07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Ekonomi Ekonomi ... Ekonomi Ekonomi ... Ekonomi Ekonomi ••• Ekonomi Ekonomi ... Ekonomi Ekonomi ... HÜKÜMET, DÖV.ZLERİN KONTROLÜNÜ DE YITİRDİ TEMMUZ AYINDAN BANKASI BU YANA MERKEZ HIZLA AZALIRREZERVLERİ KEN, ÖZEl BANKAURIN EliNMKi DÖViZLER, HIZLA ARTIYOR MERKEZ BANKASI Döviz pozisyonu BRÜT DOViZ tutan bankaların REZERVLERi elindeki teplam bröt net döviz D.Ç.M döviz Merkeı BaniÇiHDE döviz rezervleri döviz kasındaki brüt reaervleri re«ervleri kredileri DOViZE döviz rtıervleri Yüıde (•b) paylan ÇEVRİLEBİLİR (2 3) (5,3) (5) (5/1) (4) (2) (3) Tarflı (1) MEVDUAT 446.5 585.6 8.3 52.7 48.5 103.0 1.206.1 1.112.2 25 temmuz 1975 112.6 1.317.3 511.1 716.8 54.4 59.5 1.204.7 29 ağustos 1875 a.5 MEKAMiZMASI 115.3 1.262.1 688.8 798.6 9.1 63.3 69.6 1.146.8 26 eylül 1975 İLE 131.0 1.310.3 826.4 859.2 10.0 65.6 72.9 1.179.3 31 ekim 1975 176.1 1.242.5 960.1 930.6 14.1 74.9 87.3 1.066.4 28 kasım 1975 GELEH 166.1 1.164.5 1.071.7 973.7 14.2 83.6 97.5 998.4 26 aralık 1975 DÖViZLERiN 193.0 1.113.6 1.102.9 1.088.0 17.3 97.7 118.2 920.6 6 şubat 1975 264.5 1.143.0 1.133.1 23.1 878.5 13 şubat 1975 ORANI 5UBAÎ AYI BAŞINDA % 98'E ÇIKTI. CUMHURİYET içinde Dövize Çevrilebilir Mevduat mekanizmasiyle TARİHİNDE ulaşmıstır. Yine özel bankalann kontrolunda gelen dövizlerin oranı da hızla artmaktadır. olan Dövize Çevrilebilir Mevduat mekanizmasıyla Şubat ayı başında bu oran yüzde 98'e çıkmıştır. İLK gelen dövizler de briit rezervlerin yüzde yüzüne Türkiye'de DÇM kanalıyla gelen dövizlerde yaklaşmıştır. Cumhuriyet tarihinde ilk kez DEFA kontrol, bunlara aracılık eden bankalann elinde olmak üzere Merkez Bankası. brüt döviz MERKEZ bulunmaktadır. Böylece Türkiye'nin döviz rezervlere sahip olmayan bir banka rezervleri üzerinde Merkez Bankası "nm hiç bir durumuna getirilmiştir BANKASI kontrolu kalmarmştır. Kontrol yerli özel ÖZEL BANKAIARIN DÖViZlERi bankalarla, Türkiye'ye yine özel bankalar BRÜT DÖVİZ aracılığıyla DÇM kredisi açan yabancı Tablodan da görüleceği gibi 1975 yılı temmuz REZERVLERE finans gruplarmm eline geçmiştir. ayından itibaren Merkez Bankası brüt döviz SAHİP rezervleri hızla azalmaktadır. Buna karşm özel ÖNEMli EKONOMİK KARARLAR... bankalann elindeki dövizler hızla artmaktadır. OLMAYAN Tablo bu gelişmelerin yanında, 1976 yılı başından Türkiye'nin döviz darboğazını ciddi bir şekilde itibaren Merkez Bankası rezervlerindeki azalma yaşadığı bir zamanda özel bankalann ellerinde BİR ile özel bankalann tuttuğu dövizlerdeki tuttukları dövizleri hızlı bir biçimde artınnası, BANKA artışm hızlandıgını ortaya koymaktadır. ilgi çekici bulunmaktadır. Ocak ayında özel Özel bankalar, ellerinde tuttukları dövizlen bankalann dövizleri 100 milyon çevresinde DURUMUNA istedikleri gibi kullanabilmektedirler. Bunun arttırılmıstır. Bu durum. özel bankalann, önemli dışında Merkez Bankası brüt döviz rezervleri ekonoraik kararları beklediklerinl göstermektedir. GETiRilDi DÖViZ REZERVLERİ (Milyon Dolar) DOĞRU "AET SERMAYESI BÜYÜK ZARARLARAYOL AÇACAK,, DEDİ Sanayi ve Teknoloji B3kanlığında hazırlanan ve MSP'li Bakan Abdülkerim Doğru'nun imzasmı taşıyan uzun ve aynntılı bir raporda, Ortakpazar1 dan Türkiye'ye yabancı sermaye akımı «Ülkemiz menfaatleri açısından büyük zararlara yol açacaktır» denilerek eleştirilmektedir. Raporda «6224 sayılı yabancı sermayeyi teşvik kanunu Avrupa ülkelerindeki emsal kanunlara göre en liberal» kanun olarak nitelenmekte ve Türkiye'nin OrtaFpazaria yapmış olduğu anlaşmanın, Türkiye'nin Ortadoğu ülkeleriyle ekonomik ilişkilerini geliştirmesini engellediği belirtilmektedir. Öte yandan Türkiye'ye gelen Ortakpazar heyeti ile Dışişleri Bakanl'.ğinda yapılan görüşmelerin ikinci gününde yabancı sermaye konusunun ele almdığı öğrenilmiştir. Ortakpazar'a yeni yabancı sermaye ödünleri verilmesininn karşısına çıkan diğer Bakanlık yetkilerinin itirazlannın etkinliğini önlemek amacıyia, Dışişleri Bakanhğı, yabancı sermaye görüşmelerini doğrudan doğruya sürdürmeyi kararlaştırmıştır. MSP'li Abdülkerim Doğru'nun imzasını taşıyan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının aynntılı Ortakpazar raporunda Ecevit Hükümeti zamanında hazırlanan AET Özel îhtisas Komisyonunun Ortakpazar önerileri ile Ticaret Bakanlıgı AET Genel Müdürlüğünün aynı paraleldeki raporlarının benimsendigi açıklanmaktadır. Sanayi Bakanlığının raporu, yerli sanayinin Ortakpazar rekabeti karşısında dayanamayacak bir yapıda oldugunu ileri sürmektedir. Aynı raporda Ortakpazar'ın Türkiye'nin ihraç etmesinin söz konusu olmadığı mallarda Türkiye'ye kolaylıklar tanıdığı, buna karşın, Türkiye'de tüketim fazlası veren ve ihraç edilebilir durumdaki tekstil, pamuk ipligi, pamuklu dokuma ve domates salçası gibi mallarda AET'nin Türkiye'ye hiç bır kolaylık tanımadığı belirtilmektedir. Sanayi Bakanlığının raporu, Dışişleri Bakanlığının aksini iddia etmesine karşın, Ortakpazar'ın Türkiye'den yeni yabancı sermaye ödünleri ıstediğini ortaya koymaktadır. Raporda, yürürlükteki yabancı sermaye yasasımn Avrupa'daki emsallerine göre «En liberal durumda» olduğu belirtildikten sonra şöyle devam edilmektedir: «Bu durum dückate ahnmadan son zamanlarda TürkiyeAET Karma Parlamento Komisyonu topiantılannda bilhassa Batı Almanyalı parlamenterler tarafından yabancı sermayeye engeller çıkarıldıgı ileri sürülerek mevzuatın kendi lehlerine ıyileştirilmesi istenmektedir.» IIİRAZUR TÜRKiYE'NiN DÖVIZ REZERVLERİ YABANCI VE ÖZEL BANKALARIN ELiNE GEÇTi Hüseyin MERTOĞLU MC Kükümeti'nin izlemiş olduğu döviz politikasının sonucunda Türkiye tam bir dövi» darboğazıyla karşılaşmanın yaıunda, mevcut dövizlerinin kontrolunu da yitirmiştir. Demirel başkanlığındaki Hükümetin almış olduğu kararlar sonucunda brüt döviz rezervleri yabancı ve özel bankalann elinde toplanarak döviz rezervleri açısından kapitüler bir durum ortaya çıkmıştır. Cephe Hükümeti'nin izledigi Dövize Çevrilebilir Mevduat politikasıyla özel bankalara döviz tutma hakkının verilmiş olmasi, Merkez Bankası'nın döviz rezervleri Uzerindeki kontrolunu bütünüyle ortadan kaldırmıştır. Şubat ayı içinde özel bankalann elindeki dövizler Türkiye'nin brüt döviz rezervlerinin dörtte birine 1975 bütçesindeki açığın 10 milyar lirayı aşması bekleniyor • GELiR TAHSiLLERiNiN SON iKi AY İÇİNDE TAHMiN EDiLEN GELiR SEViYESiNE ULAJABiLMESi iÇiN 20 MilYAR LiRALIK BiR TAHSiLATA İHTİYAÇ VAR. BUNUN 13 MiLYARININ VERGi GELiRLERiNOEN. 9 MiLYARININ DA ÖZEL GELiR VE FONLARDAN SAĞIANMASi GEREKİYOR. 1975 Mali Yılı Bütçe uygulamasıyla ilgili olarak bilinen en son durum olan araltic ayı sonu rakamlarına göre 1975 yılı bütçesi açığının 6 milyar lira çevresinde tutulmasının zor olduğu anlaşılmaktadır. 1975 bütçesinde açığın 6 milyar lira çevresinde kalabilrnesi için 1975 yılı ödenek/narcama oranının, 1974 yılındakı oranm altında tutulrnası ve henüz bilgi mevcut olmayan ocak ve şubat aylan gelir tahsilatmın çok yüksek. olmasi gerekmektedir. Gerçekleşmesi çok güç olan bu koşullar ortaya çıkmadıkça, 1975 bütçesinir açığının 10 milyarı aşması beklenmektedir. 1974 yılı bütçesindeki ödenek/harcama oranı yüzde 85.6 olmuştu ve bütçe 1,7 milyar TL. açık vermiştir. Başlangıç ödeneği 107 müyar TL. olan 1975 bütçesi yü içinde yapılan aktarmalarla, aralık ayı sonu itibariyle 131,7 milyar liraya ulaşmıştır. Bu ödeneğin 95 milyar liralık kısmı da aralık ayı sonu itibariyle ödeme emirlerine bağlanmış olup yapılan ödemeler 76,5 milyar olmuştur. Aynı ay sonu itibariyle gelir tahsilleri 84 milyardır. Öte yandan 1975 mali yıh bütçesinde harcamalar düşük tutulmadığı takdirde bütçe açığı büyük boyutlara ulaşacaktır. 1974 bütçesinde yüzde 85.6 olan ödenek/harcama oranının, 1975 mali yılı bütçesinde aynen gerçekleştiriimesi halinde 1975 bütçesi 5 milyar lira açık verecektir. Aralık ayı sonu itibariyle bekleyen ödemelerle birlikte yapılan harcamalar 81 milyar'ı bulmuştur. Geçmiş yıliar bütçe uygulamalannın ortaya koyduğu gibı, mali yılın son iki ayında ve özellikle şubat aylannda yapılan harcamalar toplam harcamalann yüzde 20'si civannda oluştuğunu göstermektedir. Bu durumda son iki ayda yapılan haracamaların en az yüzde 2530 oranında artış göstermesi kaçınılmaz olmaktadır. Bu bekleyişlerin sonucu olarak 1975 mali yılı bütçesinin ödenek/harcama oranının yüzde 90 civannda gerçekleşmesi ve bütçe açığının da 10 milyar liranın üzerinde belirlenmesi beklenmektedir. Bu geiişme son iki ay içinde gelir tahsillerinin tam olarak gerçekleşmesi durumunda söz konusu olacaktır. Son iki ay içinde, gelir tahsiüerınm, tahmm edilen gelir seviyesine ulaşabilmesi için 23 milyar liralık bir tahsilata ihtiyaç vardır. Bu tahsilaün 13 milyannın vergi gelirlerinden, 9 milyannında özel gelir ve fonlardan sağlanması gerekmektedir. Vergi gelirlerinde 1975 içinde görülen genel eğilitn gözönür.de tutulduğunda son iki ay içinde 13 milyarlık vergi geliri tahsil edilebilineceği varsayılsa bile, aynı iki ay içinde 9 milyar liralık özel gelir ve fon geliri sağlanması imkânsız gözükmektedir. Gelir tahminlerinde görülen bu geiişme ve özellikle özel gelir ve fonlar kaleminde görülen imkânsızlıklar nedeniyle, gelir tahminlerinde geri kalmalar olacağı ve 1975 bütçesindeki açığm 10 milyar'ın çok üzerinde gerçekleşeceği anlaşılmaktadır. YORUM ÖZGÜRLÜKÇÜ Olgun kapitalltt iilkcltrl* ilflll! olarak Keyneı'in kehıneti hep bilinir. Keynej'in, olgun kapitalist toplumların galeeeği için töyledikleri sunlar: «Uzun dönemde biz hepimiz, Slüyüz!» Ölüm, çaresizlikten doğuyor. Olgun kapitaliıt loplumlarda çareslzlik, biriktirilen karlarda, kârlı yatırım alanlarının daralmasında görüyor. Daralma, öliime götürüyor. Keynej iktlsatının öıü burada yatıyor. Türkiye gibi kapitalistleşme ıür«c!nde olgunluğ» erişmemi} toplumların durumu farklı. Burada da çaresizlik var. Yalnız başka turlıi. Türkiye'de «.»rmayedarların yatırım alanı sorunu birinci der*ccd« önemli değil. Kârlarını, sâmürülen sınıfların slyasal dayanma sınırı zorlayacak Slçüde, artırsalar ve bunları istedikleri gibi yatırsalar bile »orunlir bitmiyor. Bırakınız geni*. halk yığınlannın bekleyişlerine cevap bulmayı, kendi k i r düzenlerinin devamını bile güvence altına alamayacak durumdalar. Bugün Tiirkiyc'da sermaye smıfına sınırsız k i r eldt etme ve ıınırtız yatırım yapma özgürlüğü tanınsa bile, termtye »ınıfı, kendi düzenini koruma ve sürdürme olanağmdan yoktun. ÇaresJzllk, burada. Bu caresizlik, ölüme götürmüyor. Özgürlüğe götürüyor. Bu yüzden Türkiye'de Keynes'in kehaneti terslne çevrilebiliyor: «Uzun dönemde biz hepimiz, özgürüz.» Uzun dönem, ne kadar uzun veya ne kadar kısa? Bunun için sayılara bakmak gerekiyor. Bir kaç sayı yeterli. Bunlardan birisi, taskömiirü ile ilgili. Yurttaslık bilgiti kitaplarında, aynı anlama gelmek üzere bugünün televizyonunda, hep söyleniyor. Türkiye'nin yerüstü ve yeraltı zenginlikleriyle ilgili edebiyatın sonu yok. Yeraltmdaki zenginliklerin yerüstünde yaşayanların kurdukları düzenin bir parçası oldugunu kabul etmek için ö'zgürlükçü sayıları hatırlamak gerekli. Türkiye, bundan bes yıl sonra, bugün ürettiğine yakın ölçüde taşkömürü ithal etmek zorunda kalıyor. Taşkomürü ithalatı, çoktan başladı. İthal etmezseniz, simgesel açılışı yapılan İskenderun Demir • Çelik itleımesini çalıştırmanız mümkün değil. İlerde daha çok ithalat yapılacak. 1tl2 yılında taşkömürii ithalatı, S milyon tona yaklaşacak. Bugünkü üretim düzeyine yaklaşacak. Taskömürünü herkes küçümser. Uretilen taşkömürünü, sanayi ve metalurjiye ayırabilmek için ısınmada linyite dncelik veriliyor. Linyit, taşkömüründen de «asağı» maden türü. A ^ ~ sayılara bakılınca linyit manzarası da parlak değil. Bundan on yı! sonra Türkiye, bugün ürettiğine yakın ölçüde linyit ithal etmek zorunda kalacak. 1ft6 yılında linyit ithalatı, 10 milyon tona yaklaşacak. 1975 yılının üretimi de bu düzeyde. Türkiye, gelecek bes yılda, gelecek on yılda en «harcıalem» madenleri bile ithal etmek durumunda. Çaresizlik, burada. En harcıalem madenler ithal edilirse, digerleri ne olacak? Petrol ne olacak? Petrol manzarası çok daha umutsuz, çok daha ölümcül. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın, üstelik Cephe Hükümeti kurulduktan sonra yayınlanan, aynntılı bir çalışmasına göre, gelecek on yıl içinde yerli hampetrol üretimi yüzde on oranında artacak. Her yıl yüzde on oranında değil. On yılda toplam olarak yüzde on. Bugün üç buçuk milyon ton çevresinde olan yerlî ham petrol üretimi, 19(7 yılında dört milyon tona yaklaşacak. 1M7 yılında ise ham petrol talebi 54 milyon tona ulaşıyor. İthal ise 50 milyon ton çevresinde. Bir yılhk ham petrol ithali, 50 milyon ton çevresinde. 1975 yılı ithalatına göre, 1987 yılında ithalat beş kez artıyor. Bu ithalat nasıl ve hangi dövizle yapılacak? Bugünün üretimine eşit ölçüde taşkomürü ve linyit ithal edilecek bir zamanda, ham petrol ithalatı beş kez artacak. Birazcık sayı saymasım bilenler, bunun ne demek oldugunu kolaylıkla anlayabilirler. On yıl ne demek? On yıl uzun mu, kısa mı? Uzunluk ve kısalığı yapılan isle ölçmek gerekiyor. Hep söylendi. Petrolün almajığı, hidrolik enerji. Şimdi hidrolik enerji denilince akla Keban geliyor. Ne zaman başladı, Keban? 27 Mayıs'tan sonraki ilk planlama çalısmalarında Keban gündeme girdi. 1H1 yılından beri Keban tartışılıyor. Türkiye'yi kurtacak bir proje olarak ele alınıyor. O zamandan bugüne onbes yıl geçti. Henüz Keban'ın yarısı demek olan bes ile sekizinci üniteler ihale bile edilmedi. Onbeş yılda o kadar çok sözü edilen bir Keban bile kuruiamıyor. Büyük Keban'ı bir kenara bırakınız. Aslantas barajı projesi var. 1948 yılında programa alınmış. Bugün sekiz yıl olmuş. Ecevit'in de söylediği gibi ortada hiç birşey yok. Bu isler böyle. Ononbes yılda bir baraj bile kuramıyorsunuz. On yıl bir baraj kurmaktan da kısa biı zaman aralığı. Petrol denilince motorlu tasıtlar geliyor. Bugün Türkiye'de m» Yalçın KÜÇÜK SAYILAR torlu tasıt sayısı, 500 bin çevresinde. 1982 yılında, tutucu bir tahminde, bir milyonu asacak. 1987 yılında, iki milyona yaklaşacak. Yarım milyondan bir milyona, bir milyondan iki milyona çıkması pek ürkütücü görünmeyebilir. Aslında pek ürkütücü. Bugün Türkiye'nin büyük kentlerinde, taşıt sürme bir yana, yürümek bile cambazlık haline geldi. Istanbul ve Ankara gibi kentler arası bağlantılar, zaman zaman kent içi trafiği hatırlatmaya basladı. Bu manzarayı, taşıt sayısının iki veya üç kez arttığı bir zamanda düsünmek oldukça eğlendirici. Ulaştırma, yalnızca sürücüleri llgilendirmiyor. Sanayileşmenin en temel gereklerinden birisi olan demirçeliği de ilgilendiriyor. Demir çelik İçin gerekli taşkomürü ithal edilecek. Demir cevheri nereden gelecek? Umut, Hekimhan Hasan Çelebi yataklarından. Varsayın, yataklar çok bereketli. Demir cevheri, İskenderun'a nasıl »ktanlacak?.. Bu sortın oriada. Fakat acrunun çözümü içtn elle tuiutuı bir öneri bile yok. Eğer petrol taşımacılığında olduğu gibi boru ile demir cevheri taşıma almaşığı geliştirilemezse, bulunabilecek demir cevherleri de kamyonla aktarılacak. Kamyon taşımaçılığı ile demirçelik üretimi, dökme su iie değirmenclliğe benzer. Üstelik çok da pahalı. Bütün bunlar, bir yerde düğümleniyor. Düğüm yerinin belirlenmesi için bugünü, tarih ve dünya içinde değerlendirmek gerekiyor. 1950 yılından önce Halk Partisi dönemi, demir yolu ve bazı temel sanayi kollarında temel yatırımları yaptı. Başlangıç yatırımlarını yaptı. Menderes dönemi, karayolculuk ve barajcılıkta önemli adımları attı. Planlı veya plansız, burası önemli değil. Ceriye bakıldığında görülen, 1960 yılına gelindiğinde, temel kapasiteleri yaratmak için önemli adımların atılmış olmasi. Demirel dönemi, Ecevit'in zamanlaması ile 19(575 dönemi, bu temel kapaslteler üzerinde boy gösterdi. Bu dönemde sanayileşme adı altında tüketim araçları sanayii yeşerdi. Uzun yılların birimi, verimli veya verlmsiz ve herhalde plansız bir şekilde, özü tüketim araçları sanayii olan bir sanayilesmeye olanak tanıdı. Şimdi bu olanakların acı sonu ortaya çıkmış durumda. Bu olanakların acı sonu bir başka bakımdan da ortaya çıktyor. Dünya kapitalist sistemi açısından da manzara pek umutlu değil. Yirminci yüzyılın başında içten yanmalı motorların yapımı ve yine elektrik enerjisinin yaygın bir biçimde kullanılmaya baslanması, dünya kapitalist sistemi açısından önemli bir aşama niteliğini taşıyor. Bu aşamanın dünya kapitalist sistemi için göz alıcı bir manzara vermeye başlaması ikinci büyük savaştan sonra. Dünya kapitalist sistemi için elektrik enerjisinin göz alıcı etkileri, dayanıklı tüketim araçları olarak, buzdolabı, çamaşır makinası, televizyon olarak, eve girmesiyle başlıyor. Başlangıç ise ikinci büyük savaşın sonları. İçten yanmalı motorlar ve sömürge ekonomisi İle ucuz petrolün elde edilmesi ise binek taşıtlarının yaygınlaşması olarak ortaya çıkıyor. Bu yaygınlaşma da ikinci savaştan sonra başlıyor. Önce Amerikan filmleriyle başlayan bu göz aiıcı manzaranın yaygınlaşması, çok eski bir tarihe sahip değil. Dünya kapitalist sistemi, bu propaganda araçlarını sonuna dek kullandı. Demirel döneminin anlaşılmasında, Türkiye'nin ekonomi tarihi ile dünya kapitalisl sisteminin sağladığı bu ikili olanağın önemi büyük. Gösteriş ekonomisi, bu olanaklara dayandı. Ama artık hem T«rkiye'de, hem de dünya kapitalist sisteminde, bu olanakların sonuna gelindi. Şimdi dünyada temel arayışlar, Türkiye'de de temel yatırımlar dönemi tekrar başladı. Temel arayış ve yatırımların bir özelliği var. Çok büyük yatırım ister. Büyüklük, elle tutulur ve görülür sonuçlara göre. Artık çok büyük yatırım yapıp, mütevazi sonuçlara katlanma dönemi başlıyor. Daha doğrusu, bu dönemi başlatma zorunluluğu açık. Ama bu açıklık sermayenin gücünün çok ötesinde. Çaresizlik burada. Bu çaresizliği hiç bir sıkıyönetim hevesi, hiç bir faşizm denemesi yenemez. Çünkü çare, sermayenin karşısında. Bu yüzden bir baraj yapımından daha kısa bir dönemde «biz hepimiz, özgürüz.» Çaresizler ve çare bulamayanlara gelince. Bir baraj yapımından daha kısa bir zaman aralığında «siz hepiniz, ölüsünüz..» Çaresizlik, ölüme itiyor. Çaresizlik özgürlüğe götürüyor. Kendi ölü canlarını sürdürebilmek için özgürlüğü oldürüyorlar. Oldürürken hep rüzgâr biriktiriyorlar. Çaresiz, faiziyle ve fırtına olarak karşıhğını almak için. Ölüm, rüzgâr gibi biriktirilirken, özgürlük fırtına gibi geliyor. Örnekleri çok. Işçi dövizinde, şubat ayı ortasına göre geçen yılın aynı dönemine oranla 92.3 milyon dolar azalma var İçinde bulunduğumuz şubat ayının ilk yansı itibariyle belli olan Merkez Bankası durumuna göre; brüt döviz rezervleri. 1976 yılı başından 13 şubat tarihine kadar 121,7 milyon dolar azalarak ilk kez 878.5 milyon dolar seviyesine inmiştir. Buna karşılık döviz pozisyonu tutmaya yetkili bankalar elindeki dövizlerde ise süratli bir artış olmuş ve bu bankalann elindeki dövizler 264,5 milyon dolara çıkmıştır. Şubat ayının ortasına göre; fiiU ihracat dövtzi girisleri, geçen yılın aynı döneminden 58,6 milyon dolar fazla, işçi ; dövizi gelirleri ise 9L,3 milyon dolar az olmuştur. îthalât muvakkat çıkışlan da geçen yüdan 70 milyon daha azdır. Şubat ayı ortasi itibariyle toplam olarak 564.5 milyon dolarlık döviz gelirine karşılık 630,3 milyon dolarlık döviz gideri olmuştur. 1976 yılı bir yandan dövizlerin, hızlı bir biçimde azalma yılı olduğu kadar diğer yandan da giderek büyüyen oranlar da bankalann elinde bıriktiği olgusunu ortaya çıkarmaktadır. Öte yandan net döviz rezervleri son hafta yine 30,2 milyon dolar daha azalmış ve eksi 1 milyar 133 milyon dolar seviyesine inmiştir. Merkez Bankasının son haftalık bilançosuna göre; kamu kesimine, Hazineye ve KtTiere açılan 580 milyon liralık krediy karşılık, azalan döviz mevcutlaı ile özel sektör kredüerinin bir haftada 1,4 milyar lira ve tarım kredilerinin de 719 milyon lira azalmasımn etkisi ile emisyon hacmi 569 milyon lira daralmıştır. Resmî daireler İle özel bankalaı Merkez Bankasında tuttuklan mevduatlanm 460 milyon lira dolaylannda, muhtelif döviz karşılıklan 207 ve sair hesaplarda 620 milyon lira azalarak, emisyonu arttıncı yönde etülemişlerdir. Raporda, Ortakpazar'a temelli itirazlan içeren bölümler bulunmaktadır. Bu bölümlerin birinde Ortakpazar'la yapılan anlaşmanın, Türkiye'nin, başta Ortadoğu olmak üzere diger Ulkelerle ekonomik ilişkilerini geliştirmesini önlediği ifade edilmektedir. Raporun bu bölümü aynen şöyledir: «Değişen dünyanm ekonomik şartları içerisinde ve milli menfaatlarımız açısından bugün en fazla ihraç imkanımız bulunan Ortadoğu ülkeleri ile diğer Geiişme Yolundaki Ülkeler ile iktisadi ilişkilerimizi geliştirmek için bu ülkelerle Ekonomik ve Teknik Anlasmalar yapılmak istenmekte ve bazı tâvizler verilerek mukabil tâvizler alınmak istendigi halde bu imkân, gerek Katma Protokolün bu maddesi (madde 14) ve gerekse 19/4 üncü maddesiyle engellenmektedir. Bu bakımdan yapılması düşünülen RCD Serbest Ticaret Bölgesinin ne olacağı belli değildir.» Arap ülkelerinden yabancı sermayesine taraltar olan fakat Batı Avrupa ülkelerinden gelebilecefc yabancı sermaye için «geldiği farzedilse bile yabancı sermayeye dayah bir sanayileşme, Kalkınma Plan ve programlanmızda öngörülen millî sanayün kendine has bir biçimde geüşmesine engel teşkü edecektir» denilen MSP'li Bakan Dogru'nun raporunda Ortakpazarla sürdürülen ilişkilerin «büyük zararları» üzerinde de durulmaktadır. Bakan Abdülkerim Doğru, Katma Protokol'a dayanarak Avrupalılann gelip Türkiye'ye yerleşmelerinden endişe etmektedir. Sanayi Bakanlığının raporunda Ortakpazar'ın «büyük zararları» açıklanırken Ortakpazar sermayesinin serbestçe Türkiye'ye gelmesine yol açacak Katma Protokol hükümlerinin ıptal edilmesi istenmektedir. Bu konuda şöyle denilmektecür: «Türkiye'nin nüius yogunluğu 41, Ortakpazar ülkelerinde 157'dir. Türkiye'nin coğrafi imkânlan göçe müsaıt olduğu gibi, diğer taraftan, coğrafi ve stratejik yönden Ortadofu ve Avrupa'nın en cazip yeridir. Avrupa'dan ve Yunanistan'dan Türkiye'ye göç olacak, bunlar sermaye imkânlan ile Türkiye'nin iktisadi hayatına hâkim duruma gelecektir. Ortakpazar ülkelerinde gümrük duvarları ve vatandaşlık aynmınm kaldınlması, bır ülkenin vatandaşının diğer ülkenin vatandaşlanyla aynı haklara sahip clması, mülkiyetin ve yerleşmenin serbestliği, serbest mesleklerde çalışma imkânının olmasi, şirket kurma, şirketlenn bir kısmım vejra tamammı satın alma, istediğı kadar sermaye yatırma hakkının olmasi, ülkemiz menfaatlert açısından büyük zararlara yol açacaktır. Bu bakımdan bu maddenin Protokoldaa çıkarılması gerekmektedir.» ISRAR EDİYOR Sanayi Bakanlığının bu raporu fle birlikte Ortakpazar'la anlaşmanın yeniden ele alınmasını ve Ortakpazar'a yeni yabancı sermaye ödünü verilmemesini isteyen Bakanlık ve kuruluşlann sayısı arünış olmaktadır. Fakat Ortakpazar'la ilişkilerin değiştirilmesini istemeyen Dışişleri Bakanlıgı, eski görüşünde ısrar etmektedir. Diğer Bakanlıklann Ortakpazar'a yeni yabancı sermaye ödünleri ver rilmesine karsı çıkmaları üzerine geçen hafta Ankara'da sürdürülen AETTürkiye göriişmelerinde yabancı sermaye sonınunun Dışişleri Bakanlıgı ile Ortakpazar arasında ayrıca müzakere edilmesi kararlaştınlmıştır. Elde edilen bilgilere göre Dışişleri Bakanlı|l, görüşmenin ilk gününde, yabancı sermaye konusunun tartışma masasına getirilmemesıni Ortakpazar heyetinden rica etmiştir. Dışişleri Bakanlıgı, ilk gün yabancı sermaye konusunun göriişülmesi üzerine, AET ile Türkiye arasında yabancı sermaye sorunu olmadığını ileri sürmuştür. Ancak ildncı günkü görüsmelerde yabancı sermaye sorunu ele alınmıştır. Ortakpazar heyeti, «Türkiye'ye her türlü yardımda bulunabileceklerim» açıklamışıar, Ortakpazar'ın katkısınuı ortaya çıkabılmesı için Türkiye'nin yapabileceklerinm ortaya konmasmın çerektiğini söylemişlerdir. Yapılan görüsmelerde Türkiye'nin yapabileceklerinin tartışılmasırun Dışişleri Bakanlıgı ile Ortakpazar arasında ve ortak bır komisyon çalışmasıyla beürlenmesı kararlaştırünujtır. CHP: "AP, fındık kırmayı sanayileşme kabul edtyor,, Millet Meclisinde Ticaret Bakanlıgı bütçesi görıişülürken, CHP adına soz alaıı Izıııır Millet Vekili Yüksel Cakmur, cephe hükümeti taraiından geçen yıiın Kasım ve aralık ayiannda verilen yeni yabancı sermaye izinlerı ıle Türkiye'dekı yabancı sermayenin yüzde yetmiş Deş oıanında artuıldığını açıklamıştır. CHP sözcüsü Cakmur, cephe hükümetınin ihracatta vergı iadesı sıstemini soysuzlaştırarak pamuk ve fındığı da vergi iadesi sistemi ıçine aldığını, ancak bunu yapabilmek için balyalanmış pamuk ile makina ile kabugu ayrılmış fındığı sanayi üriinü saydığını belirterek «AP fındık kabuğunu makina ile kırmayı, pamugu balyalamayı sanayileşme kabul ediyor» demistir. Ticaret Bakanlıgı üzerinde CHP'mn goruşierini açıklayan Izmir Milletvekili Yüksel Cakmur. Ecevit ve Demirel hükümetleri zamanında verilen yabancı sermaye izmlerinin karşılaştırmasını yapmıştır. Çakmur"un yaptığı açıklamalara göre Ecevit'in Başbakan olduğu sürede hiç bir yeni yaoancı sermaye izni verilmemiştir. 1974 yılında Ecevit Başbakan olmadan önce 24 ocak 1974 tarihinde bir yabanpı sermaye kararı alınmış, Ecevit'in Başbakanlığı sırasında ise iki yabancı sermayelı ortağın gemşleme isteğı Karara bağlanmıştır. Buna karşılık Demirel'in başkanlığmdaki cephe hükümeti döneminde 13 tane yeni yabancı sermayenin genişleme isteği sonuçlandınlmıştır. Bu kararlarla, cephe hükümetınin görev süresinde, Türkiye'de uzun yülardan beri yabancı sermaye yasasına göre çalısan yabancı sermaye miktan yüzde 75 oranında artınlmış olmaktadır. Cakmur, cephe hükümeünin bu tutumu ile gerekçesini, şu şekilde açıklanuştır: «Cephe iktidarı sadece 1975 yılında, özellikle son iki ayda (kasımaralık) 20 yılda verilen yabancı sermaye izninin yüzde 75'ini vermiştir. Cephe iktidarı 3'üncü Mali Protokol çerçevesinde AET'den 650 milyon dolar kredi almak istiyor Bu yüzden Ortakpazar'm her dediğine ve yabancı sermaye isteklerine akıl almaz ölçüde evet diyor.> «Fiyatlarla, taban fiyatı politikasıyla, genel olarak iç ticaret politikasıyla yerli sermayeye dayanan cepheciler, AET ve yabancı sermaye ile uluslararası kapitalizmle özdeşleşmişlerdir. Iküdar larını sürdürmek için yerli ve yabancı büyük sermaye gruplanna, egemen güçlere, ülkenin tüm ser vetlerini peşkeş çeken cephe iktidarı» olarak nitelediği Demirel hükümetınin vergi iadesı politikası üzerinde de duran CHP sözcüsü Cakmur, 1975 yılmda 7 milyar 405 milyon liralık ihracata 1 milyar 382 milyon liralık vergi iadesi verildiğini açıklamış tır. Vergi iadesi sistemi içinde «her türlü hayali iş ler» yapıldığını söyleyen Cakmur, pamuk ve fındık gibi tarım ürünlerinin de vergi iadesi kapsamma almmasmı sert bir biçimde eleştirmiştir. «Cukurova tüccanna» pamukta vergı iadesi verebilmek için •balyalanmış pamuk yüzde 10 vergi iadesi alır» şeklinde yeni bir uygulamanm başlatıldığını söyleyen İzmir mi'.letvekili, fmdıkta da vergi İadesi verebilmek için kabuklukabuksuz fındık ayrımmın yapıldığını ortava koymuştur. Demir Çelik'te Plan hedetine ulaşmak için 1977'de 5 milyarhk yatırım gerekli MC Hükümeti'nin görevde bulunduğu 1975 yılında, sanayileşmenin temel gereklerinden olan demir çelils kesiminde planlanan yatırımların yalnızca yüzde 72'si gerçekleşürilebilmiştir. Demir çelik yatınmlanndaki geri kalmalar nedeniyle 1977 yılında, 19731975 yüları arasındakı üç yıllık dönemde yapılan yatırıma yakın ölçüde yatınm yapılması gerekmektedir. Demirel başkanlığmdaki MC Hükümeti'nin en büyük başarısızlıklarmdan birisi, demirçelik kesiminde ortaya çıkmışUr. Sabit fiyatlarla yapılan hesaplara göre 1975 yılında 3 milyar 373 milron liralık yatırım yapılması planlanmış iken ancak 2 milyar 444 milyon liralık yatınm yapılabilmiştir. Demir çelik kesiminde yatınmlann gerçekleşme oranınm yüzde 72 olduğu hesaplanmaktadır. Daha önceki yıllarda birlikte 1975 yılında ortaya çıkan geri kalmalar, demir çelik kesiminde plan hedeflerine ulaşabilmek için 1976 ve 1977 yıllannda büyük miktarlarda yatınm yapılmasını gerekli kılmaktadır. Fakat 1976 yılında programlanan yatırım. son yıllardaki en düşük düzeyde kalmakta ve 2 milyar 673 milyon lirayı bulmaktadır. Bu durumda, 19731977 yılındaki plan hedeflerini gerçekleştirebilmek için 1977 yılında, 1971 sabit fiyatlarıyla, 5 milyar 812 milyon liralık yatırım yapılması gerekmektedir. Bu yatınm düzeyi, son üç yılda gerçekleştirilen toplam yatırım miktanna yakındır. Aynı yatırım miktan, cari fiyatlarla 12 milyar lirayı asmaktadır. Bir yılda demir çelik kesimine bu kadar büyük yatınm yapılması mümkün olmadığı için sanayinin bu en önemli alanında plan hedeflerınin gerçekleştirilemeyeceği şimdiden belli olmaktadır. Ancak demir çelik kesiminde yatırımlar plan hedeflerinden geri kalmakla birlikte, asıl sorun başka yerlerde ortaya çıkmaktadır. Çünkü demir çelik kesiminde gerekli yatmmlan yapmakla demir çelik kesiminin sorunlan çözülmüş olmamaktadır. Bugün Türkiye'de demir çelik kesiminin en önemli sorunu, yüksek fırın için yatırım yapmaktan çok gerekli taş kömürü, sanayi suyu, demir cevheri ve ulaştırma s o n ı n l a n m n çözümlenmesinde düğümlenmektedir. Yapımı devam eden iskenderun demir çelik tesisinin bile demir cevher sorunu çözülememiştir. Divriği veya Hasan Çelebi Hekimhan yataklarından gerekli cevherir sağlanıp sağlanamayacağı bilinmemektedir. Buradan cevherin sağlanması mümkün olsa bile gerekli demir yolu bağlantılan fcurulmadıgı için cevher nakliyatı sorunu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca cevherin yurt dışından ithal edilmesi halinde büyük gemllerin yaklaşabileceği limanlann yapımı gerekmektedir. Aksl takdirde cevher nakli son derece pahalı olmak zorundadır. Türkiye'de demir çelik kesiminin biriken so runları, demir çelik kesiminde yapılması gereker jatınmların boyurunu aşmaktadır. Taş feömürü demir cevheri, sanayi suyu ve nakliyat sorunlan v bunlann gerektirdiği yatırımlar, demir çelik kesiminin asıl d a r boğazlannı meydana getirmektedir. Türkiye gelecek yıllarda, geri kalan demir çelik yatınmlarından başka, bu yan yatınmlar ria vanmair «onmianvia karsı karsıya gelmektedir SORUNUN TEMELDEH K'N TAŞ (ÖMÜItÜ, DEMİR CEVHERİ, SANAYİ DEMifi ÇELHC KESİMİNDE YATIRIMUR (1971 Fiyatları ile Milyon ÎL.) 1973 Program KAMU ÖZEL TOPLAM 1914J 483,5 2397^ 1973 1974 Gerçeklejme ProgTam 1688,7 563,7 2252,4 1782,9 1701,5 3484,4 1974 1975 Gerçekleşme Program 1176.5 10415 2218,4 1707,1 1666,1 3373,2 19*5 197fi 1977 Program 380U 2011,0 5812,3 suru, Gerçekleşme Prosram 1254.1 1189,4 2443,5 1429.4 1244,0 26734 ULAŞTIRMA RUNLARINA (OZİIM GETiRilMESi ZORUHIU CÖRÜLÜTOR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle