29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
(UHHUBlm 1376 yılı da senben kavgalanmn, utanmazlıklann, yalancılıklann, milli savunma içln uçak alımlarından ve depremın felâkeüyle kıvrananlardan bile yararlanan çıkarcı reziiliklerımn kokusmuşluğu içinde geçip gittı. Bu yazıya «ütanç yılları» başlığını koymak belki daha yerinde olurdu. Çünkü Türk devritninin gerçekleşmesinden bu yana akıp giden yıllardan, ne enerji, ne ağır sanayi, r.e sağlık, ne rasyonel tanm ve besın, kısacası, ne ekonoırJ, ne de mılli eğıtim soranlarımızdan h:ç birinl çözüme bağlayamadığımız için, geri kaîrmslıktan bir türlü kurtulamamaklığımız; daha riun Osmanlı împaratorluğunun birer parçası olan Romanya'ya Eğır sar.ayı, Bulgaristan'a elektrik enerjisi, komşumuz îran'a kredi için el açmamız; Atatürk'ten sonraki yıllan kokuşTiuş, çürümüş bir organizmada kıvıl kıvıl kaynaşan kurtlar ve böcekler gıbi, kimı zaman o organizmayı kimı zaman da birbinmizı yemekle geçırmemiz, bu yıllann Türk ulusu için «Utanç yılIan» olarak nltelenmesini gerektirirdi. Temiz Türk halkmın bir üyesı olarak saygımdan yapamadım bunu. Ve «Yitip giden yıllar» başhğını koydum yazıya. Çok değerli yıllar hâlâ da yitip gidiyor böyiece.. Rahmetlı Inönü. 23 n;san 1970 günkü radyo röportajuıda bu gerçeği şbyle dıle getirmek yürekliliğinı göstermişti: «İçeride ve dışarıda, 1920'de miüî mücadeienln ba.şlanşrıcındaki aynı sorunlar yine çözüme baglanmamıs olarak ve aynı tehllkeler yine ve daha ajır biçimdc bizi tehdit ederek karsunızda duruyor.r «Yüreklilik» dedım, çünkü onun bu sözleri ülkede tam 14 31i Başbakan, 12 yıl da Cumhurbaskam olarak yönetimin dizginlerinl elinde tutmuş olan bu lider için acı bir özeleştiri, daha doğrusu çok acı fakat namuslu bir itiraf idi. Ondan sonra başa geçerek vatanımızı bugünkü cehennem çıkmazına getirıp sokan ve hâlâ da arkadan arkaya cadı ka7anım kanştıran küflenmiş politikacüar bu namuslulugu da gösteremediler. Türk devrimini küflendirip kötürümleştiren ilk tohumlar, ne yazık ki daha Atatürk'ün sağlığmda, hattâ Cumhuriyetin ilânından önce, yaduğum Anadolu sefaletinl düşünen yoktu. Bu gözlem benim için gerçekten düş karıcı ve hazin oldu. Görülüyor ki, Türk devrimini yozlaştıran, ulusal kalkınmayı engelleyen ahlâksızlık ve maddi çıkarcılık tohumlan vatanın kurtuluşundan hemen sonra atılmağa başlamış devrimin halk ve gençlik arasındaki coşkusu Atatürk'ün sağlığında az çok sürerken, onun ölümünden sonra bu coşku da dönerek TUrkiye komşu devlstlere oranla hep yerinde saymış, yani hep geri kalmıştır. Rahmetll Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun 43 yü önce yaap yayınlamadıgı bir broşür geçen haftalarda Milliyet Gazetesinde yazı dizisi halinde çıktı. Bu yazılar 1933 Türkiye'sinin sosyal, politik ve ekonomık eleştirisi niteliğini taşıyor. Yakup Kadri bu yazı dizlsinln son bölümünde şu yargıya varıyon cVasıl olduğumuz hukumetlere gOre büyük Türk lnkılâbı cihandaki âlem şumul manasını ve memleketteki yarancı hamlesini kaybetmekte ve Türkiye Cumhuriyetl dar sınırları içinde fit gide statik bir mahiyet almaktadır. Biz, bu hadiseri muayyen bir formül ile tarif etmek için «Türkiye Cumhuriyettnln bürokratlaşması» diyoruı.» Benim kanımca bu saürlann sonunda «Diyoruz. sözcüğünden önce: «Ve dUşmandan temizlenen Türkiye'nin çıkarcılık batağına saplanması» tümcesinl de eklemek gerek. Yakup Kadri bu eleştirisinı, her halde başında bulunduğu Kadro Hareketinin söndürülmesi Uzenne yazmış, fakat o zaman yayınlama ortamım bulamamış olsa gerektir. Bılındiği gibi Kadro Hareketi denilen olay, 1932'lerde Yakup Kadri, Şevket Süreyya, Vedat Nedim, Burhan Belge ve îsmail Hüsrev taraflarından Ankara'da Kadro adında bir derginin çıkarılmaya başlaması ve bu dergide sosral vs ekonomik inceleme ve eleştirilerln yaymlanması ile başlar. Yayınlann amacı, o dönemin dünyasında egemen olan fasist, nasyonal sosyalist, komünist, liberal kapitalist ideolojı ve iktisat sistemleri karşıs'.nda O zamanki de;.imle «Bütün fikriyat ve iktisadıyatıyla» Kemalizmin ldeolojisini kurmak idi. Kadrocular «Planlı ekonomiye dayalı kalkınma» düşüncesini savunu(Devamı 9. sayfada) 26 AMUK 1974 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Açıklanan Gerçek Yılmaz İçin.. 6k kapaiı. Yagmur ahmak ıslatan. Sokaklar ç8p yıginlaruun sıradağlanyla engebeleşmiş, Aralık aymın soğuğu cabası. Kentin aragöruntüleri o denli olumsuz ki, Insanın içine işliyor. Böyle zamaoda ne yaparsınız? Klml evine sıgınır. Kimi arkadaşına koşar. Kirni de vurur kendini yollara; oraya buraya bakınabalona yürür. Yürümek denirse buna. Istanbul'da yürünecek yer kaldı mı ki! Tüm kaldınmlann gezgin satıcılarla donanmış, oto parkı yapılmış. Zerzevatçüar, çorapçılar, tesbihçiler, çakmakçüar, ev eşyası satanlar, kaçak sigara satanlar, tombala çekenler, kumar oynatanlar, avarelik edenler, şakalaşanlar, yürümeye çalışanlar, stnema kapılannda vakit öldürenler. Sinemanın afişi sokağa sarkmış. Yılmaz Güney bakıyor afişten. îki genç gişenin önünde konuşuyoriar: Girellm mi? İM kez gördük ama.. Olsun, bir daha. Soruyorum: Kardeş, lyi ml fllmT Sorulur mu abt? Neden? Yılmaz Güney'de boş yok abl! Allah Allah... Allahma kadar abi. Yürüyorum. Bu insanlar, bu kent, bu toplumda olum»uzluklar yumagı nasıl çözülecek acaba? Yılmar Güney'ln ülkesl burası. Urfa'nın tezeğinden, tstanbul'un çöpüne değin Türkiye .. Köylüleri, kentlileri, harman yerleri, sur ovukları, apartımanlan, gecekondulan, kumar salonları, dolmuş durakları, kumarhaneleri, batakhanelerl, okullan, sinemalan, alle ocaklan, karanlık bucakları, gfineşl, yagmuru, karağı, sulagı, sevişmesl, sövüşmcsl çatışması dövfişmesi, konusması, on İkl kısım tekmill birden Yılmaz Güney .. Halkm Içinden kopnp çelmlş ve halkin vüreÇine bmıca Işlemlş blr başka sanatçımız var mı? Hakkari'den Tekirdağ'a dejHn kime sorarsan sor? Yitip Giden Yıllar... Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU n! hemen büyük raferin kazanılmasından sonra Ankara'da atılmaya başlanmıştı. 1920 yılırun ?3 rusanmda henüz 16 yaşını bile doldurmamış bir lıse oğrencısı olarak ılk Türkiye Büyük Millet Meclısıne kâtip atandıfım zamarı, DU Meclisin gerek raebuslan. gerek memurları ulusal kurtuluş istenç (irade) ve azminin doğurdugu coşku ile dolup taşıyordu. Liseyı bitırmek için o yılm ekim ayında memurluktan çekildikten iki yıl sonra bir lise mezıınu olarak dönüp yine aynı Meolise memur atandığımda, gözleyebildiğim kadanyla Ankara'run toplumsal havasında tanık olduğum olumsuz bazı gelişme ve degişmeler beni tedirgin ermi.m. Oysa Meclisten ve Ankara'dan sadece ikı vıl uzak kalmıştım. Bu süre içinde, 1921'de Sakarya, 1922'de ise Dumlupınar Meydan Savaşlan kazanılarak bütün Anadolu düşmandan temizlenmişti. Büyük bir coşku içinde dönmüştüm. Ankara'da gözle görülür büyük bir değişiklik yoktu. tlk Türkiye Büyük Millet Meclisi de değişmemişti. Ulus meydanında şımdi müze olan o mütevazi binada çahşıyordu. Yalruz milletvekillerinin sayısı çoğalmış, benim bulunduğum 23 nisan 1920 günkü ilk açıhşında 115 olan mevcut, Malta sürgününden dönen ve bütün ıllerden gelen milletvekillerinin katılması ile 350'yJ bulmuştu. Meclisin havası daha bir resmileşmiş. kalıplaşmış gibi geldl bana. Çogu 1920 yılından arkadaşım olan Meclis memıırlarından, o ilk yüdaki cana yakınlık. o bir tür okul havası kalkmış, yerini bürokrat davranışlar almıştı. Bunlan ve geçen ikl yıl içinde meydana gelen öbür bazı degişiklikleri «Bh* Lıj* Ögrencisinin Mill! Mücadeie Anı!an> kitatana»anlatmıştım. 18 yasındaki bir lise mezununuı.. 1822 yılı sonlanndaki gözlemleridir bunlmr Simcü 1976'nın son günlerindeyiz. Türk toplur" mn bugünkü durumuna, zayıf da olsa, ışık tu.ma bakımmdan, bu gozlemierden kımısını özetlemeKte yarar görüyorum: • Zafer sonu Ankara'sında dikkatıml çeken değişikliklerden biri de bu kentin «Iş takibi»ne gelenlerle dolup tasması olmuştu. Hatırı sayüır, sözünden çıkılmaz milletvekillerinden devlet dairelerine tavsiye mektubu koparmak için bir takım aracılar türemiştı. O devirde Ankara'da kadın kıthğı vardı. Istanbul'dan bazı kişilenn uygunsuz genç kadınlan namuslu kadın gıbi gıydirip parmaklarına halka takarak Ankara'ya birlikte getirdiklen ve nüfuzlu kişilere «Refikam cariyeniz» diye takdim etmek suretiyle işlerini gördürdükleri çok yaygın bir söylentı halinde ıdi. Köhne Bızans. büyük zaferden hemen sonraki yıllarda Milli Mücadeie Ankara'sını kokuşturmaya başlamıştı. • Bir değişiklik de arsa spekülâsyonu idi. 1120lerde kımsenin arsa, bağ, bahçe edinme hırsına kapıldıgını görmedım ve duymadım. 1922 yılı sonunda, hele 13 ekım 1923'de Ankara'nın devlet merkezi olmasından sonra bu kentte bir arsa edinme hırsı basladı. • Sözün kısası Ankara'ya bu kez gelişimde 1920'lerin ülkücü savas heyecanı ve kurtuluş amacı, şimdi bir «afer gevşekliğine bir «Dünyalık edinrne» hevesine dönüşmüştll. Benim son iki yıl içindekl borkır yolculuklarunda tanık ol G Ekonomi Bilmemek îlk Tohumlar Gençlik Gençlik... OKTAY AKBAL Evct Havır Yılmaz'ı tanır mısnıız? Tanırun abl! Nasıl bilirsin? Etedendir abi. Dolmuyun dlkiı arnasmda. otohiJsfln camında, kahve ocağının dnvannda, çayhanenin aynasmda. manavın dükkânmda Yılmaz'm resml... Iılmaı'ın filmleri sinemalarda, kitaplan Htapçılarda. kartpostaUan tezgâhlarda; Yümaz'ın kendisi içerde, dört duvar arasında. Türkiye blr garip filke; baldıran otu gibi; hayatın v« filümün tadı damagında bir toplum. Yaşadıgunız koşulların insafsızbğında, acımasızbgmda, hırçmlıgında bu tadı duyan ve duyuran az kişi var. Çogu tatlısu aydını Türkiye'ye Avrupa ölçüleriyle tepeden bakar; yaşadığı topraklara kök salacaguıa, saksı çiçegi olmayı yeglemiştir; çevresinden gelen etkileri özümseyip üretkenllğml besliyecegine. kuruyup kalma pahasma gözünü dısan çevirmiştir. Dışardan alıp içerde satmak, halk iktidannda kamulaştırılması gereken bir iştir oysa .. Gerçek Türkiye'yi soluk soluğa alıp veren kaç kişl? Kaç kişi çağımız Türkiyesini sanatm altm gergefine İşlemesinl bilmiş: halkma ve dünya halklarına sunabilmiş; hem ulusallaşmış, hem sınırlar ötesine ulaşmış! Geçmiş dönemlerden bugüne kalan paha biçilmez, solmaı, bitmez. tükenmeı halılar, kilimler, nakışlar gibi; bugünden yanna kalacak gerçek sanatımın kaç kişi benliginde olusturabilmiş ve üretip kamuya ulaştırabllmlş? Yılmaz Güney işte bu serüveni yaşayıp, bu serüven sonucunda basarıya ulaşabilmiş bir sanat erldir Ama slmdl dört duvar arasmda... Neden? Çelişkilerin sert çatışmalannda kavşakkavşak blr filkeyiz. Sanatı ve s«natçıyı içhnize sindirmek yerine; yiyip hi«rmek. kudurtup çüdırtmak isteyenlerurd» pusuda bekler günün her saati... Ve sanatçıyı ille de mahpushane smavmdan geçirmek sanki göreneğimizdir. Sanatçıyı demir parmaklık ardına sürukleyen cehenneml öyleslne gellştirmişuı ki, yakasuıı sıyırana aşkolsun! tşte şimdi Yılmaz içerde: ve filnilerl, resünleri. afişleri, öykülef!; romanları dışarda; ellerde; dlllerde; gözlerde, yüreklerde... Türkiye hep bSyle mi olacak? Böyle mi olmalı? «Roma'nın kntMİ tepeleri flıerlnde on beş vüıyü sonra gfiçlu bir lmparatorluk kurulmakta.» Venedik alanını dolduran kalabaük coşku içindedir, koUar havaya kalknuş bağnşümaktadır: «Duçe, Duçe, lmparatorluk împaratorluk»... Sonra da «genç beyinlert gerçegin dışına sürukleyen eskl bir çaraba ben. «eyen» bir gurnr içinde «Gençlik Gençlik» marşı söylenlr: «Hayatın sönmez meşalesiyiz biz Geleceği fetheden Ölümsüz gençüğin Çelik gibi Inançla Okyanuslan aşan yeni lmparatorlnğnn YoUanna doğru Yürüvecefiz Daçenln Istediği gibi EsH Roma yoUanndan.» O balkona uzaktan bakarım Roma'ya her gldişlmde... Venedik alanındaki Venezzia Sarajirun balkonudnr bu. Kaç kez resmini gördük, kaç kez filmlerde seyretük! Faşlst İtalyan'ın diktatörii, hem de az buz değil, çeyrek yüzyıl koskoca bir nlumın yargısına egemen olmuş bir kişlydi Mussolinl... Balkonun penceresdnden bağıra bağıra halka seslenirdl. Duçe Duçe çığIıklan, «Giovinezza» marşının nağmeleri, «sekiz milyon süngü» nakaratları! .. Bir ara bfadm Antalya'ya da göz dikmlşti Mussolinl. O günlerde bir mizah dergisl Mussolinfnin Rodos'tan Antalya'ya bakışını gösteren blr karikatür yayınlamıştı, alttna şu sözleri koyarak: «Adalardan bir yar bakar bizlere»... Baktı, baktı, baktı yalmzca, gözü yemedl Türkiye ile çatışraayı!.. Habeslstan. Ama\utluk yetü onun imparatorluk hayallerinl dovurmaya. «Ölümsüz gençlik» Afrlka ormanlarında, Arnavutluk daglannda tankla, topla, uçakla, zehirll çazlarla, modern teknlğin en 1leri silâhlanyle ezdi faşlzme karşı koyanlan... «Gençlik Gençlik» romamnı okurken ilk gençlik yıilanma döndüm. Lugl Preö'nin romamndaki kişiler benim kuşağmun insanlan Hmisi az çok aynı yaşta, künisi üç beş yıl daha önde... 1930larda, 401arda gençliklerinl yaşayan, çağımıun olaylanna hem tanık, hem oyuncu olarak katılan insanlar... «Gençlik Gençlik»in baş kahramanı Gullio yabancımız değil. Yasadıfı »erüvenlerl benlmsiyoruz, geçirdiği iç tartışmalan, büyüklük hayallerinl, yıkılıslan, bir uçtan bir uça kayışları.. «SeUz miiyonluk süngü ormanı»... Mussolini dünyayı korkutuyordu bu sözlerle. Bir ara gençliğin büyük bölümünü de ardı «ıra sürükledi. Düsler, güzeldir, avutucudur! Gençllkse, düşleri gerçek sayma çagıdır. Koca Roma tmparatorluğunn yenlden kurmak, yeniden dünyamn egemenl olmak .. Guüio'nun içinde yine de bir knsku vardır. Bir türlü tam inanamaz Faşizmin İtalya için gerekllliğine. Ağzı kalabalık ucuz polltikacılann söylevleri, dlktatörün bağnşmaları gözünü boyayamaz. Fasist Kültür Enstitüsü müdürü profesörle konuşmak ister bn konuyu. Başkalanndan duymuş gibi, kafasındald kuşkulan anlatır profesöre, Prof. Fantinuoll her ülkede rastlanabtlecek bir klsüiğl taşır. İçinde yaşadığı toptum düzenine uymak, onu gerekli bulmak, gerekliliğine inaımiftif ve baskalannı da bnna trnmriır. mak... «Yenl ırkçı polltfkayı övmüyordn, ama bnnun zamamn bir gereği oldnğunu, uluslarsrası ve özelllkle Almanya ile olan lliskilerin sonucundan doğduğunu söylemekle yetindl. Toplum yasanbsında bazı ahlâtd değerlerin zaman zaman kötüye doğru gittiğini kabul edlyordu, ama Fasist Itaiya'nın da siyaset icabı böyle uygunsuzluklara göz yumduğu gerçek değildi. Fakat tiim bunlar demokratik ve otoriter rejimler arasındaki cephe savaşı gibi temel bir sorun karşısmda önemsiz kalıyordu. Söylediğine göre demokratik rejimler, modern toplumun kuşknlartna cevap veremiyor, özellikle alt tabakamn çıkarlannı kullayamıyordu. Öte yandan hükümetler ve partiler parti ve grup mücadeleleri yüzünden felce uğradıklan için toplumun da devletin de sorunlanm çözemiyordu. Demokratik ülkelerde doğan slyasl smıf devletin gerçek yöneticileri dcğüdl: iplerini büyük sanayicilerin ve gerçek gücü elinde tutanlann diledikleri gibi oynattığ] birer kuklaydı yalnızca. Demokratik ülkelerin dört elle sanldıih özgürlük ve eşitlik, övgü İle anlatılan garantiler, içi boş birer hukuk biçüniydl. Profesöre göre, faşlst ve benzer rejimler, yapabilecekleri bazı hatalara karşm, yüzyüın yeni gücünü meydana getiriyordu. Demokrasinin çözemediği temel sorunlan ele alıyor, ekonomik ilerlemeyi gerçekleştiriyor, ülkenin yeraltı ve yerüstü kaynaklanna sahip çıkıyor, yoksullukla mücadeie ediyor, sosyal sınıflan, özelllkle haksızlıga, düş kınklığına uğramış haıklan bilinçiendiriyor, terbiye ediyordu.» Guilio savaşa katılır, başına gelmedik kalmaz, yurda döner, bu kez de Almanlara karşı verilen partizanlara katılır, Marx'cı olur. Mussolini'nin yıkılıp, ttalya'nm müttefiklerce kurtanlmaya başlandıği günierde profesör Fantinuoli ile karşılaşır. Partizanlar için çalışan bir kişidir şimdi profesör. «Ben Rusyayı tutuyordum, Komünist partisine üye olduğumu biliyor muydunuz?», «Aklımın ucundan bile geçmezdi. Uzun zamandan berl mi?», Fantinuoli bu soruya kesin bir cevap vermedl. Sonra ayaküstü birşeyler daha söyledi. Kâbus görüyormuş gibiydi: Geçmişteki kuşkularmdan. fasist düzende aldığı görevden, duydu?u utançtan söz etti.» Fasist Kültür Enstitüsü müdürü Mussolini'nin fasist rejimi yıkıürken karşı cepheye katılıvermlş, kırk >ıliık solculardan dalıa da soicu oluvermiştir!... «Gençlik Gençlik» bir yıtalışın romamdır. Coşkuyla, hayalle, umntla kendinden geçen îtalyan gençliğinin bir batağa düşerek uyanmasmın övküsü .. Yanılgılar, aldamşlar geçecektir, gençlik parlak sözlere, gösterişli törenlere, bir takun klşfsel rıkar hesapianna kapılmamalıdır, aklmı kullanmalı, eylemlerini ça^daş bilimin, kültürün çizçisinden koparmamahdır. Faşist gençliğin atcsinden yanarak geçmiş bir başka genç şöyle dhecektir romanın sonunda. «tnsanoğlu her zaman insanoçludur. Ahmaklığın dikalâsmı da yapar, kötülüğün eşi menendi olmayanını da. Ama eylem, mücadeie ve düsünceler insanhği ileriye götnriir.» Luigi Preti'nin «Gençlik Gençlik»ini bugünün sağcı, solcu, crtacı tiim gençlerine öğütlerim. Özellikle «sekiz milyon söngH ormanı»nda «çelik gibi bir inançla», «gelececi fethetme» hayalleriyle doiup tasan, Orta Asva. geçmiş, büyüklük, kanlı zaferler düşleri gören, çağdışı «ülkü»Iere kendilerinl kaptıran ateşli çençlerimize .. ARMA kiıyılERİçiN. "Zevkli olan Iıerkes için. TÜRKİYE DÖRDÜNCÜSÜ öğrencimiz LebrizYütorin9760.S.S. Eşiniz için. Çocuklarımz için. Dostlarımz için^ •Anneniz için. / Babanız için. Zevkli olan herkes için seçebilirsiniz yeni yıl armağanmızı Vakko'dan. Ister krep dö şin bir bluz seçin ister yün bir başlık. îster bir tuvalet seçin *' ister bir kaban. Ister bir süeter seçin ister bir manto. Ister bir kupon ipekli seçin ister. bir eşarp, bir kravat. Hatta bir mendil... Vakko imzası taşıyan en küçük bir armağan bile hem verenin zevkini belgeler hem alam memnun eder. İSTANBUL BİRİNCİSİ olmasından kıyançlıyne !DERSANESlf Dentme eğ/fım/ne katıldıktan sonra kararverinlz Modem ve kldsik sınıflor: 'LiusoolarİÇİÜ:25Aralık 2229Ocak 1977. Beklemelüer için: î1017 Ocafc 197? Cumhuriyet 140H DÖRTLER Acı Bir Kayıp Merhum Israü Namerin eşi, Avram Namer, Dr. Leon Namer ve îzzet Namerin annelen, Alegra Morhajım, 1da Ezrati ve Luna Ozertan'm ablaları, Meri Namer, Janet Namer ve Esti Namer'in kayınvalidelerı, Mazal Amir, Lına, Işık, Sellm, tzi ve Rina Namer'in sevgilı babannaneleri, ! ..Mtmnlâkko btrJMfaHediyeÇekinde Yahnîarmua, iostlannıza, i$ arkad(j$!arımza, bir armağan vermek gerektîğinde bırakm kendileri seçsin kendi hediyelttini, sevdiklerînce, dilediklerince, Vakko'dan. Vakko'nun Hediye çekleri 250J500/1000 liralık kupurİer halindedir. Her Hediye çeki zarif bir zarf içinde sunulur. Vakko Hediye çeki sahipleri, Vakko Mağazalarının bütün Daire ve Reyonlanndan diledikleri an, dilediklerini alabilirler. ESTER NAMER vefat etmlştir. Aziz naaşı 27 aralık 1976 pazartesi günü saat 13.00'de Ankara Sinagogundan kaldınlacak ve istirahatgâhına götürülecektir. A t L ESt Cumhuriyet 14Ü23 J VİLLÂV PANSİYUM KALORtFERLl Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü'nden 1975/76 Urünü 1500 ton çizilmemiş haşhaş kapsülü 791976 tarihınde vapılan ılk ıhale sırasında al'cılara gönderılen özel satış şartnamesındekı şartlaria 2Ulia77 tarihınde saat 14.00'de tekrarianacaktır. llgililere duyurulur. (Basın: 30366) 14023 (Data: 438) 14008 Lâîe îl OREN Yagmurdan, çamurdau n sonoanaı Kasvetınden Kflçan lar. BAYHAM, YILBAipl HAKIA SONU dın!er>me tatıllerı niz, doguın ve evlenme vHdfinumlenni2 ır;ın sı^ıen VILI^ LALE'niE alle sıcaklıgına beklıvoruz GDLIST AN ve GÜICTN dalrelenmlı BALAYT'ns cikan vem evlıler ıcındır MOdAVAkkO dUR x Dalreieröe lç ve dış teıeton »levarnl) sıcaH su Kalorı ter. zeytın ve gtU tıdanları içinde neîıs manzara tam pansıyon 15ü. Lıra'dır. VtLLA I^LE ORKN BliFHANtVE'dedlr Te\.: 343 (Cunifluriyet: 13541)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle