04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
lü CUMHURİYET \ 17 JutMİ 1176 p oprafc reformu ülfcemîzde wjn yıllardan beri tartışüan blr konudur. Nitekim 1976 bütçe görüşmeleri nedeniyle konu gerek Bütçe Karaıa Komisyonunda, gerekse Senato'da yeniden tartışılmıştır. Uzun yıllardır toprak reformu konusuyle uğraşan bir bilim adamı ve iki yıldır Senato'da Toprak ve Tarım Reformu Bütçe Kanunu Tasarısı üzerinde CHP Grubu sözcülüğünü yapmış bir kimse olarak MC döneminde toprak reformundaki gelişmeler ve bu gelişmeler üzerindekl görüşlerimizi kısaca beürtmekte yarar bulunduğu kanısındayız. T OLAYLAR VE GÖRÜŞLER MC YOZLAŞTIRMASI Prof. Dr. Ziya Gökalp MÜLÂYiM bııldugumuz bu eleman kıyımı üzerinde durmıyacağız. Biz özellikle MC döneminde toprak reformu uygulamalannı yozlaştırıcı neler yapıldı, onlan belirtmeğe çalışacağız. Bilindigi üzere toprak reformunun îosyal, ekonomik ve siyasal olmak üzere başlıca üç a» macı vardır. Reformun sosyal amacı tanmda toprağın ve gelirin dengeli bir şekilde dağılımını; ekonomik amacı, toprağın en verimli bir şekilde işlenmesini sağlamaktır. Siyasal amacı ise, bir yandan toprakta çalışan milyonlarca köylüyü, ekonomik ve siyasal özgürlügune ve dolayısiyle huzur ve refaha kavuşturmak, onlara Anayasanın öngördügü hakları özgürce kullanma olanağını uygulamada sağlamak, öte yandan büyük toprak sahipterinin haksız aşın siyasal güçlerini ortadan kaldırmaktır. iki yıllık uygulamadan sonra, bütün maddt olanaklara karşın sadece 1S3 kişiye toprak dağıtarak mı toprak reformunun bu amaçlarına erişilecektir? Bırakalım ülke çapında, bu yozlaşmış uygulama ile, 1973 yılından beri reform bölgesi olan Urfa'da bile, bu amaçlardan herbangi birine ulaşma söz konusu olabilir mi? Senato Genel Kurulunda Devlet Bakanı Erkovan, toprak reformunun 1975 uygulamasıyle ilgili birçok rakamlar verdiler. Yok şu kadar arazinin tapulaması yapıldı, şu kadar arazinln harita ve endeks işleri bitti, şu kadar arazinin kamulastırma dosyalan hazır, şu kadar arazinin kamulaştırması bitti, şu kadar arazi dağıtıma hazır gibi... Geçen yıl 5 raart 1975't« bu sütunlarda «Toprak Reformunda Yozlaşım» adı altmda yayınlanan bir yazımızda 1975 bütçesine konulan ödenekle ilgili olarak aynen şöyle demiştik: «1975 yılı bütçesinde Toprak ve Tarım Reformu Müsteşarlığına 904 milyon lira gibi önemli bir ödenek aynlmıştır. Bu para nerelere harcanacaktır? Bu paranın harcanması ile ülkemizde topraic reformu konusunda önernli bir adım atılmıs olacafc mıdır? Kanımızca hayır. Bu paranın harcanması ile Urfa'da yol, elektrik. su, ve okul gibl •ltyapı yatırımlarına devam edilecektir. Nitekim, ayrılan 904 milyon liranın 631 milyon lirası altyapı yatırımlan içindir. Bu altyapı yatırımlarının yapılması, bize göre esasında bir toprak reformu da değildir... Bütün bunlara rağmen 1975 de en iyimser tahminler, belkı de Urfa'nm Akçakale ve Viranşehir ilçelerinde bir miktar toprak kamulaştırması ve dağıtımı yapılacaktır. Urfah toprak ağalannın ve onların Meclisteki temsilcileri sağ partilerin baskısı altında, Irmat Hükümeünin ve ilgili bakanın tutumu ve reformcia çalışan teknisyenlere yapılan baskılar, bu en İyimser tahminlerin bile gerçekleşemiyeceğini göstermektedir. Kaldı kl, kanun çıktıktan sonra. 2 yıl içerisinde 2 milyar liraya yakın bir para sarfederek Urfa'nm ancak iki ilçesinde biraz kamulaştırma ve toprak dağıtımı yapmış olmak (o da yapılabilirse), toprak reformunun tabiatına da aykmdır. Etkili ve gerçek bir toprak reformunda, bütün ülkede bütün işlerin 810 yıl içerisinde bitirilmesi gerekir. Oysa, yozlaşmış olan bugünkü yasanın bu tempo ile bütün yurtta uygulanması çok uzun yıllar alacak ve sonunda da, bu reforma umut bağlayan topraksız ve az topraklı köylülerde hayal kırıklığı uyandıracaktır.» Geçen yıl bu görüşlerimizi bu sütunlarda yayınlamamızdan 1 ay sonra, nisan 1975'te Sayın Demirel başkanlığmda MC Hükümeti kurulmuş ve Toprak ve Tarım Reformu Müsteşarlığının bağlı olduğu Devlet Bakanlığına MHP'U Kemal Erkovan getirilmiştir. MC Hükümetinin toprak reformundaki ilk icraatı, reform örgütünde çalışan müsteşar dahil birçok teknisyenlerin değiştirümesi oünustuı. MC Hükümeti için olağan MC'nin Yozlaştırması MC döneminin Devlet Bakanı Erkovan, 6 hariran 1975 günü yaptığı basın toplantısında, Urfa'nın yalnız Akçakale ilçesinde 1975 yılı içinde 6396 çiftçi ailesine toprak verileceğini açıklamıştır. Müsteşarlığın hazırladığı 1975 yılı uygulama planında Viranşehir'de de 5389 aileye toprak verileceği belirtilmektedır. Bu iki açıklamaya göre, 1975 yılı içinde 11787 kişiye toprak verileceği belürtilmiş bulunmaktadır. Fakat MC Hükümeti, kurulduğu zamandaki bu acıklamalara rağmen, 1975 yılında toprak dağıtımını tamamen bir kenara bırakmıştır. 1975 bütçesinde Toprak ve Tanm Reformu Müsteşarlıgı için 1.143.777.700 lira gibi önemli bir ödenek istenmektedir. Bunun üzerine biz, bundan bir yıl önce bu sütunlarda belirttiğimiz görüşler mi doğru çıktı; yoksa 1975 bütçesinde programlananlar mı doğru çıktı diye son bir yılda (MC döneminde) neler yapıldığmı inceledik ve hayretle gördük ki, 1975 yılı içerisinde 11785 kişiye toprak dagıtımı programlandığı halde, Urfa'da Türkeş'in de katıldığı büyük törenlerle sadece sembolik diyebileceğimiz 163 aileye toprak dağıtılmıştır. Şimdi soruyoruz: 2 yılhk uygulamadan sonra bu kısır sonucu veren yasa yozlaşmış değil de nedir? MC Hükümetinin 1975 yılı reform uygulamasına yozlaşmış denilmez de ne denir? Değil ülke çapında etkili bir reform yapılması, Urfa' da 1975 yılı için planlanan dagıtımın sadece • / « 1,5'ini gerçekleştiren bir uygulamaya reform denilebilir mi? Baska saptırmalar Verdikleri rakamlar doğru da olabilir; fakat bir yanda da toprak reformu yönünden çıplak gerçekler vardır. O da kamulaştınlan ve dağıtıma hazır olan yüzbinlerce dönüm arazinin MC Hükümetince çeşitli bahanelerle oyalanarak şimdiye kadar dağıülmayıp. sadece geçen haziranda 163 çiftçi ailesine 25.958 dönum kıraç toprak dağıtılmış olmasıdır. îşte biz bunun için diyoruz kl, MC hükumeti, zaten yozlaşmış .olan Toprak ve Tanm Reformu Yasasının uygulamasını da alabildiğine yozlaştırmıştır MC hükümeti döneminde toprak reformu uygulamasının yozlaştınldığma dair başka ısaretler de vardı: Şöyle ki. Yasa uysulaması için daha önce hazırlanmış olan bazı önemli yönetmelikler, MC hükümeti döneminde, reform uygulamasını yozlaştıracak şekilde değiştirilmiştir. örnegin: 16 kasım 1974 tarihindp çıkartılmıs hulunan «Toprağın verimli olarak ve doğradan doğruya işletilip işletilmediginın saptanması hakkında vönetmelik» yürürlükten kaldınlarak verine 18 ekim 1975'te yozlaşmış yeni bir yönefmeük çıkartılmıştır. MC'nin çıkarttığı yönetmpliğe göre, bir kimsenin, aras;isi başında devamlı bulunmak durumunda oimadan tstanbul veva Ankara'da oturarak, Adana, Urfa veya Diyarbakır'daki arazisini işletebileeeği kabul edilmektedir. Bu durum, doğrudan dogruya işleMlmedi*i için yusaya göre tamamı kamulastınlması eereken birçok araziyi kamulaştırma dışına çıkartacaihndan. reformun toprak rezervinin önemli miktarda azalması somıcunu doğuracaktır. îşte toprak reformunun uygulanmasımn yozlaştırılması budur. MC hükümeti zamanında çıkartılan ve toprak reformumı önemli dererede yozlaştıran bir yönetmelik de, 20 ooak 1 T sünlü Resmi GazeteP6 de yayınlanandır. Bu yönetmeliğe göre. ortalama 30 endeksin altmda endekse sahip birçok geniş araziler tanma elverisli olmayan arazilerden sayılm?kta VP <=onr? Vasiva "öre kamulaştırma dası bırakılmaktadır. Toprak agalanndan yana olan ve toprak rezervini çok azaltıcı r.itelikte bu!du?umuz bu yönetmeliğin kısa zamanda kaldırılmasuıı zaruri eördü«limüzü önemle belirtiriz. lşte toprak dağıtımını yapmama dışında MC hükümetinin reform yasasının uygulamasını yozlastırmasınm bazı somut delilleri. Ayrıca, Urfa reform bölpesinin komando kampı haline sretirildigi iddiaları da var. Ama. o bizi değil. emnıvet yetmilprini il?11)»ndirivor. Sadece. simdiye kadar 163 aileye toprak dağıtılması sonucunu veren Toprak ve Tanm Reformu Müsteşarlığında, merkezde 300, Urfa reform bölgesinde ise 280 kişinin calışmakta olduğunu saptamakta yarar vardır. Reform örgütüne bu kadar fazla insan çalışmasma karşılık. tODraksır ve az topraklı çiftçilerden yana fki TTrfa'da 76 bin kişi toprak isteminde bulunmuştur) bu kadar az sonuç almması da ilgili yasanın ve MC uygulamasının ne kadar yozlaşmış olduğunu kanıtlamaktadır. Sonuç olarak diyoruz ki. etkili bir toprak reformu. topraksız ve a7 fooraklıdan yana bir siyasal iktidar sorunudur. Ülkemizde oyalama değil, gerçek bir toprak reformunun yapılabilmesi için, reformdan yana bir siyasal iktidann oluşturulması gereklidlr. Frankeştaynları Dızginlemek.. acher Masoch 1835'te Galiçya da doğmuş ünlü bir vazardır. Masochizm (mazoşizm) kavramının isim babasıdır. Acı çekerek cinsel zevke ulaşabilenlere mazoşist denlr. Masoch'un zevk İçin Iskenceye varasıya dek bedenine ıstırap çektirdfği. MşilfRİnf aşafcılattıjh söylenir. Kltaplannda bn ejrilimleri işleyen Sacher Masoch'un sanatçı kişiliği bir yana. mazoşizm ciinlük yaşantıda erniş anlamda ktıllanılmaya başladı. Her olayı acının imbiginden ffeçlrmeyi alı?kanlık dnzeyinde benimsemiş olanlar eleştirilirken soruiur: S Adam mazoşist midir. nedir? Amerika'da Watergate olayından bo yana dalja dal»» eelişen blr akım var. Konere'nin kovuşturtna komisyonları; ülkenin çesitli kisilerini ve kurumlannı didlk didik edip, bi. yığın pislİRİ ortaya döbüyorlar. Bu alanda neler fiğrendik? ABD'de en saypın kişilerin rüşvetçi ve hırsıı olduklan kanıtlandı. Devletin «Merkezi tstihharat örpiitü» ClA'nm cinayet çetesi ıfibl çalıştıfı aHik biliniyor. Mafia denilen gancster »ebekesinin ABD içinde n!r devlet olduihınu öprenmiven kalmadı. Ama fırtına dinmedi bir türlü... Amerikan toplnmu, bedenin» kırbaçlatmaktan ve kendini aşağüatmaktan zevk duyan bir kişi gibi sanki çı?rından çıkmış... Şimdi kovuşturma komisyonları çokuluslu şirketlere. daha başks deyi$le uluslararası tekellere el attı. Diînya çapında kumpanyalann plülikleri nrtaya dfikülüyor. Bu arada ünlü Lockheed firnusının dünyadakl çeşitli devlet adamlarına rüsvet dağıUrak silâh pazarlaması yaptığı da açıklandı Brüksel' den Tokyoya drk kapitalist dünyanın çeşitli merkezleri, faşkın, soruyorlar: Bu AmerikalUar mazoşist mi? İVlazoşizm ve sadizm jribl Izm'lerden sffz açmak Türld' ye'de tehlikeU değildir. Ama kapitalizm, sosyalizm, komünizm gibi izm'lerden söz açmak tehiikelidir. Ne var ki Amerikan toplumunun geçirdiği bunalımı mazoşizmle açıklamatc olanaksız. Yüksek üretim eiicüne ve sanayi ötesi toplum düzeyine ulaşmasına rağmen ABD, kapitalizmin bunalımını yaşıvor. ABD'deki tüm dalealpntn3lar hlr dnnüm noktasını belirlemektedir. Aııkara'dan Washington'a bakıp şaşanlar var: Yahu Amerikahlar deU mi? Kendi çıkarlannı hesapüyamıyorlar; müttefiklerinl harcıyorlar; oyunnn kuralUnnı hiçe sayıp gizli kalması gereken nice gerçeğl acıkbyorlar. VVashinçton'a sadakatle hizmet edenlerin ipllğini pazar» çıkarıyorlar. îanlış bir cörüştfir bn; (ferçcği vurgulamaktan uzaktır. ABD'deki fırtına, Vietnam yenilırisiyle başladı; dünya parasal bunalımıyla votunlaştı; dolann egemenliği sarsılınc* belirırinlestl. Ay'a tırmanacak ırüçte bir ekonomik impar»torluk, doruktan aşağı doğru sarkınca, toparlanmak zorunluğunu duydu. Bir eebeligin sancılan içiode eeleceğin tohumlannı saklıyor ABD'de olanbltenler... Nlxon'un rVatergate rezaletiyle tahtmdan devrllmesl, imparatorluğun yeni tip bir baska başkana gerekslnmrsinl vurgular. Yeni kuşaklar yetişmiş, dfinya değişmls. yeni defer vanrılan ve so«yal koşullar Amerikan toplumunu etkisi altina almıştır. Bn venl akımlann flyasal rücii. Amerika'da Demnkrat Parti olarak göriinüyor. Kongre'de çoğunlukta bulanan Demokrat Parti, geleceğin iktidarmı Rtmdiden hazırlıvor. ABD'nln bncfinkfl gücünü oluşturan çokuluslu şlrketlerin. CtA'nın, Mafla'nın. ve dünyanın çeşitli bölgelerinde serbestçe at oynaUO nice silâh »e petrol kumpanyasının (femianva aldıjh hlr dünyada ya?ıyoru«. Asya'dan AfrlkaVa. Güner Amerika'dan Avrupa'ya dek İnsanlık: bn canavarlardan tirkmekie ve her yanda yoğun tepkller duyulmaktadır Bir büyük »ilâh knmpanyasının, petrol sirkettnln, CtA' nın veya alabros tıraşlı Pentagon generalinin tüm y«ryOa zünü çeyrek yüryıl öneeki kafayla biçlmlendlrmesi olanaksızdır. Amerika^d» olöjan ve güçlenen (terçekci aktmlar, «*per kapitalizmin yarattığı Frarikeştaynlan dlzğlnlemet tArunluğunu duynyorlar. Knşkusnz bu duyçu, yine kapitalist düzenl korumak v* yasatmak tndüsfinden doğmaktadır Güçsüzlerin Çıkar Yolu Cevat AKGÖNÜL Türkiye Yazarlar. Sendikası Hukuk Danışmanı z gellşmiş toplumlırda olağanüstü rejim öncesi ortam, genellikle şöyle oluşmaktadır: Ekonomik ve siyasal kökenli toplumsal bunalunlar kronikleştikçe önce halk ve özellikle varı aydın kesiminde, güncel Borunlann salt hukuksal ve özfrürlükçü yollardan çözümlenemeyeceği kanısı afır ağır yerleşıneye başlar. Bir söre sonra da; göstcriler, mitingler arasında sürekli olarak çalkantılı bir yaşam sürdürme zorunda kalan. rahatı kaçmış sokaktaki bezgin adam için, özRÜrlük kısıtlamalarının sakıncalan ya da anayasal hakların zedelenmesi gibi onca zaten kuramsal olan kavramlar giderek önemlerini yitirirler. Sonunda, tum gereksin> melerüı kolaylıkla karsılanabildiği, eski rahat ve kaygısız. >a?ama özlemi ön plâna çıkar. Ozellikle, toplumsal sorumluluktan uz»k ve yüzyıllar boyu otoriter rejim. nltında yönetilmeBin verdiği gevşeklikten gereğince arınıp sosyal bilince varamamış, demokrasi savaşlarını sürdüren topluınlar için; güncel çı» karların soyut haksızlıklara ön alması kolaylıkla gerçekleşir. Böylece; «ver şu memleketi bana, iki günde adam edeyim» bi. çimindeki kahve edebiyatı ile başlayan dikta özlemi sinsice yaypnlaşır, bilinçlenir ve umulmaz boyutlara erişir. Bu da, çok doğaldır. Çünkü yönetenler, soyut anayasal özçürlükleri somutlastırıp halka indirmedikçe; halk, özgürliişün tadını günlük yasammda duyamadıkça, gün gelir üç günlük rahatını, tüm özgürlükiere yeğ tutar. Anayasa, «kimseye işkence edilemez» derken, yurttaşlar karakollarda falakaya çekilirse; Anayasa, «hiç bir aileye imtiyaz tanınamaz» derken, belirli aileler ihracat do , laplan ile milyonlar vurursa; Anayasa, «kişinin can güvenligl garanti aitındadır» derken, insanlar güpegündüz yol ortasmda bir bir öldürülürlerse, yurttaş niçin Anayasal hak ve özgıirlükleri savunma gereğini duyacaktır? Anayasal haklar kısıtlandığında, kısıtlamanın olumsuz sonuçları, kişinin günlük yaşanuna yansıyabiünelidir. Yoksa, halk için onların varlığı ile yok. luğu arasında bir ayırun kalmaz. Kaünadığı için de, en ufak toplumsal sarsıntılarda, özgürlüklerin elden gitmesi pahasına otoriter bir rejiml kurtancı görür öte yandan, yarattıklan bunalımların üstesinden gelemeren güçsüz iktidarlar, halkın bu psiknlojisinden ustalıkla vararlamrUr. Hatta, çtşitli yollardan körüklerler düzensizüği. Ortam gereğiuce olgunlaşuıca da, peri kalan var giiçlerinl iyiden iyiye kötüye kullanarak olağanüstü yollara haşvururlar. Gfiçlerini kötüye kullanarak diyorum; çünkü, Laski'nin de beiirttiği gibi, Devletln; gücünün önemli bir kesimini kötüye kuilanmadan olağanüstü bir yola başvurduğu görülmeraiştir. Yukarda çizdiğimiz tablo, şu çünlerde yurdumuzun genel görünümünü pek andırmaktadır. Olağanüstü yönetim psikolojisi oluşrurulmağa çalışılmaktadır. Billndiği gibi, Sıkıyönetim bir çözum yolu değil, Anayasal uygıüamalar sonuçsuz kaîdığında, başvurulacak en son Anayasal ölçemdir. Rejim açısmdan sakıncalı olan, ıktidarlann kritik dönemlerde, sıkıyönetimi giderek toplumsal sorunların çörüm yolu olarak gösternıe eğilimine kapıimalandıt. 1961 Anayasası, Sıkıyönetim koşullarını çok sınırlamış iken, bunalım dönemlerinde gözlenen ayni eğilimin sonucu olarak 12 Marl sonrası girişilen 1971 degişikliği ile koşullar genişletilmiş, 124, maddeye daha esnek ve kıvrak kavramlı eklentiler yapılarak, bu olağanüstü rejim başı darda kalan hükümetlerin hemen başvurabilecekleri pratik bir çare niteliğine bürünmüştür. Bu eklentilerle de yetinilmemiş, sıkıyönetim uygula. masuıa geçildikten sonra, mekanizmanu iktidann dileğine göre işleyebUmesi için sıkıyönetim yasasırun 3. maddesi de 15.3.197S tarihinde değiştirilerek, Başbakana bağlı olan sıkıyönetimciler, «Genel güvenlik ve kamu düzenini sağlama» gibi geniş kapsamh yetkilerle donatümıştır. Böylece, »eleceğin güçsüz iktıdarlarının elint silâhların en güçlüsü verilmiştir. YÖNETİMDE ERDEM lşisel yeteneksizlikleri yüzünden yanılgıya düşen insanlann; yanılgılannı kabul etmeleri, özellikle dogulu toplum larda; hemen hemen olanaksızdır. Ve eğer kişiler bir kurul ya da kuruluşun ve hele eğer, bir iktidann başı iseler, her türlü ^nılgıdan soyutlanmış insanüstü bir yaratık olmuşlar demektir. Yönetmekte olduğu örgütün elle rutulur başansızlıklarınm sorumlusu, başkalannın davraruşı ya da, yasa ve kurumlardır. Oysa, sairin dediği gibi; kiçl noksanını bilmek kadar irfan olamaz» Gerçekten, noksanını kabul etmek. ertl(ern},i kisilere özgü bîr niteliktfr. Ne var ki. toplumumuzda, nok sanı olan yöneticilerin çokluğuna karşılık; noksanını kabul eden kişilere pek az rastlanmaktadır. Hani bu hale bakıp da, Bernard Shaw'ın, «Jeanne d'Arc neden yakıldı?», sorusuna verdiği «Çün kü Dünya artık erdemlileri istemiyor.» vanıtına inanması geliyor insanın... MC, iktidanmn başı sayın Demirel'in, kanlı öğrenci olaylan uzerine basına yaptığı açıklamayı okuyunca bunlan düsündüm bir kez daha... Sayın Başbakanın, basına yansıyan sözlerinden öğrendigimize göre, kanlı olaylann nedeni 1974 af yasası ile Anayasa Mahkemesinin, bazı yasalan iptal etmesi imiş. Oysa, 1961 Anayasasının daha geniş özgürlükler tanıyan hüküm leri yürürlükte olduğu günlerde, bu toplum, dört yıl süre, tnönü koalisyonlan ile yönetilmiş, ama tek bir öğrencinin bumu kana K 20. YÜZYIUN SON ÇEYREOiNi YAŞADlGlMIZ GÖNÖMÖZ. DEMOKRASilERiNDE «DEVLET BENıM. DÜJÜNCESi ilE iKTiDAR OLUNAMAZ. DEVLET GUCÜ. ANAYASAL KURULUJIAR ARASINDA DENGELİ BiÇiMDE BÖlÜNECEKTiR KUJKUSUZ. A H. Basri AKGiRAY Istanbul Mületvekül mamıştır. Yasalarda ve kurumlarda hiç bir değışiklik olmadığı halde, yedi ayı asan bir «Ure, saym Ecevit'in başkanı buküiBftt spnetmni» kal Dertiirerin yâkmdığı bu döaemd« tuaulü&e konmuş, komünist" ve anarşist olarak nitelenen genç insanlar bu dönemde serbest bırakılmışlardır. Ama, değil, ölüm veya yaralama, bir tek boykot ya da isgal olayı olgulanmamıştır. Kaldı ki, af yasası ile serbest bırakılan gençlerin çoğunluğu solcu olarak nitelenen kimselerdir. Oysa Demirel'in Baskanı bu lunduğu MC hükümetinin iktida n ile başlayan kanlı olaylarda ölen ya d» yaralanaaiartB türmine yakın bir çoğunluğu sĞlcüdur. .yakılan, yırtüan suU^Oğretıyi içeren kitaplar, yıkılan, dökülen, solcu bilinen kişilerin işyerleridir. Oysa, solculann, kendi kale sine gol atacak kadar şaşkın olmadıkları herkesçe bilinmekte dir. Kendisıni yiyen bir topluluk iw» bu giine dek görülmemiştir. Hata ve çaresizliğini kabul et mek erdemliliğinl gösteremeyen Sayın Demirel, suçlu arama telâşı içinde Anayasal kuruluşlara saldırmakta, parlamentonun çıkar dığı yasalan kötülemektedir. Baş ka bir deyimle, sayın Demirel'in demokrasiye, Anayasal kurumla rın görev ve yetkilerine tahammülü yoktur. Ne var ki, on beş yıldır Anayasamızın getirdiği özgurlüklerin tadını almış halkımızm da, bu denli çarpık düşünceye sahip yöneticilere taoammU lü yoktur. B. Russel, «tnsanoğlunun sınır tammayan isteklerinin basında şan kazanma vardır. San kazani ^ yolu olrrmk koruma olanagından yoksün genç kızlar kurşunlanıyorsa, sokaklar ve üniversite bahçeleri her gün bir gence mezar oluyorsa, mesken dokunulmazlığının verdigi güvence içinde sığındığı evinde bile insanlar habersizce öldürüyorsa, ve iktidar olanlar, tüm bu olaylan önleme yeteneğinden yoksun ya da belli bir amaç uğruna susuyorlarsa, kuşkusuz böyle bir iktidan kullananların şamndan söz edilemez. Ve hele eğer, iktidar yakınlarının parasal durumlan, birden pelir dilimlerinin tavamna sıçnyor ve bu hal kamuovunda kuskuiu tartışmalara neden oluyorsa, en yetkili yöneticiler, adam öldürmenin vatanseverlik olduğunu yürekleri sızlamadan söyleyebiliyorsa, böyle bir iktidan ve onu kullanan kişüeri nitelemek için sözcük bulmak zorlaşır. Bozulan toplum düzeninln, anarşinin, kanlı olaylann sorumluları somut kanıtlarla saptanmıştır artık.. Barolann. meslek kur.uluşlannm bildirüerine kulak vermek gerek. Tarafsız basında yer alan aydınlann sesini dinlemek, direnen işçinin davranışını izlemek gerek. Toplum tüm kesimieri, kurum ve kuruluşlan ile yöneticilerin beceriksizliklerinl sergiliyor. Yöneticilerini bu denll suçlayan ve yöneticileri bu denll vurdumduymaz olan bir toplum daha belki bugüne dek gösterüemez insanlık tarihinde... Görüldüğü gibi, Anayasal kuruluşlan, bir bölüm yasalan suçlamak gülünç olmaktan öte bir anlam taşunıyor. Yirmincl yüzyılın son çeyreğini yaşadığımız gücü, Anayasal kuruluşlar arasında dengeli biçimde bölüne cektir kuşkusuz. Toplumlan demokratik kurulve kurumlarla yönetmek zordur. Bu zorluğu yenebilecek güçte olmayan yöneticıler demokrasiyi değil, kendilerinl değiştirmelidirler. Bu nedenle, bu güce sahip olmadığı geçmişi ile kanıtlanan sayın Demirerin rahatça yapabileceği bir tek davranış kalmıştır: Politik defterini hata ve sevaplan ile kapatıp blr kenara çekilmek... Ülke için de, kendisl için de en çıkar yol budur. B. Shau*ın dünyası belki erdemlileri istemiyordu ama, bizim toplumumuzun erdemli yöneticilere çok gereksınmesi var. ATATÜRKÇÜDEVRİMCİ EYLEMİN SESi HALKEVLERİ Şubat 1976 sayısı Şinasi ÖZDENOĞLD Ceyhun Atuı KANSU Pikret OTYAM Mehmet SALtHOOLU H. Sami TÜRK Muzaffer HACIHASANOĞLU Hüseyin YAKIŞ Işıl ÖZKAN Tevfik DALGIÇ M. Kemal YILMAZ Mine ÖZMEN Mustafa ÇETÎN Aydın KARASÜLEYMANOĞLU Muzaffer UYGUNER Antf ÇEÇEN ve Aşık ÇOBAN'ın yazı ve şiirleriyle çıktı. BAYtLEKDEN ARAYINIZ. (Cumhuriyet: 1256) Merkezi Istanbul'da bulunan bir ilâç fabrikasında çalışmak üzere aşağıdaki nitelikte bir piyasa analisti aranmaktadır. ÖZELLİKLERİ • • İktisat veya J*j/etme İktisadt tahsili yapmış olmak • 30 yaş civannda ve osker/ikfe îJ/fk/si olmamak En az btf yıl tatif aiantnda çahjmi} olmak GALATASARAY SPOR KULÜBÜ BAŞKANLIĞINDÂN BiLDiRiLMiŞTiR Kulübümüz Başkanlanndan, Divan Üyemiz değerli insan, büyük vatanperver GÖREVLER Pazarlanan bütün ilâçiaria ilgilenmtk Masraf hesaplarını takib ve mali ittatittikler çıkarmak • Piyasa potansiyeli hesaplan yapmak ilgilenenlerin 28 Şubat 1 976 tarihine kadar aşağıdaki adrese bir fotoğraf ile birlikte özgeçmişlerini yalnız mektupla göndermeleri rica olunur. Müracaatların gizliliğine dikkat gösterilecektir. • • Cumhuriyet döneminde bugüne deçin Türkiye'de 1925, 1939, 1955, 1960, 19«3, 1970, 1974 yülarında sıkıyönetime basvurulmuştur. Sürelerin toplamı insanı gerçekten ürkütecek niteliktedir. Sıkıyönetim; yâni hukuksal deyimi ile polis devleti yöntem ve yollarının uygulamaya konduğu dönem demokrasi savaşını sürdürdüğümüz yılların yarısına yakın bir kesimini kapsamaktadır. Sonuç ne olmuştur? Ortadadır. Sıkıyönetim sorunlan çözernemiş; tersine, sorunlara yeni sorunlar eklemiştir. Ordu yıpranreustır. Sıkıyönetim, «fikir yönetimi» görevinl üstienmiş, bu nedenle Türk bilim, fikir ve sanat yaşamı kısırIaştınlmış, dolayısiyle demokratik kurumlara temel olması ge> rekli Türk toplumuna özgü fikir yapısı oluşamamıştır. 29 ay lık sıkıyönetim sırasında, salt Izmir 4'üncü Sulh Ceza Hâkimliğinin 972/36 sayılı kararı Ue yasakladığı ve toplattıçı ki. tap, dergi ve bildiri sayısının 1X4 ü bulduğunu söylemek, 12 Mart sonrası fikir yaşanuna indirilen darbenin en somut örneğidir sanırız. Bunalım dönemlerinde sıkıyönetimden medet nman hükümet yetkiUleri, tüm kargaşalığı uluslararası komünizm örpütiine yıkıp başlannı kunıa gömeceklerine, huzursuzluğun gerçek nedenlerine eğilmeiidirler artık. Ve bugün panzerleri gençlerin üzerlerine sürnıeden önce, hiç degüse o dipdiri eUerin havalara kaldırdığı dövlzlere blr göz atmalıdırlar. Toplum sorunlannın çözümünde »n usçu yol, toplunıun •esini boğmak değil, ona kulak vermekiir REFIK SELIMOĞLU 15 şubat 1976 pazar günü Hakkın rahmetine kavuşmustur. Aziz nâşı 17 şubat 1976 salı günü (BUGÜN) Şişli Camiinde kılınacak öğle namazını müteakip, Bakırköy Aile Kabristanında ebedi istiralıatgâhına tevdi edilecektir. Muhterem Ailesine ve Galatasaraylılara başsağlığı, meıhuma AUah'tan rahmet dileriz. PEVA . istiklâl Cad. îmam Sok 1 Beyoğluİstanbul (İlâncüık: 5242/1260) VEFAT Tırhala fatihl Mehmet Celâlettin Paşa ile Ahsene hanımm kizı. Ahmet Zühtü Paşa ile Kamer nanımm gelini, Zahit Oraloğlu'nun eşi. Saadet Saracoğlu. Mergube Taylaner, Zühtü Uaram Ali Oraloglu'nun annesi. Aydm Yılmaz, Jivin Saracoğlu. Meral Yüksel Nakıpoglu, Sevda Diren. Sevgi Düzel, Akm • Burçin Gündüz Alev Oralofclu'nun büyükannesi, Rüştü Şerife Şükrü Tılsım Saraooğlu, Beril • Esra Zorlu, Murat Nejat Düzel. <;Uler Ka»lak, Alper Toker, Mehmet • Yeşim • Çağla Mergube Nakıpoğlu, Nilgün • Demir Diren, Sarp . Ali Alp Ali Oraioğlu'nun ninesi, Asiı Saracoglu'nun büyük ninesi. Şükrü Saracoğlu, Kâmli Taylaner, Nemika • Fahamet • Türkân Oraloğlu'nun kayınvaldesi FEDAKÂR ANNE, İYÎ tNSAN (Radar reklam: İ96,1264 j Î.E.T.T. İŞLETMELERiNDEN: Jeoloji Mühendisleri Odası 11. genel kurul duyurusu OdamiHn 11. Genel Kurulu. aşağıdaki gündem uyannca, 28.2.1976 cumartesi günü, saat 9.00'da Ankara'da DSİ salonunda toplanacaktır. Üyelerin oda kimlikleriyle katılmalan duyurulur. YÖNETtM KL'KULD GÜNDEM: 1. Açılış ve başkanlık divanı seçiml. 2 Çalısma ve denetim raporlarının görüşülmesl, yönetim ve denetim kurullannın aklanması, Oy ayırım komisyonunun seçilmesı, adaylann bellrlenmesl, Yeni yıl bütçesınin karara bağlanması, Seçim sonuçlannın açıklanmasi ve kapanış. 756 m3 Kaba Kum Satın Alınacaktır 1) Yukarıda yazılı iş mektupla fiyat ve teklif tsteme usulu ile ihaleye konulmuştur. 2) Tekliflerin en geç 26.21976 Perşembe günü saat 15.00'e kadar Metrohan 4. Kat Levâzım Müdürlüğüne elden verilecektir. 3) Bu lşe ait şarnameler adı geçen Müdürlükten bednlsiz olarak temin edilebilir. FEHIME ORALOĞLU Hakkın rahmetmp Kavuşmuştur. ( enazesf 1? Şubat 197S Salj Rünü ögle namazından sonra Kızıltopraktak) Zühtü Pasa Camiinden saldınlarak Karacaahmet Mezarlığına ^öefnedilecekUr. A I L ES ! iZ.VJRCAD.NXD 30/9 YENS£HRA\KARA • PROFESYONELLER İCİN .tüm gereçlcri/le satılık tel:124694ev265914
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle