılere ve otomoblllere karşl dıkkatli olmalan istenmektedır » Kitap Korkusu, Yasaklamalar! özgürlükçü demokrasınln dısındakı rejımlerde, kurulu düzenın koruyuculuğunu üstlenen veja çıkarlannı kurulu duzende bulan egemen çev. reler, klşının düşünebilme yetenegını, kendılen lçın tehlıkelı bulduklanndan, düşüncelerın sozle ve yazıyle anlatımına, okuma özşurlüğüne karşı çıkarak düşüncel ürünlerın kışiden kışı>e aku 12Mart Kordugumu OKTAY AKBAL Evet Hayır DEVLETE ÇARPMAR bz, sayın Başbakan Süleyman Demırel'ındır. Özellıto> le kasım 1975'tenberı zıncırlemesıne surüp gelen ve huzursuzluklar doguran çeşıtli olay lar, oğrencı boykotları, gençhk gruplan arasında gıttıkçe voğunlaşan vurup kırmalar ve ca* na kıymalar sayın Başbakanm ust üste demeç vermelerine yol açmıştı. Demeçlerının her birınde devletin gUcünden, yasa> ların ciddıyetle uygulanacagından ve gerekirse yenı kanunlar çıkarılacağmdan soz etmişlerdt. îşte »dzunU ettıfımız bu demeçlerden bınnde «Devlete çarpanların bası kırılır» demiş ve daha sonraları da bu sozlenm bır çok kez tekrarlamıslardı. S BA5BAKAN «DEVLETE ÇARPAKLARIN BAJI KIRILIR. BUYURUYOR, ELBEITE YASALAR GEREKLı CEZAYI VERMELi. AMA HA> Ni. NERDE» BAKSANIZA DEVLETi YIPRATAN SUÇLUtAR 0RIADA GEZıYOR ORNEGıN DANIJTAY KARARLARINI UYGULAMAYANLAR DEVLETE ÇARPMIJ SAYILMIYOR MU! K oskoca beş n\ geçtı üstünden. 12 Mart 1911 geçmışin japraklarında kaldı. Anılar yazıhyor, romanlar, oyküler, incelemeler Hejriraiıüı içlnde yaşadığı bir olaydır U Mart. Şımdilik soğukkanlılıkla, jansız ele almak, dusunmek zor onu. Du>5ular daha taze, yaralar geçmemış, kanlar kurumamış . Bağıslama yasalan acılan ıınuttnramamış. Suçsuzlann »uçlu, buçluların suçsuı, hatta yargılayan, kamr veren, cezalandıran kışıler durumuna geçtiğl bır garlp donem Nasü başlamış, nasıl bitmlş? Kime karsı baslamıj, kime karşı et> kın olmuş? Bugun daha gerçekçi bir göıle (drüyoruı taepstnl. Beş M\ oteden bakıyoruz da ondan . Bir yanlışlık \ar, önce onu dıizeltmell, 12 Mart deylp duruToruz, oysa 12 Mart'tan de|il 12 Mart sonrasından söz etmek gereklr. 12 Mart jriınü verilen muhtır» Kenıalist devrimlere baglı cumhurıjetçilerin, ilerıcilerin olumJu karşıladıldarı, unıutla saMindukhın bir eylemdl. Atatürk devrtmlerine baf> lanmavı, Anavasa doğrultu&unda J? görmerl anenyortiu lktidar başındakilere. Ama ııç gdn sonra tam ters bir vone doğruldu olaylar. Kâğıt ustunde kaldı butun bu iyi istekler. Gerçi o cunlerin iktidan, yani Demlrel kablne«l hemen gbrerden ayrıldı, ama «gerçek iktidar»! bir sure aonra ^enlden ele geçirdi. Sorumlulufu sırtlamadan lıteklerbıl bir bir yerine getirmenin yolunu buldu. Ataturk devrlmine baflı olanlar »uçlu duruma dusurflldu, AnayasaŞı savunanlar gozaltına alındı, tutuklandı. llenci bir yontemi on«ren 12 Mart muhtıram bir ikl hafta geçtikten aonra taşıdıfı «nlamın yüıde yfiz tersi bir ha•aya dönüştü . Heplmiz içinde yasadık. t'ıun uzun anlatmak (erekıiz. Ben 12 Mart 1971 günü Ankara'davdım, radjod» duymuştum muhtırayı, Demirel'in görevdfn ayrümasuıı . «Inkılip kanunlan»na dönülmesi Isteğlni olumlu bulmuştum. O günlerde ga> zetede çıkan yazılarımda ilk blrkaç gun umutluydum. «Beyın kabinesi»nin olumlu işler vapabılfcfçinı sanmıstım. Olamadı, hiç bir olumlu iş vapılamadı. Erim o günlerde «Ueri» çizgıde bir bilim adamı, olgun bir politikacı gorünuşundeydi. Bu saniM, yazılarmdan, Meclls'tekl konuşmalarından edlnmiştık. Başka nasıl anla^acagız, tanıyacağiz bir politikacıyı? Söx< lerinden, jazılarındaa., İsbasın» gelince bu aozlere. bu yanlars uygun iş görmesl beklenivordu. Tam tersi oldu. Nerde Ataturk devriminin \asalanna donuş, nerde Anayasa*nın ongordüğıi reform eylemlerlne başlayış!.. Bir balyoz jibi lndl gerçek reformcuların, devrlmcilerin basına, beynine . «Balvoz nereye Inecek» başlıklı yanmı hatırlıyorum. «Bu Gelen Kayık rnıdır?» başlıklı \aıımı da . Üç • beş gün geçmeden buyuk bir kuşku bellrmlşti içimde. İyi niyetli, söylenen sozlere, jazılan yazılara güvenen bir yazar olarak bu kadar ters, bu kadar kışıliksiz, bu kadar ganp bir dönflş ummuvordum doçrusu! Balyozun inecegi bır yer varsa, olmalıjsa, o da lıerhalde de^ rimtilcrin, Anayasacılaruı Kemallstlerin kafası değildı. Turk ulusunun yolunu geriye, batağa çevirenlerın kafasıydı... Hem balvoza da serek yoktu bunun için, aklı basında, sağlam, inandıncı, halka yararb bir tutum, bir da\ramş yeterdi. Ilk gunler geçtikten sonra yaıdığunız yazı. lar umudun urautsıızluga dönfismesini belirler. Anayasa'dan jana çorunup o Anayasa'ya karşı çıkanlann Türk ulusunun iyıliğim ıstemedlklerini vurgular ^ımdi bol bol anı okuyacağız. Ama en çok konuşmalan gereken kimseler ausuyorlar daha! Ya da en önemll ^eylerl anlatmadan geçıştınyorlar. Siz kimlerın 12 Mart dönemı anılarııu okumak istersımz? Ben Cumhurbaskanı Sunaj'ın, Başbakan Erim'ln, Genelkurmay Başkanı Tagmaç'ın, tstanbul Sıkıjonetim komutanı Türüfl'ün, sonra koskoca adamUnı. >azarlara, subaylara, profesörlere falaka atan. işkence yapan, doven, söven bir takım kişilerin anılannı, guncelenni okumak Isterdlm. Ne dıyecekler, nasıl. neyi savunacaklar dlye? Toplumlar acılı dönemlerden geçerler ara sıra. Her ülkede olur böyle şeyler. Olur, ama sonra bir mutaasebesi, bir hesabı görülOr biitün bunlann. Kim ne yapmıştır, nıçin yapınıştır bılınir. Bu davramşlara bir ceza vermek gerekliyse, o toplum adalet yoluyle verir o cezayı. SÜer o ayıhı üstunden, tarihinden... Blzde ise öyle şey yok! Alıştık «Devrf aabık yok» sözune. Her iktidar kendinden önce japılanlan kolaylıkla bağışlar. Nlye? Belki kendisinın. kendi yaptıklanmn da ilerde başkalannca bağışlanmasını sağlamaK için!.. Böylece acılar yok olmaz, acı çektirenler cezalanmaz, sürer glder bu kötu alışkanlık, bir gelenek halını alarak Beş jıl geçtl. Hangi gizleri aydınlandı «12 Mart» denen olayın? Hemen hemen hiç biri Geçen akşam Erzurum'da bir MC gcrevlisi TV'de şövle dedl: «12 Mart'lar 30 AJustos'lar \aratan bu millet», MC'cilerin dilinde, kafasında 30 Ağus. tos a eşıt sayılıyor 12 Mart!... MCnın 12 Mart derken düsünduçu Suleyraan Demirele muhtıranın verildıği 12 Mart gunü değıl elbet, Atatürkçülerin, demokratların, halkçıların, bilim. den, sanattan, aydıniıktan yana olanlarm ezildiği, layıldığı li Mart sonrasının balyoz gunlerı laşaaıgımız sure bu 12 Mart karabasanuıdan kurtarama^acağız kendlmızi. Her kafaya gıire ajn bir biçım, ayrı bir anlam kazanan bır gün . Çozuldukçe karışan, korleşen bır dugum. Belki de böyle olması istendiğinden . Prof. Dr. Zeki BAŞAR ATATtHlK ÜNtVZBSÎTESI TIP FAK. OĞR. ÜYZSt Bıze kalırsa, «Devlete çarpanların başı kırılır» demek yeter değıldır. Param parça olur ya da yasalara dayamlarak cdıllr demek ve yapmak gerekır. Zıra kırılmada, tedavı ile veya kendıhğmden düzelme, iyıleştn» şansı vardır da ondan .. Gerçekte, geniş anlamı ile büyılk bir güç olan devletm Yuce Meclisı. Anayasası, yargı organlan, güvenhfc guçleri vardır Bıı Türkıye Cumhunyetl uyruklu yurttaşlar bütün bunları elbetta ki unutmuş olamayız. Unutmuş olmuyoruz ama çıkagelen olaylar karşısında «Devlete çarpanlaruın da neye ujrayacaklannı bır türlU göriip anlamış olamıyoruz. Goze görünen gerçekler şöyled;r Bır taraftan Üniverıite ler, Akademıler ve ytiksek okullarda ofrenım yapılamıyor, \apılıyor gıbı gorunenlerde ıse uin(ılyı venıfı £lm«nıyo/. öte yandan mılletuı varlığını yaşatıp yükseltecek olan gençlenmiz bir türlu kaynaşıp bütünleşemiyorlar. BUtünleşme şoyle dursun, parçalanmakla da yetinmeyip birbirlerine yan gozlerle baItıyor ve canlanna kıyıyorlar. Durup dururken kıimeleşıp çarpışan gençlerımlzin bazı kişıler veya brgütlerce haklı gbrulüp desteklenmelerı veya haksızlıkla yerılıp itılmelerı kışkırtmadan öteye bır yarar saglayamamaktadır. Akla şoyle bır soru gelıyor: Acaba gençlenmiz, boyle bır ortama ve davranışa neden ve niçin girmişlerdır? Gençlerın Inanış ve ideolojılenm eleştırip kınamak kanımızca yeter değildır. Burada bnemli olan görünmeyenleri görmek, bılınmeyen lerı bılmek, perde arkasında oynayanları bulmak ve kanun yoluyle hakjarından gelmektır. Hel£ 4>Uert* bdllı, ellorı^kafıllfolanlar her halde bellı edıhp ayıklanmalıdırlar. Bütün bunlar elbette kı devlet babanın elıyl» olacaktır. Bılerek ya da bllmeyerek olaun çeşıtli nedenlerle devlete çarpanları ve kımi zaman da sındıremediklen hoşgbrülerden yararlanarak çarpmayı alışkanlık haline getırenlerı yakalamak, suçlarına göre haklarmdan gelmek, nasıl ve devletten başka kımın elıyle olabılır? Durmadan lşgallerın yapıldıgı, dükkânlann, bankaların soyuldufu, kafalann ve kolların kırılıp canlara kıyıldıgı gorülen bır ul* kede sorumsuz kişi ya da orgütlerin, sankl ıhtıyacı varmıs veya olacakmış glbi devletin yardımına koştuklannı iddıa etmeleri va hele devlet adına kafa kırmalan, FULBRIGHT BURSLARI TOrkiye • Amerika Birleşik Oevletieri Kultürel Mübadele Komisyonunca, 1977 78 ders yılında, Amerikada Yuksek Lisans (Grıduate) ve Doktora (Post • Graduate) calısmaları yapmak Isteyea öjrencilere her sabada bir miktar ojrenlm bursu sajlanacaktır.. MÜRACAAT ŞARTLARI t a. b. C. d. Türk vatandafi olmak 30 yafindan büyük olmamak» İyi ingllizc* bllmak Üniversiteden veya dört senelik bir yuksek okuldan mezun olmak (197576 ders yılı sonunda mezun olacaklar muracaat edebijirler). c. Yuksek tahsil suresmce alınan notların ortalaması an «x "İYİ". o[ma Doldurulmuş muracaat formlarının en geç 15 Nısan 1976 akşamına kadar Fulbrıght Komısyonunda bulunması gerekmektedır, Muracaat formlart ve daha fazla bılgl aşafiıdakı adresten temin edılebilir. Fulbright Eğitim Komisyonu ' Çolikkale Sokak 3 8 Kııılay, Ankara (Has Reklâm: 371) 2104 bıle bila devlete, devletin eanevine çarpmak olmuyor mu? Acaba devltt baba bunlara neden «dur!» demış ve kendisıne çarptığını gbr dufü halde haklarmdan gelmiş olmuyor'. Devlete çarpmak, onun gucune karşı koymak elbette alul işı değıldır. Bunlar kımler olabılır? Bunlar her hald* yasal haklar peşınde koşanlar, memleketm dırlık duzenlığım ısteyenler, ulusal haklanmıza ıçtenlikle sahip çıkarak uygarlık ve çağdaşlık ıçın çar pışanlar, Demokrasi ozlemı duyanlar ve nıhayet Ataturk ılkelennı berumsemış olanlar degıllerdır. Şayet yanlış değerlendırmelerle butun bunlar d€\lete çarpma sa^ılacŞıR^rsil işln içensi»aen 2 njf; sıl çıkılabılır' Çok kez bır hastalıgı önlemek ya da hastayı aagaltmak gerçek bır tedavı yapmak veya gereklı bnlemleri almakia, bundan daha bnce de dogru bir tanı (teşhıs) koymakla kabil olabilmektedır. GorüldUğU üzere bu Tıp kuralının altında ve anlamında nedene donüklUk yatmaktadır. Bu Tıp kuralının toplum uyumauzluğu. nu gıderıp yenlden huzur ve dıngınliğe (sükuna) kavuşmasında yerı ve önemi büytUc olmak gerektir. Örneğın, Sosyal adalet \a ozgürlükçü demokrasınm Komunızme karşı en gilçlü bır engel olduguna gerçekten inınılıyorsa, neden sorumlular uluorta suçlamalar yerine anlaşmış ve halkımızın kaynaşması yollarını aramış olmuyorlar? Durum, bu açıdan ele almacaK olursa ayrıntılara sapmadan devlete çarpanlar belırlenmı» olabıleceklerdir. örnegın, Parlamento yu çalıştırmayanlar, Anayasa Mahkemesı ile Yargı organlannın kararlannı hiçe sayanlar, Anayasaya karşın layilclık ılkesine yer vermeyenler, Yurttaşlan mez hep çatışmalanna itenler, mıllıyetçıliği mılletuı bütunlügüne de gıl de bagırıp çagıranlara maledenler, güvenlık güçlerınl çalışmaz duruma getlrenler.. Devlete çarpmış sayılabilecekler demektır. Kısacası şu ki: Hukuku, Adaleti, Ahlâkı, kamu yararını ve kamu hızmet goruşunu temsıl eden, ulkesı ve mıUıyetıyle bir butun olan devletı, hangı yonden ve ne ölçude olursa olsun yıpratıp gorevınden saptıranlar veya saotırma girışiminde bulunanlar, ona, çarpmış sajilarak haklarmdan gelınmelidlr. Ne yazık kı yurütme erkinın başı olan sayın Başbakanm daha geçenlerde «o layların hükumeti aştığım» soylemelen umut kıncı olmuştur. Bir süreden beri dışardaki diplomatUnmn birbiri peşisıra öldürüliıyor. Kim işlıyor bu cinayetleriî Hangi »rirut adına? Bilinmivor. Bir dizi olanlık Ueri rfrfilüvor. Ynnan veya Ermeni yeraltı 6rgfitleri mi? Anar»lstler mi? BelU defü. Ama şimdi MÎT (Millî Îstihbarat T«kilâtı) Dışislerine 10 Hşillk bir isim listesl vermiş. Bnnlann 6'sı Türk'. Hımmm Demrk ki Işin temellnde «Tfirkler »ar. PeW. neden öldürüvorlar? tsin o vanı kapah. Kaşknnız DerleMn MtTMnden bövle blr bnri alan Dışişlert gerekenl yapaeak, elçiliklerimizi uvaracaktır. Hele bu Dışişlerinln başmda Ihsan Sabri ÇaçlaTanfil bulunursa . Ama Savın thsan Sabri Çaelavanırilin birkaç »rün 8nc« MİT> deefin ddsünceleri Politika gazetesinde yavınlandı. 1974 vılında Nmail Om'e genis bir açıklama yapan Dışişlert Bakanımızın MİT konusunda vargilan şöyle: « Türkıve, kendi istlhbarat gücunıi kuvvetlendırmek için, Israıl istıhbaratıyla Amerikan ıstıhbaratıyla, tran !»• tıhbaratıyla daımı ve ORGANÎK munasebetler içindedır. Bunlar, gızlı gızli her sene kendi şefleriyle toplanırlar. Washngton'da, Tahran'da, Telavıv'de istlhbarat mubadelesi yaparlar Organık bağlan bulunmayan fakat lnandıklan başka îstihbarat örgütlerinden de ıstışaıi mütalea alırlar. Şımdı, istıhbaratçılar Amerıkalılarla organık müna»»betler ıçınde olduguna göre Amerikalı «Şu adam benım adamım, şunu yerleştırelım solculann arasına» dıye rahatça işbırlığı yapabılır. Istıhbaratçılık alanında bu ış rahat ympılabılır. Yabancı istihbarat brgütunden esinlenen tstihbarat Başkanı da gelır, kendi Hükumet Başkanma «Bızım Telavıv'dekı toplantımıza ilişkin konulan konuşacagıs» der; haber de getırır, soyle dendı, böyle dendi dıye Sonra hıçbır ıstıhbaratçı herhangi bır habert her yere gotürmez. Dışışlen Bakanına başka söyler, Devlet Reisine başka söyler, Genelkurmay Başkanına başka soyler. îstihbarat bünyesindeki profesyonel dejeneresans (soysuriaşma) her hareketin tesıri altındadır. ( ..) Benım Îstihbarat şefım, kendisi farkında bile olmadan CÎA benim altımı oyar. Elında lmkin var adamın gırmış, enlıltre (sızmıs), benim lçımde. » Târkiye'nin Dışisleri Bakanı Sayın Çağlavanfil'ln MİT konn*undaki yargılan b8yle . Bövle olunca da MİT'ln vef dtfl bllgileri elçillklerimize vansıtması bir tubat kaçmıyor mu? Şlmdl blzim dışardaki dlplomatlanmızı öldurenler Irimler? Amaçları nedlr? örgütlert ne nitelikte? Bu sorulan CIA mı yanıtlamış? SAVAK mı? Yoksa lsrail gıcli örgiira mü? Ne bilelim? Ya Cf4 veva Şahın rizli örgütü SAVAK Tttrkive'yi yanıltmak isUyorsa? Ya Israil kunımunı kac mak için vanlış bilfi düzenlîvorsa? Dışişlrrl Bakanı da va> bancı ırizli örçıitlerin hizmetine girmiş olmuvor mu? GeUştirellm mantığımızı . MGK (Milli Güvenlik Kurulu) blr Anayasal kuruluştur; belirli araiıklarla toplanır. Hükumetin üvelerı, kumandanlar bir araya felirler. Brıfıng dıizenlenir. Kurul üvelerine bilgi verılir. Cumhurbaskanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Kara. Hava, Denlz Kuvvet Kumandanlan, UgUI Bakanlar. Millî îstihbarat Tefkila> tının hazırladığı ve aundugv raporlarla vonlendirillr. PeM ama; ya bu raporUr CÎA, SAVAK ve îsrail gizll örgiiHiııden gelen bilgilerl içerivorsa? O zaman yandık gitti demek> tir. Nltekim ranıp eittiğimit. halimizden belll .. Cumhurlvet dSneml oranUnndan, aanınm Kemalettln Kamu'nun, okul »ırslannda ezberletilen «Gurbet» adlı blf şilrl vardı. Blr sözcüfunü değiştırirsek ilk dortluğu bujunkü hallmlze tıpatıp uyrum «Gerçek o kadar a a Kı ne varsa Içımde Hej>sı bana yatjanc} ., ^ » M « , ., blbhfmö» Snym ÇatlayanfU dlyor H. " •> « Adam (İrmiş, benim içünde » Aman ekselâns, naaü da farkına vardmız? adam girmiş içinize. Peki, siz n« yapıyorsunuz? A Ç I L D I. 2 6 yaş arası çocuklarınız için YUVAM ÇAĞDAŞ YUVAM açıldı. Sayın vclıleri çocuklarıyla birlikte Sok 6 Çankaya/Ank. ÇAĞDAŞ ıgormeye çagırıyoruz.Yuvam ÇağdaşHava (Cumhunyet: 2109) TEŞEKKÜR Babamız HUseyin Baykara'nın prostat amellyatını büyük blr başan ile yapan, ameliyat once ve sonraki yakın ilgislnt hiç bır zaman unutamıyacagımız S S JC. Beyoğlu Hastanesi değerli doktorlarından Operatdr Uroiog Mukadder Dağada'ya Surp Agop Hastanesi Dahılı\e Şefl Dr. A. Koçyan'a Bashekım, Başhekım Muavıni, Bashemsıre, hemjlre ve sağlık personelıne şukrsnlarımızı bıldınnz Or. Mlna B1YK1RA ve Kardeşleri Cıımhurivet 2111 TEŞEKKÜR Kıymetlı varlığımız, müstesna ınsan annem, TEŞEKKÜR Emeklı Özel Idare Memuru, Borçka DevBağ Kooperatıfı Eskı Muauru, Yöresme büyuk hlzmetlerı bulunan mümtaz kıçı, en değetlı varlığımız, babamız I Hatice Keçecioğlu'nun yıllardan ben devam eden rahatsızlığı suresmce devamlı yakın ılgısmı esırgemeyen Iç Hastalıkları Mütehassısı Dr. Sayın EMRLLL4H ÇLHADARa, Cardıolog Prof. Dr. Sayın H4MDI *KT*N'a, Bevlıye Mütehassısı Doç. Dr. Sayın Ş*HAP T4CIR ıle Cardıolog Doç. Dr Sayın ATİLLA ERTIN'a ve son gunlerınde muşfık bır dost ornegı veren Iç Hastalıkları Mütehassısı Sajin ERDOCAN ADEMOGLC'na. Bevlıye Mütehassısı Dr Sayın MEHMET COSKlN'a. Iç Hastalıkları Mütehassısı Dr Savın YAVXZ ARAS'a, Operator Dr. Savın CtFER %VTEKtN'e Operator Dr. Sayın HALIL OEZGI\C \e Dr F*Rl'K ON\L'a, telgraf, telefonla ve cenazesıne geleıek acılanmızı pavlaşmaya çalışan butün akraba, dost ve hemşehrılenme teşekküru bır borç bılırım Dogan KEÇECtOĞLt1 Cumhunyet 2120 HÜSEYlN A. KABOĞLU (ÖZDEN)'NUN 20 21971 gunu olumu dolayısıyla cenaze torenıne katılan başta Artvin Vahsi Sayın îhsan Dede ve tum hemşehri. lenmize, telgraf, telefon ve bizzat ziyaretlenyle bassağlıgı dıleyen dost, akraba ve arkadaşlara şükranlanmızı sunanz. Ailesl adına oglu: Ibrahim Özden KABOGLU (Herış: 249) 3X11 III llllll FATIH ŞEHIR TlYATHOSU'nda (İkl Uvun Blrden) VED4T TuRKAUNIN BU ÖLÜ KALKACAK Sdlı 21.00, Çarjamba, Perjembe 18 »» 21.00*01 UIKER A. KOKSAIIN GEVHER NESiBE TIP FAKÜLTESİ DEKANLlGlNDAN: Fakulemizın belırülen adette aşagıdakı Bılım Dallanna karsılannda BESLEME (ISO.OYUN) Cumaj 21.00, Cumarteji ve Pııır 15.30 »e 21.00'ds KADIKOY 5EHIR IİYAIROSUNDA KERIM KOIltAN'lr' BAŞSACüGl Ünıversitemız ve Fakültemtz ve Büyuk Insan Profesör Dr. Kuruculanndan Değerli MUSTAFA ULUÖZ'ün 14 31976 Pazar gunu vefat etmesı bızlerı büyuk üzünHlde bıratamştır. Kederlı aılesıne bassağlıgı dıler, acuarını paylaşınz. Ziraat Fakültesi Oekanlıgı Ziraat Fakültesi Oğretim Cyeleri, Yardımcüan ve Personeli (Basm: 13036ı 2112 Gaziantep Belediye îşletmeler Müdürlüğünden Asksrllk eorevını vapmıs 2 adet Elektrik Mühendısı alınacaktır. Almacak elemana 1327 sayUı kanun gerefınce ucret, yan odeme. senede 2 maaş ikramıye, evli olanlara lojman tahsısı ve durumu torba kadroya uyanlara torba kadro verılecektır Talıplenn şahsen müracaatlan ılftn olunur. (Basın 12879/2108) Asistan Alınacaktır Istekhlenn 2 NtSAN 1976 tarihine kadar Tıp Fakültesmın Kaysen'dekı Dekanlık burosuna muracaatları rıca oıunur. Patalojı Bılım Dalı 2 Adet Mıkroblyoloıı B. Dalı 2 > > Anestezıyolojı B Dalı 4 » TATAR RAMAZAN p»ırt«i uu hartç her gece 21 OO'de, CunurtMi f t Patar ISJO'da malıne
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle