Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Dfiaı CUMHURim 26 ARALFK 197S ABDDLCANBAZ TURHAN SELÇUK f (juZLÜKLu ^AM uZLÜKL Stalingrad " 'Son Kurşuna Kadar,, Ç e v l r e n ı N. DfZDAROĞLU 80 Hamburg'daki Küçük îstanbul Hamburg'a geldığimızden ile yıl sonra, öğretmenin ve öğrencl arkadaşlanmın derste bütün söyledıklerini anlıyordum artık. Almancayı da hiç çekingenlik duymadan konuşuyordum. Yanlış yapmıyor muydum? Yapıyordum . elbette. Ama sınıf öğretmenimiz bunun önemli olmadıgını, zaman la düzelecegıni söylemişti. Zaman zaman Uve yanlışlarımı düzeltıyordu, ama ancak ben sorarsam: «Doğru muydu söylediğim?» «Yanlış yapıyorsun diye üzülme, kendüifinden düzelir o yın lışlar». Hemen hemen her 3§ledfn sonra Uve ile beraberdim. On'J ıstediğını zaman görmeye gıdeoıliyordum, hatta pazarlan bile. Ana babası da seviyorlardı beni, Türk olmam hiç farketmiyordu. Ana babasının beni sevdiklerme babam inanmadıgı için, Uve'den sonıp öğrenmek ıstemiştim bunu. «Seni nasıl sevdıklerini kendm de gormüyor musun?» demıştı Uve. «Görüyonım aslmda.» «Eh öyleyse saçmalamayı bırak artık!» Bunu duyunca bır rahatlamıştım. Evdekilere bunu anlatmca. sevindiler. Ama babam asıl, Uve' nın babasıyla sokakta karşılaştığımız bir gun ınandı buna. Babama elini uzatan Uve'nın babası: «Hele şükür tanışabildık», dedi, nogullanmızuı arasuıdan su sızmıyor hanidir.» Memleketteki yakınlarunızdan lyi haberler alıyor muyuz, annem buralara alışabilöi mi, yakındft yeni bir eve taşınabiliyor muyuz. diye sordu. «Memleket kardeşler, baba, hep si iyi» dedi babam, «ama var çok fakirlik. Ne zaman ben para göndermek sık, daha ıyı.» Sanırım, derdimizle ilk kez 11gilenen biri çıkmış oluyordu böylece. Ortada sevinilecek bir haber yoktu ama' babam çok değişmişti birden bire, bay Steffens'e sevinçle bakıyordu. «Kanm hep memleket özlem», d:yordu babam, «hep memle'.cet konuşnıak, hep ıstemek köy, kaimak köyde.» «İzin alınca belki bütün aıle bir çezinti 3'aparsınız oraya.» «Çok para. olmaz.» Bay Steffens. Türkiye'nin her hâlde çok güzel bir ülke oldugunu bir izninı orada geçirmeyi istediğini. söyledi. Özellikle İstanbul çok güzel olsa gerek. dedi. Bu en büyük kentimizi biz de ancak resimlerinden tanyorduk. Uvey'nin ailesi zengin değildi ada, yoksul da değildi. Ünlü camüerle dolu büyük kentimizi görmek, gezmek bakımından bizden daha şanslıydılar. «Gine görüşeceğimizi umarım» dedi bay Steffens ayrılırken, ve babama elini uzatt. «Biz çok sevinmek slz bize konuk, türk yemek.» «Onu yapanz bir pün.» Babamın, kırmızı dörtgen taşlı alun bır yüzügü vardır parmağında. Tasıyana saygmhk kazandırdığı düşünülen bu yüzüklerl biz TürKlerde çogu aile babalan takar. Bay Steffens'in babamın 5"üzüğünü bir kaç kez dikkatle gözden geçirdiğini gördüm. Bu türden yüzükler alman erkeklerl için olağan degildir. Babamın gururuna diyecek yok tu. Giyim kuşamımn yerinde ol Yazan Ruth HERRMANN Türkçesi Zeyyat SELiMOÛLU ? azan : HEÎNZ SCHRÖTER HAKAN. KÖYDE KALAN MALiK'E YAZDIGI MEKÎUPTA OZEUiKLE OKUL DÜZENiNDEN YAKINIYOR. BENıM DE 51MARTILDIGIMDAN SÖZ EDiYORDU... Saat onblrde traktör fabmasına cıa ares vuruşu başladı Rus tankları doğu ile kuzeyden fabrikaya saldınya gcçıp bir kere daha vahşice ateşi surdürdükleri zaman 24. ve 16. zırhlı tümen artıklariyle 389. piyade alayı döküntülerinden artık hiç ateş karşılığı verilnnyordu. Çünkü onlann toplan tahrip edilmis, sılâhlanjcarlar içınde yatıyordu, mermi hazneleri de bomboştiı. Saat 11.15 sıralarında kuzey kuşatması son kez olarak doğıudan yüksek komutanlığa şu telsızi gönderdi: «XI. kolordu bütün tümenler:yle üstlin düşman kuvvetlerine karşı son adamına kadar savaştı. Yaşasın Almanya!». STALİNGRAD ÜZERÎNDE SİS VE KIRMIZI DUMAN Genelkurmay Başkanhğının bu teslim olma haberini şaşkınhkla karşılamış olmasına rağrnen aslmda bu durum beklen'lmeyen bir olay değildi. Hitler bu işin neden böyle olması gerektıği konusunda bundan dört hafta önce ve kasım ayı sonunda ileri «ürduğü şu nedenlerle 6. ordunun korkunç sonuna pek de üzülmuş gorünmüyordu. Çünkü: «Yenı bir cephemn kurulmasına olarak sağlanabılmesi ıçin 6. ordunun feda edilmesı gerekkydi. Hava yoluyla yapılacak ikmalin başarısızlıga uğranıasındaki suç,' hava durumu ile erken gelen acımasız dondurucu kışa aittı. Işte bunlar hep kaderi Almanya'nın aleyhıne çevıren güçlü etkenler olmuştur. Tanrının çızdiği yollar asüamazdı». 2 fjbat giinu öğleden sonraki saatlerde Hitler, Orgeneral Zeitzler'e kuzey kuşatmasının sonu konusundaki duyularını şu sözlerle belirtti: «Paulus'un tutsakhğı kabul etmiş olmasma b;r türlü inanmak ıstemiyorum. Yaşamakla ölümsüzluğu seçmek ıradesine sah:p iken öîümsüzlüğun eşığinden dönmüş oluyor Bir feldmareşalin yaşamayı seçmış olmasını aklım almıyor, fakat 6. ordu olmemiştir. Zeıtzler, bu tumenlerin derhal yenıden örgütlenmesıne çaba gösterinız». Aynı gun saat 15 sıralarında feldnıareşal Milch'uı karargâhındakı çalışma masasımn ustunde bir keşit uçagımn şu mealdeki borda raporu dunıyordu: «Rapor 1711, Fck 1913, Saat 14.06: Stalıngrad'da artık hicbir savaş hareketi gorulmemektedır». Bu raporla yetinrneyen feldmareşal, savaş bölgesi üzerinde ikincı bir hava keşfi yapümasını emretü. Bu emre gore on ıkmal uçağı Stalingrad'a uçarak halen direnişte uulunan Alman birliklerınin var olup olmadıgını saptayacaktı. Keşte giden bu uçaklardan 18.30'a kadar sekızı gerı donmüş ve aşagıdaki şu bilgıleri vermişlerdı: Bunlardan dört uçak gösterılen Alman bölgesinde hiçbır hareket gormemış, ıkı uçak da gördüklerini güvenle veremıyor, öbür ikisi de hareket olduğu sandıklan yerlere jüklerini attıklarını bildiriyordu. Bunun üzerine mareşal Milch, altı uçağin daha keşfe gönderiimesını emretü. Sonuç saat 22 sıralarında şu verımsız haberlerle onlerine gelmiş bulunuyordu: «Yerden, üzerlerine doğru gelen uçaklara karşı çok şıddetli defitard atcşi yoneltılıyordu. Bölgede kuşatma çemberi diye bir şey görülmemıştı. Yerde dost ya da düşman mı olduğu bilinmeyen çok zayıf topçu ateşı saptanmıijU. Kentın her yanından koşulu ve motorıze düşman kuvvetlcrı geçmekte olup sistemsız ve düzensiz bır şekılde her renkıe ışık mermilerı atılıyordu». Bu haberden sonra da Ju52 taşıt gruplarından hiçbir uçak hareket* geçirılmedi. 14.06'daki raporla ikinci Ju dalgasırun keşif sonuçiarı Führet başkarargahır.a akşam saatlerinde ulaşmıştı. Eundan bir saat sonra da Doğu, 4 durum haritası üzerinde Stalingrad'ın sanajı bolgesını kapsayan ve bır zamanlar üç yüz yirmi dort bin Alman askerıııirı yırmi iki vümenle bulunduğu büyük bır bölgeden arta kalan küçük bır mavl daıreye kırmızı bir çizgı çekıİGi. Hıtler'in pohtik konuşmalarında bir boru şiddetiyle hiç agzından düşurmedıği şu sözlori, bir ordu mahvoluncaya kadar bütünu ile yerme getirilmıştı: «Alman askeri durdugu yerde sonuna kadar durur ve onu dünyanın hiçbir gücü yerinden atamaz». 6. ordunun yaşam saati durmuş; makinesi kırılmıştı. Buradakı tumenlerin mahvolmasının nedenı, cephane yoksunluğu, soğuk, açhk, düsmanm üstünlüğü, Führet başkarargâhının uyguladığı stratcjı ile ordu başkomutam ve kurmaybaşkanmın itaat, disıphn ve sadakat anlayışlarında yatıyordu. 2 şubat gunü saat 12.35'de «Don» ordular grubu sadece şu telsiz bıldir.sım almıştı: «Bulut yukseklıği beş bin metre, görüş uzaklığı on iki kılomftre, gök açık. küçük bulut topluluklan, ısı sıfınn altında otuz bır derece. Hava sözlem yeri blldırir.. Yurda selâmlar.» DON CEPHESİ Kt R11AY KARAGAHI, 2 ŞUBAT 1943. SAAT: 18.30 So\jctler Birliçi Silâhlı Kııv\cller Başkomutam Stalin Yolda Voskova HarckAt Kaporu Nr. W)79 OP ?a Emirîermız gerssdr.ce Doo • uephesı birlıkleri 2 şubat 1943 günii saa' 16.00'da Stalmgrad'da kuşatılmıs bulunan duşmansn cezalandırılıp yok ediimesır.i sona erdirmiştir. Bütiinü ile yok ve kısmcn tutsak'edılcn bırlıkicr sunlardır: 11. kolordu. 8. kolordu, 14 zırhlı kolordu. 51. kolordu, 4. kolordu. 48, zırhlı kolordu, 4 kolordulardan okısan 22 tümen kuvvetinde olarak: 44; 71; 76: 79 94 ve 100; motorıze lümenlarle 113; 376; 295; 297; 305; 371; 384 ve 339; pıyada tümenlerinden başka. 3: 29; 60; motorıze tümenleıle 14; 16 ve 24; zırhlı, 1: Romen süvari.ve 2ü; Romen piyadr tnmsrlsrıni kapsamaktadır. ALMANCAYI İVİ KONUŞMAM HAKAN'LA ARAMıN AÇ1LMASINA NEDEN OLUYOR duğuna da sevinmiîti. Her zaman tersaııeden gelirken is giysis;sı sırtında öyle gelirdi aslında. «tyi kı yabanlık giysimi giymıştim», dedi sonradan bana. «Uve'nın babası işte olmasa da hemen hep ışçı giysileriyle dolaşır», dedim. «O başka biz çevremizi iyi etkılemek zorundayız, dikkat etmeliyiz.» Almanlarm Xoel bayrammda Uve'nın anababası beni evlerine davet ettiler. Bayramın ikinci günüydü. Babam Istanbul'un bir sıra renkli manzara kartlanndan satınalmıştı. Ev sahiplerine armağan edeyim diye. Bütün evdekiler, kartları bir bir gözden geçirdiler. Bay Steffens, resimlere bakıp şöyle dedi: «Barakalı kampa Küçükİstar.bul admı veren her kimse, Istanbul'un ne güzel olduğundan haberi yokmuş.» Hakan'dan bir azıcık bile fazla çalışkan değildim. Benim ondan çok daha iyi Almanca konuşmamın nedeni, onun Alman arkadaşı olmamasıydı. Hakan ağzını bile açmağa cesaret edemiyordu Almanca konuşmak için. Ancak dostumuz gazeteci kadın bir şey soracaktı Hakan'a da, o zaman! Hem, bana öyle geliyordu ki, kadın da onun ne dedipinl anlamıyor, ama anhyormuş gibi yapıyordu. Hakan'ın bu yetersizliği özellikle önemliydi, çünkü bütün kardeşler içinde en büyüğümüz oydu. Babamdan sonra ailenin en önemli kişisi de en büyük oğuldu. Gelgelelim. Türkçeye çevrilecek önemli bir şey oldu mu, çevirmenliğl ben yapıyordum. Resmi makamlardan, hastalık sigortasmdan gelen mektuplan, ömeğin. Tutalım bir yere telefon edllecek, «Kasım becerir o i?i» deniyordu hemen. Bundan gurur duyuyordum duymasına ama, zaman oluyor, telefon kulübesine koşmak bir angarya oluyordu. Zaman zaman, Hakan benim gösteriş yaptığımı İleri sürüyordu. Bu yüzden birkaç kez dalaştığımız da oldu. Ne yapalun. Almancayı kötü konuşuyorsa, kabahat benim miydl? En önemsiz şeyleri bahane ederek beni azarlıyor, benün için fiyakacı diyordu. Bir gün yatagma otunnuç, yazı yazıyordu. Ben de, Uve'den dogum günümde armağan aldığım güzel bir uçakla oynuyordum. «Sen şu gürültüyü kesmeyecek misin?» diye çıkıştı Hakan öfkeyle. «Okul ödevini neden masada yapmıyorsun?» Elr karşılık vermeyip, yaznıayı sürdürdü. Bu sırada aruıem gelip, alısverişe çıkacağını, ona yardımcı gelmesuıi istedı. Annem tek başına yakındakl bakka!a kadar bile gıtmezdı. «Vaktım yok» diye homurdandı Hakan. Annemıze karşı böyle terbiyesizlik etmek bizde olağan degildir. Annem kızmıştı. «Hemen hazırlan, benimle gel!» Hakan yataktan lndl. «Kasım herşeyi daha iyi yapıyor nasıl olsa.» Bunu söylerken bir yandan da öfkeyle bana baktı, çıktı. Yazıp çizdigi şeyleri yastığmm altmi soktuğunu göz ucuyla izle miştim. Alıp baktım. Okul ödevl defildi yazdığı, Malik Evinsoy'a mektup yazmıştı. «Kardeşim Malik buralan nasıl bir bilsen. Orada kalıp, okulu orada bitirdiğine şükret. Burada doğru dürüst bir arkadasım yok. Varsa bir iki Türk çocugu, ama onlann durumu da benimki kadar kötü, çünkü onlar da Almanca konuşamıyorlar. Okulda körkütük oturup kalıyoruz. Çoğunlukla öğretmenlerin ne dediğini de anlamıyoruz. Ama hep sessiz sedasız oturmak olmu yor. Canımız sîkılmca gevezelik ediyor, ya da bir oyun oynuyoruz. Oğretmen gordu raü. ozellik le bizim çok daha dikkp.t e'me •Desenler: Mehmet GÜLERYÜZmiz gerektiğini söylüyor, klml ço cuklar gülüşüyorlar o zaman. Ge çen gün içterinden biri, bizim ap tal olduğumuzu, onun için öğrenemediğimizi söyledi. Paydosta lyi bir dövmek istedim onu ama, üç kişi birden imdadma yetişti hemen, ve ben, daha güçlü olduğum balde yenik düştUm. Kasım ile de sürekli kavgalıyız. Almanca konuşulabildigi için kendini benden daha zeki sanıyor. Evde duyulan söz hep «Kasım yapar, Kasım eder». Annem ile babam tarafmdan şımartılınca, kendini ağabey yerine koyuyor. Bizden üç yaş daha küçük olduğu halde, herşeyi daha iyi bilir iddasında. Hem de herşeyi! Şu sırada da yanımda oynayıp beni rahatsız ediyor, bir Alman arkadaşının armağan ettiği uçakla oynuyor..» Hakan'ın mekrubu burada kesiliyordu. Mektubu yine yerine koyup, kendisine hiç bir şey söylemedim. Geri dönüp geldiğinde hiç konuşmadım onunla, bisikletle Uve'ye gittim. Dve'ye de açmadım bunu. Aile arasındaki anlaşmazlıkları başkalanna açmayı sevmiyorum. Uve'ye o gün, Hamburg kentinin merkezinde, Elbe'nin öbür yakasında oturan bir kuzeni gelmişti. Onaltı yaşlannda. Mike adında bir çocuktu. Sövledigi ban sözlert hiç anlayamıyordum. Birlikte gitar çaldıklan bir arkadaşını anlatıyordu. «Dedim ya sana, bitirim herif, dört dörtlük! Gelecek cumartesi tozu dumana katacagız yıne müzıkle, beraberinde de esaslı bıra. çek ha çek!» Uve, ana babası bir $ey demlyorlar mı diye sordu. Böyle bira içmelerine falan. Mike, ana babasmın haberi olmadıgını, ama öğretmenlerden birinin işı çıkmıs olduğunu söyledi. «Ama postayı koyduk ona gine de, işte böyle.» Mike gittikten sonra, anlıjama» dığım bazı sözcükleri küçük almancaTürkçe sözlükten bulup çıkarayım, dedim. Sözlügü hep yanımda taşıyordum. Ne var ki Uve bu deyimleri bulamıyacagimı, bu sözcükleri, gençlerin kendi aralarında kullandıklarını söyledi. «Blra ve sigara içmeye ne dersin?» «Bilmem ki, dedi Uve, on Uc on dört yaşındakıler bile içıyor bazen.» «Benim babam bile bira lçmez, Müslümanlara alkol haramdır.» dedim. «Ben birayı sevmem. ama bira lçmenin çok da kötü bir şey olduğunu sanmıyorum » Y A R I H : YAZ TATili BULMACA TiFFANY Bir sayı İngiltere adasında bir kurtuluş örgütünün sımgesi. 9 Tersi bir geminin bulun dugu limandan ayrılması yasaYLKARDAN AŞAĞIYA: 1 Bildirge. 2 Eski bir mezepotamya uygarlığı Bir nota. 3 Tersı eski Türklerde kağana bağlı ve kendi başına buyruk, ikinci derecede bir dev let başkam Bir kedi türü. | 4 Tersı Bizmut'un simgesi j Tersi beyaz Eski bir uygar | lık. 5 Döndüre döndüre bir yere sokulan burmalı çivi Ter si sonuna sessiz bir harf getiril dığinde sayı ısmi olur. 6 Belirti, ip ucu. 7 Takma isim Tersi ilişkın. 8 Meyhaneler. 9 Bulmaya çalışma Kısa zaman. DÜNKÜ BULAUCANIN ÇÖZÜMt SOLDAN SAGA: 1 Sinamekı. 2 îyot Zile. 3 Yitık. 4 Olanak Bi. 5 Ni Arafat. H İki AUk. 7 şaman. 8 Mı Panama. i) Sa Nalın. \ I K\RD\\ AŞAGIYA: 1 Sıvomzm. 2 lyilik K : N'ota Iş. 4 Atina > Ap rt Kaıpınan. 6 Ez Kaiana. 7 Kin Final. 8 II Bak Mı. 9 eriT Can. topçu gruplan, 243; hücum topu grubu ils 2; ve 51; DoRoKetatar alav'.arı ve baSımsız birlil: olarak başka cephelerde görev alan ce=iti alaylp.ra "bağlı 9; 12: 25; 30: ile 37; uçaksavar gruplan b) 45" 71 294; 336; 652; 672; 685 ve 601; bağımsız ıstıhkam taburlarıyle numarası bulunmavan başka bir istihkâm taburu. c^ 21; 40; 540: ile 533: bağımsız inşa taburları. d) ö;' ile varsayım olarak 594; haberleşme taburlan, T' ile 28: topou ölçrre gruplan. eı f) Bırçnk köprü komandolanyla öteki ağırlık bırlıkleri. •Va'arırda biri çeneral fe'.dmaresal, ikisi orgeneral, obürleri tüm v'tıısgeneral olmak üzere 2300'ün üstünde subayla toplam olarak 91000 tutsak almmıştır. Düşmanm kuşatılan birliklerınin bütiinü ı> tasfivesi sonunda Stalingrad kenti ile bölgesındekı savaşlar fıılen sona ermış bulunmaktadır. Ganimet olarak ele geçirilen malzamenin sayımı sürdürülmektedir. y ü b k homutanlık kurmay kararBâhı vokili topçu marcşali Woronow Don Cephcsi Savaş şurası Tuğjfnrral TELEGtN Don Cephesi Birliklerl Başknmutaııı Orgeneral Rokossovıskij ,n Cpphp«i Kumıavbaşkanı Tümçeneral MALININ 1 2 3 4 5 6 7 9 1 2 3 4 5 6 7 89 I II U ni 8 TTFn m I U rFLn m m\rm\n W3 HTJ1 HLN U T Mm • n X I T E MtR rx)\ CEPHESt BtRl.İKI.ERİ BAŞKO>RTANUĞINA Pr»ı cephesi orduları kurmay karargâhı başkomutan vekiH tcpçu 'rmrssalı Woronow 'a. Don Cephesi Birlikleri Komutanı genPral RoKnss\TSkuye: StalinErad'da kuşatılan düşman birliklerini yok cdrrek sa'aşı sonp ,oırri:gıni7d?n örürü sizi ve Don Cephesi birhklcrını kuHarım Don Ceplıesı erlcriyle sııbay ve pnlitik vönPticüer.r^ ? ö5t ? rdikleri Ustün harekât basarılanndan dolayı t»şekkür ed?rim. Mosko\a Kremün, 2 şubat 1943 rf\PKO\TtTAN B iIIi T STALİN SOLDAN SACA: 1 Bir ucun bağlı bulundugu bir nokta etrafmda dönen kol. 2 Sinirli Anadolu'nun kimi yörelerinde sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen isım. 3 Bir peygamber :îerhangi bir sahneyı ve özellikle tıyatro sahnesini meydana getiren eşyanın topu. 4 İridyum'un simgesi Gemilerde odalara verilen isim. 5 Talyum'un simgesi Tersı ucu halkalı rlvata. 6 Fatı Anadolu yiğidı Utanç Bir nota. 7 Evlpre 5U taşıyan kimselere vprıl^n isim Baş tarafına sessiz bır harf getirüdiginde ticaret malı anlamında bir söz belirir. 8 DiŞi BOND